Öyle ki bizim için şer’i nass; hevalarımızdan, görüşlerimizden,
gruplarımızdan, üstadlarımızdan, aşiretlerimizden, nefislerimizden
ve şahsi menfaatlerimizden daha öncelikli ve sevimli hale
gelmelidir. Dolayısıyla bu sayılanlardan hiç birisi, her nerede
olursa olsun ve sonuçları ne olursa olsun, hakka tâbi olmaktan ve
hakka yardımcı olmaktan bizi alıkoymamalıdır.
Bu durum, Allah ve Rasulüne tâbi olmayı, kişi ile kişinin
hakka tabi olması arasına giren her türlü şeyden arındırmak ile
gerçekleşebilir. Bunun gerçekleştirilmemesi halinde ise ihtilaflar ve
ayrılmalar olur. Müslümanların tek bir cemaat altında bir araya
toplanması düsturu ise, sadece bir slogan olarak kalır ve pratiğe
aktarılamaz.
Bu, bir çok kişinin gafil olduğu çok önemli bir noktadır.
Nefislerimiz için İslam ve iman sıfatları dışında başka bir vasfı
uygun görmediğimiz sürece, hangi durumda olunursa olunsun
bunun önemsenmemesi mümkün değildir.
Allahu Teala şöyle buyurur: “Bu sebeple, onun emrine
aykırı davrananlar, başlarına bir fitne gelmesinden veya kendilerine
çok elemli bir azab isabet etmesinden sakınsınlar.”1
İbn-i Teymiyye Rahimehullah şöyle der: “İmam Ahmed
Rahimehullah, “Mushaf’a baktım ve otuzüç yerde Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem itaatin olduğunu gördüm” dedi ve şu
ayeti okudu: “Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına
bir fitne gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azapisabet etmesinden sakınsınlar.”2
Sonra bunu tekrar etti ve dedi
ki: “Fitne nedir? Şirktir. Kişi Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bazı sözlerini reddeder ve buna binaen de kalbine bir
sapıklık düşer. Böylece doğru yoldan sapar ve helak olur.” Ardından
şu ayeti okudu: “Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan
anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden
içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla
kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”3 Ona: “Rasul’ün sözüne
çağrılan ama Süfyan’ın görüşüne başvuran bir topluluk var”
denildi. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: “Hadisi işitip, senedini,
sıhhatini bilen ve ona çağrılan; ardından da Süfyan ve diğerlerinin
görüşlerine giden bir topluluk, ne garip! Allahu Teala şöyle
buyurur: “Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına
bir fitne gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet
etmesinden sakınsınlar.” Fitnenin ne olduğunu bilir misin? Küfürdür.
Allah-u Teala şöyle buyurur: “Fitne de adam öldürmekten
daha büyük bir günahtır.”4 Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve
Sellem sözlerine çağrılıyorlar, sonra da hevaları onları insanların
görüşlerine yöneltiyor!!”5
Bu kişiler hakkında söylenen söz bu ise, acaba kendilerine
şer’i nassın ulaşmış olmasına rağmen; gruplarını, üstadlarını,
aşiretlerini, vatanlarını, liderlerini veya buna benzer hak terazisinde
hiçbir itibarı olmayan bağ ve temelleri razı edebilmek için, şer’i
nassı terkeden kişilerin durumları nasıl olur? Şüphesiz ki onlar
ayet-i kerimede varid olan tehdit ve fitneye daha layıktırlar.
Rasulullah’tan Sallallahu Aleyhi ve Sellem sahih olarak şöyle
rivayet edilmiştir: “Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanıntadını alır:
Allah ve Rasulünü, bu ikisi dışında kalan herşeyden ve
herkesten daha çok sevmek...”6
Yine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
“Sizden biri beni; babasından, evladından ve bütün insanlardan
daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz.”7
Ömer İbnu’l-Hattab’tan, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle dediği aktarılır: “Ey Allah’ın Rasulü! Sen bana,
nefsim hariç herşeyden daha sevgilisin!” Bunun üzerine
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevab verdi: “Hayır!
Nefsimi elinde tutana (Allah’a) yemin ederim ki, ben sana nefsinden
de sevgili olmadıkça olmaz.” Ömer Radıyallahu Anhu şöyle
dedi: “Şimdi, sen bana nefsimden de sevgilisin!” Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “İşte şimdi oldu ey Ömer!” dedi.8
Bu sevginin doğruluğunun delili; sadece Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ittiba etmek ve bunun dışında her türlü
ittibadan uzak kalmaktır. Kişinin bir yönden Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem tabi olması ve diğer bir yönden ise
başkalarına tabi olması, Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem
sevme iddiasının doğru olmadığını ve bu kişinin nifaka daha
yakın olduğunu gösterir. Allahu Teala korusun...
Allahu Teala’nın; “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana
tabi olun ki Allah da sizi sevsin”9 ayeti, bu söylediğimizi doğrulamaktadır.
Kişinin, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem olan
sevgisinin doğruluğu, ona tabi olduğu orandadır. İtaat ve boyun
eğme ne kadar artarsa peygambere olan sevgi de o kadar artar.
Eğer itaat ve boyun eğme zayıflarsa sevgi de zayıflar. Mutlak
olarak itaatın olmaması mutlak olarak sevgi ve imanın olmaması-nı gerektirir. Böyle bir durumda dilin iddiasına itibar edilmez. Zira
o, nifak ve zındıklık dilidir... Dolayısıyla bu dile karşı dikkatli
olunması gerekir.
İbn-i Kesir Rahimehullah şöyle der: “Bu ayetin hükmüne
göre; Allahu Teala’yı sevdiğini iddia ettiği halde, Muhammed’in
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yolunda olmayan kişi, Muhammed’in
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yoluna ve getirdiği dine, bütün söz ve
fiilleriyle uymadıkça, bu iddiasında yalancıdır.”10
İbn-i Mace’nin Sünen’inde rivayet edildiğine göre Ubade
bin Samit, Muaviye’ye şöyle demiştir: “Ben sana Rasulullah’tan
aktarıyorum, sen ise bana kendi görüşünü aktarıyorsun. Eğer ki
Allah bana bir çıkış nasip ederse, senin bulunduğun yerde oturmam.”
Ebu Seleme’den, Ebu Hureyre’nin bir adama şöyle dediği
rivayet edilmiştir: “Ey kardeşimin oğlu! Sana Rasulullah’tan
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadis aktardığımda, asla onun hakkında
misaller39 verme.”11
İbn-i Abbas Radıyallahu Anhuma şöyle demiştir: “Üzerinize
neredeyse gökten taş yağacak. Ben Rasulullah buyurdu diyorum
siz Ebu Bekir şöyle dedi diyorsunuz.”
Acaba, kendilerine “Allahu Teala şöyle buyurur, Allah’ın
Rasulü şöyle buyurur” dediğimiz zaman bize; “grubumuz şöyle
diyor... üstadlar şöyle diyor... cemaatin maslahatı bunun aksini
söylüyor” gibi, Allahu Teala’nın şeriatına itiraz ve eleştiriye delalet
eden sözleri sarfeden kişilerin durumu nedir?...
Bizler bu sözlerin sahiplerini Allahu Teala’ya şikayet ediyoruz...
Güç ve kudret ancak Allah’ındır.
1- 24 Nur/63
2- 24 Nur/63
3 -4 Nisa/65
4- 2 Bakara/217
5-Es-Sarimu’l-Meslul, 56.
6 -Muttefekun Aleyh
7- Muttefekun Aleyh
8- Buhari
9- 3 Al-i İmran/31
10- Tefsiru İbn-i Kesir
11-Yani hadisi destekleme manasında da olsa başkalarının sözleri ile örnek
verme.
11- Sahihu İbn-i Mace, 20
gruplarımızdan, üstadlarımızdan, aşiretlerimizden, nefislerimizden
ve şahsi menfaatlerimizden daha öncelikli ve sevimli hale
gelmelidir. Dolayısıyla bu sayılanlardan hiç birisi, her nerede
olursa olsun ve sonuçları ne olursa olsun, hakka tâbi olmaktan ve
hakka yardımcı olmaktan bizi alıkoymamalıdır.
Bu durum, Allah ve Rasulüne tâbi olmayı, kişi ile kişinin
hakka tabi olması arasına giren her türlü şeyden arındırmak ile
gerçekleşebilir. Bunun gerçekleştirilmemesi halinde ise ihtilaflar ve
ayrılmalar olur. Müslümanların tek bir cemaat altında bir araya
toplanması düsturu ise, sadece bir slogan olarak kalır ve pratiğe
aktarılamaz.
Bu, bir çok kişinin gafil olduğu çok önemli bir noktadır.
Nefislerimiz için İslam ve iman sıfatları dışında başka bir vasfı
uygun görmediğimiz sürece, hangi durumda olunursa olunsun
bunun önemsenmemesi mümkün değildir.
Allahu Teala şöyle buyurur: “Bu sebeple, onun emrine
aykırı davrananlar, başlarına bir fitne gelmesinden veya kendilerine
çok elemli bir azab isabet etmesinden sakınsınlar.”1
İbn-i Teymiyye Rahimehullah şöyle der: “İmam Ahmed
Rahimehullah, “Mushaf’a baktım ve otuzüç yerde Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem itaatin olduğunu gördüm” dedi ve şu
ayeti okudu: “Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına
bir fitne gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azapisabet etmesinden sakınsınlar.”2
Sonra bunu tekrar etti ve dedi
ki: “Fitne nedir? Şirktir. Kişi Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bazı sözlerini reddeder ve buna binaen de kalbine bir
sapıklık düşer. Böylece doğru yoldan sapar ve helak olur.” Ardından
şu ayeti okudu: “Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan
anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden
içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla
kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”3 Ona: “Rasul’ün sözüne
çağrılan ama Süfyan’ın görüşüne başvuran bir topluluk var”
denildi. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: “Hadisi işitip, senedini,
sıhhatini bilen ve ona çağrılan; ardından da Süfyan ve diğerlerinin
görüşlerine giden bir topluluk, ne garip! Allahu Teala şöyle
buyurur: “Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına
bir fitne gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet
etmesinden sakınsınlar.” Fitnenin ne olduğunu bilir misin? Küfürdür.
Allah-u Teala şöyle buyurur: “Fitne de adam öldürmekten
daha büyük bir günahtır.”4 Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve
Sellem sözlerine çağrılıyorlar, sonra da hevaları onları insanların
görüşlerine yöneltiyor!!”5
Bu kişiler hakkında söylenen söz bu ise, acaba kendilerine
şer’i nassın ulaşmış olmasına rağmen; gruplarını, üstadlarını,
aşiretlerini, vatanlarını, liderlerini veya buna benzer hak terazisinde
hiçbir itibarı olmayan bağ ve temelleri razı edebilmek için, şer’i
nassı terkeden kişilerin durumları nasıl olur? Şüphesiz ki onlar
ayet-i kerimede varid olan tehdit ve fitneye daha layıktırlar.
Rasulullah’tan Sallallahu Aleyhi ve Sellem sahih olarak şöyle
rivayet edilmiştir: “Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanıntadını alır:
Allah ve Rasulünü, bu ikisi dışında kalan herşeyden ve
herkesten daha çok sevmek...”6
Yine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
“Sizden biri beni; babasından, evladından ve bütün insanlardan
daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz.”7
Ömer İbnu’l-Hattab’tan, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle dediği aktarılır: “Ey Allah’ın Rasulü! Sen bana,
nefsim hariç herşeyden daha sevgilisin!” Bunun üzerine
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevab verdi: “Hayır!
Nefsimi elinde tutana (Allah’a) yemin ederim ki, ben sana nefsinden
de sevgili olmadıkça olmaz.” Ömer Radıyallahu Anhu şöyle
dedi: “Şimdi, sen bana nefsimden de sevgilisin!” Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “İşte şimdi oldu ey Ömer!” dedi.8
Bu sevginin doğruluğunun delili; sadece Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ittiba etmek ve bunun dışında her türlü
ittibadan uzak kalmaktır. Kişinin bir yönden Rasulullah’a
Sallallahu Aleyhi ve Sellem tabi olması ve diğer bir yönden ise
başkalarına tabi olması, Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem
sevme iddiasının doğru olmadığını ve bu kişinin nifaka daha
yakın olduğunu gösterir. Allahu Teala korusun...
Allahu Teala’nın; “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana
tabi olun ki Allah da sizi sevsin”9 ayeti, bu söylediğimizi doğrulamaktadır.
Kişinin, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem olan
sevgisinin doğruluğu, ona tabi olduğu orandadır. İtaat ve boyun
eğme ne kadar artarsa peygambere olan sevgi de o kadar artar.
Eğer itaat ve boyun eğme zayıflarsa sevgi de zayıflar. Mutlak
olarak itaatın olmaması mutlak olarak sevgi ve imanın olmaması-nı gerektirir. Böyle bir durumda dilin iddiasına itibar edilmez. Zira
o, nifak ve zındıklık dilidir... Dolayısıyla bu dile karşı dikkatli
olunması gerekir.
İbn-i Kesir Rahimehullah şöyle der: “Bu ayetin hükmüne
göre; Allahu Teala’yı sevdiğini iddia ettiği halde, Muhammed’in
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yolunda olmayan kişi, Muhammed’in
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yoluna ve getirdiği dine, bütün söz ve
fiilleriyle uymadıkça, bu iddiasında yalancıdır.”10
İbn-i Mace’nin Sünen’inde rivayet edildiğine göre Ubade
bin Samit, Muaviye’ye şöyle demiştir: “Ben sana Rasulullah’tan
aktarıyorum, sen ise bana kendi görüşünü aktarıyorsun. Eğer ki
Allah bana bir çıkış nasip ederse, senin bulunduğun yerde oturmam.”
Ebu Seleme’den, Ebu Hureyre’nin bir adama şöyle dediği
rivayet edilmiştir: “Ey kardeşimin oğlu! Sana Rasulullah’tan
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadis aktardığımda, asla onun hakkında
misaller39 verme.”11
İbn-i Abbas Radıyallahu Anhuma şöyle demiştir: “Üzerinize
neredeyse gökten taş yağacak. Ben Rasulullah buyurdu diyorum
siz Ebu Bekir şöyle dedi diyorsunuz.”
Acaba, kendilerine “Allahu Teala şöyle buyurur, Allah’ın
Rasulü şöyle buyurur” dediğimiz zaman bize; “grubumuz şöyle
diyor... üstadlar şöyle diyor... cemaatin maslahatı bunun aksini
söylüyor” gibi, Allahu Teala’nın şeriatına itiraz ve eleştiriye delalet
eden sözleri sarfeden kişilerin durumu nedir?...
Bizler bu sözlerin sahiplerini Allahu Teala’ya şikayet ediyoruz...
Güç ve kudret ancak Allah’ındır.
1- 24 Nur/63
2- 24 Nur/63
3 -4 Nisa/65
4- 2 Bakara/217
5-Es-Sarimu’l-Meslul, 56.
6 -Muttefekun Aleyh
7- Muttefekun Aleyh
8- Buhari
9- 3 Al-i İmran/31
10- Tefsiru İbn-i Kesir
11-Yani hadisi destekleme manasında da olsa başkalarının sözleri ile örnek
verme.
11- Sahihu İbn-i Mace, 20