Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Teysirul Azizil Hamid Mukaddimesi

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
TEYSİRUL AZİZİL HAMİD MUKADDİMESİ


Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla,

Müminler için din olarak İslama razı olan, onun doğruluğunu isbat eden delilleri ortaya seren, tevhidi onların kalplerine yerleştiren, çeşitli şekillerde ihlas meyvesi verdiren, itaat ve hidayet yolunda onlara yardımcı olan Allaha hamdolsun. Rabbin hidayetçi ve yardımcı olarak yeter.
Ve de ki: "Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır." Ve O'nu tekbir edebildikçe tekbir et. ( İsra: 111)
"Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihriyyet (sahibi) kılan O'dur. Senin Rabbin güç yetirendir.
Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır." (Furkan: 54-55)

Şehadet ederim ki Allahtan başka ilah yoktur, O tektir ve onun rububiyette ve uluhiyette ortağı yoktur. Allah bundan "yüce ve büyüktür" (İsra: 4)
O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor. (Furkan: 59)
Şehadet ederim ki Muhammed as onun kulu ve rasuludur. "Bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı ve kendi izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir çerağdır."(Ahzab: 45-46)
Allah ona, aline ve ashabına salatu selam eylesin.

İmdi; bu İmam Muhammed bin Abdulvehhab rh.a'ya ait "Kitab'ut tevhid"in şerhidir (Allah onu hayırla mükafatlandırsın) ve de inşaallah o kitabın içerdiği tevhidin çeşitleriyle alakalı bazı hususlarda yeterli tenbihlerde bulunmuşuzdur. Asıl konu bu olmakla beraber bunun haricindeki mevzulardaki açıklamalardan da hali değildir. Kuşkusuz bizim için öncelikli olan konu kitabın yazılış sebebi olan konuyu -yani tevhidi- açıklamaktır. Zira zarar ve fesad genelde ona muhalif davranışlardan kaynaklanmaktadır. Bunun da kaynağı Allahın Rasulu Muhammed (sav)'e kitap ve hikmet yoluyla indirdiği hidayet ve nurdan yüz çevirmek ve de atalara, İslama aykırı adet ve hevalara tabi olarak bu hidayet ve nurdan müstağni kalmaktır.

Bundan dolayıdır ki Allahu teala kitab ve sünnete bağlı kalmanın lüzumunu Kuranı kerimde mütaddit defalar tekrarlamış, buna dair misaller vermiş ve de ondan yüz çevirenleri tehdit etmiştir. Bui ona duyulan şiddetli ihtiyaç ve zaruretten dolayıdır ki bu zaruret bütün zaruretlerin ötesindedir. Kul için bunun haricinde bir kurtuluş, ıslah ve saadet vesilesi yoktur; ne dünyada ne ahirette! Kul bunu elde edemediği zaman ölü hükümündedir. Allahu teala şöyle buyurmuştur:

Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir. (Enam: 122)

Subhanehu teala, bu hidayet ve nurdan uzak olanları "ölü" olarak nitelemiştir. Bunları elde edeni de "diri" olarak vasıflandırmıştır. Çünkü dünyada yaşamanın Allahı tevhid etmek, onu bilip ona hizmet etmek, ona karşı ihlaslı olmak, onun zikrinden lezzet almak, onun azameti karşısında boyun eğmek, onun emrine itaat etmek, ona yönelmek, ona teslim olmakdan başka bir amacı yoktur. Kul bunu elde ederse hayat bulur ve iki diyarda da güzel bir hayata sahib olur.
Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl: 97)
Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız. (Enam:153)
Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kanıt (burhan)' geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik. (Nisa: 174)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (Nisa: 59)
Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı. (Nisa: 64)
Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. (Nisa: 65)
Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." (123)
"Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha: 123-124)

İbnu Abbas ra diyor ki: Allah Kuran okuyup içindekilerle amel edene dünyada sapıtmamayı, ahirette de mutsuz olmamayı vaadetmiştir.

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun. (Şura: 52)

Ne gariptir ki bazı kimseler hidayet ve saadetin Kuran ve sünnetle elde edilmeyeceğini iddia ederler. Halbuki Nebi sav bile ancak bunlarla hidayeti -kamil anlamda- bulmuştu.

De ki: "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur'an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakın olandır." (Sebe: 50)

Bütün bunlardan sonra falanın filanın sözlerini nassların önüne geçiriyorlar.
Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır. (Haşr: 7)

Bu manadaki ayetler oldukça fazladır. Allahı düşünen herkese dininde basiret ve yakin üzere olmak vacibtir.

De ki: "Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim." (Yusuf: 108)

Bu yakin ve basiretin Allahın kitabı ve Rasulullahın sünneti haricinde bir yolla elde edilmesi imkansızdır. Hidayet ve imanın Kurandan değil zihinleri bulandıran fasid görüşlerden elde edileceğini iddia eden birisi o hidayet ve imana nasıl nail olabilir? Tallahi bunların akılları sözde içinde barındırdığı tahkik ve irfanla dumura uğramıştır...

İşte bu bahsettiğimiz Allahın kitabına ve Rasulunun sünnetine tabi olmak, İslam dininin hakikatidir. Allah avam havas herkese bunu farz kılmıştır. Ayrıca bu, müminle kafiri, cennet ehlinin önderleriyle cehennem ehlinin şakilerini ayırd eden iki şehadetin de hakikatidir. Zira ilah; kendisine itaat ve ibadet edilendir. İşte bu, Allahın kendisi, melekleri, rasulleri ve nebileri için razı olduğu dinidir. Hidayete erenler ona yönelir, rasuller ona çağırır.

Senden önce hiç bir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım: "Benden başka ilah yoktur, öyleyse bana ibadet edin." (Enbiya: 25)
Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler. (Ali imran: 83)

Ne öncekilerden ne sonrakilerden bundan başka bir din kabul edilmeyecektir.

Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır. (Ali imran: 85)

Bu dinin Allahın dini olduğuna mahlukatından önce bizzat O şehadet etmiştir. Bu şehadetini de kıyamete kadar okunacak kitabında indirmiştir:

Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka ilah yoktur. (Ali imran: 18)

Allah bu dinin ehlini kıyamete kadar diğer insanlar üzerine de şahit kılmıştır.Zira onları sözler, ameller ve değer verilmesi gereken inançlar sebebiyle üstün kılmıştır.

Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. (Bakara: 143)

O dini diğer dinlere üstün kılmıştır. Zira hüküm ve görüş bakımından en üstünü bu dindir.

İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa: 125)

Basiret sahibi olan kimse "Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran" (Tevbe: 109) binasını Rahmana itaat üzere ve onun gizli ve açık olarak razı olduğu amelleri işleyen kişinin dini ile "binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse" ve dinini put ve heykellere ibadet etmek, şiddet ve üzüntü anlarında salihlere ve diğer insan ve cinlere sığınmak üzere bina eden, Allahtan başkasına ibadet yönelten, kendi nefsine bile faydası ve zararı olmayan şeylerden fayda ve iyilik uman, toprağın altında kefenler içinde yatan kimselerin kainatta tasarrufları olduğunu iddia eden kimsenin dini arasındaki farkı nasıl ayırd edemez?
 
Üst Ana Sayfa Alt