Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tuvalette Kıbleye Doğru Yönetmenin Hükmü Nedir?

I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Helada kıbleye ön ve arka dönülmez; Ebû Eyyub (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah sallallah u aleyhi ve sellem buyurdula r ki: “Helaya çıktığınızda küçük ve büyük abdest bozmak için kıbleye ön ve arkanızı dönmeyin; doğuya veya batıya dönün.”
Râfi bin İshak anlatıyor: Mısır’da bulunduğu sırada Ebû Eyyûb el-Ensarî’nin şöyle dediğini işittim: “Şam’a geldiğimizde kıbleye doğru yapılmış tuvaletle rle karşılaştık. Elden geldiğince başka tarafa dönmeye çalışıyor ve Allah’tan bağışlanma diliyordu k. Rasûlullah sallallah u aleyhi ve sellem herhangi biriniz büyük veya küçük abdestini yaparken önünü ve arkasını kıbleye dönmesin” buyurmuştu. Vallahi ben bu helâlarda nasıl hareket edeceğimi bilemiyor um.”
İbni Ömer r.a.’dan ve Mervan el Asfar’dan bina içinde kıbleye dönmenin caiz olduğuna dair rivayetle r fiilî sünneti ifade etmektedi r. Kavli sünnet ile fiilî sünnet çelişirse kavlî sünnet tercih edilir. Mervan el Asfar’ın rivayeti ise İbni Ömer r.a.’dan mevkuftur . Mevkuf hadis (sahabe sözü) merfu hadisin hükmünü değiştirmez. Hulasa; ister bina içinde olsun, ister açık alanda olsun kıbleye dönerek kazayı hacet yapmak caiz değildir.

Taklit Risalesi S. 57, Buhari ( 141-394 ), Müslim ( 265/60 ), Ahmed ( 5/416 ), Ebu Davud ( 9), Nesei (22 ), Ibn Mace (313 )
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Abdest Bozarken Kıbleye Yönelmek Mekruhtur

حَدَّثَنَا مُسَدَّدُ بْنُ مُسَرْهَدٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ سَلْمَانَ قَالَ قِيلَ لَهُ لَقَدْ عَلَّمَكُمْ نَبِيُّكُمْ كُلَّ شَيْءٍ حَتَّى الْخِرَاءَةَ قَالَ أَجَلْ لَقَدْ نَهَانَا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةَ بِغَائِطٍ أَوْ بَوْلٍ وَأَنْ لَا نَسْتَنْجِيَ بِالْيَمِينِ وَأَنْ لَا يَسْتَنْجِيَ أَحَدُنَا بِأَقَلَّ مِنْ ثَلَاثَةِ أَحْجَارٍ أَوْ نَسْتَنْجِيَ بِرَجِيعٍ أَوْ عَظْمٍ
Selman (r.anh)'dan rivayet olunduğuna göre;
Kendisine: "Nebi'niz size abdest bozarken nasıl oturulacağına kadar her şeyi öğretti (öyle) mi?" diye sorulmuş da;
"Evet, salat ve selâm üzerine olsun
(Allah Rasulu) bizleri büyük abdest bozarken, su dökerken kıbleye yönelmekten, sağ elle, üçten az taşla, hayvan tezeği veya kemikle taharetlenmekten men etti" diye cevab vermiştir.
(Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 7) Diğer tahric: Buharî, vudu; Müslim, tahare; Tirmizî, tahare; Nesaî, tahare; İbn Mace, tahare; Dârîmî, vudu; Ahmed b. Hanbel V/439.]

الْخِرَاءَةَ : Büyük abdest bozmak için oturmak ve büyük abdest bozmak manalarına gelir. Hattabi bu kelimenin "ha" harfini fethalı (üstünlü) olarak okuduklarını, fakat bu telaffuzun yanlış olduğunu söylemiştir.
Cevheri ise, bu harfi fethalı olarak okumanın daha doğru olacağını ifade etmektedir.
İbnu'l-Esir "Nihaye" isimli eserinde bu iki telaffuzun arasını şöyle te'rif ediyor: "Bu kelime ilk harfinin fethalı olarak okunması halinde mastar, kesre ile okunması halinde de isim olur.
"Gait" çukur yer demektir. Hall-mahall alakasıyla mecazen necaset anlamına gelir. Selman kazuratın ismini söylemeyi edebe aykırı gördüğünden necaset yerine bu kelimeyi kullanmıştır. Bevl kelimesini söylemek ise ayıp sayılmadığından onu açıkça zikretmekte bir sakınca görmemiştir.
Metinde Selman'a yöneltildiğinden bahsedilen soru, aslında bir müşrik tarafından, Selman'la alay etmek gayesiyle sorulmuştur. Selman onun maksadını çok iyi anladığı halde mevzunun onun zannettiği kadar önemsiz olmadığını aksine çok önemli ve ciddi olduğunu kendisine hissettirebilmek için bu yola başvurmamış, fırsatı değerlendirerek mevzuyu olanca ciddiyetiyle ona anlatmayı ve islamiyetin bu mevzuda koymuş olduğu edeb kuralını açıklamayı daha uygun bulmuş ve öyle yapmıştır.
Büyük abdest bozarken kıbleye karşı yönelmedeki sakıncanın nereden kaynaklandığı üzerinde ulema uzun uzun durmuştur.

