İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
ARAKAN "Ümmetin unuttuğu ülke Arakan" Ekli dosyayı görüntüle 5303
15. yy'da İslamiyet ile tanışan Arakan kısa sürede sultanlıklarını kurarak bağımsız oldular.
1784 yılında Burma işgali sırasında Arakan'ın iki yerli halkı Rohingya müslümanları ve Budist Rakhineler ciddi baskı ve zulüm görmüştür.
Bu dönemde Burmalıların zulmünden kaçan binlerce Arakanlı Hindistan'a göç etmek zorunda kalmıştır.1826 yılında İngilizlerin bölgeye hakim olmalarının ardından Burma işgali sona ermiş ve Arakan'da 120 yılı aşkın sürecek İngiliz işgali başlamıştır.
.
.
.
.
Devamı:http://www.ihh.org.tr/uploads/2012/arakanraporu2012.pdArakan'dan Cihad Haberleri
Patani, Tayland sınırları içerisinde ve Tayland’ın güneyinde yoğun olarak Müslümanların yaşadığı bölgenin adıdır. Tayland Müslümanları olarak bilinen bu kesimin büyük bir çoğunluğu köken olarak Malay ırkına mensuptur.
Güneydoğu Asya’daki tarihi antik çağlara dayanan Patani, 15. yüzyılda bir İslam krallığı haline geldi ve bu dönemde en parlak çağını yaşadı. Patani İslam Krallığı, 15. ve 17. yüzyıllar arasında önemli bir ticaret ve eğitim merkezi haline geldi. Patani, bu yüzyıllarda bölgeye akın eden sömürgeci güçlerin doğrudan saldırısına maruz kalmamış olsa da, yanı başındaki Siyam Krallığı’yla çetin bir mücadele içerisindeydi. Bu uzun süreli mücadele sürecinden sonra iç karışıklıkların da etkisiyle zayıflayan krallık, bölgedeki sömürgeci güç İngiltere’nin de desteğiyle daha sonraki yıllarda Siyam Krallığı’nın topraklarına dahil edildi.
Tampon bölge olmasının getirilerini kullanarak sömürgeci güçler arasında başarılı bir denge siyaseti izleyen Tayland, Güneydoğu Asya’da büyük güçler tarafından sömürgeleştirilemeyen tek ülke olarak kalmayı başarmıştır. Patani’nin İngiltere tarafından Tayland’a bırakılması da, büyük ölçüde sömürgeci güçler arasındaki reelpolitik dengeleri kullanmasıyla ilişkilidir. 1909 yılında resmen Siyam topraklarına dahil edilen Patani, bu yıldan itibaren sürekli bir direniş içerisine girdi. Tayland’ın 1938’de başlattığı reform hareketleriyle din, dil ve kültürel yapısına sürekli müdahale edilen Patani’deki direniş, 1940’lı yıllarda doruğa ulaştı. Bu dönemde Patani siyasi direnişinin öncüsü olan Hacı Sulong’un meseleye uluslararası hukuk çerçevesinde çözüm bulma girişimleri, bölgenin adını nihayet dünya kamuoyuna duyurdu. Hacı Sulong’un amacı, Patani halkının dinî ve kültürel kimliğine yapılan müdahaleleri durdurmaktı. 1960’larda tekrar ortaya çıkan direniş grupları arasında bir birlik sağlanamamasından dolayı, Patani direnişi bu yıllarda 1940’lı yıllardaki kadar etkili olmadı. 1960–1980 yılları arasındaki mücadele dönemi, 1980’de göreve gelen uzlaşmacı Tay yönetiminin özellikle ekonomik alandaki yenilikleriyle duruldu. 1990’lı yıllarda kendilerine siyasi katılım hakkı da verilen Patani halkı, Tayland yönetimine karşı nötr bir tavır içerisine girdi. Lakin Patanililere verilen imtiyazlar, bu halkın Tayland’a karşı hissettiği tarihî öfkeyi ve süregelen ekonomik problemleri örtemedi. Öte yandan Tay yönetimi de, Patani halkını potansiyel tehlike olarak görmekteydi. Bu yüzden, önceki dönemdekiler kadar yoğun olmamakla birlikte bölge üzerindeki baskılar sürmekteydi.
Son 20 yıldır büyük ölçüde küllenmiş olan olaylar, 2000’li yıllarla beraber tekrar alevlendi. Amerika’daki 11 Eylül saldırıları sonrasında tüm dünyayı etkisi altına alan “terörizmle savaş” kasırgası, bu küçük bölgeyi de vurdu. Güneydoğu Asya’da, El-Kaide liderlerinden olduğu iddia edilen Endonezya kökenli Hambali’nin Tay toprakları içerisinde yakalanması gözlerin buraya çevrilmesine neden oldu. Ordularını bu bölgeye yönlendiren Tay yönetimi, bu konuda ABD’den yardım ve taktik takviyesinde bile bulundu. Birçok muhalif tarafından olayları abarttığı düşünülen Tay yönetiminin hızını alamayarak 28 Nisan ve 25 Ekim 2004’te meydana gelen protesto gösterilerine yaptığı sert müdahaleler, adeta bir savaş niteliğindeydi. 2004 yılı başından bu yana bölgede süregelen olaylar, bu mahzun halkın acılarını bir kez daha tazeledi. Bölgede yaklaşık iki yıldır uygulanan sıkıyönetim döneminde 100’e yakın kayıp ve 1000’e yakın öldürülme hadisesi vuku buldu. Son olaylar, Güney Tayland olarak tanıtılıp ismen sahiplenilen bu bölgenin mânen dışlanmışlığının bir göstergesiydi.
Topraklarının sömürülmesi dışında Tayland’la hiçbir bağlantısı olmayan Patani halkının direnişi bilinmeye değer bir mücadeledir. Sayıca az olan bu halkın dinî ve kültürel değerleri uğruna verdiği büyük mücadele, Patani halkının özgürlüğe duyduğu özlemin ifadesidir. Bu değerleri kaybetmenin varoluşlarını anlamsızlaştıracağı düşüncesinde olan Patani halkı, bu düşüncenin bedelini hâlâ ödemektedir. Seslerini dünyaya duyuramamış bu halkın yıllardır verdiği mücadele bugüne dek devam etmiştir.
COĞRAFİ KONUM
Patani, Tayland’ın Malezya’ya sınır olan güney bölgesinde Malezya, Singapur, Endonezya ve Brunei’nin oluşturduğu Malay takımadasının Asya’ya olan uzantısının son kısmıdır. Bu yüzden Malay yarımadasının bir parçası olarak kabul edilir. Patani, güneyde Malezya’nın Kılantan ve Kıdah eyaletleriyle, batıda Andaman ve doğuda Çin denizi ile çevrilidir. Patani’nin Tayland hakimiyetine girmeden önce Kra kıstağına kadar uzanan kuzey sınırları ise, Tayland’a ilhakından sonra 40 bin km2 azalarak Songla’ya kadar inmiştir. Yüzölçümü 13.721 km2 olan Patani; Yala, Narativat, Satun, Patani ve Songla olmak üzere beş eyaletten oluşur.
DOĞAL KAYNAKLAR
Yağışlı bir iklime sahip olan Patani, geniş ormanlık alanlar ve dağlarla kaplıdır. Yüzölçümü bakımından küçük bir alana sahip olmakla birlikte Patani, doğuda Çin ve batıda Andaman Denizi’ne kıyı olan sahiller boyunca uzanan zengin ovaları ve vadileriyle Tayland’ın en verimli topraklarına sahiptir. Balıkçılık da bölgede başta gelen ekonomik faaliyetlerdendir.
Patani topraklarının üçte biri, kereste üretiminde kullanılan tik ağaçlarıyla kaplıdır. Tayland’ın önemli ihraç maddelerinden olan kalay, kurşun, kauçuk ve kereste, en çok bu bölgede üretilmektedir. Altın, gümüş, demir, bakır, antimon, tungsten ve manganez gibi madenler Patani’deki diğer önemli yer altı kaynaklarındandır. Yine birçok bitki türünün yetiştiği bölgede Hindistan cevizi ve bambu en yaygın ağaç türleridir. Pirinç, tahıllar arasında en fazla üretimi yapılan tarım ürünüdür. Narativat’ın Tomok bölgesinde zengin altın madenleri ve deniz suyundan tuz üreten çok sayıda tesis bulunmaktadır. Bunun yanında Patani’nin kıta sahanlığında 2000 km2’lik bir alanı kaplayan 180 bin m3’lük doğal gaz ve petrol yatakları da mevcuttur.
