Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Suriye Devrimine Içeriden Bir Bakış

İSTİŞHAD Çevrimdışı

İSTİŞHAD

الله لا ينسى أحداً ، هذا أمر كاف ليطمئن قلبك
Admin
Suriye Devrimine İçeriden Bir Bakış


Suriye devrimine destek veren kesimlerin katıldığı bir forumda devrimi bekleyen tehlikeler değerlendirildi.


Üç hafta önce önde gelen El Kaide forumu Şumuh'ul İslam üyeleri devam etmekte olan Suriye cihadı için kapsamlı bir strateji üzerinde çalışmaya başladılar. Belli bir El Kaide mühendisliği tarafından başlatılan bir başlıkta sitenin düzinelerce üyesi gözlem ve tavsiyelerini paylaştılar.

Bir hafta sonra 9 Şubat'ta başlığı açan aynı kişi forum üyelerinin fikirlerinin tamamını temsil etmesi niyetiyle bütün bu katkıları tek bir stratejik belgede birleştirdi. Yazar belgeyi hassas olarak nitelendirdi ve Şumuh'a erişimi olmayan cihadcılarla sadece e-mail vasıtası ile paylaşılması tavsiyesinde bulundu. (Şumuh forumu şifre korumalı ve yeni üyeleri hemen kabul etmiyor) Şeffaflık amacıyla belgenin tamamını aşağıda tercüme ettim.

Büyük olasılıkla Şumuh'un “kapsamlı Suriye stratejisi” savaş meydanındaki cihadcılar için bitmek bilmeyen iç savaşı büyük cihad düşünürlerinin nasıl gördüğünü merak eden araştırmacılardan daha az stratejik değer ifade ediyor.

Bu bağlamda belge iki şeyi ortaya çıkarıyor:

Birincisi Suriye cihad medyasının muzaffer tonuna rağmen Şumuh üyeleri devam eden ve gelecekte olması beklenen hadiseleri tasvir ederken daha az coşkulu bir söylem kullanıyor.

Şu anki durum için umutsuzlukla karışık bir korku, gelecek için ise cihadcıların her taraftan sarılacakları hissiyatı var.

Cihadcıların görüşüne göre mücahitlerin başarısını engellemek için bir Batı müdahalesinin olması kesindir; Batı İsrail ve İranlı müttefikleri ile birlikte Suriye’nin sınırlarını kapatacak ve cihad tehdidini ortadan kaldırmaya girişecektir. Suriye’yi bölecek ve İslamcıları (Müslüman Kardeşler kastediliyor- Çeviren) iktidara getirecektir.

İkincisi, Şumuh'un tavsiyeleri savaşın çok uzun süreceğini varsayıyor. Bu tavsiyeler arasında sınırlar kapatılmadan önce Suriye’deki cihadcıların sayısını hızlı bir şekilde artırmak, rejimin ağır ve konvansiyonel olmayan silahlarının kontrolünü ele geçirmek, daha etkili propaganda için birleşik bir medya organizasyonu kurmak, ve ne pahasına olursa olsun ve ne kadar cazip görünürse görünsün Müslüman Kardeşler gibi İslamcılarla ittifaktan kaçınılması gerektiği bulunuyor.

Bir bütün olarak Şumuh'un kapsamlı stratejisi Suriye cihadının ve daha genelde Suriye’nin geleceği için bariz biçimde karamsar öngörülerde bulunuyor. Bu gelecek ay ve yıllarda Suriye cihadının başarıya ulaşmasının önündeki zorluklarla yüzleşmeye yönelik oldukça gerçekçi bir teşebbüs.

Şumuh'ul İslam'ın Kapsamlı Suriye Stratejisi’nin Çevirisi

Kardeşler bildiğiniz gibi bu başlığın amacı mücahidlerin ve destekçilerinin, özellikle de Suriye ve civar cephelerindeki mücahidlerin faydalanacağı mümkün olduğu kadar çok fikir ve öneriyi biraraya getirmektir. Böylelikle forumumuzun geleneksel destek, yayın, seferberlik ve teşvik rollerine ek olarak Allah’ın yardım ve inayeti ile amaçladığımız hilafet hedefimize mümkün olan en hızlı şekilde ve asgari zayiatla ulaşmamızı sağlayacak, bu yoldaki adımları bize gösterecek kaliteli çalışmalar ve tavsiyeler verecek çok yönlü araştırma raporlarının da merkezi olmasını istiyoruz. Tıpkı düşmanlarımızın araştırma kuruluşlarındaki kibirli uzman ve düşünürlerinin hükümetlerinin amel ettiği tavsiye niteliğindeki raporlar yayınlaması gibi bizler de bu çalışmaları yapacağız.

Burada evvelki başlıklarda özetlenen düşünceleri birleştirerek hepsini kapsayan önemli birkaç stratejik nokta halinde sunacağız. Bu bize ve Suriye ve civarındaki kardeşlerimize düşmanlarımızın bizler için ne planladığını ve onlara ne şekilde direneceğimizi açıkça gösterecek, ayrıca günümüz ve gelecek faaliyetlerimizin kontrolünü ele alarak düşmanlarımızı -onların planlarına cevap vermek yerine- bizim planlarımıza cevap verme mecburiyetinde bırakacaktır.

Öncelikle Suriye’de veya başka yerlerde kimseyle tartışılması bile sözkonusu olamayacak iki kırmızı çizgimiz vardır. Birincisi İslami Şeriata göre yönetmek, yani Allah’ın kitabına, Peygamberinin (sav) sünnetine ve O’nun ashabına, onların seleflerinin yorumlarına göre hükmeden bir devlet kurmak. İkincisi uzak ya da yakın İslam ülkeleri arasına Sykes-Picot anlaşması ile çizilen sınırların tanınmamasıdır. Bunun istisnası asker temini, destek toplanması ve benzer durumlar için seyahat gereklilikleri ve lojistik işbirliği gibi zararsız formalitelerdir.

Bu belirtilen noktaların ışığında tavsiyeler ortaya koyacak ve –inşallah- vuku bulacağı öngörülen belli başlı hadiseler tasvir edilecektir.

Öngörülen ve devam eden hadiseler:

Birincisi, düşünürlerimizin çoğu Suriye mücadelesinin uzun süreceğini beklemektedir, bu yüzden buna göre gerekli hazırlıkların yapılması elzemdir.

İkincisi, halihazırda Haçlılar, İsrail ve İran arasında kimyasal silah depolarını ele geçirmek veya kimyasal silahları, bu suç ittifakının kendilerine tehdit gördükleri kişilerin eline geçmeden önce imha etmek için bir yarış vardır. İsim olarak belirtmek gerekirse Yahudi ve Haçlıların perspektifinden cihadcılar ve Hizbullat*, mecusi İranlılar ve Haçlıların perspektifinden ise cihadcılar kendilerine tehdit oluşturmaktadır.**

* Tipik bir kelime oyunuyla Hizbullah, Allah’ın partisi yerine iyi bilinen bir putperest tanrısı Lat’ın partisi olarak ifade ediliyor. (Jihadica’nın notu)

** Belgenin yazarı cihadcılarda yaygın şekilde görüldüğü üzere Ortadoğu’daki ittifak siyasetleri hakkında kafa karışıklığı yaşamaktadır. (Jihadica’nın notu)

Üçüncüsü, eninde sonunda “barışı muhafaza etmek”, “yahudileri korumak”, yada “zavallı masum Alevileri korumak” kisvesi altında Suriye’ye bir haçlı gücü gelecektir.

Dördüncüsü, Alevi mezhebini korumak için Suriye toprağını parçalama teşebbüsleri olacaktır. Böylelikle Suriye’nin diğer bölgelerindeki Sünnilerin gırtlağında sürekli bir Haçlı-Yahudi-Mecusi eli olacaktır. Bu durum komplonun farkında olup da ona hizmet eden, veyahut komplodan habersiz olup da aptalca tuzağa düşen cahil ne kadar İslamcı olursa olsun korunulması gereken bir sonuçtur.

Beşincisi, Esed rejimine askeri, finansal ve lojistik destek sağlanırken devrimciler ve mücahidler silah elde etmelerini engellemek için kuşatma altında alınmış durumdadır. Bunun elbette birçok sebebi var ve hepsi de yukarıda belirtilen ittifakın menfaatinedir:

- Savaşı kartlar arzu edilen şekilde dizilene ve yönetim üstlenecek kuklalar ortaya çıkana kadar uzatma
- Rejimin finansal kaynaklarını emerek bu aptal Alevinin elindeki herşeyi kurutmak
- Bu finansal kaynakları kendi insanını bombalayan rejimin boş yere kullanarak yokedeceği, ya da devrimin savaşçı birimleri tarafından ganimet alınacak silah stoklarına çevirmek
- Devrimcilerin rejimden elde ettiği silah ganimetlerinin devamını sağlamak.

Zaman içinde herkes bitap düşecek, Suriye’deki bütün silahlar yok edilecek, medeniyetin bütün işaretleri yerle bir edilecek ve Suriye taş devrine geri dönecektir. Böylelikle haçlı-yahudi-mecusi ittifakının istekleri doğrultusunda haritayı yeniden çizmek için doğrudan veya dolaylı askeri müdahalenin önü açılacaktır.

Altıncısı, Suriye’ye farklı müdahale şekilleri çoğalacaktır. Suriye’de savaşan muhalif güçler arasında, ve muhaliflerle birlikte savaşan bağımsız dış kökenli savaşçı birimler arasında çelişkili fikirler doğacak, bunlar büyük anlaşmazlıklara yol açacaktır.

Yedincisi, -Allah’ın yardımına dayanarak ve O’nun kanununu hakim kılmayı amaçlayarak- devrimin gidişatının İslamileşmesi sonrasında iktidara getirilenler “seküler İslamcılar” olacaktır. Bu seküler İslamcılar, hilafeti kurmak isteyen İslami cihad dalgasına karşı tüm güçleriyle karşı durmaları şartı ile uluslararası komplocu güçler tarafından cesaretlendirilecekler.

Başka bir deyişle kafirler kendileri savaşmamak için Müslümanı Müslümana saldırtacaklar. Elbette bu gruba (seküler İslamcılara) Alevilere karşı değil de İslam şeriatını isteyen, kendilerinin esas düşmanlarına (İslami cihadcılara) karşı savaşmaları için silah desteği verilecektir.

Sekizincisi, rejimin düşüşünden sonra haçlı-yahudi-mecusi ittifakı ve Suriye’deki müttefikleri pusulasını başka yöne çevirecek, cihadcıların akışını ve lojistik desteği önlemek için sınırları kapatacaktır. Bunu yaparak cihadcıları muhasara altına alacak ve ülkedeki müttefikleri ile çatışmaya girmelerini isteyeceklerdir.

Dokuzuncusu, sekizinci maddede belirtilen cihadcıları kuşatmadaki ortak menfaatler Türkiye’deki Kardeşler (yazıda bu şekilde geçiyor-Çeviren) hükümetini, Ürdün’deki haçlıların hizmetkarını ve Müslüman Kardeşler’deki müttefiklerini, Lübnan Hizbullahı'nı, Irak’taki Safevi hükümetini, Hicaz’daki münafık yönetimi, Mısır’daki Müslüman Kardeşleri, ve onlarla açıkça birlikte olan diğerlerini kapsayacak şekilde genişleyecektir.

Onuncusu, özetle, Suriye’deki kardeşlerimiz belki olağanüstü bir baskıya, saldırıya, zorunlu ricate, zillete ve diğer birçok şeye maruz kalacaklar. Fakat Allah’ın izniyle bunların hepsi imtihanın büyüklüğü, ve 1.5 milyar Müslümanı kurtuluşa erdirme sorumluluğunun büyüklüğü ile paramparça olacaktır. Maalesef böylesi bir övgüyü çok az kişi hak ediyor.

Tavsiyelere gelince:

Birincisi, sabredin... ve daha fazla sabredin, ve herşeyde yalnızca şanı yüce olan, dayanılacak tek merci Allah’a güvenin. O kulları hakkında herşeyi bilen ve zaferi getirendir.

İkincisi, zorluklar ne derece olursa olsun her zaman ana hedefimizi akılda tutmak. Bu da Alevi rejimin imhası, sonrasında yeryüzünde hilafetin tesisine hazırlık olarak Suriye’de Allah’ın kanununu hakim kılmak, ve bu yoldaki tüm engelleri yoketmektir.

Üçüncüsü, rejimin devrilmesinden sonra olabilecekler için gerekli hazırlıkların yapılması ve tedbirlerin alınması. Esasen bu, Suriye’deki mücahidler ve destek verenler için şu anki savaştan daha büyük bir endişe vesilesidir.

Dördüncüsü, gelecekte ihtiyaç duyulacağından büyük miktarda ağır ve konvansiyonel olmayan silah ele geçirerek bunları emniyetli bir şekilde muhafaza etmek.

Beşincisi mücahid teminini emniyetli bir şekilde artırmak, -emniyetten kasıt büyük savaşçı birimlerini Nusret Cephesi hizmetine alma olasılığı, bu esnada kişilere doğru İslami yol ve itikat bilgilerini vererek kalplerini canlı tutmak, ve taburlarda güvenilirliğini ispatlamış kişileri seçmek, ve bunun gibi şeylerdir- ve Allah’ın kanununu ihlal etmediği müddetçe Suriye’deki nüfuzlu güçler, diğer İslami kuruluşlar, aşiret reisleri ve diğerleri ile ittifak yapmaktır.

Altıncısı, hem ordaki mücahidlerin ihtiyacından dolayı, hem de sınırların açık halinin devam etmeyip yakında kapanacağından dolayı Suriye’ye mücahid akışını artırmak için çalışmalıyız. Bu mücahid akışının, diğer cihad cephelerinin boşaltılması şeklinde değil, o cephelerdeki ihtiyaç fazlası mücahidlerin gönderilmesi ve Suriye’deki mücahidlerin ihtiyaçları doğrultusunda yapılması münasip olacaktır.

Yedincisi, Ensar’uş Şeria’nın dünyadaki tüm güçleri (Tunus, Mısır, Libya, Lübnan, Ürdün, Yemen ve hatta Avrupa’dakiler) iki şekilde organize faaliyetler yapmalıdır:

Birincisi vaaz, bilinçlendirme ve iletişime yönelik ders ve faaliyetleri artırmak – medya konusunda Suriye’deki kardeşlerimize yönelik düzenli bir medya savaşı yürütülmektedir, özellikle yalancı El Cezire mücahidlerin Suriye’deki operasyon ve faaliyetlerini Özgür Suriye Ordusu’na atfetmekte, izleyicilerin beynini yıkayıp devrimin geçmiş ve geleceğinin İslami ruhunu yıkmaya çalışmaktadır- ve İslami camiayı Suriye’deki mücadelenin hakikatinin Suriye ile sınırlı olmayan küresel tabiatı, sadece baskıcı rejimlere karşı değil cani Alevilere de karşı, emperyalist Pers hayalleri kuranların arka bahçesinde duran mecusilere karşı, ve İslamı tahrip etmek isteyen herkese sınırsız destek sunan Haçlı-Yahudi ittifakına karşı olduğu izah edilmelidir.

İkincisi Suriye’deki kardeşlerimize destek toplamaya devam etmek ve ellerine ulaşmasını temin etmek, eleman temini için uygun kanallar vasıtası ile çalışmak ve dünya çapındaki menfaatlerimizin birbiri ile bağlantılı olmasının önemine işaret eden gösteriler düzenlemek. Çünkü bizler tek bir toplumuz, coğrafi ya da diğer sınırlar tarafından bölünmüş değiliz. Herkes bilmelidir ki Suriye meselesi bizler için merkezi öneme sahiptir ve ne kadar uzakta olursa olsunlar kardeşlerimize karşı komplo içine girenler asla affedilmeyecekler.

Sekizincisi, Ürdün, Irak, Lübnan ve Filistin’deki küresel cihad destekçilerinin askeri ve sivil birimleri gerektiği takdirde seferberlik için hazır olmalıdır. Bunun anlamı, 7. maddede belirttiğimiz gibi önce barışçıl gösteriler olacaktır, ancak bu gösteriler Suriye’deki kardeşlerimiz dış güçler tarafından veya Suriye’deki diğer devrimci kesimler özellikle de Müslüman kardeşler tarafından kuşatılıp komploya maruz bırakıldıklarında bütün bölgeyi savaşa çekme tehdidi taşıyacaktır.

Böyle bir komploya katılan kişilerin çıkarları hedef alınacaktır. Parmaklar tetikte olmalıdır. Esasen bu nokta bir korku dengesi oluşturarak Suriye’deki kardeşlerimize ülkedeki faaliyetlerine odaklanmalarını sağlayacak desteği vermek için çok önemlidir.

Bu bağlamda Suriye’deki kardeşlerimizin gerçek stratejik derinliği olan Irak İslam Devleti’ndeki kardeşlerimiz –Allah onlara kuvvet versin- Safevilerin Suriye’nin doğu sınırında askeri varlık bulundurmasını engellemek için çalışmalıdır. Bu kardeşlerimiz sürdürülebilir lojistik destek temin etmeli ve Safevilerin gelecekte Suriye’yi kuşatma altına alacak faaliyetler içine girmesine engel olmalı, Alevi rejimin üzerindeki baskıyı azaltan karayoluyla yapılan yardımları durdurmalıdır.

Dokuzuncusu, Nusret Cephesi’nin askeri birimleri -Allah onları muzaffer kılsın- ve müttefikleri ateşlerinin yönünü büyük bir şiddetle Alevi şehirlerine çevirmelidir. Bu, özellikle zengin olanlarının güven duygularını altüst ederek kaçmalarını sağlayacak ve rejimin destek tabanının çökmesine yol açacaktır. Alevi işadamlarına Şebbiha gruplarını finanse etmek için ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir.

Onuncusu, Nusret Cephesi ve müttefikleri boşluğu doldurmak ve kontrolleri altındaki alanlarda yönetim işlerini yürütmek için birleşik bir Şura Konseyi kurmalı ve bir yönetim kurulu oluşturmalıdır. Bu şekilde insanlara yardım ve hizmetler daha kolay götürülebilir, insanlar İslam itikadi hakkında aydınlatılabilir ve eğitilebilir, Suriye’ye karşı kurulan uluslararası komplo hakkında bilgilendirilebilir.

Onbirincisi, Nusret Cephesi ve müttefikleri için 24 saat çalışacak ve insanlara gerçek bilgileri ulaştıracak büyük bir medya organizasyonu kurulmalıdır. Zamanımızda medya ordunun yarısına eşdeğerdir, bazen savaşlar yalnızca medya vasıtası ile yürütülmektedir. Bu önerilen medya ofisi yöresel yayınlar yapabilir ve Suriye’deki her eve ulaşarak mücahidlerin çarpıtılmamış sesini insanlara duyurabilir.

Onikincisi, bütün vaizlerin ve İslam alimlerinin İslami camiayı aydınlatmak ve insanlara rehberlik etmek için sorumluluk üstlenmesi bir zarurettir. Suriye’deki kardeşlerimiz için önümüzdeki günlerde onlar için ne yapabildiğiniz çok önemli olacaktır.

Onüçüncüsü, özel operasyonları gerçekleştirmek için bir istihbarat ajansı kurmak, yani İslam devletinin kurulmasına giden yolu kirleten bütün pislikleri temizlemek.

Ondördüncüsü, Nusret Cephesi’ndeki kardeşlerimizin coğrafi stratejik öneme haiz noktaları ele geçirmesi. Askeri üs ve kışlaları ele geçirerek silah depolarına el koyması ve konvansiyonel silah stoklarını artırması. Bunlara gelecekte çok ihtiyaç olacak.

Son olarak bir not: Şahsen şu anda İsrail tabir edilen oluşuma saldırılmasını tavsiye etmiyorum. Böyle bir saldırı kardeşlerimizin esnek olmadıkları ve tam hakimiyet sağlamadıkları bir zamanda etrafımızdaki düşman çemberini ve savaş cephelerini genişletecektir. Bunu yalnızca İsrail mücahidlere karşı Alevilerin yanında savaşa katıldığı takdirde, yahut İsrail'in kararlılığımızı test etmesine cevap veriyorsak yapabiliriz. Nitekim mücahidler Suriye’yi kontrol etmeye yaklaştıklarında İsrail hemen test saldırıları yapacaktır.

Mümkün olan noktaları ve tavsiyeleri bu şekilde biraraya getirdik. Herşeye kadir olan Allah’tan bizlere, Suriye’deki kardeşlerimize bu vesilelerle zafer bahşetmesini ve Şanı Yüce olan’ın izni ile hilafeti kurmalarını istiyoruz.

Bu analiz pressmedya.com için Abdullah Sadık tarafından tercüme edilmiştir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
F Çevrimdışı

faraklit583

Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye halkının %10 en çok %20'si bizi destekliyor ve biz orda islami bir devlet kurma düşüncemiz var.Öte yandan Suudi halkının %90 bizi destekliyor ama orda suud firavununu yıkıp yerine islami bir devlet kurma girişimimizin olmaması gayet düşündürücüdür.Suriyede 3 yıdır uğraşıyoruz Suud'da 3 ayda bu şi tamam.Halbuki orada islami bir yönetim kurulsa ve eldeki sınırsız maddi kaynaklar(petrol kaynakları dünyada birinci) ile çevre ülkelere islamı götürmek daha kolay olsa gerek.Ama malesef suudda bizimkiler yetişir bu dinamikler dış ülkelere gönderilerek içte tehlikenin oluşmasına neden olan şahıslar böyle bir operasyon-ameliyatla temizleniyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt