TAHÂVÎ AKÎDESİ-BÂBERTÎ/GAZNEVÎ ŞERHİ
Akide, irâdesi bulunan her yaratılmışın varlık gayesi, yaşam enerjisi, kendisini diğer varlıklardan ayırt eden en önemli değeridir. Herkes akîdesi kadar değerlidir. Kişiyi melekler derecesine çıkaran da, esfel-i sâfilîne yuvarlayan da sadece onun akidesidir. Hâl böyle olunca, tüm hümanist değer yargılarından soyutlanarak, insanları “akidesi düzgün olanlar” ve “akidesi düzgün olmayanlar” diye taksim etmek, meseleye en doğru yaklaşımı sergilemek olacaktır.
Bu kadar önemli olan akaid meseleleri “her çiçekten bal alarak” değil, Ehlisünnetin temel esaslarına dayanarak, selef-i sâlihînden süzülüp elde edilmelidir. Çünkü iman esasları Yüce Allâh tarafından Cebrâîl aracılığıyla Kâinatın Efendisi’ne ﷺ bildirilmiş; onun tebliğiyle insanlar arasında yayılmış, güvenilir müctehitler ve diğer ulemâ marifetiyle nesilden nesle, güvenilir yollarla aktarılmış, zaman içerisinde sistematiğe oturtulmuş ve -tabir yerindeyse- hazır bir şekilde soframıza servis edilmiştir.
İslâm tarihi boyunca tüm detaylarıyla incelenmiş, ilmik ilmik dokunmuş olan bu ilmî mirası elinin tersiyle itiverip -deyim yerindeyse- protestanlaşan veya tam tersine deistleşen ilim çırakları, İslâm akidesini yeniden tespit etmeye soyunmuş ve fakat bunu beceremeyip ellerine yüzlerine bulaştırmış, kendileri saptığı gibi takipçilerini de saptırmışlardır. Gelinen noktada artık neyin hak neyin batıl olduğu, meseleleri derinlemesine inceleme imkânına sahip olamayan Müslümanlar arasında oldukça belirsizleşmiş; eline kamera geçiren cühelânın safsatalarını akîde edinmiş, buna uymayanları -en hafifinden- bidatçilikle itham eder hale gelmişlerdir.
İmâm Tahâvî gibi bir ilim deryasının bu değerli kitabına ve kitabın “hakem” olan bu şerhine hizmet etmeyi Yüce Allah’ın nasip etmiş olması bizi ziyadesiyle onurlandırmış, çalışmanın hakkını verememe korkusu uykularımızı kaçırmıştır. Yüce Allah’tan bu çalışmamızı kabul buyurmasını, bununla bizi ve sizleri faydalandırmasını niyaz ederiz.
3 Nisan 2018
Yasin Karataş