Hamd alemlerin Rabbi Maliki ve Hakimi olan yüce Allah azze ve celleye Selat ve Selam mücahidlerin komutanı,
müttakilerin imamı ve insanların efendisi olan, Muhammed bin Abdullah'a onun ehli beytine ve ashabına, kıyamete kadar O'na güzelce tabi olanların üzerine olsun.
Ey iman edenler! Bugün size çok kısa ama yaptığınız amellerden, namazlardan, oruçlardan dahi evvel ve yüce olan bir konuyu anlatacağım. Rabbimizin, amelleri ancak onunla kabul edeceği, dinin ancak bununla değer kazanacağı, bunların olmadığı takdirde hiçbir şeyin tad vermediğini anlayacağız. O yoksa tuttuğun oruç açlıktan başka kazanç sağlamaz. O yoksa yaptığın ameller neye yarar, kıldığın namazların ne faydası olur. Düşünün ki, kişi tarlada çalışmıştır tohumu ekmiş, toprağı sulamıştır, ama hasat zamanı geldiğinde hasatı toz buz olmuş üstelik kınananlardan yazılmış; bu durumu yüce Rabbimiz Kuran'ı Kerim de şöyle buyurmuştur: "De ki; kıyamet günü amelleri en çok ziyana uğrayanları size haber vereyim mi? Bunlar iyi iş yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir." [ Kehf 103- 104 ]
İşte gördüğünüz gibi çalıştın ama boşa yoruldun, neden mi? O yok! çünkü Allah azze ve celle ancak salih olan ameli kabul eder. Bir ayetinde yine yaratıcımız Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: "Ona ancak güzel söz yükselir. Onlarıda ameli salih ulaştırır." [ Fatır 10 ]
Bunları kitapları, kitaplar okuyarak veya araştırarak kazanamazsınız; bunları kişi kalbinde ve kendi nefsinde bilir ve hisseder.
Şimdi size salih amelin temelini anlatacağım. Temel sağlam olmazsa bina ne olur?
Allah azze ve celle'nin sana verdiği değer ve sevgi, ancak ve ancak senin ona verdiğin değer ve sevgi kadardır. Şimdi sana O'nu sevmenin küçük bir deneğini yazacağız. O ki gökleri ve yeri yaratmış olan, yedi okyanusu yaratıp emrine vermiş olan yüce Allaha azze ve celleye O'nun için sevgi ile bir damla göz yaşı dökmediysen, Kerim olan Rabbine cimrilik yapmış ve O'nun sana verdiği şu müjdeden mahrum kalmış olmazmısın ki o müjdeyi O kutlu nebisi Rasullallah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah azze ve cellenin himayesinden başka bir himaye bulunmadığı kıyamette himayesine aldığı yedi kimseden biri de, yalnız iken Allah'ı anıp gözlerinden yaş akan kimselerdir." [ Buhari ]
Yüce Allah azze ve celle kendisi için akıttığın göz yaşına o kadar sevinir, o kadar değer verir ki, göz yaşı sebebiyle senin günahını affeder ve asla ama asla azap etmez, haya eder. O kadar Kerim'dir ki, Rabbimiz kendisi için akıttığın bir damla göz yaşına yada bir damla kanın hürmetine seni cehenneminden azat eder. işte Rabbimizin size verdiği değer ve Rabbimizin cömertliği; o halde ey ibadallah O'na yaklaşmaya vesileler arayın, yani salih ameller işleyin; ama bundan önce salih amelin kabul edilmesi için Rabbimizin sevgisini kalbinize koyun ve niyetinizi salih eyleyin. Bunun delili olan Yüce Rabbimiz kitabında şöyle buyuruyor: "De ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve hoşunuza giden evler size Allah'tan O'nun Rasulünden ve O'nun yolunda cihat etmekten daha sevgili ise artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin; Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. [ Tevbe 24 ]
Buharide geçen bir hadiste ise Ömer (r.a)'dan oda Rasulallah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ameller ancak niyetlere göredir, ve herkese niyet ettiği vardır."
Nice Kabe de namaz kılıpda elleri boş dönenler vardır. Nice de dünyanın öbür tarafında Kabe'yi özleyip yanıp tutuşanlar vardır ki Rabbisi ona Kabe'de namaz kılmış gibi ecir verir. Neden mi? Çünkü dediğimiz gibi herşey niyet, sevgi ve ihlasta. İş dönüp dolaşıp burda düğümleniyor. Unutmayalım ki, Rabbimiz Kerim olandır; yani karşılıksız bol bol verendir.
Bakın niyet neler neler kazandırıyor. Yüce Allah kitabında şöyle buyuruyor: "Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde, bindirecek birşey bulamıyorum, dediğinde, aleyince harcayacak birşey bulamadıklarından dolayı üzüntülerinden dolayı gözlerinden yaş dökerek dönen kimselerede sorumluluk yoktur." [ Tevbe 92 ]
Halbuki o gazveye katılıp, ki o gazveye yokluk gazvesi adını vermiştir. O sıcakta Tebük gazvesine ki Medine'ye tam 700 küsür kilometre uzaklıkta olan yere ki, sıcağın en yüksek olduğu bir zamanda sefere çıkarıldı, bunu ancak burda yaşayan bilir; bu gün ki klimalı araçlar ile değil, deve üstünde gitmeyi düşünün dostlar, işte böyle zordan bir gazveye çıkıp da ellerine yorgunluktan başka birşey geçmemiş olanlar varken, Medine de kalıp da, gazveye gidecek bineği olmadığından dolayı göz yaşı döken kişilere Kerim olan Allah azze ve celle gazveye katılmış gibi ecir vermiştir. Bu durumu Rasullallah (s.a.v) Medine de arkamızda öyle kimseler vardır ki, sizin adım attığını gibi adım atıyorlar. Çünkü onların Rabbi kullarına karşı çok bağışlayan ve merhamet edendir. Sen yeter ki Rabbini sev ve O'nun emirlerini yerine getirmek için çaba sarfet. O ki kulların gücünün üstünde yük vermeyen ve kulunun yapmak isteyip de gücünün veya imkanının yetmediği amelde sanki kulu o ameli yapmış gibi sevap yazmıştır. Rabbin bu kadar cömet ve Kerim'dir yeterki niyetin salih sevgin tam olsun. Bunlar olmadan ayetin buyurduğu gibi hangi ameli yapmış olursan ol eline yorgunluktan başka birşey geçemez.
Yüce Allah azze ve celle şöyle buyurdu: "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra dosdoğru yolda devam edenlere melekler iner ve şöyle derler: korkmayın üzülmeyin vad olunduğunuz cennetle müjdelenin." [ Fussilet 30-32 ]
Süryan b. Abdullah es Sakafi'den nakledildiğine göre kendisi Rasulallah (s.a.v)'a ey Allah'ın Rasulü bana islama dair öyle birşey söyle ki bir daha o hususta kimseye birşey sormayayım diye sormuş, bunun üzerine Rasulallah şöyle buyurmuştur: "Allah'a iman ettim de ve sonrada dosdoğru ol..." [ Müslim, iman 62 ]
Şeyhül İslam ibni Teymiyye bu ayeti açıklarken şöyle der: Dosdoğru olmak Allah azze ve celleyi severek, O'na ibadet ederek ve O'dan başkasına iltifat etmeyerek sağa sola yani Allah azze ve cellenin haram kıldığı şeylere meyletmeyerek dosdoğru olunabileceğinden bahsetmiştir. Dosdoğru yoldan sapmak
Allah'tan başkasını, Allah sevgisine yakın veya eşit olarak sevmekle başlar. Böylece insan Allah'ın tayin ettiği yol ile sevdiği diğer varlığın arasında bir çizgide yol tutturur. Diğer varlığın sevgisi Allah sevgisini aşarsa, dosdoğru yolda kalabilmesi yalnızca içinde kalan Allah sevgisi ölçüsünde olacaktır. Allah sevgiside tamamen kalbinden silinirse o takdir de kesinlikle dosdoğru yol üzerinde kalamaz ve ahirette ki sırat üzerinde de iki yanındaki engellere takılıp kalır. O takdir de Allah sevgisi yeryüzünün sıratında dosdoğru olabilmenin kaynağıdır. Diğer sevgiler ve nefretler hep Allah sevgisiyle kayıtlıdır.
Ey okuyucu! Sana, yaptığın takdirde senin Allah azze ve celle'ye olan sevgini artıracak, Allah azze ve celle'ninde seni seveceği bir hadisle müjdelemek isterim ki, bunuda gerçek anlamda yapan çok azdır.
Ebu Hureyre (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teala buyurdu ki: Kim benim velime düşmanlık ederse ona harb ilan ederim, kulum bana kendisine farz kıldığım şeyden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşmamıştır, kulum bana nafilerle kendisini sevinceye kadar bana yaklaşmaya devam eder, ben onu sevince işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum, eğer benden istese muhakkak ona veririm, bana sığınsa onu korurum." [ Buhari ]
Söz uçar gider, kişi ancak anladığı ile kalır. İşte bu sana küçük bir risale olup, eğer bu risalede doğruya isabet etmiş isek bu Allah azze ve celle'nin fazlı Kerem'inden yanlış ise buda nefsimizden ve şeytandandır.
Sözlerimizin sonu Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celleye hamd olsun...
AbuMahi AlMadani..
müttakilerin imamı ve insanların efendisi olan, Muhammed bin Abdullah'a onun ehli beytine ve ashabına, kıyamete kadar O'na güzelce tabi olanların üzerine olsun.
Ey iman edenler! Bugün size çok kısa ama yaptığınız amellerden, namazlardan, oruçlardan dahi evvel ve yüce olan bir konuyu anlatacağım. Rabbimizin, amelleri ancak onunla kabul edeceği, dinin ancak bununla değer kazanacağı, bunların olmadığı takdirde hiçbir şeyin tad vermediğini anlayacağız. O yoksa tuttuğun oruç açlıktan başka kazanç sağlamaz. O yoksa yaptığın ameller neye yarar, kıldığın namazların ne faydası olur. Düşünün ki, kişi tarlada çalışmıştır tohumu ekmiş, toprağı sulamıştır, ama hasat zamanı geldiğinde hasatı toz buz olmuş üstelik kınananlardan yazılmış; bu durumu yüce Rabbimiz Kuran'ı Kerim de şöyle buyurmuştur: "De ki; kıyamet günü amelleri en çok ziyana uğrayanları size haber vereyim mi? Bunlar iyi iş yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir." [ Kehf 103- 104 ]
İşte gördüğünüz gibi çalıştın ama boşa yoruldun, neden mi? O yok! çünkü Allah azze ve celle ancak salih olan ameli kabul eder. Bir ayetinde yine yaratıcımız Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: "Ona ancak güzel söz yükselir. Onlarıda ameli salih ulaştırır." [ Fatır 10 ]
Bunları kitapları, kitaplar okuyarak veya araştırarak kazanamazsınız; bunları kişi kalbinde ve kendi nefsinde bilir ve hisseder.
Şimdi size salih amelin temelini anlatacağım. Temel sağlam olmazsa bina ne olur?
Allah azze ve celle'nin sana verdiği değer ve sevgi, ancak ve ancak senin ona verdiğin değer ve sevgi kadardır. Şimdi sana O'nu sevmenin küçük bir deneğini yazacağız. O ki gökleri ve yeri yaratmış olan, yedi okyanusu yaratıp emrine vermiş olan yüce Allaha azze ve celleye O'nun için sevgi ile bir damla göz yaşı dökmediysen, Kerim olan Rabbine cimrilik yapmış ve O'nun sana verdiği şu müjdeden mahrum kalmış olmazmısın ki o müjdeyi O kutlu nebisi Rasullallah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah azze ve cellenin himayesinden başka bir himaye bulunmadığı kıyamette himayesine aldığı yedi kimseden biri de, yalnız iken Allah'ı anıp gözlerinden yaş akan kimselerdir." [ Buhari ]
Yüce Allah azze ve celle kendisi için akıttığın göz yaşına o kadar sevinir, o kadar değer verir ki, göz yaşı sebebiyle senin günahını affeder ve asla ama asla azap etmez, haya eder. O kadar Kerim'dir ki, Rabbimiz kendisi için akıttığın bir damla göz yaşına yada bir damla kanın hürmetine seni cehenneminden azat eder. işte Rabbimizin size verdiği değer ve Rabbimizin cömertliği; o halde ey ibadallah O'na yaklaşmaya vesileler arayın, yani salih ameller işleyin; ama bundan önce salih amelin kabul edilmesi için Rabbimizin sevgisini kalbinize koyun ve niyetinizi salih eyleyin. Bunun delili olan Yüce Rabbimiz kitabında şöyle buyuruyor: "De ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve hoşunuza giden evler size Allah'tan O'nun Rasulünden ve O'nun yolunda cihat etmekten daha sevgili ise artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin; Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. [ Tevbe 24 ]
Buharide geçen bir hadiste ise Ömer (r.a)'dan oda Rasulallah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ameller ancak niyetlere göredir, ve herkese niyet ettiği vardır."
Nice Kabe de namaz kılıpda elleri boş dönenler vardır. Nice de dünyanın öbür tarafında Kabe'yi özleyip yanıp tutuşanlar vardır ki Rabbisi ona Kabe'de namaz kılmış gibi ecir verir. Neden mi? Çünkü dediğimiz gibi herşey niyet, sevgi ve ihlasta. İş dönüp dolaşıp burda düğümleniyor. Unutmayalım ki, Rabbimiz Kerim olandır; yani karşılıksız bol bol verendir.
Bakın niyet neler neler kazandırıyor. Yüce Allah kitabında şöyle buyuruyor: "Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde, bindirecek birşey bulamıyorum, dediğinde, aleyince harcayacak birşey bulamadıklarından dolayı üzüntülerinden dolayı gözlerinden yaş dökerek dönen kimselerede sorumluluk yoktur." [ Tevbe 92 ]
Halbuki o gazveye katılıp, ki o gazveye yokluk gazvesi adını vermiştir. O sıcakta Tebük gazvesine ki Medine'ye tam 700 küsür kilometre uzaklıkta olan yere ki, sıcağın en yüksek olduğu bir zamanda sefere çıkarıldı, bunu ancak burda yaşayan bilir; bu gün ki klimalı araçlar ile değil, deve üstünde gitmeyi düşünün dostlar, işte böyle zordan bir gazveye çıkıp da ellerine yorgunluktan başka birşey geçmemiş olanlar varken, Medine de kalıp da, gazveye gidecek bineği olmadığından dolayı göz yaşı döken kişilere Kerim olan Allah azze ve celle gazveye katılmış gibi ecir vermiştir. Bu durumu Rasullallah (s.a.v) Medine de arkamızda öyle kimseler vardır ki, sizin adım attığını gibi adım atıyorlar. Çünkü onların Rabbi kullarına karşı çok bağışlayan ve merhamet edendir. Sen yeter ki Rabbini sev ve O'nun emirlerini yerine getirmek için çaba sarfet. O ki kulların gücünün üstünde yük vermeyen ve kulunun yapmak isteyip de gücünün veya imkanının yetmediği amelde sanki kulu o ameli yapmış gibi sevap yazmıştır. Rabbin bu kadar cömet ve Kerim'dir yeterki niyetin salih sevgin tam olsun. Bunlar olmadan ayetin buyurduğu gibi hangi ameli yapmış olursan ol eline yorgunluktan başka birşey geçemez.
Yüce Allah azze ve celle şöyle buyurdu: "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra dosdoğru yolda devam edenlere melekler iner ve şöyle derler: korkmayın üzülmeyin vad olunduğunuz cennetle müjdelenin." [ Fussilet 30-32 ]
Süryan b. Abdullah es Sakafi'den nakledildiğine göre kendisi Rasulallah (s.a.v)'a ey Allah'ın Rasulü bana islama dair öyle birşey söyle ki bir daha o hususta kimseye birşey sormayayım diye sormuş, bunun üzerine Rasulallah şöyle buyurmuştur: "Allah'a iman ettim de ve sonrada dosdoğru ol..." [ Müslim, iman 62 ]
Şeyhül İslam ibni Teymiyye bu ayeti açıklarken şöyle der: Dosdoğru olmak Allah azze ve celleyi severek, O'na ibadet ederek ve O'dan başkasına iltifat etmeyerek sağa sola yani Allah azze ve cellenin haram kıldığı şeylere meyletmeyerek dosdoğru olunabileceğinden bahsetmiştir. Dosdoğru yoldan sapmak
Allah'tan başkasını, Allah sevgisine yakın veya eşit olarak sevmekle başlar. Böylece insan Allah'ın tayin ettiği yol ile sevdiği diğer varlığın arasında bir çizgide yol tutturur. Diğer varlığın sevgisi Allah sevgisini aşarsa, dosdoğru yolda kalabilmesi yalnızca içinde kalan Allah sevgisi ölçüsünde olacaktır. Allah sevgiside tamamen kalbinden silinirse o takdir de kesinlikle dosdoğru yol üzerinde kalamaz ve ahirette ki sırat üzerinde de iki yanındaki engellere takılıp kalır. O takdir de Allah sevgisi yeryüzünün sıratında dosdoğru olabilmenin kaynağıdır. Diğer sevgiler ve nefretler hep Allah sevgisiyle kayıtlıdır.
Ey okuyucu! Sana, yaptığın takdirde senin Allah azze ve celle'ye olan sevgini artıracak, Allah azze ve celle'ninde seni seveceği bir hadisle müjdelemek isterim ki, bunuda gerçek anlamda yapan çok azdır.
Ebu Hureyre (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teala buyurdu ki: Kim benim velime düşmanlık ederse ona harb ilan ederim, kulum bana kendisine farz kıldığım şeyden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşmamıştır, kulum bana nafilerle kendisini sevinceye kadar bana yaklaşmaya devam eder, ben onu sevince işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum, eğer benden istese muhakkak ona veririm, bana sığınsa onu korurum." [ Buhari ]
Söz uçar gider, kişi ancak anladığı ile kalır. İşte bu sana küçük bir risale olup, eğer bu risalede doğruya isabet etmiş isek bu Allah azze ve celle'nin fazlı Kerem'inden yanlış ise buda nefsimizden ve şeytandandır.
Sözlerimizin sonu Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celleye hamd olsun...
AbuMahi AlMadani..