Suriye'deki durumu değerlendirenler kendilerini okadar çok zorlamaktadırlarki bir maslahat ve rahmet ortaya çıkmamaktadır.
Bunları şu üç grubta sıralamak mümkündür.
1- Allah c.c. hesabını unutarak değerlendirenler (Şiiler, İslam düşmanları ,resmi ülke haber bültenleri, teorisyenler türkiyedekiler dahil. Örneğinde olduğu gibi),
Bunlar her şeyi amerikanın ab nin rusyanın kafirlerin yaptıklarına inanıp onların izni ve dileği olmadıkça hiçbir müslümanın zafer elde edemiyeceğini iddia etmektedirler. (bu en batıl ve islamdan nasibi olmayan kimselerin fehmidir.)
2-Kafirler ile Müslümanlar arasında bir ittifak olması durumunu göz önünde bulundurmayarak fetih dediklerinin aslında antlaşmalarla meydana geldiğini bilmeyenler. Anlaşmalarla ilgili neden konuşuyorsunuz niye Müslümanlar kendileri bu fetihleri gerçekleştiremezmi yani Allah dilerse olmazmı? Diye karşı çıkanlar. Antlaşmayı hesaba katanlari neden bunlardan bahsediyorsunuz diye uyaranlarda baya fazla.... (sahadaki mücahidler ve Suriye dışındaki Türkiye davetçiler örneğinde olduğu gibi.. htş yi savunmak adına yazdıkları yazılar örneği gibi. Karşı tarafın sözlerini komplo teorileri diye addedenler. )
3- Tüm bunların yanında birde her şey Allahtan geldi Allah yapıyor Allah c.c. kaderini göz ardı etmeyin diyerek Müslümanlara bir şekilde itham ulaştıranlarda taanda bulunanlarda mevcut. Cebriyeye ait söylemleri ile ehli sünnetin kadere inancını tam olarak bildirdiklerini zannetmektedirler.
Üçüncü gruba meselelerin içerisinde itirazlarımızı ve onların yaklaşımlarının gereksizliğini konuların arasında serpiştirerek belirteceğiz ….
İste böylece bu hususta da bir çok kimseler ifrata ve tefrite gitmektedirler maalesef. Halbuki aslolan müslümanların sevinciyle sevinmek uzuntusuyle uzulmektir . İfrata gidenler bunun Batı'nın eliyle gerçekleştiğini onlardan habersiz yada izinsiz böyle bir şeyin mümkün olamayacağını onlar dilemese şam topraklarında böyle bir şeyin vukuu bulamayacağını zannetmektedirler. öte yandan tefrite gidenlerde bunun tamamen müslümanların eliyle gerçekleştiğini belirtmektedirler ve onların yıllardır yaptıkları hazırlıklar ve kahramanca çarpışmaları neticesinde zaferi elde ettiklerini iddia edip fetihlerin kendilerinden olduğunu belirtmektedirler. zannetmektedirler. Bir adamı yüceltmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. evet onların bunu Allah c.c. izni dışında gerçekleşmediğini bilmelerini söylemekle beraber saldırgan ve gereksiz savunmacı tutumlarından bunu göz ardı ediyorlar yada görmezden gelmeyi iman zannediyorlar diye yaptıklarını düşünüyoruz. Yahut gerçektende vakıadan uzak vakıanın cahili olarak oradaki fetihlerin Müslümanların el gücüyle gerçekleştiğini zannetmektedirler. Bu nekadarda saçma bir vehm dir…. Hiçbir akıl sahibinin kabul edemeyeceği şeyleremi inanmasını bekliyorsunuz ümmetin?.
Evet müslümanalrın ve ümmetin yapması gereken şey ve gerçektende doğru olan; müslümanların zaferi ve fetihleri için öyle bir sevinmek ki bu kalbin ameli olarak her müminden meşalesi yanması gereken bir duygu ve amelidir. Müslümanların elinde olmadan kalbin amel edeceği bir durumdur. esirlerin kurtarılması müjdesi ile percimlenmis bir sevinç ve mutluluk ile yaşamak yine kalbin kendiliğinden bir amelidir. Ve bu kalbinde iman olanlar için rablerinden bir rahmet ve büyük bir lütuftur. Esirlerin kurtarılmasına toprakların Müslümanların ellerine ve iktidarlarına geçmesine sevinmeyecek olanlar ancak islama düşman olan kalplerin sahibleridirler… Müslümanların uyarıları neticesi ise asla onların sevinmedikleri anlamına gelmez…
bununla beraber düşmanların hilelerinide unutmamak gerekir. Sonunda “ama” lafzının gelmesi bir öncekini iptal etmeyen bir “ama” olarak bizlerde mevcuttur. “Ama” lafzı sahadaki Müslümanların uyanık olması için uyarılmaları için konulmuştur. Sevinin çok sevinin ama unutmayın demek içindir. Buda selefin menhecine gayet uygun bir durumdur. Hz ömer r.a. Müslümanlar kisrayı yıktıklarında nasıl ki sevinç ve mutluluğa boğulmuşlar zafer nidaları atıyorlar isede hz ömer r.a. o gün buruktur. Ve onun bu burukluğunu görenlere hz ömer nasihat etmiştir ve bugünlere ışık tutacak sözleri söylemiştir…
Hz. Ömer’in çok önem verdiği bir şey vardır ki; o da alınan bunca ganimetlerle Müslümanların dünyaya aldanmalarına mani olmak, cihadlarının esas gayesini sık sık hatırlatmasıydı. Bunun içindir ki Medine’den Şam bölgesine gelince, şöyle seslenmişti Müslümanlara:
“Ey insanlar! Sahip olduğunuz sırları ıslah ediniz ki dışınız da ıslah olsun! Ahiretiniz için çalışınız ki, dünya işinizi halledesiniz! Biliniz ki Adem’den bu yana hiçbir insan yoktur ki babası ölmüş olmasın! Kim cennet yoluna girmek isterse cemaatleşsin, cemaatten ayrılmasın! Çünkü şeytan, yalnız olanın arkadaşıdır. Hiç biriniz size yabancı olan –namahrem- bir kadınla yalnız kalmasın Çünkü şeytan onların üçüncüsü olur. Kim Allah yolunda güzel ameller yapılınca sevinir ve Allah’ın istemediği hareketler yapılınca da üzülürse, işte mü’min olan, odur.”
Halbuki o bu nasihatleri ederken sahabeler fetihten fetihe koşuyor ganimetleri bölüşüyorlardı….. hiç biri çıkıpta sevincimizi neden kursağımızda bırakıyorsun Yahudiler hristyanlar İslam düşmanları bugün üzülüyor sende üzülüyor korkuyorsun?. Nasıl olurda bu en sevimli günde bizlerin sevincini paylaşmıyorsun. Bugün bu nasihatleri etmenin zamanımıydı dememişti.. hiç kimse ömer r.a. neden bu mutlu günümüzde kalkıp bizim sevincimizi zarara uğratıyorsun yoksa komplo teorisyenlerindenmi etkilendin dememişti…
Yazık ki bugün fetih meydanlarındaki Müslümanlara nasihat edip onlara gelecek olan fitnelere hazır olmalarını bildirenlere , fetihlerin sevincinin onları dünyaya bağlamaması için nasihat edenlere, fatihleri ve yandaşları bu cümleleri sarfetmektedirler.
Halbuki yine çok iyi biliyoruzki her sevinç zamanında peygamber s.a.v. min ashabına yaptığı nasihatler çok açıktır ve bu asla komplo teorisi değildir. Yahut komplo teorisyenlerinden etkilenmek değildir.
Amr İbni Avf el-Ensârî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Ubeyde İbnü’l-Cerrâh radıyallahu anh’i cizye tahsili için Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde, cizye olarak topladığı mal ile Bahreyn’den geldi. Ensar, Ebû Ubeyde’nin geldiğini duyup, sabah namazını Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kılmak üzere geldiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı kılıp gitmeye kalkınca, Ensar önüne durdular. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları bu vaziyette görünce gülümsedi ve :
– “Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den malla geldiğini duyduğunuzu zannediyorum?” dedi. Ensar:
– Evet, yâ Resûlallah! diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
– “Sevininiz ve sizi sevindirecek şeyler ümid ediniz. Allah’a yemin ederim ki, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum” buyurdular. (Buhârî, Rikak 7; Müslim, Zühd 6. Ayrıca bk. Buhârî, Cizye 1, Meğâzî 12; Tirmizî, Kıyamet 28; İbni Mâce, Fiten 18)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur. Şüphesiz ki Allah dünyanın idaresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O halde dünyadan sakının ve kadınlardan korunun. ”
Müslim, Zikr 99
Görüdğünüz gibi Müslümanların en mutlu anlarında peygamber s.a.v. onlar için korktuğu şeylerden bahsetmekte sevinçlerinin onları kör etmesini engellemeye çalışmakta dünyaya bağlamaması için nasihat etmektedir. Ancak bu durumu sahabenin sevincine gölge düşürmek olarak algılayan bir sahabe olmamıştır. Bugün nasıl olurda Müslümanlar kendilerine nasihat eden yarının şiddetlerinden dolayı uyaran kafirlerin hesaplarının bitmediğini cihadın çetin şekilde devam edeceğini hatırlatan alimlerine karşı had bildirme cüretinde bulunmaktadırlar. Bu hadsizlikte nedir. Alim bu meselede ümmete nasihat ederken bazı işaretler verirken bugün elinde klavyesi olan Müslümanlar kalkıp alimi yermekte sen nasıl böyle nasihat edersin komplo teorisyenlerinemi tabii oldunuz gibi saçma sapan habis cümleler serdedebilmektedirler…yazık ki ne yazık….(Mehmet emin akın hocanın paylaşımına yapılan yorumlar örneği gibi)
Burada müslümanlar bir zafer kazandı evet ve bu zafer bazı ittifaklarla anlasmalarla kazanıldı. Bu, gün gibi ortadadir.ve buna karşı çıkan yahut bu mesele böyle değildir diyenler bağnaz kafalarını kuma gömen kör kütük zafer sarhoşlarıdır başkası değil. Ve bunu belirtmek bir suç yahut komplo teorilerine tutsak olmak demek degildir. Bilakis Resulullah s.av. e uymak, tabi olmaktir. İlimden ve şereften az biraz nasibi olanlar için bunun fehmedilmesi hiçte zor değildir….
Alimlere bu hususta nasihat edicilere taanda bulunmak ise tamamen dalalettir butlandır. Ve maalesef bu hadsizliğe bazı ilim talebeleri yahut aydınlarda katılmışlardır. Bunu görmek ne elem verici şey.
Evet Elhamdülillah bir çok esir bu vesile ile kurtarıldı müslümanların toprakları kendilerine geri dönderildi.binlerce esir zalimlerin ellerinden alındı. Ve bu kesin olarak bilmekteyiz ki onların dış devletler ile yaptıkları bazı ittifaklar ile gerçekleşti. Bizler bunu söylediğimizde o ittifakın Allahın kaderi olmadığınımı söylemiş oluyoruz?. Bizler bunu söylediğimizde Allahın hesabının burada dahli yoktur , sadece insanlar istedi ve yaptımı demiş oluyoruz. Bunu bu minhale çekmek ne büyük gaflettir. Bunu bir müslümanın ağzından işittiğinizde bunu Müslümanların zaferine düşmanlık olarak addetmek ne büyük sefalettir…
Evet bu ittifaklarla bunlar oldu bunu bu şekilde söylüyor olmamız vakıayı biliyor olmamızdandır kafamızı toprağa gömmüyor olmamızdandır. ve bu durumu değerlendirme sahamız ise yine peygamber s.a.v dir..
peygamber s.a.v. zamanında müslümanlar yahudilerle hristyanlarla nasıl ittifaklar ve anlaşmalar yaptı ise, suriyedeki Müslümanlarda bunu gerçekleştirdiklerinde bu onların dinlerinde taviz sahibi yahut batıl cihette olduklarını göstermez.yahut bu durumu ifade etmemizde bizlerin o Müslümanların cürümlerini yahut hainliklerini kasdettiğimizi ifade etmez.
Çünkü Müslümanlar olarak biliriz ki kafirlerle ittifak etmek sulh etmek barış imzalamak yahut antlaşmalar yapmak muhakak ki caizdir. Belli başlı şartlar ile. O halde nasıl olurda bu kimselere nasihat edildiğinde bu mesele bu şekilde Müslümanların sevincini paylaşmamak olarak anlaşılabilir gerçekten gariptir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus müslümanların savasirlarken kendi hesab ve kitaplarına göre savasmis olmalarıdır. uyulması gereken şartlara uygun şekilde akt etmiş olmalarıdır. Eğer suriyedeki mücahidlerin kâfirlerle yaptıkları ittifaklar mücahidlerin kafirler tarafından yönetilmesi ve yönlendirilmesi bağlamında ise o halde ozaman bu büyük bir cürümdür. Ancak kendileri müstakil ,ümmetin ve müslümanların maslahatina uygun antlaşma yapmış ve kendi hesap kitaplarına göre hareket etmişler ise o halde bu dinen caizdir.
ittifaklarında kendi karar ve hesaplarını uygulama hususunda bir engelleri bulunmuyorsa o halde bunun olması gayet meşruudur. Şu ana kadar bu meşruuluğu iptal edecek hiç bir gerekce yahut emare görmedik.gördüğünü söyleyenide görmedik. O halde onarla nasihat eden uyaran zafer sarhoşluğuna girmeyin sarhoş olursanız düşmanlarınız size galebe çalar bir düşman gider seksen düşman gelir diyenlerin aslında onların zaferlerine gölge etmek için konuştuğunu böyle inandıklarını yahut böyle söylediklerini de nerden çıkardınız.
Elhamdülillah müslümanlar zafer elde ettiler. Ha; kızgın, mutemekkin bir harb ile ha barış ve ittifaklar ile. Önemli olan müslümanların galibiyetidir. Ancak unutulmamalı ki beni kureyze ile ittifaklar uzun surmeyecektir. Yani müslümanları ve mucahidleri bu bağlamda uyarmak imandandır onların sevinçlerine ortak olmanın imandan olması gibi. Bugün onları uyaran onlara nasihat edenlerin bakın bir dusmaniniz gitti ardından seksen düşman gelecek her bir düşman 12 bin kişilik ordu ile gelecek bunu unutmayın. bugün destekciniz görünenler yarın sizlere terörist diyecekler ,bunlarida unutmayın ve buna karşı mutlaka bir hesabınız olsun demek için uyarmaktadirlar. Yoksa sevinçlerine gölge düşürmek için değil.
Denirseki zaten orada yönetimde olan Müslüman yöneticiler durumun farkındadırlar
O halde deriz ki ; ozaman onların farkında olduğu şey hgususunda bizlerin tüm Müslümanları ve mücahidleri uyarıyor olması ve onlarada bir hatırlatma olması durumunun neresi kötüdür ki?
Bugün kıyamet alametlerini yahudilerde söylüyor diye kıyametin alametlerini iptalmi edelim?.
Yahut bu hususta müslümanlar uyarildiklarinda kendilerine Allah'ı hesaba katmamış muamelesimi yapılmış oluyor.
Hayır. Bilakis herkesin bir hesabı var Allahinda bir hesabı var ve bu hesabi bilenler buna göre hazırlık yaparlar. Kafalarını kuma gömenler ise hazırlıksız olarak düşmana yakalanırlar. böyle olmak bizleri ileriye taşımaz.
Evet Resulullah sav. Dediki o gün Müslümanlardan üçte biri şehit olacak. Peygamber s.a.v bunu söyledi diye sahabesine Allahi’mi c.c. unutturdu. Haşa. Allah'ın hesabını Allah'ın kaderinimi yok saydı?.haşa . Böyle sergüzeşt yaklaşımlar ile Resulullah s.av. min hadislerinden yüzde ellisini iptal etmek zorunda kalırsınız.
(bir davetçi hocanın Allahın kaderinden bahsetmeyen her söz eksiktir lafzı üzerine bunları söylemekteyiz)
Resulullah sav. Bir hadisinde “kafirlerin bir sofraya üşüştükleri gibi sizinde üzerinize üşüşecekler” diye bildirdiğinde Allah'ın kaderini takdirini dilemesini belirtmedi diye sözü eksik mi söylemiş oldu. Allahın kaderinin bununla alakası yok Allahın bununla ilgili hesabı yok kafirlerin mi var demiş oldu?. Bu okadar batıl bir yaklaşım ki dinden her nassın önüne tek tek bunun belirtilmesinimi diliorsunuz. Ne aciz bir yaklaşım . Halbuki müminin her sözünün başında sonunda bu lafız direkt olarak vardir. Müminin nazarında Allah dilmezse hiçbir şey olmaz. Allah dilmedikçe biz dileyemeyiz diye geçen kaidelerin hepsi mevcuttur her şey bunlar dahilinde konuşulur.
Meseleler konuşulurken Allahın dilmesinden bahsetmeye kalkmak Allahın kaderine iman etmeyenlere kadere imanı anlatmaya çalışmak için olabilir.
O halde bir tek davetçi hoca sen Allahın kaderine doğru iman ediyorsunda müslümanlar kadere doğru iman etmiyormu?. Allahın kaderinden bahsedilmeyen her söz eksik ise o halde seninde sözlerinin hemen hemen bütünü eksik. Kitaplarında her cümlenin başında yada sonunda bu cümleyi görememekteyiz. Dolayısıyla sendemi eksik konuşuyorsun yoksa zaten kadere iman senin her cümlende varmı?. Onsuz bir imana sahip değilsin değil mi?. Ama kadere imanın olduğu bir iman ile rabbine iman ettiğini her cümlende söylemiyorsun değilmi. ? Kalkıpta Müslümanlara nasihat eden bir alimin sözünün altına böyle bir açıklama yazarak sen o alimin nasihatinin bundan mümtenii olarakmı yazıldığına yada itikad edildiğine imada bulunuyorsun.? Adalet nerede? Adalet sahibleri nerede? Dolayısıyla bunların belirtilmediği sözler hiç bir zaman eksiktir diye kabul edilemez.... bir mümin bunu kullandığında. elbette Kaderi inkar eden biri olması durumu hariç. Kadere iman edenlere böyle bir uyarıda bulunulmasıda abesle iştigalden başkası değildir. Nerde hududlar nerede burhan…..
Sözü çok uzatmamak için diyoruzki
Elhamdulillah suriyede Müslümanlar büyük bir zafer elde ettiler. Bu büyük zafer öyle bir zaferki orada sahada bulunan herkesin iştirak ettiği bir zafer esirlerin duasıyla muhacirlerin sabır dua ve gayretleriyle ensarın sabır dua ve gayretleri ve kucaklamasıyla şam topraklarından Suriye elhamdulillah Müslümanlarındır artık. Esirler zalim esed ve yandaşlarından kurtarılmış ve özgürlüklerine kavuşturulmuştur. Elhamdulillah Müslümanlar güven ve huzur içerisinde daha geniş topraklara saçılmış ve mescidleri kutsalları necislerden temizlemiş ezanlar ile İslam şiarlarını Suriye topraklarında şahlandırmışlardır. Şükürler olsun sayısız ve sonsuz şükürler olsun. Allah razı olana kadar hamd ve şükür ederiz….
Bununla beraber diyoruz ki o zaferi elde eden Müslümanlar. Peygamberimiz ashabına zaferleri ve sevinçleri sırasında nasıl ki nasihat ettiyse bizlerde öyle ediyoruz . hz ömer r.a. fetihten fetihe koşarken nasil ashabına nasihat ettiyse bizlerde öyle bir nasihat ediyoruz. Selef bu yolda onları nasıl izlediyse öyle izliyoruz öyle nasihat ediyoruz ve diyoruz ki
dünya nimetleri gözlerinizi kör etmesin.
Ganimetler ve rızıkların bolluğu ile haktan ve cihaddan yüz çevirmeyin. Ve Allaha ve Resulune sav. dönün. Dünyanın geçici zevklerinin sizleri aldatmasından korkarız. Dünyanın şer odaklarının sizleri yollarınızdan alıkoymasından yahut dininizden döndermesinden sizleri dünyalık ziynetlerle gözlerinizi kamaştırmasından yahut sizlere şeytanların sağdan yanaşmasından sakındırırız. Ve Müslümanlar deriz ki Allah Resulu s.a.v. melhameden bizlere haber verdi. o melhamede ittifak olacağını bildirdiği gibi o ittifakın sonunda Rumların ittifakı bozacagını ve sonra onlara büyük bir savaşa girişileceğini haber etti. Şimdi eğer sizler ittifak ettiniz ise ki muhakakk ettiniz o halde bilinki büyük kargaşalar ve fitneler geliyor kendi içinizden çıkacak fitneler ile dışarıdan gelecek olan fitnelere hazırlıklı olunuz. Zafer sarhoşluğuna kapılanlar ile sarhoş olmaktan Allahın koruduğu kimseler arasında büyük fitnelerin olacağını hatırlatırız. O fitnelerde bugün kendileriyle aynı safta olduklarınız ile çarpışabilir böyle zeminlere çekilebilirsiniz. Dış güçlerin satın aldıkları işbirlikçiler ile onlar İslam ismini kullanıyorlarken yahut dünya gündemine ılımlı Müslümanlar olarak vizyon ortaya koyarlarken sizleri teröristler ve İslam da aşırılar diye isimlendirecek ve sizlerin kanlarınızı helal sayacaklardır. Onların bu oyunlarına zafer sarhoşu olanlar gireceği gibi bugün içinizde bulunan münafıklardan da katılacak olanlar olacaktır. Kılıçların birbirine dönmesi yine kafirlerin işine gelecektir. Ve o kafirlerin işine geleceğini belirtmemiz Allahın kaderini göz ardı ediyor oluşumuzdan değil. Resulullah s.a.v. min bizlere bildirdiklerine iman edişimizdendir. Bizim iman kabul ettiğimize sizler komplo teorisi diye bakarsanız yahut bugünün meselelerin iç yüzünü anlamamış ve haber hadislere karşı müslümanalrın tutumunun ne olması gerektiği hususunda fehimsiz olanların sözlerinden olan “ haber hadisle amel olmaz. O gün bugünmüdür ne bileceksiniz . o yüzden haber hadis getirme bana kardeşim” diyenler gibi hikmetsiz sözlerin sahiplerine uymuş olursunuz. Allahu alem bu haber hadislerle ilgili durum nezaman vukuu bulur Allah en dogrusunu bilir ama bu haberler bizlere onları geri Allah c.c. havale edelim diye gelmemiştir. Bu haberler bizlere biz ne bilelim nezaman diyerek kenara atalım diye gelmemiştir. Bir haber varsa bu olacaktır kesindir kaderdir kazası beklenir deccalin geleceği gibi iman ederiz ki bunlarda olacaktır. o halde onun zamanı hakkında net bilgiye sahip olmamak onun hakkında ictihad edilebileceği ve ona göre hazırlık yapılması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ve onları göz önünde bulundurarak tedbir almayıda men etmez. Bilakis işler birbirine benzediğinde tedbirlerde birbirine benzeyebilir. O halde şam daha önce nasıl kurtuldu ve İslam diyarı kaldıysa bugünde ancak bununla kurtulacaktır. Tarihte Şamda cihad edenler melhamenin onların zamanında olduğunu belirtmesi gibi , bugünün şam mücahidleride bunu böylece addedip iman etmezlerse o halde gerçekten büyük bir bilgisizlik ve hazırlıksızlık ile karşı karşı kalacaklardır. Haber hadisleri öteleyenler erteleyenler vakıadan kendilerine benzerlik yahut karineler bulamayanlar fiten hadislerini kenara atan ve hiçbir fitnede başarılı olamayan kimseler olmaya mahkumdurlar.
Halbuki sahabe “resulullah a.s. bize deccali öyle bir anlattı ki hemen şu çalıların arkasından çıkacak zannettik.” Demişlerdi ve kıyamet ile ilgili haberlerin hiç birisini ötede görmediler. Geçiştirmediler. Öyle bir anladılarki her an ona hazırlık yaptılar. Yapmaları gerektiğini bildiler. İmanlarını arttırdılar amellerini arttırdılar.
Konuyu bağlamından koparmamak için haber hadisle ilgili sözlerime son verip son olarak diyorum ki uyanık olun. Uyanık olun uyanık olun. Bugünler melhamenin başlangıcından sonraki gelişme bölümleridir.. Bu günler Yahudiler için nasıl melhamenin başlangıcı ise biz Müslümanlar içinde öyledir. Onlar melhamenin bugün olduğuna inanıp ona göre hazırlık ve amel ediyorlarsa o halde sizlerde buna göre davranmalı hazırlığınızı yapmalısınız ki düşmanlarınızdan bir adım önde olasınız?. Peygamberin bildirdiklerine göre hazırlıklı olmayanlar bir adım geriden gelip mağlup olmaya mahkumdurlar. İbni kesir r.a. için kendi dönemi nasıl melhameye uygun idiyse bugün çok daha fazla uygundur. Dolayısıyla her meselede Allah ve Resulune a.s. döndüğünüz gibi bundada ona yönelin. Ve akli siyasi politik yaklaşımları bunların önünde tutmayın bunların ışığında görün. görüş sahibi bununla görüş sahibi olsun. Kör olan bununla kör olsun. Ve uyarıyoruz hazır olmanız gereken şeyi hatırlatıyoruz ve tehdid ediyoruz!!!!! Evet tehdid ediyoruz !!!!!! Allahın resulunun vaidi ile onun tehdidi ile. Bizler kendimiz tehdid edildiğimiz gibi sizleri en mutlu gününüzde tehdid ediyoruz.ve diyoruzki ;
“Rumlar (Roma / Bizansın varisleri olan Hristiyanlar) A’mak veya Dabık'a (Halep yakınlarında iki yer) gelene kadar, kıyamet kopmaz. Medine'nin en hayırlı insanlarından bir ordu, o gün Hristiyanlara karşı çıkacaktır. Müslüman ordusu, Hristiyanlara karşı harb nizamında saf saf olduğunda, Hristiyanlar Müslümanlara 'Mallarımızı harab edenlerle savaşmak için bize yol açın.' diyecekler, ancak Müslümanlar izin vermeyeceğinden savaş olacaktır."
İttifak ettikleriniz bugün A’mak ve Dabık bölgesindeler.
Yarında dostlarını oraya dolduracaklardır. Dabık bölgesi menbiç bölgesidir. Unutmayın…..
Haçlı ordusu o gün nato yahut ab yada kendilerinin kurdukları ve adına İslam ordusu dedikleri bir ordu ile gelecekler. Ve her devletten asli kafir yahut mürtedler ile birlikte bir ordu ile orada olacaklar.
Ve yine tehdid ediyoruz peygamber s.a.v. min tehdidi ile ve diyoruzki
"Müslümanlar bu savaşta üç gruba ayrılır. Üçte biri, savaştan kaçar bunlardan kimi korkudan kaça ve kimide mürted olur ve Allah onların tövbelerini ebediyen kabul etmez.”
Öyle azim bir toplanış ile toplanacaklar kafirler öyle ki sizler içerisinden bunun şiddetinden korkanlar kaçışacaklar ve içlerinden mürtedler dahi olacaktır.. Allah muhafaza. Ancak bugün nasihatlere kulak verenler oradaki zaferden sarhoş olmayın diye uyaranlar kafirlerin bu işte parmağı var maslahatı var sizin kjaşınız gözünüz hürmetine sessiz kalmış değiller diye uyarmakta olanlar olarak diyoruzki imanlarınızı bugün ahzırlayın. Bugün imani hazırlığı yapmamış olanlar büyük hüsrana uğrayacaklardır. Hadisin devamında şöyle der peygamber s.a.v. ;
“Üçte biri şehid olur, ki bunlar Allah katından şehidlerin en faziletlisidir. “
Öyle çetin bir savaş olacaktır ki bu savaş okadar çok şehit verilecektir…..burada sakın zannetmeyinki sadece şuanda orda olan sizler muzaffer olan sizler burada olacaksınız. Bilakis dünyanın dört bir yanından cihad eden Müslümanlar sizleri muhafaza etmek için geldiklerinde toplanacak olan o büyük mnüslüman cemaatin üçte birinden bahsediyoruz. Sizler onların içerisinden sadece bir taifesiniz…
Arabistan karışacak ve orada büyük savaşlar olacak İsrail oradan bazı bölümleri kendi toprağına eklerken bugün suriyede yaşananların aynısı oradada yaşanacak ve bir takım insanlar çıkıp bu Yahudi ve hristyanların oyunu diyecekler Müslümanların zaferini bertaraf etmeye çalışacaklar. Bir kısımda çıkacak bu bizim ellerimizle kazandığımızdır diyecekler. Ama orada tüm bu sözlerin sahipleri kaybedecek ve kendisi üzerinde ihtilaf edilmeyen bir kişide birleşilecektir.
Suriyenin bu zafer sürecinden sonraki olması muhtemel olayların sıralaması ve mahiyetleri ile ilgili risalemiz başka bir yazı olarak gelecektir. Bu kısma kadar uyarı ve tehdilerimiz sizlerin fetih sevinci ve iktidar mutluluğunuza denk gelsede bunu yapmış olduk. Ve elhamdulillah bu uyarı ve nasihatlerlede sünnete uyduğumuza inandık. Bunalrdan sonra belirtebilirizki bukadar sıkıntı ve imtihandan sonra elbette müjdemizde vardır. Müslümanların en zor durumda oldukları sırada onların topyekun rablerine yönelip düşmanlarına karşı tüm imkansızlık ve zayıflıklara rağmen savaşmalarından ötürü büyük bir fetih ile müjde ….
Resulullah s.a.v. hadisin devamında şu şekilde söyler.
“
Diğer üçte biri de galip gelirler (savaşı kazanırlar) ve fethe devam ederler, netice de Konstantiniyye'yi alırlar."
Subhanallah bu negüzel bir zaferdir. Subhanallah bu negüzel bir müjdedir. Bu orduda yer alanlara müjdeler olsun. Bu zaferi elde edecek olanlara müjdeler olsun. Ümmeti gaip kılacak olan Allaha şükürler olsun. Daha gerçekleşmeden bizi zafer ile müjdeleyen resulullah s.a.v. salat ve selam olsun.
Evet bukadar tehdid ile karşılaşılmasa o mutlak zafer elde edilemiyecektir.bu büyük mutluluk ve zafer saadet gelmöeyecektir. her musibet içerisinde bir rahmeti barındırır. Bukadar şiddetli imtihanlarda çok büyük bir rahmetin müjdecisidir. Derizki bugün nasıl bu şekilde nasihat ediyor isek yarın o büyük fetihlerin sonrasında dahi bizler yine tehdidler ile sıralanmış nasihatlerimizi yapanlar oalcağız eğer ömrümüz yeter ise. Ve sonrasında yine müjdeci olanlar olacağız Allah ömür verir ise..
O yüzden her nasihat ettiğimiz mesele sizlerin imanları ve duruşlarının sağlamlığı içindir. Müminlerin müminleri veliler edinmesinden ve birbirimiz üzerinde nasihat hakkımız bulunmasından ötürüdür. Bizlerin sizleri uyarması kınaması kabilinden değil bilakis mükemmeleştirme arzusundandır. Sizlerin zafer sevinci ve cihad yorğunluğu arasında bazı meseleleri unutup dalgınlık içerisinde olabilmenizi hesaba katarak hatırlatma babındandır. Müslümanlar kardeştir. Ve kardeşlere hatırlatmakta fayda vardır.
Konu hakkında yazmamızı zorunlu kılan en başta belirttiğimiz batıl tutum sahiplerinede nasihatimiz düşmanı sevindirmek istemiyorsanız tefrika çıkarmayınız Müslümanların nasihatlerine kulak veriniz nasihat edenleri fitneciler kabul edip kulaklarınızı tıkamayınız. Gözlerinizi kapattığınızda sadece kendi göz şahitliklerinizi iptal etmiş olursunuz. Bugün mücahidlere nasihat edenler var ise bundan dolayı rabbinize hamd edin şükredin. Hala nasihatçileriniz var diye. Şüphezi bizlerde bizlerin nasihatçilerinin bulunmasından ötürü her daim hamd ve şükrederiz….. Müslümanlar zanların peşine düşüp alimlerimizin sözlerinin lazımı ile onlara mezheb uydurmaya kalkmayınız. Alimlerin sözlerini doğru fehmedin yahut kasıtlarını kendisinden dinleyiniz. Kendi görüşleriniz siyasi anlayışlarınıza ter düşüyor diye alimlere tanda bulunmayınız. Bir tafieyi sevindireceğim derken başka taifeyi üzmeyiniz. Müslümanların bütünü için hayır olan nasihatten yüzçevip nasihat edicileri düşman bellemeyiniz. Bilakis o alimlerin duasının size zafer kazandırmış olabileceğinide unutmayınız. Vallahi ben o alimin ümmet için dökülen gözyaşlarına şahidim. O halde nasıl olurda onun Müslümanların sevinciyle sevinmeyeceğini düşünebilirizki…. Allahtan korkun ve ondan sakının. Müminlerden bir söz işittiğinize kasıtlarını hayra yorun. Şer gördüğünüz hususlarda sizlerde uygun şekilde nasihatlerinizi edin. Yahut kasıtlarını sorun. Sizlerin düşündüğü gibi olmadığında utanacağınız yüklerin altına girmektense bu daha selametli bir yoldur. Ve allahu alem.
Şüphesiz ki doğrular Allahtan, eksik ve yanlışlar ise bizdendir. Rabbim kusurlarımızı gider ve bizleri bağışla dinini yer yüzünde hakim kıl ve adaleti yeryüzüne yay. Yarabbi. Müslümanların birlik ve beraberliğini sağla ve onların gönüllerinde ülfeti arttır. Sevgiyi muhabbeti arttır. Ümmetin maslahatını kendi maslahatının üzerinde tutan şuur sahibi müminler ile donat bu ümmeti yarabbi…..
Sözlerin sonu ve lillahil hamd…
Bunları şu üç grubta sıralamak mümkündür.
1- Allah c.c. hesabını unutarak değerlendirenler (Şiiler, İslam düşmanları ,resmi ülke haber bültenleri, teorisyenler türkiyedekiler dahil. Örneğinde olduğu gibi),
Bunlar her şeyi amerikanın ab nin rusyanın kafirlerin yaptıklarına inanıp onların izni ve dileği olmadıkça hiçbir müslümanın zafer elde edemiyeceğini iddia etmektedirler. (bu en batıl ve islamdan nasibi olmayan kimselerin fehmidir.)
2-Kafirler ile Müslümanlar arasında bir ittifak olması durumunu göz önünde bulundurmayarak fetih dediklerinin aslında antlaşmalarla meydana geldiğini bilmeyenler. Anlaşmalarla ilgili neden konuşuyorsunuz niye Müslümanlar kendileri bu fetihleri gerçekleştiremezmi yani Allah dilerse olmazmı? Diye karşı çıkanlar. Antlaşmayı hesaba katanlari neden bunlardan bahsediyorsunuz diye uyaranlarda baya fazla.... (sahadaki mücahidler ve Suriye dışındaki Türkiye davetçiler örneğinde olduğu gibi.. htş yi savunmak adına yazdıkları yazılar örneği gibi. Karşı tarafın sözlerini komplo teorileri diye addedenler. )
3- Tüm bunların yanında birde her şey Allahtan geldi Allah yapıyor Allah c.c. kaderini göz ardı etmeyin diyerek Müslümanlara bir şekilde itham ulaştıranlarda taanda bulunanlarda mevcut. Cebriyeye ait söylemleri ile ehli sünnetin kadere inancını tam olarak bildirdiklerini zannetmektedirler.
Üçüncü gruba meselelerin içerisinde itirazlarımızı ve onların yaklaşımlarının gereksizliğini konuların arasında serpiştirerek belirteceğiz ….
İste böylece bu hususta da bir çok kimseler ifrata ve tefrite gitmektedirler maalesef. Halbuki aslolan müslümanların sevinciyle sevinmek uzuntusuyle uzulmektir . İfrata gidenler bunun Batı'nın eliyle gerçekleştiğini onlardan habersiz yada izinsiz böyle bir şeyin mümkün olamayacağını onlar dilemese şam topraklarında böyle bir şeyin vukuu bulamayacağını zannetmektedirler. öte yandan tefrite gidenlerde bunun tamamen müslümanların eliyle gerçekleştiğini belirtmektedirler ve onların yıllardır yaptıkları hazırlıklar ve kahramanca çarpışmaları neticesinde zaferi elde ettiklerini iddia edip fetihlerin kendilerinden olduğunu belirtmektedirler. zannetmektedirler. Bir adamı yüceltmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. evet onların bunu Allah c.c. izni dışında gerçekleşmediğini bilmelerini söylemekle beraber saldırgan ve gereksiz savunmacı tutumlarından bunu göz ardı ediyorlar yada görmezden gelmeyi iman zannediyorlar diye yaptıklarını düşünüyoruz. Yahut gerçektende vakıadan uzak vakıanın cahili olarak oradaki fetihlerin Müslümanların el gücüyle gerçekleştiğini zannetmektedirler. Bu nekadarda saçma bir vehm dir…. Hiçbir akıl sahibinin kabul edemeyeceği şeyleremi inanmasını bekliyorsunuz ümmetin?.
Evet müslümanalrın ve ümmetin yapması gereken şey ve gerçektende doğru olan; müslümanların zaferi ve fetihleri için öyle bir sevinmek ki bu kalbin ameli olarak her müminden meşalesi yanması gereken bir duygu ve amelidir. Müslümanların elinde olmadan kalbin amel edeceği bir durumdur. esirlerin kurtarılması müjdesi ile percimlenmis bir sevinç ve mutluluk ile yaşamak yine kalbin kendiliğinden bir amelidir. Ve bu kalbinde iman olanlar için rablerinden bir rahmet ve büyük bir lütuftur. Esirlerin kurtarılmasına toprakların Müslümanların ellerine ve iktidarlarına geçmesine sevinmeyecek olanlar ancak islama düşman olan kalplerin sahibleridirler… Müslümanların uyarıları neticesi ise asla onların sevinmedikleri anlamına gelmez…
bununla beraber düşmanların hilelerinide unutmamak gerekir. Sonunda “ama” lafzının gelmesi bir öncekini iptal etmeyen bir “ama” olarak bizlerde mevcuttur. “Ama” lafzı sahadaki Müslümanların uyanık olması için uyarılmaları için konulmuştur. Sevinin çok sevinin ama unutmayın demek içindir. Buda selefin menhecine gayet uygun bir durumdur. Hz ömer r.a. Müslümanlar kisrayı yıktıklarında nasıl ki sevinç ve mutluluğa boğulmuşlar zafer nidaları atıyorlar isede hz ömer r.a. o gün buruktur. Ve onun bu burukluğunu görenlere hz ömer nasihat etmiştir ve bugünlere ışık tutacak sözleri söylemiştir…
Hz. Ömer’in çok önem verdiği bir şey vardır ki; o da alınan bunca ganimetlerle Müslümanların dünyaya aldanmalarına mani olmak, cihadlarının esas gayesini sık sık hatırlatmasıydı. Bunun içindir ki Medine’den Şam bölgesine gelince, şöyle seslenmişti Müslümanlara:
“Ey insanlar! Sahip olduğunuz sırları ıslah ediniz ki dışınız da ıslah olsun! Ahiretiniz için çalışınız ki, dünya işinizi halledesiniz! Biliniz ki Adem’den bu yana hiçbir insan yoktur ki babası ölmüş olmasın! Kim cennet yoluna girmek isterse cemaatleşsin, cemaatten ayrılmasın! Çünkü şeytan, yalnız olanın arkadaşıdır. Hiç biriniz size yabancı olan –namahrem- bir kadınla yalnız kalmasın Çünkü şeytan onların üçüncüsü olur. Kim Allah yolunda güzel ameller yapılınca sevinir ve Allah’ın istemediği hareketler yapılınca da üzülürse, işte mü’min olan, odur.”
Halbuki o bu nasihatleri ederken sahabeler fetihten fetihe koşuyor ganimetleri bölüşüyorlardı….. hiç biri çıkıpta sevincimizi neden kursağımızda bırakıyorsun Yahudiler hristyanlar İslam düşmanları bugün üzülüyor sende üzülüyor korkuyorsun?. Nasıl olurda bu en sevimli günde bizlerin sevincini paylaşmıyorsun. Bugün bu nasihatleri etmenin zamanımıydı dememişti.. hiç kimse ömer r.a. neden bu mutlu günümüzde kalkıp bizim sevincimizi zarara uğratıyorsun yoksa komplo teorisyenlerindenmi etkilendin dememişti…
Yazık ki bugün fetih meydanlarındaki Müslümanlara nasihat edip onlara gelecek olan fitnelere hazır olmalarını bildirenlere , fetihlerin sevincinin onları dünyaya bağlamaması için nasihat edenlere, fatihleri ve yandaşları bu cümleleri sarfetmektedirler.
Halbuki yine çok iyi biliyoruzki her sevinç zamanında peygamber s.a.v. min ashabına yaptığı nasihatler çok açıktır ve bu asla komplo teorisi değildir. Yahut komplo teorisyenlerinden etkilenmek değildir.
Amr İbni Avf el-Ensârî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Ubeyde İbnü’l-Cerrâh radıyallahu anh’i cizye tahsili için Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde, cizye olarak topladığı mal ile Bahreyn’den geldi. Ensar, Ebû Ubeyde’nin geldiğini duyup, sabah namazını Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kılmak üzere geldiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı kılıp gitmeye kalkınca, Ensar önüne durdular. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları bu vaziyette görünce gülümsedi ve :
– “Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den malla geldiğini duyduğunuzu zannediyorum?” dedi. Ensar:
– Evet, yâ Resûlallah! diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
– “Sevininiz ve sizi sevindirecek şeyler ümid ediniz. Allah’a yemin ederim ki, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum” buyurdular. (Buhârî, Rikak 7; Müslim, Zühd 6. Ayrıca bk. Buhârî, Cizye 1, Meğâzî 12; Tirmizî, Kıyamet 28; İbni Mâce, Fiten 18)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur. Şüphesiz ki Allah dünyanın idaresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O halde dünyadan sakının ve kadınlardan korunun. ”
Müslim, Zikr 99
Görüdğünüz gibi Müslümanların en mutlu anlarında peygamber s.a.v. onlar için korktuğu şeylerden bahsetmekte sevinçlerinin onları kör etmesini engellemeye çalışmakta dünyaya bağlamaması için nasihat etmektedir. Ancak bu durumu sahabenin sevincine gölge düşürmek olarak algılayan bir sahabe olmamıştır. Bugün nasıl olurda Müslümanlar kendilerine nasihat eden yarının şiddetlerinden dolayı uyaran kafirlerin hesaplarının bitmediğini cihadın çetin şekilde devam edeceğini hatırlatan alimlerine karşı had bildirme cüretinde bulunmaktadırlar. Bu hadsizlikte nedir. Alim bu meselede ümmete nasihat ederken bazı işaretler verirken bugün elinde klavyesi olan Müslümanlar kalkıp alimi yermekte sen nasıl böyle nasihat edersin komplo teorisyenlerinemi tabii oldunuz gibi saçma sapan habis cümleler serdedebilmektedirler…yazık ki ne yazık….(Mehmet emin akın hocanın paylaşımına yapılan yorumlar örneği gibi)
Burada müslümanlar bir zafer kazandı evet ve bu zafer bazı ittifaklarla anlasmalarla kazanıldı. Bu, gün gibi ortadadir.ve buna karşı çıkan yahut bu mesele böyle değildir diyenler bağnaz kafalarını kuma gömen kör kütük zafer sarhoşlarıdır başkası değil. Ve bunu belirtmek bir suç yahut komplo teorilerine tutsak olmak demek degildir. Bilakis Resulullah s.av. e uymak, tabi olmaktir. İlimden ve şereften az biraz nasibi olanlar için bunun fehmedilmesi hiçte zor değildir….
Alimlere bu hususta nasihat edicilere taanda bulunmak ise tamamen dalalettir butlandır. Ve maalesef bu hadsizliğe bazı ilim talebeleri yahut aydınlarda katılmışlardır. Bunu görmek ne elem verici şey.
Evet Elhamdülillah bir çok esir bu vesile ile kurtarıldı müslümanların toprakları kendilerine geri dönderildi.binlerce esir zalimlerin ellerinden alındı. Ve bu kesin olarak bilmekteyiz ki onların dış devletler ile yaptıkları bazı ittifaklar ile gerçekleşti. Bizler bunu söylediğimizde o ittifakın Allahın kaderi olmadığınımı söylemiş oluyoruz?. Bizler bunu söylediğimizde Allahın hesabının burada dahli yoktur , sadece insanlar istedi ve yaptımı demiş oluyoruz. Bunu bu minhale çekmek ne büyük gaflettir. Bunu bir müslümanın ağzından işittiğinizde bunu Müslümanların zaferine düşmanlık olarak addetmek ne büyük sefalettir…
Evet bu ittifaklarla bunlar oldu bunu bu şekilde söylüyor olmamız vakıayı biliyor olmamızdandır kafamızı toprağa gömmüyor olmamızdandır. ve bu durumu değerlendirme sahamız ise yine peygamber s.a.v dir..
peygamber s.a.v. zamanında müslümanlar yahudilerle hristyanlarla nasıl ittifaklar ve anlaşmalar yaptı ise, suriyedeki Müslümanlarda bunu gerçekleştirdiklerinde bu onların dinlerinde taviz sahibi yahut batıl cihette olduklarını göstermez.yahut bu durumu ifade etmemizde bizlerin o Müslümanların cürümlerini yahut hainliklerini kasdettiğimizi ifade etmez.
Çünkü Müslümanlar olarak biliriz ki kafirlerle ittifak etmek sulh etmek barış imzalamak yahut antlaşmalar yapmak muhakak ki caizdir. Belli başlı şartlar ile. O halde nasıl olurda bu kimselere nasihat edildiğinde bu mesele bu şekilde Müslümanların sevincini paylaşmamak olarak anlaşılabilir gerçekten gariptir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus müslümanların savasirlarken kendi hesab ve kitaplarına göre savasmis olmalarıdır. uyulması gereken şartlara uygun şekilde akt etmiş olmalarıdır. Eğer suriyedeki mücahidlerin kâfirlerle yaptıkları ittifaklar mücahidlerin kafirler tarafından yönetilmesi ve yönlendirilmesi bağlamında ise o halde ozaman bu büyük bir cürümdür. Ancak kendileri müstakil ,ümmetin ve müslümanların maslahatina uygun antlaşma yapmış ve kendi hesap kitaplarına göre hareket etmişler ise o halde bu dinen caizdir.
ittifaklarında kendi karar ve hesaplarını uygulama hususunda bir engelleri bulunmuyorsa o halde bunun olması gayet meşruudur. Şu ana kadar bu meşruuluğu iptal edecek hiç bir gerekce yahut emare görmedik.gördüğünü söyleyenide görmedik. O halde onarla nasihat eden uyaran zafer sarhoşluğuna girmeyin sarhoş olursanız düşmanlarınız size galebe çalar bir düşman gider seksen düşman gelir diyenlerin aslında onların zaferlerine gölge etmek için konuştuğunu böyle inandıklarını yahut böyle söylediklerini de nerden çıkardınız.
Elhamdülillah müslümanlar zafer elde ettiler. Ha; kızgın, mutemekkin bir harb ile ha barış ve ittifaklar ile. Önemli olan müslümanların galibiyetidir. Ancak unutulmamalı ki beni kureyze ile ittifaklar uzun surmeyecektir. Yani müslümanları ve mucahidleri bu bağlamda uyarmak imandandır onların sevinçlerine ortak olmanın imandan olması gibi. Bugün onları uyaran onlara nasihat edenlerin bakın bir dusmaniniz gitti ardından seksen düşman gelecek her bir düşman 12 bin kişilik ordu ile gelecek bunu unutmayın. bugün destekciniz görünenler yarın sizlere terörist diyecekler ,bunlarida unutmayın ve buna karşı mutlaka bir hesabınız olsun demek için uyarmaktadirlar. Yoksa sevinçlerine gölge düşürmek için değil.
Denirseki zaten orada yönetimde olan Müslüman yöneticiler durumun farkındadırlar
O halde deriz ki ; ozaman onların farkında olduğu şey hgususunda bizlerin tüm Müslümanları ve mücahidleri uyarıyor olması ve onlarada bir hatırlatma olması durumunun neresi kötüdür ki?
Bugün kıyamet alametlerini yahudilerde söylüyor diye kıyametin alametlerini iptalmi edelim?.
Yahut bu hususta müslümanlar uyarildiklarinda kendilerine Allah'ı hesaba katmamış muamelesimi yapılmış oluyor.
Hayır. Bilakis herkesin bir hesabı var Allahinda bir hesabı var ve bu hesabi bilenler buna göre hazırlık yaparlar. Kafalarını kuma gömenler ise hazırlıksız olarak düşmana yakalanırlar. böyle olmak bizleri ileriye taşımaz.
Evet Resulullah sav. Dediki o gün Müslümanlardan üçte biri şehit olacak. Peygamber s.a.v bunu söyledi diye sahabesine Allahi’mi c.c. unutturdu. Haşa. Allah'ın hesabını Allah'ın kaderinimi yok saydı?.haşa . Böyle sergüzeşt yaklaşımlar ile Resulullah s.av. min hadislerinden yüzde ellisini iptal etmek zorunda kalırsınız.
(bir davetçi hocanın Allahın kaderinden bahsetmeyen her söz eksiktir lafzı üzerine bunları söylemekteyiz)
Resulullah sav. Bir hadisinde “kafirlerin bir sofraya üşüştükleri gibi sizinde üzerinize üşüşecekler” diye bildirdiğinde Allah'ın kaderini takdirini dilemesini belirtmedi diye sözü eksik mi söylemiş oldu. Allahın kaderinin bununla alakası yok Allahın bununla ilgili hesabı yok kafirlerin mi var demiş oldu?. Bu okadar batıl bir yaklaşım ki dinden her nassın önüne tek tek bunun belirtilmesinimi diliorsunuz. Ne aciz bir yaklaşım . Halbuki müminin her sözünün başında sonunda bu lafız direkt olarak vardir. Müminin nazarında Allah dilmezse hiçbir şey olmaz. Allah dilmedikçe biz dileyemeyiz diye geçen kaidelerin hepsi mevcuttur her şey bunlar dahilinde konuşulur.
Meseleler konuşulurken Allahın dilmesinden bahsetmeye kalkmak Allahın kaderine iman etmeyenlere kadere imanı anlatmaya çalışmak için olabilir.
O halde bir tek davetçi hoca sen Allahın kaderine doğru iman ediyorsunda müslümanlar kadere doğru iman etmiyormu?. Allahın kaderinden bahsedilmeyen her söz eksik ise o halde seninde sözlerinin hemen hemen bütünü eksik. Kitaplarında her cümlenin başında yada sonunda bu cümleyi görememekteyiz. Dolayısıyla sendemi eksik konuşuyorsun yoksa zaten kadere iman senin her cümlende varmı?. Onsuz bir imana sahip değilsin değil mi?. Ama kadere imanın olduğu bir iman ile rabbine iman ettiğini her cümlende söylemiyorsun değilmi. ? Kalkıpta Müslümanlara nasihat eden bir alimin sözünün altına böyle bir açıklama yazarak sen o alimin nasihatinin bundan mümtenii olarakmı yazıldığına yada itikad edildiğine imada bulunuyorsun.? Adalet nerede? Adalet sahibleri nerede? Dolayısıyla bunların belirtilmediği sözler hiç bir zaman eksiktir diye kabul edilemez.... bir mümin bunu kullandığında. elbette Kaderi inkar eden biri olması durumu hariç. Kadere iman edenlere böyle bir uyarıda bulunulmasıda abesle iştigalden başkası değildir. Nerde hududlar nerede burhan…..
Sözü çok uzatmamak için diyoruzki
Elhamdulillah suriyede Müslümanlar büyük bir zafer elde ettiler. Bu büyük zafer öyle bir zaferki orada sahada bulunan herkesin iştirak ettiği bir zafer esirlerin duasıyla muhacirlerin sabır dua ve gayretleriyle ensarın sabır dua ve gayretleri ve kucaklamasıyla şam topraklarından Suriye elhamdulillah Müslümanlarındır artık. Esirler zalim esed ve yandaşlarından kurtarılmış ve özgürlüklerine kavuşturulmuştur. Elhamdulillah Müslümanlar güven ve huzur içerisinde daha geniş topraklara saçılmış ve mescidleri kutsalları necislerden temizlemiş ezanlar ile İslam şiarlarını Suriye topraklarında şahlandırmışlardır. Şükürler olsun sayısız ve sonsuz şükürler olsun. Allah razı olana kadar hamd ve şükür ederiz….
Bununla beraber diyoruz ki o zaferi elde eden Müslümanlar. Peygamberimiz ashabına zaferleri ve sevinçleri sırasında nasıl ki nasihat ettiyse bizlerde öyle ediyoruz . hz ömer r.a. fetihten fetihe koşarken nasil ashabına nasihat ettiyse bizlerde öyle bir nasihat ediyoruz. Selef bu yolda onları nasıl izlediyse öyle izliyoruz öyle nasihat ediyoruz ve diyoruz ki
dünya nimetleri gözlerinizi kör etmesin.
Ganimetler ve rızıkların bolluğu ile haktan ve cihaddan yüz çevirmeyin. Ve Allaha ve Resulune sav. dönün. Dünyanın geçici zevklerinin sizleri aldatmasından korkarız. Dünyanın şer odaklarının sizleri yollarınızdan alıkoymasından yahut dininizden döndermesinden sizleri dünyalık ziynetlerle gözlerinizi kamaştırmasından yahut sizlere şeytanların sağdan yanaşmasından sakındırırız. Ve Müslümanlar deriz ki Allah Resulu s.a.v. melhameden bizlere haber verdi. o melhamede ittifak olacağını bildirdiği gibi o ittifakın sonunda Rumların ittifakı bozacagını ve sonra onlara büyük bir savaşa girişileceğini haber etti. Şimdi eğer sizler ittifak ettiniz ise ki muhakakk ettiniz o halde bilinki büyük kargaşalar ve fitneler geliyor kendi içinizden çıkacak fitneler ile dışarıdan gelecek olan fitnelere hazırlıklı olunuz. Zafer sarhoşluğuna kapılanlar ile sarhoş olmaktan Allahın koruduğu kimseler arasında büyük fitnelerin olacağını hatırlatırız. O fitnelerde bugün kendileriyle aynı safta olduklarınız ile çarpışabilir böyle zeminlere çekilebilirsiniz. Dış güçlerin satın aldıkları işbirlikçiler ile onlar İslam ismini kullanıyorlarken yahut dünya gündemine ılımlı Müslümanlar olarak vizyon ortaya koyarlarken sizleri teröristler ve İslam da aşırılar diye isimlendirecek ve sizlerin kanlarınızı helal sayacaklardır. Onların bu oyunlarına zafer sarhoşu olanlar gireceği gibi bugün içinizde bulunan münafıklardan da katılacak olanlar olacaktır. Kılıçların birbirine dönmesi yine kafirlerin işine gelecektir. Ve o kafirlerin işine geleceğini belirtmemiz Allahın kaderini göz ardı ediyor oluşumuzdan değil. Resulullah s.a.v. min bizlere bildirdiklerine iman edişimizdendir. Bizim iman kabul ettiğimize sizler komplo teorisi diye bakarsanız yahut bugünün meselelerin iç yüzünü anlamamış ve haber hadislere karşı müslümanalrın tutumunun ne olması gerektiği hususunda fehimsiz olanların sözlerinden olan “ haber hadisle amel olmaz. O gün bugünmüdür ne bileceksiniz . o yüzden haber hadis getirme bana kardeşim” diyenler gibi hikmetsiz sözlerin sahiplerine uymuş olursunuz. Allahu alem bu haber hadislerle ilgili durum nezaman vukuu bulur Allah en dogrusunu bilir ama bu haberler bizlere onları geri Allah c.c. havale edelim diye gelmemiştir. Bu haberler bizlere biz ne bilelim nezaman diyerek kenara atalım diye gelmemiştir. Bir haber varsa bu olacaktır kesindir kaderdir kazası beklenir deccalin geleceği gibi iman ederiz ki bunlarda olacaktır. o halde onun zamanı hakkında net bilgiye sahip olmamak onun hakkında ictihad edilebileceği ve ona göre hazırlık yapılması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ve onları göz önünde bulundurarak tedbir almayıda men etmez. Bilakis işler birbirine benzediğinde tedbirlerde birbirine benzeyebilir. O halde şam daha önce nasıl kurtuldu ve İslam diyarı kaldıysa bugünde ancak bununla kurtulacaktır. Tarihte Şamda cihad edenler melhamenin onların zamanında olduğunu belirtmesi gibi , bugünün şam mücahidleride bunu böylece addedip iman etmezlerse o halde gerçekten büyük bir bilgisizlik ve hazırlıksızlık ile karşı karşı kalacaklardır. Haber hadisleri öteleyenler erteleyenler vakıadan kendilerine benzerlik yahut karineler bulamayanlar fiten hadislerini kenara atan ve hiçbir fitnede başarılı olamayan kimseler olmaya mahkumdurlar.
Halbuki sahabe “resulullah a.s. bize deccali öyle bir anlattı ki hemen şu çalıların arkasından çıkacak zannettik.” Demişlerdi ve kıyamet ile ilgili haberlerin hiç birisini ötede görmediler. Geçiştirmediler. Öyle bir anladılarki her an ona hazırlık yaptılar. Yapmaları gerektiğini bildiler. İmanlarını arttırdılar amellerini arttırdılar.
Konuyu bağlamından koparmamak için haber hadisle ilgili sözlerime son verip son olarak diyorum ki uyanık olun. Uyanık olun uyanık olun. Bugünler melhamenin başlangıcından sonraki gelişme bölümleridir.. Bu günler Yahudiler için nasıl melhamenin başlangıcı ise biz Müslümanlar içinde öyledir. Onlar melhamenin bugün olduğuna inanıp ona göre hazırlık ve amel ediyorlarsa o halde sizlerde buna göre davranmalı hazırlığınızı yapmalısınız ki düşmanlarınızdan bir adım önde olasınız?. Peygamberin bildirdiklerine göre hazırlıklı olmayanlar bir adım geriden gelip mağlup olmaya mahkumdurlar. İbni kesir r.a. için kendi dönemi nasıl melhameye uygun idiyse bugün çok daha fazla uygundur. Dolayısıyla her meselede Allah ve Resulune a.s. döndüğünüz gibi bundada ona yönelin. Ve akli siyasi politik yaklaşımları bunların önünde tutmayın bunların ışığında görün. görüş sahibi bununla görüş sahibi olsun. Kör olan bununla kör olsun. Ve uyarıyoruz hazır olmanız gereken şeyi hatırlatıyoruz ve tehdid ediyoruz!!!!! Evet tehdid ediyoruz !!!!!! Allahın resulunun vaidi ile onun tehdidi ile. Bizler kendimiz tehdid edildiğimiz gibi sizleri en mutlu gününüzde tehdid ediyoruz.ve diyoruzki ;
“Rumlar (Roma / Bizansın varisleri olan Hristiyanlar) A’mak veya Dabık'a (Halep yakınlarında iki yer) gelene kadar, kıyamet kopmaz. Medine'nin en hayırlı insanlarından bir ordu, o gün Hristiyanlara karşı çıkacaktır. Müslüman ordusu, Hristiyanlara karşı harb nizamında saf saf olduğunda, Hristiyanlar Müslümanlara 'Mallarımızı harab edenlerle savaşmak için bize yol açın.' diyecekler, ancak Müslümanlar izin vermeyeceğinden savaş olacaktır."
İttifak ettikleriniz bugün A’mak ve Dabık bölgesindeler.
Yarında dostlarını oraya dolduracaklardır. Dabık bölgesi menbiç bölgesidir. Unutmayın…..
Haçlı ordusu o gün nato yahut ab yada kendilerinin kurdukları ve adına İslam ordusu dedikleri bir ordu ile gelecekler. Ve her devletten asli kafir yahut mürtedler ile birlikte bir ordu ile orada olacaklar.
Ve yine tehdid ediyoruz peygamber s.a.v. min tehdidi ile ve diyoruzki
"Müslümanlar bu savaşta üç gruba ayrılır. Üçte biri, savaştan kaçar bunlardan kimi korkudan kaça ve kimide mürted olur ve Allah onların tövbelerini ebediyen kabul etmez.”
Öyle azim bir toplanış ile toplanacaklar kafirler öyle ki sizler içerisinden bunun şiddetinden korkanlar kaçışacaklar ve içlerinden mürtedler dahi olacaktır.. Allah muhafaza. Ancak bugün nasihatlere kulak verenler oradaki zaferden sarhoş olmayın diye uyaranlar kafirlerin bu işte parmağı var maslahatı var sizin kjaşınız gözünüz hürmetine sessiz kalmış değiller diye uyarmakta olanlar olarak diyoruzki imanlarınızı bugün ahzırlayın. Bugün imani hazırlığı yapmamış olanlar büyük hüsrana uğrayacaklardır. Hadisin devamında şöyle der peygamber s.a.v. ;
“Üçte biri şehid olur, ki bunlar Allah katından şehidlerin en faziletlisidir. “
Öyle çetin bir savaş olacaktır ki bu savaş okadar çok şehit verilecektir…..burada sakın zannetmeyinki sadece şuanda orda olan sizler muzaffer olan sizler burada olacaksınız. Bilakis dünyanın dört bir yanından cihad eden Müslümanlar sizleri muhafaza etmek için geldiklerinde toplanacak olan o büyük mnüslüman cemaatin üçte birinden bahsediyoruz. Sizler onların içerisinden sadece bir taifesiniz…
Arabistan karışacak ve orada büyük savaşlar olacak İsrail oradan bazı bölümleri kendi toprağına eklerken bugün suriyede yaşananların aynısı oradada yaşanacak ve bir takım insanlar çıkıp bu Yahudi ve hristyanların oyunu diyecekler Müslümanların zaferini bertaraf etmeye çalışacaklar. Bir kısımda çıkacak bu bizim ellerimizle kazandığımızdır diyecekler. Ama orada tüm bu sözlerin sahipleri kaybedecek ve kendisi üzerinde ihtilaf edilmeyen bir kişide birleşilecektir.
Suriyenin bu zafer sürecinden sonraki olması muhtemel olayların sıralaması ve mahiyetleri ile ilgili risalemiz başka bir yazı olarak gelecektir. Bu kısma kadar uyarı ve tehdilerimiz sizlerin fetih sevinci ve iktidar mutluluğunuza denk gelsede bunu yapmış olduk. Ve elhamdulillah bu uyarı ve nasihatlerlede sünnete uyduğumuza inandık. Bunalrdan sonra belirtebilirizki bukadar sıkıntı ve imtihandan sonra elbette müjdemizde vardır. Müslümanların en zor durumda oldukları sırada onların topyekun rablerine yönelip düşmanlarına karşı tüm imkansızlık ve zayıflıklara rağmen savaşmalarından ötürü büyük bir fetih ile müjde ….
Resulullah s.a.v. hadisin devamında şu şekilde söyler.
“
Diğer üçte biri de galip gelirler (savaşı kazanırlar) ve fethe devam ederler, netice de Konstantiniyye'yi alırlar."
Subhanallah bu negüzel bir zaferdir. Subhanallah bu negüzel bir müjdedir. Bu orduda yer alanlara müjdeler olsun. Bu zaferi elde edecek olanlara müjdeler olsun. Ümmeti gaip kılacak olan Allaha şükürler olsun. Daha gerçekleşmeden bizi zafer ile müjdeleyen resulullah s.a.v. salat ve selam olsun.
Evet bukadar tehdid ile karşılaşılmasa o mutlak zafer elde edilemiyecektir.bu büyük mutluluk ve zafer saadet gelmöeyecektir. her musibet içerisinde bir rahmeti barındırır. Bukadar şiddetli imtihanlarda çok büyük bir rahmetin müjdecisidir. Derizki bugün nasıl bu şekilde nasihat ediyor isek yarın o büyük fetihlerin sonrasında dahi bizler yine tehdidler ile sıralanmış nasihatlerimizi yapanlar oalcağız eğer ömrümüz yeter ise. Ve sonrasında yine müjdeci olanlar olacağız Allah ömür verir ise..
O yüzden her nasihat ettiğimiz mesele sizlerin imanları ve duruşlarının sağlamlığı içindir. Müminlerin müminleri veliler edinmesinden ve birbirimiz üzerinde nasihat hakkımız bulunmasından ötürüdür. Bizlerin sizleri uyarması kınaması kabilinden değil bilakis mükemmeleştirme arzusundandır. Sizlerin zafer sevinci ve cihad yorğunluğu arasında bazı meseleleri unutup dalgınlık içerisinde olabilmenizi hesaba katarak hatırlatma babındandır. Müslümanlar kardeştir. Ve kardeşlere hatırlatmakta fayda vardır.
Konu hakkında yazmamızı zorunlu kılan en başta belirttiğimiz batıl tutum sahiplerinede nasihatimiz düşmanı sevindirmek istemiyorsanız tefrika çıkarmayınız Müslümanların nasihatlerine kulak veriniz nasihat edenleri fitneciler kabul edip kulaklarınızı tıkamayınız. Gözlerinizi kapattığınızda sadece kendi göz şahitliklerinizi iptal etmiş olursunuz. Bugün mücahidlere nasihat edenler var ise bundan dolayı rabbinize hamd edin şükredin. Hala nasihatçileriniz var diye. Şüphezi bizlerde bizlerin nasihatçilerinin bulunmasından ötürü her daim hamd ve şükrederiz….. Müslümanlar zanların peşine düşüp alimlerimizin sözlerinin lazımı ile onlara mezheb uydurmaya kalkmayınız. Alimlerin sözlerini doğru fehmedin yahut kasıtlarını kendisinden dinleyiniz. Kendi görüşleriniz siyasi anlayışlarınıza ter düşüyor diye alimlere tanda bulunmayınız. Bir tafieyi sevindireceğim derken başka taifeyi üzmeyiniz. Müslümanların bütünü için hayır olan nasihatten yüzçevip nasihat edicileri düşman bellemeyiniz. Bilakis o alimlerin duasının size zafer kazandırmış olabileceğinide unutmayınız. Vallahi ben o alimin ümmet için dökülen gözyaşlarına şahidim. O halde nasıl olurda onun Müslümanların sevinciyle sevinmeyeceğini düşünebilirizki…. Allahtan korkun ve ondan sakının. Müminlerden bir söz işittiğinize kasıtlarını hayra yorun. Şer gördüğünüz hususlarda sizlerde uygun şekilde nasihatlerinizi edin. Yahut kasıtlarını sorun. Sizlerin düşündüğü gibi olmadığında utanacağınız yüklerin altına girmektense bu daha selametli bir yoldur. Ve allahu alem.
Şüphesiz ki doğrular Allahtan, eksik ve yanlışlar ise bizdendir. Rabbim kusurlarımızı gider ve bizleri bağışla dinini yer yüzünde hakim kıl ve adaleti yeryüzüne yay. Yarabbi. Müslümanların birlik ve beraberliğini sağla ve onların gönüllerinde ülfeti arttır. Sevgiyi muhabbeti arttır. Ümmetin maslahatını kendi maslahatının üzerinde tutan şuur sahibi müminler ile donat bu ümmeti yarabbi…..
Sözlerin sonu ve lillahil hamd…
Son düzenleme: