Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Toplumun Cevheri Hanımlara

E Çevrimdışı

Ehlitakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
TOPLUMUN CEVHERİ HANIMLARA!

Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’adır. Salât ve selâm, peygamberlerin sonuncusu Rasûlullah’ın, ailesinin, ashabının ve kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun.
Ey ümmetin cevheri ve ümidi,
Ey İslam toplumunun kalesi ve zırhı,
Ey ihsan ve iman hazinesi,
Müslüman Bacım!
Çalınan, kaybolan ya da kırılan bir mücevherin yeri doldurulabilir; ama temiz, şerefli ve iffetli Müslüman kadının yeri nasıl doldurulabilir?
Kadın, eğer İslamiyet dairesinde kalırsa saklı incilerden ve gizli mücevherlerden daha değerli olur. İslam’ın dışına çıktığında ise fasıkların elinde oyuncak ve ucuz bir malzeme olur. Onlar, onu kötü emelleri uğrunda kullanır, onun şeref ve iffetini ayaklar altına alır, sonra da onu kullanılmış bir mendil gibi kenara atarlar.
Kadın, ne zaman İslam adabına aykırı hareket eder, tesettüründe gevşek davranır ve süslü püslü olarak erkeklerin arasına karışırsa hâyâsı azalır ve nuru söner. Büyük fitnelere kapı açar ve şerlerin odağı olur.
İşte kadının, onurunun düzmece ekoller tarafından ayaklar altına alındığı ve her şeyin üstündeki amaç olan Allah’a kulluktan uzaklaştırıldığı bir zamanda; kendini Allah için sakınma erdemini gösteren mücahide hanım, toplumun ve ümmetin göz nûru, cevheri olur.
İslâm’ı düşmanlarına karşı savunacak, onu tahrif, bid’at ve fesat batağından koruyacak olan nesilleri hanımlar yetiştirir. İlk ve temel eğitimini annesinden alır geleceğin mücahideleri ve dinin koruyucuları... Bu sorumluluk, asla azımsanamaz. O nedenle hakkıyla yerine getirilmelidir.
İşte bu noktadan hareketle, birtakım sorumlulukları yerine getirmek sûretiyle etrafına ışık saçan bir nûr olma yolundaki mücahide hanımların dikkat etmesi gereken bazı noktalara değinmeyi uygun gördük.
Burada yer alanlar, böyle önemli bir konuyu elbette tüm yönleriyle açıklamaya yetmez. Ancak biz, kısa ve öz olarak konuya ışık tutmak arzusundayız. Allah Teâlâ’dan bu çalışmamızı rızasına uygun kılmasını dileriz. Şüphesiz başarı O’ndandır.

Ey Müslüman bacım!

Tesettürlü bir hanımla açık-saçık bir kadın arasındaki farkı biliyor musun?

· Tesettürlü, temiz, şerefli ve iffetli bir hanım ile tesettüre riayet etmeyen açık-saçık bir kadın arasındaki fark, saklı bir hazine ile yol kenarında yetişen bir gül arasındaki fark gibidir. Tesettürlü kadın, tesettürü içinde muhafaza altındadır; gelip geçenlerin ellerinden ve gözlerinden korunmaktadır.
· Açık-saçık bir kadın ise yol kenarında yetişen korumasız bir gül gibidir. Gelip geçenler, onu eller, koklar ve güzelliğinden karşılıksız faydalanırlar. Solduğu, kuruduğu zaman onu yere atarlar. Yoldan geçenler de onu ayakları altında çiğnerler.
Peki, sen, hangisini tercih edersin, ey Müslüman bacım?
Saklı ve çok değerli bir mücevher olmayı mı?
Yoksa yol kenarında yetişen bir gül olmayı mı?
Kadının değeri; dinine, hayâsına ve iffetine bağlıdır. İşte tesettür de bunu sağlayan altın anahtardır. Öyleyse tesettüre özen göstermelisiniz! Açık-saçıklık; bayağılık ve düşüklüktür. Ondan sakın! Tesettür; yücelik, güzellik, heybet ve vakardır.
Öyleyse, ey toplumun cevheri Müslüman bacım, sen de örnek aldığın peygamber ve sahabe hanımları gibi tesettüre sarılmalısın!

Saliha Mümin Hanımın Vasıfları:

İtikadı: Selef-i salihînin (yani sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiînin itikadı olan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in) itikadıdır.
Metodu: Sadece ve sadece Allah’ın, Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in, Sahâbe-i Kirâm’ın ve kıyamete kadar onların yoluna uyan âlimlerin çizgisine bağlı kalmayı hedeflemiş, bunu tek yol olarak benimsemiştir.
Ahlâkı: Üstün İslâm ahlâkıdır.
Nişânesi: Hicab ve tesettürdür.
Edebi: Hâyâ, iffet ve temizliktir.
Örneği: Mü’minlerin anneleri, sahabe hanımları ve önder saliha hanımlardır.
Sevgisi: Allah’a, Rasûlüne ve İslâm’a bağlı olan herkesedir.
Halveti: Ahiret hayatını hatırlamak, onu kabrin karanlığından ve darlığından selamete ulaştıracak yüce Allah’ın sevdiği salih amelleri işlemektir.
Dostları: Allah’ın dinine bağlı muvahhid, mü’min ve Müslüman tüm hanımlardır.
Nefreti: Düşmanı olan yahudilere, hıristiyanlara, münafıklara, din düşmanlarına ve “kadına özgürlük” ve “feminizm” diye yaygara koparan sinsi çığırtkanlaradır.
Düşmanları: Müstehcen şarkılar; haram davetçisi müzik aletleri; açık-saçık resimler ve sapık fikirler yayınlayan tüm dergi ve gazeteler; flörtün, aşkın ve sapıklığın konu edildiği bütün dizi ve filmler; tüm ahlaksız ve iffetsiz kadınlar; kısaca Allah’ın gazabına neden olan her şeydir.
Rağbeti: Çok bağışlayan (Ğafûr) ve acıyan (Rahîm) Allah azze ve celle’ye yönelmek ve şartlarına bağlı kalarak samimi bir şekilde tevbe etmektir.
Evliliği: İslâm şeriatına uygundur. Düğününde şarkı, içki, dans vb. yoktur. Davetli kadın ve erkeklerin karışık oturmasına izin verilmez. İslâm’a aykırı kıyafetlere de yer yoktur.
İdeali: Müslüman bir yuva kurmak, böylece tüm insanlığın susadığı asr-ı saadetteki gibi İslâm toplumunu oluşturacak ümmete hayırlı nesiller yetiştirmektir.
Tefekkürü: İnce ve derin düşünmektir.
Tatili: Faydalı ilim öğrenmek, Kur’an-ı Kerim ezberlemek ve Allah’ın verdiği nimetlerden meşru çerçevede istifade etmekle geçer.
Gezmesi: Tefekkür etmek, kâinata ibret gözüyle bakmak ve dinlenmek içindir. Çünkü ruhlar, bunalır. Böylelikle bitkinlik ve yorgunluktan uzak kalır, dinamikliğini korur. Aynı zamanda dinlenerek kendini rahatlatacak mubah şeylerle meşgul olur.

Ey Müslüman bacım, fitneye sebep olma!

Zira senin narin yapına Allah, erkekleri etkileme gücü vermiş ve seni onlar için arzu ve fitne sebebi kılmıştır. Sana güzellik ve büyüleyici bir çekicilik vermiştir. Sana erkeklerin kalplerini cezbeden bir zarafet vermiştir. Bu sebepledir ki sapık canavarlar, Allah’ın seni onların pençelerinden koruduğu tesettür kalesinden çıkmanı arzularlar. Onlar, senin çıplak ve açık-saçık olmanı isterler ki bu sayede senin vücudundan ve kadınlığından faydalansınlar.
Allah’tan kork, ey Allah’ın kadın kulu, Allah’tan kork! Sakın karşı cinsin cehenneme girmesine sebep olma!
Ey Müslüman bacım! Ey Allah Rasulünün vasiyeti!
Kadını koruyup kollama ve ona iyilikte bulunmayla ilgili pek çok ayet ve hadis vardır. Örneğin Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır.” (Bakara, 228)
“Eşlerinizle iyi geçinin.”(Nisa, 19)
Peygambersallallahu aleyhi ve sellemde şöyle buyurmaktadır:
“Kadınlarla iyi geçinmeye bakın.”(Müslim)
"Dünya, bir meta’dır (geçimliktir). Onun en hayırlı metâı ise sâliha bir kadın*dır." (Müslim)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarımızın bizim üzerimizdeki hakları nelerdir?" diye soruldu. Bu*yurdu ki:
"Yediğinden ona da yedireceksin, giydiğinden onu da giydireceksin. Yüzüne vurmayacaksın ve onu aşağılamayacaksın. Onu (ceza olarak) yalnız bırakmak durumunda kalırsan, bunu sadece evde yap.”(Ebû Dâvûd)
"İmanı en olgun olan müminler, ahlakı en güzel olanlardır. Sizin en iyileriniz de hanımlarına karşı iyi davrananlardır."

Tesettürün Şartları:

Müslüman bacım!
Şunu bilmelisin ki Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat âlimleri, tesettür konusunda dikkat edilmesi gereken sekiz önemli şarta dikkat çekmişlerdir. Sen de bu şartlara titizlikle uymaya özen göster.
1- Dış elbise, istisnasız bedenin her tarafını örtmelidir. Ayrıca yüz, eller, kollar ve ayaklar da örtülmesi gerekli olan avret yerlere dâhildir. Çünkü -tercih edilen görüşe göre- kadının tamamı avrettir. Birçok açıdan bozulmuş olan toplumumuzda fitneye sebebiyet vermekten özellikle kaçınmak gereklidir:
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına, müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarıya çıktıklarında) örtülerini üstlerine almalarını söyle...”(Ahzab, 59)
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Kendiliğinden görünen müstesnâ olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler...”(Nûr, 31)
2- Dış elbise; süslü, rengârenk, desenli, altın ve gümüş işlemeli vb. şekilde dikkat çekici ve bakışları üzerine toplayıcı özellikte olmamalıdır.
“Evlerinizde vakarınızla oturun da ilk câhiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılarak, salınarak yürümeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah ve Rasûlüne itâat edin...”(Ahzab, 33)
3- Elbise, altını gösterecek derece ince veya şeffaf olmamalı, bilakis kalın olmalıdır.
4- Elbise, vücut hatlarını belli edecek derecede dar olmamalı, aksine geniş ve bol olmalıdır.
5- Dış elbiseye parfüm, esans vb. kokular sürülmemelidir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Bir kadın, koku sürünüp bir erkek topluluğunun yanından geçer de onlar da onun kokusunu alırsa o kadın zinâ etmiş gibi olur.”(Ahmed) buyurmaktadır.
6- Kadının elbisesi, hiçbir şekilde erkek giysisine benzememelidir. İbn Abbas -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:
“Erkeklerden kadınlara, kadınlardan da erkeklere benzeyene Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem lânet etti.”(Buhârî)
7- Kadının elbisesi, kâfir kadınların elbiselerine benzememelidir. Kısa olması gibi... Zira Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:
“Bir kavme benzeyen onlardandır.”(Ebû Dâvûd)
8- Elbise, şöhret elbisesi olmamalıdır. Zirâ Rasûlullahsallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim, dünyada şöhret elbisesi giyerse, Allah da ona kıyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da elbisesi tutuşturulur.”(Ebû Dâvûd)buyurmuştur.
Şöhret elbisesi nedir?
Şöhret elbisesi, giyen kimsenin insanlar arasında farklı görünme amacını taşıdığı her elbisedir. İster bu elbise, gösteriş yapmak ve dünyalıklarla övünüp hava atmak için giyilmiş pahalı bir elbise olsun, isterse de kendini dünyadan elini eteğini çekmiş bir sofu gibi göstermek için giyilmiş basit ve değersiz bir elbise olsun, fark etmez. Bu elbise, alışılmışın dışında, farklı bir elbisedir. Mesela diğer insanların dikkatini çekmek ve onlara gösteriş yapmak amacıyla giyilmiş ve onların elbiselerinden farklı bir renkte olan elbise gibi…
Ey Müslüman bacım!
İslam’ın ve Müslüman kadının düşmanları, tesettürle pek çok yolla savaşmaktadırlar. Bunlardan biri de bâtıl sloganlar ve boş sözlerdir. Sen, bu tuzaklara karşı dikkatli ol ve sakın bu göz alıcı ancak içi boş sloganlara kanıp onların ardına düşme! İçine bal karıştırılmış zehri sakın yutma! Kendini, dinini ve şerefini Allah düşmanlarına satma! Hem sözde hem de özde Müslüman ol!

Kabir, amel sandığıdır!

Ey Müslüman Hanım!
Allah’tan kork ve her zaman Allah’ın kontrolünde olduğunu unutma! Bugün, amel etme imkanı var, hesap yok. Yarın ise amel etme imkânı yok, hesap var. Durmadan oyun ve eğlence peşinde koşan insanoğlu, ölümün kendisine ulaşacağı o gün elbette uyanacaktır. Canın boğazına geldiği, eşini, aileni, evlatlarını ve dostlarını arkada bıraktığın gün halin nice olur? Tabutla omuzlarda taşınarak toprağa; o kapkaranlık yere konacağın günü bir düşün! Bitmez sanılan günlerin sonunda eğer iyi bir şeyler götürmediysen -Allah korusun-kabirin, dehşetle sıkmaya başlamasıyla baş başasın. Hesap melekleri Münker ve Nekir gelip de seni sorguya çektikleri zaman halin nice olur?!
Diriliş gününde kabirden çıkılıp da mahşere sevk edildiği, hesap defterlerinin açıldığı, sırat köprüsünün kurulduğu ve mizânın ortaya konduğu gün halin nice olur?! Allah’tan kork ve isyanlardan uzak dur! Zira sonunda varılacak yer, işte orasıdır.
İşte o gün, ey Allah’ın kulu! Senin yerin neresi olacak! Seni neler bekleyecek, bir ömrün ardından neler kazanmış olacaksın?
“Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında, ‘Rabbim!’ der, ‘Yalvarırım beni (dünyaya) geri gönder; tâ ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah/kabir âlemi vardır.”(Müminûn, 99-100)

Kur’ân’la aran nasıl?

En iyi arkadaş olan Kur’ân’la aran nasıl? Sanki senin onun hakkını vermediğini ve onu ihmal ettiğini görüyorum. Zira Kur’ân’dan sadece sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek birkaç sure biliyorsun.
Eğer böyleyse, şunu bil ki Kur’ân, senin aleyhinde bir delildir. Senin kötü ameller işlediğine ve tevbeyi geciktirdiğine dair aleyhinde şahitlik edecektir. O halde onun kabirde seni savunmasını nasıl beklersin?!
Ömür, bir anlıktır, onu Allah’a itaate ayır!
Zaman, insanın önem vermesi ve özenle kullanması gereken en değerli şeydir. İnsan, zamanını ulaşmayı arzuladığı hedefine, yani Allah rızasına uygun şekilde programlamalıdır. Zira ömür ve zaman, birer binektir. Şayet bu binek, zayi olursa aciz insan, ne hedefine ulaşabilir ne de muradına kavuşabilir.
Allah Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
“Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik. İşte Biz, her şeyi açık açık anlattık.”(İsra, 12)
Allah Teâlâ, bu nimetten -yani ömür ve zaman nimetinden- gereği gibi yararlanıp onu Allah’a itaatte kullanmayanları şöyle azarlamaktadır:
“Onlar orada: ‘Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım!’ diye feryad ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur.” (Fatır, 37)
Bu konuda Peygambersallallahu aleyhi ve sellemde şöyle buyurmuştur:
“Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil: İhtiyarlıktan önce gençliğin, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, hastalıktan önce sağlığın ve ölümden önce hayatın.” (Sahihu’l-Cami, 1077)
“İnsanların pek çoğunun aldanıp kıymetini bilmediği iki nimet vardır: sağlık ve boş vakit.”(Buhârî)
Ömür, bir saattir, öyleyse onu ibadetle geçir! Bu hayatın ardında mutlaka ölüm vardır.

Ey iyilik hazinesi!

Allah’ın düşmanları, İslâm toplumlarını içinden çökertmek için ilk önce annelik vasfıyla toplumun eğiticisi olan kadınları hedef almış, onu ifsad etmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Çünkü kadının ifsadını (bozulmasını) toplumun ifsadı takip edecektir. Bu uğurda birçok sahte ülküler (hedefler) ortaya atmış, kadını gerçek özgürlüğünü bulduğu dininden koparmaya çalışmış ve her şeyini seferber ederek bu nadide varlığı, kişiliksiz bir nesne haline getirmek için çeşitli komplolar kurmuştur. Bilinçli bir Müslüman Hanım, elbette bunların farkındadır; çevresindekileri Kur’an ve Sünnet yoluna davet etmede ve onları düşmanların komplolarına karşı uyarmada azimlidir.
Ey müslüman bacım!
Aşağıda geçen meselelere dikkat etmende senin için büyük yararlar var.
·Dinî meseleleri hafife almamak ve onlarla alay etmemek.
·Dinde bid’at çıkarmamak ve bidatin her çeşidinden de uzak durmak.
·Namazı terk etmemek, uykuya dalıp kaçırmamak ve geciktirmemek. Kaçırınca da uyanır uyanmaz namazı kılmak (ki keffâret olsun). Namazı vaktinde kılmaya özen göstermek!
·Açılıp saçılmamak, tesettüre çok dikkat etmek.
·Üçüncü şahısların, yuvanın dirliğini olumsuz etkileyecek sözlerine aldırmamak!
·Evin ve eşin mahremiyetini ifşâ etmemek, hayatın zorluklarına karşı sabırlı olmak!
·Allah için sabretmeyi kendine vazgeçilmez bir huy edinmek.
·İnançlı bayan arkadaşlarla dostluk kurmak!
·İhtiyacı olan arkadaşlara yardımda geç kalmamak!
·Gıybet etmemek ve laf taşımamak.
·Kâfir kadınları ve Batılıları taklit etmemek, onları sevmemek ve onlara karşı hayranlık beslememek!
·Dinî bilgiyi artırmaya gayret etmek.
·Fitne ve fesadı göz önünde bulundurarak zorunlu hallerin dışında dışarı fazla çıkmamak.
· Gaflete kapılıp ahiret hayatını unutmamak.
·Allah’a ve Rasûlüne isyana çağırmadıkları sürece kocaya ve ana-babaya karşı gelmemek!
·Moda dergilerinden, seviyesiz şarkılardan ve müzikten uzak durmak!
·Kur’ân okumaya, öğrenmeye ve öğretmeye gayret etmek.
·Telefonla veya diğer yollarla olabilecek karşı cinsle arkadaşlığın her türünden uzak durmak.

Müslüman bacım!
“Kadına özgürlük” sloganları atan gruplara karşı dikkatli ol!
En büyük düşmanımız İblis’in icadı olan açık-saçıklıktan kaçın. Âdem ile Havva’nın İblis’le olan kıssası, Allah düşmanı şeytanın, avret yerlerin açılması, örtülerin kaldırılması ve fuhşiyatın yayılması konusundaki gayret ve arzusunun ne kadar büyük olduğunu ve açık-saçıklığın onun temel hedeflerinden biri olduğunu gözler önüne sermektedir. Allah Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz Biz, şeytanları iman etmeyenlerin dostları kıldık.”(Araf, 27)
O halde İblis, açık-saçıklığın kurucusu ve “kadın özgürlüğü” çığırtkanlarının lideridir. O, Allah’a isyanda kendisine itaat eden herkesin önderidir. Özellikle de Müslüman erkeklere eziyet veren ve mümin gençleri fitneye düşüren açık-saçık kadınların önderidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ardımda erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım.”O halde ey Allah’ın kadın kulu! Allah’tan kork ve ona isyandan uzak dur!

Dünya ve ahirette mutlu olmak isteyen Müslüman kadının ihmal etmemesi gerekenler:
·Tevhidi gerçek manada özümsemek ve imanı bu ışıkta yaşamak.
·Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hayat tarzını öğrenip uygulamaya özen göstermek.
·Namaz, zekât (özellikle de zinet eşyalarının zekâtı), oruç ve hac vazifelerini yerine getirmek.
·Dinine bağlı olan hanımlarla yakınlık kurmak.
·Yüce Allah’a dua etmek, O’na yönelmek; O’ndan bağışlanma dilemek ve âhiret için hazırlıkta bulunmak.
·Allah’ın dinini yaşayan salih bir eş seçmede gayret göstermek ve onu dünya malına tercih etmek.
·Bütün günahlara tez elden tevbe etmek, günahlarda ısrar etmemek ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek.
·Allah’a tam bir güven duymak, devamlı O’na sığınmak, O’na imanda güçlü, ibadette samimi ve ihlâslı olmak.

Değerli Müslüman bacım!
Allah, seni hayra, hidayete, nura, takvaya, iffet ve rızaya muvaffak kılsın. Bu makaleyi okuduğun için de Allah senden razı olsun. Bu makaleyi hem bana, hem sana hem de ümmetin hanımlarına faydalı kılsın.
Bu makale;

Seni düşünüp üzerine titreyen ve dünyada mutluluğa, ahirette kurtuluşa kavuşmanı isteyen samimi bir din kardeşinin kaleme aldığı bu makale; bu dinin son derece önem verdiği, İslam davetinin kalesi, bu ümmetin ümidi olan bütün Müslüman hanımlara, yalnızca Allah’a ve ancak Allah için mahlûka itaat eden ve İslâm mücadelesi veren bacılarımıza, öğrenci ve öğretmenlere, bütün genç kızlara, saliha eşlere, küçük kızlara ve annelere ithaftır.

Şeyh Abdullah YOLCU
 
Üst Ana Sayfa Alt