Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Televizyon Sorunu, Haram ve Helalin Karıştığı Bir Durumda Tavrımız Nasıl Olmalıdır?

H Çevrimdışı

Hattab571

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum kardeşlerim... haram ile helalin karıştığı bir durumda bizim takınmamız gereken hal ne olmalı?
Kastım kendimi tatmin edecek bir cevap almak değil.. Sadece Hakkı Görmek Ve hakka Tabi olmak..
Malumunuz İslami Filimler oluyor. ve bu filimlerde müzik var kadın var.. yahut haberlerde haber aralarında müzik oluyor.. bunların içinde bu kadar günah var günahlara davet var. bir yandan da fayda var..
içki de fayda da var zarar da var.. Ama Allah swt Zararı daha fazladır diyor... içkide olduğu gibi bunları toptan terk Etmemiz gerekir mi?...
Allah şimdiden razı olsun,ilminizi artırsın ve Bizleri hakka tabi olmakla rızıklandırsın... Esselamu aleykum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hattab571;304580' Alıntı:
Selamun aleykum kardeşlerim... haram ile helalin karıştığı bir durumda bizim takınmamız gereken hal ne olmalı?
Kastım kendimi tatmin edecek bir cevap almak değil.. Sadece Hakkı Görmek Ve hakka Tabi olmak..
Malumunuz İslami Filimler oluyor. ve bu filimlerde müzik var kadın var.. yahut haberlerde haber aralarında müzik oluyor.. bunların içinde bu kadar günah var günahlara davet var. bir yandan da fayda var..
içki de fayda da var zarar da var.. Ama Allah swt Zararı daha fazladır diyor... içkide olduğu gibi bunları toptan terk Etmemiz gerekir mi?...
Allah şimdiden razı olsun,ilminizi artırsın ve Bizleri hakka tabi olmakla rızıklandırsın... Esselamu aleykum
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim ;

Dediğiniz gibi sıkıntılar (fısk, fucur, fahşa ve muhtelif haramlar) kufur diyarında muvahhidce yaşamak isteyen muslumanların en büyük sorunlarındandır. Çünkü haramlara bakmak, dinlemek onlara zamanla kanıksamadan dolayı tepki vermemeyi ve doğal görmeye sebeb olmaktadır. İlk zamanlarda kabul edilemez sanılan ortamlar, zamanla o muslumanın doğal gördüğü ortamlar halini almaktadır. Bu sebeble muslumanlara düşen görev, haramlığı nas ile sabit olandan ziyade, subheli görülebilecek (içinde faydası olan veya faydalı iddia edilen bölümler olsa da ifsad edici özelliği büyük ise) konulara karşı dahi sakınmayı gerektirir.


Ebû’l Havra es Sa’dî (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hasan b. Ali’ye Rasûlullah (s.a.v.)’den ezberlediğin bir şey var mı diye sordum dedi ki, Rasûlullah صلى الله عليه وسلمden şunu ezberledim:
Sana şubhe veren şeyi bırak, şubhesiz olana bak, çünkü doğruluk gönül rahatlığıdır, yalancılık ise kuşkudan ibarettir.
(Tirmizî, Kıyâmet, 60; Sahih el Cami, 3377; Nesâî, Eşribe: 17; Dârimî, Bûyu: 27)


Televizyonun Zararları Hakkında, güzel bir yazı aktarıyorum:
*******

KÖTÜ VE FASİD ŞEYLERİN SUNULDUĞU ŞEYTAN SOFRASI

MÜSLÜMAN KARDEŞİM: Bu şeytandan sakın muhakkak ki o senin evindedir.

الحمد لله رب العالمين،والصلاة والسلام على نبينا محمد وعلى آله وصحبه ومن ولاه الى يوم الدين

Hamd Âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam peygamberlerin sonuncusu Muhammed (صلى الله عليه وسلم )‘in ailesinin, ashabının ve din gününe kadar O’na uyanlar üzerine olsun.
اما بعد-

Televizyonun şuan günümüzdeki durumu üzerinde çeşitli mefsedelerin (kötü ve pis şeyler) bulunduğu şeytanın sofrası olarak tabir edilir. Televizyonun her türlü rezalete ve fesada çağıran, şerre ve belaya sevk eden bir alet olduğu şüphesizdir. Televizyon aileleri bozan ve tahrif eden, faydasız bir şekilde kişiyi meşgul ederek vaktini kullanan ve hatta bu meşguliyet vesilesiyle kendisine vâcib olan namaz gibi gece ibadeti gibi önemli amelleri terk ettiren bir alettir. Şayet kişi hebasına uymaktan ve kötü ahlaktan salim da, nasıl olurda televizyonun ekranının karşına geçerek rezil görüntüleri, çırılçıplak kadınları, rezalet sergileyen erkekleri ve bunların kendilerine telaffuz ettiği aşk kelimelerini ve birbirlerine sarmaş dolaş sarılarak yaptığı alçakça hareketleri izler, onların insanları günah işlemeye ve haddi aşmaya davet ettiğine duyarsız kalır. İşte bugün televizyonun gelmiş olduğu nokta budur. Ve yine televizyonda yapılan programların çoğu kişinin şerefini alçaltmaya, kişiyi fesada çağırmaya ve günahı mubah göstererek günah işlemeye, gece geç saatlere kadar eğlenmeye ve kadın erkek karışık hayat sürmeye teşvik etmektedir. Ummetin hazırda bulunan neslini ahlaksızlığa ve İslam kültürünü terk etmeye çağırmaktadır.
Allah’a ve ahiret gününe iman eden akıllı bir insan televizyonun bulundurulması ve izlenmesinin büyük günah ve şer'an haram olduğu hususta şubhe etmez.

İşte size deliller:

1-Bütün fakihler ve her asırda yaşayan muctehid imamları “İslam şeriatının maksatlarının beş”dinin korunması, aklın korunması, nesillerin korunması, nefislerin korunması ve malın korunması” olduğu hususunda icma (görüş birliği) etmişlerdir. Muhakkak ki İslam şeraitinde gelen bütün ayetler ve hadisler bu beş şeyi muhafaza etmeyi hedef alır.
Bu gün televizyon kanallarında ki haddi aştıran ve isyan içeren şarkılar,ahlaksız klipler, fesad içeren diziler ve filimler, insanın şerefini alçaltmaya, ırzını kirletmeye, zinayı ve fahiş olan her türlü kötülüğü gösteren bütün programlar izlenmesi ve dinlenilmesi nesli ve namusu korumak için haramdır. Bu vesileyle bu cihazın bulundurulması kişiyi izlemeye ve dinlemeye sevk ettiği için haram kabul edilmiştir.

2-Peygamber ( صلى الله عليه وسلم ) İslam şeraitinin kaidelerinden en önemli bir kaideyi bildirdiği hadiste şöyle buyuruyor:

عن أبي سعيد سعد بن سنان الخدري رضي الله عنه : أن رسول الله صلى الله عليهوسلم قال : ( لا ضرر ولا ضرار ) ، حديث حسن ، رواه ابن ماجة و الدارقطني وغيرهمامسندا
Ebu Said el Hudri ( رضي الله عنه ) Peygamber ( صلى الله عليه وسلم ) den şöyle nakletti:
"Zarar ve zarara zararla karşılık verme yoktur”
(Hadis hasendir. İbni Mace ve Daru kutni rivayet etmiştir)
-Fakihlerinde üzerinde icma ettiği bu kaidenin İslam’ın bütün emirlerini ve yasaklarını kapsadığı açıktır. Çünkü bu hadis kişilerin, toplumun ve insanın ahlakını tehdit eden, zarar veren her şeyi açık bir dille yasaklamıştır.
Televizyon günümüzdeki konumuyla insanı her türlü bozukluğa, rezalete ve şehvete sevk etmektedir. Ailenin ahlakını ve akidesini daha büyük bir zarara sokmaktan muhafaza etmek için ve “Zarar ve zarara zararla karşılık verme yokturkaidesini tatbik için Müslümanın bunu satın alması ve evine sokması haramdır.


3-Yine İslam şeraitinin başka önemli bir kaidesi olan ” سد الذراءع ( Manası: Önünü tıkama, kapama ve engel olma demektir.) "Seddu'z-Zerainin ıstılahi manası ise; "zararlı neticelere, fasid hükümlere götüren yolları kapamak, faydalı sonuçlara götüren yolları açmak" demektir.
Seddu'z-Zera'i'n şer'i bir delil kabul edilmesindeki temel sebeb, işlerin neticelerini dikkate alarak onlara götüren yolların hükmünü tayin etmektir. "Başvurulan bir vasıta, sonunda harama götürüyorsa, o vasıta da haram; helala ulaştırıyorsa, o vasıta da helaldir" düşüncesinden ortaya çıkmıştır. Başka bir İfade ile, "hükümlere götüren yollar, hükümlerin şer'i sıfatlarını alırlar" düşüncesine dayanmaktadır. "Seddu'z-Zerai” kaidesi kuran ve sünnette delil olarak zikredilmiştir.

Onların, Allah’ı bırakıb tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler. Böylece her ummete yaptıklarını süslü gösterdik. Sonra dönüşleri ancak rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerine bildirecektir" bildirecektir" (En'am 108)

Ayette görüldüğü üzere Allah azze ve celle Müslümanlar hakkında meşru olan bir şeyi putlara ibadet edenlerin yanında putlarına sövmemeyi nlarında Allah’a sövmeleri tehlikesinden dolayı yasaklamıştır. Çünkü onların yanında ilahlarına sövmek muşrikleri kızdırarak Allah’a sövmelerine sebeb olur.
Seddu'z-Zera'i'n sünnetten delili ise :
”Kabirler üzerine mescid yapılması şer'an yasaklanmıştır, sebebi ise aslından olan bir haramlık değil de şirke götürme korkusudur. Böyle bir ihtimal olduğu için bundan kaçınmak her yönüyle gereklidir. Bu gün televizyonun gelmiş olduğu konum insanları fesada, aşağılıkların en aşağısına ve haramları helal saymaya götürdüğü içindir ki bulundurulması ve kullanılması haram sayılmıştır.

4-Televizyonda yapılan programların çoğu çalgı aletleri ile rezil şarkılar ve şarkıcılarla, dans ve partilerle gerçekleşmektedir. Müzik, çalgı aletleri ve şarkı dinlemek İslam dininde haram kabul edilmiştir. Bu yönüyle de televizyon izlemek ve bulundurmak kişileri zarara ve harama sevk ettiğinden dolayı haramdır.
Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: ”İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcıbir azab vardır" (Lukman-6)

-İbni Mesud’a(رضي الله عنه) “lehvel hadis” (eğlencelik asılsız ve faydasız sözler) den sorulduğunda, (رضي اللهعنه)
“Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki “ğına”şarkı dır dedi ve üç sefer tekrar etti. Bundan dlayı sahabenin en fakihleri kabul edilen İbni Ömer, İbni Abbas ve Cabir bin Abdullah bu kelimenin şarkı olduğunu bildirmişlerdir. Şu da açık bir şekilde bilinir kisahabenin ve tabiinin Kur'anda yapmış olduğu tefsirler ehli sünnete göre huccettir. Ve bu hususta “lehvel hadis” kelimesini başka şekilde tefsir eden zikredilmemiştir.

-Rabbimiz diğer bir ayette şöyle buyuruyr:
Haydi onlardan gücünün yettiğini sesinle rahatsız et” (İsra -64)

Mufessirlerin imamı Mucahid (رحمه الله) bu ayetin tefsirinde “ kelime şarkı, çalgı aletleri, boş ve batıl sözdür” demiştir. (ed Durru'l Mensur-312\5)

-Yine Rabbimiz şöyle buyuruyor: ”Şimdi siz bu söze mi hayret ediyrsunuz. Gülüyorsunuz da ağlamıyrsunuz. Gaflet içinde yalanıyorsunuz. “ Necm-59-61)

İbni Abbas (رضي الله عنه) “Gaflet içinde yalanıyorsunuz” yani “سامدون” kelimesi “şarkı manasındadır, bu ise Yemen dilinde kullanılmaktadır” kişi “ismed lena- bize şarkı söyle” diyerek kullanılır demiştir. (Taberi-82\13)
Peygamber (
صلى الله عليه وسلم) : Muhakkak ki ummetimin içinden zinayı, ipeği, şarabı ve çalgıyı (müzik aletlerini) helal sayan bir topluluk çıkacaktır” buyurmuştur.

(Buhari)
Hadiste geçen “helal sayacaklar” kelimesinden yani haram lan şeyi helal yapacaklar ifade edilmiştir.

-Yine Peygamber ( صلى الله عليه وسلم ) ”Bu ummette hasf (yere batırma), mesh (suret değişmesi) ve kazf (taş yağması) olacak
Sahabeler: bu ne zaman gerçekleşecek ey Allah’ın Rasulu dediler?
Şarkıcılar ve çalgı aletleri çoğaldığı ve şarap çokça tüketildiği zaman dedi.
(Sahih Tirmizi)

Kişi televizyonda izlediği şeylerden utanmaması itibari ile de televizyonun tesirinde kalarak iç güdülerini etkiler ve şehvetini heyecanlandırır. Bu sebeble kişi fitnelerin zahir olmasına ve avrat yerlerini açmaya yeltenir ki buda şer'an hem mûmin erkeklere hem de mûmin kadınlara yasaklanmıştır. Mûmin erkek ve mûmin kadınlar Allah’ın emri doğrultusunda gözlerini genel itibariyle sakındırmak ve avret yerlerini örtmek ve kapatmak zorundadır. Hususi olarak da ziynetini açarak izhar etmemesi gerekir.
-Allah azze ve celle şöyle buyuruyor:
Mûmin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar mustesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahud babalarından, yahut, kcalarının babalarından yahud oğullarından, yahud üvey oğullarından, yahud erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahud kız kardeşlerinin oğullarından, yahud müslüman kadınlardan, yahud sahib oldukları kölelerden, yahud erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahud da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mûminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz” (Nur-31)

-Yine Rabbimiz şöyle buyuruyr:
Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle knuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve dğru) söz söyleyin ." (Ahzab-32)

- Yine Rabbimiz şöyle buyuruyr :
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mûminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıb incitilmemelerine de daha uygundur. Şubhesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir"(Ahzab-59)

Açılmak ve ziyneti izhar etmek Müslüman bir kadın için nasıl haramsa, erklere avret yerlerini göstererek fitne sebebi olması ve erkeklerin içgüdülerini ve şehvetlerini tesir altına alması, dans ederek ve şarkılar söyleyerek erkekleri saptırması haram olması yönünden daha evladır.
- Bu itibarların hepsini göz önünde bulundurursak televizyon bulundurmak yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı haram kabul edilmiştir. Televizyon kanallarında ki insana haddi aştıran ve isyan ettiren şarkılar, ahlaksız klipler, fesat içren diziler ve filimler, insanın şerefini alçaltmaya, ırzını kirletmeye, zinayı ve fahiş lan her türlü kötülüğü gösteren bütün programlar, çıplak dansözler ve raksçılar Müslümanın ahlakını, İslam terbiyesini, kültürünü ve aile yapısını bozduğu için haram sayılmıştır.

TELEVİZYONDAKİ FAYDALI PROGLAMLARI İZLEMEKTE SAKINCA VAR MIDIR?

Bazı insanlar televizyondaki ahlaksız ve fasit programları izlemek sakıncalıdır, dini faydalı programları ve haberleri izlemekte bir sakınca yoktur, diye iddia etmektedirler.
-Hakikatte Bu iddia gerçeğe mutabık değildir. Yani söylenildiği gibi birbirinden ayrılmamaktadır. Çünkü iddia edilen bu dini programlar diğer fasit programlara kıyasla yüzde bir bile değildir. Evinde televizyon bulunduran kişi özellikle de gece programlardan tamamıyla sakınması gerekir. Çünkü şeytan (ondan Allah’asığınırız) onun evinde kendisine devamlı vesvese vermektedir. Şeytan devamlı o kişiye bu programdan sonra, şu haberden sonra faydalı dini bir program var diyerek kişiyi saatlerce televizyonun karşısında tutar ve diziler veya filimler bitirene kadar onu kandırır.
Mesela farz edelim ki kişi şahsi gayretinden ötürü televizyonda faydalı şeyler izleme konusunda ki meseleyi oturttu, yalnız haberleri ve faydalı dini programları izliyor. Fakat kendisinin evde olmadığı esnada ailesi ve çocukları acaba bu hassasiyeti uygulayabilmekte mi?

Cevab:
Kesin bir şekilde bildirelim ki hayır!Birde kişi nasıl bir dizinin veya programın iyi veya kötü olduğuna hükmedecek, tabi ki izledikten sonra. O zaman kendisinin evde olmadığı zamanda aile fertleri kontrol düşüncesiyle şeytana yenik düşecek. Şeytan (ondan Allah’a sığınırız) munkeri güzel gösterme de ve batılı süsleme de büyük bir oyun oynamıştır. O zaman ”ben nefsime hâkim olurum, benim iradem sağlamdır, ben televizyonda ancak faydalı programlar izliyorum” gibi şeyler helal kılma işine benzer, bilakis günümüz şartlarında gerçekleşmesi imkânsız bir şeydir.
Ve televizyonda ki eğlence programlarının çoğu kişiyi asli ibadetlerinden gaflete düşürüyor. Televizyon fitnesine takılanların birçoğu gecenin geç saatlerine kadar bekleyip televizyonun başında vakit geçirdiği için, sabah namazında kendisini çok yorgun ve ağır hissederek mescide gelememektedir, hatta birçoğu sabah namazını güneş doğduktan sonra kılmaktadır.
Âlimlerin karar kıldığı kaidelerden biride “vacibin kendisiyle tamam olduğu her şey vacibdir” kaidesidir. O zaman harama götüren her etken haramdır. Onun için harama götüren her şeyi terk etmek gerekir.

Bizim size olan nasihatimiz, devamlı hakkı araştırmaktır. Hakka tabi olarak kişiyi saptıracak hevaya tabi olmamaktır. Bir şey hususunda katı olarak doğruyu bilmiyorsan Peygamber ( صلى الله عليه وسلم )”in “Sana şubhe veren şeyi bırak, şubhe vermeyene bak!” (Tirmizî, Kıyâmet, 60-Sahih el Cami-3377).
Müslüman kişi dinini, namusunu, evlatlarının ve ailesinin terbiyesini koruması gerekir. Hangi olay bugün kişinin namusuna, şerefine ve ahlakına televizyondaki programlardan daha büyük ve daha çok tehlike arz etmektedir.
Diğer bir hususta bazı babalar kendi çocuklarına onları sinemadan ve kötü yerlerden alı koymak için, oralara giderek evin dışında çok vakit harcamasınlar veya sokakta ki insanların ahlakından etkilenmesinler kastıyla televizyon almaktadırlar. Hakikaten onların bu düşünceleri veya bu delilleri gerçekten şu sebeplerden dolayı boştur.

1-“Munker (kötü olan şey) yine başka bir munker ile yok edilmez” ki onun yerine geçsin. Sinema gibi mekânlara gitmemek için satın alınan bir televizyonun kötülüğü, oralara gitmenin kötülüğünden daha büyüktür. Çünkü eve giren televizyonun fesadı büyükler ve küçükler, kızlar ve erkekler için günlük ve her zaman mevcuddur. Ama sinema gibi yerlerin kötülüğü sadece haylaz ve şımarık hayat süren çocuklar için belirli ve sınırlı vakitlerde ara sıra gerçekleşmektedir.

2-Yine televizyon bulundurmak toplumun büyük bir şekilde bozulmasına, fasit halkaların çoğalmasına ve bazı büyük hatalara sebeb olur. Mesela ailelerin devamlı gece geç saatlere kadar oturmaları, komşular, arkadaşlar veya akrabalarla kadın erkek karışık oturmaları olsun, namusların kirletilmesine, kanların dökülmesine sebeb olan, tesirli fitnelerin açığa çıkmasına sebeb olan birçok toplumu etkileyen zararları vardır. Ve çocukların devamlı günah saçan televizyonu seyretmeleri, haramı tamamen helal görmeleri ve derece derece fesada yaklaşması da gelecek nesli tehdit altına almıştır. Çünkü çocuk babasının himayesinde bulunan bir emanettir. Çocuk kalbi temiz cevher gibidir, şayet şer endekslenirse haddi aşarak şerri alır. Çocuğun ufak yaşta İslam terbiyesi ve edebiyle ahlaklaşması gerekir.

Kendisine güvendiğimiz birisi bize şöyle anlattı: ”Ansızın çocuklarının yatak odasına girdi, yaşları henüz onu geçmemiş olan kızını ve oğlunu çıplak bir şekilde birbirlerine sarılmış ve öpüşür vaziyette gördü ve bir an gaflete düştükten sonra hatırladı ki görmüş olduğu şeye sebep olan biraz önce televizyonda seyrettikleri kötü ve pis görüntülerdi. Çocuklar izledikleri sahnenin aynısını kendilerini kimsenin görmediği bir yerde yapmak istediler. Babada karşılaştığı bu kötü sahnenin bir daha tekrarına rastlamamak için ve bu büyük sahneyi hatırlamamak için yaptığını yaptı!!...Nice erkek kardeş ile kız kardeş arasında pis ve utanması olmayan bu alet vesilesiyle bu şekilde cereyan etmiş olaylar vardır.

Bu gün televizyonun bulunduğu konum aileler açısından çocukları ifsad edicidir. Çocuklar için gerekli olan ahlakı tahrib etmektedir. Çocukların eğlence ve fesad içeren başka mekânlara gitmesini engelleme amaçlı televizyonun bulundurulması iddiası batıl bir iddiadır. Çünkü terbiye ebeveyn tarafından hikmetli ve kesin bir şekilde gerçekleşir. Anne ve baba çocuklarını kötü mekânlara gitmekten ve izinsiz dışarı çıkmaktan engellediği gibi vakitlerini televizyon gibi boş ve ahlaksız şeylerle geçirmesinden de engellemesi gerekir.

Son olarak televizyonun kötülüklerini ve tehlikelerini zikrettikten sonra, televizyonun evde çocukları kötü şeyden uzaklaştırdığına dair her hangi bir delil olmadığının yanında şunlarda ek olarak televizyonun zararlarından zikredilmiştir.

1-Sağlık açısından zararları:
Göze ve karşısında geç saatlere kadar oturana verdiği zarar gibi.

2-Nefsanî zararları:
Ekranda görmüş olduğu güzel bir kadına aklının ve kalbinin kaydığı gibi ki ileriye yönelik bunun sebebiyle kendi hanımını beğenmemeye başlaması.

3-Öğretim açısından zararları:
Öğrencileri günlük ödevlerini yapmaktan alıkoymak ve kültürlerini bozmak gibi.

4-Fikri zararları:
Hatırlama kapasitesini zayıflatmak, anlama, düşünme ve kavrayışına malik olmak gibi.

5-Maddi zararları:
Satın alınırken verilen para ve ailenin zaruri ihtiyacını ona harcamak gibi.

6-Toplumsal zararları:
Televizyonda ki fasid ve kötü şeylerin aileleri ve fertleri etkilemesinden dolayı insanların vaktinin çoğunu onun karşısında geçirmesinden dolayı toplumların fesadı kaçınılmazdır.

 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt