Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sultan Fatih Şeriat'çıdır..

aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
..SULTAN FATİH ŞERİAT'I İCRA EDİYORDU..
41. Sultan Fatih'in kendi kanunnamelerini hazırlatarak, özellikle İslam ceza hukuku hükümlerini kaldırdığı ve İslam'a aykırı kanunlar yaptığı söylenmektedir. Bu doğru mudur?
Bizim Osmanlı Kanunnameleri adlı eserimizde, Fatih Sultan Mehmed'e ait 75 Kanunname neşredilmiş bulunmaktadır. Bunlardan ilk ikisi Umumi Kanun mahiyetindedir ve itiraz edilen hükümler de burada yer almaktadır. Fatih'e ait 2 numaralı kanunnameden nakledilen, aynı zamanda 2. Bayezid, Yavuz ve Kanuni'ye ait Umumi Kanunnameler'in de 1. maddesini teşkil eden ilk maddeyi, İslam Hukuku'na aykırı ve Bizans ceza kanununun restorasyonu olarak takdim etmek ise, tıpkı Barkan Köprülü ve Berkes gibi, İslam Ceza Hukuku'nu ve bu ilahi nizamın Osmnanlı Devleti'ndeki tatbikat şeklini, yeterince değerlendirememek demektir. Fatih'e ait 2 nolu kanunnamenin ilk üç faslı, tıpkı diğer umumi kanunnameler gibi, ceza hukukuna aittir ve daha ziyade ta'zir cezalarını tanzim etmektedir. İslam hukukunda üç grup ceza bulunduğunu, had ve kısas cezalarını uygulamak için gerekli unsurlar bulunmadığı zaman ulul emirce tanzim edilecek ta'zir cezalarının devreye gireceğini hemen hatırlatalım. Konuyu daha ayrıntılı olarak görelim ve 1. maddeyi okuyalım:
Kanunnamenin ilk üç faslı (md.1-27) ceza hukukuna aittir ve daha ziyade ta'zir cezalarını tanzim etmektedir. Bu üç fasılda had ve kısas cezalarının kaldırılmadığını, bilakis bu cezaların tatbiki için gereken unsurlar bulunmadığı takdirde tazir cezası olarak uygulanacak para cezalarının yani cürm ü cinayet cezalarının (ki buna tazir bil-mal denmektedir) tesbit edildiğini madde hükümlerinden anlıyoruz. Bu sebeble Fatih Kanunnamesi'nin İslam hukukundaki had ve kısas cezalarını değiştirdiği şeklindeki değerlendirme, ilmi olmaktan da öte gülünçtür. Zaten Kanunnamede bulunan "EĞER ADAM ÖLDÜRSE, YERİNE KISAS ETMESELER...", "EĞER AT UĞURLARSA; ELİN KESELER.." gibi ifadeler de kanaatimizi teyid etmektedir. Çünkü birincisi kısas cezasını tanzim ederken, ikincisi hadd-i sirkatin cezası olan el kesme cezasını düzenlemektedir.
"1.Madde: Eğer bbir kişi zina kılsa, Şeriat huzurunda sabit olsa, ol zina kılan evlü olsa ve dahi bay olursa ki, bin akçeye dahi ziyadeye gücü yeterse, cürm üç yüz akçe alına. Evsat'ul-hal olursa kim, altıyüz akçeye malik ola, cürm iki yüz akçe alına. Andan aşağıya gücü yeterse, cürm yüz akçe alına. Andan dahi aşağa hallü olursa, elli akçe; andan dahiaşağa ki, gayette faki'ül-hal olursa kırk akçe cürm alına."
Bu üç fasıldaki kanun maddeleri de had ve kısas cezalarını kaldırmamaktadır, belki bu cezaların tatbiki için gereken unsurlar bulunmadığı takdirde, uygulanacak ta'zir cezalarını tesbit etmektedir. Mesela Kanunname'nin 1. maddesinde zina suçunun ta'zir cezaları yani Fıkıh kitaplarında Ta'zir Bil Mal denilen cürm-ü cinayet yani para cezaları tayin olunmaktadır. Zina suçunun unsurları tam olmadığı ve had cezaları tatbik edilemediği takdirde bu cezaların gündeme geleceği, aynı maddeyi tekrarlayan diğer kanunname maddelerinde "EĞER HAD URULMAZSA" denilerek açıklandığı gibi, Fatih devrindeki Şeriyye Sicilleri'nde görülen ve "Osmanlı Kanunnameleri" adlı eserimizin 1. cildinin mukaddimesine koyduğumuz zina suçu ile alakalı Şeriyye Sicil örneğinden de bunu anlıyoruz. Zaten Fatih'in kendi kanunnamesinde de benzeri ifadeler vardır. 16. maddede "EĞER AT UĞURLASA, ELİN KESELER; KESMEZLERSE 200 AKÇE CÜRM ALINA" denilmektedir. Yani hırsızlık suçunun unsurları tam olursa, elin keseler yani had cezası uygulayalar. Eğer kesmezlerse yani uygulanmazsa, bu durumda ta'zir cezası olarak 200 akçe para cezası alalar. 13. maddede de "EĞER ADAM ÖLDÜRSE, YERİNE KISAS ETMESELER, KAN CÜRMİ..." denilmektedir..
Diyelim ki, A, adam öldürdü. cezası da kısasdır. Ancak maktülün velileri afv ettiklerinden kısas etmediler. Bu durumda mirasçı diyetini alacak ve suçlu salı mı verilecektir? Hayır. Devletin de kamu davası açarak yargılayıp ta'zir cezası verme hakkı vardır. Eğer kısas yapılsaydı, bu hak ortadan kalkacaktı. İşte Kanunname, ta'zir cezası olarak 400 ila 50 akçe arasında para cezasına çarptırılmasını emretmektedir. Önemle ifade edelim ki, "Osmanlı Kanunnameleri" adlı eser, Osmanlı Devleti'nin bir İslam Devleti olduğunu; yukarıda isimleri sayılan bazı ilim adamlarının iddialarının tersine İslam Hukuku'nu hayatın her safhasında uyguladıklarını ve aksi görüşlerin belgelere dayanmadığını isbat için kaleme alınmıştır.
Bu ve benzeri konularda itirazlarını devam ettirenleri, Fatih'in Kazaskerliğini yapmış olan Molla Hüsrev'in "Dürer ve Gürer" adlı iki ciltlik hukuk eserine ve de bu hükümlerin uygulama örnekleri demekolan Bursa'daki Fatih dönemine ait binlerce mahkeme kararlarına havale ediyoruz"
(BİLİNMEYEN OSMANLI - Prof Ahmed Akgündüz - Syf. 89-90)
 
 
 
Gazi Sultan Fatih'in babası Sultan 2. Murad Gazi'ye Karamanlı denen hain için katl fetvasını yollayan İmam İbn-i Hacer el Askalani, İmam Suyuti'nin talebesi Fatih Camii İmamı İbrahim El Halebi, Şeyhülislam Ebu Suud, İmam Muhammed Birgivi, Akhisarlı Kafi Hasan Efendi, Şeyh Ebul Beka Kefevi, Kadızade İslamboli, Molla Aliyül Kari, Allame İbni Abidin, Ahmed Cevdet Paşa.. ve daha sayısız -mağribden maşrıka tüm- Ehli Sünnet Ulema;
Ve devrin sair İslam Devlet ve devletçiklerinin Ümera ve Uleması, Açe Sultanı Alaaddin, Pakistan Gücerat Sultanı Bahadır Şah, Türkistan Hanı Burak Han, Mısır Memluk devleti vs mağribden maşrıka tüm Sünni İslam Emirlikleri, -ki hepsi de Hilafet'in İslambol'a taşınmasından itibaren Osmanlı'ya biat etmişlerdi-
Ve Ahmed Şakir, Seyyid Kutub, Abdullah Azzam, Prof. Ahmed Akgündüz, Prof Ahmet Şimşirgil, Prof İlber Ortaylı, ve daha sayısız muasır alim, gazi, ve müslümanıyla müsteşrikiyle bin birçeşit tarihçi ve mütehassıs kimsenin ittifakıyla Osmanlı bir islam Devleti idi..
Öyle; bir kelimeyi makas cımbız yaparak ve o devrin kullanım manasından kaydırarak yapılacak yorumlar hem belgelere tarihe aykırıdır hem de Ümmetin icmasını red etmektir.. Bu kadar adam ahmak veya cahil idi bi ben akıllıyım demektir, Akgündüzün dediği gibi, ilmi olmaktan da öte komiktir.. Zavallılıktır.. Ve tabi ki Zındıklıktır..
Asrı Saadet'ten sonra, tabi ki asrı saadet gibi ve onun kadar olmasa da umumen Şeriatı icra eden ve "adil devirleri" ve "nisbeten adil devirleri" ve "zalim devirleri" hep iç içe geçmiş ve inişli çıkışlı olarak bu asra dek gelen; zaman zaman şahlanışların ve altın çağların da yaşandığı; Emevi ve Abbasi ve Osmanlı'yla, 1920'lere dek 1300 sene yeryüzünde İslam İktidarı mevcuttu ve her devrinde de dünyanın süpergücü olma vasfını muhafaza ediyordu, dahildeki münafıklar ve zındıklar eliyle ve hariçten yedi düvelin üstüne çullanmasıyla yıkılan Hilafet'e şimdilerde kimler ençok saldırıyor? Tabi ki bundan kuyruk acısı olanlar, evvela doğulu ve batılı Asli Kafirler, Laikçi kafirler, ve de Rafızi, Gulat Sufi, Mealci Mutezili, Harici ve saire Ehli Sünnet dışı taifeler, ve de bu saydıklarımızın iftira ve tahrifatlarına aldanan ve ecdadımıza tekfir veya tahkirde bulunarak aslında bindiği dalı kesen cahiller..
Bir misal olsun diye şöyle bir mühim ve ilginç hadiseyi nakledelim:
Malumdur ki Osmanlı ilk asrında Karamanlı, sonraki asırları boyunca Safevi İran ve en son asrında da Suudi; hain ve zındıkların ihaneti ve ayak bağı olmasıyla çok kan kaybetmiştir. Bu şanlı şerefli gaza devletini yıpratan bu sapkın ve hainler hakkında ayrıca söylenecek şeyler vardır ve yeri geldiğinde söylemişiz yazmışızdır, şimdi bu bahsi uzatmadan şu meşhur hadiseye göz atalım;
Yıllar boyunca sürekli Osmanlı'yı arkadan vurmayı ve batı ile işbirliğini adet edinen Karamanoğlu münafığı için Mısırdaki 4 mezheb ulemasından fetva isteyen 2. Murad Gazi hazretleri(Hazreti Fatih'in babasıdır)'ne bakalım ne buyurmuş devrin en büyük alimleri:
 
 
"..Macarlarla sulh akdine muvaffak olarak rahatlayan Osmanlı padişahına Arabların en büyük ve salahiyetli dört mezheb imamından istediği fetvalar da gelmiş bulunuyordu.
Karamanoğlu İbrahim Bey hakkında verilen fetvaların en ağırı Şafi mezhebi imamlarından meşhur fakih, muhaddis ve tarihçi İBNİ HACER-İ ASKALANİ tarafından verilmiştir. İbn-i Hacer pek çok deliller getirmek suretiyle Karamanoğlu'na karşı harp etmeye muktedir olanların hiç durmayıp onunla çarpışmalarının vacip olduğunu ve İbrahim Bey'in katlinin gerektiğini bildirmişti.
Maliki mezhebi alimlerinden Kadıü'l-Kudat Şeyhülislam BEDREDDİN TUNUSİ ile Hanbeli mezhebi alimlerinden Kadiü'l-Kudat ve Şeyhülislam BEDREDDİN BAĞDADİ de İbrahim Bey'in katledilmesinin gerektiğini ifade etmişlerdi.
Hanefi mezhebi alimlerinden meşhur fakih, müfessir, Kadiü'l-Kudat ve Şeyhülislam SADEDDİN-İ DEYRİ ise Karamanoğlu'nun yapmış olduğu bu fenalıktan tövbe edip Hak'ka rücu eyler ve Frenkler'le harb eden Osmanoğlu'na askeriyle yardım ederse tövbesinin kabul edileceğini aksi takdirde dünya ve ahirette hüsran içinde kalacağını beyan eylemiştir.."
(KAYI-2- Prof Ahmet Şimşirgil - Syf. 59)
 
 
 
 
 
 
 
 
Akıncı
 

 
 
K Çevrimdışı

Khaled21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bilmediğim bilgiler var ilginç bu arada kadızadeliler hakkında bilgi verebilirmisin akıncı?
 
Üst Ana Sayfa Alt