Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tavsiye Edilen Zikirler

samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
100 x Estağfirullahe ve etûbu ileyh (Allah’dan mağfiret diler ve O’na tevbe ederim)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allah’a tevbe edin. Ben, günde yüz kere muhakkak tevbe ederim. (Müslim)

100 x Subhânallahi ve bihamdihî (Allah’a hamdedere k O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Kim bir günde yüz kere ‘Allah’a hamdedere k O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim’ derse, deniz köpüğü kadar dahi olsa günahları silinir.”(Buhari, Müslim)

100 x Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke lehû, lehul mulku ve lehul hamdu ve huve a’lâ kulli şey in kadîr (Allah’dan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O’nun ve hamd O’nadır. Ve O, her şeye gücü yetendir)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Bunu bir günde yüz kere söyleyen on köle azad etmiş kadar sevap alır. Bununla ona yüz hasene yazılarak ondan yüz günah silinir. Akşamlayıncaya kadar o gün şeytandan korunur. Bundan daha çok amel işleyen bir adamdan başka hiç kimse onun getirdiğinden daha faziletli sini getiremez .” (Buhari, Müslim)


Subhânallahi ve bihamdihî, subhânallahi’l azîm (Allah’ı hamdedere k O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Allah’ı hamdedere k O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Yüce Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim’ (kelimeler i)

Rahman’ın sevdiği, mizanda ağır basan ve dilde hafif gelen iki kelimedir .” (Buhari, Müslim)


Subhânallahi velhamdul illahi ve lâ ilâhe illallâhu vallahu ekber (Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurur: “Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür’ demem güneşin doğduğu her şeyden bana daha sevimlidi r.”



100 x Subhânallah (Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurur: “Sizden birinin her gün bin hasene kazanmaya gücü yetmez mi?” Beraberin de oturan kişi “Bizden birisi nasıl bin hasene kazanır?” diye sordu. Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurur: “Yüz subhânallah ile, ona bin hasene yazılır veya bin günahı silinir.” (Müslim)



Subhânallahi’l azîmi ve bihamdihî (Yüce Allah’ı, hamdedere k tüm noksanlıklardan O’nu tenzih ederim)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurur: “Her kim; ‘Yüce Allah’ı, hamdedere k tüm noksanlıklardan O’nu tenzih ederim’ derse o kimse için cennette bir hurma ağacı dikilir.” (Tirmizi, Hakim, Bkz. Sahihu’l Cami)



Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh (Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Ey Abdullah bin Kays! Sana cennet hazineler inden bir hazineyi işaret edeyim mi?” “Evet yâ Rasululla h!” dedim. Şöyle buyurdu: “Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır’ de.” (Buhari, Müslim)



Subhânallahi, velhamdul illâhi, ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber (Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür)

Rasululla h Sallallah u Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Sözlerden Allah’a en sevimli olanlar dörttür: “Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.’ Söylereken hangisiyl e başlarsan başla zarar etmez.” (Müslim)
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
ALLAH razı olsun ahi güzel bir konu olmuş...
 
G Çevrimdışı

GülTükendi

Üye
İslam-TR Üyesi
Tesbih kullanmak bidat midir? Ben bunu arastirmisttim, fakat kesin bir sonuca varamamisttim, bundan dolayi uzun zamandir süphede oldugum icin tesbih kullanmiyorum. Bu konuda bana yardimci olabilen varsa sevinirim zira 100x zikirlerini parmaklarimla saymak oldukca zor geliyor bana...:(
 
G Çevrimdışı

GülTükendi

Üye
İslam-TR Üyesi
Sa‘d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:


Bir bedevî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
-Bana söyleyeceğim bir zikir öğret, dedi.


Resûl–i Ekrem ona şu zikri okumasını tavsiye etti:


– “Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, Allâhü ekber kebîran ve’l–hamdü lillâhi kesîrâ ve sübhânallâhi Rabbi’l–âlemîn, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l–Azîzi’l–Hakîm:


Tek olan Allah’tan başka ilâh ve O’nun bir eşi ve benzeri de yoktur. Kudreti ve saltanatıyla Allah en büyüktür. Bitip tükenmeyen hamd O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Azîz ve Hakîm olan Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.”


Bedevî:
- Bunlar Rabbim için söyleyeceğim dua ve zikirlerdir. Kendim için ne söylemeliyim? dedi.


Resûl–i Ekrem:
– “Allâhümmağfir lî verhamnî vehdinî verzuknî:


Allahım, beni bağışla, bana merhamet et, rızânı kazandıracak işler yaptır ve bana hayırlı rızık ver, de” buyurdu.


Müslim, Zikir 33–36.
 
G Çevrimdışı

GülTükendi

Üye
İslam-TR Üyesi
Abdullah İbni’z–Zübeyr radıyallahu anh namazdan sonra selâm verince her defasında şöyle derdi:


Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü'l–mülkü ve lehü'l–hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr; lâ havle velâ kuvvete illâ billâh; lâ ilâhe illallahu velâ na‘büdü illâ iyyâh; lehü’n–ni‘metü ve lehü’l–fazlu ve lehü’s–senâü’l–hasen; lâ ilâhe illallahu muhlisîne lehü’d–dîne velev kerihe’l–kâfirûn:


Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir. Allah’tan başka ibadete lâyık bir ilâh yoktur. Biz yalnız O’na ibadet ederiz. Sahip olduğumuz nimet ve lutuf O’nundur. En güzel medh ü senâ O’na yakışır. Kâfirler hoşlanmasa bile, bütün samimiyetimizle, Allah’tan başka ilâh yoktur, deriz”.


Abdullah İbni’z–Zübeyr, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in her namazdan sonra bu sözlerle zikrettiğini söyledi.

Müslim, Mesâcid 139, 140. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 25; Nesâî, Sehv 34.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Soru:Tesbihi Taşlarla vs.Yapmak

selamun aleykum hocam. tesbihi taş, hurma veya ip ile çekme ile ilgili imam suyutinin risalesi var tesbihi el ile çekebildiğimiz gibi taş, hurma çekirdeği, düğümlü ip v.s aletlerle yapabilirmiyiz? Allah razı olsun.

İmam suyuti:

Uzun zamandır ‘tesbîh(âletin)in ‘Sünnet’te bir aslı var mıdır?’ diye sorulmaktadır. O yüzden onun hakkında gelen hadîsleri ve eserleri (Sahâbe söz, iş ve takrîrlerini) araştırıp bularak bu cüz’ü topladım. Yardım istenen sadece Allah celle celâlühû’dur.

(Birinci Hadîs): İbnu Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve Hâkim,(Abdullah) İbnu Amr radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etmiş ve Hâkim ‘sahîh’ olduğunu söylemiştir:

“Nebi sallahu aleyhi ve sellem’in tesbîhleri eliyle saydığını gördüm.”[8]

(İkinci Hadîs): -İbnu Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Hâkim, Yüseyre radıyallahu anhâdan -ki hicret eden (Sahâbe) kadınlar(ın)dan idi- şöyle dediğini rivâyet etti:

“Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

(Ey kadınlar!..) Tesbîh’e (sübhânellâh demeye), tehlîl’e (lâ ilâhe illellâh demeye) ve takdîs’e (‘sübhâne’l-meliki’l-kuddûs’ veya ‘sübbûhun kuddûsün Rabbu’l-melâiketi ve’r-rûh’ demeye) sarılın, ğâfil olmayın, tevhîdi unutursunuz. (Onları) parmak uçlarınızla sayın. Çünkü onlar, (bedeninizden, kendileriyle ne yaptığınız) sorulacak ve konuşmaları istenecek olan(uzuv)lar-dır.”[9]

(Üçüncü Hadîs): Tirmizî, Hâkim ve Taberânî, Safiyye radıyallâhu anhâ'dan şöyle dediğini rivâyet ettiler:

“Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem yanıma girdi; önümde tesbîh etmekte olduğum dört bin hurma çekirdeği vardı. O, ‘nedir bunlar, ey Huyey'in kızı?’ dedi. Ben, ‘onlarla tesbîh ediyorum’ dedim. O, ‘senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbîh ettim’ buyurdu. Ben, ‘(onu) bana (da) öğret, ey Allah'ın Resûlü!..’ dedim. O, (سبحان الله عدد ما خلق من شئ)/‘Allah'ı, yarattığı şeyler adedince tesbîh ederim’, buyurdu.”[10]

Bu hadîs de sahîhdir.

(Dördüncü Hadîs): Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbnu Mâce, İbnu Hibbân ve Hâkim Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallâhu anhu'dan rivâyet etmişler ve bu rivâyetin Tirmizî Hasen, Hâkim de sahîh olduğunu söylemişlerdir:

“Sa'd ve Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem bir kadının yanına girmişler, kadının önünde de hurma çekirdekleri veya küçük taşlar vardı; tesbîh ediyordu. Bunun üzerine Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem, ‘bundan dahâ kolay’ veya (râvînin tereddüdü) ‘daha efdal olanı sana haber vereyim mi?’ buyurdu…”[11]

(Beşinci Hadîs): Hilâl el-Haffâr'ın Cüz'ünde, Beğavî'nin Mu'cemu's-Sahâbe'sinde ve İbnu Asâkir'in Târîh'inde, Mu’temir İbnu Süleymân yolundan Ubeyy İbnu Ka’b’dan, Onun, dedesi Bakıyye’den, Onun da Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem’in azâdlı kölesi Ebû Safiyye’den yaptıkları şöyle bir rivâyet vardır:

“(Ebû Safiyye’nin) önüne bir deri yaygı konulur ve içinde taşlar bulunan bir sepet getirilir, onunla günün yarısına kadar tesbîh ederdi; sonra da kaldırılırdı. Birinciyi kılınca[12] (o sepet tekrâr) getirilir, onunla akşama kadar tesbîh ederdi.”[13]

(Altıncı Hadîs)Yine), Ahmed İbnu Hanbel den-Zühd'de, Yûnus İbnu Ubeyd'den, anasının şöyle dediğini rivâyet etti:

“Ebû Safiyye'yi -ki O Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem'in Ashâbındandı ve komşumuz idi- küçük taşlarla tesbîh ederdi.”[14]

(Yedinci Hadîs): İbnu Sa'd,Sa’d’ın kölesi Hakîm İbnu’d-Deylemî’den, “Sa'd İbnü Ebî Vakkâs'ın, taşlarla tesbîh ettiği”ni rivayet etmiştir.[15]

(Sekizinci Hadîs): İbnu Ebî Şeybe el-Musannef'de, Sa’d’ın kölesinden, “Sa’d’ın taşlarla veya hurma çekirdekleriyle tesbîh ettiğini” rivâyet etti.[16]

(Dokuzuncu Hadîs): İbnu Sa’d et-Tabakat’da şöyle dedi:

Bize Ubeydullah İbnu Mûsâ haber verdi (dedi). (Ubeydullâh) bize İsrâîl haber verdi (dedi). (İsrâîl) Câbir’den (haber verdi): Bir kadın O’na (Câbir’e), Fâtıme binti Hüseyin İbni Alî İbni Ebî Tâlib’den rivâyet ederek şöyle dedi:

“O (Fâtıme), düğüm atılmış bir ip ile tesbîh ederdi.”[17]

(Onuncu Hadîs): Abdullâh İbnu Ahmed, ez-Zühd Zevâid’inde, Nuaym İbnu Muhriz[18] İbni Ebî Hureyre’den, O (Nuaym), dedesi Ebû Hureyre’den şöyle rivâyet etti:

“Ebû Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbîh çekmedikçe uyumazdı.”[19]

(On Birinci Hadîs): Ahmed İbnu Hanbel de ez-Zühd’de (isnâdıyla) Kasim İbnu Abdirrah-mân’ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir:

“Ebû'd-Derdâ’nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı; sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbîh ederdi.”[20]

(On İkinci Hadîs): İbnu Sa’d, Ebû Hureyre’den şöyle rivâyet etti:

“(Ebû Hureyre) yarısı beyaz yarısı kara (alaca) olan hurma çekirdeğiyle tesbîh ederdi.”[21]

(On Üçüncü Hadîs): Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs’de (isnâdıyla)[22] merfû’ olarak şöyle rivâyet etti:

“Tesbîh âleti (Allah celle celâlühû’yu) ne güzel hatırlatıcıdır!...”[23]

(On Dördüncü Hadîs): İbnu Ebî Şeybe (el-Musannef’de) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu’dan rivâyet etti:

“(Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu) taşlarla tesbîh ederdi.”[24]

(On Beşinci Hadîs)İbnu Ebî Şeybe yine) Ebû Nadra yoluyla, Tufâve(denilen bir yer)’den olan bir adamdan şöyle dediğini rivâyet etti:

“Ebû Hureyre radıyellâhu anhu’nun yanında konakladım; O’nunla beraber, içinde taşların -veya hurma çekirdeklerinin- bulunduğu bir kese vardı. Tükenene kadar onlarla sübhânellâh derdi...”[25]

(On Altıncı Hadîs)İbnu Ebî Şeybe yine) Zâzân’dan şöyle dediğini rivâyet etti:

“Ümmü Ya’fûr’dan tesbîhlerini aldım. Alî’ye vardığımda, ‘Ümmü Ya’fûr’a tesbîhlerini geri ver’ dedi.”[26]

[8] İbnu Ebî Şeybe (7745), Ebû Dâvûd (1502), Tirmizî (3495), Nesâî (1355) ve Hâkim (1/547), (Abdullah) İbnu Amrradıyallahu anhumâ’dan

[9] İbnu Ebî Şeybe (7738), Ebû Dâvûd (1501), Tirmizî (3595. hadîsden sonra ‘bu bâbda Yüseyre’den şu rivâyet de vardır’ deyip senedsiz olarak) ve Hâkim (1/547), Yüseyre radıyallahu anhâ’dan.

[10] Tirmizî (3563), Hâkim (1/547)ve Taberânî (…), Safiyye Mâce (…),radıyallâhu anhâ'dan.

[11] Ebû Dâvûd (1500), Tirmizî (3577 Dâru İbni Hazm, 3568 Çağrı), Nesâî (…), İbnu İbnu Hibbân (837) ve Hâkim (1/548) Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallâhu anhu'dan.

[12] Maksad anlaşılamamıştır.

[13] Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, Muallâ İbnü Abdirrahmân, Yûnus İbnü Ubeyd’den, O; anasından, anası da Ebû Safiyye’den(8. cildin sonundaki Kitâbu’l-Künâ:44, Dâru’l-Fikr) İbnü Abdi’l-Berr, el-İsîtâb, Saîd İbnü Âmir, Yûnus İbnü Ubeyd yoluyla, “hurma çekirdekleriyle”, Abdü’l-Vâhid İbnü Ziyâd da yine Yûnus yoluyla “taşlarla” lafzıyla (el-Isâbe kenarı:4/108), Beğavî’nin bunu rivâyetinde, Abdü’l-Vâhid İbnü Zeyd, Yûnus İbnü Ubeyd’den rivâyette Muallâ’ya mütâbeet etti. (İbnü Hacer, el-Isâbe:4/109), İbnü’l-Esîr, Abdü’l-Vâhid, Yûnus yoluyla “taşlar” lafzıyla (Üsdü’l-Ğâbe: 6/175, mad:6016,eş-Şa’b), İbnu Asâkir, Târîhu Dımeşk (…)

[14] Ebû Nuaym, Mu’cemu’s-Sahâbe (5/2938, Dâru’l-Vatan-1419), Ebû Safiyye radıyallâhu anhâ'dan…

[15] İbnu Sa'd (3/76, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî-1417) Hakîm İbnu’d-Deylemî’den.

[16] İbnu Ebî Şeybe (7741)

[17] İbnu Sa'd (8/468 Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî-1417) Fâtıma Binti Hüseyn radıyellâhu anhu’dan.

[18] Risâlenin aslında ‘Muhriz’ şeklinde geçen kelime, Hilye’nin elimizdeki baskısında ‘Muharrer’ olarak yazılmıştır. Aslına ulaşılamamıştır;

doğrusunu Allah celle celâlühû bilir.

[19] Ebû Nuaym Hilyetü’l-Evliyâ (1/468, mad:1329, İlmiyye-1418) Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'dan.

[20] Ahmed İbnu Hanbel’de ez-Zühd (175, ilmiyye-1403), Ebu’d-Derdâ radıyellâhu anhu’dan.

[21] İbnu Sa’d (…), Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'dan. Benzer rivayetin kaynağı Ebû Nuaym’dan geçti;18. dipnota bakınız.

[22] Uzatmamış olmak maksadıyla isnâdı hazfettik.

[23] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs (5/15, H:7029, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî-1407) [Ali radıyellâhu anhu’dan]

[24] İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef (7742 ma'nâ olarak) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu’dan.

[25] İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef (7743), Ebû Hureyre

[25] İbnu Ebî Şeybe (7744), Zâzân’dan.

[25] Risâlenin basılı olan metninin burasında muhtemel radıyallahu anhu’dan. Asıl metinde “Ebû Hureyre” yerine “İbrâhîm” vardı. Düzeltme Musannef’den yapılmıştır.

[26] İbnu Ebî Şeybe (7744), Zâzân’dan.

Cevap:

İlk iki hadiste taşlarla veya çekirdeklerle zikretmeye dair bir delil yoktur. Bilakis aksine delil vardır. Bu sebeple diğer rivayetleri inceleyelim:

1-Üçüncü hadis olarak zikredilen Safiyye radıyallahu anha rivayeti: Tirmizi bu hadisin zayıflığına işaret ederek: “Bu hadis garibdir. Sadece Haşim b. Said el-Kufi yoluyla bilinmektedir. İsnadı bilinmemektedir. Bu babda ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet vardır” der. Hakim: “İsnadı sahih” demiş, Zehebi de onaylamıştır. Halbuki bu şaşırtıcıdır, zira tek kalan ravisi Haşim b. Said’i Zehebi el-Mizan’da zikrederek: “İbn Main onun hakkında bişey değildir” dedi. İbn Adiy: Onun rivayetlerinden bir kısmına tabi olunamaz” dedi.” Diyerek nakletmektedir. Bu yüzden Takrib’de onun hakkında: “Zayıf” denilmiştir. Ebu Hatim er-Razi de Haşim’i zayıf saymıştır. Yine ravilerinden Kinane’nin durumu meçhuldür. Meçhul ravileri sika saymak adeti olan İbn Hibban’dan başkası onu sika görmemiştir. Ebul Feth el-Êzdî onu ed-Duafa’da zikretmiştir. Tirmizi’nin bahsettiği İbn Abbas radıyallahu anhuma rivayetinde ise taşlarla zikredildiğinden bahsedilmemektedir. Mahfuz olan budur ve Muslim rivayet etmiştir. Taşlarla zikredildiğine dair rivayet ise münkerdir. Çünkü zayıf isnadla gelen aykırı ziyadedir. Sahih hadislerde parmaklarla zikretmek teşvik edilmektedir. Abdullah b. Mesud radıyallahu anh’ın taşlarla zikredenlere şiddetle karşı çıkması da bu rivayetin münker oluşunun delilidir.

2-Dördüncü hadis olarak zikredilen Sad b. Ebi Vakkas radıyallahu anh rivayeti: Bunu Ebu Davud, Tirmizi, Musnedu Sad’da ed-Devraki, Fevaid’de el-Muhlis ve Hakim; Amr b. El-Haris – Said b. Ebi Hilal – Huzeyme – Aişe bt. Sad b. Ebi Vakkas – babası yoluyla rivayet etmişlerdir. Tirmizi: “Hasen” Hakim: “Sahih” demiş ve Zehebi onaylayarak hata etmiştir. Çünkü Huzeyme meçhuldür. Zehebi’nin kendisi el-Mizan’da: “Huzeyme bilinmeyen bir kimsedir, Said b. Hilal ondan rivayette tek kalmıştır” der. Yine Hafız İbn Hacer et-Takrib’de: “Şüphesiz o bilinmemektedir” der. Said b. Ebi Hilal ise es-Saci’nin nakline göre imam Ahmed tarafından güvenilir bulunmakla beraber hafıza karışıklığına uğramıştır. Hadisin sahih ya da hasen olmasına imkan yoktur.

3- Beşinci hadis olarak zikredilen Ebu Safiye rivayeti: İsnadındaki ravi Ubey b. Kab değil Ebu Ka’b’dır. İbn Asakir’in tarihinde Ebu Kab olarak geçer. İsmi Abdurabbihtir. Bakiyye’den rivayeti bilinmemektedir. El-İsabe’de yanlışlıkla “Ubey b. Kab” diye geçmiştir. Onun Ubey b. Kab olması mümkün değildir. dedesi Bakiyye diye zikredilmesi ve Mutemir b. Suleyman’In Ubey b. Kab’dan rivayetinin olmaması onun “Ubey b. Kab” olmadığının delilidir. Adı geçen Bakiyye, eğer Bakiyye b. Velid ise o müdellis bir ravi olup zayıf ravilerden tedlis yapardı. Burada an’ane yapmıştır. Sahabeden hiçkimseye yetişmediğinden buradaki isnad ayrıca kopuktur. Ebu Safiyye’nin sahabe olmasında şüphe vardır. Bir sonraki maddede açıklanacaktır.

4- Altıncı hadis: Yunus b. Ubeyd’in annesi meçhuldür. Dolayısıyla Ebu Safiyye’nin sahabe olarak tesbiti da sabit değildir.

5- Yedinci hadis: Hakim b. Ed-Deylem hakkında Ebu Hatim: “Hüccet değildir” demiştir. Hakim b. Ed-Deylem, Sad b. Ebi Vakkas’a yetişmemiştir. Sad’ın kölesi diye tercemesinde yanlışlık vardır. Suyuti adı geçen risalesinde öyle dememiştir. Nitekim İbn Ebi Şeybe’nin Musannef’teki rivayetinde Sad’ın kölelerinden birinden diyerek rivayet etmiş fakat ismini bildirmemiştir. Yani isnadı ayrıca kopuktur.

6- Sekizinci hadiste yine Hakim b. Ed-Deylem vardır ve Sad’dan rivayet eden kişi meçhuldür.

7- Dokuzuncu hadis: isnadında Cabir b. Yezid el-Cufi zayıf, rafızidir. İsmi belirtilmeyen meçhul bir kadından rivayet etmiştir.

8- Onuncu hadis: Nuaym b. Muhriz ile ondan rivayette bulunan abdulvahid b. Musa meçhuldürler.

9- Onbirinci hadis: Miskin b. Bukeyr, Sabit b. Aclan ve el-Kasım b. Abdirrahman eş-Şami’de zayıflık vardır. Ayrıca el-Kasım b. Abdirrahman’ın Ebu’d-Derda’ya yetiştiği bilinmemektedir.

10- Onikinci hadis: Ne İbn Sad’ın tabakatında ne de başka bir eserde bu şekilde bulamadım. Ancak Ebu Hureyre radıyallahu anhden bu konuda gelen bütün tarikler zayıftır.

11- Onüçüncü hadis: Uydurmadır. Bkz.: Elbani ed-Daife (no: 83)

12- Ondördüncü hadis: isnadında meçhul ravi vardır. Ayrıca ibn Ebi Şeybe’nin söz konusu rivayetinde Ebu Said radıyallahu anh’ın üç taşı alıp kucağına koyduğu, tesbih ettikten sonra bir taşı bırakır sonra yine tesbih çeker, bir taşı daha bırakır tesbih çeker, aynı şekilde tekrarlar olduğu geçmektedir. Ancak isnadı zayıftır.

13- Onbeşinci hadis: isnadında el-Ceriri hafıza karşıklığına uğramış birisidir. Ayrıca Ebu Nadra bunu ismini belirtmediği meçhul bir kimseden rivayet etmiştir.

14- Onaltıncı hadis: Zadan dışında ravileri meçhul kimselerdir. Zadan hakkında ise hafif eleştiriler vardır.

Netice: taş veya çekirdekle tesbih etmek hakkındaki rivayetler zayıftır. Sahih olan rivayetlerde ise Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabelerinin parmaklarıyla tesbih ettikleri ve bunu teşvik ettikleri, taşlarla, ip düğümleri veya başka şeylerle tesbih ederek bidat çıkaranlara şiddetle karşı çıktıklarıdır. Bu konuda İbn Vaddah, el-Bid’a adlı risalesin bir çok tariklerden rivayetler serdetmiştir. Bugün ellerinde (99’luk, 33’lük ya da 11’lik) tesbihleri taşımaları bidat ehlinin bir alametidir.Yine bazı fasıklar da ellerinde bu türden tesbihler sallarlar. Allah ıslah etsin.

Parmakların sayıya yetmediği şeklinde getirilen şüphe ise bidatle amel etmekten kaynaklanmaktadır. Zira Allah’ı zikrederken sınırlı sayıda zikir yapmak ancak delil ile olur. Delil olmadan zikir sayısını sınırlamak bidattir. Bu yüzden İbn Mesud radıyallahu anh, taşlarla zikreden bidatçi topluluğa: “Korkmayın, Allah ecrinizi zayi etmez, sayacaksanız günahlarınızı sayın” demiştir (Darimi 210) sahih hadislerde gelen sınırlı zikir sayıları ise 100’ü geçmemektedir. Bunların parmakla yapılması ise zor değildir.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
((عَنْ أُمِّ هَانِئٍ بِنْتِ أَبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا قَالَتْ: مَرَّ بِي ذَاتَ يَوْمٍ رَسُولُ اللَّهِ rفَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنِّي قَدْ كَبِرْتُ، وَضَعُفْتُ أَوْ كَمَا قَالَتْ: فَمُرْنِي بِعَمَلٍ أَعْمَلُهُ وَأَنَا جَالِسَةٌ. قَالَ: سَبِّحِي اللَّهَ مِائَةَ تَسْبِيحَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ رَقَبَةٍ تُعْتِقِينَهَا مِنْ وَلَدِ إِسْمَاعِيلَ، وَاحْمَدِي اللَّهَ مِائَةَ تَحْمِيدَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ فَرَسٍ مُسْرَجَةٍ مُلْجَمَةٍ، تَحْمِلِينَ عَلَيْهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ، وَكَبِّرِي اللَّهَ مِائَةَ تَكْبِيرَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ بَدَنَةٍ مُقَلَّدَةٍ مُتَقَبَّلَةٍ، وَهَلِّلِي اللَّهَ مِائَةَ تَهْلِيلَةٍ )). قَالَ ابْنُ خَلَفٍ: أَحْسِبُهُ قَالَ: تَمْلَأُ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ، وَلاَ يُرْفَعُ يَوْمَئِذٍ لِأَحَدٍ عَمَلٌ إِلاَّ أَنْ يَأْتِيَ بِمِثْلِ مَا أَتَيْتِ بِهِ )) [ رواه أحمد وحسنه الألباني في السلسلة الصحيحة،ج: 3، ص: 302 ، رقم الحديث:1316 ]

Ebû Tâlib'in kızı ÜmmüHâni'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

'Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-birgün yanıma uğradı. Ona dedim ki:

'Ey Allah'ın elçisi!Artık yaşlandım, güç ve takatten düştüm' (veya buna benzer şey söyledi)

(Ümmü Hâni): 'Oturduğum halde yapabileceğim bir ameli yapmamı bana emret' dedim.

Buyurdu ki:

'Yüz defa 'Subhânallah' de.Zirâ böyle demen, senin için (sevap olarak) İsmâil-aleyhisselâm-'ın evlâdından yüz tane köleyi hürriyetine kavuşturmana denktir.Yüz defa 'Elhamdulillah' de.Zirâ böyle demen, senin için sırtına eyer, ağzına da gem vurulmuş yüz tane atı, (sevap olarak) Allah yolunda (cihadda) kullanmana denktir. Yüz defa 'Allahu Ekber' de.Zirâ böyle demen, senin için haremde kurban edilmek üzere takdim olunan ve Allah tarafından kabul olunan yüz tane deveyi, (sevap olarak) kurban etmene denktir. Yüz defa 'Lâ ilâhe illallah' de.

İbn-i Halef der ki:

"Zannedersem Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle demiştir: '(Sevap olarak) gök ile yer arasındaki mesafeyi doldurur.Senin yaptığın amelin benzerini yapan dışında, o gün hiç kimsenin ameli Allah'a arz edilmeyecektir.

İmam Ahmed rivâyet etmiş, Elbânî de 'hadis, hasen' demiştir. Bkz: 'Silsilet'ul-Ehâdîs-Sahîha': Cilt:3 Sayfa:302 Hadis no: 1316


 
H Çevrimdışı

Hatve

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
19748872_1452416088148984_7725428184594371554_n.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt