Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şimdiki (Türkiye) Hizbullah Hareketine Dair

  • Konbuyu başlatan ebufaris kurdi
  • Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
Bu yazıyı yazmama sebeb olan AHMED MEYDANİ adlı üyenin , kendisinin açtığı konuya, benim yorumumdan sonra, aşağıdaki cevabı yazması ve sonrasında konuya yorum yazılmasının engellenmesidir. Şimdi -inşaAllah- kendisinin cevabına bende bir cevab yazacağım.

(AHMED MEYDANİ diyor ki) ''Biz meseleye dar açıdan bakmıyoruz. İslam hakim kılınacaksa tüm müslümanlara ihtiyacımız var. Nurcusuna da Süleymancısına da, Partilisine de, Partisizinie de. Tüm müslümanlara. Her cemaate bir kulp takarsak kafirler ensemizde boza pişirmeye biz de lafta cihad etmeye devam ederiz. Bize düşen görev insanları kötülemek değil varsa bir yanlışlık onun doğrusunu-özellikle yaşayarak-göstermek. Yoksa Peygamberlerden başka kimse günahsız değil. Herkesin onlarca günahını ortaya koymak hiç te zor değil. İnşaallah kendinizi masum saymıyorsunuzdur? Bu arada maalesef herkes söylediği ayet ve hadisleri hep karşıdakine söylüyor. Hiç kimse kendisini muhatap saymıyor. Risale-i Nurlarda hurafe olabilir. Bu tümünü reddetme hakkı vermez bize. Uydurma hadisler de var. Şimdi uydurma hadisler var diye -Allah (cc) muhafaza-tüm hadisleri bir tarafa mı bırakacağız? Fiemanillah.''

Cevabımız:

Öncelikle, meseleye dar veya geniş bakmanın ölçüsü nedir?
Benim bildiğim bizim doğrularımızı ve yanlışlarımızı kur'an ve sünnet belirler, değil mi? Olaylara ilkeli bakmak, gruplara ilkelerimiz doğrultusunda yaklaşmak dar kalıplılık oluyorda, hiçbir ilke tanımadan hareket etmek olaylara geniş bakmak mı oluyor?

Evet, bizde müslümanlar olmadan islamın hakim kılınacağını iddia etmiyoruz. Ama müslümanları kazanalım diye yanlışlarında kabul etmek zorunda mıyız? Biz müslümanları tekfir edelim ve kurtulalım demiyoruz, bizim iddiamız müslümanları kur'an ve sünnet doğrultusunda ıslah ederek islam devletini kurmaktır.
Ya siz ne yapıyorsunuz kardeşim? Partilileri kazanmak adına, partinin yanlışlarını mı anlatıyorsunuz yoksa gidip partilerle işbirliği yapıp (bu parti akp) demokrasinin bir parçası mı oluyorsunuz? Nurcuları, süleymancıları ıslah mı ediyorsunuz yoksa onların binbir hurafesini olduğu gibi kabul mü ediyorsunuz? Bunun için derginize ve gazetenize bir bakın isterseniz. Evlerinize, derneklerinize girdiğimizde sanki nurcuymuşsunuz izlenimi doğuyor içime, gördüğüm kırmızı kitaplatdan dolayı.
Derginizde her sayıda mutlaka kırmızı kitaplardan alıntı var ama mesela seyyid kutub'tan alıntı yok, eskiden böyle değildi sizden müslümanlarla kunuştuğumuzda bize devamlı seyyid kutub'tan, mevdudi'den örnekler verirlerdi, ya şimdi?

Bizim lafta cihad ettiğimize gelince; kardeşim herkes kendisi hesap verecek rabbine. Kimin ne yaptığı orda ortaya çıkacak, bu konuda için rahat etsin.
Bizim gibilerin ne yaptığını görmek istiyorsan, Afganistan, kafkasya, yemen, somali, kuzey afrika vd ne bakabilirsin. Biz onlardanız onlar bizden...

Evet yaşayarak gösterelim kardeşim! Tağuti düzene karşı duruşumuzu, bid'at ve hurefelere karşı duruşumuzu, ihanetlere karşı duruşumuzu... yaşayarak gösterelim. Ama anayasa referandumunda, meclis seçimlerinde oy kuyruğunda bekleyerek nasıl kendimizi göstereceğiz?

Merak etme kardeşim! kendimizi masum görmüyoruz, zaten eleştirdiğim konular menhecin-metodun değişmesiyle, ilkelerin çiğnenmesiyle alakalıydı.
Biz hadislerin zaten uydurmalarını kabul etmiyoruz, onun için alimler uydurma hadislerle ilgili yüzlerce kitap yazmış. Biraz samimice söyle bana kardeş! Derginizde, gazetenizde risale-i nurun, tasavvufun hangi yanlışlarını yazdınız?

Burdaki eleştirilerim tamamıyla menhec-metodun değişmesi ve ilkelerin çiğnenmesine yöneliktir yoksa hizbullah hareketinin geçmişine ve şehitlerine değildir..
Ebufaris kurdi
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
(AHMED MEYDANİ diyor ki) ''Biz meseleye dar açıdan bakmıyoruz. İslam hakim kılınacaksa tüm müslümanlara ihtiyacımız var. Nurcusuna da Süleymancısına da, Partilisine de, Partisizinie de. Tüm müslümanlara. Her cemaate bir kulp takarsak kafirler ensemizde boza pişirmeye biz de lafta cihad etmeye devam ederiz. Bize düşen görev insanları kötülemek değil varsa bir yanlışlık onun doğrusunu-özellikle yaşayarak-göstermek. Yoksa Peygamberlerden başka kimse günahsız değil. Herkesin onlarca günahını ortaya koymak hiç te zor değil. İnşaallah kendinizi masum saymıyorsunuzdur? Bu arada maalesef herkes söylediği ayet ve hadisleri hep karşıdakine söylüyor. Hiç kimse kendisini muhatap saymıyor. Risale-i Nurlarda hurafe olabilir. Bu tümünü reddetme hakkı vermez bize. Uydurma hadisler de var. Şimdi uydurma hadisler var diye -Allah (cc) muhafaza-tüm hadisleri bir tarafa mı bırakacağız? Fiemanillah.''

As Salamu 'Alaykum

Genis bakmanin yeri vardir dar bakmanin yeri de vardir. Bunu iyi ayird edin. Hangi konularda genis bakilip hangi konularda dar bakilacagini yine Kur'an ve Sünnetten ögreniriz. Dar bakmaktan kastim elbette bu kelimenin menfi degil müsbet manasiyladir. Eger bazi kisilerle, ki bu bazi kisilerin itikadina sirk bulasmissa ve siz bu insanlarla yola cikip bu insanlarla "islami" hakim kilmaya calisirsaniz, hakim kildiktan sonra bu grublar kendi sirklerini BERABER kurdugunuz devlette resmilestirmek istiyeceklerdir veya en azindan sirklerini tanimanizi istiyeceklerdir. Bir devletin temeli hak ile batili karistirmissa o zaman o devletin ömrü pek uzun olmaz. Sirk ve Küfür konularinda bir uzlasmaya varilamaz ve hicbir taviz verilemez, iste dinimizin dar bakmamizi emrettigi konulardan birisi budur. Sirk konusunda genis bakamayiz zira bu Tevhidi zemininden yikan bir unsurdur. Sizin anlatmaya calistiginiz seye "genis" tarifinden ziyade "gevsek" tarifi daha uygundur, ki bu gevseklik sirk ve sirk ehli üzerinde ise o zaman bu tam anlamiyla bir cinayettir. Eger sirke ve küfre karsi gereken tavir konulmazsa o zaman bu en büyük ve en sedid felaket ve fesaddir. "Fitne ölümden daha kötüdür" (Bakara/191), ki en büyük fitne sirktir. Öyle ise tek cepheli degil cok cepheli hareket etmeliyiz. Ilim, Islah, Davet ve Cihad, ...

Sirki ve küfrü ortaya koymak, sirkten ve küfürden sakindirmak, iyiligi emredip kötülükten alikoymak dini bir vecibe ve en önemli gayedir ki bütün peygamberler bu mesajla gönderilmistir. "Andolsun ki, biz her ümmete "Allaha kulluk edin ve tagut'tan sakinin" diye teblig etmesi icin bir peygamber gönderdik." (Nahl/36) Maksad hicbir sekilde belirli sahsiyetleri veya gruplari kötülemek degil. Maksad bu kisilerin ve grublarin sirklerini ve küfürlerini ortaya koyarak bu kisileri islama davet etmek ve insanlari bu gibi kisilerin batil davalarindan sakindirmaktir. Eger bahsettiginiz kisiler sirke bulasmayip yukarda belirttiginiz gibi "günahkar" olsalardi o zaman hicbir sorun olmuyacakti, ki misal olarak emir ne kadar zalim, fasik olsada yinede ona acik bir küfrünü ve sirkini görmedikce itaat etmek zorundasin. Kardeslik, cihad, cemaat suuru, devlet suuru hep tevhid üzerine ve bu kopmak bilmeyen kulpa baglidir ve bunun üzerine kurulur bütün bu kavramlar. Eger bu temel zedelenirse o zaman üzerine saydigim kavramlari kurmak mümkün degildir. Öncelikle Tevhid'de birlesmeliyiz bu saydiginz kisilerle, ...

Elbette tavsiye ettiklerimizi kendimizde uygulamamiz gerek, yoksa bu sigara icen bir babanin ogluna "Sigara icme" demesine benzer, ki bunun sonucunda elbette bir degisimden söz edilemez. Mutlaka önce kendi nefislerimize hitab etmeliyiz ve bu ayet ve hadisleri kendimizde uygulamaliyiz. Bunun aksini iddia eden yok. Biz eger islami hayatimizda hakim kilabilirsek o zaman yeryüzünde hakim kilmamiz kolay olur insha'Allah, ...

Allah SubHanahu wa Ta'Ala cümlemize Tevhidi anlayan ve onu gerektigi gibi yasayan kullarindan eylesin ve kalplerimizi bu temel üzerine birlestirsin insha'Allah, ... (Amin!)

Wa'l Hamdu-Lillahi Rabbi'l 'Alamiin, ...
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben hiç bir kelimemde şirke bulaşmış kişilerle ittifak kuralım demedim. Şunun çok iyi bilmek lazım ki Kur'an bir bütündür. Sadece bir kaç ayetle meselelere yorum getiremezsiniz. Başka bir konuda da bahsettiğim gibi bu Bektaşinin, "Neden namaz kılmıyorsun" sorusuna "Ayet var Namaza yaklaşmayın". Zaten dinlerarası diyalogçular da bu mantığı kullanıyor. "De ki gelin aramızda ortak olan bir kelimede birleşelim" ayetini referans göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar. Sadece bir ayeti söyleyip "Efendim bu ayete göre şunlar ve şunlar küfre girer" mantığı haddinden fazla sakat ve çok tehlikeli bir mantık. Sahabeler bile ayetlerin hükmünü birbirlerine sorarken biz müçtehidler üstü bir mantıkla hareket ediyoruz. Ayeti söyleyip hüküm koyuveriyoruz. Kısacası haddimizi hiç bilmiyoruz. Şeyhulislam İbni Teymiyye bilmemeyi mazeret olarak kabul ediyor ve bir konuda bilgisi olmayanların küfre girmeyeceklerini onun küfür olduğunu bildikten sonra o konuda ısrar ederse küfre gireceğini belirtmektedir. Diğer yandan İslam Fıkhı da bilmemeyi mazeret olarak kabul etmektdir. Neden insanları tekfir etmek bu kadar hoşumuza gidiyor anlamak mümkün değil. Kime gidip de yaptığı hareketin yanlış olduğunu anlattık. İnternette ahkam kesmenin hiç bir mantığı yok. Allah (cc) ayaklarımızı kaydırmasın. Fiemanillah.
 
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
Kardeşim! Yine eynı şeyleri tekrar etmişsin ve eleştiri konusu olan meselelere hiçmi hiç girmemişsin...
Ben; hiçbir grubu veye tpluluğu tekfir etmedim, yazdıklarımdan bunu nasıl çıkarttın hayret!
Öncelikle şunu vurgulayayım bir şeyi küfür ve şirk görmek ayrı birşey onu işleyenleri topluca tekfir etmek ayrı bir şey.
Şimdi dediğin şeylere gelelim; Sen, halen sizin yanlış yapmadığınızı, yaptığınızın yanlışta olan insanları kurtarmak olduğunu söylüyorsun. Birkaç sorum olacak onlara cevap verirsen sevinirim.

Cemaat olarak oy kullandınızmı yoksa kullanmadınız mı? biz eskiden arkadaşlarınızdan şunları öğrendik: oy vermek küfürdür, islami mücadeleyi demokratik platformlara taşımak ihanettir..

Şimdi insanlarınız daha çok ne okuyorlar? Seyyid kutub, mevdudi vb lerinimi yoksa risale-i nur ve tasavvufi kitaplar mı? Diyeceksinki bu insanları kazanmak adına yapılıyor. İnsanları kazanayım derken yoksa başka mecralara mı kayılıyor?

Eskiden arkadaşlarınız bize derdiki; tek yol silahlı mücadele, öyle eylem, mitingler palavra, şimdi siz hangisini yapıyorsunuz?
Kur'an'a yapılan hakeretlerle ilgili açıklamanızda bile batılıları kınıyorsunuz, nefretle...

Medyanızda; hamas, hizbullah, iran (iran ve hizbullah'ın sünni düşmanlığı ortadayken) propagandasından geçilmiyor, bunların verdiği direnişin çapı ortada, bunlardan kat be kat daha fazla direniş gösteren taliban'ı, el kaide'yi (tüm cepheleriyle somali, yemen, kuzey afrika, afganistan, pakistan vd) neden ancak satır aralarında medyanızda görebiliyoruz? Bunun sebebi yoksa sizlerin kaymış olduğunuz demokratik yöntemleri bu hareketlerin reddetmesi ve küfür kabul etmesi midir?
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben hiç bir kelimemde şirke bulaşmış kişilerle ittifak kuralım demedim. Şunun çok iyi bilmek lazım ki Kur'an bir bütündür. Sadece bir kaç ayetle meselelere yorum getiremezsiniz. Başka bir konuda da bahsettiğim gibi bu Bektaşinin, "Neden namaz kılmıyorsun" sorusuna "Ayet var Namaza yaklaşmayın". Zaten dinlerarası diyalogçular da bu mantığı kullanıyor. "De ki gelin aramızda ortak olan bir kelimede birleşelim" ayetini referans göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar. Sadece bir ayeti söyleyip "Efendim bu ayete göre şunlar ve şunlar küfre girer" mantığı haddinden fazla sakat ve çok tehlikeli bir mantık. Sahabeler bile ayetlerin hükmünü birbirlerine sorarken biz müçtehidler üstü bir mantıkla hareket ediyoruz. Ayeti söyleyip hüküm koyuveriyoruz. Kısacası haddimizi hiç bilmiyoruz. Şeyhulislam İbni Teymiyye bilmemeyi mazeret olarak kabul ediyor ve bir konuda bilgisi olmayanların küfre girmeyeceklerini onun küfür olduğunu bildikten sonra o konuda ısrar ederse küfre gireceğini belirtmektedir. Diğer yandan İslam Fıkhı da bilmemeyi mazeret olarak kabul etmektdir. Neden insanları tekfir etmek bu kadar hoşumuza gidiyor anlamak mümkün değil. Kime gidip de yaptığı hareketin yanlış olduğunu anlattık. İnternette ahkam kesmenin hiç bir mantığı yok. Allah (cc) ayaklarımızı kaydırmasın. Fiemanillah.

İslam hakim kılınacaksa tüm müslümanlara ihtiyacımız var. Nurcusuna da Süleymancısına da, Partilisine de, Partisizinie de. Tüm müslümanlara.
Bunlari siz söylediniz.

Şeyhulislam İbni Teymiyye bilmemeyi mazeret olarak kabul ediyor ve bir konuda bilgisi olmayanların küfre girmeyeceklerini onun küfür olduğunu bildikten sonra o konuda ısrar ederse küfre gireceğini belirtmektedir. Diğer yandan İslam Fıkhı da bilmemeyi mazeret olarak kabul etmektdir.
Siz bunlari nerden okuyorsunuz cok merak ediyorum. Cehaletin mazeret oldugu konularda var mazeret olmadigi konularda var. Ikisini birbirine karistirmayin.

Bakiniz Ibn Teymiyye ne diyor;

"Allah-u Teâlâ Hud aleyhisselam’un, kavmine şöyle dediğini haber veriyor :

"Siz ancak iftiracılarsınız." (Hud: 50)

Hud aleyhisselam onlara hüküm vermiş ve onlar hükmü redetmeden önce onları iftiracılıkla vasfetmiştir. Çünkü onlar, Allah’la beraber başka bir ilah ediniyorlardı.

Görülüyor ki müşrik sıfatı, risalet gelmeden önce de verilmiştir. Çünkü müşrik; Rabbine şirk koşmuş, onun koyduğu sınırı aşmış, risalet gelmeden önce ondan başka ilahlar edinmiş, ona ortak koşmuştur.

Bu gösteriyor ki, risaletten önce de şirk işleyene müşrik ismi verilir.

Cahillik ve cahiliye isimleri de böyledir. Rasul gelmeden önce de cehalet ve cahiliye denilirdi. Fakat onlar, rasul gönderilmeden önce azaba uğratılmazlar.

İtaatten yüz çevirmek de Allah’ın şu ayetinde buyurduğu gibi, rasul gönderildikten sonra söz konusu olur.

"Ne doğruladı, ne namaz kıldı. Fakat yalanladı ve yüz çevirdi." (Kıyamet: 31-32)
(Mecmuatu’l Fetava c: 20 s: 37)

Altini cizdigim yerleri dikkatle okuyun ve anlayin.

Mesela namaz hakkinda söyle sözleri nasslarda cokca bulabilirsiniz; "Namaz kilmayanlar/terkedenler müsriktir". Simdi bu Hadisi ele alarak her namaz kilmayini tekfir edemeyiz. Belki namazi terkin sirk oldugunu bilmiyor mesela. Onun icin hüccet ikame edilir. Sonra yine inat ederse hüküm verilir.

Ama eger kisi Allahin Ibadetlerde birlenecegini ve ona hicbir ortak kosulmiyacagini bilmiyorsa o zaman bu kisi cehaletinden dolayi mazeret sahibi degildir cünkü böyle bir kisi "Tevhidi"(Brilemeyi) anlamamis ve islamin ne oldugunu bilmeyen birisidir.

Neyse bu konu uzamasin, ...

Sadece bir ayeti söyleyip "Efendim bu ayete göre şunlar ve şunlar küfre girer" mantığı haddinden fazla sakat ve çok tehlikeli bir mantık.
Siz zanla hareket ederek kisilerin mantigini sakatlikla itham etmeniz hic hos degil. Mesela sorabilirdiniz "Süleymancilarin bulastiklari sirkler nedir?" diye. Sonra ben size 1 degil 10 delil sunardim.

Bencede haddimizi hic bilmiyoruz, ...

Allah (cc) ayaklarımızı kaydırmasın.

Amin ... !
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Biz oy kullananları tekfir etmiyoruz. Bizim görevimiz bu değildir. Burada önemli olan husus şu; bu insanlar ne amaçla oy kullanıyorlar? MSP hareketi islama hizmet amaçlı başlayan bir harekettir. Sonradan bozulma meydana geldi o ayrı mesele. Oy kullanmakla İslam hakim olur mu? El cevap: Hayır! Ama siyaset de bir realite ve bu yönde çalışmakta olan insanlar var. Siz bunları tekfir ediyorsunuz. Biz böyle bir şeyden Allah'a (cc) sığınırız. Adam ben oy kullanayım bu ülkeye islam hakim olmasın düşüncesinde ise zaten kafirdir. Benim itirazım buna. Buradaki tekfirciler akşama kadar çay ocağında otururlar dinden çıkarmadıkları adam kalmaz ama bugüne kadar bir sefer olsun takibata uğramış değiller. Ama tekfir ettikleri bir çok insan müebbet hapisle cezalandırılmış durumda. Hiç bir emniyet görevlisi bugüne kadar bunları rahatsız etmiş değil. Ama bizim derneklere-siz şimdi derneklere de bir kulp takarsınız-gelen çocukların ailelerini defalarca ziyaret edip çocuklarını derneklere göndermeme hususunda tehditte bulunmuşlardır.
Gelelim risale meselesine; hiç kimseye yaranma gibi bir niyetimiz yok. Her kitabı okuruz. Bizim derneklerimizde fıkıh sohbetleri de olur, tefsir sohbetleri de olur, siyer de akaid de. Hiç bir üyemize bir sınırlama getirmeyiz. İstedikleri kitabı okurlar. Diğer yandan gazetemizde genellikle haber amaçlı tüm cihad beldelerinden haber verilir. Bunu inkar etmek için nankör olmak lazım. İnzar dergisinde ise genel olarak cephelere değinilir. Bugüne kadar görmediyseniz bu da sizin sorununuz. Diğer yandan sizin tuzunuz da kuru. Siz hiç günlerce işkenceye tabi tutuldunuz mu? Bunun cevabını verirseniz oy meselesini de açıklarım. Fiemanillah.
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
İslam´ın en ziyade ehemmiyet verdiği hususlardan biri niyettir. Kişinin yaptığı işler niyete göre değer kazanır; Allah nazarında da kul nazarında da bu böyledir. Aynı fiili yapan iki ayrı kişi niyetlerindeki farklılık sebebiyle birbirine zıt karşılık görebilirler. Bu sebeple, gerek Kur´an´ da ve bilhassa hadislerde niyetin ehemmiyetine dikkat çeken beyanlar çokça gelmiştir. Şu ayette, insanların niyetlerine göre hesaba çekilecekleri belirtilmiştir: "Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah´ındır. Siz içinizde olanı açıklasanız da, saklasanız da, Allah onu bilir ve onunla sizi hesaba çeker. (Sonra da ameline ve niyetine göre) dilediğinin günahını bağışlar, dilediğine azab verir. Allah´ın kudreti her şeye yeter" (Bakara 284). Kur´anda niyet kelimesi sarih olarak zikredilmiyor ise de, alimler bazı ayetlerin niyetle ilgili olduğunu göstermişlerdir. Bunlardan biri şu ayettir: "Halbuki onlar, ihlâs ile Allah´a kulluk etmekten.. başka bir şeyle emrolunmamışlardı" (Beyyine 5). Keza, "Nuh´a emrettiği şeyi Allah sizin için de dinin hükümlerinden kıldı ki, onu sana da vahyetmiştik. Aynı şeyi İbrahim´e, Musa´ya ve İsa´ya da emretmiş ve "Dini dosdoğru muhafaza edin ve onda ayrılığa düşmeyin" buyurmuştuk..." (Şûra 13). Alimler, burada peygamberlere vahyedildiği bildirilen şeyin ibadette ihlâs olduğunu belirtirler. İhlas ise niyetle gerçekleşir, ameli Allah rızası için yapmak demektir.

Bu bölümde kaydedilen ilk hadiste Resulullah "Amellerin niyetlere göre değerlendirileceğini" haber veriyor. Bazı alimler bu niyet hadisinin İslam´ın üçte birini, bazıları da dörtte birini teşkil ettiğini söylemiştir. "Resulullah´ın ihbarları arasında, bundan "ahkâmca daha cami, manaca daha zengin, hasıl ettiği faideleri daha çok olan" bir başka hadis mevcut değildir" değerlendirmesi de niyet hadisi için yapılmıştır. Bu hadisin, Abdurrahman İbnu Mehdi otuz ayrı bahsi ilgilendirdiğini, Şafii hazretleri ise yetmiş bahsi ilgilendirdiğini söylemiştir.

Beyhaki hazretleri, niyet hadisinin, ilmin üçte birini teşkil ettiğini söylediktensonra şu açıklamayı yapar: "Çünkü, kulun kesbi ya kalbiyledir ya diliyledir, ya da cevârihi (uzuvları) iledir. İşte niyet, bu üç kısımdan biri ve en üstünüdür. Çünkü niyet bazan müstakillen bir ibadet olduğu halde, diğerleri ibadet olabilmek için ona muhtaçtır. Bu sebepledir ki, Resûlullah "Mü´minin niyeti amelinden hayırlıdır" buyurmuştur. Öyleyse, niyet üzerinde düşünecek olursan, onun iki emrden (yani amelden) hayırlısı olduğunu anlarsın."

Ahmed İbnu Hanbel, niyete ilmin üçte biri derken, bütün ahkâmın, -onun nazarında- icra edildiği üç ana temelden biri olmasını kasdetmiştir. Ona göre diğer iki temelden biri "Bizim emrimize uymadan yapılan bir iş merduddur" hadisi, diğeri de "Helal açıklanmıştır, haram da açıklanmıştır..." diye başlayan hadistir.

Bediüzzaman, niyeti, âdetleri ibâdete çeviren bir iksir olarak değerlendirir. Kırk yıl, hayatında öğrendiği dört hakikatten birinin niyet olduğunu beyan eder: "Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim: ... Kelimelerden maksad mana-i harfî, mana-i ismî, niyyet, nazardır.. Nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder (değiştirir). Günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet âdi bir hareketi ibâdete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyâta esbâb hesabıyla bakılırsa cehâlettir. Allah hesabiyle olursa mârifet-i İlahiyedir."

Birçok hadislerinde, Resûlullah, cephede ölenlerin şehidlik sevabının niyetlerine göre olacağını belirtmiştir. "Kim Allah yolunda cihat etmektedir " mahiyetindeki bir soruya "Kim Allah´ın kelamı yüce olsun diye savaşırsa işte o kimse Allah yolunda cihaddadır" diye cevap vermiştir. Bir diğer hadiste "Karşılıklı savaşan iki cephe arasında nice maktuller vardır ki, gerçek niyetlerini ancak Allah bilir" buyrulmuştur. Bir diğerinde de: "Sırf ganimet niyetiyle savaşan kimse için sadece niyet ettiği vardır (cihad sevabı verilmez)."

Bu hususun en güzel örneği, sahîh hadislerde geldiği üzere Kuzmân hadisidir. Müslümanlar safında herkesin dikkatini çekecek, takdirlerini celbedecek kadar kahramanca savaşan, pek çok müşriği öldüren Kuzmân, bu yiğitlikleri Allah´ın kelamını yüceltmek için yapmadığı için Resûlullah´ın ihbarı ve diğer mücahidlerin müşahedesiyle hayatını cehennemliklere yaraşır şekilde sona erdirmiş ve onun bu elîm akibeti üzerine Aleyhissalâtu vesselâm açıklamıştır:

"İnsanlardan bazıları vardır ki, halka görünüşe göre ehl-i cennete yaraşan hayırlı işler yaparlar. Halbuki onlar (o işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle) cehennemliktir..."[1]



ـ5751 ـ1ـ عن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهُ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّمَا ا‘عْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ الى اللّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ الى اللّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ الى دُنْيَا يُصِيبُهَا أوِ امْرَأةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرتُهُ الى مَا هَاجَرَ إلَيْهِ[. أخرجه الخمسة .



1. (5751)- Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah´a ve Resûlüne ise, onun hicreti Allah ve Resûlünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir." [Buhârî, Bed´ü´l-Vahy 1, Itk 6, Menâkıbu´l-Ensâr 45, Nikâh 5, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155, (1907); Ebu Dâvud, Talâk 11, (2201); Tirmizi, Fedâilu´l-Cihâd 16, (1647); Nesâî, Tahâret 60, (1, 59, 60).][2]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis, Muvatta dışında kalan muteber hadis kitaplarımızın hepsinde gelmiştir. Hadisin Muvatta´nın İmam Muhammed eş-Şeybânî nüshasında yer aldığını bazı ehl-i tahkik söylemiştir.

2- Niyetle ilgili hadis çok ise de, bu hadis, sahîh bir senetle tek tarikten gelmiştir. Sonradan ulemâ arasında fevkalâde şöhret yapmıştır. Bilhassa ihtiva ettiği hüküm, âlimlerce öylesine benimsenmiştir ki, Umumî Açıklama kısmında kaydettiğimiz üzere, Ahmed İbnu Hanbel gibi İslâm´ ın mühim bir imamı, onu dinin üç temelinden biri kabul etmiştir. Bütün ameller, kıymetini niyete göre kazandığı için, İslâm müellifleri eserlerini bu hadisle başlatmayı âdet edinmiştir.

3- Hadisin vürud sebebiyle ilgili olarak, bazı kaynaklarda şu açıklamaya rastlanır: Resulullah´ın Medine´ye hicret etmesi üzerine Müslümanlar Mekke´yi terkederler. Resûlullah´ın emrine uyarak hicret edenlerden biri de Ümmü Kays adında bir kadındır. Bununla evlenmek düşüncesinde olan bir erkek, kadının: "Hicret etmezsen seninle evlenmem" demesi üzerine, onunla evlenmek için hicret eder ve Medine´de evlenirler. Herkes Allah ve Resulü´nün rızası için hicret ederken, sırf Ümmü Kays´la evlenmek için hicret eden bu şahısın niyeti herkesçe bilindiği için adama Ümmü Kays´ın muhâciri manasında "Muhâciru Ümmü Kays" lakabı takılmıştır. Gerçi rivâyette sarîh olarak "Resûlullah bu hâdise üzerine niyet hadisini îrad buyurmuştur" denmez ise de, geçen ibare, zihinlerde bir irtibata sebep olmuştur.

4- Âlimler, hicret için niyetin hâlis olmasının ehemmiyetini söylerken, hem evlenmek gibi dünyevî bir maksad, hem de hicret gibi bir niyetin beraber olabileceğini de belirtirler. Her ne kadar birincisi kâmil bir niyete sahip ise de ikincisi batıl bir iş yapmış sayılmaz, birinciye nisbetle niyetinde eksiklir var demektir. Zira evlenmek de meşru bir ameldir, o da niyete tâbi olarak mana ve ehemmiyetini değiştirebilir. Sevap yönüyle, elbette ki birinci üstün olacaktır. Hatta sırf evlenmeye niyet eden kimse, bunu, iffetini korumak, Resulullah´ın "çoğalın" emrini yerine getirmek gibi bir niyetle yapsa sevaba nail olacaktır. İslâm tarihinde bunun değişik örnekleri var. Ebu Talha, Ümmü Süleym´le evlenmek ister. Ancak daha önce Müslüman olan Ümmü Süleym, Müslüman olması kaydıyla evlenebileceğini söyleyince Ebu Talha Müslüman olur. Burada Ebu Talha´nın Müslümanlığı değersizdir denemez. Evlenmek, Müslüman olmaya teşvik unsuru olmuştur. Oruç tutup bununla hem ibadet ve hem de perhize niyet edenin hali de böyledir. Sırf perhiz için tutulan orucun sevabı yoksa da, her ikisine niyet eden, niyetinin derecesine göre sevap alır. Eğer perhiz niyete gâlip çalarsa Gazâlî´ye göre bunun sevabı yoktur. Bütün ameller böyledir, dinî niyetin galebesi halinde sevap alır, değilse alamaz. İbnu Cerir et-Taberî, dünyevî maksatların karıştığı ameller hususunda selef cumhûrunun, işin başına (iptidasına) itibar edileceği, hangi niyetle o ameli başlatmışsa ona göre değerlendirileceği, eğer sırf Allah rızası için başlamış idiyse, sonradan ârız olan başka maksatların zarar vermeyeceği görüşünde olduklarını nakletmiştir.

5- Bu hadisle istidlal eden bazı âlimlerimiz, hükmü bilinmeden amele teşebbüs etmemek gerektiğini söylemişlerdir. Çünkü hadis, amelde niyet olmadığı takdirde amelin değersiz olduğunu ifade etmektedir, nitekim bir amele terettüp edecek hüküm bilinmezden önce, o şeyin yapılmasına niyet etmek sahih olmaz. Keza hadisten gâfile (hiçbir niyeti olmayana) teklif olmayacağı, çünkü kasd, maksudun bilinmesini gerektirdiği, gâfilin ise kasıtsız olduğu hükmü de çıkarılmıştır.


ـ5752 ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا أنْزَلَ اللّهُ بِقَوْمٍ عَذَاباً أصَابَ الْعَذَابُ مَنْ كَانَ فِيهِمْ ثُمَّ بُعِثُوا عَلى نِيَّاتِهِمْ[. أخرجه الشيخان .



2. (5752)- İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah (aleyissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Allah bir kavme azap indirdi mi, o azab, kavmin içinde bulunan herkese isabet eder. Sonra, (kıyamet gününde) herkes niyetlerine [ve amellerine] göre diriltilirler." [Buhârî, Fiten 19; Müslim, Sıfatu´l-Cenne 84, (2879).][4]



AÇIKLAMA:



Resûlullah (aleyissalâtu vesselâm), bu hadislerinde yaptıkları kötülükler sebebiyle, bir kavme İlâhî ceza geldiği takdirde, iyilerin bu cezadan hariç kalmayacaklarını, dünyevî azaba, kötülerle birlikte aynen iştirak edeceklerini; ancak ahirette, iyilerin dünyadaki niyet ve amellerine uygun olarak hayır üzere diriltileceklerini, iyiliklerinin zayi olmayacağını belirtmektedir.

Bazı rivayetlerde "niyetleri üzere" denilirken, bazılarında "amelleri üzere" denmiştir. Keza "amelleri ve niyetleri üzere" şeklinde her ikisini zikreden rivayet de mevcuttur.

İyilere isabet eden ceza, onların günahlarına bir keffaret, derecelerine bir yükselme vesilesi olacaktır.

Beyhakî´nin Şuabu´l-İman´da kaydettiği bir rivayet bu bahsi biraz daha açmaktadır: "Yeryüzünde kötülük zuhûr etti mi Allah içlerine belasını indirir." "Ey Allah´ın Resûlü! İçlerinde ibadet ehli olduğu halde mi " denildi de, "Evet! Ancak bilahere Allah´ın rahmetine göre diriltilirler" buyurdu."

Zeyneb Bintu Cahş´tan gelen bir rivayet, cemiyette kötülüklerin galebe çalıp alenen işlenmeye başlanması durumunda İlahî cezanın geleceği belirtilir: "Ey Allah´ın Resûlü, aramızda sâlih kişiler olduğu halde helak mı olacağız " diye sorunca: "Evet! Kötülükler çoğalınca!" cevabını alır. Bu hususu te´yîd eden bir diğer rivayet Sıddık radıyallahu anh´tan gelmiştir: Anlattığına göre Aleyhissalâtu vesselâm´ın şöyle buyurduğunu işitmiştir: "İnsanlar kötülüğü görünce müdahale edip düzeltmezlerse, Allah´ın, hepsini kuşatacak umumî bir ceza göndermesi yakındır."

Müslim´de gelen bir rivayette Aleyhissalâtu vesselâm buyurmuştur ki: "Şaşılacak şey! Hakikaten ümmetimden bir kısım insanlar Kureyş´ten Beyt´e sığınmış bir adam için, Beyt´e doğru hareket ederler. Çöle vardıklarında bunlar yere batırılacaklardır." Hz. Aişe der ki: "Ey Allah´ın Resûlü dedik, yol bazan farklı insanları biraraya getirir!"

"Evet buyurdular, onların arasında kasıtlısı, mecbur edileni, yolcusu var. Hepsi de toptan helak olurlar, ancak muhtelif yerlerden çıkarlar, Allah herbirini niyetine göre diriltir."

Alimler, bu hadislerden hareketle ölümde iştirakin sevap ve ikâbda da iştiraki gerektirmediği, Allah´ın gazabına uğramış milletler içerisinde sâlihlerin de bulunabileceği hükmünü çıkarmışlardır.

İbnu Ebî Cemre, iyilere de musibetin gelişini, "onların emr-i bi´l ma´ruf ve nehy-i ani´l münkerden geri kalışlarına ceza" olarak yorumlar. Ve devamla: "Emr-i bi´l ma´ruf ve nehy-i ani´l münkerde bulunanlar hakiki mü´minlerdir. Allah onlara azab göndermez, bilakis onlar sebebiyle azabı defeder" der. İbnu Ebî Cemre´nin bu görüşünü "Ahalisi zulme sapmadıkça hiçbir memleketi biz helâk etmeyiz" (Kasas 59) ve keza: "Halbuki sen içlerinde olduğun halde onlara azab edecek değildir. Onlar bağışlanmalarını ister oldukları halde de Allah onlara azab edecek değildir" (Enfâl 33) gibi âyetler te´yid eder.

Diğer taraftan, münkerden men etmeyenlere de azabın şâmil olacağını te´yîd eden âyetler de mevcuttur: "Allah´ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın" (Nisa 140). Şu halde böylesi insanlarla oturmak nefsi tehlikeye atmak olacağından, küffârdan kaçmak meşru addedilmiştir. Bu emir, küffârın söz ve fiillerinden rahatsız olanlar içindir. Onlara yardımcı olan, onlardan razı olan, artık onlardan biri olmuştur.

Sadedinde olduğumuz hadiste, kötülüklere seyirci kalıp men etmeyenleri korkutma vardır. Seyirci kalmanın ötesinde, birkısım şahsi mütâlaalar, temelsiz yorumlar ve dünyevî menfaat hesaplarıyla zâlimlere ve kötülere müdâhanede bulunanların, kötülüklere kılıf uydurup razı ve hatta yardımcı olanların hali ne olur Cenab-ı Hak mü´minleri böylesi fitnelerden siyânet buyursun![5]
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Buradaki tekfirciler akşama kadar çay ocağında otururlar dinden çıkarmadıkları adam kalmaz ama bugüne kadar bir sefer olsun takibata uğramış değiller. Ama tekfir ettikleri bir çok insan müebbet hapisle cezalandırılmış durumda. Hiç bir emniyet görevlisi bugüne kadar bunları rahatsız etmiş değil. Ama bizim derneklere-siz şimdi derneklere de bir kulp takarsınız-gelen çocukların ailelerini defalarca ziyaret edip çocuklarını derneklere göndermeme hususunda tehditte bulunmuşlardır.
Bakiniz. Size daha önceki yazimda zan yapmamanizi rica etmistim, ama kötü zanda bulunmakta israr ediyorsunuz. Kimin takibata ugrayip ugramadigini ayrica siz internet basindan tesbit edemezsiniz. Tekfir ser'i bir hükümdür dogru yerde kullanildiginda toplumun refahina, yanlis yerde kullanildigi zaman toplumun helakina götürür, bu bilinen bir gercektir. Ama sizin "tekfirci" dediginiz insanlarin sirki ve sirk ehlini izhar etmeleri ve böylelikle sirk ve sirk ehlinden sakindirmalari sizi neden rahatsiz ediyor dogrusu anlamis degilim. Yazinizin sonunda güzel denmis, bakiniz:

İbnu Ebî Cemre, iyilere de musibetin gelişini, "onların emr-i bi´l ma´ruf ve nehy-i ani´l münkerden geri kalışlarına ceza" olarak yorumlar. Ve devamla: "Emr-i bi´l ma´ruf ve nehy-i ani´l münkerde bulunanlar hakiki mü´minlerdir. Allah onlara azab göndermez, bilakis onlar sebebiyle azabı defeder" der. İbnu Ebî Cemre´nin bu görüşünü "Ahalisi zulme sapmadıkça hiçbir memleketi biz helâk etmeyiz" (Kasas 59) ve keza: "Halbuki sen içlerinde olduğun halde onlara azab edecek değildir. Onlar bağışlanmalarını ister oldukları halde de Allah onlara azab edecek değildir" (Enfâl 33) gibi âyetler te´yid eder.

Diğer taraftan, münkerden men etmeyenlere de azabın şâmil olacağını te´yîd eden âyetler de mevcuttur: "Allah´ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın" (Nisa 140). Şu halde böylesi insanlarla oturmak nefsi tehlikeye atmak olacağından, küffârdan kaçmak meşru addedilmiştir. Bu emir, küffârın söz ve fiillerinden rahatsız olanlar içindir. Onlara yardımcı olan, onlardan razı olan, artık onlardan biri olmuştur.

Sadedinde olduğumuz hadiste, kötülüklere seyirci kalıp men etmeyenleri korkutma vardır. Seyirci kalmanın ötesinde, birkısım şahsi mütâlaalar, temelsiz yorumlar ve dünyevî menfaat hesaplarıyla zâlimlere ve kötülere müdâhanede bulunanların, kötülüklere kılıf uydurup razı ve hatta yardımcı olanların hali ne olur Cenab-ı Hak mü´minleri böylesi fitnelerden siyânet buyursun!
Bence burayi cok dikkatli okuyun.

Siz hiç günlerce işkenceye tabi tutuldunuz mu? Bunun cevabını verirseniz oy meselesini de açıklarım.
Ben hic iskenceye maruz kalmadim, hayir. Ama bu sefer bende bir Hadis vereyim:

Habbab b. Eret (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir.

«İslamın ilk günlerinde, Rasulullah (s.a.s) Ka’be’nin gölgesinde kaftanını yastık yapmış dayandığı sırada kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikayet ettik:

«ya Rasulallah! Bizim için Allah’tan yardım dileyemez misiniz? Bunların zulmünden kurtulmamız için Allah’a dua etmez misiniz?» demiştik. Rasulullah şöyle buyurdu:

«Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi çukura başı dışarıda kalarak gömülürdü. Sonra bir testere getirilir, başı üstüne konularak ikiye bölünürdü de bu işkence o mümini dininden döndürmezdi. Bir başkası da demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranarak işkence edilirdi de o işkence o mü’mini dininden döndürmezdi.

Ashabım! Allah’a yemin ederim ki, şu İslam dini herhalde ve muhakkak kemale erecektir. Öyleki, koyun sahibi, kurt yanlarında iken koyunlarını bırakıp San’a’dan Hadramut’a kadar gidecek, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat, ashabım acele ediyorsunuz.»

(Buhari-Müslim)

HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ

— Bu dinin hakimiyeti için çalışan, azmeden her mü’min şunu iyice bilmelidir ki, kim iman eder ve imanın gereklerini yaşamak ve yaşatmak isterse, mutlak surette İslam düşmanları tarafından işkence edilecek ve bir takım zorluklarla karşılaşacaktır. Bu, her devirde, her müslümanın başına gelen olaydır ki, sahih bir imanın doğal sonucudur. Zira İslam dininin hakimiyeti için mücadele ve cihadın zorlu yolu acı, meşakkat ve işkence ile içiçedir. Böyle bir durumda yapılıcak şey sabredip, imanda sebat ederek Allah’a tevekkül etmektir. İşte zafer ancak böyle bir sabırdan sonra gelir. Müslümanlar, ancak bu hali yaşadıktan sonra galib olurlar.

Ayrica, mekke döneminde Peygamber Efendimiz SallAllahu 'Alayhi wa Sallam ve Ashabi RadiyAllahu 'Anhum o kadar iskenceye ragmen yinede onlarin rahata kavusmalarini sagliyacak "Daru'n Nedve'nin" tekliflerini redettiler "Kafirun Suresi" ile ve su gercegi ortaya koydular: "Sirk ve Tevhid asla uzlasamaz" - "Tevhid'den hicbir zaman taviz verilemez" - ...

Bu konuda su yaziyi okumanizi öneririm: https://www.islam-tr.org/kur-ani-kerim/24678-kafirun-suresi-ve-aciklamasi.html

Ayrica Daru'n Nedveyi cok güzel anlatan bir yazi: https://www.islam-tr.org/islami-kavramlar/24705-darun-nedve.html


"Niyet" hakkinda eklediginiz yazi icin tesekkür ederim.

Lakin bununla neyi ispatlamak, desteklemek veya temize cikarmak istediginizi anlamis degilim.

"Niyet" ser'i olarak kabul edilebilmesi icin islenen amelin helal olmasi gerekir. Yani bir amel küfür, sirk, haram veya mekruh ise o zaman "iyi niyet" o amelin sifatini iptal edip helale ceviremez.

Alkol icen bir sahsin nasil "benim niyetim iyi, ayda birkac kez icersem sagligima faydasi dokunur" sözü batil oluyorsa, "Bizim niyetimiz sirk degil aslinda, ama maslahat geregi Allaha mahsus olan hakimiyet sifatini, üzerimizdeki baskilardan dolayi belirli bir zaman icin (yani rahata kavusana kadar) mecliste oturan sahte ilahlara verecegiz ve üzerimizdeki baskilari kaldirmaya yönelik en genis ve faydali faaliyetleri yürüten sahte ilahi destekliyecegiz."

Sirk isleyen niyeti iyi olsada sirk islemistir, küfür isleyen niyeti iyi olsada küfür islemistir ve yine haram isleyen niyeti iyi olsada haram islesmistir.

Dikkat ettiginiz zaman yukarda Hadislerin aciklamalarinda niyete yönelik verilen ameller hep mesru amellerdir. Evlenmek, Cihad, Hicret, .... gibi.

Bir misal olarak su ayeti verebiliriz:

“Biz onlara ancak bizi daha çok Allah’a yaklaştırsın diye ibadet ediyoruz” (Zümer: 3)

Görüldügü gibi burda mekkeli müsriklerin niyetleri iyi olmasina ragmen uluhiyette sirk isledikleri icin amelleri kabul edilmiyor.

Mekkeli müsriklerin rububiyyette pek sorunlari yoktu:

Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar? (Ankebut: 61)

Andolsun ki onlara: "Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. De ki: (Öyleyse) hamd da Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (söyledikleri üzerinde) düşünmezler (Ankebut: 63)

Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler (Lokman: 25)

Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah'tır" derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar. (Zümer: 38)

Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette "Allah" derler. O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar? (Zuhruf: 87)

Buna ragmen, ibadetlerde (Ubudiyette) Allahi birlemedikleri icin ve Allah'a sirk kostuklari icin "müsrik" sifatini almislardir.

Onlar Allahi rab fakat her konuda ilah kabul etmiyorlardi. Daru'n Nedve olan meclislerinde sosyal, ekonomik, askeri ve toplumsal diger hükümleri kendileri veriyordu ve bunun yaninda putlarinada yer birakiyorlardi elbette.

Wa'l Hamdu-Lillahi Rabbi'l 'Alamiin, ...

 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben artık cevap vermeyeceğim. Bugüne kadar kafirlerin tekfir edildiğini görmedim. Hep müslümanlar tekfir ediliyor. Yani işiniz gücünüz ben hangi yazıdan hangi kelimeyi alır da eleştiririm ya da tekfir ederim. Tüm düşünce bu. Bugüne kadar benim şahit olduğum konuşmalarda hep Tayyip Erdoğan ve Erbakan ile onlara oy verenler tekfir edildi. Diğer liderlerin bahsi hiç geçmedi. Benim itirazım buna. Bir de başka hiç mi yapılacak iş yok da hep tekfir üzerine mesai harcanıyor. Sizin bu tavrınız yüzünden kimseye İslamı da anlatamıyoruz. Bize gösterdikleri ilk tepki "Siz bize kafir diyorsunuz". İşin ilginç yani bunların hep Mustazaflardan sanılması. Adam cami çayocağına geliyor, sakalı da var. Ezan okunmaya başlayınca kalkıp gidiyor. Oradakiler de "Ya bu Mustazaflar da hep böyle, adamlar camide namaz kılmaya karşılar". Halbuki yıllarca camide yığınla çocuğa Kur'an öğrettik. Kısacası eylemi yapan siz ama ceremeyi çeken biz. Allah (cc) her şeyi görmekte ve bizi her şeyden hesaba çekecektir. Şöyle gece yastığa başınızı koyduğunuzda "acaba yanlış mı yapıyorum" diye kendinize soru sorup cevabını da kendinize sormanızı tavsiye ediyorum. Bir not daha, Milli görüşün sitesine girdim bir kaç gün onların fikri ile sizinki arasında fazla da bir fark yok. Onlar da herkesi eleştirme gayretindeler. Artık cevap vermeyeceğim. Ne haliniz varsa görün. Allah (cc) aramızdaki hükmünü verecektir. Fiemanillah.
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
Ben hiç bir kelimemde şirke bulaşmış kişilerle ittifak kuralım demedim. Şunun çok iyi bilmek lazım ki Kur'an bir bütündür. Sadece bir kaç ayetle meselelere yorum getiremezsiniz. Başka bir konuda da bahsettiğim gibi bu Bektaşinin, "Neden namaz kılmıyorsun" sorusuna "Ayet var Namaza yaklaşmayın". Zaten dinlerarası diyalogçular da bu mantığı kullanıyor. "De ki gelin aramızda ortak olan bir kelimede birleşelim" ayetini referans göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar. Sadece bir ayeti söyleyip "Efendim bu ayete göre şunlar ve şunlar küfre girer" mantığı haddinden fazla sakat ve çok tehlikeli bir mantık. Sahabeler bile ayetlerin hükmünü birbirlerine sorarken biz müçtehidler üstü bir mantıkla hareket ediyoruz. Ayeti söyleyip hüküm koyuveriyoruz. Kısacası haddimizi hiç bilmiyoruz. Şeyhulislam İbni Teymiyye bilmemeyi mazeret olarak kabul ediyor ve bir konuda bilgisi olmayanların küfre girmeyeceklerini onun küfür olduğunu bildikten sonra o konuda ısrar ederse küfre gireceğini belirtmektedir. Diğer yandan İslam Fıkhı da bilmemeyi mazeret olarak kabul etmektdir. Neden insanları tekfir etmek bu kadar hoşumuza gidiyor anlamak mümkün değil. Kime gidip de yaptığı hareketin yanlış olduğunu anlattık. İnternette ahkam kesmenin hiç bir mantığı yok. Allah (cc) ayaklarımızı kaydırmasın. Fiemanillah.

1-Allah c.c verdiği her ayet bir hükümdür.bu hüküm diğer başka ayetlerde de başka yönden anlamamız için yine hüküm olarak verilmiştir.siz anlamadığınız bir ayeti başkasının anlamasını,

anlamış olmasını kabül etmiyorsnuz.

2-namaza yaklaşmayın bir ayet değildir.yarım ayettir.bir ayetin yarısını veya bir kısmını bir kelimesini alarak hüküm anlaşılmaz.şübhesiz yarım olan bir ayet tam değildir.

buna nisa süresi 159 u örnek verbiliriz.ayetin birinci kısmını alırsanız hiristiyanlar ölmeden önce iman edecekler.ikinci kısmını da birlikte alırsanız imanlarının geçersiz olduğunu hz.isa nın alehlerinde şahid olacağını vermesiyle tamamlanmıştır.

3-tekfir meselesi Allah c.cnin ayetleri ile bizlere verdiği bir hükümdür.diğer hükümlere teslim olduğumuz gibi bu hükümlerede müslüman teslim olur.bu teslimyeti suç görmek Allah c.c yi suçlamaktır.çünkü bizi münafık-müşrik-kafir ve müslüman diye ayıran Allah c.c ve peygamberimizin sünnetidir.


4-sahabe tekfiri çok doğru uyguluyordu.hükümleri sulandırmıyordu.yani olduğu gibi kabül ediyordu.

biz ise münafıkların oruç tutmasını namaz kılmasını alıyoruz ama putlara (heykellere-büstlere) yaptıkları ibadetleri görmüyoruz.bizim için onların namaz kılmaları müslman olmaları için yeterlidir.

putlara yaptığı ibadeti ise namaz kılmaya izin için olduğunu düşünüp ebucehil cahilliğini savunmaktayız.

yani ebucehilin iman anlayışını kabül ettiğimizi anlamıyoruz.peygamber efendimizin öğrettiği iman itiat anlayışında sadece Allah c.c ye ibadet vardır.yukarıda sayılan sözde islami kuruluşların hatası da bu konudur.

hem Allah c.c ye hemde putlara ibadet yoktur.

5-Allah c.c dilediklerinin birçok günahlarını cahillik mazereti kabül edeceğini sadece şirkin cahillik mazeretini kabül etmediğini ayetlerde açıklıyor.bu hükümleri kabül etmeme gibi bir lüksümüz olabilir mi.? olmaz değil mi. o halde biz nefsimize değil ayetlere sünnete teslim olacağız.

6-inşallah ayetlere,sünnete teslim olursak ayağımız kaymaz.sadece kıllıkkıyaetive peşinde olan insan sürüsüne ve kurum ve kuruluşların büyüklüğüne bakarak değerlendirirsek yanlış yaparız.bugün ve geçmişte nice imansız cemaatlerin olduğunu görüyoruz.komünizm 100milyonlarca insanı arkasında taşımıyor mu.ya da kapitalizm ve diğerleri.

Allah c.c bizleri Kur'an ve sünnetle amel edenlerden eylesin.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun.
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
Ben artık cevap vermeyeceğim. Bugüne kadar kafirlerin tekfir edildiğini görmedim. Hep müslümanlar tekfir ediliyor. Yani işiniz gücünüz ben hangi yazıdan hangi kelimeyi alır da eleştiririm ya da tekfir ederim. Tüm düşünce bu. Bugüne kadar benim şahit olduğum konuşmalarda hep Tayyip Erdoğan ve Erbakan ile onlara oy verenler tekfir edildi. Diğer liderlerin bahsi hiç geçmedi. Benim itirazım buna. Bir de başka hiç mi yapılacak iş yok da hep tekfir üzerine mesai harcanıyor. Sizin bu tavrınız yüzünden kimseye İslamı da anlatamıyoruz. Bize gösterdikleri ilk tepki "Siz bize kafir diyorsunuz". İşin ilginç yani bunların hep Mustazaflardan sanılması. Adam cami çayocağına geliyor, sakalı da var. Ezan okunmaya başlayınca kalkıp gidiyor. Oradakiler de "Ya bu Mustazaflar da hep böyle, adamlar camide namaz kılmaya karşılar". Halbuki yıllarca camide yığınla çocuğa Kur'an öğrettik. Kısacası eylemi yapan siz ama ceremeyi çeken biz. Allah (cc) her şeyi görmekte ve bizi her şeyden hesaba çekecektir. Şöyle gece yastığa başınızı koyduğunuzda "acaba yanlış mı yapıyorum" diye kendinize soru sorup cevabını da kendinize sormanızı tavsiye ediyorum. Bir not daha, Milli görüşün sitesine girdim bir kaç gün onların fikri ile sizinki arasında fazla da bir fark yok. Onlar da herkesi eleştirme gayretindeler. Artık cevap vermeyeceğim. Ne haliniz varsa görün. Allah (cc) aramızdaki hükmünü verecektir. Fiemanillah.

1-ister cevap ver istersen verme. sen kendi aklınla müslüman kafir ölçüsü koyuyorsun.

2-inşallah biz ayetleri sünneti ölçü olarak alıyoruz.

3-Allah c.cnin hükümlerini peygamberimizin hayatını ,sahabenin hayatını ölçü alıyoruz.

4-peygamber efendimiz Ebucehilin darul netve meclisine başbakan olması teklif edildiğinde üste para ve güzel kadınlar verildiği halde reddetti.senin hz. Muhammed sav. yolunda olduğunu iddia ettiklerin ise tam tersi tam zıttı para-zaman-emek harcıyarak tağutun meclisine girmeye çalışıyor.hatta defalarca başbakan da cumhurbaşkanıda oldular. tağuti sistemin yaşaması için müslümanları nasıl oyaladıklarını görmeyecek kadar gözümüz kör olmuştur.

5-hiristiyanların dinini öğrenme -öğretme yaşama hakları kadar müslümanların hakkı yoktur.

6-Laik-demokratik dini ile islamı birlikte yaşamayı zorunlu hale getirenlere müslüman diyemeyiz.

Allah c.c deme diyor.kafir de diyor,münafık de diyor,müşriklerdir dediyor,zalimlerdir de diyor,fasıklardır de diyor.

bizde emret Allahım diyoruz. emret.
baş üstüne diyoruz.


ve de Allah c.c ne dememizi istiyorsa diyoruz.

7-camide fatiha süresini bozdukları için laik dine bağlı imamların arkasında namaz kılmıyoruz.

onlar fatiha süresini yaşasınlar biz de arkalarında namaz kılmazsak bize her türlü hakareti yap.

hem sapmışların yoluna sokma ,sapıtmışların yoluna girmemek için süre oku hemde sapmış devlete dua yap.şeriata karşı devrim yapmıiş,halifeliği kaldırmış,birgecede insanları latin harflerine cevirerek sözde cahil yapmışa dua edenle birlikde nasıl dua yapalım.yada puta göre dernek kurup putun söz ve resmini cami merkezi derneğine asanla nasıl kardeş olalım.var mı böyle birislam.bizzat fatihayı yalanlayacağına dair şeref venamus sözü vererek imamlık görevine başlayanla nasıl saf olup namaz kılalım.ha cahilliğimizde kıldık.onları imam sandık.meğer araf süresinde 175-176 .ayetlerde verilen vasıfda olduklarını öğrendik.

8-mustahzaflar derneği kongre yapmıyor mu.?tağuta hesap vermiyormu?müslümanları aldatmak için yoldan çevirmek için laikler her türlü şeytanlığı yaptığını görüyoruz.

9-yukarıdaki maddeler şahsına olduğu gibi genel cevapdır.senin kabül ettğin kısımlarda olabilir.

yazında bir netlik yoktur.yazına göre yazdım.aramızdaki anlaşmazlıklara Kur'an ve sünnet hakemlik yapsın.akıllarımızı ayetleri öğrenmeye teslim olmaya harcıyalım.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun
 
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
Kardeşim bırak erdoğanı, sizin abileriniz, geçmişte Erbakanın partisine bile münafıkların partisi diyordu.
Bizler bu fikirleri ilk sizin abilerinizden duyduk ve öğrendik ve halen öyle inanıyoruz, siz bugün değişmiş olsanız bile...
Demokratik urganlar kimin boynunda acaba, bugün?
Küfür düzeni demeokrasinin bir parçası bugün kim oluyor acaba, referandumlarda, seçimlerde oy sandığı kuyruklarında bekleyerek ?
demokratik urgan, demorasi küfür düzeni... Bu kelimeleri istersen şehitler kervanın türkçe, kürtçe kasetlerinde dinleyerek sizin geçmişte kullandığınız kelimeler olduğunu öğrenebilirsin.


enfal.jpg
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
biraz ara verdik..mübarek bu nedir....fanatik gençler tekrar ortaya gelmişler....düşünmeden basma kalıp yorumlar..bu kadar sene geçerde hep aynı mı laflar...neyse bu konuda kilit
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kardeşim bırak erdoğanı, sizin abileriniz, geçmişte Erbakanın partisine bile münafıkların partisi diyordu.
Bizler bu fikirleri ilk sizin abilerinizden duyduk ve öğrendik ve halen öyle inanıyoruz, siz bugün değişmiş olsanız bile...
Demokratik urganlar kimin boynunda acaba, bugün?
Küfür düzeni demeokrasinin bir parçası bugün kim oluyor acaba, referandumlarda, seçimlerde oy sandığı kuyruklarında bekleyerek ?
demokratik urgan, demorasi küfür düzeni... Bu kelimeleri istersen şehitler kervanın türkçe, kürtçe kasetlerinde dinleyerek sizin geçmişte kullandığınız kelimeler olduğunu öğrenebilirsin.


enfal.jpg

Herne kadar cevap vermeyeceğm dediysem de cevap vermek zorunda kaldım. Abilerimiz ilk zamanlarda bazı konularda yanılmış olabilirler. Bu da gayet normaldir. Biz müslümanları tekfir etmekten Allah'a (cc) sığınırız. 2003 yılından önce yakalanan kardeşlerimiz işkencenin enva-i çeşidinden geçirildiler. Bir çoğu sakat kaldı. Bugün ise yakalanan kardeşlerimiz ifade vermek mecburiyetinde bile değil. Hz. Yusuf (as) Zindandan çıkmak istedi. Sahabeler işkencelerden kurtulmak istedi. Efendimiz (sav) yıllarca Ebu Talibin himayesinde kaldı. Taif dönüşü-şu an adı aklımda değil-bir müşriğin himayesinde Mekkeye girdi. El insaf vel merhamet, insanları tekfir eden siz ama suçlanan ben. Diğer yandan yine Efendimiz (sav) sahabeleri (ra) bir hıristiyan olan Necaşinin ülkesine göndermiş. Daha sonra müslüman olan ve görevine devam eden Necaşinin-öldüğünde-gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır. Bizim kendimizden endişemiz yok. Tağut bizi sizden daha iyi biliyor. Tağut en çok bizimle uğraşıyor. Sizin ise varlığından bile haberi yok. Yani tekfircileri ne halk adamdan sayıyor ne de tağut. Kendinize yazık etmeyin. Sizin buradaki kardeşlerinize soruyorum. Ayet söyleyip hüküm veriyorlar.
Kardeş, arapça biliyor musun?
Hayır!
Tefsir usulü?
Hayır!
Hadis usulü?
Hayır!
Fıkıh usulü?
Hayır!
Sadece ayetlerin mealini mi ezberledin?
Evet!
Yani bu mantıkla müçtehidlik olmaz. Bir de Allah (cc) için söyleyin. Herhangi bir yere bakmadan. Bize abdestin vücubunun ve sıhhatinin şartlarını bir söyler misiniz?
Fiemanillah.
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Herne kadar cevap vermeyeceğm dediysem de cevap vermek zorunda kaldım. Abilerimiz ilk zamanlarda bazı konularda yanılmış olabilirler. Bu da gayet normaldir. Biz müslümanları tekfir etmekten Allah'a (cc) sığınırız. 2003 yılından önce yakalanan kardeşlerimiz işkencenin enva-i çeşidinden geçirildiler. Bir çoğu sakat kaldı. Bugün ise yakalanan kardeşlerimiz ifade vermek mecburiyetinde bile değil. Hz. Yusuf (as) Zindandan çıkmak istedi. Sahabeler işkencelerden kurtulmak istedi. Efendimiz (sav) yıllarca Ebu Talibin himayesinde kaldı. Taif dönüşü-şu an adı aklımda değil-bir müşriğin himayesinde Mekkeye girdi. El insaf vel merhamet, insanları tekfir eden siz ama suçlanan ben. Diğer yandan yine Efendimiz (sav) sahabeleri (ra) bir hıristiyan olan Necaşinin ülkesine göndermiş. Daha sonra müslüman olan ve görevine devam eden Necaşinin-öldüğünde-gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır. Bizim kendimizden endişemiz yok. Tağut bizi sizden daha iyi biliyor. Tağut en çok bizimle uğraşıyor. Sizin ise varlığından bile haberi yok. Yani tekfircileri ne halk adamdan sayıyor ne de tağut. Kendinize yazık etmeyin. Sizin buradaki kardeşlerinize soruyorum. Ayet söyleyip hüküm veriyorlar.
Kardeş, arapça biliyor musun?
Hayır!
Tefsir usulü?
Hayır!
Hadis usulü?
Hayır!
Fıkıh usulü?
Hayır!
Sadece ayetlerin mealini mi ezberledin?
Evet!
Yani bu mantıkla müçtehidlik olmaz. Bir de Allah (cc) için söyleyin. Herhangi bir yere bakmadan. Bize abdestin vücubunun ve sıhhatinin şartlarını bir söyler misiniz?
Fiemanillah.

Burda kimsenin müctedihlik ve alimlik tasladigi yok. Ben sizin cogu sorunuza ve yanitiniza cevap verdim ama siz hep konulardan kactiniz. Bize "Tekfirci" diyerek rahatliyabilirsiniz yada meseleyi cözmüs saniyor olabilirsinizde. Tekrar ediyorum; Tekfir ser'i bir hükümdür, dogru yerde kullanilirsa toplumun refahina, yanlis yerde kullanilirsa toplumun helakina götürür. Simdi halen "tekfirci" demek icinizi rahatlatiyorsa, o zaman yolunuz acik olsun. Surda verdiginiz delillere tatmin edici cevaplar yazdim, ama ANLIYANA.

Birde demissiniz ki:

Bugüne kadar kafirlerin tekfir edildiğini görmedim. Hep müslümanlar tekfir ediliyor. Yani işiniz gücünüz ben hangi yazıdan hangi kelimeyi alır da eleştiririm ya da tekfir ederim. Tüm düşünce bu. Bugüne kadar benim şahit olduğum konuşmalarda hep Tayyip Erdoğan ve Erbakan ile onlara oy verenler tekfir edildi. Diğer liderlerin bahsi hiç geçmedi. Benim itirazım buna.
Tekfir zaten has kafirler üzerine uygulanmaz, zira bunlarin küfrü zaten cok aciktir ve müslümanlik iddiasinda da bulunmuyorlar. Müslümanlik iddiasinda bulunan veya müslüman olarak bilinen ama isledigi büyük bir sirk veya küfür sonucu irtidad eden kisilere tekfir uygulanir. Tekfirin ne manaya geldigini biraz arastirin. Diger liderlerin bahsi neden gecsin ki, onlarin ne mal oldugu zaten cok acik ortada. "Kahrolsun Seriat" diyen, "irticaci, dinci yobaz, vs." kelimeleri slogan edinmis kesimleri tartismak bos vakit harcamaktir. Küfrün ve sirkin acik olani tehlikeli degildir, zira bunlari görebilmek pek zor degildir. Ama hak ve batil karistirilirsa iste o zaman fesad ve fitne eksik olmaz. "Fitne adam öldürmekten kötüdür." Ve sizin "tekfirci" dediginiz insanlarda itikada sizabilecek bu "hak-batil" karisimi zihniyetleri desifre edip halka sunuyorlar ki, bunlardan ve carpik fikirlerinden beri olsun insanlar.

Adem 'Alayhi's Salam'dan bu yana gönderilmis bütün peygamberler hep ayni mesaj icin gelmislerdir. O'da "Allah'a kulluk edin ve Tagut'tan sakinin" - "Allah'a ibadet edin ve O'na hicbir seyi ortak kosmayin." mesajidir'dir.

İbn-i Kayyim El’Cevziyye şunları söylemektedir:
“Tağut; kendisine ibadet edilme, bağlanılma ve itaat edilme noktasında haddini aşan kul demektir. İnsanların tağutu, Allah ve Resulü’nün kanunlarıyla hükmetmeyen, Allah’tan başka kendisine muhakeme olunan, ibadet edilen ve Allah’ın emrine dayanmaksızın, Allah’a itaat etmeksizin kendisine tabii olunanlardır. Bunları düşünür ve insanların durumlarına bakarsan, insanların çoğunun Allah’a değil tağutlara ibadet ettiğini, Allah ve Resulü’nün hükümlerine değil tağutların hükümlerine muhakeme olduklarını, Allah ve Resulüne değil, tağuta itaat edip tabii olduklarını görürsün.”

Iskencelerinizi her dafasinda vurguluyorsunuz. Peki mekke döneminde o kadar iskence cekilirken ve bu iskencelerin hepsine bir son getirebilecek teklifler müslümanlara sunulurken neden acaba bugünki muasir mürciye gibi "maslahat, maslahat" denilmedi? Ve onun yerine "Le kum dini kum wa'l ya Diin"(Sizin dininiz size benim dinim'de banadir.) denildi. Ayrica bu Allaha rububiyette inanan insanlara denildi. Ama günümüz insanlarin da sorunu olan uluhiyette sirk kostular. Hatta günümüzdekiler rububiyette dahi sirk kosar oldular. Bunu tasavvufi camiada pek cok kez görmek mümkündür. Hatta müsrikler Rasulullah'i "fitne yaymak ve aile-baglarini koparmakla" sucladilar, ...

Bu konuyu bir önceki yazimda görebilirsiniz. Hicret'i de size hatirlatmak isterim. Ki sonunda müsmümanlar habesistana dinlerini acik yasiyabilecekleri bir yere hicret ettiler ve Tevhid'den zerre kadar taviz vermediler, bilakis apacik ayetleri kral önünde okudular hic tereddüt etmeden. Böyle zorlama tevillerle sirki maslahat geregi helal haline getiremezsiniz, ki dinin aslina muhalefet eden her ne olursa olsun maslahat degil, bilakis mefsedettir.

Ben bunlari aslinda hep bosuna yaziyorum, hepsinin cevabini bir önceki yazimda vermistim. Ama siz belliki inadinizi birakmadiniz ve hala bize saldiriyorsunuz.

Neyse bu konu uzamasin. Ögüt dinleyecek kisiye, bu kadar yeter, ...

Allah sizi islah etsin.

Istediginiz kisilerle vahdet kurabilirsiniz. Sizi tutan yok. SIRK ehliyle TEVHIDI hakim kilma cabasinda, yolunuz acik olsun, ...
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Allah (cc) "Allah'ın indirdiği kanunlarla hükmetmeyen, işte onlar kafirlerin ta kendileridir." buyurmaktadır. Dikkat ettiysen ibraheem "hükmetmeyen" deniyor "hükmedemeyen" demiyor Allah (cc). Allah (cc) tecessüs etmeyin buyuruyor. Be birader suçlamadığınız kimse kalmadı ki. Süleymancılar, nurcular, mustazaflar-bu arada bizim hakkımızda Fethullah Gülen de sizin gibi düşünüyor hadi iyisiniz gene-tarikatçılar, siyasiler. Yani kısacası sizden başka herkes. Ayetlerin meallerini yazıyorsunuz da bu ayetlerin fıkhi yönü nedir, iniş sebebi, Efendimiz (sav) bu konuda ne demiş? Hak getire. Yani anlayacağın ibraheem-neden ibrahim değil de ibraheem onu da anlayabilmiş değilim-amacınız kendinizi haklı çıkarmaya çalışmak. Ne diyelim Allah (cc) akıl fikir ihsan etsin. Yalnız nankörlük iyi bir şey değil bir keresinde biri tüm memurları tekfir etmişti ama çöpçüleri ellerinden kurtarabilmiştim. BU arada siz de istadiğinizi tekfir edebilirsiniz. Allah (cc) şahidimizdir ki biz müslümanız ve müslümanlardan yanayız. Tüm müslümanları da severiz. Mezhebi meşrebi ne olursa olsun. Çünkü en kötü müslüman en iyi kafirden iyidir. Fiemanillah.
 
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
kardeşim; Yine niyet okuma yapmışsın, benim yazdıklarımdan insanları tekfir ettiğimi nasıl çıkarttın anlayamadım?
Yine tekrar edeyim eleştirmek farklı şey, tekfir etmek farklı şey. Yine bir fiilin küfür olması ayrı bir şey yapanı tekfir etmek ayrı şey.
Birde kendin sormuş kendin cevaplamışsın, artık bizim ceaplmamıza gerek yok. Kendi kendine hüküm vermissin, herhalde kendinle kıyaslamışsın!
Şunu söylemen güzel: Bugünki hareket geçmişteki herekettin metodunu terk etmiş. Böyle açık sözlü olun tamam.
Son olarak şunu söyleyeyim, öyle kafamıza göre hüküm vermiyoruz, Allah tan korkan insan öyle kafasına göre hüküm vermez.
Sen iyisimi tekfirle ilgili ayetlerin tefsirlerini ibn kesir ve seyyid kutub un tefsirlerinden oku sonra hüküm ver.
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah (cc) "Allah'ın indirdiği kanunlarla hükmetmeyen, işte onlar kafirlerin ta kendileridir." buyurmaktadır. Dikkat ettiysen ibraheem "hükmetmeyen" deniyor "hükmedemeyen" demiyor Allah (cc). Allah (cc) tecessüs etmeyin buyuruyor. Be birader suçlamadığınız kimse kalmadı ki. Süleymancılar, nurcular, mustazaflar-bu arada bizim hakkımızda Fethullah Gülen de sizin gibi düşünüyor hadi iyisiniz gene-tarikatçılar, siyasiler. Yani kısacası sizden başka herkes. Ayetlerin meallerini yazıyorsunuz da bu ayetlerin fıkhi yönü nedir, iniş sebebi, Efendimiz (sav) bu konuda ne demiş?
Bu sizin usulünüz müdür bilmem ama konuyu yine saptirdiniz ve asil meseleye hic deginmediniz, ...

Simdi burda Maide 44 meselesini hic acmiyacagim. Konu zaten haddinden fazla uzadi. Unutmayin ki, cogunluk hakkin ölcüsü degildir, ...

Biz istedigimizi tekfir edemeyiz. Keske hic kimseyi tekfir etmek zorunda kalmasaydik ve tek yumruk ve yek vücud olabilseydik ve cok bahsettiginiz o vahdeti kurabilseydik, ama saydiginiz insanlarla bunu gerceklestirmek imkansiz.

Ben istemezmiyim müslümanlar hep bir olsun, sakallisi - sakalsizi, cübbelisi - cübbesizi, sigara iceni - icmeyeni, müzik dinleyeni - dinlemiyeni. Fikhi konularda ve hatta istiva gibi konularda ihtilaflar olabilir. (Olmamasi elbette daha güzel olurdu.)

Ama sirk ehli ile kardes olamam, "Medet ya filan, yetis ya filan, ..." diyen kisilerle ve "rabita sirkine" düsen kisilerle nasil kardeslik kurabilirim? Elbette sirkler bununla sinirli degil.

Yani anlayacağın ibraheem-neden ibrahim değil de ibraheem onu da anlayabilmiş değilim-amacınız kendinizi haklı çıkarmaya çalışmak.
Ibraheem isminin arapca yazilissekline bakarsak Ha harfinden sonra ve Mim harfinden önce uzatan bir Ya var onun icin. Su sekilde: ابراهيم Ibrahiim de olabilirdi, ama genelde Ibrahiim degilde Ibraheem kullanildigi icin böyle tercih ettim, ...

Ben sizi cedele degil ilmi bir münazraya davet ettim ve kendime düsen payi ortaya koydum ama buna karsilik cedeli siz ortaya attiniz ve hala sürdürmektesiniz, ...

Size tavsiyem; cihada ve siteye eklediginiz hikayelere verdiginiz önemi birde Tevhidi konulara verin ve gözlerinizi tevhidi konulari okumakla yipratin, Dede'nin hikayeleri ile degil. Sonrasi size kalmis, ...

'Afuvv ve Ghafuur olan Allah günahlarimizi bagislasin, ... (Amin!)
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim; Yine niyet okuma yapmışsın, benim yazdıklarımdan insanları tekfir ettiğimi nasıl çıkarttın anlayamadım?
Yine tekrar edeyim eleştirmek farklı şey, tekfir etmek farklı şey. Yine bir fiilin küfür olması ayrı bir şey yapanı tekfir etmek ayrı şey.
Birde kendin sormuş kendin cevaplamışsın, artık bizim ceaplmamıza gerek yok. Kendi kendine hüküm vermissin, herhalde kendinle kıyaslamışsın!
Şunu söylemen güzel: Bugünki hareket geçmişteki herekettin metodunu terk etmiş. Böyle açık sözlü olun tamam.
Son olarak şunu söyleyeyim, öyle kafamıza göre hüküm vermiyoruz, Allah tan korkan insan öyle kafasına göre hüküm vermez.
Sen iyisimi tekfirle ilgili ayetlerin tefsirlerini ibn kesir ve seyyid kutub un tefsirlerinden oku sonra hüküm ver.

Allah c.c senden ve ümmetten razı olsun.

alıştılar sitede iftira atıp kovdurmaya. sıkışınca tekfirci diye iftira atmayı sanat haline getirdiler.
ama inşallah sitedeki yönetici kardeşlerimiz bu oyunların farkındalar.

meal adı vermeye gerekyok. en sevmediğimiz diyanetin meallerinde de tekfir ayetleri tekfir etmeyi açıklıyor.Kur'an yazılı olarak gizlenemiyor.söylemlerde ve yaşantıda gizleniyor.yalanlanıyor.

mealleri dikkatli okuyan inşallah münafıklığı-müşrikliği kafirliği-müslümanlığı birbirinden ayırır.
 
USULU'D DİN Çevrimdışı

USULU'D DİN

Üye
İslam-TR Üyesi
biraz ara verdik..mübarek bu nedir....fanatik gençler tekrar ortaya gelmişler....düşünmeden basma kalıp yorumlar..bu kadar sene geçerde hep aynı mı laflar...

=)
abi güldürdün yine beni.
tam konuya dair birkaç birşey yazacaktım yazını görünce vazgeçtim
ve dönüp arkama baktım da gerçekten hep aynı şeyler tekerrürden ibaret...

Allah bizi ıslah etsin.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Benzer konular Forum Tarih
M Tasavvuf 37 44K

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt