GÜNCELLENDİ!
Şeyh Kahtani: Nusret Cephesi’nin El Kaide’den Ayrılışına Dair Söylentiler Hakkında
Nusret Cephesi’nin el Kaide’den ayrılıp Suriye’deki cihadi cemaatlerle aynı çatı altında vahdet oluşturması bir süredir gündemde. Bu konuda resmi bir açıklama olmamakla birlikte, özellikle Batı medyasında bu konu gündem ediliyor. Batı’nın korkusu, Nusra’nın Suriye cihad cemaatleriyle tamamen birleşip Suriye’de halk ile bütünleşmiş yeni bir “Taliban”ın kurulması. Öteki taraftan, bazı harici kaynaklar ise olayı Nusra’nın el Kaide’ye ihaneti olarak haber ediyor. Öncelikle dediğimiz gibi şu an için böyle bir şey yok. Ayrıca IŞİD’i destekleyen bu siteler, IŞİD’in biatını bozup ihanet etmesini meşrulaştırmak için Nusra’ya bu ithamı yapıyorlar. Nusret Cephesi, bu yazıda Şeyh Kahtani’nin dediği gibi el Kaide Merkez Komutanlığından izinsiz böyle bir iş yapmaz, çünkü ahde ve biatına vefalıdır. Ayrıca böyle bir birleşmeyi Şeyh Zevahiri de teşvik etmiş, Şam ehlinin seçtiği lideri kendilerinin de tanıyacağını bildirmiştir:
“Değerli Kardeşlerimiz! Sizler biliyorsunuz ki, bizler, bugüne kadar cihat ve ribat toprakları Şam’da İslam devletinin kurulması için çaba sarf etmeye bütün herkesi çağırdık, çağırıyoruz ve çağırmaya da Allah’ın izniyle devam edeceğiz. Yine bizler, şer’î şartların kendisinde tamamladığı ve razı olunan bir kimsenin yönetici olarak seçilmesini, onların seçimlerinin bizim seçimimiz olduğunu bildirdik. Aynı şekilde, onların -Şam ehlinin- üzerine, kendini yönetici kılan hiçbir kimseden de razı olmayacağımızı söyledik. Çünkü bizler, şeraitle yöneten, şurayı genişleten, adaleti yayan, hakları koruyan, düşmanlığı reddeden nübüvvet menheci üzerine olan raşit hilafeti döndürmek için çalışıyoruz.”
http://www.ummetislam.net/eymen-zevahirinin-suriyedeki-mucahidlere-cagrisinin-tam-metni/
* * *
Nusret Cephesi’nin El Kaide’den Ayrılışına Dair Söylentiler Hakkında
Yazan: Şeyh Ebu Mariya el Kahtani
Bazıları Nusret Cephesi’nin özellikle de Şeyh Cevlani’nin körfez ülkelerinden yapılan bir müdahale sonucu el Kaide’den ayrılmak istediği şeklinde birtakım sözler dile getirmektedir. Bu kimi şahısların, bazı kaynak ve tanınmış şahsiyetlerin ortaya attığı ve yaydığı bir iddiadır.
Aynı şekilde IŞİD’ciler daha önce Nusret Cephesi’nin Katar’la bağlantısının olduğunu konuşmuşlardı. Bugün ise profesyonellik konusunda herhangi bir ölçüye sahip olmayan birtakım basın mensupları tarafından bu tarz iddialar gündeme getirilmektedir. Yüce Allah’tan yardım isteyerek diyeceklerimizi der ve onlara gereken cevabı veririz.
Ancak cevap vermeye başlamadan önce şunu ifade edeyim: Nusret Cephesi kurulduğu günden bu güne ne bir devletten ne de bir partiden herhangi bir şekilde resmi bir destek görmemiştir ama bütün Müslümanlardan, Müslümanların umumundan yapılan destek ve yardımları kabul etmektedir.
Ayrıca şeriat mücahitlerin çıkarları örtüştüğü takdirde herhangi bir hükümetten destek ve yardım almasını söz konusu hükümetlerce mücahitlere belirli emir ve yönlendirmeler olmaması halinde haram kılmamaktadır.
Bununla birlikte bu türden bir destek bu güne kadar Nusret Cephesi’ne ulaşmamıştır. Destekleyen tarafın hanif şeriata aykırı işler dayatması dışında kendilerine yardım ve destek ulaşan şahıslara da karşı çıkmamakta ve onları bundan sakındırmamaktayız.
Aksine gruplar arasında dış destek alan bazı gruplar olmasına rağmen dinlerine ve cihatlarına söz konusu destek etki etmediği müddetçe konuşmadık. Çünkü bu işler şer’i olarak muvalat (dost edinme) babından değil muamelat (karşılıklı ilişkiler) babından değerlendirilir. IŞİD’cilerin gösterdiği ve sunduğu şekilde silah ve mal yardımı alan her şahıs kâfir ve mürted değildir. Şeyh Ebu Yahya el Libi bu konuyu açıklamış ve Ebul Leys el Libi’den mücahitlerin devlet teşkilatlarıyla muamelede bulunma şartlarını aktarmıştır. Bu işin meşruluğunu belirterek daha önce sosyal medyadaki yazılarımızda bahsettiğimiz bir kısım şartlarla kayıt altına almıştır.
Ama ne acıdır ki insanlar dost edinme ve karşılık işler kurma konularını birbirine karıştırır hale gelmiştir. Müslüman Suriye halkının maruz kaldığı zulüm ve zorlamanın yanında bahsedilen yardım eğer müslüman bir halkın kurtarılması gibi bir çıkara hizmet ediyorsa ve bunun zıddına bir şey gerçekleşmiyorsa o yardım genel maslahat (çıkar) kapsamında değerlendirilir.
Bu meseleyle tekfirde bulunmak fıkıh ve akit konusunda cehalette bulunmaktır. Şer’i sorumlular olarak adlandırılan çoğu kişinin içine düştüğü mürekkep bir cehalettir (kopkoyu bir cehalettir – çevirmen).
Birçok insan da onları körü körüne taklit etmiştir. Bu, ilim ehlinin açıklaması gerekli olan meselelerdendir.
Yazdığımız risalede aşırıların bazı konulardaki cehaletini rezil ederek ortaya koyan apaçık delilleri belirtmiş ve cemaat ve grupları güzel, mübah ve hoşgörülmeyen yönleri bulunan birtakım olaylarla tekfir edenlere cevap vermiştik.
Nusret Cephesi’nin ayrılmasına ve el Kaide’den ayrılmayı talep etmesine dair söylenenlere ilişkin olarak Yüce Allah’ı şahit tutarak görüşümü beyan etmek için şunu söyleyeyim ki şuan cihadın şer’an bir biata ihtiyaç duymadığı değerlendirmesinde bulunuyorum.
Ancak ortada sorular var. Eğer Nusret Cephesi biatını bozsa devletler mücahitlerin silahlandırılmasını gerçekleştirecek mi?
Acaba Amerika’nın Nusret Cephesi yönetiminde Suriye’deki iki ismi cezalar (cezalılar) listesine Nusret Cephesi’nin el Kaide’ye biatını ilan etmeden koyduğunu unuttunuz mu?
Hâlbuki o zaman Nusret Cephesi birine tabi olduğunu ilan etmemişti, Nusayrilerle cihattan başka bir şey yapmamıştık.
Nusret Cephesi harekete geçip kendi durumunu Ceyş uş Şam (Şam Ordusu) olarak adlandırsa ve el Kaide’den ayrıldığını ilan etse Yahudi ve Hristiyanlar’ın Şam halkına düşmanlığı kesintiye uğrayacak mıdır?
Şeyh Haccac el Acmi ve Şeyh Şafi el Acmi onlar el Kaide’yi mi destekliyorlar?
Onlar el Kaide’den midir?
Niçin onlara karşı bir haçlı seferi düzenlenmiş, onlara saldırılmıştır?
Batı yanlısı, suçlu ve zalim Birleşik Arap Emirlikleri hükümeti Şeyh Karadavi ve diğer grupları cezalar listesine (cezalılar listesine) koymamış mıdır?
Onları terörden saymamış mıdır?
Koalisyon Nusret’ten olmayan diğer grupların karargâh ve merkezlerini de bombalamamış mıdır?
Nusret Cephesi el Kaide’den ayrılışını ilan etse Arap devletleri mücahitlere destek verip Beşşar’ın mevzilerini bombalayacak mıdır?
Tüm bu soruların yanında Nusret Cephesi Şam’ın kurtarılması maslahatını el Kaide’ye olan bağından önde tutmasını sağlayacak ve bu yönde harekete geçirecek Şam için kurtarıcı olan projeyi görmemiştir.
Doktor Eymen ez Zavahiri yazdığı risalelerde daha önce el Kaide’nin Şam’ın geleceğinin önünde durmayacağını belirtmişti.
Yazdığı ifadelerde ve sesli mesajlarında bu anlam vardır.
Ben şahsen şunu söylemekteyim. Yüce Allah şahidim olsun ki Şam halkının çıkarı bizim örgütlerde kalmamızdaki çıkarla çatışırsa ilki tercih ederim. Dinen gördüğüm budur.
Tanzim Kaide’nin bağlantı için Sünni projeyi reddedeceğini sanan hatalıdır. Hatalı olduğuna dair delil Ezvad belgeleridir. O belgelerde benzer bir ortamdan bahsetmektedir. Gözden geçiriniz.
Tanzimin devrimlerden sonraki hükümetlerle olan muameleye dair yönlendirmeleri de delildir. Hatta IŞİD’ciler ve aşırılar bu yönlendirmeleri eleştirmiştir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Biz hakiki her Sünni proje ile birlikteyiz.
Şeyhimiz Usame bin Ladin (Allah ona rahmet etsin) bunu şöyle dile getirmişti: “Müslüman devletin çıkarı Müslüman cemaatin çıkarından önde tutulur.” Biz aynı şekilde bu sözü söylüyoruz ancak herkesin de hakkı söylemesini talep ediyoruz.
Tekrar ediyorum, Müslüman Şam halkının çıkarı grup ve cemaatlerin çıkarından önde tutulmalıdır. Herkese Allah’a ( svt) karşı takvalı olmayı ve Rafıziler eliyle kırıma uğratılan bir halkı kurtarmak için birlik olmayı öğütleriz.
Nusret Cephesi’ni Amerika’nın müdahalesine sebep olarak görenlere diyorum ki Rafıziler Der’a ve Halep’e girdiler. Şam’ın Sünni halkını hedef alıyorlar. Bununla birlikte biz, Şam halkını kurtaran ve çektikleri sıkıntıları sonlandıran her Sünni işe çabaya varız.
Aynı şekilde şunu söyleyeyim. Tanıdığınız gibi ben herhangi bir cemaatte ismet ( günahsızlık) olduğuna inanan kimselerden değilim. Tüm cemaatlerin hataları vardır ancak farklı farklıdır. Ancak durum Irak deyiminde denildiği gibi: “Severim anlatırım, hoşlanmam anlatırım.”
Cemaatlerin destekçilerinde insafın varlığını görmedik. Birtakım insanlar kendilerine muhalif olanları tekfir ediyor. Başka bir kısım ise kendi dışındakileri hariciler olmakla itham ediyor. Sahada ve tanınmış şahsiyetlerde gördüğümüz, şahit olduğumuz budur.
Yalan ve günahkârlık husumetlere, anlaşmazlıklara dâhil olduğu sürece hayırla müjdelenilmez. Güzel haberler tam olarak gelmez. Şam’da bulunan hiç bir cemaat şımarıp kendini temize çıkarmasın. Kendini IŞİD’e dönüşmekten ve tekfirde aşırı gitmekten kurtaranlar hizipçilik, cemaatçilikten kurtaramamıştır.
Bir zulüm ve bir günah sebebiyle her şeyi bırakıp birbiriyle uğraşan insanlar görüyorsun. Bu, ötekini yeriyor. Beriki şunu tekfir ediyor. Öbürü bir başkasını tekfir ediyor. Bunlar olurken tüm dünyanın Şia’sı Ehli Sünneti katletmek için birleşmiş.
Buradan cemaatlere, taraftarlarına, tüm tarafların destekçilerine şunu söylüyorum: “Yüce Allah’tan cemaatler ve taraftarlarının yaptıkları ile değil kendi lütfu ve rahmetiyle bize muamele etmesini diliyorum. Allah’ın ( c.c) indirdiği zafer ve destek belki bir mazlumun duası veya bir salihin duası sebebiyle olur. Cemaatlerinizi salih kimselersiz bırakmayın. Yüce Allah’tan Şam’daki yaşlılarımıza, çocuklarımıza ve kadınlarımıza merhamet etmesini diliyoruz.
Ama şu anlaşmazlıklara ve tanınmış şahsiyetlere baksan hayal kırıklığına ve ümitsizliğe kapılırsın çünkü zafer ve temkin zalimlerle olmaz. Allah Teala zalimler ve hali daha çok zulüm olan kimselerin felaha ulaşamayacağını bildirmiştir.
Ey Allah’ım! Şam ehline zafer ve desteğini çabuk kıl. Irak’ta ve bütün her yerde Ehli Sünnet için zafer ve desteğini çabuk kıl. Allah’ım bizim için halimizi düzelt. Dağınıklığımızı topla. Sözümüzü bir araya getir. Safımızı birleştir. Tövbemizi kabul et.
Ebu Mariya el Kahtani
Metnin Aslı: http://justpaste.it/jrvs
Çeviri: Ümmeti İslam Medya
Ümmeti İslam / Özel Haber
Şeyh Kahtani: Nusret Cephesi’nin El Kaide’den Ayrılışına Dair Söylentiler Hakkında
Nusret Cephesi’nin el Kaide’den ayrılıp Suriye’deki cihadi cemaatlerle aynı çatı altında vahdet oluşturması bir süredir gündemde. Bu konuda resmi bir açıklama olmamakla birlikte, özellikle Batı medyasında bu konu gündem ediliyor. Batı’nın korkusu, Nusra’nın Suriye cihad cemaatleriyle tamamen birleşip Suriye’de halk ile bütünleşmiş yeni bir “Taliban”ın kurulması. Öteki taraftan, bazı harici kaynaklar ise olayı Nusra’nın el Kaide’ye ihaneti olarak haber ediyor. Öncelikle dediğimiz gibi şu an için böyle bir şey yok. Ayrıca IŞİD’i destekleyen bu siteler, IŞİD’in biatını bozup ihanet etmesini meşrulaştırmak için Nusra’ya bu ithamı yapıyorlar. Nusret Cephesi, bu yazıda Şeyh Kahtani’nin dediği gibi el Kaide Merkez Komutanlığından izinsiz böyle bir iş yapmaz, çünkü ahde ve biatına vefalıdır. Ayrıca böyle bir birleşmeyi Şeyh Zevahiri de teşvik etmiş, Şam ehlinin seçtiği lideri kendilerinin de tanıyacağını bildirmiştir:
“Değerli Kardeşlerimiz! Sizler biliyorsunuz ki, bizler, bugüne kadar cihat ve ribat toprakları Şam’da İslam devletinin kurulması için çaba sarf etmeye bütün herkesi çağırdık, çağırıyoruz ve çağırmaya da Allah’ın izniyle devam edeceğiz. Yine bizler, şer’î şartların kendisinde tamamladığı ve razı olunan bir kimsenin yönetici olarak seçilmesini, onların seçimlerinin bizim seçimimiz olduğunu bildirdik. Aynı şekilde, onların -Şam ehlinin- üzerine, kendini yönetici kılan hiçbir kimseden de razı olmayacağımızı söyledik. Çünkü bizler, şeraitle yöneten, şurayı genişleten, adaleti yayan, hakları koruyan, düşmanlığı reddeden nübüvvet menheci üzerine olan raşit hilafeti döndürmek için çalışıyoruz.”
http://www.ummetislam.net/eymen-zevahirinin-suriyedeki-mucahidlere-cagrisinin-tam-metni/
* * *
Nusret Cephesi’nin El Kaide’den Ayrılışına Dair Söylentiler Hakkında
Yazan: Şeyh Ebu Mariya el Kahtani
Bazıları Nusret Cephesi’nin özellikle de Şeyh Cevlani’nin körfez ülkelerinden yapılan bir müdahale sonucu el Kaide’den ayrılmak istediği şeklinde birtakım sözler dile getirmektedir. Bu kimi şahısların, bazı kaynak ve tanınmış şahsiyetlerin ortaya attığı ve yaydığı bir iddiadır.
Aynı şekilde IŞİD’ciler daha önce Nusret Cephesi’nin Katar’la bağlantısının olduğunu konuşmuşlardı. Bugün ise profesyonellik konusunda herhangi bir ölçüye sahip olmayan birtakım basın mensupları tarafından bu tarz iddialar gündeme getirilmektedir. Yüce Allah’tan yardım isteyerek diyeceklerimizi der ve onlara gereken cevabı veririz.
Ancak cevap vermeye başlamadan önce şunu ifade edeyim: Nusret Cephesi kurulduğu günden bu güne ne bir devletten ne de bir partiden herhangi bir şekilde resmi bir destek görmemiştir ama bütün Müslümanlardan, Müslümanların umumundan yapılan destek ve yardımları kabul etmektedir.
Ayrıca şeriat mücahitlerin çıkarları örtüştüğü takdirde herhangi bir hükümetten destek ve yardım almasını söz konusu hükümetlerce mücahitlere belirli emir ve yönlendirmeler olmaması halinde haram kılmamaktadır.
Bununla birlikte bu türden bir destek bu güne kadar Nusret Cephesi’ne ulaşmamıştır. Destekleyen tarafın hanif şeriata aykırı işler dayatması dışında kendilerine yardım ve destek ulaşan şahıslara da karşı çıkmamakta ve onları bundan sakındırmamaktayız.
Aksine gruplar arasında dış destek alan bazı gruplar olmasına rağmen dinlerine ve cihatlarına söz konusu destek etki etmediği müddetçe konuşmadık. Çünkü bu işler şer’i olarak muvalat (dost edinme) babından değil muamelat (karşılıklı ilişkiler) babından değerlendirilir. IŞİD’cilerin gösterdiği ve sunduğu şekilde silah ve mal yardımı alan her şahıs kâfir ve mürted değildir. Şeyh Ebu Yahya el Libi bu konuyu açıklamış ve Ebul Leys el Libi’den mücahitlerin devlet teşkilatlarıyla muamelede bulunma şartlarını aktarmıştır. Bu işin meşruluğunu belirterek daha önce sosyal medyadaki yazılarımızda bahsettiğimiz bir kısım şartlarla kayıt altına almıştır.
Ama ne acıdır ki insanlar dost edinme ve karşılık işler kurma konularını birbirine karıştırır hale gelmiştir. Müslüman Suriye halkının maruz kaldığı zulüm ve zorlamanın yanında bahsedilen yardım eğer müslüman bir halkın kurtarılması gibi bir çıkara hizmet ediyorsa ve bunun zıddına bir şey gerçekleşmiyorsa o yardım genel maslahat (çıkar) kapsamında değerlendirilir.
Bu meseleyle tekfirde bulunmak fıkıh ve akit konusunda cehalette bulunmaktır. Şer’i sorumlular olarak adlandırılan çoğu kişinin içine düştüğü mürekkep bir cehalettir (kopkoyu bir cehalettir – çevirmen).
Birçok insan da onları körü körüne taklit etmiştir. Bu, ilim ehlinin açıklaması gerekli olan meselelerdendir.
Yazdığımız risalede aşırıların bazı konulardaki cehaletini rezil ederek ortaya koyan apaçık delilleri belirtmiş ve cemaat ve grupları güzel, mübah ve hoşgörülmeyen yönleri bulunan birtakım olaylarla tekfir edenlere cevap vermiştik.
Nusret Cephesi’nin ayrılmasına ve el Kaide’den ayrılmayı talep etmesine dair söylenenlere ilişkin olarak Yüce Allah’ı şahit tutarak görüşümü beyan etmek için şunu söyleyeyim ki şuan cihadın şer’an bir biata ihtiyaç duymadığı değerlendirmesinde bulunuyorum.
Ancak ortada sorular var. Eğer Nusret Cephesi biatını bozsa devletler mücahitlerin silahlandırılmasını gerçekleştirecek mi?
Acaba Amerika’nın Nusret Cephesi yönetiminde Suriye’deki iki ismi cezalar (cezalılar) listesine Nusret Cephesi’nin el Kaide’ye biatını ilan etmeden koyduğunu unuttunuz mu?
Hâlbuki o zaman Nusret Cephesi birine tabi olduğunu ilan etmemişti, Nusayrilerle cihattan başka bir şey yapmamıştık.
Nusret Cephesi harekete geçip kendi durumunu Ceyş uş Şam (Şam Ordusu) olarak adlandırsa ve el Kaide’den ayrıldığını ilan etse Yahudi ve Hristiyanlar’ın Şam halkına düşmanlığı kesintiye uğrayacak mıdır?
Şeyh Haccac el Acmi ve Şeyh Şafi el Acmi onlar el Kaide’yi mi destekliyorlar?
Onlar el Kaide’den midir?
Niçin onlara karşı bir haçlı seferi düzenlenmiş, onlara saldırılmıştır?
Batı yanlısı, suçlu ve zalim Birleşik Arap Emirlikleri hükümeti Şeyh Karadavi ve diğer grupları cezalar listesine (cezalılar listesine) koymamış mıdır?
Onları terörden saymamış mıdır?
Koalisyon Nusret’ten olmayan diğer grupların karargâh ve merkezlerini de bombalamamış mıdır?
Nusret Cephesi el Kaide’den ayrılışını ilan etse Arap devletleri mücahitlere destek verip Beşşar’ın mevzilerini bombalayacak mıdır?
Tüm bu soruların yanında Nusret Cephesi Şam’ın kurtarılması maslahatını el Kaide’ye olan bağından önde tutmasını sağlayacak ve bu yönde harekete geçirecek Şam için kurtarıcı olan projeyi görmemiştir.
Doktor Eymen ez Zavahiri yazdığı risalelerde daha önce el Kaide’nin Şam’ın geleceğinin önünde durmayacağını belirtmişti.
Yazdığı ifadelerde ve sesli mesajlarında bu anlam vardır.
Ben şahsen şunu söylemekteyim. Yüce Allah şahidim olsun ki Şam halkının çıkarı bizim örgütlerde kalmamızdaki çıkarla çatışırsa ilki tercih ederim. Dinen gördüğüm budur.
Tanzim Kaide’nin bağlantı için Sünni projeyi reddedeceğini sanan hatalıdır. Hatalı olduğuna dair delil Ezvad belgeleridir. O belgelerde benzer bir ortamdan bahsetmektedir. Gözden geçiriniz.
Tanzimin devrimlerden sonraki hükümetlerle olan muameleye dair yönlendirmeleri de delildir. Hatta IŞİD’ciler ve aşırılar bu yönlendirmeleri eleştirmiştir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Biz hakiki her Sünni proje ile birlikteyiz.
Şeyhimiz Usame bin Ladin (Allah ona rahmet etsin) bunu şöyle dile getirmişti: “Müslüman devletin çıkarı Müslüman cemaatin çıkarından önde tutulur.” Biz aynı şekilde bu sözü söylüyoruz ancak herkesin de hakkı söylemesini talep ediyoruz.
Tekrar ediyorum, Müslüman Şam halkının çıkarı grup ve cemaatlerin çıkarından önde tutulmalıdır. Herkese Allah’a ( svt) karşı takvalı olmayı ve Rafıziler eliyle kırıma uğratılan bir halkı kurtarmak için birlik olmayı öğütleriz.
Nusret Cephesi’ni Amerika’nın müdahalesine sebep olarak görenlere diyorum ki Rafıziler Der’a ve Halep’e girdiler. Şam’ın Sünni halkını hedef alıyorlar. Bununla birlikte biz, Şam halkını kurtaran ve çektikleri sıkıntıları sonlandıran her Sünni işe çabaya varız.
Aynı şekilde şunu söyleyeyim. Tanıdığınız gibi ben herhangi bir cemaatte ismet ( günahsızlık) olduğuna inanan kimselerden değilim. Tüm cemaatlerin hataları vardır ancak farklı farklıdır. Ancak durum Irak deyiminde denildiği gibi: “Severim anlatırım, hoşlanmam anlatırım.”
Cemaatlerin destekçilerinde insafın varlığını görmedik. Birtakım insanlar kendilerine muhalif olanları tekfir ediyor. Başka bir kısım ise kendi dışındakileri hariciler olmakla itham ediyor. Sahada ve tanınmış şahsiyetlerde gördüğümüz, şahit olduğumuz budur.
Yalan ve günahkârlık husumetlere, anlaşmazlıklara dâhil olduğu sürece hayırla müjdelenilmez. Güzel haberler tam olarak gelmez. Şam’da bulunan hiç bir cemaat şımarıp kendini temize çıkarmasın. Kendini IŞİD’e dönüşmekten ve tekfirde aşırı gitmekten kurtaranlar hizipçilik, cemaatçilikten kurtaramamıştır.
Bir zulüm ve bir günah sebebiyle her şeyi bırakıp birbiriyle uğraşan insanlar görüyorsun. Bu, ötekini yeriyor. Beriki şunu tekfir ediyor. Öbürü bir başkasını tekfir ediyor. Bunlar olurken tüm dünyanın Şia’sı Ehli Sünneti katletmek için birleşmiş.
Buradan cemaatlere, taraftarlarına, tüm tarafların destekçilerine şunu söylüyorum: “Yüce Allah’tan cemaatler ve taraftarlarının yaptıkları ile değil kendi lütfu ve rahmetiyle bize muamele etmesini diliyorum. Allah’ın ( c.c) indirdiği zafer ve destek belki bir mazlumun duası veya bir salihin duası sebebiyle olur. Cemaatlerinizi salih kimselersiz bırakmayın. Yüce Allah’tan Şam’daki yaşlılarımıza, çocuklarımıza ve kadınlarımıza merhamet etmesini diliyoruz.
Ama şu anlaşmazlıklara ve tanınmış şahsiyetlere baksan hayal kırıklığına ve ümitsizliğe kapılırsın çünkü zafer ve temkin zalimlerle olmaz. Allah Teala zalimler ve hali daha çok zulüm olan kimselerin felaha ulaşamayacağını bildirmiştir.
Ey Allah’ım! Şam ehline zafer ve desteğini çabuk kıl. Irak’ta ve bütün her yerde Ehli Sünnet için zafer ve desteğini çabuk kıl. Allah’ım bizim için halimizi düzelt. Dağınıklığımızı topla. Sözümüzü bir araya getir. Safımızı birleştir. Tövbemizi kabul et.
Ebu Mariya el Kahtani
Metnin Aslı: http://justpaste.it/jrvs
Çeviri: Ümmeti İslam Medya
Ümmeti İslam / Özel Haber
Ekli dosyalar
Son düzenleme: