Selamun aleykum kardeslerim sizleri yapmis oldugum calismalarima sizlerle paylasmak istiyorum son calismam davetci olmak arzusu olan kardeslerimize hem bir alt yapi olarak hemde diyer kardeslerinde faydalanmasi icin piyasada dolasan aslan var olup ama yanlis anlasilmis konulari kisa ve öz olarak ele adim dogrular Rabbimizden hatallar bizden
selamlarimla
önce iman
yanlis bildigimiz dogrular
1.Ameler niyete göredir.
2.La ilehe illalah deyen cennete girer.
3.Camii camii,dir ayirim olmaz
4.Vatan ugrunda ölen sehitir.
5.Her fasigin arkasinda namaz kilinir .
6. Zalimde olsa Ulul emre itaat fartdir
7.Kible ehli tekvir edilmez.
8.Ölenin arkasindan konusulmaz.
9.Ehveni ser meselesi
10. Sehy,hi olmayanin sehy,hi seytan,dir.
Önsöz
Hamd,ezelden ebede dek yanlizca Allah,a özgüdür.O,nu över ve o,dan peygamber Efendimizi ve onun ehli beytini sagbe efendilerimizi rahmetle kusatmasina dileriz.
Peygamber Efendimiz S:A:V söyle buyurmakta ................Allah,cc Kurani kerimde söyle buyurmakta...................
Bazi kelimeler vardirki -bir cok kimseler tarafindan manasi bilinmeden veya niye binaen söylenmis bilmeden kulanirlar. Bunlardan bagzi kesimler ise kasitli olarak manasini gizlenerek veya saptirillarak kulanilir.Birde müslümanliga kimseye vermezler.
Oysa helle Din gibi kaynagi vahy ve sünnet,e dayanan ilahi nizamla alakali konularda cok daha titiz olunmasi gerekir.Bagzi kisi ve kurumlarin medya v.s gibi cevrelerin kasitli olarak ve bir misyona dayanarak islami kötülemek ve istismar edmek icin yola cikmis olmalari kendilerinin imansiz ve ayni zamanda islam düsmanligina aciktan yapmalari dogaldir cünkü Tagut zihniyetli kisilerin özeligi budur.Ayet..................Ama ihlasla islami baglanip islami geregi gibi yasamak isteyen kisiler ise islam adina kendilerine bir haber geldimi bu müslümandansa kaynak sormak eger fasik (kafir,münafik) haber getirirse arastirmak zorundadir. Ayet..................
Bukadar Kisa bir aciklama yaptiktan sonra günümüzde cok yaygin olupta mahlesef bilerek veya bilmeyerek cogu kisiler tarafindan yanlis kulanilmakta : bir takim hadis, ayet veya fikihi kuralari geregi gibi bilmediklerinden islamin kast etmis oldugu mana ve gaye uygun Anlayamamaktalar. .Bizlerinde bu hatayi ve suistismali görüp bir müslüman olarak emribir maruf nehi anil münker görevine yapmayi kendimize bir borc bildik ve konulari kisa ,oz ve net anlasilir bir sekilde bu kücük risaleyi ele almaya calistik. dogrular Rabbimizden hatalar ise bizdendir.
1.Ameler niyete göredir
Buhâri, Müslim ve Ebu Davud, Hz. Ömer’den naklediyor:
“Ameller (ba؛ka değil) ancak niyetlere gِredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rzas ve honutluklar) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih saylr. Kim de nâil olacaً bir dünya veya nikahlanacaً bir kadndan ِtürü hicret etmise, onun hicreti de hedeflediًi eye gِredir.”
Hadisi serifin söylenis sebebi :Mekke’den Medine’ye herkes Allah için hicret ediyordu. Ancak ismini bilemediًimiz bir sahabi, sevdiًi ـmmü Kays adndaki bir kadn için hicret etmiti.(2) قüphesiz bu zat bir mü’mindi ama, niyet ve düüncesi davranlarnn ِnünde deًildi...
O da bir muhacirdi ama, ـmmü Kays’n muhaciriydi. Ancak Allah için katlanlabilecek bunca meakkate o, bir kadn için katlanmt. فsim zikredilmeden, bu hâdise, Allah Resûlü’nün yukarda zikrettiًimiz mübarek sِzüne mevzu olmutur. Sebebin husûsiyeti, hükmün umûmiyetine mâni deًildir. Onun için bu hadîsin hükmü, umumidir, her ie ve herkese âmildir.
Niyet: azim, kasıt, kesin irade; kalbin bir şeyi bilmesi; kalbin bir şeye karar verip, o işin niçin yapıldığını bilmesi anlamında bir fıkıh terimdir. Çoğulu "niyyât"dır. İslam'da yapılan amellerin değeri niyete göre belirlendiği için, niyetin önemli bir yeri vardır Niyetler hicbirzaman kötü bir ameli iyiye cevirmez yani günaha girmekten kisiyi kurtarmaz.Bu hadisi serifin asil bizleri anlatmak ve vermek istedigi yapilan amelerin hem niyet hemde vasta yönünden ikisininde mesru cerceveler iciersinde oldugunda ister gayeyi ulasilmis olsun isterse gayeyi ulasilamamis olsun demiki niyet iyi ve hakkaniyete uygun demiki hakka ulasmada kulanilan vasta yani aracta uygun kisacasi amelde hakk vastada hakk iste böyle durumlarda hadis bizleri kisinin ameleri sayesinde sevaba ulasacagina bildiriyor
yoksa amel sahih ama vasta gayri mesru demiki senin niyetin iyi o zaman bu hadise göre Allah cc senin niyetine göre verir denilemez .iste bu noktada kisilerin düsmüs oldugu büyük hatta burdadir .malum islamda hicbir zaman iyi niyetle caiz olan bir hedefe caiz olmayan vastayla ulasilamaz.
2.La ilahe illallah diyen kisi cennete girer.
La İlahe İllallah Sözü Ne Zaman Fayda Verir?
“La ilahe illallah” ın fayda verebilmesi için söyleyen kimsenin bu kelimenin manasını bilip, bu mana gereğince amel etmesi gerekir.
Bazı insanlar birtakım naslardan delil getirerek “La ilahe illallah” ın sadece telaffuz edilen bir sözden ibaret olduğunu iddia ediyorlar.ve su hadisi serifleri öne sürüyorlar
“Her kim La ilahe illallah ve enne Muhammedun Rasulullah şehadetini getirirse Allah ona ateşi (Cehennemi) haram eder.” (Buhari, Enbiya: 47; Tefsir: 5/17; Müslim, İman: 46; Tirmizi, Kıyame: 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/436, 5/292.)
Ebu Hureyre Rasulullah (s.a.v.)’tan şöyle buyurdu:
“Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Rasulü olduğuma şehadet ederim. Her kim hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın bu iki kelimeyle Allah’ın huzuruna çıkarsa Cennet’e girer. (Müslim, İman: 10.)
Hadisin söylenis sebebi:Muaz b. Cebel (r.a.) binek üzerinde yolculukta Allah Rasulü’ne (s.a.v.) arkadaşlık ettiğinde Nebi(s.a.v.) ona:
“Ya Muaz!” diye nida etti.
Muaz b. Cebel:
“Buyur Ya Rasulullah! Hazırım” dedi. ve bunun üzerine Peygamber s.av yukaridaki hadisi serifleri buyurdu .Bizler icin önemli olan bu gibi ve buna benzer daha nice nice la ilahe illallah üzerine söylenmis olan hadislerin mana ve gaye ihtibariyle anlayip ona göre hem söyleyip ve söyledigimiz gibide hayatimiza yön vermemiz esastir zira ayerler ,hadislar sabe sözleri v.s bizlerin hayatina yön vermek acisindan bir deger kazanir kisacasi dille söylenen kalbe inecek kalbe inen de pratikte yasanacaktir. simdi gelelim bu ve bu gibi hadisler bizleri bu günümüzde neleri isik tutuyor.
Alimler şöyle demişlerdir.
Bu hadislrde geçen “La ilahe illallah”ı söyleyip ona şehadet etmek, Cehennemden kurtulmayı ve Cennete girmeyi gerektirir. Bu gereklilik ise, söylenen sözün şartlarının hepsinin bir arada bulunması ve onu ortadan kaldıracak bir durumun olmaması halinde geçerli olur. Tevhid kelimesinin şartlarından biri eksik olduğunda veya onu ortadan kaldıracak bir söz ve amel bulunduğunda bu kelime, söyleyenin Cehennemden kurtulmasını ve Cennete girmesini sağlayamaz
Önce bir La ilahe illallah sözünün anlamina görelim.
Allah’ın itaat edilmesi gereken tek varlık olduğuna inanmak, sadece O’nun bildirdiği şeriatı hayat nizamı olarak kabul etmek, O’nun şeriatı dışındaki bütün fikir ve sistemleri reddetmekle başlar İslama girmiş olan bir kişi Sadece Allah’ı ilah olarak kabul etmiş ve ibadetlerin sadece Allah’a yapılması gerektiğine inanmıştır İslama girmekle hüküm verme yetkisinin bir ibadet olduğunu kabul etmiştir Bunu kabul etmeyen kişi Allah’ı tam olarak birlememiş ve tevhid akidesine sahip olamamıştır
İslam’a girebilmek için Tevhidin birinci kısmı İslamın ilk şartı; ‘La İlahe İllallah’ın’ ‘red’ kısmı olan “tağutu red ve inkar” yani ‘La İlahe’ kelimesinin ne manaya geldiğini açıklayalım ki artık bundan sonra inananlar bilerek inansınlar inkar edenler de bilerek inkar etsinler Dikkat edilmesi gerekir ki ‘La İlahe İllallah’ sözü önce Allah’tan başka diğer ilahları reddetmekle başlıyor Müslüman önce Allah’tan başka bütün ilahları reddetmeli ve ilah olarak sadece Allah’ı kabul etmelidir
“La ilahe” dediğin zaman, bütün tağutları red etmiş ve onların ibadet edilmeye hakları olmadığını söylemiş olursun
Bu kelimeyi söyleyen kimse genel olarak şöyle demek istemiştir:
Ey Rabbim! Ben, insanları kendisine ibadet etmeye yani; hükümlerini dinlemeye, kendisine saygı göstermeye, yüceltmeye çağıran tüm sahte ilahları reddediyor ve bunları kabul etmiyorum
Ey Rabbim! Ben Senin mülkünde, Senin dışında kendisini hüküm koyucu gören, Senin hükümlerin dışında hükümler koyan, insanların sözünü dinlediği, kanun ve hükümlerine itaat ettiği, haram ve helallerine, emir ve yasaklarına riayet ettiği hiçbir sahte ilahı tanımıyor; Sana yönelmeyen insanların kanun ve hükümlerini, yasa kitaplarını, uydurdukları sistemlerini, yollarını, yaşam biçimlerini, eğitim, evlenme, boşanma anlayışlarını, kazanma-harcama anlayışlarını, ekonomi anlayışlarını, siyasal yapılanmalarını, hukuklarını, hayat anlayışlarını ve proğramlarını, onların peşine takılıp dediklerini yapan yandaşları müşrikleri de reddediyorum, demektir hayatina buna göre iman eden ve hayatina buna göre yönlendiren kisi yukaridaki hadis ve benzeri hadislerin sumulune girer .
Allah.cc bizleri böyle anlamayi ve yasamayi nasib etsin.amin
3.Camii camidir aralarinda ayirim olmaz
Malum oldugu üzere halkimizin arasinda yaygin olan bir tabir vardir "Camii camidir camii,ler arasinda ayirim olmaz derler." aslinda bu söz dogru ama nasil bir camiler arasinda ayirim olmaz iste burasi cok önemli zira kurani kerim bizleri iki türlü camii olduguna acikliyor biri mescidi Takva (Allah,in ve resulünün rizasina ugun olan mescid türleri) Birde bunun tam zitti olan mescidi dirarlar
simdi kurandan kisaca ayeti kerimeleri görelim.
,,Birde, müminlere zarar vermek, küfrü kuvvetlendirmek, müminler arasina tefrika düsürmek icin bundan evvel Allahü Teala ve Rasulüne savas acan kimseyi beklemek maksadiyla bir Mescid yaptilar. Ve “ biz bu Mescidi ancak iyilik icin bina ettik” diye yemin edeceklerdir. Allahü Teala sehadet eder ki, onlar yeminlerinde yalancidirlar.” (Tevbe/107)
,,(Ey Rasulüm!), orada (Mescidi Dirarda) ebediyyen namaza durma. Ilk günden beri temelleri Takva üzere kurulan Mescid, icerisinde namaza durmana daha layiktir. Orada, günahlardan ve pisliklerden temizlenmeyi seven adamlar vardir. Allah da böyle cok temizlenenleri sever.” (Tevbe/108)
,,O halde dininin binasini, saglam bir temel olan Takva ve Allah rizasi üzerine kurulmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini cökecek bir yarin kenarina kurup da onunla beraber Cehennem atesine yuvarlananmi? Allah zalimler toplulugunu hidayete erdirmez.” (Tevbe/109)
Kisaca Ayetlerin Nüzül sebebine gelince :Münafıklar da Peygamber efendimizin hicreti esnasında Medine’ye gelirken Kubâ’da inşa ettirdikleri Kubâ Mescidi karşısında gösterişli bir mescit yaptırdılar. Buna mescid-i dırar denmiştir.
Münafıklar, Müslümanları bölerek birbirine düşürmek istiyorlardı. Hatta Bizans askerleri Medine’ye gelince, mescide depo ettikleri silahlarla onlara yardım edeceklerdi. Peygamber efendimizin orada namaz kılmasını sağlamakla da, Mescid-i Dırâr’ın mukaddes bir yer olduğu intibaı hasıl olacaktı. Böylece Müslümanlar da namaz kılmaya koşacak ve münafıkların oyununa geleceklerdi. iste bu olaylarin üzerine yukaridaki ayetler geldi.
simdi gelelim bu günkü günümüzdeki mescid takva ve mescidi dirarlarin özeliklerine.
Malumdurki kuran,daki kisalar bizleri zamaninda olmus bir hadiseyi sirf o zamanla kayitli olarak sirf bir ibret olsundiye degil ayni zamandada kiyamete kadar her asirda bunun bir benzerinin olacaginin haberine verirki müslümanlar kendilerine ona göre hareket etsin.ve tavirlarina kurana göre veya sünnete göre koysun.Camii,lerin fonksuyonlarina ve mahiyetine cok iyi anlamamaiz lazimki mscidi dirarla mescidi takva nedir ince farki bilelim zira mescidler yanliz bir namaz kilmayla sinirli yerler degil ayni zamandada insanlar arasi siyasi,sosyal,hukuki,yargi gibi insanlar arasi iliskilerin görüldügü bir devlet merkezidir bunun böyle olduguna peygamberimizin medinedeki islamin devlet yapisina saib oldugu zamanda yapmis oldugu icratlardanda görebiliriz.Iste bunun icin dirki bizlerde islam dinin bir bütün olarak müslümanlari yönlendiren camii,lere gitmemiz lazimdir islamin bir bütün olsuna gelince islam dini 1.iman bölümü yani neleri ret edecegiz neleri kabul ve iman edecegiz. 2. ibadetler ,namaz,oruc gibi ibadetlerin örenilmesi fikih ilmi.3.Hukuk yani insanlar arasi hukuki muemaletler, 4. yargi nerler suc sayilir ve karsiligindaki müeyyide nelerdir.Kisacasi Lailahe illallahin geregi gibi hakkina vererek kisileri yönlendiren camiler yani mescidi takva.iste safimiz burada olmalidir.
Bizleri Allah,in dinine eksik anlatan bilerek kasitli bir sekilde gizleyen demokrat,laik,kemalist rejmi sirin gösterip Taguta kuluga cagiran camilere (mescidi dirar) karsi bir müslüman olarak en azindan oralari terk edip ve oraya gidenleride uyarmayi boynumuzun bir borc oldugunada bilecegiz.cünkü müslüman demek her yönüyle acik bir sekilde safina beli eden kisidir .Nasilki kafirler ,münafiklar ,laikler.Kamalistler yeri gelince acik bir sekilde tavir koyuyorlarse ,sende bir müslüman olarak kendi kimligine en azindan onlar kadar ortaya koymalisin. bilerek veya bilmeyerek bedenle kabeyi dönüp ama kalbinle anitgabirde olanlardan olmayacaksin .cünkü Allah.cc herkezi kimin yolunda gitiyse kime lider edindiyse mahserde onunla hasr edecektir. Ayet........
Ounn icin kimlerin arkasinda namaz kiliyorsun kimleri lider ediniyorsun bunlari iyi bilib ona göre hareket etmelisinki Allah,in rizasina alasin.
4.Vatan ugrunda ölen sehitir.
Şehitlik, İslami bir kavramdır. Bir insanın şehit olabilmesi için öncelikle müslüman olması gerekir. Müslüman olmayan, yada İslam şeriatine karşı olanlar şehit olarak kabul edilmez.
İman eden ve salih amel işleyen, Rabbına teslim olan, Allah kendisinden, kendisi de Rabbından razı olan, Allah için, Allah yolunda ölenlere şehit denir. Bu hükmü de Allah (c.c.) verir ve onu mükafatlandırır. Kuruan ayeti:“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
Yukarida acik bir sekilde görüldügü gibi sehit olmanin ilk sarti müslüman olmaktir ve kelimetullah adina mücadele vermektir yani Allah.cc hayat nizami olan seriat icin iste bunun icin denilmistirki
vatani icin ölen sehitir diye yani vatandan kasit topragin kendisinden ziyade o vatanin üzerinde bulunan egemenlik icindir.yani seriat icin. Ama bugün icin gelin görünki demokrasi,laiklik ,kemalizm v.s ugruna ölen bille sehit ilan ediliyor.Korede amerikan ugruna olenler bile sehit oluyor ve isin aci yönü halkin bircogu buna inaniyor.Aci ama gercek ister polis ister Asker ,jandarma .v.s bu mevkide bulunanlar tagut rejmin bekasina korumak icin rejimin kolluk kuvetleri olduklari icin dolayisiyla kemaliz, ve demokrasi gibi rejimlerin bekciligine yaptillari icin vurulanlar sehit olamazlar aci ama gercek budur kim olursa olsun..sehitlik Allah,in seriat ugruna ölen kisilere verilmis bir makamdir.diyerlerine sehit denilmez belki Kahraman oldu denilebilir.ama sehit asla.
5."Her fasigin arkasinda namaz kilinir ."
Malum ehli sünnetin bir kaidesi vardir "her fasigin arkasinda namaz kilinir " kaidesi bu dogrudur ama nasil iste burasi önemli ama ne yaziki cogu kisiler buna bilmemekte ehli sünnet "her fasigin arkasinda namaz kilinir ," derken arkadanda fasikliga ikiye ayirmis 1.imanda fasiklik 2. Amelde fasiklik. Imanda fasiklik islami kabul etim dedigi halde Allah cc. karsi sirk kosan veya inkar eden .
bugunkü günümzde isse aramizda yaygin olan imanda fasiklik özeligine tasiyan bugünkü Belam tip hocalar yani taguti rejimin istek ve arzulari ölcüsünde islam dinine rejime hic zarar getirmiyecek sekilde halka telkin eden sözüm ona hocalar islamin bir baska ifadesiyle dilsiz seytanlar. Amelde fasik olanlarda islami her yönüyle takva üzere yasamayip ama belam gibi de kimlik ve sahsiyeti olmayan kisilerdirki bunlarin arkasinda kerahetle namaz caizdir. Iste ehli sünnet alimlerimizin fasigin arkasinda namaz olur dedikleri grub budur
6."Zalimde olsa ulul emre itaat farzdir."
Bir baska konuda "zalim olan amirleri itaat farzdir" sözü yaygin olan mevzulardan biridir hatta hoca gibi kisiler tarafindan kürsülerden ve hutbelerden ,sohbetlerde bu hususta isin gercek anlamina mahiyetine girmedn sanki emir nasil olursa olsun kim olursa olsun itaat edilmesi gibi söyleyip bir de sunun gibi hadisleri delil olarak gösterirler örnek: (Emirinizin beğenmediğiniz bir şeyi yaptığını görürseniz, ona sabredin! Çünkü cemaatten bir karış ayrılan, cahiliyyet ölümü ile ölmüş olur.) [Buhari] bu hadiste oldugu gibi tabiki buna benzer daha cokca hadisler vardir. biz konuya fazla uzatmadan digerlerine yazmdik dileyen arastirabilir.Burada asil bizim icin olan böyle hadisler kimler icin söylenmis ve bugünde böyle hadisin sumulüne kimler girer kimler girmez
iste bizim icin önemli olan konunun burasidir.önce konunun iyi anlasilmasi icin bir ayet :
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Bir şey hakkında çekişip anlaşmazlığa düştünüz mü, eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onu hemen Allah'a ve peygamberine arz edin. Bu hem daha hayırlı, hem de netice itibariyle daha güzeldir.” (Nisa: 59)
Ayetin Nüzul Sebebi
İmam Buharî ve başkaları İbn Abbas’tan şu şekilde rivayet etmişlerdir; “Bu ayet Abdullah bin Huzafe bin Kays hakkında inmiştir. Zira Resûlullah (sav) onu bir seriyye üzerinde komutan olarak göndermişti. Arkadaşlarına kızarak ateş yakıp içine girmesini emreder. Arkadaşları ise bu konuda ona itaat etmezler. Bunun için Allah Resûlü’ne müracaat ederler ve bu ayet nazil olur.”
Ayetten Alınması Gereken Dersler
1- Allah'a ve Resûlü’ne kayıtsız şartsız itaat etmek gerekir. Zira onlar güzellikten başka bir şey emretmemişlerdir. “Şu konu aklıma uyuyor, bu konu kafama yatmıyor” denilemez. Çünkü İslâm demek Allah'a ve Resûlü’ne tam teslim olmak demektir. Allah Resûlü mi’raca çıktığı zaman, bütün müşrikler inkâr etmişlerdi. Fakat Ebubekir Sıddîk şöyle haykırdı: “Şayet o söylemişse kesin doğrudur!” Böylece “Sıddîk” rütbesine layık olmuştur ve –bi iznillahi tealâ- ebediyete kadar sıddîk kalacaktır.
2- “Sizden olan (yani hakiki muvahhid Müslüman olan İslâm âlimlerine ve) idarecilere de edin!” Tabii ki onlara Kur’an ve sünnete itaat ettikleri müddetçe itaat edilir. Fakat eğer bizim gibi muvahhid Müslüman olmazlar, Allah’ın kanunlarından hariç kanun yaparlar veya Müslüman oldukları halde toplumu zulme teşvik ederlerse, işte o zaman onlara itaat edilmez. Aksine nasihat edilir. Zira Müslüman bir şahsiyet tek Allah'ın kuludur. Allah ve Resûlü’nden hariç insanlara şartlı itaat eder. Eğer o emir veren âmirler Kur'an ve sünnet ölçüsüne göre emir verirlerse Allah için onlara itaat edilir. Eğer âmirler kendi heva ve nefislerine göre emir verirlerse, bir Müslüman –kim olursa olsun- onlara itaat etmez ve onları körü körüne taklit etmez. Çünkü hakiki Müslümanın dava defterinde kafasını başkalarına kiralamak ve kör taklitçilik gibi bir ahlak bulunmaz. Zira onun Ebedi Komutanı bir hadisinde şöyle der: “Ben arkamda iki şey bıraktım. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe doğru yoldan sapmazsınız. Allah'ın kitabı olan Kur'an ve benim sünnetimdir.” Dolayısıyla Müslüman nereye bakarsa baksın, ne iş yaparsa yapsın her şeye Kur'an ve sünnet penceresinden bakar.
Zaten bu manayı ifade etmek için bu ayette “Allah ve Resûlü’ne itaat edin” denirken “etiu” kelimesi tekrarlanmış, ulu’l-emre itaat öğütlenirken “etiu” kelimesi zikredilmemiştir.
Dikkat ederseniz medrese-yi Muhammediyede yetişmiş olan sahabiler, ayetin nüzul sebebinde geçtiği gibi, komutan olan Abdullah bir Huzafe’ye körü körüne itaat etmemişlerdir. Zaten çağımızın Müslümanları bu mühim noktaya dikkat etselerdi, şimdi bir yere varırlardı.
Bu Ayet Nasıl Tahrif Edildi?
Bazı tâğut takipçileri ve tağutun bazı parasız ırgatları, tâğutî sistemleri ve havarilerini meşru göstermek için, bu mübarek ayeti tahrif ederler. Mesela, muvahhid bir Müslüman bu çağda putperestliği reddedip, şu an Allah'ın kanunlarını saf dışı bırakan çağdaş daru’n-nedvelerde kendine göre kanun vaz’ eden parlamenterler ve onların getirdiği kanunları destekleyip müdafaa edenler için “şirk denizinde yüzen birer müşriktirler” derse hemen hacı-hoca geçinenlerin bazıları; “Bu söylediğin yanlıştır. Vatana ve millete karşı yapılmış büyük bir hıyanettir. Zira Allah (cc) Kur'an-ı Kerim’de ‘Ulu’l-emre itaat edin!’ buyurmuştur” deyip bu ayeti kendi kötü emelleri için istismar etmektedirler. Hatta öyle bir hale gelinmiştir ki her tâğutu tanıtan ve reddeden çağrıcılara karşı bu ayeti kalkan olarak kullanıp muvahhidleri susturmaya çalışırlar. “Efendim, bizim idarecilerimiz Firavun ve Nemrut gibi ‘biz Allah’ız’ deyip Allah'ı inkâr etmiyorlar. Üstelik İslâm’a inanıyorlar. Bazıları namazlarını kılıp, oruç bile tutuyorlar. Hatta bizim parlamentonun kenarında mescid de vardır. Bizim idareciler Kur'an’a inanıp camilerdeki binlerce hocaya her ay maaş verirler. Buna rağmen siz nasıl bizim idarecilerimizi kötüleyip, onlara itaat etmezsiniz? Siz bu düşüncelerinizle cehenneme gidebilirsiniz. Çünkü Müslümanların aleyhindesiniz. Fitne yayıp toplumu idarecilere karşı kışkırtıyorsunuz. Hâlbuki Allah (cc) idarecilere itaat etmeyi üzerinizde vacip kılmıştır” deyip bu ayeti istismar ederler.
Hâlbuki bu ayet -şayet idareciler hakiki Müslüman olup, Allah'ın indirdikleriyle hüküm verirlerse- o zaman muvahhid Müslümanlara onlara itaat etmeyi emreder. Rengine, ırkına ve soyuna bakmaksızın onlara itaati öğütler. Fakat -eğer idareciler Allah'ın istediği gibi Müslüman olmazlar ve Allah'ın şeriatını bir tarafa bırakıp, parlamentolarda demokrasiye göre kanun vaz’ ederlerse- muvahhid Müslümanlar onlara itaat etmek yerine, onları tekfir etmeye mecburdurlar. İşte ayetin hakiki manası budur görüldügü gibi isin asil meselesi iste budur .Allah bizleri hakki hakk olarak gören batilida batil olarak gören furkan ehli müslümanlardan eylesin amin.
7."Kible ehli tekvir edilmez."
Bu konuylada alakali olarak asil konuya girmeden önce üsül olarak önceden islenmis konulari nekardar iyi anlarsak diyer konularda otamatikman cok daha iyi anlariz .Bu konunda iyi anlasilmasinda ."Her fasigin arkasinda namaz kilinir." Konusuna iyi okuyup ve kavradigimizda bu konuda iyi bir sekilde anlariz.konumuza gececek olursak,bu konuda
İslam’ını bozan bir şeyi izhar etmediği veya tekfir edilmesine engel olacak bir manisi bulunduğu sürece, kıble ehlinden olan her iyi ve günahkar kişinin arkasında namaz kılar ve onun cenaze namazını da kılarız. Onlardan hiç birisi hakkında cennetlik veya cehennemlik olduğuna dair kesin bir hüküm vermeyiz. Bunu izhar etmedikleri sürece, onlardan hiç birisi hakkında küfür, şirk veya nifak ile şahitlik etmeyiz.
kafir rejimlerin görevlendirmiş olduğu imamları şöyle değerlendiririz:
Birinci Kısım: Tağutları dost edinenler. Bunlar, tağutların askerleri gibidirler. Onların demokrasilerini meşru görerek, şirklerine yardım eder ve savunurlar. Bu türden olan imamların arkasında namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Onların arkasında namaz kılmaktan nehyediyoruz ve onların arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bu imamlar bizden değil, tağutlardandır. Allahu Teala şöyle buyurur:
“Allah kafirlere, iman edenler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir.4/141 Ayet
İkinci Kısım: Dünyalık elde etmek ve maaş için tağutların kurumlarına velayeten bağlanmamis yani dinin aslindan olan konularda taviz vermeyen amelde fasiklik yapan onlara gelince . Bu kimselerin arkasında kılınan namazı kerahetle caiz olarak görmeyiz. Onların arkasında namaz kılmanın hükmü, fasığın ya da küfre düşürmeyen bid’at ehlinin arkasında namaz kılmanın hükmü gibidir. Bu nedenle biz onların arkasında namaz kılmayı uygun görmemekle beraber, batıl saymayız. Şirk ehlinden uzak olan ve sünnete bağlılığını izhar eden sünnet ve Tevhid ehlinin hakki hic cekinmedn konusanlarin arkasında namaz kılmak bize daha sevimlidir. iste "kible ehli tekvir edilmez ." den murat böyle imamlar ve onlarin arkasindan namaz kilan cemaat,lardir . Hem sonra ameli hakk olan kisininde ilede imanida hakk olacak diye bir kaide yoktur eger öyle olsaydi münafik diye islamda bir tanim olmazdi degilmi? Insanlar 1. hakki konusur hakkin icinde olur bu müslümandir. 2. hakki konusur ama hakkin disindadir bu münafiktir 3. batila konusur batilin icindedir iste buda kafirdir. iste kisaca insanlar bu üc guruptan biridir.
8."Ölünün arkasindan konusulmaz."
Bu konuda malum halk arasinda cok yaygindir ölmüs birisinin alehinde bir konu gündeme gelince hemen "aman sus ölünün arkasindan konusulmaz iyligiyle kötülügüyle olmüs adam O Allaha versin hesabina." denerek karsi tarafi susmasina istenir .Aslinda bu bir yönüyle dogru olmakla beraber ama birde bu isin bir baska yönüder var dir bu konudaki hadisler ise söyledir
Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir Hz Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerifde Peygamberimiz (sav) "Bir arkadaşınız öldüğü zamanonu bırakın, onu gıybet edip ayıplamayın" buyurmuştur(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c IV, s 275)
Abdullah b Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin" buyurmuştur (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c II, s 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c IV, s 275)
Buna göre ölüde görülen iyi ameller söylenebilirse de kötü halleri söylemek caiz değildir Hz Peygamberin kötülüklerinin zikredilmesini yasakladığı ölüler, kâfir, münafık, günahları açıktan işleyen ve Tagut,lardir yani küfür rejimin idarecileri Bu özellikleri taşıyan ölülerin kötülüklerini zikretmekte bir sakınca yoktur Çünkü bu ölülerin kötülükleri arkalarından anılınca müslümanlar bundan ibret alır ve kendilerini onların kötü akıbetinden korumak imkânı bulurlar nitekim kuranda bile tebet süresi malumdur .Bir kisi mesela müslüman olupta kendisi günah isleyip ama bu günahi kendi nefsinde isleyip baskasinada örnek olmayan gibilerin icin söylenmistir bu kelime .Yoks bir kisi düsünün kafir hemde tagut olup Allah,in kanunlarina kaldirip batil kanunlar getirmis kurandaki ,fraun.nemrut ,ebu cehil misali, bunlarin kötülüklerine anlatmak tam tersi müslümanin bir görevidir cünkü bunlar dal ve mudildir yani hem sapan hem saptiran ,hem azan ve azdiranlar kapsam disi tutulmustur hem sonra hadiste "ölüleriniz ,akadassiniz yani sizden olan demek (müslüman) diye gecmededir dikatli olarak okundugunda .Bunun icindirki Ölen vadir arkasindan konusulmaz Ölen verdir arkasindan konusmak sartdir hatta bir müslüman icin bir vecibedir.
9.Ehveni ser nedir?
Bu konudada malum oldugu üzere yine diger konularda oldugu gibi bir daginiklik var yapilan hatalar diger konularda oldugu gibi buradada kendine göstermekte ve yapilan yanlis ameleri mesrulastirma k icin hatalli bir sekilde kulanilmakta .Simdide ehveni ser nedir ve nerelerde gecerlidir kisaca bir görelim .
Bu ifadenin aslı "ehven-i şerreyn" yani, iki kötünün hafif olanı, şeklindedir. Önemli bir fıkıh yani, Islâm hukuku kaidesidir. Islâm hukukuna göre hazırlanan "Mecelle" mize; "ehven-i şerreyn ihtiyar olunur" diye geçmiştir ki, başka ihtimal (alternatif) yoksa ve yapmak zorunda olduğumuz şeyler kötü şeylerse en hafifini seçmek mecburiyetindeyiz, demektir. (Md.29) Aynı zamanda Mecellemizde üç madde daha vardır: Iki fesatla karşılasıldığında hafif olanı yapılır, büyüğünün çaresine bakılır", "Büyük zarar küçük zararla giderilir"; "Genel zararı önlemek için kısmî zarar seçilir" (md. 26,27,28). Bugünkü Türkçe ile aktardığımız bu maddeler Islâm hukuku açısından önemli maddelerdir ve bilinmeleri halinde günlük hayatımızda birçok problemimizi hallederler. Ancak ifadelerden de anlaşılacağı gibi, iki kötüden hafif olanının yapılabilmesi için, hayır olan ihtimal (alternatıf) bulunmaması ve ikisinden birini mutlaka yapmak zorunda kalması şartları vardır. Buna göre; şerlerin yanında bir de hayır varsa veya hayır olmasa bile şerlerin hiç birini yapmadan da olunabiliyorsa şerrin hafif olanı da yapılamaz.
Bu aciklamalardada görüldügü gibi ehveni ser ameli konularda olup ihtikadi konularda gecersizdir bu cok önemli bir inceliktir.bu konuya bilmeyen nice kisiler bugün kalkip sag partilere misal AKP, Sadet Partisi; gibi v.s demokratik partilere oy vermekte ve verilen oyu ehveni ser olarak degerlendirmekte oysa bu cok yanlis ve kisiye dinden cikartip mürted yapar Allah korusun.
Ehveni serde ihtikadi konularda gecerli bir kaide sözkonusu olmus olsaydi o zaman söz konusu olabilirdi ama islamda böyle bir ehveni ser kaidesi yoktur. düsünün bir karsiniza islam degilde ya hiristiyan,lik ya yahudi,lik cikiyor sizde "ne yapalim madem müslüman olamiyoruz bagri hiristiyan olalimda bari hic olmasa yahudilikten bari hic olmasa daha ehven." demeyi benziyor hic böyle bir sey sözkonusu olabilirmi? Bu konunun ne kadar yanlis degerlendirildigine anlatmak icin bir misaldi .Allah bizleri dogrudan ayirmasin .Amin
10.Seyhi olmayanin seyhi seytandir.
Bu sözde malum bilhasa tarikat ehli kisiler tarafindan söylenmektedir. Buradan asil kasit kisilerin iki cihanda yani hem dünya hemde ahiret,te kurtulusa ermesi icin kisilerin tarikat,a girmeleri icin söylenmis bir sözdür,Islamda insanlar ikiye ayrilir bilenler birde bilmeyenler yani alimler ve talebeler. kisi ya bilen yada örenen olacaktir .Buradan haraketle "mademki bilen degilsin o zama bileni tabi olacaksin." kaidesi getrilmistir. Bu dogrudur ,ama burada bilenlerin özelikleri nasil olmasi gerek burasi kisiler tarafindan islamdaki yeri pek aciklanmamakta. cünkü size klavuzluk yapacak kisiden siz önce onun güvenilir ve ehliyetli kisi olduguna bilmenizde bir talebe olarak en dogal hakindir ,onun icin islam da yöneticiler üzerinde bilhasa emanet ve ehliyet konularina cok önem vermistir islam.Bu kisa aciklamdan sonra gelelim asil konumuza asil seyh olmaktan murad kisinin hayatin her alaninda ehiliyet ,tecürbe ilim saibi olub ve bunlari talebelerine veren kisilerdir .Yoksa sirf tarikat,la sinirli bir makam degildir sehy olmak .Seyh olmakt ve o makamda oturmak demek hem kendisi hemde talebelerine su Dört meselede hem kendi eyitmis hemde talebelerine eyiten kisidir sehyler 1. Medrese ilmi burada islam ilmiyle alakali hertürlü ilimleri bilecek tefsir,akait ,fikih, üsül dersleri bunlarala baglantili diger ilimleri kisacasi seriat ilmiyle alakali ilimler yani diyanet konularina. 2. tekke ilmi : Burada ise takvayi örenecek edep,sabur,hilm, öfkeyi kontrol ,ahlak v.s yani bir baska ifadeyle nefse terbiye etmeyi kisaca acikliyacak olursak.3. Kisla :kisladan kasit askeri eyitim kisinin gerektiginde malina .canina ,nesline ,irzina ,topraklarina v.s koruma ,muhafaza etme gibi böyük bir görevide göz ardi etmiyecek bu önemli görevi mükelifiyetide mutlaka yerine getirecektir. 4 Ünverste :buradan murat dünya ilimlerine örenecek ve dünyayi yabanci kalmayacak müslümanlarin,toplumun maslahatina uygun ve gerekli olan her türlü dünya ilminide örenecek örek verecek olursak tip.teknick ,gibi v.s ilim dalari iste böyle bir kisilige saib olub ve mürütlerine böyle eyiten kisiler mürside kamil sayilir .yani kemale ermis lider önder yol gösteren kisi . Böyle seyh,lere canla basla baglanilir ve ölcüde budur .Dininden,sahsindan hic taviz vermeden ayni zamanda din devlet bütünlügüne esas alan Anaya Kuran ,Devlet islam .Kaunun seriat,dir ve olmasi gerekir ve zaruridir diyen bütün bu yukaridaki yazdiklarimizi acik bir sekilde aciklayan herkeze önek olanlar sehydir .Ama seyh gecinip taguta canak tutan hatta onlari ayakta tutmak icin müritlerine cagiri yapan seyh degil tam tersine seytandir.Aman dikat seyh diye seyh postuna oturmus seytanlara baglanmayalim .selamlar.
son söz.
"Yanlis bildigimiz dogrular." adli bu kücük risaleyi herkezin anlayabilecegi sekilde kisa ve öz olarak dile getirmeye calistik .Islam dini malum bir yasam tarzidir insani her alanda bir kimlik verir .
Herseyi kuran,hadis,ve sünnet,te dayanir bunun icindirki her yönüyle ilmi.dir islam onun icindirki islam adina bir sey söylerken ya biliyorsak konusacagiz ve konustugumza yasayacagiz,yada susacagiz.Bilmediklerimize bilenlerden örenecegiz,Ayet.............Islam,da bir Kaide vardir müslüman her seyi bilmek zorunda degildir .Tabiki zaruriyeti diniye dedigimiz konular haric. bunlari mutlaka örenmeliyiz. Ama her konustugundan veya amelinden mesuldür niye cünkü bilincli olarak hür iradesiyle konustu ve amel etti islama nispet etti ve islam.dan olduguna söyledi eger söyledigi ve ameli yanlissa günahkar olur.isabetliyse bilincsiz yapmis olurki buna hattalidir oysa her ilmi konu bilgiye tabidir. Önemli bir Kaide :Islam adina birsey duydugunda hemen ret etme belki dogru olma veya tevile yoruma acik bir konu olabilir . Hemen de kabul etme belki ret etmen gereken bir mesele olabilir. pekeyi ne yapmali önce konuya ehl-i sünnet kaynaklarindan ön yargisiz arastir kendisine güvenilir ilim ehlinin kaynaklarindan ve Allah korkulu Alimlerden sor. son olarakta su asardaki eserleri okumana tavsiye derim
eserler.
Allah.cc bizleri Hakki hakk olarak gösteren ve Hakka tabi olanlardan eylesin Batilada batil olarak görenlerden eyleyip batildan uzaklasan ve korunanlardan eylesin amin.
selamlarimla
önce iman
yanlis bildigimiz dogrular
1.Ameler niyete göredir.
2.La ilehe illalah deyen cennete girer.
3.Camii camii,dir ayirim olmaz
4.Vatan ugrunda ölen sehitir.
5.Her fasigin arkasinda namaz kilinir .
6. Zalimde olsa Ulul emre itaat fartdir
7.Kible ehli tekvir edilmez.
8.Ölenin arkasindan konusulmaz.
9.Ehveni ser meselesi
10. Sehy,hi olmayanin sehy,hi seytan,dir.
Önsöz
Hamd,ezelden ebede dek yanlizca Allah,a özgüdür.O,nu över ve o,dan peygamber Efendimizi ve onun ehli beytini sagbe efendilerimizi rahmetle kusatmasina dileriz.
Peygamber Efendimiz S:A:V söyle buyurmakta ................Allah,cc Kurani kerimde söyle buyurmakta...................
Bazi kelimeler vardirki -bir cok kimseler tarafindan manasi bilinmeden veya niye binaen söylenmis bilmeden kulanirlar. Bunlardan bagzi kesimler ise kasitli olarak manasini gizlenerek veya saptirillarak kulanilir.Birde müslümanliga kimseye vermezler.
Oysa helle Din gibi kaynagi vahy ve sünnet,e dayanan ilahi nizamla alakali konularda cok daha titiz olunmasi gerekir.Bagzi kisi ve kurumlarin medya v.s gibi cevrelerin kasitli olarak ve bir misyona dayanarak islami kötülemek ve istismar edmek icin yola cikmis olmalari kendilerinin imansiz ve ayni zamanda islam düsmanligina aciktan yapmalari dogaldir cünkü Tagut zihniyetli kisilerin özeligi budur.Ayet..................Ama ihlasla islami baglanip islami geregi gibi yasamak isteyen kisiler ise islam adina kendilerine bir haber geldimi bu müslümandansa kaynak sormak eger fasik (kafir,münafik) haber getirirse arastirmak zorundadir. Ayet..................
Bukadar Kisa bir aciklama yaptiktan sonra günümüzde cok yaygin olupta mahlesef bilerek veya bilmeyerek cogu kisiler tarafindan yanlis kulanilmakta : bir takim hadis, ayet veya fikihi kuralari geregi gibi bilmediklerinden islamin kast etmis oldugu mana ve gaye uygun Anlayamamaktalar. .Bizlerinde bu hatayi ve suistismali görüp bir müslüman olarak emribir maruf nehi anil münker görevine yapmayi kendimize bir borc bildik ve konulari kisa ,oz ve net anlasilir bir sekilde bu kücük risaleyi ele almaya calistik. dogrular Rabbimizden hatalar ise bizdendir.
1.Ameler niyete göredir
Buhâri, Müslim ve Ebu Davud, Hz. Ömer’den naklediyor:
“Ameller (ba؛ka değil) ancak niyetlere gِredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rzas ve honutluklar) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih saylr. Kim de nâil olacaً bir dünya veya nikahlanacaً bir kadndan ِtürü hicret etmise, onun hicreti de hedeflediًi eye gِredir.”
Hadisi serifin söylenis sebebi :Mekke’den Medine’ye herkes Allah için hicret ediyordu. Ancak ismini bilemediًimiz bir sahabi, sevdiًi ـmmü Kays adndaki bir kadn için hicret etmiti.(2) قüphesiz bu zat bir mü’mindi ama, niyet ve düüncesi davranlarnn ِnünde deًildi...
O da bir muhacirdi ama, ـmmü Kays’n muhaciriydi. Ancak Allah için katlanlabilecek bunca meakkate o, bir kadn için katlanmt. فsim zikredilmeden, bu hâdise, Allah Resûlü’nün yukarda zikrettiًimiz mübarek sِzüne mevzu olmutur. Sebebin husûsiyeti, hükmün umûmiyetine mâni deًildir. Onun için bu hadîsin hükmü, umumidir, her ie ve herkese âmildir.
Niyet: azim, kasıt, kesin irade; kalbin bir şeyi bilmesi; kalbin bir şeye karar verip, o işin niçin yapıldığını bilmesi anlamında bir fıkıh terimdir. Çoğulu "niyyât"dır. İslam'da yapılan amellerin değeri niyete göre belirlendiği için, niyetin önemli bir yeri vardır Niyetler hicbirzaman kötü bir ameli iyiye cevirmez yani günaha girmekten kisiyi kurtarmaz.Bu hadisi serifin asil bizleri anlatmak ve vermek istedigi yapilan amelerin hem niyet hemde vasta yönünden ikisininde mesru cerceveler iciersinde oldugunda ister gayeyi ulasilmis olsun isterse gayeyi ulasilamamis olsun demiki niyet iyi ve hakkaniyete uygun demiki hakka ulasmada kulanilan vasta yani aracta uygun kisacasi amelde hakk vastada hakk iste böyle durumlarda hadis bizleri kisinin ameleri sayesinde sevaba ulasacagina bildiriyor
yoksa amel sahih ama vasta gayri mesru demiki senin niyetin iyi o zaman bu hadise göre Allah cc senin niyetine göre verir denilemez .iste bu noktada kisilerin düsmüs oldugu büyük hatta burdadir .malum islamda hicbir zaman iyi niyetle caiz olan bir hedefe caiz olmayan vastayla ulasilamaz.
2.La ilahe illallah diyen kisi cennete girer.
La İlahe İllallah Sözü Ne Zaman Fayda Verir?
“La ilahe illallah” ın fayda verebilmesi için söyleyen kimsenin bu kelimenin manasını bilip, bu mana gereğince amel etmesi gerekir.
Bazı insanlar birtakım naslardan delil getirerek “La ilahe illallah” ın sadece telaffuz edilen bir sözden ibaret olduğunu iddia ediyorlar.ve su hadisi serifleri öne sürüyorlar
“Her kim La ilahe illallah ve enne Muhammedun Rasulullah şehadetini getirirse Allah ona ateşi (Cehennemi) haram eder.” (Buhari, Enbiya: 47; Tefsir: 5/17; Müslim, İman: 46; Tirmizi, Kıyame: 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/436, 5/292.)
Ebu Hureyre Rasulullah (s.a.v.)’tan şöyle buyurdu:
“Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Rasulü olduğuma şehadet ederim. Her kim hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın bu iki kelimeyle Allah’ın huzuruna çıkarsa Cennet’e girer. (Müslim, İman: 10.)
Hadisin söylenis sebebi:Muaz b. Cebel (r.a.) binek üzerinde yolculukta Allah Rasulü’ne (s.a.v.) arkadaşlık ettiğinde Nebi(s.a.v.) ona:
“Ya Muaz!” diye nida etti.
Muaz b. Cebel:
“Buyur Ya Rasulullah! Hazırım” dedi. ve bunun üzerine Peygamber s.av yukaridaki hadisi serifleri buyurdu .Bizler icin önemli olan bu gibi ve buna benzer daha nice nice la ilahe illallah üzerine söylenmis olan hadislerin mana ve gaye ihtibariyle anlayip ona göre hem söyleyip ve söyledigimiz gibide hayatimiza yön vermemiz esastir zira ayerler ,hadislar sabe sözleri v.s bizlerin hayatina yön vermek acisindan bir deger kazanir kisacasi dille söylenen kalbe inecek kalbe inen de pratikte yasanacaktir. simdi gelelim bu ve bu gibi hadisler bizleri bu günümüzde neleri isik tutuyor.
Alimler şöyle demişlerdir.
Bu hadislrde geçen “La ilahe illallah”ı söyleyip ona şehadet etmek, Cehennemden kurtulmayı ve Cennete girmeyi gerektirir. Bu gereklilik ise, söylenen sözün şartlarının hepsinin bir arada bulunması ve onu ortadan kaldıracak bir durumun olmaması halinde geçerli olur. Tevhid kelimesinin şartlarından biri eksik olduğunda veya onu ortadan kaldıracak bir söz ve amel bulunduğunda bu kelime, söyleyenin Cehennemden kurtulmasını ve Cennete girmesini sağlayamaz
Önce bir La ilahe illallah sözünün anlamina görelim.
Allah’ın itaat edilmesi gereken tek varlık olduğuna inanmak, sadece O’nun bildirdiği şeriatı hayat nizamı olarak kabul etmek, O’nun şeriatı dışındaki bütün fikir ve sistemleri reddetmekle başlar İslama girmiş olan bir kişi Sadece Allah’ı ilah olarak kabul etmiş ve ibadetlerin sadece Allah’a yapılması gerektiğine inanmıştır İslama girmekle hüküm verme yetkisinin bir ibadet olduğunu kabul etmiştir Bunu kabul etmeyen kişi Allah’ı tam olarak birlememiş ve tevhid akidesine sahip olamamıştır
İslam’a girebilmek için Tevhidin birinci kısmı İslamın ilk şartı; ‘La İlahe İllallah’ın’ ‘red’ kısmı olan “tağutu red ve inkar” yani ‘La İlahe’ kelimesinin ne manaya geldiğini açıklayalım ki artık bundan sonra inananlar bilerek inansınlar inkar edenler de bilerek inkar etsinler Dikkat edilmesi gerekir ki ‘La İlahe İllallah’ sözü önce Allah’tan başka diğer ilahları reddetmekle başlıyor Müslüman önce Allah’tan başka bütün ilahları reddetmeli ve ilah olarak sadece Allah’ı kabul etmelidir
“La ilahe” dediğin zaman, bütün tağutları red etmiş ve onların ibadet edilmeye hakları olmadığını söylemiş olursun
Bu kelimeyi söyleyen kimse genel olarak şöyle demek istemiştir:
Ey Rabbim! Ben, insanları kendisine ibadet etmeye yani; hükümlerini dinlemeye, kendisine saygı göstermeye, yüceltmeye çağıran tüm sahte ilahları reddediyor ve bunları kabul etmiyorum
Ey Rabbim! Ben Senin mülkünde, Senin dışında kendisini hüküm koyucu gören, Senin hükümlerin dışında hükümler koyan, insanların sözünü dinlediği, kanun ve hükümlerine itaat ettiği, haram ve helallerine, emir ve yasaklarına riayet ettiği hiçbir sahte ilahı tanımıyor; Sana yönelmeyen insanların kanun ve hükümlerini, yasa kitaplarını, uydurdukları sistemlerini, yollarını, yaşam biçimlerini, eğitim, evlenme, boşanma anlayışlarını, kazanma-harcama anlayışlarını, ekonomi anlayışlarını, siyasal yapılanmalarını, hukuklarını, hayat anlayışlarını ve proğramlarını, onların peşine takılıp dediklerini yapan yandaşları müşrikleri de reddediyorum, demektir hayatina buna göre iman eden ve hayatina buna göre yönlendiren kisi yukaridaki hadis ve benzeri hadislerin sumulune girer .
Allah.cc bizleri böyle anlamayi ve yasamayi nasib etsin.amin
3.Camii camidir aralarinda ayirim olmaz
Malum oldugu üzere halkimizin arasinda yaygin olan bir tabir vardir "Camii camidir camii,ler arasinda ayirim olmaz derler." aslinda bu söz dogru ama nasil bir camiler arasinda ayirim olmaz iste burasi cok önemli zira kurani kerim bizleri iki türlü camii olduguna acikliyor biri mescidi Takva (Allah,in ve resulünün rizasina ugun olan mescid türleri) Birde bunun tam zitti olan mescidi dirarlar
simdi kurandan kisaca ayeti kerimeleri görelim.
,,Birde, müminlere zarar vermek, küfrü kuvvetlendirmek, müminler arasina tefrika düsürmek icin bundan evvel Allahü Teala ve Rasulüne savas acan kimseyi beklemek maksadiyla bir Mescid yaptilar. Ve “ biz bu Mescidi ancak iyilik icin bina ettik” diye yemin edeceklerdir. Allahü Teala sehadet eder ki, onlar yeminlerinde yalancidirlar.” (Tevbe/107)
,,(Ey Rasulüm!), orada (Mescidi Dirarda) ebediyyen namaza durma. Ilk günden beri temelleri Takva üzere kurulan Mescid, icerisinde namaza durmana daha layiktir. Orada, günahlardan ve pisliklerden temizlenmeyi seven adamlar vardir. Allah da böyle cok temizlenenleri sever.” (Tevbe/108)
,,O halde dininin binasini, saglam bir temel olan Takva ve Allah rizasi üzerine kurulmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini cökecek bir yarin kenarina kurup da onunla beraber Cehennem atesine yuvarlananmi? Allah zalimler toplulugunu hidayete erdirmez.” (Tevbe/109)
Kisaca Ayetlerin Nüzül sebebine gelince :Münafıklar da Peygamber efendimizin hicreti esnasında Medine’ye gelirken Kubâ’da inşa ettirdikleri Kubâ Mescidi karşısında gösterişli bir mescit yaptırdılar. Buna mescid-i dırar denmiştir.
Münafıklar, Müslümanları bölerek birbirine düşürmek istiyorlardı. Hatta Bizans askerleri Medine’ye gelince, mescide depo ettikleri silahlarla onlara yardım edeceklerdi. Peygamber efendimizin orada namaz kılmasını sağlamakla da, Mescid-i Dırâr’ın mukaddes bir yer olduğu intibaı hasıl olacaktı. Böylece Müslümanlar da namaz kılmaya koşacak ve münafıkların oyununa geleceklerdi. iste bu olaylarin üzerine yukaridaki ayetler geldi.
simdi gelelim bu günkü günümüzdeki mescid takva ve mescidi dirarlarin özeliklerine.
Malumdurki kuran,daki kisalar bizleri zamaninda olmus bir hadiseyi sirf o zamanla kayitli olarak sirf bir ibret olsundiye degil ayni zamandada kiyamete kadar her asirda bunun bir benzerinin olacaginin haberine verirki müslümanlar kendilerine ona göre hareket etsin.ve tavirlarina kurana göre veya sünnete göre koysun.Camii,lerin fonksuyonlarina ve mahiyetine cok iyi anlamamaiz lazimki mscidi dirarla mescidi takva nedir ince farki bilelim zira mescidler yanliz bir namaz kilmayla sinirli yerler degil ayni zamandada insanlar arasi siyasi,sosyal,hukuki,yargi gibi insanlar arasi iliskilerin görüldügü bir devlet merkezidir bunun böyle olduguna peygamberimizin medinedeki islamin devlet yapisina saib oldugu zamanda yapmis oldugu icratlardanda görebiliriz.Iste bunun icin dirki bizlerde islam dinin bir bütün olarak müslümanlari yönlendiren camii,lere gitmemiz lazimdir islamin bir bütün olsuna gelince islam dini 1.iman bölümü yani neleri ret edecegiz neleri kabul ve iman edecegiz. 2. ibadetler ,namaz,oruc gibi ibadetlerin örenilmesi fikih ilmi.3.Hukuk yani insanlar arasi hukuki muemaletler, 4. yargi nerler suc sayilir ve karsiligindaki müeyyide nelerdir.Kisacasi Lailahe illallahin geregi gibi hakkina vererek kisileri yönlendiren camiler yani mescidi takva.iste safimiz burada olmalidir.
Bizleri Allah,in dinine eksik anlatan bilerek kasitli bir sekilde gizleyen demokrat,laik,kemalist rejmi sirin gösterip Taguta kuluga cagiran camilere (mescidi dirar) karsi bir müslüman olarak en azindan oralari terk edip ve oraya gidenleride uyarmayi boynumuzun bir borc oldugunada bilecegiz.cünkü müslüman demek her yönüyle acik bir sekilde safina beli eden kisidir .Nasilki kafirler ,münafiklar ,laikler.Kamalistler yeri gelince acik bir sekilde tavir koyuyorlarse ,sende bir müslüman olarak kendi kimligine en azindan onlar kadar ortaya koymalisin. bilerek veya bilmeyerek bedenle kabeyi dönüp ama kalbinle anitgabirde olanlardan olmayacaksin .cünkü Allah.cc herkezi kimin yolunda gitiyse kime lider edindiyse mahserde onunla hasr edecektir. Ayet........
Ounn icin kimlerin arkasinda namaz kiliyorsun kimleri lider ediniyorsun bunlari iyi bilib ona göre hareket etmelisinki Allah,in rizasina alasin.
4.Vatan ugrunda ölen sehitir.
Şehitlik, İslami bir kavramdır. Bir insanın şehit olabilmesi için öncelikle müslüman olması gerekir. Müslüman olmayan, yada İslam şeriatine karşı olanlar şehit olarak kabul edilmez.
İman eden ve salih amel işleyen, Rabbına teslim olan, Allah kendisinden, kendisi de Rabbından razı olan, Allah için, Allah yolunda ölenlere şehit denir. Bu hükmü de Allah (c.c.) verir ve onu mükafatlandırır. Kuruan ayeti:“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
Yukarida acik bir sekilde görüldügü gibi sehit olmanin ilk sarti müslüman olmaktir ve kelimetullah adina mücadele vermektir yani Allah.cc hayat nizami olan seriat icin iste bunun icin denilmistirki
vatani icin ölen sehitir diye yani vatandan kasit topragin kendisinden ziyade o vatanin üzerinde bulunan egemenlik icindir.yani seriat icin. Ama bugün icin gelin görünki demokrasi,laiklik ,kemalizm v.s ugruna ölen bille sehit ilan ediliyor.Korede amerikan ugruna olenler bile sehit oluyor ve isin aci yönü halkin bircogu buna inaniyor.Aci ama gercek ister polis ister Asker ,jandarma .v.s bu mevkide bulunanlar tagut rejmin bekasina korumak icin rejimin kolluk kuvetleri olduklari icin dolayisiyla kemaliz, ve demokrasi gibi rejimlerin bekciligine yaptillari icin vurulanlar sehit olamazlar aci ama gercek budur kim olursa olsun..sehitlik Allah,in seriat ugruna ölen kisilere verilmis bir makamdir.diyerlerine sehit denilmez belki Kahraman oldu denilebilir.ama sehit asla.
5."Her fasigin arkasinda namaz kilinir ."
Malum ehli sünnetin bir kaidesi vardir "her fasigin arkasinda namaz kilinir " kaidesi bu dogrudur ama nasil iste burasi önemli ama ne yaziki cogu kisiler buna bilmemekte ehli sünnet "her fasigin arkasinda namaz kilinir ," derken arkadanda fasikliga ikiye ayirmis 1.imanda fasiklik 2. Amelde fasiklik. Imanda fasiklik islami kabul etim dedigi halde Allah cc. karsi sirk kosan veya inkar eden .
bugunkü günümzde isse aramizda yaygin olan imanda fasiklik özeligine tasiyan bugünkü Belam tip hocalar yani taguti rejimin istek ve arzulari ölcüsünde islam dinine rejime hic zarar getirmiyecek sekilde halka telkin eden sözüm ona hocalar islamin bir baska ifadesiyle dilsiz seytanlar. Amelde fasik olanlarda islami her yönüyle takva üzere yasamayip ama belam gibi de kimlik ve sahsiyeti olmayan kisilerdirki bunlarin arkasinda kerahetle namaz caizdir. Iste ehli sünnet alimlerimizin fasigin arkasinda namaz olur dedikleri grub budur
6."Zalimde olsa ulul emre itaat farzdir."
Bir baska konuda "zalim olan amirleri itaat farzdir" sözü yaygin olan mevzulardan biridir hatta hoca gibi kisiler tarafindan kürsülerden ve hutbelerden ,sohbetlerde bu hususta isin gercek anlamina mahiyetine girmedn sanki emir nasil olursa olsun kim olursa olsun itaat edilmesi gibi söyleyip bir de sunun gibi hadisleri delil olarak gösterirler örnek: (Emirinizin beğenmediğiniz bir şeyi yaptığını görürseniz, ona sabredin! Çünkü cemaatten bir karış ayrılan, cahiliyyet ölümü ile ölmüş olur.) [Buhari] bu hadiste oldugu gibi tabiki buna benzer daha cokca hadisler vardir. biz konuya fazla uzatmadan digerlerine yazmdik dileyen arastirabilir.Burada asil bizim icin olan böyle hadisler kimler icin söylenmis ve bugünde böyle hadisin sumulüne kimler girer kimler girmez
iste bizim icin önemli olan konunun burasidir.önce konunun iyi anlasilmasi icin bir ayet :
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Bir şey hakkında çekişip anlaşmazlığa düştünüz mü, eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onu hemen Allah'a ve peygamberine arz edin. Bu hem daha hayırlı, hem de netice itibariyle daha güzeldir.” (Nisa: 59)
Ayetin Nüzul Sebebi
İmam Buharî ve başkaları İbn Abbas’tan şu şekilde rivayet etmişlerdir; “Bu ayet Abdullah bin Huzafe bin Kays hakkında inmiştir. Zira Resûlullah (sav) onu bir seriyye üzerinde komutan olarak göndermişti. Arkadaşlarına kızarak ateş yakıp içine girmesini emreder. Arkadaşları ise bu konuda ona itaat etmezler. Bunun için Allah Resûlü’ne müracaat ederler ve bu ayet nazil olur.”
Ayetten Alınması Gereken Dersler
1- Allah'a ve Resûlü’ne kayıtsız şartsız itaat etmek gerekir. Zira onlar güzellikten başka bir şey emretmemişlerdir. “Şu konu aklıma uyuyor, bu konu kafama yatmıyor” denilemez. Çünkü İslâm demek Allah'a ve Resûlü’ne tam teslim olmak demektir. Allah Resûlü mi’raca çıktığı zaman, bütün müşrikler inkâr etmişlerdi. Fakat Ebubekir Sıddîk şöyle haykırdı: “Şayet o söylemişse kesin doğrudur!” Böylece “Sıddîk” rütbesine layık olmuştur ve –bi iznillahi tealâ- ebediyete kadar sıddîk kalacaktır.
2- “Sizden olan (yani hakiki muvahhid Müslüman olan İslâm âlimlerine ve) idarecilere de edin!” Tabii ki onlara Kur’an ve sünnete itaat ettikleri müddetçe itaat edilir. Fakat eğer bizim gibi muvahhid Müslüman olmazlar, Allah’ın kanunlarından hariç kanun yaparlar veya Müslüman oldukları halde toplumu zulme teşvik ederlerse, işte o zaman onlara itaat edilmez. Aksine nasihat edilir. Zira Müslüman bir şahsiyet tek Allah'ın kuludur. Allah ve Resûlü’nden hariç insanlara şartlı itaat eder. Eğer o emir veren âmirler Kur'an ve sünnet ölçüsüne göre emir verirlerse Allah için onlara itaat edilir. Eğer âmirler kendi heva ve nefislerine göre emir verirlerse, bir Müslüman –kim olursa olsun- onlara itaat etmez ve onları körü körüne taklit etmez. Çünkü hakiki Müslümanın dava defterinde kafasını başkalarına kiralamak ve kör taklitçilik gibi bir ahlak bulunmaz. Zira onun Ebedi Komutanı bir hadisinde şöyle der: “Ben arkamda iki şey bıraktım. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe doğru yoldan sapmazsınız. Allah'ın kitabı olan Kur'an ve benim sünnetimdir.” Dolayısıyla Müslüman nereye bakarsa baksın, ne iş yaparsa yapsın her şeye Kur'an ve sünnet penceresinden bakar.
Zaten bu manayı ifade etmek için bu ayette “Allah ve Resûlü’ne itaat edin” denirken “etiu” kelimesi tekrarlanmış, ulu’l-emre itaat öğütlenirken “etiu” kelimesi zikredilmemiştir.
Dikkat ederseniz medrese-yi Muhammediyede yetişmiş olan sahabiler, ayetin nüzul sebebinde geçtiği gibi, komutan olan Abdullah bir Huzafe’ye körü körüne itaat etmemişlerdir. Zaten çağımızın Müslümanları bu mühim noktaya dikkat etselerdi, şimdi bir yere varırlardı.
Bu Ayet Nasıl Tahrif Edildi?
Bazı tâğut takipçileri ve tağutun bazı parasız ırgatları, tâğutî sistemleri ve havarilerini meşru göstermek için, bu mübarek ayeti tahrif ederler. Mesela, muvahhid bir Müslüman bu çağda putperestliği reddedip, şu an Allah'ın kanunlarını saf dışı bırakan çağdaş daru’n-nedvelerde kendine göre kanun vaz’ eden parlamenterler ve onların getirdiği kanunları destekleyip müdafaa edenler için “şirk denizinde yüzen birer müşriktirler” derse hemen hacı-hoca geçinenlerin bazıları; “Bu söylediğin yanlıştır. Vatana ve millete karşı yapılmış büyük bir hıyanettir. Zira Allah (cc) Kur'an-ı Kerim’de ‘Ulu’l-emre itaat edin!’ buyurmuştur” deyip bu ayeti kendi kötü emelleri için istismar etmektedirler. Hatta öyle bir hale gelinmiştir ki her tâğutu tanıtan ve reddeden çağrıcılara karşı bu ayeti kalkan olarak kullanıp muvahhidleri susturmaya çalışırlar. “Efendim, bizim idarecilerimiz Firavun ve Nemrut gibi ‘biz Allah’ız’ deyip Allah'ı inkâr etmiyorlar. Üstelik İslâm’a inanıyorlar. Bazıları namazlarını kılıp, oruç bile tutuyorlar. Hatta bizim parlamentonun kenarında mescid de vardır. Bizim idareciler Kur'an’a inanıp camilerdeki binlerce hocaya her ay maaş verirler. Buna rağmen siz nasıl bizim idarecilerimizi kötüleyip, onlara itaat etmezsiniz? Siz bu düşüncelerinizle cehenneme gidebilirsiniz. Çünkü Müslümanların aleyhindesiniz. Fitne yayıp toplumu idarecilere karşı kışkırtıyorsunuz. Hâlbuki Allah (cc) idarecilere itaat etmeyi üzerinizde vacip kılmıştır” deyip bu ayeti istismar ederler.
Hâlbuki bu ayet -şayet idareciler hakiki Müslüman olup, Allah'ın indirdikleriyle hüküm verirlerse- o zaman muvahhid Müslümanlara onlara itaat etmeyi emreder. Rengine, ırkına ve soyuna bakmaksızın onlara itaati öğütler. Fakat -eğer idareciler Allah'ın istediği gibi Müslüman olmazlar ve Allah'ın şeriatını bir tarafa bırakıp, parlamentolarda demokrasiye göre kanun vaz’ ederlerse- muvahhid Müslümanlar onlara itaat etmek yerine, onları tekfir etmeye mecburdurlar. İşte ayetin hakiki manası budur görüldügü gibi isin asil meselesi iste budur .Allah bizleri hakki hakk olarak gören batilida batil olarak gören furkan ehli müslümanlardan eylesin amin.
7."Kible ehli tekvir edilmez."
Bu konuylada alakali olarak asil konuya girmeden önce üsül olarak önceden islenmis konulari nekardar iyi anlarsak diyer konularda otamatikman cok daha iyi anlariz .Bu konunda iyi anlasilmasinda ."Her fasigin arkasinda namaz kilinir." Konusuna iyi okuyup ve kavradigimizda bu konuda iyi bir sekilde anlariz.konumuza gececek olursak,bu konuda
İslam’ını bozan bir şeyi izhar etmediği veya tekfir edilmesine engel olacak bir manisi bulunduğu sürece, kıble ehlinden olan her iyi ve günahkar kişinin arkasında namaz kılar ve onun cenaze namazını da kılarız. Onlardan hiç birisi hakkında cennetlik veya cehennemlik olduğuna dair kesin bir hüküm vermeyiz. Bunu izhar etmedikleri sürece, onlardan hiç birisi hakkında küfür, şirk veya nifak ile şahitlik etmeyiz.
kafir rejimlerin görevlendirmiş olduğu imamları şöyle değerlendiririz:
Birinci Kısım: Tağutları dost edinenler. Bunlar, tağutların askerleri gibidirler. Onların demokrasilerini meşru görerek, şirklerine yardım eder ve savunurlar. Bu türden olan imamların arkasında namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Onların arkasında namaz kılmaktan nehyediyoruz ve onların arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bu imamlar bizden değil, tağutlardandır. Allahu Teala şöyle buyurur:
“Allah kafirlere, iman edenler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir.4/141 Ayet
İkinci Kısım: Dünyalık elde etmek ve maaş için tağutların kurumlarına velayeten bağlanmamis yani dinin aslindan olan konularda taviz vermeyen amelde fasiklik yapan onlara gelince . Bu kimselerin arkasında kılınan namazı kerahetle caiz olarak görmeyiz. Onların arkasında namaz kılmanın hükmü, fasığın ya da küfre düşürmeyen bid’at ehlinin arkasında namaz kılmanın hükmü gibidir. Bu nedenle biz onların arkasında namaz kılmayı uygun görmemekle beraber, batıl saymayız. Şirk ehlinden uzak olan ve sünnete bağlılığını izhar eden sünnet ve Tevhid ehlinin hakki hic cekinmedn konusanlarin arkasında namaz kılmak bize daha sevimlidir. iste "kible ehli tekvir edilmez ." den murat böyle imamlar ve onlarin arkasindan namaz kilan cemaat,lardir . Hem sonra ameli hakk olan kisininde ilede imanida hakk olacak diye bir kaide yoktur eger öyle olsaydi münafik diye islamda bir tanim olmazdi degilmi? Insanlar 1. hakki konusur hakkin icinde olur bu müslümandir. 2. hakki konusur ama hakkin disindadir bu münafiktir 3. batila konusur batilin icindedir iste buda kafirdir. iste kisaca insanlar bu üc guruptan biridir.
8."Ölünün arkasindan konusulmaz."
Bu konuda malum halk arasinda cok yaygindir ölmüs birisinin alehinde bir konu gündeme gelince hemen "aman sus ölünün arkasindan konusulmaz iyligiyle kötülügüyle olmüs adam O Allaha versin hesabina." denerek karsi tarafi susmasina istenir .Aslinda bu bir yönüyle dogru olmakla beraber ama birde bu isin bir baska yönüder var dir bu konudaki hadisler ise söyledir
Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir Hz Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerifde Peygamberimiz (sav) "Bir arkadaşınız öldüğü zamanonu bırakın, onu gıybet edip ayıplamayın" buyurmuştur(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c IV, s 275)
Abdullah b Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin" buyurmuştur (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c II, s 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c IV, s 275)
Buna göre ölüde görülen iyi ameller söylenebilirse de kötü halleri söylemek caiz değildir Hz Peygamberin kötülüklerinin zikredilmesini yasakladığı ölüler, kâfir, münafık, günahları açıktan işleyen ve Tagut,lardir yani küfür rejimin idarecileri Bu özellikleri taşıyan ölülerin kötülüklerini zikretmekte bir sakınca yoktur Çünkü bu ölülerin kötülükleri arkalarından anılınca müslümanlar bundan ibret alır ve kendilerini onların kötü akıbetinden korumak imkânı bulurlar nitekim kuranda bile tebet süresi malumdur .Bir kisi mesela müslüman olupta kendisi günah isleyip ama bu günahi kendi nefsinde isleyip baskasinada örnek olmayan gibilerin icin söylenmistir bu kelime .Yoks bir kisi düsünün kafir hemde tagut olup Allah,in kanunlarina kaldirip batil kanunlar getirmis kurandaki ,fraun.nemrut ,ebu cehil misali, bunlarin kötülüklerine anlatmak tam tersi müslümanin bir görevidir cünkü bunlar dal ve mudildir yani hem sapan hem saptiran ,hem azan ve azdiranlar kapsam disi tutulmustur hem sonra hadiste "ölüleriniz ,akadassiniz yani sizden olan demek (müslüman) diye gecmededir dikatli olarak okundugunda .Bunun icindirki Ölen vadir arkasindan konusulmaz Ölen verdir arkasindan konusmak sartdir hatta bir müslüman icin bir vecibedir.
9.Ehveni ser nedir?
Bu konudada malum oldugu üzere yine diger konularda oldugu gibi bir daginiklik var yapilan hatalar diger konularda oldugu gibi buradada kendine göstermekte ve yapilan yanlis ameleri mesrulastirma k icin hatalli bir sekilde kulanilmakta .Simdide ehveni ser nedir ve nerelerde gecerlidir kisaca bir görelim .
Bu ifadenin aslı "ehven-i şerreyn" yani, iki kötünün hafif olanı, şeklindedir. Önemli bir fıkıh yani, Islâm hukuku kaidesidir. Islâm hukukuna göre hazırlanan "Mecelle" mize; "ehven-i şerreyn ihtiyar olunur" diye geçmiştir ki, başka ihtimal (alternatif) yoksa ve yapmak zorunda olduğumuz şeyler kötü şeylerse en hafifini seçmek mecburiyetindeyiz, demektir. (Md.29) Aynı zamanda Mecellemizde üç madde daha vardır: Iki fesatla karşılasıldığında hafif olanı yapılır, büyüğünün çaresine bakılır", "Büyük zarar küçük zararla giderilir"; "Genel zararı önlemek için kısmî zarar seçilir" (md. 26,27,28). Bugünkü Türkçe ile aktardığımız bu maddeler Islâm hukuku açısından önemli maddelerdir ve bilinmeleri halinde günlük hayatımızda birçok problemimizi hallederler. Ancak ifadelerden de anlaşılacağı gibi, iki kötüden hafif olanının yapılabilmesi için, hayır olan ihtimal (alternatıf) bulunmaması ve ikisinden birini mutlaka yapmak zorunda kalması şartları vardır. Buna göre; şerlerin yanında bir de hayır varsa veya hayır olmasa bile şerlerin hiç birini yapmadan da olunabiliyorsa şerrin hafif olanı da yapılamaz.
Bu aciklamalardada görüldügü gibi ehveni ser ameli konularda olup ihtikadi konularda gecersizdir bu cok önemli bir inceliktir.bu konuya bilmeyen nice kisiler bugün kalkip sag partilere misal AKP, Sadet Partisi; gibi v.s demokratik partilere oy vermekte ve verilen oyu ehveni ser olarak degerlendirmekte oysa bu cok yanlis ve kisiye dinden cikartip mürted yapar Allah korusun.
Ehveni serde ihtikadi konularda gecerli bir kaide sözkonusu olmus olsaydi o zaman söz konusu olabilirdi ama islamda böyle bir ehveni ser kaidesi yoktur. düsünün bir karsiniza islam degilde ya hiristiyan,lik ya yahudi,lik cikiyor sizde "ne yapalim madem müslüman olamiyoruz bagri hiristiyan olalimda bari hic olmasa yahudilikten bari hic olmasa daha ehven." demeyi benziyor hic böyle bir sey sözkonusu olabilirmi? Bu konunun ne kadar yanlis degerlendirildigine anlatmak icin bir misaldi .Allah bizleri dogrudan ayirmasin .Amin
10.Seyhi olmayanin seyhi seytandir.
Bu sözde malum bilhasa tarikat ehli kisiler tarafindan söylenmektedir. Buradan asil kasit kisilerin iki cihanda yani hem dünya hemde ahiret,te kurtulusa ermesi icin kisilerin tarikat,a girmeleri icin söylenmis bir sözdür,Islamda insanlar ikiye ayrilir bilenler birde bilmeyenler yani alimler ve talebeler. kisi ya bilen yada örenen olacaktir .Buradan haraketle "mademki bilen degilsin o zama bileni tabi olacaksin." kaidesi getrilmistir. Bu dogrudur ,ama burada bilenlerin özelikleri nasil olmasi gerek burasi kisiler tarafindan islamdaki yeri pek aciklanmamakta. cünkü size klavuzluk yapacak kisiden siz önce onun güvenilir ve ehliyetli kisi olduguna bilmenizde bir talebe olarak en dogal hakindir ,onun icin islam da yöneticiler üzerinde bilhasa emanet ve ehliyet konularina cok önem vermistir islam.Bu kisa aciklamdan sonra gelelim asil konumuza asil seyh olmaktan murad kisinin hayatin her alaninda ehiliyet ,tecürbe ilim saibi olub ve bunlari talebelerine veren kisilerdir .Yoksa sirf tarikat,la sinirli bir makam degildir sehy olmak .Seyh olmakt ve o makamda oturmak demek hem kendisi hemde talebelerine su Dört meselede hem kendi eyitmis hemde talebelerine eyiten kisidir sehyler 1. Medrese ilmi burada islam ilmiyle alakali hertürlü ilimleri bilecek tefsir,akait ,fikih, üsül dersleri bunlarala baglantili diger ilimleri kisacasi seriat ilmiyle alakali ilimler yani diyanet konularina. 2. tekke ilmi : Burada ise takvayi örenecek edep,sabur,hilm, öfkeyi kontrol ,ahlak v.s yani bir baska ifadeyle nefse terbiye etmeyi kisaca acikliyacak olursak.3. Kisla :kisladan kasit askeri eyitim kisinin gerektiginde malina .canina ,nesline ,irzina ,topraklarina v.s koruma ,muhafaza etme gibi böyük bir görevide göz ardi etmiyecek bu önemli görevi mükelifiyetide mutlaka yerine getirecektir. 4 Ünverste :buradan murat dünya ilimlerine örenecek ve dünyayi yabanci kalmayacak müslümanlarin,toplumun maslahatina uygun ve gerekli olan her türlü dünya ilminide örenecek örek verecek olursak tip.teknick ,gibi v.s ilim dalari iste böyle bir kisilige saib olub ve mürütlerine böyle eyiten kisiler mürside kamil sayilir .yani kemale ermis lider önder yol gösteren kisi . Böyle seyh,lere canla basla baglanilir ve ölcüde budur .Dininden,sahsindan hic taviz vermeden ayni zamanda din devlet bütünlügüne esas alan Anaya Kuran ,Devlet islam .Kaunun seriat,dir ve olmasi gerekir ve zaruridir diyen bütün bu yukaridaki yazdiklarimizi acik bir sekilde aciklayan herkeze önek olanlar sehydir .Ama seyh gecinip taguta canak tutan hatta onlari ayakta tutmak icin müritlerine cagiri yapan seyh degil tam tersine seytandir.Aman dikat seyh diye seyh postuna oturmus seytanlara baglanmayalim .selamlar.
son söz.
"Yanlis bildigimiz dogrular." adli bu kücük risaleyi herkezin anlayabilecegi sekilde kisa ve öz olarak dile getirmeye calistik .Islam dini malum bir yasam tarzidir insani her alanda bir kimlik verir .
Herseyi kuran,hadis,ve sünnet,te dayanir bunun icindirki her yönüyle ilmi.dir islam onun icindirki islam adina bir sey söylerken ya biliyorsak konusacagiz ve konustugumza yasayacagiz,yada susacagiz.Bilmediklerimize bilenlerden örenecegiz,Ayet.............Islam,da bir Kaide vardir müslüman her seyi bilmek zorunda degildir .Tabiki zaruriyeti diniye dedigimiz konular haric. bunlari mutlaka örenmeliyiz. Ama her konustugundan veya amelinden mesuldür niye cünkü bilincli olarak hür iradesiyle konustu ve amel etti islama nispet etti ve islam.dan olduguna söyledi eger söyledigi ve ameli yanlissa günahkar olur.isabetliyse bilincsiz yapmis olurki buna hattalidir oysa her ilmi konu bilgiye tabidir. Önemli bir Kaide :Islam adina birsey duydugunda hemen ret etme belki dogru olma veya tevile yoruma acik bir konu olabilir . Hemen de kabul etme belki ret etmen gereken bir mesele olabilir. pekeyi ne yapmali önce konuya ehl-i sünnet kaynaklarindan ön yargisiz arastir kendisine güvenilir ilim ehlinin kaynaklarindan ve Allah korkulu Alimlerden sor. son olarakta su asardaki eserleri okumana tavsiye derim
eserler.
Allah.cc bizleri Hakki hakk olarak gösteren ve Hakka tabi olanlardan eylesin Batilada batil olarak görenlerden eyleyip batildan uzaklasan ve korunanlardan eylesin amin.
