Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

TEYEMMÜM-------Imam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
L- TEYEMMÜM... 2
* Meşru Kılınma Sebebi Ve Yapılış Şekli. 2
* Teyemmüm İçin Namaz Vaktinin Girmesi Ve Kendisiyle Teyemmüm Edilebilen Maddeler 5
* (Su Olmadığında) Teyemmüm Nifaslı, Hayızlı Ve Cünüp Olana Da Yeterlidir. 7
* Su Bulunmakla Birlikte Yara Veya Soğuk Korkusuyla Teyemmüm Almak. 8
* Su Bulamayan Cimâdan Sonra Teyemmüm Yapabilir, Su Bulunduğunda İse Teyemmümün Hükmü Sona Erer. 9
* Su Bulunmadığında Teyemmüm Alarak Namaz Kılınması Gerekir. 10
Fıkhı Hükümler. 11
Tablo III. 12
(Teyemmüm). 12


L- TEYEMMÜM

Teyemmüm,[1] ibadet şartı olan gusül ve abdest yerine geçen bir bedeldir/ruhsattır. Meşruiyeti Kitab, Sünnel ve icma' İle sabittir, inkârı ise küfürdür. Benî Mustalİk savaşında Rasûlullah ve sahabe Hz. Âişe annemizin kaybolan gerdanlığını/kolyesini aramak için susuz bir mekânda sabah namazı vaktine kadar konaklamak zorunda kalmışlardı. Sabaha yakın su bulamadılar ve Allah teyemmüm âyetini indirdi:
"Ey îman edenler! Namaza kalktığınızda (abdestiniz yoksa); yüzünüzü, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara (aşık kemiklerine) kadar yıkayın. Eğer cünüp olduysanız iyice temizlenin/yıkanın. (Ancak) siz hasta ya da yolculukta veya sizden biri hacet yerinden gelmiş yahut da kadınlara dokunmuşsa-nız/beraber olmuşsamz ve su da bulamadıysanız, bu durumda temiz toprağa yönelin/teyemmüm yapın; (onunla) yüzlerinize ve ellerinize mesh edin. Allah size zorluk çıkartmak istemez, ancak sizi temizlemek ve nimetini size tamamlamak ister, belki siz de şükredersiniz. (Mâide 5/6).[2]

* Meşru Kılınma Sebebi Ve Yapılış Şekli

1/852- Ammarb. Yâsir'' dtn (nadıyatiahü anh):[3]
Rasûlullah (Saiiattahiı ateyiu ve seiiem) (ordusuyla seferdeyken),[4] gece vakti Ulâtü'l-ceyş[5] denilen yerde konakladı ve yanında eşi Hz. Âişe annemiz (Radıyaüahü anhâ) vardı. Burada Hz. Âişe'nin Zafâri[6] boncuklarından yapılmış olan gerdanlığı/kolyesi kayboldu[7] ve gerdanlığı arama işi insanları bir süre orada tuttu/geciktirdi ki bu iş fecrin etrafı aydınlattığı vakte kadar sürdü. İnsanların yanında da su yoktu, işte (bu sırada) Allah, Peygamberi'ne temiz toprakla temizlenme ruhsatını (âyetini) indirdi. Müslümanlar Rasûlullah'la birlikte kalktılar, elleriyle yere vurdular ve ellerini toprağı avuçlamaksızm kaldırıp yüzlerini ve ellerini omuzlara kadar, kollarının iç tarafından da koltuk altlarına kadar mesh ettiler.
(Râvilerden İbn Şihâb)[8] dedi ki: (Ancak) buna (omuz ve koltuk altına kadar meshe)[9] insanlar itibar etmiyorlar.[10]
(Bize gelen habere göre ) Hz. Ebû Bekir, Âişe annemize anhüma) şöyle dedi:
"Vallahi, senin mübarek bir insan olduğunu anlayamamışım."[11]

2/853- Şakîk'ten:[12]
Abdullah (b. Mesûd) ve Ebû Musa el-Eş'arî (RadıyaiiaM anhuma) ile oturuyordum. Ebû Musa, Abdullah'a dedi ki:
"Bir kişi su bulamazsa namaz kılmayacak mı?" Abdullah b. Mes'ûd:
"Hayır."
"Şunu hatırlamaz mısın? Hani, Ammar Hz. Ömer'e (Radıyaitaiıa animma) şöyle demişti: 'Hatırlamaz mısın? Hani Rasûlullah (Saitatiaiıu aleyhi ve seiiem) beni ve seni, develeri gütmek[13] için göndermişti, ben cünüp olmuştum da (su bulamadığım için) toprakta yuvarlanmıştım. Rasûlullah'ın yanına dönünce durumu haber verdim, Rasûlullah güldü ve:
"Senin sadece şöyle yapman yeterliydi" dedi, elleriyle toprağa vurdu, sonra ellerinin tümünü mesh etti, yüzünü de bu tek vuruşla bir kere mesh etti.'"
Abdullah b. Mes'ûd dedi ki:
"(Ancak) Hz. ömerin buna kanaat getirdiğini zannetmiyorum.[14] " Ebû Mûsâ;
"Pekİ, Nisa süresindeki 'Eğer su bulamazsanız temiz bir toprağa yönelin/teyemmüm yapın' (Nisa4/43) âyetiyîe nasıl (amel edeceğiz)?"
Abdullah ne diyeceğini bilemedi, sadece şunu dedi:
"Teyemmüm konusunda (çok) ruhsat verirsek, insanlardan biri su tenini üşüttüğünde/dondurduğunda da (hemen) teyemmüm etmeye kalkışacak."
§(Râvîlerden Ahmed b. Hanbel'in hocası) Affan dedi ki: 'Yahya yani İbn Saîd (A'meş'in Şakîk'ten rivâyetiyle gelen) bu haberi münker[15] gördü.'[16]
Ben Hafs b. Gıyâs'a sordum, o; "A'meş bunu bize Seleme b. Küheyl'den nakletti " ve Ebû VâiPi[17] zikretti.
§Şakîk'tan ikinci tarikle gelen rivayet:
Ebû Musa el-Eş'arî ve Abdullah (b. Mesûd) (Radıyaiiaiuı anhama) ile oturuyordum. Ebû Musa, Abdullah'a dedi ki:
"Ey Ebû Abdurrahman! İnsan bir ay cünüp kaldığı hâlde su bulamazsa, teyemmüm edemez mi?"Abdullah b. Mes'ûd:
"Hayır, bir ay su bulamasa bile (edemez)-."
"Peki, Mâide süresindeki 'Eğer su bulamazsanız temiz bir toprağa yönelin/teyemmüm yapm'.'âyetiyle nasıl amel edeceksiniz?"
"Onlara bu konuda (çok) ruhsat verilirse, su kendilerini üşüttüğünde/dondurduğunda da (hemen) teyenvnüm etmeye kalkışacaklar ve namaz kılacaklar"
"Söz konusu ruhsatı bu sebeple mi hoş karşılamadınız?"
"Evet"
"Ammar'ın (Radıyaiiahu anh) şu sözünü duymadın mı; 'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) beni bir işe (develeri gütmeye) göndermişti de ben cünüp olmuştum, su bulamadım ve bir hayvanın toprakta yuvarlandığı gibi toprağa bulandım. Sonra Rasûlullah'ın yanına döndüm ve durumu haber verdim, Rasûlullah:
"Senin sadece şöyle yapman yeterliydi" dedi, eliyle yere vurdu, sonra ellerinin her biriyle diğerini mesh etti ve yüzünü de iki eliyle mesh etti."
(A'meş sadece avuçları mesh etmeyi yeterli görmüyordu.) Abdullah: "Ammar'ın sözüne (Hz.Ömer'in) kanaat getirmediğini siz iddia etmediniz mi?" dedi.
Ebû Muâviye bir keresinde şöyle rivayet etti:
"(Rasûlullah) eliyle yere vurdu, sonra onlan çırptı ve soluyla sağını, sağıyla solunu avuçlar dahil olmak üzere mesh etti, (ayrıca) yüzünü de mesh etti."
§Ebû Vâil'den üçüncü tarikle gelen rivayet:
Ebû Musa, Abdullah b. Mesûd'a (Radiyaitahu animma); "Eğer su bulamazsak namazı terk mi edeceğiz?"deyince Abdullah:
"Evet, bir ay bile su bulamasak namaz kılmayacağız, eğer onlara ruhsat verirsem, onlardan biri soğuk hissedince (hemen) böyle yapar, yani teyemmüm alır ve namaz kılar."
"Ammar'ın Hz. Ömer'e (Radıyaiiahuaniıamai söylediği nerede (kaldı)?"
"Ben Hz. Ömer'i, Ammar'ın sözüne kanâat getirmiş olarak görmedim."[18]

3/854- Abdurrahman b. Ebzâ'dan:[19]
Hz. Ömer'in (Radıyaiiahuanh) yamndaydık, biri geldi ve dedi ki:
"Ey mü'minlerin emiri! Biz bir ay, iki ay su bulamadan kaldığımız oluyor." Hz. Ömer:
"Bana sorarsanız, ben su bulana kadar namaz kılmam''1 dedi. (Orada bulunan) Ammar (Radıyaiiaha anhy.
"Ey mü'minlerin emiri! Hatırlarsın, biz filân filân yerdeydik ve deve güdüyorduk, orada cünüp olduğumuzu da biliyorsun." Hz. Ömer:
"Ever
"(Su bulamayınca) ben toprakta yuvarlanmıştım ve Hz.Peygamber'e (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) gittim, durumu haber verdim. (Bunun üzerine) Rasûlullah güldü ve 'Sana temiz toprak yeterdi' dedi, sonra avuçlarıyla yere vurdu, sonra onları (tozlarını) üfledi, ikisiyle yüzünü ve kollarının bir kısmını mesh etti." Hz. Ömer:
"Allah'tan kork, ey Ammarl"
"Ey mü'minlerin emîri! İstersen yaşadığım ya da canlı kaldığım sürece bunu anlatmayayım."
"Vallahi, kesinlikle (onu kastetmedim), ancak bundan doğacak sorumlulukla seni baş başa bırakıyoruz."
NOT: Hz. Ömer ve Abdullah b. Mes'ûd'un (Radıyailaha animma) teyemmüm konusunda bazı çekinceleri vardı. Bu da bir önceki rivayette ifade edildiği gibi, insanlar tarafından istismar edilmesi ve en basit durumda bile teyemmüme başvurmaları, dinde asıl olan abdest ve guslü terk etmeleri endişesîydi. Bu rivayette Hz. Ömer, Ammar b. Yasir'i hadis nakletmekten men etmiyor, ancak sorumluluğunu hatırlatarak doğru biçimde ve açıklayarak rivayet etmesi gerektiğine işaret ediyor ki bu sorumluluk her hadis râvİsinİn unutmaması gereken temel olgudur.[20]

4/855- Ammar b. Yâsir (Radiyallahu anh):[21]
Rasûlullah'a (SatiaiUM aleyhi ve seiiem) teyemmümü sordu, o da buyurdu ki: "İki avuç ve yüz için (toprağa) bir vuruştur."
(Râvîlerden) Affan dedi ki: "Hz. Peygamber teyemmüm hakkında devamlı şöyle derdi: "(Teyemmüm;) iki avuç ve yüz için (toprağa) bir vuruştur.'"[22]

5/856- İbn Abbas'ın (Badıyaiiaha anhamaj mevlâsi Umeyr'den:[23]
Ben ve Abdullah b. Yesâr[24] birlikte geldik ve Ebû Cüheym'in[25] yanına girdik. Ebû Cüheym (Radıyatiaimanhum) şöyle dedi:
"Rasûlullah (SaUaihhu aleyhi ve seüem) Bi'r-i Cemel[26] civarından geldi ve kendisiyle bir kişi karşılaştı, selâm verdi, (ancak) Rasûlullah selâmını almadı, tâ ki bir duvara gitti, yüzünü ve ellerini (toprakla) mesh etti, sonra selâmını aldı."[27]

Açıklama

Rasûlullah (Sattallahu aleyhi ve sdlem) hacetinden gelmişti ve en azından teyemmüm yapmadan bir mü'minin selâmını almak istemedi. Bu onun abdestsiz gezmediğine delâlet eder, ayrıca selâm bir anlamda dua olduğu için temiz olarak telaffuz etmek istemiş olabilir. Bundan geçici olarak teyemmüm yapılabileceğini anlıyoruz. Ancak İmam Nevevî bunu su olmadığı bir zamanda teyemmüm etti, şeklinde ifade etmiştir.
§Namaz vakti daralsa ve abdest alındığı takdirde namaz geçecek olsa teyemmüm yapılabilir mi? Bu konuda iki görüş vardır:
1- Cumhûra göre bu durumda teyemüm geçerli değildir. Evzaî (v.159/775) ve Sevrî'ye(v. 161/777) göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır.
İkâmet halinde vaktin geçmesinden korkarak teyemmümle cenaze ve bayram namazları İ. Ebû Hanîfe'ye göre kılınır, çünkü ikisi de tam namaz değildir. İ. Mâlik'e göre sadece cenaze namazı kılınır, çünkü o farz-ı kifâyedir, İ. Şafiî ve Ahmed'e göre hiçbiri kılınmaz, çünkü bunlar namazdır.[28]
2- Beğavî, namaz vaktinin daralması sebebiyle teyemmüme cevaz veren, ancak daha sonra abdest alıp kazasını da kılmaları gerektiğini söyleyen bazı âlimlerin görüşünü nakleder.[29]
§Rasûlullah abdestsizliğini teyemmüm ile ve cünüplük hâlini de abdest alarak hafifletirdi. Daha sonra abdestsizliğini gidermek için abdest ve cünüplüğünü gidermek için de gusül alırdı.[30]


* Teyemmüm İçin Namaz Vaktinin Girmesi Ve Kendisiyle Teyemmüm Edilebilen Maddeler

6/857- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anhüma):[31]
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"Bana beş şey verildi ki daha önceden kimseye (yani hiçbir Peygambere hepsi) verilmemişti:
Kızıl ve siyah renkli (bütün) insanlara gönderildim, halbuki bir Peygamber sadece kendi kavmine gönderilirdi,
Bana ganimet malları helâl kılındı,[32] benden önce kimseye böyle yetki verilmemişti,
Bir aylık mesafeden (düşmanlarımın kalbine) korku salınması ile yardım edildim,
Yeryüzü bana temizleyici (madde) ve mescit kılındı, kime namaz vakti ulaşırsa, (vakit) geldiği yerde namazı kılsın!"[33]

Açıklama

Bu hadiste beşinci madde zikredilmedi.Bazı rivâyetlede bu bana şefaat yetkisi verildi, şeklinde tamamlanmıştır. Ayrıca 9/860 nolu hadiste de başka özellikler bulunmaktadır. Ebû Said en-Neysâbûrî 'Şerefıi'l-Mustafa' isimli kitapta bu hasletleri altmışa çıkartmıştır.[34]
Peygamberimiz'in her Peygamber'de olmayan bazı hasletleri:
1- Meleklerin saf tutması gibi saflar hâlinde namaz kılınması emredildi,[35]
2- İbadetler onda bütünlüğe ulaştı,
3- Onun şeytanı Müslüman oldu,[36]
4- Son peygamber olması,[37]
5- Ümmetinin çokluğu,[38]
6- Cevamiu'l-kelim olması, yani öz kelimelerle konuşması,[39]
7- Arş hazinelerinden olan Bakara sûresinin son iki ayetinin verilmesi,[40]
8- Yeryüzünün her tarafının mescit niteliğinde olması,
9- Yeryüzü toprağının temizleyici olması ve su bulunmadığında ibadet temizliği için kullanılması,
10- Bir aylık mesafeden düşmanlarının kalbine korku salınması,
11- Bütün insanlara gönderilmesi, Nuh Peygamberden sonra gelen diğer Peygamberler sadece kavimlerine gönderilmişti,
12- Ganimet mallarından tasarruf yetkisi verilmesi, önceden yakılıyor ve kullanılmıyordu,[41]
13- Şefaat yetkisinin verilmesi[42]
14- Kevserin verilmesi,[43]
15- Yeryüzünün anahtarları (kilit bölgelerin fethi)
16- Ümmetinin en hayırlı ümmet olması,
17- İsminin Ahmed olması,[44]
18- Livâü'l-hamd'in sahibi ki onu altında Hz. Âdem ve diğer Peygamberlerde bulunacak,[45]
19- Abdestin güzelce alınması ile emrolundu,
20- Sadaka/zekât Rasûlullah'a haram kılındı,
21- Eşeğin atı aşılamasına izin verildi,[46] doğacak katırın nesli devam etmediği için bunu mekruh görenlerde bulunmaktadır[47]...gibi.[48]

7/858- Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh):[49]
Rasûlullah (Saiiatiahtiaieyhiveseiicm) şöyle dedi:
"Rabbim dört konuda beni diğer Peygamberlerden[50] üstün kıldı:
Beni bütün insanlara (Peygamber olarak) gönderdi,
Yeryüzünün her tarafı bana ve ümmetime mescit ve temizleyici (madde) kılındı. Ümmetimden kime namaz vakti ulaşırsa, işte yanında mescit, İşte yanında temizleyici (madde),
Bir*aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine saldığı bir korku ile yardım edildim,
Bize ganimetler helâl kılındı."[51]

8/859- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[52]
Rasulullah (SalhtlahU aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:

"Bana özlü kelimelerle konuşma yeteneği verildi, (ayrıca) yeryüzü bana mescit ve temizleyici (madde) kılındı."[53]

9/860- HZ. Ali'den (Radtyallahü anh):[54]
Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem): "(Önceki) Peygamberlere verilmeyen şeyler bana verildi" deyince kendisine sorduk:
"Ey Allah'ın Rasûlü! O (verilen) nedir?" Şöyle buyurdu:
"(Düşmanlarımın kalbine) korku salınması ile yardım edildim,
Yeryüzünün anahtarları (hakimiyeti) bana verildi,
Ahmed diye isimlendirildim,
Toprak benim için temizleyici (madde) kılındı,
Ümmetim ümmetlerin en hayırlısı kabul edildi."[55]

10/861- Amr b. Şuayb, babası aracılığıyla dedesinden (Radıyaiiaha anhum) nakletti:[56]
Rasûlullah (Saitaiiaiuı aieyiü ve seiiem) Tebuk savaşı senesinde namaz kılmak üzere gecenin bir bölümünde kalktı. Sahabeden bazı kişiler de berisinde toplanıp namaz kılana kadar kendisini korudular/kolladılar. Rasûlullah namazı kılıp onlara dönünce şöyle dedi:
"Bu gece benden önce kimseye verilmeyen beş şey bana verildi:
Ben insanların hepsine (Peygamber olarak) gönderildim, benden öncekiler ise sadece kavimlerine gönderilmişlerdi.
Düşmana korku (salınmakla) yardım edildim, isterse onlarla benim aramda bir aylık mesafe bulunsun (kalpleri) korku ile doluyordu,
Bana ganimet helâl kılındı ve ondan yiyebilirim, ama benden öncekiler ganimete tazim ediyorlar ve onları (yemeyip) yakıyorlardı.
Yeryüzü bana mescitler (secde alanları) ve temizleyici (madde) kılındı. Namaz vakti bana nerede ulaşırsa (su bulamadığımda toprağa) mesh /teyemmüm eder ve namazımı kılarım. (Halbuki) benden önceki ümmetler bunu yüceltiyorlar, sadece kilise ve havralarda namaz kılıyorlardı.
Beşincinin ne olduğunu (biliyor musun), işte beşincisi; bana (dilediğini) iste, dendi. Bütün Peygamberler isteklerini söylemişlerdi, ben ise isteğimi kıyamet gününe tehir ettim, onu sizin ve Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet getiren (her Müslüman için kullanacağım)."
NOT: Yeryüzünün temiz toprağı ile teyemmüm yapılmasında ittifak edildi. Ancak toprak cinsinden olan diğer maddelerle teyemmümde ihtilâf edildi; İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre tab'ı değişmeyen kireç gibi bir toprak cinsiyle teyemmüm caizdir, İ. Mâlik aynca yeryüzüne bitişik olan bitki gibi şeylerle de teyemmüm yapılabilir, derler. İ. Şafiî ve Ahmed'e göre sadece toprakla teyemmüm caizdir.[57]

11/862- îbn Abbas'tatl (Radıyallahu anhüma):[58]
Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve scüem) dışarı çıkar, bevleder[59] ve (hemen) mesh/ teyemmüm ederdi. Ben kendisine: "Su sana yakın" deyince şöyle derdi: "Ne bileyim, belki de ona ulaşamayacağım."[60]

* (Su Olmadığında) Teyemmüm Nifaslı, Hayızlı Ve Cünüp Olana Da Yeterlidir

12/863- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[61]
Bir bedevi Rasûlullah'a (Saiiaihhu aleyhi ve sellem) geldi ve:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Ben dört veya beş ay çölde kalıyorum. İçimizde nifash, hayızlı ve cünüp olanlar da bulunuyor. (Su bulamadığımızda) ne tavsiye edersin?" deyince Hz. Peygamber şöyle dedi:
"Toprakla (teyemmüm etmen) gerekir."
§Diğer rivayetteki ziyade: 'Biz bu kumluk (bölgede) yaşıyoruz ve su bulamıyoruz. İçimizde hayızlı, cünüp ya da nifaslılar bulunmakta, bu kişinin üzerinden dört ay geçse de su bulamamakta' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Toprakla (alman) gerekir," (yani teyemmüm etmelisin.)[62]

13/864- Nâciye el-Anezî'den:[63]
Teyemmüm konusunda Ammar b. Yâsir ve Abdullah b. Mes'ûd (Radıyaüahü anhüma) ihtilâfa düştü/tartıştı. Abdullah dedi ki:
"Eğer bîr ay da olsa su bulamazsam namaz kılmam." Ammar şöyle cevap verdi:
"Hatırlamaz mısın, ben ve sen develeri kontrol için (gönderilmiştik). Ben cünüp olmuş ve bir hayvanın toprakta yuvarlanması gibi toprağa bulanmıştım. Rasûlullah'a (Satiaiiahn aleyhi ve seiiem) dönüp, yaptığımı haber verince şöyle demişti:
'Sana sadece teyemmüm yeterdi.'"
NOT: Önceki rivayetlerde Ammar, Hz. Ömer'le beraber develeri gütmekle görevlendirilmişti. Abdullah b. Mes'ûd'un bulunduğu bildiri I miyordu. Ancak Abdullah b. Mes'ûd, Hz. Ömer'in Ammar b. Yâsir'e olan tepkisini görmüş gibi anlatıyordu. Bu rivayet aracılığıyla o görevde Abdullah b. Mes'ûd'un bulunduğunu da anlayabiliriz. Aynca Abdullah b. Mes'ûd'un teyemmümü anmaması bilmediğinden değil, belki de daha önceden geçtiği gibi istismar edilmesinden korktuğu içindir. Doğrusunu Allah bilir.[64]

14/865- Tarık b. Şihâb'dan (RadtyaUahu anh):[65]
İki kişi cünüp olmuş; biri teyemmüm alıp namaz kılmış, diğeri de kılmamıştı. Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve settem) gelip olayı haber verince Hz. Peygamber ikisini de kınamadı.[66]

* Su Bulunmakla Birlikte Yara Veya Soğuk Korkusuyla Teyemmüm Almak

15/866- İbn Abbas (Radtyaiiahuanhuma) haber veriyor:[67]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde biri yaralanmıştı, ihtilâm oldu ve kendisine yıkanması emredildi. Ancak adam (yıkanınca) öldü. Bu haber Peygamberimiz'e ulaşınca dedi ki:
"Allah onları kahretsin, adamı öldürdüler. Cehaletin çaresi sormak
değil midir!"[68]

Açıklama

Bilinmeyen konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır. Bilhassa din ve tıp gibi hayati konularda cahilce konuşmalar ve tavsiyeler toplumları helak eder.
Vücûdunun bir kısmı yara olan kişi konusunda, İmam Ebû Hanîfe, hüküm çoğa göredir; az ise abdest alır, yaralara (zararı olmazsa mesh eder), çoksa teyemmüm yapar, der. İ. Mâlik'e göre sağlam yerleri abdest için yıkar, yaralı yerleri mesh eder ve teyemmüm yapmaz. L Şafiî ve Ahrned'e göre sağlam yerleri yıkar ve yara için de teyemmüm yapar.[69]
Şiddetli soğuktan dolayı ikamet ya da yolculuk halinde teyemmüm yapmak İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre caizdir, hatta t. Mâlik'e göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm yine caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır. İ. Şafiî'ye göre ise hasta telef olmaktan korkarak teyemmümle namaz kılsa iyi olunca iade etmez, ama teleften değil de hastalığın artmasından korkarsa bu namazın iadesinde iki görüş vardır, soğuktan dolayı teyemmüm yapan mukim namazı iade eder, yolcu için iki görüş vardır. İ. Ahmed'in bu konularda iki görüşü vardır.[70]

16/867- Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anh):[71]
Zâtii's-Selâsil savaşı yılında Rasûlullah (Saiuaiaha aleyhi ve seiiem) kendisini (ordu komutanı olarak)[72] göndermişti, (başından geçen bir olayı) şöyle anlatır:
"Çok soğuk bir gecede ihtilâm oldum, gusül aldığım takdirde de helak olacağımdan endişe ettim ve teyemmüm yaptım, sonra arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Rasûlullah'ın yanına gelince durumu anlattım, o şöyle dedi:
"Ey Amr! Sen cünüp olduğun hâlde arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?"
'Evet, Ya Rasûlallah! Çok soğuk bir gecede ihtilâm oldum, gusül aldığım takdirde de helak olacağımdan endişe ettim' (Allah'ın şu âyetini hatırladım;) 'Kendi canlarınıza kıymayın/katletmeyin! Şüphesiz Allah size karşı bağışlayıcıdır' (Bundan dolayı) teyemmüm edip namazı kıldım.'
Rasûlullah güldü ve bir şey demedi."[73]

Açıklama

Zâtii's-selâsil, h.8. yılında cemaziyülevvel ayında yapılan Mu'te savaşından bir ay sonra, cemaziyülâhir ayında Şam'ın bir bölgesi olan Benî Cüzam sulağında yapılan bir askerî operasyon ve savaşın adıdır. Rasülullah (Sallaiiahü aleyhi ve seliem) Kudâa kabilesinden bir grubun Medine'ye saldırmak için toplandıklarını haber aldı ve 300 kişilik bir ordu hazırlayıp Amr b. Âs'ı (Radıyaliahü anh) buna komutan tayin etti, çünkü Amr bölgeyi biliyordu. Bu ordu yola çıktı, ama isyancılara yaklaştığında sayılarının yeterli olmadığı endişesiyle Amr b. Âs Rasûlullah'tan takviye birlik istedi. Hz. Peygamber de Ebû Ubeyde (RadıyaüaM anh) komutasında bir takviye birlik gönderdi. Bu birlikte ilk Müslüman olanlar ve Hz. Ebû Bekir, Ömer (Radıyaliahü anhüm) gibi önemli şahsiyetler vardı. Takviye kuvvetler Amr komutasındaki orduya yetişti ve onlara katıldı. îslâm ordusunun geldiğini duyan gruplar dağılmaya başladı, ancak küçük çapta çatışmalar oldu. Bu operasyon Cüzam kabilesinin topraklarında bulunan Zatü's-Selâsil İsimli su kaynağı civarında olduğu için bu ismi aldı. Bu operasyon ve savaşın komutanı Amr b. Âs soğuk bir gecede ihtilâm oldu ve soğuktan helak olma korkusuyla teyemmüm alıp namaz kıldırdı...[74]
* Su Bulamayan Cimâdan Sonra Teyemmüm Yapabilir, Su Bulunduğunda İse Teyemmümün Hükmü Sona Erer

17/868- Benî Âmir'den (Bir rivayette; Benî Kuşeyr'den) bir kişi[75] anlatıyor:[76]
(Önceden) kâfirdim ve Allah beni İslâm'a yönlendirdi/hidayet etti. Yanımda ailem olduğu hâlde sudan uzakta yaşıyordum ve (bazen) cünüp oluyordum. (Bir rivayette; su bulamayıp teyemmüm yapıyordum.) Bu durum beni rahatsız etti. Bana Ebû Zerr'in (Radıyaitahu anh) vasfı anlatıldı/tarif edildi. Haccımı yapıp Minâ mescidine girdim ve (Ebû Zerr'i) vasfından tanıdım; kendisi tanınan ve esmer bir ihtiyar olup, üzerinde Katar[77] mamulü bir elbise/cübbe vardı. Gittim ve yanına vardım, kendisi namaz kılıyordu. Selâm verdim, selâmımı almadı ve namazını tam, güzel ve uzun bir şekilde kıldı, bitirince de selâmımı aldı. Kendisine sordum:
"Sen Ebû Zerr misin?"
"Ailem öyle diyor" (Soran kişi:)
"(Önceden) kâfirdim, Allah beni İslâm'a yönlendirdi/hidayet etti ve dinim de beni ilgilendiriyor. Yanımda ailem olduğu hâlde sudan uzak bir (yerde) yaşıyordum ve (bazen) cünüp oluyordum. (Bir rivayette; günlerce (susuz) kalıyor ve teyemmüm yapıyordum.) Bu durum beni rahatsız etti. (Bir rivayette; bana şüpheli geldi.)" O dedi ki:
"Sen Ebû Zerr'i tanır mısın?'[78]
"Evet"
(Ebû Zerr şöyle anlattı:)
"Ben Medine'de (kalmaktan) zarar görmeye/(havasından) etkilenmeye başlamıştım;[79] Rasûlullah (Saüaiiaim aleyhi ve seitem) beni deve ve koyun sürüsünün (güdülmesi) ile görevlendirdi. Ben onlarla uğraşırken, sudan uzakta bulunuyordum ve ailem de yanımdaydı. (Bazen) cünüp oluyordum. Bunun üzerine içime helak olma korkusu düştü. Oradaki develerden birine bindim ve gün ortasında Rasûlullah 'in yanına ulaştım; kendisi sahabesinden bir grupta birlikte mescidin gölgesinde oturuyordu. Deveden indim. (Bir rivayette; ona selâm verdim, başını kaldırdı ve (hayretle); "Subhânallah, Ebû Zerr (sen)?.." dedi, ben de 'evet' dedim.)" Sonra da:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Helak oldum" dedim. Rasûlullah:
"Seni helak eden şey nedir?" diye sorunca durumu anlattım. Rasûlullah güldü ve ailesinden birini çağırdı, siyah bir câriye içinde su olan kap getirdi, o tam dolu değildi ve su çalkalanıyordu.
Deveyi kendime siper yaptım ve Rasûlullah da bîr kişiyi bana siper olması için görevlendirdi. Ben orada gusül aldım ve Rasûlullah'in yanına geldim, bana şöyle dedi:
"Su bulamadığın sürece pak toprak temizleyicidir, bu on yıl da olsa (teyemmüm yaparsın), su bulduğunda da onunla gusül al![80]""

18/869- Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesinden nakleder (Radiyallahu amhuüm):[81]
Bir kişi Hz. Peygamber'e (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) geldi ve sordu: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bir kişi su bulamayacak kadar uzaklara gidiyor, bu kişi eşiyle cima yapabilir mi?" Rasûlullah; "Evet" dedi.[82]



* Su Bulunmadığında Teyemmüm Alarak Namaz Kılınması Gerekir

19/870- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anha):[83]
Kendisi (kız kardeşi) Esma'dan emânet olarak bir gerdanlık/kolye aldı ve (yolculukta) kaybetti. Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) bazı kişileri araması için gönderdi ve onu buldular. Bu arada namaz vakti gelmişti ve yanlarında su yoktu. Abdestsiz namaz kıldılar ve bu durumu Rasûlullah'a şikâyet ettiler. İzzet ve celâl sahibi olan Allah teyemmüm (âyetini) indirdi. Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr, Hz. Âişe'ye şöyle dedi:
"Allah seni hayırla mükâfatlandırsın. Vallahi hoşlanmadığın bir şey olduğunda Allah mutlaka onu hem sana hem de Müslümanlara hayırlı hale getiriyor."[84]

Fıkhı Hükümler

Teyemmüm konusunda âlimlerin ittifak ve ihtilâf ettikleri yerler vardır:
A- htifak Edilen Konular:
1- Su bulunmadığında ya da kullanılması tehlike arz ettiğinde teyemmüm alınır.
2- Teyemmümde niyet şarttır.
3- Temiz toprakla teyemmüm yapılmalıdır.
4- Toprak tab'ı olmayan demir, bakır vb. gibi madenlerle teyemmüm yapılmaz.
5- Teyemmümde yüz ve eller mesh edilmeli.
6- Teyemmümle farz ve nafile namaz kılınabilir.
7- Teyemmüm hadesi geçici olarak kaldırır (su buluncaya kadar).
8- Cünüplük halinde su bulunmazsa teyemmüm yapılabilir.
9- Abdest ve guslü bozan her şey teyemmümü bozar.
10- Namazı bitirdikten sonra suyu bulsa namazı iade etmez.[85]
B- İhtilaf Edilen Konular.
1- Teyemmümün kendisiyle caiz olduğu toprak ve toprak cinsinde ihtilâf edildi; İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik*e göre tab'ı değişmeyen kireç gibi bir toprak cinsiyle teyemmüm caizdir, İ. Mâlik aynca yeryüzüne bitişik olan bitki gibi şeylerle de teyemmüm yapılabilir, dedi. İ. Şâfıî ve Ahmed'e göre sadece toprakla teyemmüm caizdir.[86]
2- Teyemmümün yeterli miktarı, İ. Ebû Hanîfe ve Şafiî'ye göre İki kere toprağa vuruştur ki biri yüz, diğeri de kollar içindir. İ. Mâlik ve bir rivayette Ahmed'e göre yüz ve avuçlar için tek vuruş yeterlidir, t. Mâlik'ten gelen diğer rivayette ise Ebû Hanîfe ve Şafiî gibi düşünmektedir.[87]
3- Teyemmümle birden fazla kaza namazı kılınabilir mi? t. Mâlik ve Şafiî dışındakilere göre kılınabilir.[88]
4- NafiIeye niyet ederek teyemmüm yapan onunla farz kılabilir mi? İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre onunla sadece nafile kılınır, mutlak niyetle yapılan teyemmümle de sadece nafile kılınabilir. İ. Ebû Hanîfe'ye göre bu teyemmümle farz da kılar, ayrıca bir teyemmümle birden fazla farz kılabilir.[89]
5- ŞiddetIi soğuktan dolayı ikamet ya da yolculuk halinde teyemmüm yapmak İ. Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre caizdir, hatta İ. Mâlik'e göre vakit geçme endişesi varsa teyemmüm yine caizdir ve bu namazın iadesinde iki görüş vardır. İ, Şafiî'ye göre ise hasta telef olmaktan korkarak teyemmümle namaz kılsa iyi olunca iade etmez, ama teleften değil de hastalığın artmasından korkarsa bu namazın iadesinde iki görüş vardır, soğuktan dolayı teyemmüm yapan mukim namazı iade eder, yolcu için iki görüş vardır. İ. Ahmed'in bu konularda iki görüşü vardır.[90]
6- Teyemmümde tertip ve muvâlat (ara vermemek) şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre her ikisi de farz değildir. İ. Şafiî'ye göre tertip farzdır, muvâlat konusunda iki görüş vardır, yani farz ya da sünnettir. İ. Ahmed de tertibin farz olduğunu belirtir, ancak muvâlat konusunda ondan iki görüş vardır.[91]
7- Namaz kılacak kişi su veya toprak bulamazsa ne yapar? t. Ebû Hanîfe'ye göre su ve toprak buluncaya kadar namaz kılmaz. î. Mâlik'ten bu konuda üç görüş nakledildi; biri Ebû Hanîfe gibi, diğeri bu durumda namaz kılar ve su/toprak bulunduğunda namazı kaza eder ki bu İ. Şafiî'nin kavli cedîdidir ve İ. Ahmed'den gelen rivayetlerden birisidir. İ. Ahmed'den gelen diğer rivayette namazı kılar ve kaza etmez ki bu da İ. Mâlik'ten gelen üçüncü görüş gibidir.[92]
8- Teyemmümle namaz kılarken suyu bulsa İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette İ. Ahmed'e göre namazı bozulur ve abdest alıp namazı yeniden kıjmahdır. J. Mâlik, Şâfıî ve Ahmed'den gelen diğer rivayette namaza devam eder, ancak İ. Şafiî bu kişinin yolcu olmasını şart koşarlar. Namaz bittikten sonra su görse ittifakla namazı iade etmez.[93]
9- Su aramak şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe'ye göre bulamayacağı zannı varsa şart değildir.!. Mâlik ve Şafiî'ye göre şarttır. İ. Ahmed'den iki görüş vardır.[94]
10- Vücûdunun bir kısmı yara olan kişi, İ. Ebû Hanîfe'ye göre hüküm çoğa göredir; az ise abdest alır, yaralara (zararı olmazsa mesh eder), çoksa teyemmüm yapar, İ. Mâlik'e göre sağlam yerleri abdest için yıkar, yaralı yerleri mesh eder ve teyemmüm yapmaz. İ. Şâfıî ve Ahmed'e göre sağlam yerleri yıkar ve yara için de teyemmüm yapar.[95]
11- Bineğinde/yanında su olduğunu unutup teyemmümle namaz kılan kişi, İ. Ebû Hanîfe'ye göre İade etmez, İ. Ahmed'e göre yeterli değildir, iade eder. İ. Şafiî'den bu konuda iki görüş vardır.[96]
12- İkâmet halinde vaktin geçmesinden korkarak teyemmümle cenaze ve bayram namazları kılınır mı? İ. Ebû Hanîfe'ye göre kılınır. İ. Mâlik'e göre sadece cenaze namazı kılınır, çünkü o farz-ı kifâyedir, İ. Şafiî ve Ahmed'e göre hiçbiri kılınmaz.[97]
13- Teyemmüm için namaz vaktinin girmesi şart mıdır? İ. Ebû Hanîfe ve bir rivayette Ahmed'e göre şart değil, İ. Mâlik, Şâfıî ve diğer rivayette Ahmed'e göre şarttır.[98]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Teyemmüm sözlükte, kasdetmek ve yönelmek anlamında, ıstılahta İse, ibadet yapmak niyetiyle yüze ve ellere mesh etmek için temiz bir toprağa yönelmektir. Bk. Râzi, Muhtârıt 's-Sılıâh, 744.
[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/226.
[3] Sened:
Sahİh: Miİsned, IV/263-264, H.no:'i8238; Benzer rivayetler için bk. IV/320, H.no: 18790:
IV/32l,H.no:18795:
Ebû DâvCıd, Taharet, 121, H.no:318-320; Nesâî, Taharet, 195-197, H.no:312-314; An Mâce, Taharet, 90, 92, H.no:565-566, 571;
Hadisin neshedildiği iddiası da vardır. İbn Hacer, İmam Şafiî'den naklen "yüz ve kolların mesruru" İfade eden hadislerle bu hadisin neshedildiğinİ söyler. H&zimî el-İ'tibâr isimli eserinde hadisi hasen saymıştır. Bk.Beu/ıâ, age., 11/182.
Hz. Âişe'den (Radıyailahü anhâ) şahidi için bk. Mâlik, Taharet, 89; Buhârî, Teyemmüm. l\Mü.slim,Uayz, 108-109; Nesâî, Taharet, 194, H.no:309;
Tirmİzî llel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu ileli't-Tirmizî, 1/10.
Aynca 19/870.hadise bk.
[4] Bu sefer h.5. yılında olan Benî Mustalik veya Müreysî savaşı ile igilidir. "Bk.Bennâ, age. 11/182.
[5] Ulâtü'1-cey.ş (Zâıiİ'l-ceyş), Medine ile Mekke arasında konak yerlerinden birisidir. Buhârî ve Müslim'de Zûtü'1-ceyş ve Beydâ şeklinde rivayet edilmiştir. (Bk. Buhârî, Teyemmüm 1 »Tefsir, Maide 3; Müslim, Hayz 198; Azimâbâdî, age. 1/351).
[6] Zafâri,Yemen sahillerinde bulunan bir şehir. Bk. Zürkanî, Şerhu'l-Muvattd11/160.
[7] Söz konusu gerdanlığı Hz. Âişe, kız kardeşi Esma bt. Ebû Bekir'den emanet olarak almıştı. Bk. Buhârî, Teyemmüm 2; Müslim, Hayz 109.
Ayrıca 19/870.hadisebk.
[8] Bu eklemeyi yapan İbn Şİhâb'dır. Bk. Ebû Dâvûd, Tahâre 121.
[9] Bu açıklama için bk. Azimâbâdî, age., 1/352.
[10] Zira diğer rivayetlerde 'omuza ve koltuk altlarına kadar' şeklinde bir zorunluluk görülmemektedir.
[11] Çünkü bu gecikme sebebiyle Hz. Ebû Bekir kızı Âişe annemize kızmıştı ve teyemmüm ruhsatı nazil olunca bunu söyledi.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/226-227.
[12] Sened:
Sahih: Müsned, IV/265, H.no:18245; İkinci rivayet: IV/264-265, H.no:18244; Üçüncü rivayet: IV/265, H.no:18246; Benzer rivayetler için bk. IV/265, H.no:IS250; IV/263, H.no:18231 (13/864.hadis: Bu rivayet Naciye b. Hufâf el-Anezî sebebiyle İıasendİr. Nesâî de bu zatın rivayetini nakleder); IV/396-397, H.no: 19434; Buhârî, Teyemmüm, 7-8; Müslim, Hayz, 110-] 11; Ebû Dâvûd. Taharet, 121, H.no:321; Ncsâî, Taharet, 201, H.no:319; Tayâlisî, s.63, H.no:245; Beyhakî, esSünenü'l-kübrâ, 1/225-226.
Ayrıca 3-4/854-855 ve 13/864.hadislere bk.
[13] Bu mana için bk. Müsned Tr. H.no: 3/854.
[14] Müslim'deki rivayette; "Görmedin mi? Hz. Ömer, Ammar'w sözüne kanâat getiremedi" şeklindedir." Hz. Ömer ile Ammar'ın bu konudaki konuşmaları ile ilgili rivayet ilerde gelecektir.
[15] Münker; maruf hadisin zıddıdır ve bu durum zayıf râvinin sikadan gelen rivayet ya da rivayetlere muhalefeti ile olur.
[16] Halbuki bu rivayet, Buhârî ve Müslim'de de bulunmaktadır. Bk. Buhârî, Teyemmüm, 7-8; Müslim, Hayz, 110.
[17] Ameş'İn, Ebû Vâil'den rivayeti gelecek.
[18] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/228-231.
[19] Sened:
Sahih: Müsned, IV/319, H.no: 187*84; Benzer rivayetler için bk. IV/320, H.no:18789; IV/265, H.no:18248-18249; Buhâıi, Teyemmüm, 4-5; Müslim, Hayz, 112-113; Ebû Dûvûd, Taharet, 121, H.no:322-328; Nesâî, Taharet, 195, 198-200, H.no:311; 315-318; İbn Mâce, Taharet, 91, H.no:569.
Tirmizî Ilel'inde bu hadisi, âlimlerin ittifakla amel etmediği hadisler arasında sayar. Bk. İbn Receb el-Hanbelî, Şerhu iteli't-Tirmizî, 1/11.
Ayrıca 2/853, 4/855 ve 13/864.hadislere bk.
[20] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/231-233.
[21] Sened:
Sahih: Müsned, IV/263, H.no:18235; Ebû Dâvûd, Taharet, 121, H.no:327; Tirmizt, Taharet, 110, H.no:144 (Tîrmizî hadisin "hasen-sahih" olduğunu belirterek Aişe ve İbn Abbas'tan şahidinin bulunduğunu ifade eder); Dârimî, Vudû', 66, H.no:751 (Abdullah Hâşİm, hadisin Ahmed b. Hanbel, Beyhakî, Tahâvî, İbnü'l-Cârûd ve Dârekutnî tarafından nakledildiğini ve senedinin de sahih olduğunu belirtir).
Ayrıca 3/854 ve 13/864.hadise bk.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/233.
[23] Sened:
Sahih: Müsned, IV/169, H.no:18470; Buhârî, Teyemmüm, 3 (Buhârî bu hadisi "Mukimken, su bulamayan veya namaz vaktini kaçırmaktan korkan kimsenin -ki bu görüş Atâ'ya aittir-teyemmüm yapabileceğine dâir. Hasan el-Basrî de şunu söyler: 'Yanında su bulunduğu halde onu alıp kendisine verebilecek/su tutabilecek birini bulamayan hasta teyemmüm yapar' " bab başlığı altında ele alır); Müslim, Hayz, 114; Ebû Dâvûd, Taharet, 122, H.no:329; Nesâî, Taharet, 195, H.no:310; Ahmed b. Hanbel'in senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadîs.
Sahâbî Ebû Cüheym, Übey b. Ka'b'ın kızkardeşinin oğludur. Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b.Sımme el-Ensârî Mâlik b. Neccâr oğullarından ve ensardan olan bu sahâbî biri teyemmüm diğeri de namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili olmak üzere iki hadis nakleder. (Ahmed b. Hanbel ise Kur'ân kıraati hususunda üçüncü bir rivayetini daha nakleder. Bk. Müsned, IV/169-170). (Namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili rivayet 465/1335. hadiste zikredilecektir.) Fakat Ebû Cüheym Abdullah b. Cüheym el-Ensârî ile aynı şahıs olup olmadıkları tartışmalı bir konudur. Bk. Îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:5782-5783.
[24] Hz. Peygamber'! eşi Meymûne annemizin mevlâsı olan Abdullah b. Yesâr, meşhur tabiî Atâ b. Yesar'ın kardeşidir.
[25] Bu kişi Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b.Sımme el-Ensârî'dir.
[26] Bi'r-i Cemel; Medîne yakınlarında bir yerdir. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/582 (Buhârt, Teyemmüm, 3'ün şerhi); Bennâ, age. U/186.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/233-234.
[28] Merğınânî, Hidâye, 1/27; Şîrazî, Mühezzeb, 1/34; İbn Nüceym, Bahr, 1/165-166; İbn Kudame, Muğnî, 1/268-269; Desûkî, Haşiye, 1/150.
[29] Bennâ, age. 11/186.
[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/234.
[31] Sened:
Sahih: Müsned, III/304, H.no:14198; Sufârf, Teyemmüm, 1; Salât, 56; Müslim, Mesâcid, 3; Nesâî, Gusl, 26, H.no:430; Mesâcid, 42, H.no:734; Dârimî, Salât, 11], H.no:1396; Yezid ei-Fakir: Ebû Osman Yezid b. Suhayb sika biridir. Buhârî ve Müslim üç, Alımed b. Hanbel ve Nesâî dört, Ebû Dâvûd iki, İbn Mâce ve Dârimî bir hadisini nakleder.
Bu hadisin şahidleri:
a-Huzeyfe'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Müsned, V/383, H.no:23144:
Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid, 4;
b-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/161-162, H.ııo:21327:
V/148, H.no:21211 sonunda lafzı ile; V/145, H.no:21196 lafzı ile başlayan rivayette A'meş'in şu makline de yer verilin
Dârimî, Siyer, 29, H.no:2470 (Abdullah Hâşim, hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Tayâlisî, tarafından sika râvilerce nakledildiğini belirtir);
c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Müsned, 1/301, H.no:2742 (Heysemî, Bezzâr, Taberânî ve Alımed b. Hanbel1 in Yezîd b. Ebû Ziyâd'ın (v.136/753) dışındaki râvilerin sahih hadis ricali olduklarını, bu zâtın ise hadisinin hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', VI1I/258; Fakat hadis şahidleri ile sahih Ii gayrihî seviyesine yükselir. Müslim (mütâbî olarak) bir, Tirmizî 14, Nesâî üç, Ebû Dâvûd 19, İbn Mâce 21, Ahmed b. Hanbel 110, Dârimî 8 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerini "hasen-sahih" sayar. Bk.Sünen, H.no:l 14, 777);
Bu rivayet 727/10136.hadiste zikredilecektir.
d-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/416, H.no:19623:
Bennâ hadisi Taberânî'ye nisbet ederek senedinin sahih, râvilerinin de sika olduklarını belirtir. Bk.Bülağu'l-emânî, XXII/40. Bu rivayet 728/10137.hadiste zikredilecektir. e-Ebû Ümâme'den (Hadıyatlahü anh) şahidi İçin bk. 7/858.hadis. Ayrıca 992/10392.hadiste zikredilecektir. f-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî hadisin Hz.Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümâme ve Ebû Zer'den şahidi olduğunu söyler);
g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 8/859.hadİs
h-Hz.Ali'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. 9/860.hadis. Bennâ râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Bk.Bülâğu'l-emânî, XXII/39.
Ayrıca 726/10135.hadiste zikredilecektir.
ı-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 10/861.hadis
i-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbrahim b. İsmail b. Yahya'nın bulunduğunu, bu zatı İbn Hibbân'ın Sikât'ında zikrettiğini, ancak babasından yaptığı nakillerin münker olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/261.
[32] Yani tasarruf tetkisi verildi.
[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/235-236.
[34] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/436.
[35] İbn EbîŞeybe, VI/304, No: 31649; Müslim, Mesacid, 522.
[36] Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, VIII/269 (Bezzar'dan naklen).
[37] İbn Hıbbân, VI/87, No: 2313.
[38] Abdürrezzak, VI/173, No: 10391; Ahmed b. Hanbel, 11/171.
[39] Bk. Müsned Tr. H.No: 8/859.
[40] İbn Hıbbân, IV/595, No: 1697; Hakim, 1/750, No: 2067; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, V/15, No: 8022; Ayrıca 1-7 arası maddeler içi bk. İbn Hacer, age., 1/436-437, VI/128, Xl/434; Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr, 1/566.
[41] 8-12 arası maddeler için bk. Müsned Tr. H.No: 6/857,7/858.
[42] Buhari, Teyemmüm, 1.
[43] Heysemi, Mecmeu'z-zevâid, VIII/269 (Bezzar'dan naklen).
[44] 15-17 maddeler için bk. Ahmed b.Hanbel, 1/98; Beyhakî, I/2I3, No: 965.
[45] Ahmed b. Hanbel, 1/281; Tirmizi, Menâkıb, 1, No: 3615; İbn Hıbbân, XIV/398, No: 6478; Hakim, 1/83, No: 82.
[46] 19-21 maddeler arası için bk. Ebû Davud, Salât, 127, No: 808; Beyhakî, X/23, No: 808.
[47] Mübarekfûrî, Tuh/e, V/288.
[48] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/236-237.
[49] Sened:
Sahih: Mü'sned, V/248, H.no:22036-22037; Benzer rivayet için bk. V/256, H.no:22110:
Tinnizî, Siyer, 5, H.no:1553 (Hasen-Sahİh); Bennâ râvilerin sika olduklarını. Seyyar el-Emevî'nin ise sadûk olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, ü/188. Heysemî, hadisin Taberânî ve Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sikaolduklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/261. Ayrıca 992/10392. lı ad i ste zikredilecektir.
[50] Ya da ümmetlerden (Râvinin şek cümlesi).
[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/237-238.
[52] Sened:
Sahih: Müstıeû 11/250, H.no:7397; Benzer rivayetleri için bk.II/442, H.no:9666; 11/501-502, H.no:10465; En son rivayetin metni:
Benzer rivayetler için bk. 11/411-412, H.no:9308:
11/396, H.no:91I5; 11/268, H.no:7620; H/314, H.no:8135 (Hemmâm, Sahîfe, H.no:37); H/264, H.no:7575; 11/250, H.no:7397; 11/240, H.no:7265; Abdürrezzâk, XI/99, H.no:20033; Müslim, Mesâcid, 5-8; Nesâî, Cihâd, 1, H.no:3087; İbn Mâce, Taharet, 90, H.no:567.
Ayrıca 10/86 Lhadise bk.
[53] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/238-239.
[54] Sened:
Sahih: Müsned, 1/98, H.no:763; Benzer rivayet için bk. 1/158, H.no:1361; Heysemî, senedindeki Abdullah b. Muhammed b. Akîl sebebiyle hadisi hasen sayar ve şunları söyler: "Tİrmizî bu râviyi sika saydı. Fakat, hafızası sebebiyle tenkide maruz kaldı. Buhârî: 'Ahmed b. Hanbel, İshak b. İbrahim ve Humeydî İbn Akîl ile delil getirir' der". Bk. Mecma', 1/260-261. Ahmed Muhammed Şâkir bu zâtın sika oluşunu tercih eder ve hadisin sahih olduğuna hükmeder. Müsned'in 6-hadİsİnde de yer alan bu râvîyi illetli gösterenlerin delillerinin bulunmadığını, dolayısıyla sika olduğunu ifade eder. Bennâ râvilerinin de sika olduklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'1-emânî, XXII/39.
Ayrıca 726/10135.hadiste zikredilecektir.
[55] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/239.
[56] Sened:
Sahih: Müsned, 11/222, H.no:7068; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.A/ecma\X/367.
Ayrıca 439/9849 ve 729/10138.hadisler de tekrar edilecektir.
[57] İ. Şafiî, Ümm, 1/43; Merğmâııî, age., 1/25; İbn Rüşd, Bidâye, 1/51; Nevevî, Mecmu', 11/213; Desûkî, Haşiye, 155,156.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/240-241.
[58] Sened:
Sahih: MSsned, 1/288, H.no:2614; Mükerreri İçin bk. 1/303, H.no:2764; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lelıîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/263. İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Bennâ da İshak b. Râhuye'nİn Müsned'inde naklettiğini söyler ve İbn Lehîa'mn varlığına dikkat çeker. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 11/189.
[59] Lafız olarak; 'su döker' manasındadır.
[60] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/241.
[61] Şened:
Hasen: Müsned, 11/278, H.no:7733; Diğer rivayet için bk. 11/352, H.no:8611 (ı&-rC=M ji J^1 j* âçıi.) ; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/216-217 (Müsennâ'nm kuvvetli olmadığını söyler); Heysemî, hadisi Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Tabeıânî Evsat'ta rivayet eder. Sened'de Müsennâ var. Çoğunluk hadislerini zayıf saydı. Yahya b. Maîn'den sika olduğu da nakledilir. ÜkMecma', 1/261; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/154, 156. Müsennâ b. Sabbah'ın, Ahmed b. Hanbel yedi, Tirmizî ve İbn Mâce beş, Ebû Dâvûd ve Dârimî bir hadisini nakleder. Tirmİzî bu zâtın zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Süneıı, H.no:637, 641, 1117, 1399; Bir yerde de hadisinin hasen olduğunu söyler. Bk.Sünen, H.no:2512; İbn Hacer Müsennâ b. Sabbâh'm âbid bir zât olduğunu, ömrünün son döneminde ihtilâl ettiğini, bu sebeple de zayıf sayıldığını söyler. ftk.Takrîb, Trc.no:6471; Heysemî ise Yahya b. Maîn'den iki rivayet nakleder. Birinde sika olduğunu diğerinde ise zayıf olduğunu fakat metruk sayılmaması sebebiyle itibâr/kuvvetlenebilmesi için hadislerinin yazılabileceğini söyler. Müsned'de İki ayrı senedle gelen hadisin her iki kanalında da bu râvinin yer aldığı görülmektedir. Fakat tenkide tabî tutulan bu râviden de meşhur iki muhaddisin hadis naklettiğine de şâhid oluyoruz. Bİrİ Musannef yazarı Abdürrezzâk, diğeri de Süfyân,
Ahmed Muhammed Şâkir 6893.hadiste de yer alan bu râvinin hadislerinin hasen olduğunu tercih etmiştir.
Hadisin Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 18/869.hadis.
[62] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/241-242.
[63] Sened:
Sahih: Mümed, IV/263, H.no:I8231; Ayrıca 2-4/853-855.hadislere bk.
Naciye b. Hulaf el-Anezî hakkında bilgi için bk. 2/853.hadis.
[64] Bk. Bennâ, age., 11/190.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/242-243.
[65] Sened:
Sahih: Müsnecl IV/315, H.no: 187334; Nesâî, Taharet, 204, H.no:323; Bennâ Ahmed b. Hanbel'in râvİlerinin Buhârî ve Müslim ricali olduklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'1-emânt, 11/190.
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/243.
[67] Sened:
Hasen: Müsned, 1/330, H.no:3057; Abdürrezzâk, 1/223, H.no:867; Ebû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:337; İbn Mâce, Taharet, 93, H.no:572 (Bûsirî, İbn Mâce'nin isnadının munkatı olduğunu belirtir); Dûrimî, VudÛ', 70, H.no:758; Hâkim, 1/285-286, H.no:630-631 (Hâkim senedinde Evzâî'nin en sağlam talebelerinden biri olan Haki b. Zİyâd'ın da bulunduğunu, fakat Evzâî'nin Atâ'dan hadis işitmediğini İfade eder. Zehebî ise Telhîs'te: "Buhârî ve Müslim'in şartma/râvisine uygundur. Ancak, hadisin illeti Evzâî'nin şu İfadesinden anlaşılmaktadır: "Hadisi Atâ'dan belagat yolu İle aldım. Hadisin şöyle bir ziyadesi de bulunmaktadır: "Keşke sadece bedenini yıkasaydı da, yaranın İsabet ettiği başını yıkamasaydı"); Dûrekutnî, Sünen, 1/190-191, H.no:4, 7; Taberânî, el-Mıt'cemit'l-kebîr, XI/194, H.no: 11472; Ebû Ya'lâ, IV/309, H.no:2420.
Hadisin senedinde inkıta bulunduğu için zayıftır. Ancak hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır:
a-Câbir'den (Radtyallahii anlı} şahidi için bk.Eöû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:336; Dârekutnî, Sünen, 1/189, H.no:3; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/227-228, H.no:1016, 1018; KudâU 11/191, H.no:1163; Deylemî, 11/357, H.no:3595;
b-Hz. Ali'den (Radtyallahü anh) şahidi için bkAhmed eş-Şeybânî, VY449, H.no:3130; Kudâî, 11/190, H.no:116l; Deytemî, 1/343, H.no:1371;
c-Zeyd b. Enîs'ten (Radıyalkıhii anh) şahidi için bk. Abdürrezzûk, 1/225, H.no:873. Ayrıca İlim bahsinde 36/233.hadiste zikredildi.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/243-244.
[69] Sehnûn, Müdevvene, 1/48; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/35; İbn Kudâme, Muğnî, 1/262; İbn Nüceym, Bahr, 1/171.
[70] Şafiî, Ümm, 1/49; Sehnûn, ctge.,1/46-48; Merğınânî, Hidâye, 1/25; İbn Rüşd, age., 1/48; Desûkî, Haşiye, 1/148-149; Nevevî, Mecmu', 11/285-286, 320,322; İbn Kudâme, age., 1/265; tbn Nüceym, age., 1/148.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/244.
[71] Sened:
Sahih: Müsned, IV/203-204, H.no:17739; Ebâ Dâvûd, Taharet, 124, H.no:334-335; Dârekutnl, 1/178; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/25; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.
Ayrıca Amr b. Âs'ın oğlu Abdullah, İbn Abbas ve Ebû Ümâme'den de Taberânî'de şâhidleri vardır. Bk. Bennâ, age., 11/191.
İbn Abbas'tan {Rachyaüalni anh) şahidini Heysemî zikreder ve senedindeki kezzab/yalancı bir râvi olan Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin varlığına dikkat çeker. Abdullah b. Amr b. Âs'ın rivayetinde İse Ebû Bekir b. Abdurrahman el-Ensârî'nİn biyografisi hakkında bilgisi olmadığını, ancak diğer râvîlerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/263-264.
[72] Bk. Buhârf, Megazî, 63, Fezâilu'l-ashab, 5; Müslim, Fezâilu'l-ashâb, 8 .
[73] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/245.
[74] İbn Kesir, e.?-Siretü'n-nebeviyye, 1/162-164; Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XV/125 (Fadâilii's-Salıâbe, 8); İbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/379. Buhârî bab başlığında şu şekilde tanımlar:
Bk. Sahih, Meğâzî, 64.
Bu savaşla İlgili Müsned'de zikredilen bir başka rivayet için bk. 209/517.hadi s. "Zûtü's-Selâsil Seriyyesf başlığı altında 357-359/9766-9768.hadislerde bu konu ayrıca ele alınacaktır. Biz burada bu hadislerin sadece metinlerini vereceğiz:
Bk. Müsned, 1/196, H.no:1698; Heysemî, hadisin mürsel olduğunu, ravilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. Mecma', VI/206. Âmir b. Şerâhîl ne Hz. Ömer'e ne de Ebû Ubeyde'ye yetişmiştir.
Bk. Müsned, IV/203, H.no:17739; Buhârî, Fezâilü's-sahâbe, 5; Meğâzî, 64; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 8; Tirmizî, Menâkıb, 62, H.no:3885-3886.
Bk. Müsned, IV/197, H.no:17693; IV/202-203, Rno:İ7730;
Bk. Müsned, 1/8, H.no:42.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/245-246.
[75] Bu kişi Amr b. Bücdân'dir. Bk. Nesâî, Taharet, 203, H.no:32l.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, V/146, H.no:21201; Diğer rivayet için bk. V/146-147, H.no:2l202; Benzer rivayetler için bk.V/155, H.no:21267; 180, H.no:21460; Ebû Dâvûd, Taharet, 123, H.no:332-333; Tirmizî, Taharet, 92, H.no:124 (Hasen-Sahih); Nesâî, Taharet, 203, H.no:321; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, i/119, 217.
Bu rivayette Ebû Zer'den rivayet eden râvi belirsiz olduğu için müphem ve zayıftır. Ancak Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî'deki rivayette bu zâtın Amr b. Bücdân olduğu tesbit edilmiştir. Bu zât da sikadır. Hadisin zayıf olduğunu iddia edenlere Ahmed Muhammed Şâkir'in cevabı için bk. Tirmizî, Taharet, 92, H.no:124,şerhi.
[77] Kıtarî nisbeti Bahreyn yakınlarındaki bir yere yapılmaktadır. Ezherî, bundan Katar denilen yer kastedildiğini ve katın meksur okunmasının nisbetten dolayı tahfîf olarak söylendiğini belirtti. (Bk. Bennâ , age. 11/193).
[78] Yani güvenir misin?
[79] Râvîlerden Eyyûb burada şüphelendi ve 'ya da benzer bir şey söyledi' dedi.
[80] Lafız manası, 'onunla derini yıka' şeklindedir.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/247-249.
[81] Sened:
Hasen: Miisned, U/225, H.no:7097; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/218; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Haccâc b. Erlâd'ın bulunduğunu, fakat bu zâtın yalana nisbet edilmediğini belirtir. Bk. Meana', 1/263.
Ebû Hüreyre'dcn (Radıyallaftüanh) şahidi için bk. 12/863.hadİs.
[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/249.
[83] Sened:
Sahih: Müsned, VI/57, H.no:24180; Mâlik, Taharet, 89; Buhârî, Teyemmüm, 1; Müslim, Hayz, 108-109; tfertîf. Taharet, 194, H.no:309;
Ayrıca 1/852. hadise bk.
[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/249-250.
[85] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/32-33; Merğmânî, Hidâye, 1/25-26; İbn Rüşd, Bidâye, 1/46-48,51-52.
[86] İ. Şafiî, Onun, 1/66; Merğmânî, age., 1/25; İbn Rüşd, age., I/.51; Nevevî, Mecmu', 11/213; Desûkî, Haşiye, 155,156; İbn Kudâme, Muğnî, 1/234, 248,253,257,273.
[87] İ. Şafiî, age., 1/65; Şîrâzî, age., 1/32; Merğınânî, age., 1/25; Nevevî, age., 11/210-211; Desûkî, age., 1/158; İbn Nüceym, Bahr, 1/52; İbn Kudâme, age., 1/245.
[88] İ. Şafiî, age., 1/64; Sehnûn, Müdevvene, 1/52; Şîrâzî, age., 1/36; Desûkî, age., 1/155.
[89] İ. Şâfıî, age., 1/64; Sehnûn, age.,ll5U Şîrâzî, age., 1/34; Merğınânî, age., 1/27; İbn Rüşd, age., 1/53; Desûkî, age., 1/154; Nevevî, age., H/223; İbn Kudâme, age., 1/254.
[90] Sehnûn, age.,V46-4$; Merğınânî, age., 1/25; İbn Rüşd, age., 1/48; Desûkî, age., 1/148-149; Nevevî, age., 11/285-286, 320,322; İbn Kudâme, age., 1/265; İbn Nüceym, age., I/148.
[91] İ. Şafiî, age., 1/65-66; Sehnûn, agc, 1/48; Nevevî, age., 1/232-233; Fetâvâ-i Hindiyye, 1/30.
[92] Şîrâzî, age., 1/35; Nevevî, age., 1/280; İbn Kudâme, age., 17252; İbn Nüceym, age., 1/151.
[93] Şîrâzî, age., 1/36.
[94] İ. Şafiî, age., 1/63; Merğınânî, age., 1/26; İbn Rüşd, age., 1/48-49; Nevevî, age., 11/287; İbn Kudâme, age., 1/270.
[95] Sehnûn, age.,V48; Şîrâzî, age., 1/35; îbn Kudâme, age., 1/262; İbn Nüceym, age., 1/171.
[96] İ. Şafiî, age., 1/63; Merğınânî, age., 1/27; Nevevî. age., 11/264; İbn Kudâme, age.. 1/242.
[97] Merğınânî, age, 1/27; İbn Nüceym, age., 1/165-166.
[98] Şîriz, age., 1/34; İbn Rüşd, age. 1/49; İbn Kudame, age., 11/235.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/250-252.
[99] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 3/252.
 
Üst Ana Sayfa Alt