Fıkıhta "Şöyle yaparsam kâfir olayım / Allah’ı inkâr etmiş olayım" tarzındaki sözler, Yemîn bi’s-sıgha el-kufr (küfr lafzıyla yapılan yemin) Yani küfür sözünü şartlı yemin şekline sokmak. “Küfür lafzıyla yemin” veya “küfre şart koşmak” diye de geçer. Bâzı eserlerde Eymân-ı kufr, (küfür yeminleri) "Eymân-ı muharrame" (haram yeminler) gibi terimler de kullanılmıştır.
İbn Abbas, Ebû Hurayra, Atâ, Katâde ( رضي الله عنهم - radıyallahu anhum); Bu sözden dolayı kişi kâfir olmaz. Bu sözü, kalbinde gerçekten küfre niyet ederek söylemişse ayrı: O zaman zaten küfür niyetiyle söylemiştir. Eğer sırf “te’kîd / tehdit” maksadıyla söylenmişse, şart gerçekleşse bile küfür gerekmez, sadece tövbe gerekir. (İbnu’l-Munzir, el-Eşraf, C. 6, Sf: 174; Nevevî, Şerhu Muslim, C. 11, Sf: 106)
Hasan-ı Basrî, İbrahim en-Nehaî (رحمهما الله - rahimehumullah) gibi bazı Tâbiînler "bu söz bâtıldır, lüzumsuzdur. Küfür hükmü doğurmaz. Ancak Allah’ın isimlerini ve dini istihzâ eder, gerçekten inkârı kastederse küfre girer.
Hanefî Mezhebince bu sözün mahiyeti “Şöyle yaparsam kâfir olayım” küfür lafzıdır. Fakat küfür hükmünü doğurması, tamamen niyete bağlıdır: Kalben gerçekten küfrü kastederse o anda kâfir olur. Sadece tehdit / öfke / şartlı yemin maksadıyla söylediyse küfür olmaz fakat haram ve günah bir sözdür. Bu durumda tövbe gerekir, kefâret yoktur.
İmam Kâsâni (rahimehullah); “Bir kimse ‘Eğer şunu yaparsam Yahudi olayım, Hristiyan olayım veya kâfir olayım’ derse, bu yemin sahih değildir. Çünkü bu, Allah’ın isimlerinden biriyle yapılmış değildir. Bununla beraber bu söz, küfür lafzıdır. Eğer kalbinden gerçekten küfrü kastederse, kâfir olur. Kastetmezse, günahkâr olur ve tövbe etmesi gerekir.” (Kâsânî, Bedâi‘ Sanai , C. 3, Sf: 9)
Mâlikî Mezhebince ; bu tür ifadeler lagv - Yemîn-i lagv (boş yemin) hükmündedir; yâni dini inkâr kastı yoksa 'hükümsüz, boş söz'dür. Ne keffâret vardır, ne de bağlayıcılık. Ancak çok büyük bir günahtır. (Kurtubî, Tefsîr, Nahl 94)
Derdîr - Ebu’l-Berekât Ahmed b. Muhammed b. Ahmed ed-Derdîr el-Adevî (rahimehullah); “Bir kimse: ‘Şunu yaparsam kâfir olayım’ derse, bu sözle kâfir olmaz, çünkü bu şarta bağlanmış bir söz olup küfür değildir. Ancak bu söz büyük günahlardandır. Sahibi tevbe etmekle yükümlüdür.” (Derdîr, eş-Şerḥu’l-Kebîr ʿalâ Muḫtaṣarı Sîdî Ḫalîl, C. 4, Sf: 370)
Şâfiî Mezhebince ; Bu tür şartlı küfür lafızları geçersizdir. Çünkü küfür bir oyun değil, şarta bağlanamaz. Eğer kalben kastı yoksa, o söz yemin yerine geçmez, dolayısıyla kefâret de gerekmez. Yalnızca tevbe ve istiğfar gerekir.
İmam Nevevî (rahimehullah) ; “Eğer kişi: ‘Şunu yaparsam kâfir olayım’ derse, bu sözle kâfir olmaz. Çünkü küfür şarta bağlanmaz. Bu söz yemin de değildir. Yemin kefâreti gerekmez. Ancak bu söz çirkin ve haramdır, sahibine tevbe gerekir.” (Nevevî, el-Mecmû‘, C. 7, Sf: 231)
Hanbelî Mezhebinde Küfrü gerçekten kastederse doğrudan küfürdür. Küfrü kastetmezse, küfür değil, ama haram ve bâtıl bir sözdür; tevbe gerekir, kefâret gerekmez.
Bu tür sözlerle yemin çok tehlikelidir, zira küfür lafzı kullanılmıştır. Ancak hüküm niyete bağlıdır. Meselâ kişi “Şunu yaparsam hakikaten İslam’dan çıkarım” niyetiyle söylerse; Söylediği anda kâfir olur. Çünkü Hanbelîler’e göre bu küfrü kabul ve itiraf niyetiyle yapılmış olur.
Küfür kastı yoksa, sadece yemin/tehdit maksadıyla söylediyse bu durumda kişi kâfir olmaz. Fakat çok büyük bir günah işlemiş olur. Sözünün şer’an bir değeri yoktur, yemin yerine geçmez, kefâreti de yoktur. Böyle küfür sözlü yeminde bulunan kişinin tek yapacağı şey samimi tevbe ve istiğfardır.
İbn Kudâme (rahimehullah): “Bir kimse ‘Şöyle yaparsam kâfir olayım’ derse, kastı inkâr değilse kâfir olmaz. Bu, bâtıl bir yemindir. Ancak Allah’ın diniyle istihzâ kastedilmişse bu küfürdür.” (İbn Kudâme, el-Muğnî, C. 10, Sf: 232)
İbn Teymiyye (rahimehullah): “Şartlı küfür yeminleri bâtıldır. Şart gerçekleştiğinde kişi küfre girmez. Küfür, ancak kalben kasdedildiği zaman olur.” (İbn Teymiyye, el-Fetâvâ’l-Kubrâ, C. 5, Sf: 342)
****
Tüm mezheblerce;
Eğer küfrü gerçekten kastederek söylerse kâfir olur. Kasıt yoksa kâfir olmaz.
Böyle bir küfür şartlı söz çok çirkin, haram ve günahtır; tevbe gerekir.
Böyle bir “Yemin” geçerli yemin değildir kefâret yoktur.