E
Çevrimdışı
Ebu & Dücane
Misafir
Muhterem din kardeşler,
Ümmetin itilaf ve ayrılıkları nedeniyle,bütün coğrafyalardaki,paramparça olmuş,savaşlar,ölümler,açlık,sefalet,yokluk ve çaresizlik halllerinden bütün müslümanlar olarak sorumluyuz.Müslümanlar arasındaki itilafı hiç bir zaman ayrılığa dönüştürmemeliyiz.İtilafta rahmet olsa bile ayrılıkta azap vardır.Şeytanların ve dostlarının birlik olarak saldırılarına yenik düşmemiz nedeniyle,onların oyuncağı olmuş durumdayız.Haliyle bu halden en çok memnun olanlar da şeytan ve dostlarıdır.Müslümanın da en büyük düşmanı şeytan ve dostlarıdır.Birlik sağlamak için,uyacağımız kitabımız,sünnetimiz var,sadece bunları uygulayacak halifelik makamımız yok.Aslında birlik olmak için bizim onlardan daha fazla gücümüz olan en büyük nimet olan İMANIMIZ var.Uluslar arası haçlı ittifakı olan bm,ab,nato,imf,aim..... gibi hilafete alternatif olarak uluslar arası küfrün yönetildiği,karşı gelindiğinde yaptırımlara maruz kalındığı sistemden hakyola bir kapı açmak için herkesi birlik olmaya sıradan bir müslüman olarak davet ediyorum.Zillet altında gafletten ve delaletten,İzzet sahibi olmaya,kurtuluşa yürümek için herkesin elini taşın altına koyması,şeytanın ve dostlarının tuzaklarını başlarına geçirmesini,TÜM TAĞUTLARI RED EDEREK,müslümanlar arasındaki dayanışmayı desteklemelerini davet ediyoruz.Tüm Müslüman ülkeleri,İslami kuruluşlar,cematler,ve müslümanlar,bu cahiliye düzenine biat etmekten,cahiliye düzenine biat ederek ölmekten,tağutların tahakkümünden kurtularak,uluslar arası hilafet makamını tesis etmeleri başta samimi olarak müslümanım diyen yöneticiler olmak üzere bir üzerlerine düşen bir farzdır.Aksi halde bu durumda her zulme uğrayan müslümanın kanından,birliğe karşı çıkan başta müslüman idareciler olmak üzere bütün müslümanlar olarak sorumludurlar.
“Kim hayırlı bir çığır açar da başkaları da ona uyup o yoldan giderse, onun sevabını aldığı gibi, kendisine uyanların sevabından da alır. Onların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Kim de kötü bir çığır açar da başkaları da ona uyup o yoldan giderse, onun günahını yüklendiği gibi, kendisine uyanların günahlarından da verilir. Onların günahlarından da bir şey noksan olmaz./Ahmed, Müsned, V, 388; Süyûtî, el-Lüma’ fî esbâbi vürûdi’l-hadîs, s. 68
Tüm Müslümanların Hilâfet’in ikamesi için çalışmalarının farziyetinin delili sünnet ve icma-ı sahabedir. Sünnetteki delillerden biri Nafi'den rivayet edilmiştir. Rivayet şöyledir: "Abdullah b. Ömer bana dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)'i şöyle derken işittim: " Kim itaatten elini çekerse, kıyamet gününde lehine hiç bir delil bulunmaksızın Allahu Teâla’nın karşısına çıkacaktır. Kim de boynunda biat olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.” /[1] Müslim, 3441
Ümmetin itilaf ve ayrılıkları nedeniyle,bütün coğrafyalardaki,paramparça olmuş,savaşlar,ölümler,açlık,sefalet,yokluk ve çaresizlik halllerinden bütün müslümanlar olarak sorumluyuz.Müslümanlar arasındaki itilafı hiç bir zaman ayrılığa dönüştürmemeliyiz.İtilafta rahmet olsa bile ayrılıkta azap vardır.Şeytanların ve dostlarının birlik olarak saldırılarına yenik düşmemiz nedeniyle,onların oyuncağı olmuş durumdayız.Haliyle bu halden en çok memnun olanlar da şeytan ve dostlarıdır.Müslümanın da en büyük düşmanı şeytan ve dostlarıdır.Birlik sağlamak için,uyacağımız kitabımız,sünnetimiz var,sadece bunları uygulayacak halifelik makamımız yok.Aslında birlik olmak için bizim onlardan daha fazla gücümüz olan en büyük nimet olan İMANIMIZ var.Uluslar arası haçlı ittifakı olan bm,ab,nato,imf,aim..... gibi hilafete alternatif olarak uluslar arası küfrün yönetildiği,karşı gelindiğinde yaptırımlara maruz kalındığı sistemden hakyola bir kapı açmak için herkesi birlik olmaya sıradan bir müslüman olarak davet ediyorum.Zillet altında gafletten ve delaletten,İzzet sahibi olmaya,kurtuluşa yürümek için herkesin elini taşın altına koyması,şeytanın ve dostlarının tuzaklarını başlarına geçirmesini,TÜM TAĞUTLARI RED EDEREK,müslümanlar arasındaki dayanışmayı desteklemelerini davet ediyoruz.Tüm Müslüman ülkeleri,İslami kuruluşlar,cematler,ve müslümanlar,bu cahiliye düzenine biat etmekten,cahiliye düzenine biat ederek ölmekten,tağutların tahakkümünden kurtularak,uluslar arası hilafet makamını tesis etmeleri başta samimi olarak müslümanım diyen yöneticiler olmak üzere bir üzerlerine düşen bir farzdır.Aksi halde bu durumda her zulme uğrayan müslümanın kanından,birliğe karşı çıkan başta müslüman idareciler olmak üzere bütün müslümanlar olarak sorumludurlar.
“Kim hayırlı bir çığır açar da başkaları da ona uyup o yoldan giderse, onun sevabını aldığı gibi, kendisine uyanların sevabından da alır. Onların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Kim de kötü bir çığır açar da başkaları da ona uyup o yoldan giderse, onun günahını yüklendiği gibi, kendisine uyanların günahlarından da verilir. Onların günahlarından da bir şey noksan olmaz./Ahmed, Müsned, V, 388; Süyûtî, el-Lüma’ fî esbâbi vürûdi’l-hadîs, s. 68
Tüm Müslümanların Hilâfet’in ikamesi için çalışmalarının farziyetinin delili sünnet ve icma-ı sahabedir. Sünnetteki delillerden biri Nafi'den rivayet edilmiştir. Rivayet şöyledir: "Abdullah b. Ömer bana dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)'i şöyle derken işittim: " Kim itaatten elini çekerse, kıyamet gününde lehine hiç bir delil bulunmaksızın Allahu Teâla’nın karşısına çıkacaktır. Kim de boynunda biat olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.” /[1] Müslim, 3441