Kurban bayramı arefesinde Bangladeş'e göç eden ve kamplarda çok zor koşullarda yaşamaya çalışan müslüman Arakan halkına acil yardımda bulunmak ve bağışlanan kurban hisselerini dağıtmak üzere bölgeye hareket ettik. Bölgede geçirdiğimiz 5 günlük çalışmada temel insani ihtiyaç malzemeleri, gıda paketleri, mültecilerin barınabileceği yerleri hazırlamaları için branda, mutfak gereçleri ve sıcak yemek dağıtımları gerçekleştirdik. Ayrıca Türkiye'den bağışlanan kurban hisseleri sayesinde 400 büyükbaş kurbanlık kesimi yapıldı. Kesilen kurbanlar 100 bin Arakanlı mülteciye ulaştırıldı. Ağır yaralı 25 kişi için gereken çalışma yapılarak tedavileri başlatıldı.
Dağıtımların yanı sıra bölgede yaşanan insani krize dair gözlemlerde bulunduk. Arakan'dan yola çıkan insanların çıplak ayaklarla 3 günlük zorlu bir yürüyüş neticesinde yalnızca üzerlerindeki kıyafetlerle Bangladeş sınırına gelebildiklerine tanık olduk. Hasta ve yaralı olanların yollarda hayatını kaybettiğini, zorlu coğrafi koşullarda ve nehir geçişlerinde can verdiklerini işittik.
Yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgilerle 3 gün gibi kısa bir sürede 2 bin civarı insanın kadın-çocuk demeden katledildiği, 2 bin 500 kadar insanın da ağır yaralı durumda olduğunu biliyoruz. Öldürülen insanların vahşice yakılarak veya parçalanarak öldürüldüğünü göz önünde bulundurarak Myanmar hükümetinin açıklamalarını da düşündüğümüzde toplu bir yok etme ve sistematik katliamın süreceğini anlayabiliriz.
Tükiye'nin yaptığı resmî görüşme neticesinde Myanmar devleti Rohingyalara yardım için TİKA'ya müsaade verdi. İlk etapta bin ton ikinci etapta 10 bin ton yardım gidecek. Bu güzel bir gelişme. Bu temasları takdir ediyor ve yakından izliyoruz.
Ancak şu da bir gerçek ki; Arakanlı Rohingya müslümanları yardımlardan önce aç ölürken yardımlardan sonra tok olarak ölmeye ve sürülmeye devam edecek. Bu insani drama şahit ve vicdan azabı çeken bireyler olarak Türkiye devletinden en büyük beklentimiz katliamların durdurulması ve bu işin siyasi bir çözüme kavuşturulması için adım atmasıdır. Bu da olmazsa Arakan müslümanlarının güvenli bir bölgeye nakledilmesi için çaba gösterilmelidir.
Myanmar devletinin tutumu ve gözle görülen gerçek şu ki; Myanmar ordusu ve budist çeteler Rohingya müslümanlarını bölgeden kazımak için kararlı. Kimliksiz olarak onlarca yıldır yaşayan bu insanlar için Türkiye'nin öncülüğünde tüm uluslararası toplumun baskısıyla acilen ülkede bir statü kazandırılması gerekmektedir. Bunun tek yolu Myanmar devleti tarafından Rohingyalara vatandaşlık verilmesi ve asgari insani hakları tanımasıdır. Bunun bugün için mümkün olmadığını göz önünde bulundurursak geriye tek seçenek olarak Rohingya müslümanlarının güvenli bir şekilde başka ülke topraklarına taşınması kalıyor.
Öte yandan TİKA tarafından ulaştırılan gıda ve ihtiyaç malzemesi yardımlarının -teamül gereği- Myanmar devleti yetkililerine teslim ediliyor olması elinde Arakanlı müslümanların kanı bulunduğu için şahsım adına beni endişeye sevk ediyor.
Arakan içerisine BM bile giremezken Türkiye devleti kurumları ve STK'larının girerek elleriyle müslümanlara ulaşabilmesi için de tüm girişimlerin yapılmasını arzu ediyor ve elzem buluyorum. Türkiye halkı güvendiği insani yardım kuruluşları vasıtasıyla Arakan'a yardımı sürdürmeli ve bu kriz uluslarası boyutta gözler önüne serilmelidir.
Arakanlı Rohingya müslümanları gerçekten dünyanın en mazlum toplumudur. Kimliksiz oldukları için tam olarak sayıları bilinmeyen ve yaklaşık 2-3 milyon kadar oldukları tahmin edilen Rohingyalar asla Budist Myanmar rejiminin insafına bırakılmamalıdır. Zira Myanmar ordusunun göstereceği en insaflı tavrın satırla doğramadan, canlı canlı ateşe vermeden kısa yoldan kurşuna dizmek olacağını asla unutmamalıyız. Bu işin sonunda "en azından etleri parçalanmadan, lime lime doğranmadan" kurşuna dizildiklerine şükreder hale gelebiliriz!
Hasan öğütlü
İHH