I
Çevrimdışı
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Kemal Sayar, depresyondaki insanların geriye dönüp baktıklarında, erken yaşamlarında sevgiden yoksun olduklarını görebileceklerini söyledi.
-Sayar, çocukların anne ve babalarının sorunları olabileceğini göremediğini belirterek, ”Çocuklar, anne ve babalarının bazı davranışlarının kendi hatalarından kaynaklandığını düşünür” dedi.
Ailelerin yüksek beklentileri ve kontrol edici tutumlarının olabileceğini vurgulayan Sayar, şunları kaydetti:
“Araştırmalar göstermiştir ki depresyondaki insanlar geriye dönüp baktıklarında, erken yaşamlarında sevgiden yoksun olduklarını görürler. Ailemiz eğer bize sürekli eleştirel yaklaşırlarsa, biz de bu adeti sürdürür ve sürekli kendimizi eleştirmeye başlarız. İç görü kazanarak ve biraz çaba harcayarak bazı alışkanlıklarımızı değiştirebilir ve kendimize daha esnek davranabiliriz.”
Sayar, sevgi, ilgi, korunma gibi pozitif yaşantıların eksikliğinin depresyona girmeye neden olabileceğini ifade ederek, “Bunun nedeni beynimizin belli seviyelerde pozitif bilgi girişine ihtiyaç duyması ve bazı kimyasalları salgılayarak stres seviyesini azaltmasıdır” dedi.
Dünyadaki bütün insanların kendisini mutlu ya da mutsuz hissettiği ortak bazı durumlar olduğunu belirten Sayar, bu durumları şöyle açıkladı:
“Mutluluk yaratan durumlar sevilmek ve istenmek, diğerlerine yakın olmak, kabul edilmek ve ait olmak, arkadaşlara sahip olmak, bir gruba ait olmak, diğerlerinin gözünde değerli olmak, takdir edilmek, beğenilmek, diğerlerine ve kendine çekici gelmek, bir statüye sahip olmak ve saygı görmek. Bunların tersi durumlar ise mutsuzluk yaratan durumlardır.”
Beynin güzel hissettiren şeyleri isteyeceğini kaydeden Sayar, şunları vurguladı:
“Bunu başaran insanlar sosyal olarak başarılı, diğerlerinin yapamadıklarını yapabilen insanlardır. Bu insanların hayatta kalma ve genlerini geleceğe aktarma ihtimalleri daha fazladır. Sosyal başarı bizim duygularımızla bağlantılıdır.”
-Sayar, çocukların anne ve babalarının sorunları olabileceğini göremediğini belirterek, ”Çocuklar, anne ve babalarının bazı davranışlarının kendi hatalarından kaynaklandığını düşünür” dedi.
Ailelerin yüksek beklentileri ve kontrol edici tutumlarının olabileceğini vurgulayan Sayar, şunları kaydetti:
“Araştırmalar göstermiştir ki depresyondaki insanlar geriye dönüp baktıklarında, erken yaşamlarında sevgiden yoksun olduklarını görürler. Ailemiz eğer bize sürekli eleştirel yaklaşırlarsa, biz de bu adeti sürdürür ve sürekli kendimizi eleştirmeye başlarız. İç görü kazanarak ve biraz çaba harcayarak bazı alışkanlıklarımızı değiştirebilir ve kendimize daha esnek davranabiliriz.”
Sayar, sevgi, ilgi, korunma gibi pozitif yaşantıların eksikliğinin depresyona girmeye neden olabileceğini ifade ederek, “Bunun nedeni beynimizin belli seviyelerde pozitif bilgi girişine ihtiyaç duyması ve bazı kimyasalları salgılayarak stres seviyesini azaltmasıdır” dedi.
Dünyadaki bütün insanların kendisini mutlu ya da mutsuz hissettiği ortak bazı durumlar olduğunu belirten Sayar, bu durumları şöyle açıkladı:
“Mutluluk yaratan durumlar sevilmek ve istenmek, diğerlerine yakın olmak, kabul edilmek ve ait olmak, arkadaşlara sahip olmak, bir gruba ait olmak, diğerlerinin gözünde değerli olmak, takdir edilmek, beğenilmek, diğerlerine ve kendine çekici gelmek, bir statüye sahip olmak ve saygı görmek. Bunların tersi durumlar ise mutsuzluk yaratan durumlardır.”
Beynin güzel hissettiren şeyleri isteyeceğini kaydeden Sayar, şunları vurguladı:
“Bunu başaran insanlar sosyal olarak başarılı, diğerlerinin yapamadıklarını yapabilen insanlardır. Bu insanların hayatta kalma ve genlerini geleceğe aktarma ihtimalleri daha fazladır. Sosyal başarı bizim duygularımızla bağlantılıdır.”