Suriye'de yeni bir düzenin doğum sancıları yaşanıyor'
Ahrar'uş Şam lideri Ebu Yahya Hamavi, kuşatmayı kırmak için başlatılan Halep Operasyonu, Esed rejimi, muhalifler arasındaki çatışmalar, ayrılıklar, bölgedeki Türkiye ve ABD varlığı ve Suriye'nin geleceğine ilişkin Timetürk'e özel açıklamalar yaptı.
TİMETURK | PINAR HİLAL BALTA
RÖPORTAJ: MUHAMMED İKBAL KÖSEOĞLU
Suriye'de 2011 yılında birkaç çocuğun duvar yazılarıyla başlayan olaylar BAAS rejiminin silahını halka çevirmesiyle devam etti ve 2012 yılından bu yana ülke büyük bir savaşın içerisinde.
KİLİT "SURİYE"
Pek çok örgütün hem birbirleriyle hem Suriye rejimiyle hem de bölgedeki hakim güçlerle mücadele sahası haline gelen Şam, esasen tarih boyunca bölgenin anahtarı oldu. Hem Akdeniz sahili boyunca uzanması, hem Küçük Asya - Asya - Afrika kavşağında stratejik bir konuma sahip olması, hem de İslam tarihinin şekillendiği birkaç merkezden birisi olması Suriye'ye anahtar olmanın yanında kilit ülke özelliği de katıyor.
YENİ DÜZENİN DOĞUM SANCILARI"
2012 yılından bu yana hem sahadaki gözlemlerim hem de teorik okumalarım Suriye'deki savaşın, mücavir (komşu) ülkelere etkileri dışında yeni bir küresel düzenin doğum sancılarıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Nitekim 2016 yılında gerçekleşen hadiselerin pek çoğu uluslararası bir planın Suriye sahasında tatbik edilmek istendiğini işaret ediyor. Bütün bu denklemin ortasında İslami gruplar, Suriye üzerinde kendilerine ait bir ajanda ile yol almaya çalışıyorlar ve bu grupların içerisinde Ahrar'uş Şam'ın ayrı bir yeri var.
AHRAR'UŞ ŞAM CİDDİ ZAFERLER KAZANDI
Uluslararası dengeler içerisinde hem Suriye devrimini ayakta tutmaya çalışan hem de Suriye halkının itibar ettiği bir müessese olması yönüyle Ahrar'uş Şam, kurulduğu dönemden bu yana sahada ciddi askeri zaferler kazandı ve son dönemde yaşanan bütün büyük savaşların etkin bir paydaşı oldu.
İdlib eyaletinin tümünün kurtarıldığı operasyonlardan Lazkiye'deki savunma savaşına ve Halep'in kuzeyinde Kastillo yolunun kesilmesinden kentin güneybatı ucunda yaşanan varlık mücadelesine kadar Ahrar'uş Şam pek çok cephede savaştı ve binlerce üyesi şehit oldu.
Ebu Yahya Hamavi, hareketin bütün lider kadrosunun bir sığınakta katledilmesinin ardından hiç beklemediği bir zamanda yükü omuzlamak zorunda kalan ikinci neslin üyelerinden. Ebu Abdullah ve arkadaşlarının hayatını kaybetmesinin ardından bir akil adam vasfıyla göreve getirilen Ebu Cabir'in ardından Ebu Yahya, Ahrar'uş Şam'ıngenç isimleri arasından seçilen ilk lider oldu. Suriye'de savaşın oldukça kızıştığı bugünlerde Ebu Yahya'yı bulmak ve onunla konuşmak kolay olmadı. Ancak merak edilen pek çok konuyu kendisine sorma fırsatı bulmanın yanında Ahrar'uş Şam'ı bizzat liderinin şahsında tanıma imkanına da sahip olduk.
DEVRİMİN KIRMIZI ÇİZGİSİ: HALEP
Sıcak bir konuyla başlayalım istiyoruz. Geçtiğimiz ayın son günlerinde başlatılan Büyük Halep Operasyonu nasıl gidiyor? Kanaatiniz nedir? Başta ciddi kazanımlar oldu ancak sonrasında rejimin karşı saldırısı geldi.
- Bu savaşın hedefi Halep kuşatmasını kaldırmaktı. Çünkü Halep'in düşmesi devrim için büyük kayıp anlamına geliyor. Halep Savaşı başladığında devrimci kuvvetler çok hızlı ve etkili bir şekilde ilerlediler. Bu durum; Rus uçakları olmasa rejim ve destekçisi milislerin gücünün ne kadar zayıf olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Halep Savaşı ve mücahitlerin hızlı bir şekilde mesafe katetmesi aynı zamanda, Suriye devriminin hala güçlü ve ayakta olduğunu gösterdi. Halep'teki halkımıza, Allah'ın izniyle, kuşatmayı kırıncaya kadar bu savaşa devam edeceğimiz müjdesini veriyoruz.
DEVRİMİN İKİ SORUNU: IŞİD ve CUNDUL AKSA
Geçtiğimiz dönemde sizin de içerisinde olduğunuz ve medyada çok tartışılan bir hadise gerçekleşti: Ahrar'uş Şam ile Cundul Aksa arasındaki çatışmalar. Herkesin aklındaki soru şu: Ne oldu da hadiseler bu kadar büyüdü? Sizin pencerenizden olay neydi?
- Öncelikle devrimin sahada temel iki sorunu var. Bunlardan birisi IŞİD'in tezahürü. Diğeri ise Cundul Aksa diye bir yapının ortaya çıkışı. Biz Cundul Aksa ile olan sorunlarımıza baktığımızda sorunların ekseriyetinin onlarla ilgili olduğunu gördük. İlla bunlara bir isim vereceksek "IŞİD'in uyuyan hücreleri" olduklarını söyleyebiliriz. Sahadaki faili meçhul görünümlü suikast ve patlamaların arkasında bunlar vardı. Ahrar'uş Şam olarak bu süreçte çok sabrettik. Son olaylar ise adeta bardağı taşıran damlalar oldu.
NEDEN KARŞI KARŞIYA GELDİLER?
- Cundul Aksa, kardeşlerimizden birisini kaçırdı ve ailesine ateş açtı. Kendilerine sorunca inkar ettiler, sonra baskılar neticesinde hakikat ortaya çıktı. Diğer gruplar ve hatta sokaktaki insanlar da çok baskı yaptı. Sürecin devamında Cundul Aksa, kontrol noktalarımıza saldırdı. Bu nedenle bu yapıyı temizleme kararı aldık. Sadece biz değil, diğer askeri gruplar, İslami cemaatler ve cemiyetler de bu kararın bir parçasıydılar. Bu baskılar sebebiyle Cundul Aksa içerisinden bir grup Şam'ın Fethi Cephesi'ne biat etti. Cephe (Şam'ın Fethi Cephesi'ni kastediyor) ile yaptığımız müzakerelerde kendileriyle ittifaka vardık. En önemli ittifak noktalarımızdan birisi Cundul Aksa isimli yapının sahadan tamamen silinmesi. Diğer bir önemli nokta ise katledilen arkadaşlarımızın akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve suçluların bulunması. IŞİD tecrübesini yaşadık ve bu nedenle Cundul Aksa'yı ortadan kaldırdık.
"CİDDİ BİR İTTİFAK SAĞLANDI, FETVA ALINDI"
- Cihad sahasında ilk kez bir konuda bu kadar büyük bir ittifak sağlandı. Bu grubun IŞİD bağlantısına dair elimizde deliller var. Ahrar'uş Şam olarak biz bu işle ilgili ayrıca bütün şer'i mercilerden fetva alarak girdik.
CERABLUS ve RAİ
Bildiğiniz üzere Türkiye Cerablus ve Rai bölgesinden Suriye topraklarına girdi ve Ahrar'uş Şam'ın da bu operasyona dahil olduğu iddia edildi. Siz bu operasyonu ve hedeflerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Operasyona gerçekten dahil misiniz? Operasyona ABD'nin de dahil olmasına nasıl bakıyorsunuz?
- Öncelikle Halep'in kuzeyi ile ilgili bazı hususlara değinmek istiyorum. Halep'in kuzeyi en zor bölgelerden biri. Hem PYD projesi, hem IŞİD sorunu hem de rejim tehlikesi kuzeyde kesişiyor. Bu yönüyle bölge, sorunların kördüğüm olduğu zor bir bölge. Bahse konu operasyon ortaya çıktığında bunu stratejik bir harekat olarak değerlendirdik. Fırat Kalkanı Operasyonu, o bölgede fiilen savaş dışı ve atıl kalmış grupları tekrar operasyonel hale getirdi. Bu operasyon, PKK ve IŞİD projelerini durdurdu. Evet, biz Ahrar'uş Şam olarak askeri anlamda bu operasyona dahiliz. Hassaten bölgedeki insanlarımızla operasyona askeri katılım gösteriyoruz.
ABD KONUSU
- Konu ABD askerleri olduğunda ise temas edilmesi gereken iki nokta var. ABD, Fırat Kalkanı operasyonunu asli mecrası olan ve hem IŞİD projesi hem de PYD işgaline dair planları bozan temel hedeften saptırmak istiyor. Bu nedenle merkeze sadece IŞİD'i koydu. İkinci hedef ise Türkiye ile devrimci gruplar arasında fitne çıkarmaktı. Devrimci grupların hiçbirisi bölgede ABD'yi istemiyor. Bu durum operasyonu durdurabilir. Operasyon, neticesi itibariyle küresel güçlerin, Suriye topraklarını parçalama projesini de durdurdu. Mesela PYD, Afrin'e doğru yürüyecekti. Fırat Kalkanı sonrası bu zemin tamamen kayboldu.
SURİYE BÖLÜNÜR MÜ?
Peki küresel güçler isterse Suriye bölünür mü?
- Hayır, buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bütün taraflar bilmeli ki Esed sahadan tamamen silinene kadar mücadeleye ara vermeyeceğiz. Bu, Esed'in şahsı ile alakalı değil tamamen rejim ve rejimin kurumları ile ilgili.
ESED GİDERSE KİM GELECEK?
Suriye krizinin en büyük soru işaretlerinden birisi, Esed giderse yerine neyin geleceği. Küresel güçlerin de asıl derdi bu gibi görünüyor. Esed giderse yerine nasıl bir yönetim gelecek?
- Ahrar'uş Şam olarak en büyük ve en temel hedefimiz rejimin düşürülmesi. Kurulacak olan devletin önündeki en büyük sorun budur. Rejim düştükten sonra kurulacak yeni hükümet, yönetim açısından özgürlük ve adaleti merkeze alan, temeli hukuki meşruiyete dayanan bir idare olacak. Zaten bunlar yönetim açısından İslam'ın en temel şiarlarıdır.
MUHALİFLER NEDEN BRİLEŞMİYOR?
Sahada yaşanan bu kadar zorluğa rağmen neden hala birleşme olmuyor? Tek bir bayrak ve tek bir ordu olarak birleşmek bu kadar zor mu?
- Suriye'de tek bir çatı altında birleşilmesi gerektiğinin herkes farkında. Devrimin başından beri, siyasi ve askeri sahalarda alınan kararların farklılığından dolayı çok sıkıntı yaşadık. Bu alanlarda kararın, tek bir çatı altından çıkması için çaba sarfediyoruz. Gruplar olarak burada bir karar aldığımızda dışarıda bizim kararımız dikkate alınmalı. Mesela diasporadaki Suriye muhalafeti, içerideki muhaliflerle birlikte karar almalı. Bu anlamda bir birliktelik sağlanması için gayretlerimiz sürüyor.
AHRAR'UŞ ŞAM, ŞAM'IN FETHİ İLE BRİLEŞECEK Mİ?
Direnişi yakından takip eden kesimlerde Ahrar'uş Şam ve Şam'ın Fethi Cephesi'nin birleşmesi gerektiğine dair bir beklenti var. Birleşecek misiniz?
- Biz, Ahrar'uş Şam ve Fethu'ş Şam arasındaki bir birleşmeden ziyade bütün grupların birleşmesinde maslahat görüyoruz. Alınan siyasi ve askeri kararların bir olması için bütün grupların birleşmesi lazım. Ahrar'uş Şam ve Fethu'ş Şam'ın birleşmesi İslami olan ve olmayan olarak iki sınıf oluşturur. Bu da uzun vadede krize yol açar. Bu sebeple biz genel birlik istiyoruz.
Time turk
Ahrar'uş Şam lideri Ebu Yahya Hamavi, kuşatmayı kırmak için başlatılan Halep Operasyonu, Esed rejimi, muhalifler arasındaki çatışmalar, ayrılıklar, bölgedeki Türkiye ve ABD varlığı ve Suriye'nin geleceğine ilişkin Timetürk'e özel açıklamalar yaptı.
TİMETURK | PINAR HİLAL BALTA
RÖPORTAJ: MUHAMMED İKBAL KÖSEOĞLU
Suriye'de 2011 yılında birkaç çocuğun duvar yazılarıyla başlayan olaylar BAAS rejiminin silahını halka çevirmesiyle devam etti ve 2012 yılından bu yana ülke büyük bir savaşın içerisinde.
KİLİT "SURİYE"
Pek çok örgütün hem birbirleriyle hem Suriye rejimiyle hem de bölgedeki hakim güçlerle mücadele sahası haline gelen Şam, esasen tarih boyunca bölgenin anahtarı oldu. Hem Akdeniz sahili boyunca uzanması, hem Küçük Asya - Asya - Afrika kavşağında stratejik bir konuma sahip olması, hem de İslam tarihinin şekillendiği birkaç merkezden birisi olması Suriye'ye anahtar olmanın yanında kilit ülke özelliği de katıyor.
YENİ DÜZENİN DOĞUM SANCILARI"
2012 yılından bu yana hem sahadaki gözlemlerim hem de teorik okumalarım Suriye'deki savaşın, mücavir (komşu) ülkelere etkileri dışında yeni bir küresel düzenin doğum sancılarıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Nitekim 2016 yılında gerçekleşen hadiselerin pek çoğu uluslararası bir planın Suriye sahasında tatbik edilmek istendiğini işaret ediyor. Bütün bu denklemin ortasında İslami gruplar, Suriye üzerinde kendilerine ait bir ajanda ile yol almaya çalışıyorlar ve bu grupların içerisinde Ahrar'uş Şam'ın ayrı bir yeri var.
AHRAR'UŞ ŞAM CİDDİ ZAFERLER KAZANDI
Uluslararası dengeler içerisinde hem Suriye devrimini ayakta tutmaya çalışan hem de Suriye halkının itibar ettiği bir müessese olması yönüyle Ahrar'uş Şam, kurulduğu dönemden bu yana sahada ciddi askeri zaferler kazandı ve son dönemde yaşanan bütün büyük savaşların etkin bir paydaşı oldu.
İdlib eyaletinin tümünün kurtarıldığı operasyonlardan Lazkiye'deki savunma savaşına ve Halep'in kuzeyinde Kastillo yolunun kesilmesinden kentin güneybatı ucunda yaşanan varlık mücadelesine kadar Ahrar'uş Şam pek çok cephede savaştı ve binlerce üyesi şehit oldu.
Ebu Yahya Hamavi, hareketin bütün lider kadrosunun bir sığınakta katledilmesinin ardından hiç beklemediği bir zamanda yükü omuzlamak zorunda kalan ikinci neslin üyelerinden. Ebu Abdullah ve arkadaşlarının hayatını kaybetmesinin ardından bir akil adam vasfıyla göreve getirilen Ebu Cabir'in ardından Ebu Yahya, Ahrar'uş Şam'ıngenç isimleri arasından seçilen ilk lider oldu. Suriye'de savaşın oldukça kızıştığı bugünlerde Ebu Yahya'yı bulmak ve onunla konuşmak kolay olmadı. Ancak merak edilen pek çok konuyu kendisine sorma fırsatı bulmanın yanında Ahrar'uş Şam'ı bizzat liderinin şahsında tanıma imkanına da sahip olduk.
DEVRİMİN KIRMIZI ÇİZGİSİ: HALEP
Sıcak bir konuyla başlayalım istiyoruz. Geçtiğimiz ayın son günlerinde başlatılan Büyük Halep Operasyonu nasıl gidiyor? Kanaatiniz nedir? Başta ciddi kazanımlar oldu ancak sonrasında rejimin karşı saldırısı geldi.
- Bu savaşın hedefi Halep kuşatmasını kaldırmaktı. Çünkü Halep'in düşmesi devrim için büyük kayıp anlamına geliyor. Halep Savaşı başladığında devrimci kuvvetler çok hızlı ve etkili bir şekilde ilerlediler. Bu durum; Rus uçakları olmasa rejim ve destekçisi milislerin gücünün ne kadar zayıf olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Halep Savaşı ve mücahitlerin hızlı bir şekilde mesafe katetmesi aynı zamanda, Suriye devriminin hala güçlü ve ayakta olduğunu gösterdi. Halep'teki halkımıza, Allah'ın izniyle, kuşatmayı kırıncaya kadar bu savaşa devam edeceğimiz müjdesini veriyoruz.
DEVRİMİN İKİ SORUNU: IŞİD ve CUNDUL AKSA
Geçtiğimiz dönemde sizin de içerisinde olduğunuz ve medyada çok tartışılan bir hadise gerçekleşti: Ahrar'uş Şam ile Cundul Aksa arasındaki çatışmalar. Herkesin aklındaki soru şu: Ne oldu da hadiseler bu kadar büyüdü? Sizin pencerenizden olay neydi?
- Öncelikle devrimin sahada temel iki sorunu var. Bunlardan birisi IŞİD'in tezahürü. Diğeri ise Cundul Aksa diye bir yapının ortaya çıkışı. Biz Cundul Aksa ile olan sorunlarımıza baktığımızda sorunların ekseriyetinin onlarla ilgili olduğunu gördük. İlla bunlara bir isim vereceksek "IŞİD'in uyuyan hücreleri" olduklarını söyleyebiliriz. Sahadaki faili meçhul görünümlü suikast ve patlamaların arkasında bunlar vardı. Ahrar'uş Şam olarak bu süreçte çok sabrettik. Son olaylar ise adeta bardağı taşıran damlalar oldu.
NEDEN KARŞI KARŞIYA GELDİLER?
- Cundul Aksa, kardeşlerimizden birisini kaçırdı ve ailesine ateş açtı. Kendilerine sorunca inkar ettiler, sonra baskılar neticesinde hakikat ortaya çıktı. Diğer gruplar ve hatta sokaktaki insanlar da çok baskı yaptı. Sürecin devamında Cundul Aksa, kontrol noktalarımıza saldırdı. Bu nedenle bu yapıyı temizleme kararı aldık. Sadece biz değil, diğer askeri gruplar, İslami cemaatler ve cemiyetler de bu kararın bir parçasıydılar. Bu baskılar sebebiyle Cundul Aksa içerisinden bir grup Şam'ın Fethi Cephesi'ne biat etti. Cephe (Şam'ın Fethi Cephesi'ni kastediyor) ile yaptığımız müzakerelerde kendileriyle ittifaka vardık. En önemli ittifak noktalarımızdan birisi Cundul Aksa isimli yapının sahadan tamamen silinmesi. Diğer bir önemli nokta ise katledilen arkadaşlarımızın akıbetlerinin ortaya çıkarılması ve suçluların bulunması. IŞİD tecrübesini yaşadık ve bu nedenle Cundul Aksa'yı ortadan kaldırdık.
"CİDDİ BİR İTTİFAK SAĞLANDI, FETVA ALINDI"
- Cihad sahasında ilk kez bir konuda bu kadar büyük bir ittifak sağlandı. Bu grubun IŞİD bağlantısına dair elimizde deliller var. Ahrar'uş Şam olarak biz bu işle ilgili ayrıca bütün şer'i mercilerden fetva alarak girdik.
CERABLUS ve RAİ
Bildiğiniz üzere Türkiye Cerablus ve Rai bölgesinden Suriye topraklarına girdi ve Ahrar'uş Şam'ın da bu operasyona dahil olduğu iddia edildi. Siz bu operasyonu ve hedeflerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Operasyona gerçekten dahil misiniz? Operasyona ABD'nin de dahil olmasına nasıl bakıyorsunuz?
- Öncelikle Halep'in kuzeyi ile ilgili bazı hususlara değinmek istiyorum. Halep'in kuzeyi en zor bölgelerden biri. Hem PYD projesi, hem IŞİD sorunu hem de rejim tehlikesi kuzeyde kesişiyor. Bu yönüyle bölge, sorunların kördüğüm olduğu zor bir bölge. Bahse konu operasyon ortaya çıktığında bunu stratejik bir harekat olarak değerlendirdik. Fırat Kalkanı Operasyonu, o bölgede fiilen savaş dışı ve atıl kalmış grupları tekrar operasyonel hale getirdi. Bu operasyon, PKK ve IŞİD projelerini durdurdu. Evet, biz Ahrar'uş Şam olarak askeri anlamda bu operasyona dahiliz. Hassaten bölgedeki insanlarımızla operasyona askeri katılım gösteriyoruz.
ABD KONUSU
- Konu ABD askerleri olduğunda ise temas edilmesi gereken iki nokta var. ABD, Fırat Kalkanı operasyonunu asli mecrası olan ve hem IŞİD projesi hem de PYD işgaline dair planları bozan temel hedeften saptırmak istiyor. Bu nedenle merkeze sadece IŞİD'i koydu. İkinci hedef ise Türkiye ile devrimci gruplar arasında fitne çıkarmaktı. Devrimci grupların hiçbirisi bölgede ABD'yi istemiyor. Bu durum operasyonu durdurabilir. Operasyon, neticesi itibariyle küresel güçlerin, Suriye topraklarını parçalama projesini de durdurdu. Mesela PYD, Afrin'e doğru yürüyecekti. Fırat Kalkanı sonrası bu zemin tamamen kayboldu.
SURİYE BÖLÜNÜR MÜ?
Peki küresel güçler isterse Suriye bölünür mü?
- Hayır, buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bütün taraflar bilmeli ki Esed sahadan tamamen silinene kadar mücadeleye ara vermeyeceğiz. Bu, Esed'in şahsı ile alakalı değil tamamen rejim ve rejimin kurumları ile ilgili.
ESED GİDERSE KİM GELECEK?
Suriye krizinin en büyük soru işaretlerinden birisi, Esed giderse yerine neyin geleceği. Küresel güçlerin de asıl derdi bu gibi görünüyor. Esed giderse yerine nasıl bir yönetim gelecek?
- Ahrar'uş Şam olarak en büyük ve en temel hedefimiz rejimin düşürülmesi. Kurulacak olan devletin önündeki en büyük sorun budur. Rejim düştükten sonra kurulacak yeni hükümet, yönetim açısından özgürlük ve adaleti merkeze alan, temeli hukuki meşruiyete dayanan bir idare olacak. Zaten bunlar yönetim açısından İslam'ın en temel şiarlarıdır.
MUHALİFLER NEDEN BRİLEŞMİYOR?
Sahada yaşanan bu kadar zorluğa rağmen neden hala birleşme olmuyor? Tek bir bayrak ve tek bir ordu olarak birleşmek bu kadar zor mu?
- Suriye'de tek bir çatı altında birleşilmesi gerektiğinin herkes farkında. Devrimin başından beri, siyasi ve askeri sahalarda alınan kararların farklılığından dolayı çok sıkıntı yaşadık. Bu alanlarda kararın, tek bir çatı altından çıkması için çaba sarfediyoruz. Gruplar olarak burada bir karar aldığımızda dışarıda bizim kararımız dikkate alınmalı. Mesela diasporadaki Suriye muhalafeti, içerideki muhaliflerle birlikte karar almalı. Bu anlamda bir birliktelik sağlanması için gayretlerimiz sürüyor.
AHRAR'UŞ ŞAM, ŞAM'IN FETHİ İLE BRİLEŞECEK Mİ?
Direnişi yakından takip eden kesimlerde Ahrar'uş Şam ve Şam'ın Fethi Cephesi'nin birleşmesi gerektiğine dair bir beklenti var. Birleşecek misiniz?
- Biz, Ahrar'uş Şam ve Fethu'ş Şam arasındaki bir birleşmeden ziyade bütün grupların birleşmesinde maslahat görüyoruz. Alınan siyasi ve askeri kararların bir olması için bütün grupların birleşmesi lazım. Ahrar'uş Şam ve Fethu'ş Şam'ın birleşmesi İslami olan ve olmayan olarak iki sınıf oluşturur. Bu da uzun vadede krize yol açar. Bu sebeple biz genel birlik istiyoruz.
Time turk