incanews / Haber Merkezi
Long War Journal'de yer alan bir habere göre, Ebu Halid el Suri diye bilinen kıdemli El Kaide görevlisi, Suriye'de yeni kurulan İslami Cephe'nin parçası olan Ahraruş Şam'da önde gelen bir şahıs. El Suri'nin gerçek ismi Muhammed Bahaiah.
Bahaiah kurye olarak çalışan bir El Kaide ajanıydı. İspanyol yetkililer, Bahaiah'nın Dünya Ticaret Merkezi'nin ve diğer Amerika binalarının izleme kasetlerini 1998'lerin başında Afganistan'daki El Kaide merkezine teslim ettiğini düşünüyor.
Ahraruş Şam'ın kıdemli bir üyesi olmasına ek olarak Bahaiah, günümüzde Şeyh Eymen el Zevahiri'nin Şam beldesindeki temsilcisi olarak görev yapıyor.
Ahraruş Şam El Kaide'nin Suriye'deki resmi kollarından biri değil. Fakat El Kaide'ye bağlı gruplarla ISIS ile aleni bir ihtilaf yaşadığı zamanda bile, savaş alanında yakın işbirliği yapmıştı.
Bahaiah'nın Ahraruş Şam'daki görevi iki ABD istihbarat görevlisi tarafından da doğrulandı. Bir görevli, Bahaiah 'nın Ahraruş Şam'ın emiri ya da başı olmamasına rağmen, önde gelen bir şahıs olarak görüldüğünü ve gruba önderlik etmede önemli bir rol oynadığını belirtti.
Amerikalı yetkililere göre diğer El Kaide görevlileri de bu örgütler içinde önemli bir rol oynuyorlar.
Bu ayın başında yayınlanan bir makalede Beyrut merkezli bir yayın olan As-Safir, Bahaiah'nın kurulduğundan beri Ahraruş Şam'da önemli bir rol oynadığını ve önde gelen El Kaide şahıslarıyla işbirliği ve istişare yapmak için çalıştığını yazmıştı. Yayın, Ahraruş Şam'dan birini kaynak olarak göstermişti.
Daily Beast, Bahaiah'nın El Kaide'ye bağlı gruplar ve İslami Cephe arasındaki ilişkiyi yönettiğini yazmıştı. Bahaiah Ahrar aş Şam'daki görevini gözlerden uzakta sürdürdü hep. ABD yetkilileri O'nun El Kaide kadrosunun ketum bir üyesi olduğunu ve resmi El Kaide grubu olmayan Suriyeli isyancı grupları etkilemek için çabaladığını söylüyorlar.
Usame bin Ladin'in Kuryesi Bahaiah
Bahaiah'nın El Kaide'ye olan bağlantısıyla ilgili ilk kanıtı 1990lar'ın başında Avrupalı yetkililer toplamıştı. İspanyol müfettişler Bahaiah'nın Usame bin Ladin'in en güvenilen kuryelerinden biri olduğunu belirlemişti. Aralık 2003'de İspanyalı bir hukuk yetkilisi New York Times'a Bahaiah'nın 'çeşitli ülkelerde bir sürü farklı insan tarafından çok güvenilen biri olduğunu ve bin Ladin'den emirleri alıp iletmede oldukça becerikli olduğunu' söyledi. Aynı yetkili Bahaiah'nın 1997'de Yemen başbakanını öldürmek için düzenlenen başarısız komployu finanse etmeye yardımcı olduğu için soruşturulduğunu söyledi.
Long War Journal tarafından gözden geçirilen İspanya mahkemesinin kayıtlarında, Bahaiah'nın 11 Eylül'den önce El Kaide'nin İspanya'daki varlığını yöneten Suriyeli İmad Yarkas ile uzun süredir bağı olduğundan bahsediliyor. İspanyol yetkililer Bahaiah'nın Yarkas'dan Londra'daki El Kaide bağlantılı ideolog Ebu Katade'ye para götürdüğünü buldular.
Bahaiah'nın kayınbiraderi Muhammed Galeb Kalaje Zouaydi, 2002'de terör suçlamalarıyla tutuklanan Suriyeli bir iş adamı. Birleşmiş Milletler Zouaydi'yi El Kaide'nin dünya çapındaki terör saldırılarıın şüpheli finansmanı olarak tanımlıyor. İspanya mahkemesinin belgelerine göre Zouaydi Bahaiah'nın görevinin uluslararası düzeyde bağlantılar kurmak olduğunu söylemiş.
Zouaydi'nin çalışanlarından biri, Ghasoub Al Abrash Ghalyoun adlı Suriyeli 1997'de ABD'ye seyahat etti. Ghalyoun seyahati süresince Dünya Ticaret Merkezi'nin ve diğer Amerikan binalarının videolarını çekti. Sonradan o videoları sadece turistik amaçlı çektiğini iddia etti. Ghalyoun'un Yarkas'ın operasyonlarıyla bağlantısı olduğunu söyleyen İspanyol yetkililer farklı düşünüyor.
Temmuz 2012'de Ghalyoun'u ikinci kez tutukladıktan sonra,İspanyol polisi videolarla ilgili bir açıklama yayınladı. AP'nin haberine göre açıklamada şöyle geçiyor: "Kayıtların tarzı ve süresi turistik merakı çokça aştı. Örneğin, iki video New York'taki ikiz kuleleri her açıdan ve uzaklıktan sayısız kez çekilmiş belgesel çalışması gibi."
Ghalyoun, Dünya Ticaret Merkezinin yanısıra Brooklyn Köprüsü, Golden Gate Köprüsü, Sears Kulesi ve Özgürlük Heykeli ve tema parklarını kayda almış. Polisin açıklamasına göre Golten Gate Köprüsünün asma direğine ayrıca bir özen gösterilmiş.
İspanyol müfettişler Ghalyoun'un videolarının Afganistan'daki El Kaide üst liderlerine yollandığına inanıyor. İddia Yarkas'ın El Kaide şebekesine karşı toplanan kanıtların ayrıntılarıyla birlikte 17 Eylül 2003 iddianamesinde geçiyor.
11 Eylül komisyonunun raporuna göre "İspanyol iddianamesi, bir El Kaide kuryesinin seyahatten kısa süre sonra Ghalyoun'un İspanya'daki şehrinde olduğunu ve kuryenin videoları muhtemelen Afganistan'daki El Kaide liderlerine teslim ettiğini ileri sürüyor."
İspanya devletine göre bu kurye Bahaiah idi.
Ghalyoun'un videolarının hikayesi, 11 Eylül terör saldırılarının gizemlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor. İspanyol müfettişler videoların muhtemelen El Kaide'nin saldırı planının bir parçası olduğuna ve Yarkas ve ekibinin komployu desteklediğine inanıyorlar.
Ancak, 11 Eylül komisyonu El Kaide'nin İspanya kolunun saldırıda doğrudan yer aldığına dair kanıtın yetersiz olduğu sonucuna vardı. Komisyon bu sonuca Yarkas'ın saldırıya dair önbilgisi olduğunun anlaşılmasına rağmen vardı. Ağustos 2001'de Yarkas, hava sahasına girdiğini ve kuşun boğazını keseceğini söyleyen bir görevliden çağrı aldı.
Her ne olursa olsun, İspanya devleti Bahaiah'nın El Kaide göreviyle ilgili bir sürü kanıt topladı.
El Kaide'nin önde gelen ideologunun yakın arkadaşı
Bahaiah, çalışmaları düzenli olarak cihadçı literatürde -El Kaide'nin Arap Yarımadası'ndaki Inspire dergisi de dahil- yayınlanan etkili El Kaide ideologu Mustafa Setmariam Nasar'ın (aka Ebu Musab al Suri) yakın yaveri ve müttefikiydi. Nasar, Küresel İslami Direnç Çağrısı aldı etkili çalışmasında Bahaiah'yı 'kardeşim, arkadaşım ve yaşam boyu yoldaşım' diye anlatıyor.
Bahaiah ve Nasar'ın her ikisi de Beşar Esed'in Suriye'sinde hapse atılmış ve ayaklanma sonrasında kurtarılmışlardı.*
Nasar'ın biyografisi olan Küresel Cihad'ın Mimarı: El Kaide Stratejisti Ebu Musab el Suri'nin Hayatı adı kitabında Brynjar Lia Bahaiah'nın Nasarla olan ilişkisini ve Avrupa'daki El Kaide şebekesini özetliyor.
Lia'nın da anlattığı gibi, Bahaiah ve Nasar, 11 Eylül'den önce Usame bin Ladin'in de dahil olduğu el Kaide'nin kıdemli liderleriyle anlaşmazlıklar yaşadılar. Fakat bu Bahaiah'yı El Kaide'nin güvenilir kuryesi olarak görev yapmakta alıkoymadı. Ve Nasar 11 Eylül'den sonra bin Ladinle olan ilişkisini kendisi düzeltti. Nasar 2004'te küresel terörist olarak adlandırıldığında, ABD Dışişleri Bakanlığı şöyle açıklamada bulunmuştu: "11 Eylül saldırılarının sonrasında Nasar, Usame bin Ladin'e el Kaide üyesi olarak bağlılık yemini etti."
Nasar'ın tüm Avrupa'da El Kaide görevlileriyle bağlantısı vardı. Ve 11 Mart 2004 Madrid tren bombalamasında ve 7 Temmuz 2005 Londra bombalamasında adı şüpheli olarak ortaya çıktı. Nasar'ın bu saldırıları gerçekleştirenlerle kesinlikle bağlantısı olmasına rağmen, komplolarla olan özel bağlantısı -eğer varsa- kesin değil. Nasar önceden doğrudan rolü olduğunu inkar etmişti.
Nasar'ın günümüzde ne görevde olduğu bilinmezken, Bahaiah şimdilerde Zevahiri'nin Biladu'ş Şam'daki adamı.
Zevahiri'nin ana temsilcisi ve arabulucusu.
Bu yılın başlarında, El Nusra ve Irak ve Şam İslam Devleti(ISIS) arasında süregelen anlaşmazlığı yatıştırması için Bahaiah'yı baş temsilcisi tayin etti.
İhtilaf Nisan'da ISIS'i yöneten Ebubekir el Bağdadi'nin El Kaide'nin Irak ve Suriye'deki operasyonlarını tek bir örgüt altına almaya çalışmasıyla patlak verdi. Bağdadi'nin Nusra'yı kendi komutası altına alma teşebbüsü Nusra'yı yöneten Şeyh Muhammad Fatih el Julani tarafından reddedildi.
Zevahiri'nin bu anlaşmazlık konusundaki yargısı Mayıs'da kaleme alınıp Haziran'da El Cezire tarafından yayınlanan bir mektupla geldi.
Mektupta, Zevahiri Bahaiah'yı arabulucusu olarak tayin ediyor. Zevahiri Bahaiah'yı "Mücahidler arasında tanıdığım adamların en hayırlısı" olarak anlatıyor. Zevahiri, Bahaiah'yı 'emirlerinin uygulandığından emin olması ve iki emir arasındaki bu hükmün yorumlanmasından kaynaklanan her sorunu çözmesi için yetkilendirdiğini' yazıyor. "Eğer gerekirse, Bahaiah olay hakkında hüküm vermesi için bir Şeriat mahkemesi kurabilir."
Zevahiri'nin mektubunda Bahaiah'nın Ahraruş Şam'daki görevinden bahsedilmiyor. Fakat ABD yetkilileri bunun Zevahiri'nin neden Bahiah'nın tartışmayı çözmek için iyi konumlandırılmış olduğunu düşündüğünü açıklamaya yardımcı olduğunu söylüyor. Ahraruş Şam'ın liderleri El Kaide'nin iki resmi koluyla birlikte kilit çatışmalarda yer alan büyük ve etkili savaş gücüne komuta ediyorlar.
Şimdiye dek Bahaiah liderlik tartışmasını sonlandıramadı. Ahraruş Şam ve ISIS'in de kendi -bazen çekişmeli- anlaşmazlıkları oluyor.
Ancak, ABD yetkilileri El Kaide'nin kıdemli liderinin Suriye ayaklanması içinde çoklu bahisler yerleştirmek için yeterince zeki olduğunu belirtiyor.
Ahraruş Şam, Kasım'ın sonlarında El Kaide'ye İslamcı yada cihatçı alternatif olarak görülen İslami Cephe'nin oluşumunu ilan eden birkaç gruptandı. Ancak, ABD yetkililerinin dikkat çektiğine göre El Kaide'nin Ahraruş Şam içindeki varlığı yeni koalisyonun içinde bir derece nüfuzunu sürdürdüğünü garantiye alıyor. Ahraruş Şam İslami Cephe'nin bazı askeri üslerini elinde tutuyor.
*Not: Nisan 2012'de Wall Street Gazetesi Nasar'ın (Ebu Musab el Suri) hapishaneden kurtarıldığını yazdı. Nasar'ın şimdiki durumu hakkında çelişkili söylentiler var.