Selman-ı Farisi 568 yılında İran'ın Ramehürmüz şehrinde varlıklı ve mecusi dinine mensup bir aile içinde dünyaya geldi. Asıl adı Mahbe bin Büzehmeşan olan Selman-ı Farisi mecusilik dininden hep uzak durmuş ve daha çocuk yaşta iken ''yaratılış'' ve ''yaratıcı'' ile ilgili arayış ve sorgulamalara başladı. Aile baskısına rağmen hristiyanlığı benimseyen Selman-ı Farisi yaşadığı aile baskısının artması sonucu Dımaşk (Şam) Şehrine kaçtı. Ardından Musul, Nusaybin ve Ammuriye'de çeşitli kiliselerde hizmette bulunup hristiyanlık hakkında bilgi sahibi oldu. Ammuriye şehrinde görüştüğü bazı papazlar son peygamberin hicaz bölgesinde ortaya çıkacağını kendisine söyleyince buraya gitmenin yollarını aramaya başladı. Zaten uzun bir süredir yahudilerin Medine şehrine göçmesi herkesin bildiği bir durumdu. Fakat yahudiler son peygamberin kendilerinden çıkacağı iddiasını yayıp bölge halkını küçümsüyordu. Selman-ı Farisi Ammuriye'deki bu papazlardan son peygamber olarak gelecek olan kişi hakkında da bilgi almıştı. Öncelikle bu kişi kendisine sadaka verilen malı kullanmayacak yiyeceği yemeyecekti. Fakat kendisine hediye edilen şeyi kabul edecek, geri çevirmeyecekti. Son olarak vücudunda son peygamber olduğuna dair bir işaret olacaktı. İşte bu bilgiler ışığında Selman-ı Farisi Medine şehrine giden bazı tüccarlarla kendisini oraya götürmeleri karşılığı anlaştı. Tüm mal varlığını bu yolculuk karşılığı olarak tüccarlara ödedi. Fakat tüccarlar onu bir yahudiye köle olarak sattılar. Böylece Selman-ı Farisi Medine şehrine bir köle olarak geldi. Fakat yüce Allah'ın (C.C.) göndereceği o son peygambere ve onun imanına o kadar inanıyor ve özlem duyuyordu ki ne mal varlığının tükenmesini ne de bir yahudiye köle olmayı umursamıyordu.
Nihayet güzel haber geldi. Bir kişinin Mekke'de peygamberliğini ilan ettiğini ve gördüğü baskılar sonucu Medine'ye hicret ettiğini öğrendi.Bir köle olmasına rağmen ne yapıp edip kendisi ile görüşmek istiyordu ve nihayet yanına bir miktar yiyecek alıp henüz Kuba'da olan Hz. Muhammed (S.A.V.) ile görüştü. Selman-ı Farisi Hz. Muhammed'e (S.A.V.) : '' Sizin iyi biri olduğunuzu duydum. Yanınızda durumu kötü olanlar da varmış. Sadaka olarak bu yiyecekleri getirdim'' deyip yanındaki yiyecekleri Hz. Muhammed'in (S.A.V.) önüne koydu. Hz. Muhammed (S.A.V.) yanındakilere yemelerini söyledi fakat kendisi yemedi. Selman-ı Farisi için bu ilk işaretti. Bir süre sonra tekrar Hz. Muhammed'in (S.A.V.) Medine'deki evine gidip kendisi ile görüştü. Yine yanına bir miktar yiyecek almıştı : '' Daha önce getirdiğim sadakadan yemediğinizi gördüm. Buyrun, bu yiyecekleri size hediye getirdim'' deyince Hz. Muhammed (S.A.V.) yanındakilerle birlikte yiyecekleri yedi. Bu ikinci işaretti. Ve nihayet Bakiu'l-Garkad mezarlığında bir müslümanın cenazesinin defnedildiği sırada Selman-ı Farisi Hz. Muhammed'in (S.A.V.) iki omzu arasındaki nübüvvet mührünü (peygamberlik mührü) görünce sevinçten ağlamaya ve peygamberimize sarılmaya başladı. Hemen orada kelime-i şahadet getirip müslüman oldu. Zira O, çocukluk yıllarından beri aradığı ve uğruna tüm malını ve hatta özgürlüğünü dahi feda ettiği güzel insana kavuşmuştu.
Bir yahudinin elinde köle olan Selman-ı Farisi başta Hz. Muhammed (S.A.V.) olmak üzere müslümanların desteği ile özgürlüğüne kavuştu ve Peygamberimizin en yakınındaki sahabelerden biri oldu. Öyle ki Peygamber Efendimiz O'nun için : '' Selman bizdendir, ehl-i beyttendir'' demiştir.
Uhud Savaşından sonra Mekkeli müşriklerin Medine'ye saldıracağı haber alınınca Selman-ı Farisi Peygamberimize şehrin etrafını derin ve geniş hendeklerle çevirmeyi önerdi. O'nun bu önerisi sayesinde Hendek Savaşında müslümanlar hiç zarar görmediler.
Hz Muhammed'in (S.A.V.) vefatından sonra Kufe şehrine İslam'ı yaymak amacı ile gittiği rivayet edilir. İranlı olan Selman-ı Farisi Hz. Ömer'in (R.A.) halifelik döneminde İran'daki Sasani İmparatorluğu ile yapılan savaşlarda hem ordu içinde komutanlık yaptı hem de İslam Devleti adına diplomatik görevlerde bulundu. Yine Hz. Ömer (R.A.) döneminde Medain şehrinin valisi olarak atanan Selman-ı Farisi , bu görevine Hz. Osman'ın (R.A.) halifelik döneminde de devam etmiş , Hz. Osman'ın (R.A.) son zamanlarında 656 yılında vefat etmiştir. Allah'ın (C.C.) rahmeti üzerine olsun.
Nihayet güzel haber geldi. Bir kişinin Mekke'de peygamberliğini ilan ettiğini ve gördüğü baskılar sonucu Medine'ye hicret ettiğini öğrendi.Bir köle olmasına rağmen ne yapıp edip kendisi ile görüşmek istiyordu ve nihayet yanına bir miktar yiyecek alıp henüz Kuba'da olan Hz. Muhammed (S.A.V.) ile görüştü. Selman-ı Farisi Hz. Muhammed'e (S.A.V.) : '' Sizin iyi biri olduğunuzu duydum. Yanınızda durumu kötü olanlar da varmış. Sadaka olarak bu yiyecekleri getirdim'' deyip yanındaki yiyecekleri Hz. Muhammed'in (S.A.V.) önüne koydu. Hz. Muhammed (S.A.V.) yanındakilere yemelerini söyledi fakat kendisi yemedi. Selman-ı Farisi için bu ilk işaretti. Bir süre sonra tekrar Hz. Muhammed'in (S.A.V.) Medine'deki evine gidip kendisi ile görüştü. Yine yanına bir miktar yiyecek almıştı : '' Daha önce getirdiğim sadakadan yemediğinizi gördüm. Buyrun, bu yiyecekleri size hediye getirdim'' deyince Hz. Muhammed (S.A.V.) yanındakilerle birlikte yiyecekleri yedi. Bu ikinci işaretti. Ve nihayet Bakiu'l-Garkad mezarlığında bir müslümanın cenazesinin defnedildiği sırada Selman-ı Farisi Hz. Muhammed'in (S.A.V.) iki omzu arasındaki nübüvvet mührünü (peygamberlik mührü) görünce sevinçten ağlamaya ve peygamberimize sarılmaya başladı. Hemen orada kelime-i şahadet getirip müslüman oldu. Zira O, çocukluk yıllarından beri aradığı ve uğruna tüm malını ve hatta özgürlüğünü dahi feda ettiği güzel insana kavuşmuştu.
Bir yahudinin elinde köle olan Selman-ı Farisi başta Hz. Muhammed (S.A.V.) olmak üzere müslümanların desteği ile özgürlüğüne kavuştu ve Peygamberimizin en yakınındaki sahabelerden biri oldu. Öyle ki Peygamber Efendimiz O'nun için : '' Selman bizdendir, ehl-i beyttendir'' demiştir.
Uhud Savaşından sonra Mekkeli müşriklerin Medine'ye saldıracağı haber alınınca Selman-ı Farisi Peygamberimize şehrin etrafını derin ve geniş hendeklerle çevirmeyi önerdi. O'nun bu önerisi sayesinde Hendek Savaşında müslümanlar hiç zarar görmediler.
Hz Muhammed'in (S.A.V.) vefatından sonra Kufe şehrine İslam'ı yaymak amacı ile gittiği rivayet edilir. İranlı olan Selman-ı Farisi Hz. Ömer'in (R.A.) halifelik döneminde İran'daki Sasani İmparatorluğu ile yapılan savaşlarda hem ordu içinde komutanlık yaptı hem de İslam Devleti adına diplomatik görevlerde bulundu. Yine Hz. Ömer (R.A.) döneminde Medain şehrinin valisi olarak atanan Selman-ı Farisi , bu görevine Hz. Osman'ın (R.A.) halifelik döneminde de devam etmiş , Hz. Osman'ın (R.A.) son zamanlarında 656 yılında vefat etmiştir. Allah'ın (C.C.) rahmeti üzerine olsun.