Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Tasavvufçunun Akılalmaz Uydurmaları

A Çevrimdışı

Ahmed bin Teymiyye (R.H)

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Birinci Uydurma, Arşta Bayezidi Bestaminin adının yazması uydurması, delili ise bir kadının rüyasında göğe çıkıp arşın altını görmesi(!). Şimdi bu arkadaş Levlake uydurmasına hadisi kudsi diyordu, bunu bir yerle bağdaştıracağım inşeAllah.

27307


Alttaki hadis(!) hakimde geçiyor.

لما اقترف آدم الخطيئة؛ قال: يا رب! أسألك بحق محمد لما غفرت لي. فقال الله: يا آدم! وكيف عرفت محمدا، ولم أخلقه؟ قال يا رب! لما خلقتني بيدك، ونفخت في من روحك؛ رفعت رأسي، فرأيت على قوائم العرش مكتوبا: لا إله إلا الله محمد رسول الله، فعلمت أنك لم تضف إلى اسمك إلا أحب الخلق إليك. فقال الله: صدقت يا آدم! إنه لأحب الخلق إلي، ادعني بحقه، فقد غفرت لك، ولولا محمد ما خلقتك


''Adem (a.s.) günah işlediğinde şöyle dua etti:
Ya Rabb! Muhammed'in hakkı için benim günahımı bağışlamanı diliyorum.
Allahu Teala dedi ki: Ey Adem! Sen Muhammed'i nereden biliyorsun, ben onu daha yaratmadım. Adem: Ey Rabbim, Sen beni yarattığında ve ruhundan bana üflediğinde başımı kaldırdım ve arşın sütunları üzerinde 'Lailahe İllallah Muhammedun Rasulullah' yazılı olduğunu gördüm. Ve bildim ki, Sen kendi adının yanına ancak en çok sevdiğin kişinin ismini ilave edersin. Allahu Teala dedi ki: Doğru söylüyorsun ey Adem, o (Muhammed s.a.v.) benim en sevdiğim kulumdur. Sen Benden onun (Muhammed s.a.v.) hakkı için istedin, Ben seni bağışladım. Muhammed olmasaydı Ben seni yaratmazdım''
(Hakim Mustedrak, 2/615, Ömer (r.anh)'dan merfu olarak ; İbn Asâkir (2/323), el-Beyhâki, Delâil’un-Nubuvve (5/488)

Şimdi bunu hadis olarak kabul eden biri Peygamberimiz (SallAllahu aleyhi ve sellem)'in isminin Arşın sütunlarında yazdığını kabul etmesi gerekir, Baktığımızda bunu hadis olarak kabul ediyordu, Şimdi bunun yaptığı nedir? Kendine göre Peygamber (a.s)'in isminin yazdığı arşta beraberinde veli(!) beyazıdı bestaminin adı yazıyor. Durum vahim.

İkinci yanlış, (Şaşılacak bir diğer durum) :

27310


İmam Rabbani bu hadise sahih diyorsa sahihmiş(!) Taassubun şiddetinden dolayı uyarıp geçiyorum çok uzatmıyorum ALLAH şerlerinden muhafaza eylesin.

27315


27317


3, 4 ve 5. Yanlış:
Buhârî'deki hadisten Hem Fenafillahı, Hem de Tasavvufu çıkaran bu sofi hem Allahın peygamberinin (SallAllahu aleyhi ve sellem) sözünü, hem de Ebu Hureyre (r.a)'nin sözünü kendi hevası, nefsi, fikri ve ideolojisi için tahrif etmiştir. Bu hadiste Tasavvuf geçmez.
Âlimler şerhini yaparken:
(Hadisi verdikten sonra)
Burada da gördüğümüz gibi Ebu Hurayra (r.anh)'ın anlatmadığı ilme sahib olduklarını söyleyerek yalan söylemektedirler. Aksi taktirde tasavvufculara Ebu Hurayra'nin "boynunu vurmaktan" dolayı kendilerine kısas uygulamamız gerekecektir!

Bu hadisi şerh eden ehli sünnet alimleri hadisi şöyle anlayıp açıklamışlardır:

120- Ebû Hurayra (r.anh); şöyle demiştir:
"Rasûlullah'tan iki kap ilim ezberledim. Birincisini yaydım, diğerine gelince şayet bunu yayacak olursam benim şu boğazım kesilir".
Açıklama:

"İki kap ilim" yani iki tür ilim.
Âlimler, Ebû Hurayra'nin yaymadığı ilmi, içinde kötü yöneticilerin isimlerinin, durumlarının ve zamanlarının bulunduğu hadisler şeklinde yorumlamışlardır.
Ebû Hurayra başına bir kötülük gelmesinden dolayı bunların bir kısmını üstü kapalı bir biçimde anlatıyor, açıkça söylemiyordu. Nitekim o bir sözünde "Altmışlı yılların şerrinden ve çoluk çocuğun idareci olmasından Allah'a sığınırım" diyerek Muaviye'nin oğlu Yezid'in halifeliğine işaret etmiştir. Çünkü Yezid İbn Muaviye hicretin altmışıncı yılında başa geçmişti. Allah Ebû Hurayra'nin duasını kabul etti, Ebû Hurayra bundan bir yıl önce (h.59'da) vefat etti. "Fitneler" bölümünde bununla ilgili bilgiler gelecektir.

İbnu'l-Muneyyir şöyle demiştir: Bâtınîler kendi batıl inançlarını doğru göstermek için Ebû Hurayra'nin bu sözlerini delil olarak kullanmışlar ve şeriatın bir zahir bir de bâtını olduğuna inanmışlardır. Bu bâtın ise dinden çıkmadır.

Ebû Hurayra (r.anh) "boğazım kesilir" sözü ile; zalim idareciler kendisinin onların uygulamalarını eleştirdiğini ve hareketlerini sapıklıkla nitelediğini duyduklarında başının kesileceğini kasdetmiştir.
Şu husus da bunu destekler: Onun gizleyerek söylemediği hadisler dini hükümlerden olsaydı bunları gizlemesi caiz olmazdı. Nitekim Ebû Hurayra önceki hadiste ilmi gizleyenleri kınayan âyeti (Bakara 159 - 160) okumuştur.

Başka hadis yorumcuları ise Ebû Hurayra'nin gizlediği ilmin; kıyamet alametleri, âhir zamanda durumların değişmesi ve savaşlar ile ilgili hadisler olabileceğini söylemişlerdir. Zira bu tür haberlere alışık olmayanlar bunları inkar edebilir ve bunların hakikatini anlamayanlar buna itiraz edebilirler.
(İbn Hacer el Askalani; Fethu'l Bari, C. 1, İlim bab 42, Hadis no: 120. Sayfa 285 - 286) Demişlerdir.

6.Yanlış Hz.Hızır'a (Aleyhisselâm) çoğu alim peygamber değil demiş, yalan.

27318


Hz.Hızır Aleyhisselam'a Peygamber olduğuna dair nakilleri attığımda "HATA ETMİŞ" yazdı. Allah hidayet versin, Hz.Hızır Cumhura göre peygamberdir.

Tasavvufçular suredeki salih kulu "Hıdır" adında ermiş bir kişi olarak itelemiş ve anlatılan kıssanın manalarını, hedeflerini ve mesajını tahrif ederek tasavvuf inancının temellerinden biri yapmışlardır. Bu kıssaya dayanarak zahir bir şeriat ve ona muhalif batın bir hakikat bulunduğunu, şeriat alimlerinin hakikat alimlerinin bir takım şeylerini yadırgaması veya eleştirmesinin yanlış olduğunu söylemiş, peygamber değil, bir veli kabul ettikleri Salih Kul"a (Hıdır) Musa'nın itirazının nasıl anlamsız ve tuhaf bir şey ise, şeriat alimlerinin de hakikat alimlerini eleştirmesi veya onlara itiraz etmesinin yersiz ve anlamsız olduğunu iddia etmişlerdir. Yanlış olarak, veli olduğunu söyledikleri Hıdır'ın vahiy ve ilham aldığını, akaid ve şeriat sahibi olduğunu söylemiş, peygamber olduğu kesin olan Musa'yı da onun emrine vermiş, bunu tasavvuf anlayışı için temel kabul etmişlerdir.
Hıdır'ın peygamber değil veli olduğunu, kıyamete kadar yaşayacağını peygamberlere gelen vahiy yolundan ayrı bir yolla kendisine Ledunni ilim dedikleri batini bir ilim geldiğini, bu ilmin Peygamberin peygamberliğinden önce ve sonra her zaman bütün velilere indiğini, bu ilimlerin peygamberlere gelen ilimden daha üstün ve daha büyük olduğunu iddia etmişlerdir. Nitekim, veli olan Hıdır'ın işlediği bazı fiillerin anlamını ve izahını Musa peygamber olduğu halde bilememiş ve veli olan Hıdır'a uymak zorunda kalmıştır. Üstelik Hıdır'dan birtakım bilgiler öğrenmek için onun yanına gitmiştir, diye iddia etmişlerdir.

Yine veli olduğu halde, Hıdır nasıl peygamber olan Musa'dan daha büyük ve daha bilgili ise, ümmetin velilerinin de şeriatın zahirini bilen peygamberden daha büyük ve daha bilgili olduğunu, aynı şekilde hakikat alimleri olan evliya yahut tasavvufçularm şeriat (zahir) alimi olan alimlerden daha büyük olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Musa (a.s.)ın öğrenemediği bu ilme kendilerinin sahib olduklarını söyleyerek, bilerek yada bilmeyerek ulu'l azim peygamberi solladıklarını iddia ederler.

Ümmetin görüş birliğiyle sabittir ki herhangi bir insanı din konusunda peygamberden üstün gören KAFİRDİR!

27319


7.Yanlış: İhya eserini tenkit edenlerin yanlış yapması, İhyayı tenkit eden birçok kişi vardır. İçinde muhaddislerden bir kısım da bulunur.

Hafız İbni Kesir :
(Hicretin beşyüzbeşinci senesinde vefat eden meşhur şahsiyetleri anlatırken bu senede vefat etmiş olan Gazali'nin biyografisini verirken şöyle demiştir) "Bu süre zarfında İhyaı Ulumuddin adlı kitabını yazdı. Bu, cidden hayret verici, takdire şayan bir kitaptır. Şeri ilimlerin birçoğunu kapsamına alır. Tasavvufa ve kalbi amellere dair latif olan meseleler ise adeta bir karışım halindedir. Lakin bu kitapta garip, munker ve mevzu olan birçok hadis vardır. Nitekim helal ve harama delil olarak dayanak edinilen furuatla ilgili diğer kitaplarda da bu tür hadislere rastlanmaktadır. el-Mevdu lir-Rekaik et-Tergib evt-Terhib adlı kitaplardaki bu tür hadisler diğerlerine göre daha azdırlar. Ebul Ferec İbnul Cevzi, sonra da İbn Salah bu hususta İmam Gazzali'yi çok eleştirmişler ve ona çatmışlardır. Maziri, İmam Gazzali'nin İhyai Ulumuddin adlı kitabını yakmak istemiş, diğer Mağriblilerde böyle yapmışlar ve şöyle demişlerdir: Bu kitap bizim dinimizin değil, Gazali'nin dininin ihyasıdır. Dinimizin ilimlerinin ihyası Allah'ın kitabı ve Rasulullah'ın sünnetiyle olur! Nitekim ben bu hususları TabakatuşŞafiye adlı eserde Gazali'nin biyografisini verirken nakletmişimdir. İbni Şukur de İhyaı Ulumuddin adlı eserin bazı yerlerinin gerçekleri yansıtmadığını ve buralardaki çürüklükleri faydalı bir eserde açıklamıştır."

Gazzali şöyle derdi:
"Ben, hadisteki ticareti revaçlandırıcıyım."
Anlatıldığına göre ömrünün son zamanlarında, hadis dinlemeye, Buhari ve Muslim'in Sahih'lerini ezberlemeye yönelmiştir. İbnul Cevzi; İhyaı Ulumuddin üzerine bir eser yazmış ve bu eserine ''Diri kimseler ihyadaki yanlışlıkları bilmeli'' adını vermişti.
El-Bidaye ve'n-Nihaye 13/333

Kadı İyad
Şeyh ebu Hamid el-Gazali; kendisi hakkında çok kötü haberler olan ve korkunç kötü kitapları olan biridir. Sufilikde çok ileri gitmiş, sufiliğin savunucusu ve davetçisi olmuş ve bu hususta meşhur kitablar kaleme almıştır.
Kitablarındaki bazı bölümler, kendi aleyhinde değerlendirilmiş ve ummet onun kötü biri olduğuna hükmetmiştir. Allah onun gerçek durumunu bilendir. Sultanın emri ve batıdaki ulemanın fetvası onun kitaplarının yakılması ve bu kitaplardan uzak durulmasıdır. Bu emir ve fetvaların gereği yapılmıştır.
Siyer en-nubela 19/327


Nevevi:
Nevevi, Raceb ayının ilk cuma günü kılınan Regaib namazı hakkında sünnetten midir, yapılması hoş olan bir amel midir yoksa bidat midir diye sorulduğunda şu şekilde cevab vermiştir:
"Bu şeytani bir ameldir ve çok şiddetli biçimde eleştirilmiş bir bidattir."
Sonra şöyle devam etmiştir:
"Birçok ülkede çok sayıda kişi tarafından bu namazın kılınıyor olması yahud Kutul Kulub veya İhyaı Ulumuddin gibi kitablarda bahsi geçiyor olması seni aldatmasın. Bu hiçbir temeli olmayan bir bidattir."
el-Miyarul Magrib 1/300


Ibnu'l Cevzi

el-Muntazam isimli eserinde şunları söylemektedir:
''Gazali İhyayı yazmaya Kudusde başlamış ve Şam'da tamamlamıştır ancak, eserini sufilerin metodu ile yazarak fıkıh kurallarına riayet etmemiştir.'' Sonrasında Gazzali'nin İhya'da yer verdiği ve fıkhi kuralları ihlal eden garip hikayelerine bir kaç örnek vermekte ve bu hikayeleri şu sözleriyle noktalamaktadır:
''Ben kitabındaki yanlışları 'Yaşayanlar İhyadaki yanlışlıkları bilmeli' isimli kitabımda bir araya topladım ve Telbis'u İblis (Şeytanın Hileleri) isimli eserimde bu kitabdaki bazı yanlışlıklara işaret ettim.'' Bu sözlerinin ardından İhyada geçen garip ifade ve uydurma hadislere örnekler vermeye devam etmiş ve İhya hakkındaki sözlerine şu şekilde son vermiştir:
''Gazali İhya'da çok sayıda uydurma ve zayıf hadise yer vermiştir, bunun sebebi de rivayet ilmi konusundaki yetersiz ilmidir. Ona düşen bu rivayetleri bir bilene danışmakken, o karanlıkta odun toplayanın topladığı gibi bu rivayetleri kitabında nakletmiştir.
Bazıları İhya deli divanesi olmuş, ben de bu kimseleri uyararak kısaca İhya'daki hatalı yerleri, düzeltimesi gereken yerleri ve uygunsuz durumları ortaya koydum.
al-Muntazim (9/169-170)

İbnul-Cevzi; Saydul-Khaatir isimli eserinde (s. 374) Gazzali'nin tarihi yanlışlıklarına yer vermiştir: ''Ben Gazzali'nin İhya isimli eserinde, hadislerle tarihi olayların şaşırtıcı biçimde birbirine karıştırılmış olduğunu gördüm ve hataları bir kitap da topladım.'' Yine sayfa 399'da, İhya'yı; içerisinde gizli tehlikeler, sıhhatsiz rivayetler ve şeriate aykırı şeyler barındıran kitaplar arasında zikretmiştir.
(Saydul-Khaatir)


İbnu'l-Cevzi; 'Şeytanın Hileleri' isimli eserinde 'Şeytanın Sofilere Oyunu' başlıklı bölümünde sufilerin tarihi gelişimini kronolojik olarak verip sufi literatürünü aktarırken sıra Gazaliye gelmiş ve şöyle demiştir:
''Sonra Ebu Hamid el-Gazali geldi ve onların (sufilerin) uslubuyla İhyaı Ulumuddin isimli eserini neşretti. Gazali birçok hadisin uydurma olduğunu bilmeden kitabına aldı. Kitabında mukaşefe ilmine dair hususlara yer verie ve yine fıkhi kuralları bir kenara bırkamıştır. Ve o kitabında İbrahim (a.s.)'ın gördüğü yıldız, güneş ve ayın bilinen güneş, ay ve yıldız olmadığını aksine onların Allah'ı gizleyen nurlar olduğunu söyledi ki bu söz Batınılerin sözlerine ne kadar da benzemektedir!''

Sonrrasında Mufasah Bil Ahval isimli eserinde (s. 162 -253) Gazalinin sarfettiği birtakım sözlere değinen İbnu'l-Cevzi daha sonra sözlerini şu şekilde bitirmektedir:
''Bu kimselerin böyle eserler tasnif etmeleri sünnet bilgilerinin az oluşu, İslam'ı ve hadisleri bilmemeleri ve bu yoldakilerin hoş gördüklerine yönelmeleri sebebiyledir.''

İbnu'l-Cevzi daha sonra kitabın çeşitli yerlerinde (S. 217-316) İhya'daki yanlışlıklara değinmiştir. Yine Gazali hakkında kullanmış olduğu şu ifadeler de ilginçtir:
''İmam Gazali'nin o yüce fakihliğine rağmen nasıl bu kimselerle berbaer olduğuna şaşıyorum. Fıkhi mertebedeyken onların mertebesine inmesi çok gariptir!'' (Telbis'u İblis)

İbnul-Cevzi Minhacul-Qasidin'de ise şöyle demektedir:
''Bil ki, İhya'da öyle büyük tehlikeler vardır ki bunları ancak alimler anlar, kitapdaki en küçük hatalar hiçbir temeli olmayan ve uydurma olan hadisler ile, bir sahabeye kadar uzayan rivayet zinciri ile sanki peygamber (s.a.v.)'den naklediliyormuş gibi getirilen rivayetlerdir. O bu rivayetleri bulduğu üzere nakletmiştir, kendisi uydurmamıştır. Ve uydurma hadise dayanarak ibadet etmek caiz olmadığı gibi, uydurma kelimelerle bir araya getirilmiş sözleri almak da caiz değildir.

Nasıl olurda Allah rasulunun (s.a.v.) hakkında tek kelime dahi etmediği gece ve gündüz ibadetleri dayatırsın? Nasıl olur da, sufilerin sözlerinin seni esir almasına izin verirsin, ki o kitabında sayılmayacak kadar çok bu sözlere yer vermiştir. Onun nefs tezkiyesi, insanları açlığa çağırması ve hiç bir gereği yokken insanları seyahetlere davet etmesi, harabe yerlere erzaksız gidilmeye teşvik etmesi, ve buna benzer şeylere Telbis'u İblis'de yer verdim ve ben bir başka kitap daha yazarak, ondaki faydaları bir yana bırakmaksızın bütün saptırmalarına değineceğim.
İlerleyen sayfalarda yine aynı şekilde ifadelere yer veren İbnu'l-Cevzi, Telbis'u İblis'de (s. 16-17) değinmiş olduğu İhyada'ki yanlışlıkları liste olarak veriyor ve yukarıda yazmış olduklarına ek olarak 'Fena' ve 'Beka' inancını da sayıyor:
''Onun sufilerin sözlerinden 'Fena' ve 'Beka' inancına dair naklettiği ve tavsiyede bulunduğu sözleri duymanı nasıl isterim''
(Muhtasar Minhacul-Qasidin)


İbni Arabi

İmam Ebu Bekir İbni Arabi'nin ; Gazali hakkındaki şu sözleri deyimleşmiştir:
''Şeyhimiz Ebu Hamid felsefecileri yutmuş, onları kusmak istediğinde ise kusamamıştır.''
Sonrasında İhya'daki Tevekkul bölümünde kaderle, Allah'ın yaratmasıyla ve Allah'ın kudretiyle alakalı bölümleri eleştirerek, Gazali'nin felsefecilerin görüşlerine sarıldığını belirtmektedir.
(Zehebi, Siyer : 119/3371)

İmam Abdullah ibni Musa el-Faştali

Raşid ibni Ebi Raşid el-Velidi el-Maliki ''helallar ve haramlar'' isimli kitabında İmam Abdullah ibni Musa el-Faştali'nin şunları söylediğini nakletmektedir: ''Eğer Kuşeyri'nin derlediklerini toplama imkanım olsaydı hepsini toplar ve denize fırlatırdım, Gazzali'nin kitablarını da...'' ve yine ondan şunları işittiğini nakletmiştir:
''Ben, Rabb'imden kıyamet günü beni Ebu Muhammed İbni Zeyd (Kayravani) ile haşretmesini isterim, Gazzali ile değil''
(Nail el-İbtihaj bi-Tetriz el-Daibaj: 117)


Sultan Ali ibni Yusuf ibni Taşfin

Dönemin sultanıdır ve İhya'nın yakılmasını emretmiş ve yaktırmıştır. Zehebi onun hakkında şöyle der:
''Cesur, mucadeleci, adil, dinine düşkün, takvalı, erdemli, alimlere saygılı ve alimlerle iştişare eden biriydi.''
(Siyer Alemun Nubela, 20/124).

Hafız Zehebi 537 yılında ölenlerden bahsettiğinde sultan hakkında şunları kaydeder: ''Ali İbni Yusuf İbni Taşfin müslümanların komutanı ve Fas çevresinin sultanıydı. Adaletiyle, dine düşkünlüğüyle, Allah'a ibadetiyle, iyi bir vicdan sahibi oluşuyla, alimlere karşı düşkünlüğüyle ve kelama ve kelamcılara karşı şiddetli düşmanlığıyla bilinirdi. Ebu Hamid'in kitabları kendisine ulaştığında, yakılmasını emretti ve bu konuda çok kararlı davrandı.''

Gazzali'nin kitablarını yakma emrini döneminin fakihlerinin icmasıyla almıştır.

''Ali İbni Yusuf İhya'yı yaktırdı ve bu kararı döneminin alimlerinin icmasına dayanmaktaydı'' (El-Miyar El-Mureb (12/185)

Nitekim İmam Zehebî, "İhyâ'da hayr-ı kesir olmakla birlikte içinde bâtıl hadisler vardır" (Zehebî, Siyer, XIX, 339-340; Leknevî, Raf, sf: 53) demiş, Suyûtî de Mirkatu's-suûd ila Sunen-i Ebî Dâvûd adlı eserinde İhyâ'da zikredilen bir hadis vesilesiyle, "İhyâ'da aslı olmayan hadislerin varlığı gayet açıktır" diyerek aynı şeyi söylemiştir.

Bundan dolayıdır ki hadis munekkidleri, İhyâ'daki hadislerin tahrici üzerinde çalışmışlar, Gazzâlî'nin büyüklüğüne bakarak İhyâ'daki zayıf ve uydurma hadislere aldanılmaması konusunda okuyucuları uyarmışlardır. İhyâ'daki hadisler üzerinde iki çalışma yapmış, İmam Subkî Tabakâtu'ş-Şâfîiyye'sinde, İhyâ'da senedlerini bulamadığı hadislere genişçe yer vermiş,(Subkî, İhyâ'da senedi olmayan -943- dokuz yüz kırk üç hadisi birer birer saymıştır. Tabakât, VI, 287-389; Zehebî, Siyer, XIX, 339, dp) bu değerli araştırmaları İhyâ'yi İthâfu's-sâde ismiyle şerheden Zebîdî tamamlamış ve böylece İhyâ'dan yararlanma imkanı kıymetli tahric çalışmaları olmasaydı, İhya okurlarının pek çoğu hadisler konusunda zor ve sıkıntılı bir durumla karşılaşmış olacaklardı.

Çağdaş tasavvuf âlimlerinden İzmirli İsmail Hakkı (Ö. 1365/1946) ise "İhya ve Hadisleri" başlığı altında Gazzâlî'nin hadisçiliği konusunda ulemânın sözlerini toplamış, diğerleri gibi o da Gazzâlî'nin hadis ilmindeki zayıflığına dikkat çekerek şöyle demiştir: "Gazâlî, yüksek mertebesi ile beraber hadiste yed-i tûlâ sahibi olmadığından İhyâ'sında bir çok mevzu hadis vardır."

Bu biçim bir taassubtaki kişiyle ilim tartışmak zordur. Allah sabır versin.

İlgili yazılar:





 

Ekli dosyalar

  • 20210618_070600.jpg
    20210618_070600.jpg
    18.6 KB · Görüntüleme: 161
  • 20210618_070600.jpg
    20210618_070600.jpg
    18.6 KB · Görüntüleme: 117
  • 20210618_072404.jpg
    20210618_072404.jpg
    89 KB · Görüntüleme: 131
  • 20210618_072404.jpg
    20210618_072404.jpg
    89 KB · Görüntüleme: 121
Never Give Up Çevrimdışı

Never Give Up

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu şeyleri nasıl uyduruyorlar aklım almıyor. Üstelik bu adamlar Arapça’da bilen adamlar yani Kur’an’ı anlayarak okuyorlar. Buna rağmen bu lafları niye diyorlarsa..
 
A Çevrimdışı

Ahmed bin Teymiyye (R.H)

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu şeyleri nasıl uyduruyorlar aklım almıyor. Üstelik bu adamlar Arapça’da bilen adamlar yani Kur’an’ı anlayarak okuyorlar. Buna rağmen bu lafları niye diyorlarsa..


Ben de zor tartışmıştım, üzerinden 1 yıla aşkın zaman geçmiş.
 
Never Give Up Çevrimdışı

Never Give Up

Üye
İslam-TR Üyesi
Uydurma Hadislerle ilgili bence eski eserler birleştirilip ne kadar uydurma varsa hepsi tek tek ortaya konmalıdır. Bu uydurma yalan laflar yüzünden kabir ehlinden yardım isteyin gibi sapkınlıklar çıkıyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt