İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
ÇözüldüVelayet Nedir ? Neden Kafirlere Velayet Verilmez?
Lugat olarak Velayet ; "idare etmek, düzenlemek, yaklaşmak, işini üzerine almak, yardım etmek, sevmek, salâhiyet" gibi anlamlarına gelmektedir. Dinî bir kavram olarak, velîlik, ermişlik, Allah dostu olmak, dostluk, sadakat, başkası üzerinde söz ve tasarruf hakkı manalarını ifade etmektedir.
Fıkıh alanında velâyet, başkası üzerindeki tasarruf ve söz hakkını ifade etmekte olup, başkaları adına onların rıdaları aranmaksızın hukukî işlemde bulunma yetkisi anlamına gelmektedir. Bu yetkiye sahib kimseye velî denir.
Bu manada velâyet genel olarak velâyet-i âmme ve velâyet-i hâssa olarak ikiye ayrılır. Ayrıca bu iki kısımdan biri içerisinde olmakla birlikte, yetki alanına veya konusuna göre de velâyet çeşitli isimler almıştır. Meselâ, velâyet-i cerâim, velâyet-i kazâ, velâyet-i kısas, velâyet-i nikâh, velâyet-i zatiyye bunlardandır.
"Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar." (Bakara 257)
"....Allah, mûminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir." (Nisa 141)
Velâyet-i âmme; umum mallara ve fertlere şamil olan velâyettir. Devlet başkanı, onu temsil eden, onun adına iş gören vali, hâkim gibi genel olarak velâyet hakkına sahib kişilerdir. Velâyet-i hâssa ise, kâsır olan kişinin mâlî ve şahsî işlerini yürütmek üzere, kanunla veya mahkeme kararıyla tayin edilen velînin velâyet hakkını ifade eder. Babanın, dedenin, amcanın velâyeti böyledir. Velâyet-i hâssa, velâyet-i icbâr ve velâyet-i ihtiyar olmak üzere ikiye ayrılır. Velâyet-i icbâr, velâyeti altında bulunan kimsenin rıdasını almadan hakkında tasarrufta bulunma yetkisini, velâyet-i ihtiyâr ise, zorlayıcı olmayan, velâyeti altında bulunan kimsenin rızasıyla onun hakkında tasarrufta bulunabilme yetkisini ifade etmektedir.
Vesâyet sadece malî tasarruflarda söz konusu iken, velâyet kâsırın, yani çocuk, deli, bunak ve diğer mahcûr kişilerin mallarında ve şahsî işlerinde tasarruf yetkisine sahib olmaktır. Velâyette öncelik hakkı babaya aittir. Bundan sonra babanın belirlemiş olduğu vâsî gelir. Daha sonra sırasıyla dede, dedenin belirlediği vasî, hâkim, hâkimin atamış olduğu vâsi gelir.
mecburi durumlarda kısa süreliğine yurtdışından gelmiş kafirleri vasıfsız işlerde hakkını ödiyerek çalıştırmak caizmidir ? evet mecburen aradan alıp çalıştırmak zorunda kalıyoruz işin ayrıntılarınada girmiyeyim bulunduğumuz bölgede müslümanların çalışmadığı türden işlerden bahsediyorum ağır...
Seyfuddin El-Muvahhid - Buhari ve Müslim'den islam Davetçilerine Öğütler VELA ANCAK MÜMİNLEREDİR Amr İbnil As (r.a) şöyle dedi: Rasulullah (s.a.s)den gizli değil açık olarak şöyle buyurduğunu işittim: «Dikkat edin! Ebu fulanın ailesi benim velilerim değillerdir. Benim velim ancak...