DEMOGRAFİK YAPI
Patani Malayları, Tayland’da, Çinlilerden sonra ikinci büyük etnik gruptur. 65 milyonluk Tayland’ın (2005 sayımlarına göre) %4’lük bir kısmını teşkil eden Malay Müslümanlar, Tayland genelindeki tüm Müslümanların %80’ini oluşturmaktadır. Benzer şekilde; Patani, Yala ve Narativat’taki toplam nüfusa oranları da %80’dir. Satun ve Songla eyaletleri de göz önünde bulundurulduğunda bölgedeki toplam Malay nüfus 3 milyon civarındadır.
Patanilileri Müslüman olan ve olmayan diğer azınlıklardan ayıran en önemli özellik, bu bölgenin yerli halkı olmalarıdır. Tarihte, Güneydoğu Asya’nın en önemli Müslüman krallıklarından olan Patani’nin, bu topraklardaki geçmişi 15. yüzyıla dayanmaktadır. Bu yüzden Tayland nüfusu içerisinde sayıca az olan Patani Malayları, anavatanları olan bu bölgede çoğunluğu oluşturmaktadır.
SOSYO-EKONOMİK DURUM
Tayland, ihracat ürünlerinin %35’ini Patani’den sağlamaktadır. Buna rağmen Patani, Tayland genelinde ekonomik olarak en fakir bölge konumundadır. Ekonomik koşulların yetersizliğinden dolayı, çoğunluğu kırsal kesimde yaşamakta olan Patanili Malayların %80’i tarımla uğraşmaktadır.Pirinç üretimi en yaygın tarım faaliyetleri arasında gelmektedir. Patanililerin pirinç üretiminin ülke üretimi içindeki oranına dair kesin veriler olmamakla beraber bazı yerel kaynaklar, Patani’nin Tayland’ın pirinç üretiminin %10’unu, yani yıllık olarak 50 bin tonunu karşıladığını belirtmektedir. Diğer önemli tarım ürünü olan kauçuk ise, ülke içerisinde en fazla burada üretilmektedir. Bunun yanında bu bölgede Uzak Doğu’ya ait rambutan, düryan, mangustin gibi tropik meyvelerin üretimi de küçük ölçekli tarım faaliyetleri arasında yer almaktadır.Yine de bütün bu tarım faaliyetleri, Patani Malaylarının günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye geçmemektedir. Bunun en önemli sebebi ise, Patani’nin özellikle 1950’li yıllardan bu yana Tayland tarafından ekonomik olarak ihmal edilmiş olmasıdır. Zaman zaman bölgenin ekonomik olarak iyileştirilmesi için ortaya konan projeler, yatırımların yetersiz olması ve genelde başka alanlara aktarılması yüzündenbugüne dek pek çok kez sekteye uğramıştır. Bu yüzden bölge halkı, bugüne kadar kendi imkanlarıyla ekonomik problemlerinin üstesinden gelmeye çalışmıştır. Fakat bu sefer de ilkel yöntemlerle üretilen tarım ürünleri düşük kaliteli oldukları gerekçesiyle, Tay hükümeti tarafından rağbet görmemektedir. Bu yüzden Patanili çiftçiler maliyetini hiçbir şekilde karşılamayan tarım ürünlerini çok ucuza Çinli ve Tay tacirlere ya da Malezya ve Singapur’a satmaktadırlar.
Tarımın yanında diğer önemli geçim kaynağı balıkçılıktır. Tarım sektöründe olduğu gibi balıkçılıkta da genelde Malezya ve Singapur’la ticaret yapılmaktadır. Fakat son yıllarda, yine Çinlilerin ilerlemiş tekniklerle balıkçılık sektörünü ele geçirmesiyle Patani’nin önemli bir gelir kaynağı daha tehlikeye girmiş durumdadır.
Patani’de diğer bir potansiyel gelir kaynağı olan fakat bazı Çin ve İngiliz şirketlerin hakim olduğu maden ocakları ise halka büyük ölçüde kapalıdır. Çin ve İngiliz şirketleri buralarda çalıştırılmak üzere bölge insanı yerine, Tayland’ın kuzeyinde yaşayan Çinlileri ve Tayları tercih etmektedir. Kendi topraklarında ekonomik olarak her yönden mağdur edilen Patanililer ise, çareyi komşu ülkeler Singapur ve Malezya’da çalışmakta bulmaktadırlar.
TARİHİ SÜREÇ
Patani Krallığı’nın Siyam(Tayland Krallığı)’la olan mücadelesi, son olarak hakimiyeti altına girdiği 1786 yılından çok daha öncelere dayanmaktadır. 16. yy.'dan beri var olan siyasi çekişmeler bu iki devleti siyasi rakip haline getirmiştir.
19. yy.'lın sonlarında başlayan Tayland'ın Patani'ye ilhakı sonucu bölgede başlayan isyanlar Tayland'ın ipleri gevşetmesiyle(vergide taviz ve bazı siyasi haklar) dindi.
Tayland’da yönetimde bulunan Halk Partisi, Patani halkını Tay siyasetinde büyük ölçüde dikkate almaktaydı. Böylelikle yönetim, Malayları siyasi hayata katarak, entegrasyonu sorunsuz bir şekilde gerçekleştirmeyi hedeflemekteydi. Fakat bu rahatlama süreci, 1938’de yönetime gelen askerî rejimle büyük oranda sekteye uğradı. Yeni lider Mareşal Pibul Songram, azınlıkların hızlı bir asimilasyon sürecine girmeleri için katı politikalar içeren bir reform programı başlattı. 1932’de Siyam Krallığı’nın mutlak monarşi sisteminin kaldırılmasından bu tarihe kadar, ülkede bu denli yoğun bir milliyetçi modernist reform süreci görülmemişti.
Tay milliyetçiliği ve Taycılık fikrinin hakim olduğu Tay Devlet Kanunu’yla azınlıklar, Taylar gibi giyinmeye, Tayca konuşmaya, bunun da ötesinde Budizm’e tabi olmaya zorlandılar. Bu yasanın en çok zorladığı azınlık ise Malaylardı(Patani halkı). Müslüman Malaylar, diğer azınlıklardan sosyal, kültürel ve dinî olarak oldukça farklıydılar. Müslümanların Tay elbiseleri giyip, Budist din törenlerine katılması imkansızdı. Henüz bu yasayı kabullenememiş Malaylar için 1944’te durum daha da kötüleşti. Bölgede İslami uygulamalar ve Malay dili yasaklandı. Bu dönemde gündeme gelen “Güney Tayları” ya da “Tay Müslümanları” ifadeleri, Tayland’ın kendi bünyesinde farklı dinden ziyade, farklı etnik gruplara müsamaha göstermediğinin bir belirtisiydi.
1941’de Pasifik Savaşı’nın çıkmasına kadar asimilasyon politikalarını sürdüren Tayland, savaşın patlak vermesiyle Malay topraklarında İngiltere’ye karşı Japonya ile ittifak yaptı. Tayland bu ittifakla, 1909’da Anglo-Siyam Antlaşması’yla İngilizlerin eline geçen Malay eyaletlerini geri almak istiyordu. Savaş sonunda Japonlar, İngilizlerden aldıkları Kıdah, Perlis, Tiringano ve Kılantan bölgelerini Tayland’a verdiler. Bu durum görünüşte olumsuz bir gelişme olsa da, Patanili Malayların işine gelmişti. Çünkü Patanililerin, İngiliz sömürgesi altındaki diğer Malay eyaletleriyle bir araya gelmeleri, Tayland’a karşı daha büyük bir direniş göstermeleri için bir fırsat olabilirdi.
Devrik Patani Sultanı Tınku Abdülkadir’in oğlu Tınku Muhyiddin bu durumdan faydalanarak Kılantan’a gitti ve buradaki Patanilileri, İngilizlerin desteğiyle Japonya aleyhine örgütledi.
Böylelikle başlayan direniş faaliyetleri bölgede ki Malay eyaletlerini Malezya veya Endonezya Devletlerine katma çabasıyla devam etti.
Son olarak 2001’de göreve gelen yeni yönetim ve 11 Eylül olaylarından sonraki gelişmeler, Patani’deki küllenmiş direnişi yeniden alevlendirdi. Güneydoğu Asya’yı terörizmle savaşta ikinci hedef haline getiren, 2001’de Endonezya’nın Bali Adası’nda meydana gelen bombalama eylemlerinin Patani’de planlandığı iddiası üzerine Tayland, bir kez daha burayı mercek altına aldı. Endonezya hükümetinin bu iddiaları çürütmesine rağmen, Tayland bu küçük topluluğu, terörizmle savaşta Güneydoğu Asya’nın Afganları ilan etti ve Patani’deki şiddet olayları tekrar tırmanışa geçti.