Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tevhîd’in Lugat ve Din Bakımından

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tevhîd’in Lugat ve Din Bakımından

Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile!..

Zâtında ve sıfatlarında bir olan Allah’a hamdolsun! Ve Allah, kendisinden sonra peygamber bulunmayan Rasûlümüz



Muhammed’e, O’nun bütün âl ve ashâbına salât u selâm eylesin!..

Tevhîd’in lugattaki anlamı: Bir şeyi, bir ve tek kılmaktır. Meselâ “Tevhîd-i efkâr etmeliyiz..” denildiği zaman, fikirlerin bir ve tek kılınması, her kafadan çıkan ayrı ayrı seslerin/fikirlerin bir noktada birleştirilmesi istenmiş olur. Fakat bir şeyi bir ve tek kılmak; ancak onu, tam bir isbât ile sâbit kılmak ve zıddını da tam bir nefiy ile nefyetmek/reddetmek sûretiyle gerçekleşir... et-Tevhîdu Evvelen, Dr. Nâsır el-’Umer, Dâru’l Vatan, 1. Baskısı, 1413 Hicrî.

İsbehânî, bunu şöyle açıklamıştır: “Tevhîd, “tef’îl” kipinde bir kelimedir, “vahhattuhû tevhîden” cümlesindeki “tevhîden” gibi bir masdardır. Ve kök itibâriyle iki farklı anlamda kullanılır:

Birinci anlam: Fi’lin çokluğunu, tekrârını ve o işdeki mübâlağayı ifâde eder. Meselâ Arapça’da “Kessertu’l-inâe” veyâ Ğallaktu’l ebvâbe”, “Fettahtu’l aebvâbe” dendiği zaman; “Kabı iyice kırdım, çok kırdım.”, “Kapıları iyice kapattım.”, Kapıları sonuna kadar açtım.” anlamlarını verir...

İkinci Anlamı: Bu, o fi’lin bir defâ vukûa geldiğini ifâde eder.

Meselâ: “Ğaddeytu fulânen.”, “Aşşeytuhu”, “Kellemtuhû” denildiği zaman; “Sabahleyin falancaya bir defâ gittim”, Akşamleyin falancaya bir defâ uğradım”, “Ben onunla bir defâ konuştum” anlamlarına gelir.” el-Hucce Fî Beyâni’l Mehacce, Ebul Kâsım İsmâil et-Teymî el-İsbehânî, Dâru’r Râye, 1. Baskısı, 1411 Hicrî.

İbn Manzûr der ki: “Tevhîd, Allah’ın her bakımdan bir ve tek olduğuna, hiçbir ortağı bulunmadığına inanmaktır. Allah, Vâhid ve Ehad’tir, vahdâniyet ve tevahhud sâhibidir, “Allah Vâhid’tir.” demek; “Allah, hiçbir benzeri ve ortağı olmayan bir Zât’tır, tek ve birdir.” demektir...” Lisânu’l Arab, Muhammed bin Mukrim İbn Manzûr, Dâru Sâdır, Beyrut.

El-Beycûrî de şöyle der: “Lugat itibâriyle tevhîd kelimesinin anlamı, bir şeyin bir ve tek olduğunu bilmektir.” Cevheratu’t Tevhîd, İbrâhim el-Lakkânî, Matbaatü’l İstikâme, Kâhire.

Şeyh Abdurrahmân Kâsım da şöyle der: “Tevhîd kelimesi, “Vahhadehû yuvehhıduhû tevhîden’in masdarı olan bir kelimedir ki, “onu bir ve tek kıldı” anlamına gelir ve: “Onun bir ve tek olduğunu söyledi.” mânâsını içerir...” Hâşiyetu Kitâbi’t Tevhîd, Abdurrahmân bin Kâsım en-Necdî, 3. Baskısı, 1408 Hicriî.

Şeyh Abdulazîz b. Bâz –Allah kendisini korusun– diyor ki:

“Tevhîd “vahhade yüvahhidu’nun masdarıdır. Bu, dinî mânâsı ile söylendiği zaman: “Allah’ın bir ve tek olduğunu kabûl etti, Allah’ın ulûhiyet ve rubûbiyetinde, isim ve sıfatlarında biricik, benzersiz ve ortaksız olduğuna, ibâdetin yalnız Allah’a olacağına imân etti, kimse O’nu tevhîd etmese bile, O’nun zâtında ve her bakımdan Bir, Yüce ve Ulu olduğuna itikadda bulundu.” anlamını verir.” Mecmûu’l Fetâvâ, Müessesetü Kurtuba, Mısır.

Şeyh Muhammed el-Useymîn de –Allah onu korusun– diyor ki: “Tevhîd, vahhade’nin masdarıdır. “tevhid etti” denildiğinde, bir şeyin, birlendiği anlaşılır. Ancak bu, isbât ve nefiy olmadan olmaz. Yâni kişi bir şey hakkında isbât ettiği hükmü, onun maâdâsından reddetmedikçe tevhîdde bulunmuş olmaz.”. et-Tenbîhâtu’s Sunniyye Ale’l Akîdeti’l Vâsıtıyye Abdulazîz er-Reşîd, Dâru’r Reşîd, Riyad,

Tevhîd’in Dînî Mânâsı :

Tevhîd’in dînî anlamı; Allah’ı, Allah’ın bütün Ulûhiyet ve Rubûbiyet haklarıyla berâber birlemek, Allah’ı bir ve ortaksız olarak kabûl etmektir. Allah’ın, bütün haklarıyla tevhîd edilmiş olması için, şu üç hakkını tanımak ve aslâ ihlâl etmemek gerekir:

1– Allah’ın hükümrânlık hakları,

2– İbadet hakları,

3– İsim ve sıfatlarının hakları. Dâvetu’t Tevhîd, Muhammed Halîl el-Herrâs, Dâru’l Kütübi’l İlmiyye, 1. Baskısı, 1406 Hicrî

İsbehânî rahimehullah, şu açıklamayı yapmıştır: “Bâzı âlimlerimiz bunu: “Tevhîd, Vâhid’ten teşbîhi reddetmektir.” Diye tanımlamışlar, bâzıları da: “Tevhîd, birlenen Vâhid’ten ve O’nun sıfatlarından teşbîhi nefyetmektir.” demişlerdir. Bâzıları da bunu: “Mutlak bir ve tek olduğuna inanılan Zât’ın, hiçbir benzeri ve ortağı olmadığını bilip, kabûl etmektir. Kim bunu böyle bilmez, Allah’ı böylece birlemezse, O’nu tevhîd etmiş olmaz.” diye açıklamıştır.” Mecmûu Fetâvâ, Muhammed Sâlih el-Useymin, Dâru’l Vatan, 1. Baskısı, 1410 Hicrî.

Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah da, şöyle demiştir: “Tevhîd, Allah’ı, bir ve benzeri olmayan bir zât olarak bilip yalnız ve yalnız O’na ibâdette bulunmaktır; tabiî buna, mümkinâttan / yaradılmışlardan hiç biri için, O’ndan başka hiçbir “Rab” bulunmadığı inancı da dâhildir...” Der’u Teârudi’l Akli Ve’n Nakl, Ahmed b. Teymiyye, Muhammed Reşad Sâlim’in tahkîki ile, Câmiatu’l İmam tab’ı, 1. Baskısı, 1399 Hicrî.

Şeyh Muhammed b. Abdilvehhâb rahimehullah şöyle der: “Bilesin ki Tevhîd, Allah’ı, ancak O’na ibâdette bulunmak (yalnızca. O’na tapınmak) sûretiyle birlemektir.” Mecmûatu’r Resâili’n Necdiyye, Abdusselâm Âl Abdulkerîm, Dâru’l Âsıme, 2. Baskısı, 1409 Hicrî.

Şeyh Muhammed b. Suleyman et-Temîmî rahimehullah der ki: “Tevhîd; Allah’ı, ancak Allah’a ibâdet etmek ve O’nu, O ve Rasûlü nasıl niteleyip-vasıflandırmışsa öyle nitelemek, O ve Rasûlü O’nu ayıp ve noksanlıklardan ve yaratılmışlara benzemekten nasıl tenzihde bulunmuş ise aynen öylece tenzihte bulunmak sûretiyle gerçekleştirilen bir şeydir.” Usûlu’d Dîni’l İslâmî, Muhammed et-Temîmî, el-Câmiatu’l İslâmiyye Tab’ı, Üçüncü Basımı.

Allâme el Beycûrî diyor ki: “Tevhîd, Mâbûd’un zâtı, sıfatları ve fiilleri bakımından bir ve tek olduğuna kesin bir şekilde inanmakla birlikte, yalnız ve yalnız Allah’a ibâdette bulunmaktır.” Şerhu Kitâbi’t Tevhîd Min Sahîhi’l Buhârî, Abdullah el-Ğuneymân, Mektebetu’d Dâr, 1. Baskısı, 1405 Hicrî

İmam Abdulazîz b. Bâz –hafizahullâh– da diyor ki: “Allah’ı tevhîd etmek; O’nun bir ve tek olduğuna inanıp, kalbi bu inanca sıkıca bağlamak ile berâber, ibâdette de onu birlemek ve tek kılmaktır. Yâni tam bir imân ve sadâkatle, yalnız Allah’a ibâdet etmek, sâlih amellerde bulunmaktır. Yoksa yalnız dil ile “Allah birdir.” demekle tevhîd gerçekleştirilmiş olmaz. Aynı zamanda bu, Tevhîd’in zıddı olan her çeşit ameli bâtıl bilmeyi, her çeşit şirkten ve, o şirk yollarından biri ile Allah’a ortak koşanlardan teberrîyi (uzak durmayı) de içerir ve berâberinde getirir.” Et-Tedmuriyye, Ahmed b. Teymiyye, Muhammed es-Sâdî’nin tahkîki ile, 1. Baskısı, 1405 Hicr

Ve Üstâd Abdullâh el-Ğuneymân da şu açıklamayı yapmıştır: “Tevhîd, Hak Mâbûd’u, O’na olan sevgi, saygı ve teslîmiyetin en yükseğini içeren, en büyüğünü ifâde eden “ibâdet” ile tevhid etmektir. Medâricu’s Sâlikîn, İbn Kayyim el-Cevziyye, Dâru’l Kutubi’l İlmiyye, 1. Baskısı.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt