Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

ÜMMETMİ ÜMMETÇİLİKMİ ?

ummeti Çevrimdışı

ummeti

Üye
İslam-TR Üyesi
Üstün ve önder olması gereken ümmet bilinci nasıl sağlanacaktır?..

Bilindiği üzere, varlıklar içerisinde en şerefli ve en üstün insandır. İnsanlar içerisinden de en üstünü seçilen peygamberler dolayısıyla peygamberlere uyan yani onların ümmetleridir. Kendi içerisinden peygamber olarak çıkan birini tanıyan biri yaratanını da tanır. Yaratanını tanıdıkça da insan varlıklar içerisinde kendisine ne kadar değer verildiğini anlar. Ümmet olarak nasıl bir konumda olduğunu görmüş olur.

İlahi yasa hiç kimseye, hiçbir ırka, sınıfa, halka, topluluğa, cemaate her hangi bir imtiyaz hakkı tanımamıştır. Yeryüzünde bütün insanlar aynı haklara sahip olarak yaşamak durumundadırlar. İlahi adalet, renk, ırk, dil, milliyet, inanç farklılıkları dikkate alınmaksızın herkesin yararlanabileceği bir adalet anlayışı ve uygulaması getirmektedir. Bunun yeryüzünde peygamberlerden sonra peygamberleri adına uygulayacak olanlar onlara tabi olan ümmetleridir.

Ümmet olarak ırk, dil, renk, milliyet, asabiyet vs. gibi duygulara göre değil sadece ve sadece ilahi adaleti gözeterek uygulayacağımız ümmet bilinci içerisinde var oluşumuza şahid olarak, uyarıcı olarak davetçi olarak, en güzel yol ve yöntemlerle hakikati temsil ederek ümmet bilincini/oluşumunu sağlayabiliriz. Unutmamamız gereken önemli bir konu vardır, var oluşumuz Allah’ın sınırlarını korumak içindir, ırk, milliyet, renk, dil, soy-sop, mezhep, tarikat, cemaat, gibi insanlık içerisinden çıkmış olanları öncelemek için değildir.

İslam hizip, gurup, mezhep, etnik köken, cemaat kardeşliğini değil, ümmet kardeşliğini gerçekleştirilmesini ister. Ümmetçi, evrenselci bir tercih ümmet kardeşliğiyle tanımlanmaz. Adalet ilkesi ancak ümmet anlayışını yeryüzüne hakim kılınmasıyla sağlanılabilir. Çünkü: “Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz…(Al-i İmran:110)”

Takva konusunda yardımlaşma demek ilahi sınırların hayatın her alanında içtenlikle korunması, yerleştirilmesi, savunulması demektir. Eğer bütün bunlar sağlanılacak olursa ümmet şuuru yerleşmiş olur, aksi ise ümmetçilik adına yapıldığında da uyuşmazlık, tutarsızlık, enaniyetlik baş göstermiş olur. Ümmet kavramının kelime ve ıstılahı anlamlarına baktığımızda nedir ümmet?..

Ümmet mi, ümmetçilik mi?..

Nasıl bir ümmet?..

Kur-an ve sünnet eksenli bir ümmet mi?..

İdeolojileştirilmiş bir din/dinlerin tarif ettiği bir ümmet mi?

Ulus/ulusalcı mantığa göre şekillendirilmiş bir ümmet mi?..

Nedir ümmet? “ÜMMET”, sözlükte, cemaat, yol, din, nesil veya topluluk demektir. Aslında ‘ümmet’ kelimesi bir çoğunluğu, bir cemaati ifade eder.

“ÜMMET” kavram olarak, kendi iradeleriyle veya bir zorunluluk sonucunda aynı yerde, aynı zamanda veya aynı dine uymak suretiyle bir arada yaşayan insan topluluğudur. Bu tanımdan hareketle birçok Müslüman bilgin, “ÜMMET” kelimesiyle İslam'a inanan toplulukların kast edildiği görüşündedir.

İslam ümmeti, Kur-an’a göre bir tek ümmettir. “Gerçek şu ki, sizin ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana ibâdet ediniz.(Enbiya:92, Mü’minün:52)”

“İslam ümmeti, aynı imam/önder etrafında (Hz. Muhammed’in izinde), aynı vahye tabi olarak bir araya gelmiş, Tevhit dinine gönül vererek vahdete ulaşmış, aynı amaca ulaşma gayretinde olan bir ümmettir. Herhangi bir ırk, kabile, aşiret, renk, dil bütün bunların hiçbir belirleyici rolleri yoktur. Ümmeti belirleyen tek etken vardır. İslam dini!.” Ve bu dinin müntesipleri olan Müslümanlardır!..

Allah, kur-an’ı kerimde İslam ümmetinin müntesiplerini şöyle tarif etmiştir:

İslam ümmeti, vasat (orta, aşırı olmayan) bir ümmettir ki diğer insanlar üzerine, İslam’ın hak din olduğu, üzerinde oldukları yolun, doğru yol olduğu hususunda şahitlik yapanlardır. “Böylece biz sizi, insanlara şahit (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahit olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Kabe’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. (Bakara:143)”

Kur-an ve hadislerde ana hatlarıyla belirlenmiş olan ümmet anlayışı eğer ümmetçilik taassubuna dönüştürülürse (ki şimdi ümmetin içler acısı hali budur) ümmetin bütünlüğünü sağlamak çok zor olur.

İdeolojileştirilmiş bir din/dinlerin tahrif ettiği ve ulus/ulusalcı faşizan mantığa göre şekillendirilmiş Ümmetçiliğin şimdiki haline baktığımızda:

Ümmetin hali değişmiş, ağır bir yenilgi batağına düşmüştür!..

Adeta, Kökleri yenmiş ve gövdesi çürümüş büyük bir ağaca dönüşmüştür!..

Asalet ümmeti, yerinde oturan tembel bir ümmete dönüşmüştür!..

Ümmet, birbirini boğazlayan dağınık gruplar haline getirilmiştir!..

Bir felaketten kurtulurken bir başkasına uğramaktadır!..

Milliyetçilik taassubuna dayalı sentezleştirilmiş dinin ürünü olarak bir ırkın diğer ırkları kabul etmediği, bir düşüncenin, cemaatin, diğerlerine tahammül edemediği, ırkların İslam ümmetinin üstünlüğünü sağlamak yerine sadece kendilerinden olanların ön plana çıkarıldığı, yarıştırıldığı bir ümmetçilik anlayışı zuhur etmiştir. Hal böyle olunca din içerisinde dinler oluşmuş oluşan her bir din anlayışının ümmete bakış açısı da doğal olarak farklılaşmaktadır.

Kur-an ve sünnet eksenli bir ümmet bilincine ulaşmanın tek yolu vardır ideolojileştirilmiş dinin yerine vahiy ve kur-an eksenli bir din anlayışının hâkim kılınmasıdır. Unutmayalım ki, modern ideolojilerin çözüldüğü, tükendiği ve yabancılaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bütün bir insanlık, modern ideolojilerin öngörülerinin gerçekleşmediğini, bu ideolojilerin önyargılarının geçersiz olduğunu, bu ideolojilerin içerisinde yaşayarak öğreniyor. Modern ideolojiler; dengesizlikler, eşitsizlikler, zulümler ve soykırımlarla şekillenen bir dünya doğurdu. Modern ideolojiler, insanlığın, insani/ruhi/manevi/ahlaki ihtiyaçlarına hiçbir yolla cevap vermeleri mümkün olmadı.

Farklı dönemlerde farklı kuşatmaları yaşayan ümmet, modern dönemde de iki yanlıştan birine alternatifsiz olarak mahküm edilmiştir.

1-Allah’ın ve resulünün belirlemiş oldukları anlayış yerine tamamen ütopyaya teslimiyet.

2- Tarih boyunca kendilerini ümmete nispet etmelerine rağmen ulus, ırk, mezhep, bölge, asabiyet gibi hastalıklardan kurtulmadığından.

Günümüzde İslami ideallerle, yaşanan gerçekler arasında, maalesef çok büyük boşluklar bulunmaktadır.

Günümüzde İslâm ümmeti, taassuplardan dolayı kendisini kanıtlayamamaktadır.

Bütün bunlardan dolayı, bugünün dünyasında Müslümanlar için, Müslümanca yaşama özgürlüğü yoktur. İçerisinde yaşadığımız dünyada bireysel anlamda inanma özgürlüğü varsa da; inandığımız değerleri harekete dönüştürme özgürlüğümüz yoktur. Müslümanlar, içerisinde yaşadıkları toplumları İslam toplumlarına dönüştürmeyi başaramıyorlar. Çünkü vahye dayalı İslam kültürü yerine kültürlerin karışması sonucunda ortaya çıkmış olan kültür İslam’ına daha fazla kıymet verdikleri için.

İslam’ın temel kaynağı olan kur-an ve sünnet ümmetin kurtuluşu için şu reçeteyi önermektedirler. Uyanlar şan ve şerefi elde ederler, uymayanlar ise zillet ve zelil bir hayat içerisinde hem birbirlerini boğazlar hem de düşmanlarınca daha rahat sömürülmüş olurlar. “Andolsun, size öyle bir Kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz O’nun içindedir. Hala akıllanmayacak mısınız? (Enbiya:10)”

"...Siz sonuncu ümmetsiniz. Siz ümmetlerin en hayırlısı ve Allah yanında en değerli olanısınız." (Tirmizî, Tefsir Al-i İmran, hadis no: 3004; İbn Mâce, Zühd 34, hadis no: 4288)

Ümmet mi? Ümmetçilik mi? Sorusuna ümmet bilinci içerisinde bulunanlar açısından bundan başka söylenecek söz yoktur: “Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir. (En’am:159)”

“Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslim olanlardan/Müslümanlardan kıl, neslimizden de Sana teslim olan Müslüman bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak Sensin.”(Bakara:128)”

ALINTIDIR..
 
ummeti Çevrimdışı

ummeti

Üye
İslam-TR Üyesi
Siz sevgili kardeşlerim şu gümüzde ümmetin ıslahı ve bir araya gelmesi sizce nasıl mümkündür bu fikir ayrılıklarının aydınlaması hakka bürünmüş batıllardan ayrılması sizlerce nasıl olmalıdır ?
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben şu hadisi gördüm ve baktım düşündüm.."“Ümmetim yanlışta birleşmez (ittifak etmez)” (Hadis)" ümmetin çoğunluğu hep yanlışda demekki o nedenlede asla birleşme olmayacak taki doğrularda buluşuncaya kadar..
 
Üst Ana Sayfa Alt