Bir kısmı bu sakıncayı Kâbe'ye saygıyla ilgili görürken, diğer bir kısmı da kırlarda devamlı surette kıbleye karşı namaz kılan kullar bulunduğundan onlardan birinin kıbleye yönelerek büyük abdestini bozan bir kimseyi o haliyle arkasından görmesi tehlikesidir. Halbuki büyük abdestini bozan kimse, böyle bir zamanda kıbleye önünü ya da arkasını döneceğine kıbleyi sağına ya da soluna alırsa, obada, kırda namaz kılanlardan hiçbiri onu bu halde göremez. Onu ancak ya sağ tarafından,ya da sol tarafından görebilirler.
Suraka b. Malik'in rivayet ettiği Nebi (s.a.v.) "Biriniz abdest bozacağı yere vardığı zaman Aziz ve Celil olan Allah'ın kıblesine saygı göstersin[el-Menhel, I, 39] (de ona karşı yönelmesin) hadis-i şerifinin zahiri de bu sakınmanın kıbleye saygıyla ilgili olduğunu söyleyenlerin görüşünü desteklerken, İsa el-Hennat'ın Nafi senediyle İbn Ömer (r.anhuma)'dan rivayet ettiği "Ben Rasulullah (s.a.v.)'i etrafı kapalı bir tuvalette kıbleye yönelmiş bir halde iken gördüm." [İbn Mace, tahâre] mealindeki hadis-i şerifi ise, ikinci görüşün sahiblerini desteklemektedir.

Nitekim bu iki hadisle ilgili olarak İsa el-Hennat şöyle demiştir:
'Ben Şâ'bi'ye ibn Ömer'den rivayet edilen bu İkinci hadis-i şerifle zahiren ona aykırı gibi görünen:

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَجْلَانَ عَنْ الْقَعْقَاعِ بْنِ حَكِيمٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ بِمَنْزِلَةِ الْوَالِدِ أُعَلِّمُكُمْ فَإِذَا أَتَى أَحَدُكُمْ الْغَائِطَ فَلَا يَسْتَقْبِلْ الْقِبْلَةَ وَلَا يَسْتَدْبِرْهَا وَلَا يَسْتَطِبْ بِيَمِينِهِ وَكَانَ يَأْمُرُ بِثَلَاثَةِ أَحْجَارٍ وَيَنْهَى عَنْ الرَّوْثِ وَالرِّمَّةِ
"Sizden biriniz helaya vardığında önünü veya arkasını kıbleye çevirmesin" (Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 8) mealindeki Ebu Hurayra hadisini sordum. Bana, "Bunlardan ibn Ömer hadisi etrafı kapalı olan helalarda abdest bozan kimselerle; Ebu Hurayra hadisi de kırlarda abdest bozan kimselerle ilgilidir, çünkü Allah'ın kırlarda namaz kılan nice kulları vardır" cevabını verdi.
Her ne kadar İsa el-Hennat bu mevzuda böyle demişse de, Dârakutni, İsa el-Hennat'ın zayıf bir râvi olduğunu söylemektedir. Binaenaleyh bu mevzudaki görüşlerden birine göre bir kimsenin etrafındaki sutrelerden yararlanarak iyice gizlendikten sonra kıbleye yönelip abdest bozmasında bir sakınca yoksa da; diğerine göre, abdest bozarken kıbleye dönmek kıbleye saygısızlık olacağı için, kişinin abdestini bozarken iyice örtünmüş olması O'nu bu saygısızlıktan kurtaramaz.

Bu mevzudaki ihtilafın ikinci yönünü de söz konusu sakıncanın mahalli teşkil etmektedir. Bu yöndeki görüşler de temelde yine iki kısma ayrılır:
a. Bu sakınca, abdest bozan kimseden bir takım pisliklerin çıkması ile ilgilidir.
b. Kişinin abdestini bozarken avrat mahallinin açık olması ile ilgilidir.

Bu iki görüşten birincisine göre, bir kimsenin avrat mahalli kapalı iken kıbleye dönük olarak hanımıyla cinsi münasebette bulunmasında bir sakınca yoksa da; ikinci görüşe göre munasebet esnasında meni zuhur edeceği için kıbleye karşı yönelerek cinsi munasebette bulunmak sakıncalıdır.

İstinca: Büyük ve küçük abdestlerden sonra temizlenmek demektir, istinca sırasında taş kullanmaya da "isticmar" denir. Buraya kadar verdiğimiz bilgileri bir neticeye bağlamak istersek şöyle diyebiliriz:
İhtiyacı olan kimse sol ayağı ile tuvalete girer, üzerinde evrak, yazılı ayet, yine ayet yazılı yüzük varsa onları çıkarır. "Allah'ım pisliklerden sana sığınırım" diye duada bulunur. İçerde fazla kalmaz, konuşmaz, öteye beriye bakmaz, verilen selamı almaz, okunan ezanı takib etmez. İhtiyacını giderdikten sonra temizliğe başlar. Su varsa sol elini yıkar. Ondan sonra yine sol elle tenasul uzvunu yıkar. Ardından sol elin orta parmağı ile elin ayasına göre biraz yukarı çıkık şekilde makat, yani dışkı yerini yıkar. Temizliğin gerçekleştiği kanaatine varıncaya kadar yıkamaya devam eder. Temizlik yapan oruçlu ise daha dikkatli olur ve yıkamayı mümkün olduğu kadar azda tutmaya gayret eder. Çünkü bu yolla suyun vücuda kaçması ihtimali vardır. Temizlendikten sonra bezle veya yazı için kullanılmayan kağıtla kurulanır. Eller sabunla yıkanır. Dışarı çıkarken sağ ayakla çıkılır ve 'Ğufraneke' der.
'Durgun ve akarsulara, çeşme ve su kenarlarına, meyve altlarına, ekin tarlalarına hacet gidermek mekruhtur. Bu tür yerler insanların devamlı kullandıkları yerlerdir. Ayakta idrar yapmak da mekruhtur. Bu durumda sidiğin insanın üzerine sıçraması ihtimali vardır. Ayrıca oturulduğu zaman sidik torbası daha fazla sıkıştığından tenasül uzvunda sidiğin kalması ihtimali de oldukça azalır.

Kıbleye yönelik abdest bozmayı yasaklayan bu hadıs-ı şerifin hükmü üzerinde ulema ihtilaf etmiştir. Bu mevzudaki görüşleri şu şekilde özetleyebiliriz:

1. Kırda abdest bozarken kıbleye yönelmek haramdır. Fakat evlerde bulunan etrafı kapalı helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmekte bir sakınca yoktur.
İbn Abbas ile Abdullah b. Ömer, Eş-Şâ'bi, İshak b. Rahuye, İmam Malik, Şafii bu görüştedirler. Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilen bir görüş de böyledir. Delilleri ise yukarıda mealini sunduğumuz ibn Mace'nin rivayet ettiği (Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 7) İbn Ömer hadisi ve

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ الْحَسَنِ بْنِ ذَكْوَانَ عَنْ مَرْوَانَ الْأَصْفَرِ قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ عُمَرَ أَنَاخَ رَاحِلَتَهُ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ ثُمَّ جَلَسَ يَبُولُ إِلَيْهَا فَقُلْتُ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَلَيْسَ قَدْ نُهِيَ عَنْ هَذَا قَالَ بَلَى إِنَّمَا نُهِيَ عَنْ ذَلِكَ فِي الْفَضَاءِ فَإِذَا كَانَ بَيْنَكَ وَبَيْنَ الْقِبْلَةِ شَيْءٌ يَسْتُرُكَ فَلَا بَأْسَ
Mervân el-Asfar şöyle demiştir: İbn Ömer hayvanını kıbleye doğru çöktürmüş bir halde gördüm. Sonra da oturup (kendisiyle kıble arasında çökmüş olan) hayvanına doğru küçük abdest bozmaya başladı.
"Ya Ebu Abdirrahman, böyle (kıbleye karşı abdest bozmak) yasak değil mi?" dedim.
"Evet, ancak bu yasak kırdadır. Kıbleyle aranda bir sütre bulunuyorsa sakınca yoktur" cevabını verdi. (Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 11) ;

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَقَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبَانَ بْنِ صَالِحٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ نَهَى نَبِيُّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةَ بِبَوْلٍ فَرَأَيْتُهُ قَبْلَ أَنْ يُقْبَضَ بِعَامٍ يَسْتَقْبِلُهَا
Cabir b. Abdillah'dan, demiştir ki; "Nebî Sallellahu aleyhi ve sellem küçük abdest bozarken kıbleye yönelmeyi yasaklamıştı. Ancak Ben vefatlarından bir yıl (kadar) önce küçük abdest bozarken kendilerinin kıbleye yöneldiğini gördüm." (Ebu Davud, Taharat, Bab 5, Hadis no: 13) benzeri hadisler ve (evlerde abdest bozarken) "Kabe'ye doğru yönelmeyi çirkin gören bir kavim Rasulullah (s.a.v.)'in yanında anıldı da "Bu kavmin hakikaten kıbleye yönelmekten hoşlanmadığını sanıyorum. Benim abdest bozmak için oturduğum yeri kıble cihetine çevirin" buyurdu. [İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel VI, 227]
Sözü geçen ulemaya göre bu hadislerin hepsi de sahihtir ve evlerde bulunan helalarda abdest bozarken kıbleye doğru yönelmenin caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir.

2. Gerek kırda ve gerekse evlerdeki helalarda abdest bozarken kıbleye yönelmek câiz değildir. Ebu Eyyub el-Ensari (r.anh) ile Mucahid, Ebu Hanife de bu görüştedirler.
Bu görüş Ahmed b. Hanbel ile sahabe ve tabiinin bazılarından da rivayet olunmuştur. Maliki ulemasından İbnu'l-Arabi de bu görüşü tercih etmiştir. Delilleri ise mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif ;

حَدَّثَنَا مُسَدَّدُ بْنُ مُسَرْهَدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ عَنْ أَبِي أَيُّوبَ رِوَايَةً قَالَ إِذَا أَتَيْتُمْ الْغَائِطَ فَلَا تَسْتَقْبِلُوا الْقِبْلَةَ بِغَائِطٍ وَلَا بَوْلٍ وَلَكِنْ شَرِّقُوا أَوْ غَرِّبُوا فَقَدِمْنَا الشَّامَ فَوَجَدْنَا مَرَاحِيضَ قَدْ بُنِيَتْ قِبَلَ الْقِبْلَةِ فَكُنَّا نَنْحَرِفُ عَنْهَا وَنَسْتَغْفِرُ اللَّهَ
Ebu Eyyub (r.anh)’ın rivayet ettiğine göre; Rasul-u Ekram Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Helaya vardığınızda, büyük abdest bozarken de küçük abdest bozarken de kıbleye yönelmeyiniz. Lakin doğuya veya batıya yöneliniz." (Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 9)
Ebu Eyyub dedi ki: Daha sonra Şam'a geldik, orada kıbleye karşı yapılmış helalarla karşılaştık. Artık oralarda kıbleden yönümüzü çeviriyor ve Allah'dan af diliyorduk." benzeri hadis-i şerifler ve "sakın hiç biriniz kıbleye karşı abdest bozmasın[İbn Mace, tahare] mealindeki hadis-i şerifi ve (Ebu Davud, Taharat, Bab 4, Hadis no: 8 - 10) hadisi şerifi
Bu ulemaya göre birinci görüşün mesnedini teşkil eden hadisler zayıftır.

3. Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmakta bir sakınca yoktur. Urve b. Zubeyr ile İmam Malik'in şeyhi Rabia b. Abdurrahman bu görüştedirler.
Delilleri: "Ben Nebi (s.a.v.)'i (sırtı kıbleye yönelik) Kudüs'e dönük bir halde (abdest bozarken) gördüm" mealindeki hadisle, birinci görüşü benimseyenlerin delilini teşkil eden ibn Mace hadisidir.

Bu görüşte olan ulemaya göre ikinci görüşte olanların delilini teşkil eden diğer hadis-i şerif şudur: "Rasulullah (s.a.v.) bizim kıbleye dönerek abdest bozmamızı yasaklamıştı. Kendisini vefatından bir yıl önce kıbleye doğru abdest bozarken gördüm." [ibn Mace, tahare]
Fakat şunu belirtmek isteriz ki, bu görüşü benimseyen ulemanın delil diye sarıldıkları 9 numaralı hadis-i şerifte kendilerini destekleyen bir ifade olmadığı gibi, ikinci delillerini teşkil eden İbn Mace hadisi de zayıf olduğu için delil olma niteliğinden uzaktır.

Yasaklama bildiren hadislerden sonra ruhsat bildiren İbn-i Ömer (r.anhuma) hadisini Nesh kabul edenler olduğu gibi bu konudaki tüm hadislerin birbirini tamamladığını söyleyerek bir nesh'in söz konusu olmadığını söyleyenlerde vardır.

Nesh'i kabul etmeyenlerin görüşleri şöyledir:
Hadis usulünde mukarrer olduğuna göre zahiren birbirine aykırı gibi görünen hadislerin arasını te'lif mümkün iken nesh yoluna gidilemez. Burada ise, bu mevzudaki hadislerin arasını te'lif etmek mümkündür. Nesh'e gerek yoktur. Çünkü bunların nasih kabul ettikleri Nebi'in bir fiili hadisidir. Onun Nebi'e ait özel bir durumla ilgili olması mümkündür. Mensuh kabul ettikleri hadisler ise, ummeti muhatab alan hadislerdir. Binaenaleyh bu gibi fiili hadislerin, ummeti muhatab alan kavli hadisleri neshettiği görülmemiştir.
Aynı şekilde bunların delilini teşkil eden İbn Ömer hadisi ile nasih kabul ettikleri Cabir hadisinin, Nebi'in tamamen bir sutre içerisinde abdest bozmasıyla ilgili olmaları da mümkündür. Nitekim Nebi'nin ahlakı da bunun böyle olması ihtimalini son derece kuvvetlendirmektedir. Kıbleye yönelerek abdest bozmayı yasaklayan hadislerin de kırda, açıkta, abdest bozmayla ilgili olduğu düşünülürse, bu mevzudaki zahiren çelişkili görünen hadislerin arasını şu şekilde te'lif etmek mümkündür:
Kıbleye yönelerek abdest bozmayı yasaklayan hadisler, açıkta kıbleye dönerek abdest bozmakla ilgilidir. Bunun câiz olduğunu ifade eden hadisler de etrafı kapalı helalarda abdest bozmakla ilgilidir. Her ne kadar İmam Ebu Hanife'den bu gibi helalarda da kıbleye dönülemeyeceğini ifade eden bir rivayet varsa da câiz gördüğüne dair de bir rivayet vardır.
Bu mevzuda ibn Abidin şöyle diyor:
"Kıbleye önünü dönmek mekruh olduğu gibi arkasını dönmek de mekruhtur. Sahih olan kavil budur. İmam A'zam'dan bir rivayete göre arkasını dönmek helaldir."

Bu mevzudaki diğer görüşleri şöyle sıralayabiliriz:
a. Sadece binalar içerisinde kıbleye sırtını dönerek büyük abdest bozmak caizdir. Hanefi imamlarından Ebu Yusuf bu görüştedir. Delili ise İbn Ömer (r.anhuma) hadisidir.

b. Kırda da evlerde de kıbleye yönelerek abdest bozmak caiz değildir. Fakat, evlerde kıbleye sırtını dönerek bbdest bozmakta bir sakınca yoktur. İmam Ahmed ile Ebu Hanife bu görüştedirler. Delilleri ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir.

c. Kıbleye ve Kudus'e karşı yönelerek veya sırtını dönerek büyük abdest bozmak haramdır. İbrahim en-Nehai ile İbn Sirin bu görüştedirler. Delilleri ise, hadis-i şeriftir.

d. Kıbleye karşı yönelerek ya da sırtını dönerek büyük abdest bozma yasağı sadece Medinelilerle, kıblesi Medinelilerle aynı yönde bulunan memleketler halkına aittir. el-Muzeni'nin arkadaşı Ebu Avane bu görüştedir. Delili ise hadis-i şeriftir. Bu görüşün zayıflığı meydandadır.

e. Bu hadis-i şerifte geçen büyük abdest bozma esnasında kıbleye yönelme ve sırt dönme ile ilgili nehiyler kerahet-i tenzihiyye içindir. Kasım İbn İbrahim bu görüştedir. el-Mueyyed-Bulah ile, Ebu Talib'in de bu görüşte olduğunu söylemiştir. imam Ebu Hanife ile İmam Ahmed, Ebu Sevr, Ebu Eyyub el-Ensari bu görüştedirler. Birinci görüşün delilini teşkil eden hadisler hadislerle yukarıda mealini sunduğumuz Aişe validemizin hadisidir.
Bu son görüşü benimseyen ulemaya göre, "Her ne kadar kıbleye yönelerek veya sırt dönerek büyük abdest bozmayı yasaklayan hadis-i şerifler varsa da, sözü geçen İbn Ömer, Cabir ve Aişe hadisleri nehiydeki haramlığı, kerahet-i tenzihiyyeye çevirmişlerdir.”
 
Üst Ana Sayfa Alt