Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Selefilik Mezhebsizlik midir?

HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu Aleykum

Kardeşlerim şu "selefilik" ile ilgili kafam iyice karışmaya başladı.
Özellikle forumda bazı konuları baktıkça. Şimdi anladıklarım ve anlamadıklarımdan yola
çıkarak bir kaç madde sıralamak istiyorum.

1) Şimdi ben İmamı Şafi mukallidi olarak selef-i salihine tabi olmuş olmuyor muyum

2) Sağda solda mezhepsizlik olarak etiketleniyor ki hiç bir akıllının "ben bir mezhebe"
tabi olmadan da islamı yaşayabilirim demesini ki bu tarz cümlelere hiç itibar etmiyorum

3) İbni Teymiyye ve Abdulvahhab, isimleriyle çok zikrediliyorlar, şimdi anlamadığım
İbni Teymiyye benim de üstadım, Abdulvahhab ki ona iftara edenlere Allah lanet etsin
basiret sahibi olanlar için durum ortadadır. -Şimdi kendilerini selefi olarak adlandıran
kardeşlerin bu toplum bize vahhabi diyor, tekfirci diyor demelerini anlamıyorum, başta ben
çevremde kaç tane ehlisunnet çizgisinden yaşamaya çalışan müslüman varsa aşağı yukarı
onlarada bu tarz etiketler vuruluyor.

4) İtikad ile alakalı heralde desem bu sefer kendi anlayışımla çelişeceğim. Benim anladığım
ehl-i sünnetin bir tane itikadı vardır, itikatta mezhep olmaz! Her ne kadar bazı itikad
alimleri diye adlandırılan insanların görüşleri arasında ufak tefek farklılıklar olsa da
hiç bir akıllı müslüman bunu "ihtilaf" diye masaya koymaz.

Daha çok şey var sıralanacak ama mesele o değil, kısaca kendine selefi diyen kardeşle benim
aramda ne fark var;
1) eğer yoksa bu "selefik" tabiri neden çıktı
2) varsa nedir bu farklar

Allah rıdası için bana bir el verin
 
Abdullah bin Selam Çevrimdışı

Abdullah bin Selam

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim neden kendini bir gruba doğru yönlendiriyorsun.Tevhid çizgisinden sapmayıp,Kur'an ve Sünnet ışığında yol aldıktan sonra Selefi olsan ne Olmasan ne...Bu forumda bir çok arkadaş kendini Selefi olarak adlandırır.Ancak bunu bir davet metodu olarak kullanmazlar.İsim ve kavram odaklı olmaktan ziyade ,Allah Azze ve Celle'ye samimi bir kul ve Resulü'nün Sünnetini ihya eden hakikatli bir mümin olmak gerekir.Kafilerlere karşı şedit ve Adaletli, Müminlere karşı Şefkati ve Merhametli ,Her zaman İslam Toplumunun maslahatını düşünen,Toplumu dışlamayan ve Her daim tebliğ üzere olan Müslümanlar olmaya çalışalım.Bırakalım Selefiği,A Tarikatını B cemaatini,Rabbimizin rızasına erişmek için çabalayalım ve bu yaşamımızı en hayırlı şekilde sonlandıralım.(Amin)
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Akhi Allah razı olsun söylediklerine aynen katılıyorum, işte anlamadığım nokta demişsin mesela selefi olsan ne olmasan ne benim de takıldığım yer burası. Neden müslümanlar böyle ayrı bir kelimenin etrafında toplandılar? Amaç aynı, itikat aynı, ama neden farklı isimler? Cemaatleşmeyi anlarım ama isim altında toplanıp o ismi ayrı bir anlayış ayrı bir ekolmüş gibi görmeye/göstermeye tahammülüm yok..

Bir de yukarıda yazdıklarıma cevap verirsen sevinirim
 
M Çevrimdışı

muhtaç1

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selefilik kavrami bidat olan firkalar ciktiktan sonra soylenmistir hariciler murcieler mucessime kaderiyye mutezile ciktiktan sonra o zamanki muslumanlar biz kuran ve sunnet yolunda sahabenin ve onlara guzellikle uyanlarin yolundayiz demek icin bu terimi kullanmislardir yani selefilik o gunku muslumanlari butun bu sapkin akimlardan ayirmak icin kullanilmistir bugunde kendini selefilige nisbet edenler bu manayi kastediyorlar biz demokrasiden tagutlardan tasavvufculardan vs beriyiz diyerek kendilerini kuran ve sunnet yoluna atfediyorlar Allahu alem
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Yeniyim fakat yazma ihtiyacı hissettim.

Selef önceden geçip giden demektir, Selefi ise önceden geçip gidenlerin yaşantılarını benimseyen demektir.

1-Amelde İmam-ı Şafii itikatta ise Kur'an ve sünnete bağlısınız ve İmam-ı Şafii seleften hayırlı bir örnektir.

2-Mezhepsiz kavramı ancak ve ancak Resulullah s.a.v için geçerlidir çünkü O s.a.v Allah Tealanın izniyle İslamı ve Şeriatın tamamını eksiklik göstermeden yaşayan bir örnektir. Mezhepsizlik budur, insanlar ise bunu hakaret olarak kullanmaktadır ve onların bu şekilde kullanmaları kelimenin anlamını bozmamalı.

3-İçinde bulunduğumuz zamanda 100 hadisi ve ayeti ezberlememiş, hayatına uygulamamış gençler İbn Temiyye'yi rh.a mezhep imamı olarak görmektedir. İbn Temiyye rh.a mezhebi diye bir mezhep yoktur, Müslüman kişi İbn Temiyye'yi rh.a sevebilir, içtihatlarını haklı bulabilir fakat kendi mezhebinin şartlarına uyarak ibadet etmelidir. Hanefi olduğu halde Şafii mezhebinin ameline göre ibadet edilmez.
Vehhabi denmesinden gocunmamak gerekir, Muhammedi, Farisi gibi terimlerde aynı şekildedir. Mesele Vehhabi kelimesindeki anlam yozlaşmasını ortadan kaldırmaktır.

4-İtikatta mezhep olmaz haklısınız, mezhep amelde olur. Yani İmam-ı Şafii'de, İmam-ı Azam ebu Hanife'de Resulullah s.a.v gibi iman eden alimlerdir.

Buraya kadar olan bölüm sorularınıza bildiğimiz kadarıyla verdiğimiz cevaplardı, madde madde yazdığınız için o şekilde cevap verdim karmaşa olmaması açısından hakkınızı helal edin.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Resulullah s.a.v seleftendir, Sahabeleri r.a seleftendir, Tabiin de seleftendir. Asrı Saadette selefi denen bir grup yada oluşum yoktur, selef kelime manasıyla geçmiş olan olduğu için sonra gelenler öncekilere selef demişlerdir bu tamamen lügat ile ilgili bir tabirdir. Selef Allah Resulünden s.a.v Tabiine kadar olan hatta Tabiinden sonraki bir nesle'de tekabül eder. Yani dedenizin dedeside sizin selefiniz sayılır çünkü geçmiştir.

Mehzepsel farklılıklara gelirsek;

Örneğin Hanbeli mezhebinde, (uyku ve unutarak) kazaya kalmış namazı kaza edebilirsiniz fakat bilerek kılınmayan namazlar kaza edilmez, eksikler sünnet ve nafile ibadetlerle kapatılır ki bu hadislerde vardır.

Şafii mezhebinde ise unutularak yada bilerek kılınmayan namazların tümü kaza edilmeden sünnet kılamazsınız ki hatta şafii mezhebi bu yönden çok daha ağır hükümlerede sahiptir.

Gördüğünüz gibi her iki şekilde de farz olduğu halde kazaya kalan ibadet bir şekilde telafi edilir, yani farzdan uzaklaştırmak diye bir şey söz konusu değildir. Mehzep imamlarının içtihatlarında Kur'an ve sünnete aykırı bir konu yoktur, ilmi derinliğe sahip biriyle oturup konuşursanız tüm farklılıkların bir yerde Kur'an ve sünnete uygun olduğunu size delilleriyle anlatabilir. Bizim bu kadarına gücümüz yetiyor.

Uzun oldu kusura bakmayın çünkü daha kısa bir şekilde açıklama yolunu bilemedim.
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Afterlife Voyage Akhi hakkım helaldir, Allah razı olsun tek tek maddelere cevap vermişsin. Selef tabiri nereden geldi, fark var mı yok mu meselelerini anladım inşaAllah yukarıda ki kardeşlerin de yazdıklarından yola çıkarak.

Konu dışı olacak belki ama; meşru mazeretler dışında kasten terkedilen namazın kazası olur hükmünün ve de imamı Şafi'nin "bilerek kılınmayan namazların tümü kaza edilmeden sünnet kılamazsınız" görüşünün delilini buradan ya da konu başka meselelere gebe kalmasın diye özelden mesaj atabilir misiniz?
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
''Ya Fâtıma, önce Rabbinin farzını yerine getir.'' Ebu Davud


Şafii Mezhebine mensup bir kişi

Yeni Müslüman olmuş ise yaşına kadar olan geçmişi kaza etmez.
Bilmeyerek terk ettiklerini hatırladığı an kaza etmesi gerekir.

Bilerek terk ettiklerini tevbe ederek tekrar kaza eder, kişi aklı başında iken dinden düşecek bir iş yaparsa kafir olup tekrar dine döndüğü için tüm namazlarını kaza etmelidir diye bir hüküm bile okuduğumu hatırlıyorum büyük şafii ilmihalinde. Siyah kaplı çok sayfalı bir ilmihaldi (bir ara şafii mezhebine geçmeyi düşünüyordum kaza namazları sebebiyle fakat 40 sopayı duyunca vazgeçtim.)

Şu an kaynaklara çok uzağım netten bakıp yazmak istemiyorum bazen yanlış çıkabiliyor. İnşallah daha sonra kaynakları ekleyeceğim fakat hükümlerin doğruluğundan eminim.

''Şafii mezhebine göre amel eden ve kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi, terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçireceğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir.'' Dimyadi, İ’anetü’t-Talibin, Daru’l-Fikr

Ve hatta sanki bu forumda da böyle bir başlık olmalı, daha önce görmüştüm sanırım.

Sabah namazının 2 rekat sünneti bunun dışındadır, kaza borcu olsada sabah namazının 2 rekat sünnetini kılmalıdır.
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şafii Mezhebine mensup bir kişi

Yeni Müslüman olmuş ise yaşına kadar olan geçmişi kaza etmez.
Bilmeyerek terk ettiklerini hatırladığı an kaza etmesi gerekir.

Buraya kadar problem yok akhi. Devamında;

Bilerek terk ettiklerini tevbe ederek tekrar kaza eder, kişi aklı başında iken dinden düşecek bir iş yaparsa kafir olup tekrar dine döndüğü için tüm namazlarını kaza etmelidir diye bir hüküm bile okuduğumu hatırlıyorum büyük şafii ilmihalinde.

Sizde bana katılacaksınızdır ki bizim için ilmihalin isminden ziyade içindeki nakiller esastır. İnşaAllah o bahsettiğiniz nakilleri müsait olduğunuz bir vakit yazmanızı bekliyorum
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Buraya kadar problem yok akhi. Devamında;



Sizde bana katılacaksınızdır ki bizim için ilmihalin isminden ziyade içindeki nakiller esastır. İnşaAllah o bahsettiğiniz nakilleri müsait olduğunuz bir vakit yazmanızı bekliyorum

Fezaili Sadakat Muvaffakat Nurul İzah bu eseri inceleyin, içinde yazdıklarım dahil merak ettiğiniz başka bir çok hükmü bulabilirsiniz.

Ayrıca alıntı yaptığım bu açıklama'da Şafii mezhebi için kıymetli bir eser olarak kabul edilir

''Şafii mezhebine göre amel eden ve kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi, terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçireceğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir.''

Dimyadi, İ’anetü’t-Talibin, Daru’l-Fikr
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bilerek terk etme ve dinden düşenin tekrar kaza etmesi konusuna gelince.

''Kâfir bir kimse Müslüman olunca geçmiş namazları kaza etmesi ittifakla gerekmez. Fakat Şâfiî mezhebinde mürted (dinden dönmüş) olan bir kimsenin riddet düneminde geçirdiği namazları kaza etmesi gerekir''

Verilen bu hüküm daha önce belirttiğim gibi Müslüman iken dinden dönmüş kişi için geçerlidir ve sanırım namazı bilerek terk eden kişi 4 büyük mezhebe göre mürted sayılır.

Örneğin aldanıp ayeti inkar eden ve bunda ısrar eden bir kişi düşünün yada namazı bilerek terk eden birini, bu inkarına yada namazın terkine 20 yıl devam edip 20 yıl sonra hatasını anlayıp tekrar dine dönerse bu süredeki tüm namazları kaza etmesi gerekir diyor şafii fıkhı.

Bu tüm şafii uleması tarafından kabul edilmiş, şafii imamlarının bildiği bir hükümdür. Bunu şafii fıkhını bilen, medrese alimleri, ilim ehli ki hatta tağut camilerine imamlık yapanlar bile bilir. Kime sorsanız bu hükmün böyle olduğunu duyarsınız.

Kaynak arayışında olmanızı anlıyorum fakat bu tarz bilgilerde kaynak içtihattır, Alim Hadisi inceler, o hadisten hüküm çıkarır ve bunu eserinde belirtir. Mezhepsel konularda kaynak ihtiyacı duyarsanız direk olarak Mezhep imamının yazdığı esere bakınız.
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Delil istediğim meselelerin hiç birinde kalın puntoyla yazdığınız hiç bir şey delil olamaz.
Ayrıca "Bu tüm şafii uleması tarafından kabul edilmiş, şafii imamlarının bildiği bir hükümdür." demişsiniz. Subhanallah..

İbn-i Hazm ki kendisi şafinin önde gelenlerindendir (sadece şafi mezhebi değil) kasten kazaya bırakanlarla alakalı söyledikleri hala gözümün önündedir. Hata imam Şatibi bile. Biz aynı ulemadan mı bahsediyoruz?

Toplumda Şafi mezhebiyle ilgili en çok canımı sıkan meselelerden birisi "Kazası olan sünnet kılmaz", diye bir ibare ortaya çıkarmışlar. Bu tamamıyla merdudtur. Hele hele adam 30 sene namaz kılmamış, tövbe etmiş islamla buluşmuş, 30 sene kılmadığı farzları kılacak ve kılarkende mevcut vakitlerin sünnetini kılmayacak" Bu görüş bize ait değildir.

İddia sahibi olan sizsiniz delil isteme hakkı bendedir. Ben hala sahih delillerinizi istiyorum.
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
"Müslüman olanlardan farz namazı terk eden kimseye "niçin namaz kılmıyorsun?" diye sorulur. Eğer sebep olarak unutmaktan söz ederse, `Hatırladığın zaman kıl' deriz. Eğer hastalıktan söz ederse, `İster ayakta, ister oturarak, ister yan yatarak, ister imâ ile; gücün nasıl yeterse öyle kıl' deriz. Eğer, `Namaz kılmaya gücüm yetiyor, gerektiği gibi de kılabiliyorum (ama yine de kılmayacağım)' derse ona; `Namaz, senin yerine başkasının yapamaycağı bir görevdir. Ancak senin eyleminle yerine gelir. Bu sebeple, kılarsan ne âlâ,
kılmazsan tevbe etmeni isteriz. Tevbe etmezsen seni öldürürüz' deriz."
[eş-Şâfiî, el-Ümm, II, 225.]

--------------------------------------------------------------------------------------
Döneminin büyük fıkıh tefsir ve hadis alimi Heytemi diyor ki;

"Bir kişi özürsüz yere bir namazı kaçırırsa; o şahsın kazaya kalan namazını kılmadan nafile kılması caiz değildir. Çünkü kaza fevri bir vaciptir. (Derhal kılınmalıdır). Nafileye zaman ayırırsa bu fevriyeti kaçırmış olur. Üzerinde kaza bulunan kişi bütün zamanını kazaya harcamalıdır. Bundan sadece yaşayabilmesi. için gerekli olan işler istisna edilir." (Ibn Hacer el-Heytemî, el-Fetava I/189)

------------------------------------------------------------------------------------------------
Yaşadığı dönemde hadis ve tefsir konusunda otorite kabul edilen İbnul Humam diyor ki;

''İslâm fakihlerinin büyük çoğunluğuna göre, zamanında kılınamayan farz namazların kazası da farzdır. Çünkü uyku veya unutma gibi bir özür hâlinde bile kaza gerekince, bir özrü olmaksızın namazını vaktinde kılmayanlara da kaza etmeleri öncelikle gerekir. Ayrıca, namazı geciktirmekten dolayı Allah'a tövbe ve istiğfar edilir. Namazı kaza etmeden yapılacak tövbe geçerli olmaz. Çünkü tövbenin ön şartlarından birisi, önce ma'siyetten vazgeçmektir.''
İbnü'l-Hümâm, I/485
--------------------------------------------------------------------------------------------
''Şafii mezhebine göre amel eden ve kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi, terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçireceğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir.''

Dimyadi, İ’anetü’t-Talibin, Daru’l-Fikr


--------------------------------------------------------------------------------------------------------

1-İmam Şafii'nin kitabını araştırın dedim, oralı olmadınız. (El ûmm)
2-Dimyadi'nin İ’anetü’t-Talibin, Daru’l-Fikr eserini kaynak gösterdim oralı olmadınız
3-Fezaili Sadakat Muvaffakat Nurul İzah bu eseri kaynak gösterip inceleyin dedim yine oralı olmadınız.

Size 5 kaynak daha vermek isterim

1- Şevkani - neylul evtar
2- Emir Abdulaziz fıkhul fitab ve sünne
3- El Ceziri - Kitabul Fıkıh
4- İbni Abidin reddul muhtar
5- İbnul Humam fethul Kadir

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu kaynakları inceleme zahmetinde bulunursanız ve gerekli araştırma yeteneğine ve olanağına sahip ve istekliyseniz delilleride bu kitaplarda bulabilirsiniz. Yok ben kaynak araştırmam, bunların hiç birini delil kabul etmiyorum, İbn Hazm dışında alim ve içtihat tanımıyorum derseniz bu tamamen sizin sorununuzdur.

Benim kaynaklarım bunlar aradığınız delilerde bu kitaplarda var, bu alimlerin içtihatlarına ve sözlerine güveniyorum. Kendim kaza namazı kılıyorum, çevremdekilere de tavsiye ediyorum etmeye devam edeceğim.

Kaza namazınız var ise sizde kılınız, kılmayanlara tavsiye ediniz. Kaza namazı kılmaktan zarar gelmez.

Hz Ali'nin cennet cehennem, ahiret, tekrar dirilmek gibi sorular soran kişiye verdiği cevaptan esinlenerek cevap vermek isterim.

Siz haklı iseniz, yani kaza namazı kılmak diye bir şey yoksa biz kıldığımız kazalar sebebiyle hesaba çekilecek değiliz, neticede kaza ettiğimiz namazları keyfiyet için değil, Allah Tealanın hoşnutluğunu kazanmak, özürlerimizi iletmek için ve bu sebeple affolunmayı umarak kılıyoruz.

Biz haklı isek yıllarla ölçülen kaza namazlarını iade etmekte zorluk çekip çareyi kolaya kaçmakta görenler namazlarını kaza etmedikleri için suçlanacaklardır.

Siz verdiğim kaynakları araştırana kadar benim için konu kapanmıştır, araştırmayacak iseniz delil sormayınız.
 
Son düzenleme:
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Peki..

Cedelleşmekten Allah'a sığınırım. Korkum üzerimdekilerin ahirette hesabını verememek. Dediğiniz gibi verdiğiniz kaynaklara bakıp şu sorularımın cevaplarını kendim bulmaya çalışacağım.

Afterlife Voyage Konu dışı olacak belki ama; meşru mazeretler dışında kasten terkedilen namazın kazası olur hükmünün ve de imamı Şafi'nin "bilerek kılınmayan namazların tümü kaza edilmeden sünnet kılamazsınız" görüşünün delilini buradan ya da konu başka meselelere gebe kalmasın diye özelden mesaj atabilir misiniz?

Bu arada sizden 2 ricam var:
1) Lütfen sizde bu arada iddianıza destek olacak sünnetten bir haber olup olmadığın bakar mısınız?
2) En son yazmış olduğunuz mesajdaki Hz. Aliden yola çıkarak diye başlayan örneğinizi tekrardan gözden geçirmenizdir.

Selametle..
 
Afterlife Voyage Çevrimdışı

Afterlife Voyage

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kıymetli Müslüman,
Ehli Sünnet alimlerin içtihatları yeterli delil değilmidir?
İbni Humam yada Heytemi'nin içtihadı sizin için geçerli değilmidir? nasıl bir ilme sahipsiniz ki bu alimlerin içtihatlarını okuduğunuz halde kılınmaz fetvası getirmeye çalışıyorsunuz? ki insanların kendisiyle amel ettiği şafii ilmihallerinde de bu vardır ve kimse itiraz etmemiştir.

İbn Hazm kılması gerekmez derken Resulullah'ın s.a.v ''namazın başka kefareti yoktur'' hadisine dayandırmaktadır. Fakat alimlerde diyor ki özürlü olduğu halde kaza gerekirken özürsüz birinin kazası nasıl gerekmez. Bu da içtihattır, sonuçta din İbn Hazm üzerine kurulu değil. Aynı hadisten farklı içtihatlar çıkması şaşırılacak yeni bir şeyde değil.

Şafiilerde çizme dolusu kan abdesti bozmaz, hanefilerde iğne ucu kadar aksa bozar hükmünü veren alimlerin içtihatlarına güveniyorsak kaza namazındaki içtihatlarını neden sorguluyoruz?

Açıkçası cedel olarak değil münazara olarak bakmıştım ilk etapta olaya fakat sizin içtihat ve fetva ehli Ehli Sünnet alimi ünvanına sahip kişilerin görüşlerini belirtmeme rağmen delil istemeniz olayı münazaradan münakaşaya çekiyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yineliyorum, çevrenizdeki alimlere Medrese eğitimi almış kişilere, hocalara yada ilim talebelerine aynen bu şekilde sorunuz.

''Şafii fıkhına göre kişi namaz kılıyorken, namaz kılmamanın hükmünü bilecek kadar fıkıh sahibi iken namazı terk ederse (mürted sınıfına girecek şekilde) yada kendisini dinden düşürecek bir amel işlerse tekrar dine dönene kadar geçen zaman içerisindeki namazlarını kaza etmek zorundadır fakat; İslam dinine yeni geçmiş ise yada hükümleri bilmiyor ise kaza etmesi gerekmez'' İster 20 yıl geçsin isterse 50 bu İslamın yada mezhebin değil kişinin sorunudur.

Ki siz bunuda çarpıtıp 2 sayfalık yazıdan bir cümleyi alıp bunu soracağım diye beni tehdit ediyorsunuz. Ben aynen bu mesajdaki siyah puntolarda belirttiğim gibi diyorum ki bundan önceki mesajlarımda da bu şekilde açıkladım. Bunlar benim görüşüm değil alim sıfatı taşıyan insanların görüşüdür. Bir hata yada yanlış varsa onlarındır, ben içtihat sahibi değilim onların söylediğini buraya yazıyorum hepsi bu kadar fakat siz öyle bir giriyorsunuz ki işin içine sanki bunlar benim görüşlerim fetvalar benimmiş gibi davranıyorsunuz.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaza namazı kılınmaz diye konuşursanız ve aslında kılınması gerekiyorsa, 10 Müslüman size uyup kılmaz ise bunun vebali çok büyüktür, siz kılmayı tavsiye ediniz ve kılınız. Kılmamakta belki vebal vardır fakat kılmanın bir vebali yoktur!

Hz Ali r.a benzetmesini gözden geçirerek yazdım. Siz kılınmaz diyerek ilan ettiniz, biz kılınır diye iddia ettik. Siz delil istediniz biz Ehli Sünnet alimlerinin içtihatlarıyla geldik. Bu şartlarda iddianızda sabit olduğunuz için o benzetmeyi yapmayı kerih görmedim.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Başlardaki bikaç mesajı okudum. Gerisini okuyamadim.

Selefi miyim değil miyim bilmiyorum. Ama onların samimiyetini seviyorum ve islamın ilk hali ne ise onu arzuladiklarini söyleyebilirim.
Selefilik diye isimlendirilen kesimi sevmeyenler (/ona eleştiri getirenler ) ise;
bu düşünceye şu yada bu nedenle muhalif olanlar. Ya düşman olduklarından, veya islamın ilk hali nefis lerine ağır geldiğinden veya iktidarları elinden gideceğinden selefi+vahhabi diye bir katagoriye alarak düşmanlık ediyor.

En sevdiğim yanları, sorulara delilleri ve kaynakları ile cevap vermeleri, aklı değil nakli esas almaları
Birkaç alimi one çıkarmaları, onların mezhep imamlarini reddettiği anlamını da taşımıyor. Bir Hanefi den daha çok hanefi ilmini , safiden daha cok safi ilmini biliyor ve seviyor oldukları da ayrı bir gerçek.

Bidat konusundaki duyarliliklari da ,gayet anlaşılır ve doğru bir yaklaşım

Islamin ilk halini arzulayan kişi kendine selefi diyebilir
GözlemleriM böyle.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt