Çevrimdışı
Bu soru ülkemizde uzun süredir tartışılıyor. Nacizâne bu konudaki görüşümü belirtmek istedim.
Şimdi AB'ye giren ülkelere bakarsak 3 ana etmen ortaya çıkıyor:
1- Ekonomisi güçsüz olan ülkeler, AB'deki ağabey ülkelerden gerekli ekonomiyi katkıyı elde etmek istiyor,
2- Gene askerî anlamdan düşük olan ülkeler, sırtını dayıyacak bir istinadgâh arıyor
3- Bu iki türden ülke, bu iki etken ile vatandaşlarının hayat standartını arttırmak istiyor.
Ancak haritaya baktığımız zaman her Avrupa ülkesi AB üyesi değil. Özellikle İsviçre ve Norveç dikkat çekmekte. Bunlarla beraber daha doğulu bir kültüre sahip Sırbistan, Makedonya ve Müslüman Bosna, Arnavutluk ve Kosova var. İsviçre ve Norveç'in AB'ye girmeme gerekçeleri ise şöyle:
1- Özellikle Norveç örneğinde olduğu gibi halk, ülkelerinin egemenliğini kaybetmek istemiyor (https://tr.euronews.com/2013/03/29/norvec-neden-ab-uyesi-degil
)
2- İsviçre örneğinde olduğu gibi ise halk, ekonomik olarak gücünü kaybetmek, ülkelerinin parasının güçsüz Doğu Avrupa ülkelerine gitmesini istemiyor, ayrıca o ülkelerden büyük bir nufus göçü de istemiyor.
Ayrıca Bosna, Arnavutluk, Kosova ve Sırbistan'ın AB'ye alınmama sebebinin kültürel olduğu çok açıktır. Bununla birlikte Sırbistan'ın ekonomik gücü, diğer AB ülkelerine göre çok aşağıdır. Yani iki sebep vardır. Türkiye ise bu iki sebepten 1'ine sahiptir (kültürel). Ekonomik olarak o kadar geri bir ülke değildir.
Ancak meseleye iki taraflı bakacak olursak Türkiye'nin AB'ye girmesi ne AB, ne Türkiye açısından iyi olmaz. Zira AB sadece ekonomik temelli değildir, esasında bir Haçlı birliğidir. Haçlı birliğine ise bayrağında hilal olan ve (bazen) Müslümanların hamiliğini üstlenen bir ülkenin girmesi tezat olur. Ayrıca hiç bir AB ülkesi, ülkesinde yoğun bir Türk nüfus görmek istemez. Bugün Almanya'da, İsveç'te halk ülkelerindeki Müslüman nüfustan endişe edip ''Swedistan, Germenistan'' derken bir de bunun üzerine Türkiye'nin AB'ye alınması Avrupa'da halkın tepkisine yol açar. Zaten Yunanistan gibi, kendi din ve medeniyetinden olduğu halde, ülkeleri beslemekten bıkan AB yönlendiricileri asla Türkiye'nin yükünü çekmek istemez. AB'nin büyük ülkeleri halihazırda bu sebepten AB'den çıkmayı düşünme noktasına geldi (Britanya örneğinde olduğu gibi bazıları çıktı da! Ayrıntılı bilgi için: https://www.washingtonpost.com/world/europe/frexit-italeave-after-watching-brexit-other-european-countries-say-no-thanks/2019/03/29/7b6e059a-4be0-11e9-8cfc-2c5d0999c21e_story.html
)
İşe Türkiye merciinden bakalım. Arkadaşlar biz Avrupa'nın bağrından smokin ve fötr şapka ile çıkmış bir millet değiliz. 150 yıllık mukallidiyet dönemi hariç Avrupa ile hiç bir bağımız olmadı, zıt kutuplar olduk. Bu dış ilişkilerimize kadar her şeyimizi belirler oldu. İster inkar, ister kabul edin Türkiye'nin politik yönü Batı değil Doğu'dur. Rauf Denktaş bile Kıbrıs'ta İslam Dünyası'ndan destek istemedi mi? 1924'ten beri İslam Dünyası'na baş olmak ve tekrar öze dönüp cihanı titretmektense Avrupa'ya kuyruk olmayı seçtik. Bunu bir kıvanç değil zillet olarak görmeliyiz. Avrupa dediğiniz bu medeniyet (!), kendi dinine giren zenciler için bile ayrı kilise açan bir medeniyettir. Bizi, topyekun dinlerine geçmedikçe kabul etmezler. Sen fötr giy, smokin tak ama yine de ismin John, Mathias değil de Ahmet, Mehmet olursa kabul etmezer seni. Allah sübhane ve teala buyurdu: 'Sen onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: "Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur." Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır'' (Bakara 120). Ayetler bu kadar açıktır. Hakikat bu kadar açıktır. Biz Avrupa'nın kapısını çaldık da noldu? Bunca zamandır ne elde etdik? Vallahi bu bize ancak zillet verdi. Şeriattan yüz çevirdikçe helak olduk. Belalar, musibetler bizi buldu. Bizim kıblemiz Batı değildir. Bizim kıblemiz, 1.5 milyar Müslüman'ın kıblesi olan Kabe'dir. Türk dediğin zaman Avrupa hala sarıklı, fesli adam akla gelir (https://mediacat.com/basbakan-erdogan-the-economist-kapaginda/
). Ya Hristiyan olup o ucube inancı kabul edecez, Avrupalılar gibi küfrün, şirkin ve pisliğin ortasında yüzeceğiz, ya da dinimize sarılıp tekrar eski günlere döneceğiz. 150 yıldır Avrupa'nı dinine ve kültürüne özenmek yerine çalışsaydık vallahi daha iyi bir konumda olurduk. Bu gerçek bile Avrupa'nın kokuşmuş, ucube medeniyetine özenmemeyi haklı göstermez mi? Hülasa Türkiye bir Hristiyan Avrupa ülkesi değildir, Müslüman Şark ülkesidir. Türkiye'nin 1000 yıllık misyonu Avrupa'ya kuyruk olmak değildir, Türk-İslam alemine baş olmaktır. Bu da ancak İslam'a bağlanmak ve çok çalışmak, kültürlenmek ile olur. NATO'da iken bile hareket alanı bu kadar kısıtlanan Türkiye, eğer AB'ye girerse egemenlik haklarını ne kadar kaybeder siz düşünün. Gerçekten de bizim misyon ve vizyonumuz Norveç'ten geniştir ve biz Norveç'ten daha çok egemenlik hakkına sahip bir ülkeyiz. -Allah-u alem- belkide sınırlarımızdaki teröristleri bile -AB'den çıkmama pahasına- temizleyemez hale geliriz.
من الله التوفيق
7 Ramazan 1441, 30 Nisan 1436, 30 Nisan 2020
Şimdi AB'ye giren ülkelere bakarsak 3 ana etmen ortaya çıkıyor:
1- Ekonomisi güçsüz olan ülkeler, AB'deki ağabey ülkelerden gerekli ekonomiyi katkıyı elde etmek istiyor,
2- Gene askerî anlamdan düşük olan ülkeler, sırtını dayıyacak bir istinadgâh arıyor
3- Bu iki türden ülke, bu iki etken ile vatandaşlarının hayat standartını arttırmak istiyor.
Ancak haritaya baktığımız zaman her Avrupa ülkesi AB üyesi değil. Özellikle İsviçre ve Norveç dikkat çekmekte. Bunlarla beraber daha doğulu bir kültüre sahip Sırbistan, Makedonya ve Müslüman Bosna, Arnavutluk ve Kosova var. İsviçre ve Norveç'in AB'ye girmeme gerekçeleri ise şöyle:
1- Özellikle Norveç örneğinde olduğu gibi halk, ülkelerinin egemenliğini kaybetmek istemiyor (https://tr.euronews.com/2013/03/29/norvec-neden-ab-uyesi-degil
)
2- İsviçre örneğinde olduğu gibi ise halk, ekonomik olarak gücünü kaybetmek, ülkelerinin parasının güçsüz Doğu Avrupa ülkelerine gitmesini istemiyor, ayrıca o ülkelerden büyük bir nufus göçü de istemiyor.
Ayrıca Bosna, Arnavutluk, Kosova ve Sırbistan'ın AB'ye alınmama sebebinin kültürel olduğu çok açıktır. Bununla birlikte Sırbistan'ın ekonomik gücü, diğer AB ülkelerine göre çok aşağıdır. Yani iki sebep vardır. Türkiye ise bu iki sebepten 1'ine sahiptir (kültürel). Ekonomik olarak o kadar geri bir ülke değildir.
Ancak meseleye iki taraflı bakacak olursak Türkiye'nin AB'ye girmesi ne AB, ne Türkiye açısından iyi olmaz. Zira AB sadece ekonomik temelli değildir, esasında bir Haçlı birliğidir. Haçlı birliğine ise bayrağında hilal olan ve (bazen) Müslümanların hamiliğini üstlenen bir ülkenin girmesi tezat olur. Ayrıca hiç bir AB ülkesi, ülkesinde yoğun bir Türk nüfus görmek istemez. Bugün Almanya'da, İsveç'te halk ülkelerindeki Müslüman nüfustan endişe edip ''Swedistan, Germenistan'' derken bir de bunun üzerine Türkiye'nin AB'ye alınması Avrupa'da halkın tepkisine yol açar. Zaten Yunanistan gibi, kendi din ve medeniyetinden olduğu halde, ülkeleri beslemekten bıkan AB yönlendiricileri asla Türkiye'nin yükünü çekmek istemez. AB'nin büyük ülkeleri halihazırda bu sebepten AB'den çıkmayı düşünme noktasına geldi (Britanya örneğinde olduğu gibi bazıları çıktı da! Ayrıntılı bilgi için: https://www.washingtonpost.com/world/europe/frexit-italeave-after-watching-brexit-other-european-countries-say-no-thanks/2019/03/29/7b6e059a-4be0-11e9-8cfc-2c5d0999c21e_story.html
)
İşe Türkiye merciinden bakalım. Arkadaşlar biz Avrupa'nın bağrından smokin ve fötr şapka ile çıkmış bir millet değiliz. 150 yıllık mukallidiyet dönemi hariç Avrupa ile hiç bir bağımız olmadı, zıt kutuplar olduk. Bu dış ilişkilerimize kadar her şeyimizi belirler oldu. İster inkar, ister kabul edin Türkiye'nin politik yönü Batı değil Doğu'dur. Rauf Denktaş bile Kıbrıs'ta İslam Dünyası'ndan destek istemedi mi? 1924'ten beri İslam Dünyası'na baş olmak ve tekrar öze dönüp cihanı titretmektense Avrupa'ya kuyruk olmayı seçtik. Bunu bir kıvanç değil zillet olarak görmeliyiz. Avrupa dediğiniz bu medeniyet (!), kendi dinine giren zenciler için bile ayrı kilise açan bir medeniyettir. Bizi, topyekun dinlerine geçmedikçe kabul etmezler. Sen fötr giy, smokin tak ama yine de ismin John, Mathias değil de Ahmet, Mehmet olursa kabul etmezer seni. Allah sübhane ve teala buyurdu: 'Sen onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: "Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur." Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır'' (Bakara 120). Ayetler bu kadar açıktır. Hakikat bu kadar açıktır. Biz Avrupa'nın kapısını çaldık da noldu? Bunca zamandır ne elde etdik? Vallahi bu bize ancak zillet verdi. Şeriattan yüz çevirdikçe helak olduk. Belalar, musibetler bizi buldu. Bizim kıblemiz Batı değildir. Bizim kıblemiz, 1.5 milyar Müslüman'ın kıblesi olan Kabe'dir. Türk dediğin zaman Avrupa hala sarıklı, fesli adam akla gelir (https://mediacat.com/basbakan-erdogan-the-economist-kapaginda/
). Ya Hristiyan olup o ucube inancı kabul edecez, Avrupalılar gibi küfrün, şirkin ve pisliğin ortasında yüzeceğiz, ya da dinimize sarılıp tekrar eski günlere döneceğiz. 150 yıldır Avrupa'nı dinine ve kültürüne özenmek yerine çalışsaydık vallahi daha iyi bir konumda olurduk. Bu gerçek bile Avrupa'nın kokuşmuş, ucube medeniyetine özenmemeyi haklı göstermez mi? Hülasa Türkiye bir Hristiyan Avrupa ülkesi değildir, Müslüman Şark ülkesidir. Türkiye'nin 1000 yıllık misyonu Avrupa'ya kuyruk olmak değildir, Türk-İslam alemine baş olmaktır. Bu da ancak İslam'a bağlanmak ve çok çalışmak, kültürlenmek ile olur. NATO'da iken bile hareket alanı bu kadar kısıtlanan Türkiye, eğer AB'ye girerse egemenlik haklarını ne kadar kaybeder siz düşünün. Gerçekten de bizim misyon ve vizyonumuz Norveç'ten geniştir ve biz Norveç'ten daha çok egemenlik hakkına sahip bir ülkeyiz. -Allah-u alem- belkide sınırlarımızdaki teröristleri bile -AB'den çıkmama pahasına- temizleyemez hale geliriz.
من الله التوفيق
7 Ramazan 1441, 30 Nisan 1436, 30 Nisan 2020
.anlatıyorsun ama anlamıyorlar.
