Sözlerim yalnızlığın bir tercümanıdır…
Sevginin zehirlenmesi nedir, bilir misiniz? Zehirlenen sevgi yalnızlığa mahkum olmuştur.
İçinizde bir boşluk vardır, derinlerde bir yerde pek görünmeyen ama görünen heryere etki eden bir yerde..
İşte insan, ‘O’ boşluğu her’an ve her yerde doldurmaya çalışır.. Doldurmazsa o boşluğu, işte asıl o zaman bir boşluğa düşer..
Boşlukta kaybolmak gibidir bu. Çırpınırken ve her şeye rağmen var gücünüzle haykırırken; ayaklarınızı basacak bir yer ararsınız…
Susarsınız, ama gözleriniz haykırışınızın şiddetinden, damla taneleri indirir…
Kaçmak istersiniz ama nereye? İçinizdeki boşluğun verdiği ıztıraptan nereye kaçaçaksınız?..
Kendinizden başkasıda değilsiniz ki, kendinizden çıkıp kaçasınız…
Vel hasıl ‘O’ boşluğu doldurmak zorundasınızdır… Ya da ‘O’ boşlukta kaybolmak durumundasınızdır..
Doldurmayı yeğlersiniz..
Sevgi boşluğuna, Allahtan bağımsız sevgileri her doldurduğunuzda; Uzaktan güzel görünen yaklaşırken daha bir güzelleşen ‘seraba’ biraz daha pek daha yaklaşır/yakınlaşırsınız..
Allah’ın size verdiği tüm enerjinizi ‘aşk’la ve de onun zorunlu sonuç çıkarımı olan ‘meşk’le bunlarla birlikte ‘şevk’le koşarsınız.. Yorulmak anlamsızdır…
Çünki siz anlam verdiğiniz ‘Leyla’nıza doğru koşuyorsunuzdur…
Çöl sıcağında ve milyarlarca kum taneleri arasından koşarak gelen siz, sıcağın ve yorulmanın verdiği doğal ihtiyaçlarınız gereği gördüğünüz ‘su serabına’(leylanın serabına) artık tüm bedeninizle ‘su’ya ruhunuzla ‘leyla’ya tam olarak ‘susuz’ bir hale gelirsiniz..
Ona ulaşmak için her şeyinizi(beklide Allahınızıda) geride bıraktığınız bir anda; Ona ulaşmak için artık tek bir el hamleniz kalmışken ve artık O’na elinizi uzatmışken: ‘Engin çöllerde seraptadır ve engin çöllerde serap gibidir. Susayan kimse onu, su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz.’(Nur-39) gerçeği ile karşılaşır/karşı karşıya kalırsınız..
Anlam verdiğiniz tek bir ‘şey’ için tüm anlam verdiğiniz değerleri geride bırakmışken; ‘O’ tek bir gerçeğinde böylece anlamsızlaştığına şahid olursunuz.. Şahid olmanın en kötü talihini yaşayan ‘siz’(in) artık hiçbirşeyiniz kalmamıştır. Ve siz Öylece kalakalmışsınızdır..
Bitmişsinizdir, tükenmişsinizdir, pişman olmaktan bile utanır hale gelmişsinizdir.. Yaşamak, Yaşantınıza ağır gelmiştir artık..
Ve aynı sesden, size gerçeği hatırlatan bu üstün ve pek şerefli yaratıcıdan, yeni bir söz gelmiştir..
Ey haddi aşarak! nefislerine zulmeden kullarım. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Muhakkak ki, Allah bütün günahları bağışlar. O Ğafur ve Rahîm’dir.” (Zümer Sûresi, 39/53)
Size gerçeği anlatan şerefli, pek şerefli yaratıcıdan duyduğunuz bu ümit cümleleri sizi, sizden; sizi kendinizden geçir mişdir.. artık…
Her şeye rağmen mi Ya Rab?... sualine…
‘Her şeye Rağmen Ya kulum’ diyen bu sesle yeniden kendinizi bulmuş, yeniden kendinize gelmişsiniz artık…
Ve artık içinizin en sakin en sessiz yerinden bir infilak patlayıverir..
Ben leylama gidiyorum, çekil önümden leyla
Gayrı dünyevi cennet olsa durmam bak çağırıyor beniii…
Kalemşör…
Karaman/2011
--------------------
Sevginin zehirlenmesi nedir, bilir misiniz? Zehirlenen sevgi yalnızlığa mahkum olmuştur.
İçinizde bir boşluk vardır, derinlerde bir yerde pek görünmeyen ama görünen heryere etki eden bir yerde..
İşte insan, ‘O’ boşluğu her’an ve her yerde doldurmaya çalışır.. Doldurmazsa o boşluğu, işte asıl o zaman bir boşluğa düşer..
Boşlukta kaybolmak gibidir bu. Çırpınırken ve her şeye rağmen var gücünüzle haykırırken; ayaklarınızı basacak bir yer ararsınız…
Susarsınız, ama gözleriniz haykırışınızın şiddetinden, damla taneleri indirir…
Kaçmak istersiniz ama nereye? İçinizdeki boşluğun verdiği ıztıraptan nereye kaçaçaksınız?..
Kendinizden başkasıda değilsiniz ki, kendinizden çıkıp kaçasınız…
Vel hasıl ‘O’ boşluğu doldurmak zorundasınızdır… Ya da ‘O’ boşlukta kaybolmak durumundasınızdır..
Doldurmayı yeğlersiniz..
Sevgi boşluğuna, Allahtan bağımsız sevgileri her doldurduğunuzda; Uzaktan güzel görünen yaklaşırken daha bir güzelleşen ‘seraba’ biraz daha pek daha yaklaşır/yakınlaşırsınız..
Allah’ın size verdiği tüm enerjinizi ‘aşk’la ve de onun zorunlu sonuç çıkarımı olan ‘meşk’le bunlarla birlikte ‘şevk’le koşarsınız.. Yorulmak anlamsızdır…
Çünki siz anlam verdiğiniz ‘Leyla’nıza doğru koşuyorsunuzdur…
Çöl sıcağında ve milyarlarca kum taneleri arasından koşarak gelen siz, sıcağın ve yorulmanın verdiği doğal ihtiyaçlarınız gereği gördüğünüz ‘su serabına’(leylanın serabına) artık tüm bedeninizle ‘su’ya ruhunuzla ‘leyla’ya tam olarak ‘susuz’ bir hale gelirsiniz..
Ona ulaşmak için her şeyinizi(beklide Allahınızıda) geride bıraktığınız bir anda; Ona ulaşmak için artık tek bir el hamleniz kalmışken ve artık O’na elinizi uzatmışken: ‘Engin çöllerde seraptadır ve engin çöllerde serap gibidir. Susayan kimse onu, su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz.’(Nur-39) gerçeği ile karşılaşır/karşı karşıya kalırsınız..
Anlam verdiğiniz tek bir ‘şey’ için tüm anlam verdiğiniz değerleri geride bırakmışken; ‘O’ tek bir gerçeğinde böylece anlamsızlaştığına şahid olursunuz.. Şahid olmanın en kötü talihini yaşayan ‘siz’(in) artık hiçbirşeyiniz kalmamıştır. Ve siz Öylece kalakalmışsınızdır..
Bitmişsinizdir, tükenmişsinizdir, pişman olmaktan bile utanır hale gelmişsinizdir.. Yaşamak, Yaşantınıza ağır gelmiştir artık..
Ve aynı sesden, size gerçeği hatırlatan bu üstün ve pek şerefli yaratıcıdan, yeni bir söz gelmiştir..
Ey haddi aşarak! nefislerine zulmeden kullarım. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Muhakkak ki, Allah bütün günahları bağışlar. O Ğafur ve Rahîm’dir.” (Zümer Sûresi, 39/53)
Size gerçeği anlatan şerefli, pek şerefli yaratıcıdan duyduğunuz bu ümit cümleleri sizi, sizden; sizi kendinizden geçir mişdir.. artık…
Her şeye rağmen mi Ya Rab?... sualine…
‘Her şeye Rağmen Ya kulum’ diyen bu sesle yeniden kendinizi bulmuş, yeniden kendinize gelmişsiniz artık…
Ve artık içinizin en sakin en sessiz yerinden bir infilak patlayıverir..
Ben leylama gidiyorum, çekil önümden leyla
Gayrı dünyevi cennet olsa durmam bak çağırıyor beniii…
Kalemşör…
Karaman/2011
--------------------