557: Ebu Kebşe Amr ibni Sa’d el Enmarî (Allah Ondan razı olsun)’den
bildirildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken
dinlemiştir:
“Üç haslet vardır ki şimdi onlar hakkında yemin ederek şunları söyleyeceğim.
Bu sözlerimi iyi belleyiniz.
1- Sadaka vermekle kulun malı eksilmez.
2- Uğradığı haksızlığa sabreden kimsenin Allah şerefini artırır.
3- Dilenme kapısına açan kimseye Allah fakirlik kapısını açar. Yada buna
benzer bir şey dedi.
Şu söyleyeceklerimi de iyi belleyin. Dünyada dört çeşit insan vardır.
1- Bir kul ki Allah kendisine hem mal hem de ilim vermiştir. O da Allah
korkusuyla hareket ederek hısım akrabasını görüp gözetmiş, malında Allah’ın hakkı
olduğunu bilmiş ve yerine getirmiştir. Bu kimse en üst derecededir.
2- Bir kul da vardır ki Allah kendisine ilim verip mal vermemiştir. İyi ve doğru
niyetli kimsedir. O iyi niyetle “Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi
davranırdım”, diyor. Bu iyi niyetinin karşılığını görür, böylece ikisinin sevabı da
birbirine denk olur.
3- Bir kul daha vardır ki Allah kendisine mal vermiş ilim vermemiştir.
Bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel yanlış yerlerde harcar. Allah’a karşı
sorumluluk bilincinde olmaz, hısım akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın
hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi en kötü durumdadır.
4- Allah’ın ne mal ne de ilim vermediği bir kuldur. Bu kişi der ki: “Eğer malım
olsaydı ben de falan gibi yaşar malımı öylece harcardım.” ona da niyetinin karşılığı
yazılır. Böylece ikisi de günah yönünden birbirine denk olurlar.”
(Tirmizi , Zühd 17)
bildirildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken
dinlemiştir:
“Üç haslet vardır ki şimdi onlar hakkında yemin ederek şunları söyleyeceğim.
Bu sözlerimi iyi belleyiniz.
1- Sadaka vermekle kulun malı eksilmez.
2- Uğradığı haksızlığa sabreden kimsenin Allah şerefini artırır.
3- Dilenme kapısına açan kimseye Allah fakirlik kapısını açar. Yada buna
benzer bir şey dedi.
Şu söyleyeceklerimi de iyi belleyin. Dünyada dört çeşit insan vardır.
1- Bir kul ki Allah kendisine hem mal hem de ilim vermiştir. O da Allah
korkusuyla hareket ederek hısım akrabasını görüp gözetmiş, malında Allah’ın hakkı
olduğunu bilmiş ve yerine getirmiştir. Bu kimse en üst derecededir.
2- Bir kul da vardır ki Allah kendisine ilim verip mal vermemiştir. İyi ve doğru
niyetli kimsedir. O iyi niyetle “Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi
davranırdım”, diyor. Bu iyi niyetinin karşılığını görür, böylece ikisinin sevabı da
birbirine denk olur.
3- Bir kul daha vardır ki Allah kendisine mal vermiş ilim vermemiştir.
Bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel yanlış yerlerde harcar. Allah’a karşı
sorumluluk bilincinde olmaz, hısım akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın
hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi en kötü durumdadır.
4- Allah’ın ne mal ne de ilim vermediği bir kuldur. Bu kişi der ki: “Eğer malım
olsaydı ben de falan gibi yaşar malımı öylece harcardım.” ona da niyetinin karşılığı
yazılır. Böylece ikisi de günah yönünden birbirine denk olurlar.”
(Tirmizi , Zühd 17)