Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yaşadiğimiz Çağda Tevhidi Inancin Durumu

Tevhid_ehli Çevrimdışı

Tevhid_ehli

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
YAŞADIĞIMIZ ÇAĞDA
TEVHİDİ İNANCIN DURUMU



Her çağ ve mekanda tevhid inancının yaşanmasının zorluklarının söz konusu olduğu gibi zamanımızda da tevhid inancını yaşama konusunda zorluklar elbette söz konsudur. Çünkü tevhid inancı belli bir döneme has bir inancın ortaya konması olmadığı gibi onun karşısında duran inançlar da belli bir döneme has değildir. Öyle ki tevhidin karşısında duran cahiliye her zaman aynı cahiliye olmuş, sadece bu cahiliyeyi ortaya koyan aktörler ve onların şekilsel görüntüleri değişmiştir. Ama tevhide karşı mücadele aynı çirkin haliyle ve daha ustaca yapılan planlarla devam etmektedir.

İşte bunu günümüzde çok açık bir şekilde görmek mümkündür. Fakat bunu, ancak hakikati tüm yönleriyle bilenler idrak edebilirler. Gözlerinin üzerine perde çekilmiş olanlar ise bunu göremezler, gösterenlere de fırsat vermezler. Kalpleri perdeli olanlar ise zaten tevhide apaçık şekilde savaş ilan etmişlerdir.

Evet. Çağımız öyle bir çağ ki bu çağda şeytan ve onun dostları tevhide karşı mücadelelerini yine sürdürmektedirler. Hem de bir zamanlar İslam diyarı olan beldelerde halkları uyutarak, onları dinleri konusunda serbest ve özgür bıraktıklarını söyleyerek, böylece camiler açarak, bir takım ibadetlerin yapılmasına, Kur’an okunmasına, la ilahe illallah sözünün camilerden haykırılmasına, Allah lafzının ağızlardan düşmemesine izin vererek, toplumda belli mekanlar hariç kapalı kadınların bulunmasına ses çıkarılmamasına, yine sakallı, cüppeli insanlara ses çıkarılmamasına, televizyon, radyo, gazete gibi yayın organlarında İslam adına konuşulmasına müsaade ederek dine, dini duygulara saygılı, kendilerinin de dindar oldukları anlayışını bu halklara sergilemişlerdir.
Fakat bununla birlikte bakalım neler de yapmaktadırlar:

1) - Allahu tealanın dininin hakimiyetini ayaklar altına almakta, kendi beşeri ürünü kanunlarla insanları yönetmektedirler.
2) - Allahu tealanın hükümlerini tartışmaya, oylamaya sunmaktadırlar. Haram olan bir hükmü helal, helal olan bir hükmü haram yapabilmektedirler.

3) - Allahu tealanın kitabı ve rasulünün sünneti güneş gibi apaçık başlarının ucunda durduğu halde onları raflara kaldırıp hatta ayaklar altına alıp kendi taraflarından çıkardıkları kanunları, hükümleri uygulamakta ve bunlara uyulması konusunda halkları zorlamaktadırlar.

4) - Allahu teala, O’nun dini, rasulü ve kitabıyla alay etmekte ya da alay edilmesine ses çıkarmamakta, bilakis buna müsaade etmektedirler.

5) - Allahu tealanın düşmanlarını yakın dostlar edinmekte ve onları hükümde, istişarede, devlet yönetiminde yetki sahibi kılmaktadırlar.

6) - Allahu telanın dininin alim, hoca, prof, şeyh ünvanı verdikleri kimselerce saptırılmasına ses çıkarmamakta, bilakis bunları desteklemektedirler.
7) - Allahu tealanın dininin doğru anlaşılması ve insanlara doğru iletilmesi konusunda set çekmekte bu konuda uğraş verenleri ‘gerici, yobaz, vatan düşmanı, İslam düşmanı’ gibi vasıflarla vasıflandırmaktadırlar.

8) - Allahu tealanın kati olarak haram kıldığı hükümlerin aleni bir şekilde işlenmesine müsaade etmekte ve hatta bunların yapılmasına teşvik etmekte bu hususta ruhsat vermektedirler.
9) - Bir zamanlar İslam toprakları olan diyarlarda İslam’ı ön plana çıkararak halkları müslüman olduklarına inandırarak kendi tugyanlarını onlara meşru göstermekte, böylece uyuyan halkları daha çok uyutmakta, saltanatlarını sağlam zemine oturtmaktadırlar.

10) - Allahu tealanın dini yeryüzünde tekrar hakim olmasın ve böylelikle kendi saltanatları sarsılmasın, insanlar kendilerine kul, köle olmaya devam etsin ve onları rahatlıkla sömüre bilsinler diye sürekli onları Allahu tealanın dininden uzaklaştıracak yolları açarlar, bunları yayarlar, çoğaltırlar, bunlara özendirir, onlara teşvik ederler. Böylece insanlarda ne din anlayışı hakim olmuş, ne de ahlak; ne örf kalmış, ne de adet; ne namus kalmış, ne de haya; ne can kalmış, ne de mal.

11) – Allahu tealanın dininin savunulmasının ve bu uğurda çalışmalar yapılmasının önüne geçmek adına başta din adamları olmak üzere, emniyet güçlerine, askeriyesine ve hatta oluşturdukları en ufak birimlere kadar tabiri yerinde ise ‘gözcüler’ dikerler ve böylece insanları bir takım yaptırımlarla korkutarak, ürküterek onların Allahu tealanın dinine ulaşmaları konusunda onları sıkıştırırlar. Ama onlar istemese bile Allahu teala nurunu tamamlayacaktır.

12) – Özel yetiştirdikleri saptırıcılar vesilesiyle İslami kavramları yanlış tanımlatarak insanların İslamı doğru öğrenmelerine engel olurlar. Öyle ki bu konuda cahil kalan halkla birlikte, kendilerine fetva makamı sıfatı verilenleri de cahil bırakırlar ya da bu kimseleri gerçekten bilinçli yetiştirerek bel’amlık yapmaları konusunda onları bir güç olarak hazırlarlar.

13) – Allahu tealanın açıkça kitabında, Rasulünün de sünnetinde dost edinilmesini, sırdaş seçilmesini yasakladığı yahudi, hristiyanları ve şirkleri açık bir şekilde belli olan diğer müşrikleri severler, bu kimselerin dinlerini yalanlıyor ve inkar ediyor gözükseler bile sosyal, ekonomik, siyasi her alanda onların dinlerinin gereği olan bir yaşam sergilerler, bu amaçla yine onların dinlerinin bir gereği olan partiler, törenler, kutlamalar, eğlenceler, ziyaretleşmeler, tebrikleşmeler ortaya korlar, hayatın her alanında onların dinlerinin eserlerini sergilerler, kendilerine İslam ismi vermelerine rağmen çoğu zaman İslam’ın şekilsel yaşantısını bile, istisnai birkaç mesele hariç hiç mi hiç ortaya koymazlar.

14) – Çağa ayak uydurmak adına yine İslam düşmanlarınca ortaya atılmış her türlü rezilliğin açık bir şekilde sergilenmesine, böylece haram, küfür, şirk olup olmadığına bakılmaksızın insanların toplu bir şekilde harama, küfre, şirke bulaştırılmasına müdahale etmezler, bilakis dünyevi değerleri kaybetmemek uğruna bunların bizzat uygulayıcısı ve uygulatıcısı olurlar.

15) – Şirk toplumlarda yöneten ve yönetilen, tabi olan ve olunan, itaat eden ve edilen ilişkilerini ibadet eden ve ibadet edilen noktasına vardırırlar. Bu mesele devlet yönetiminden, dini yaşantıya; sosyal hayattan, iktisadi yaşantıya, devletler arası ilişkilerden, insanlar arasındaki ilişkilere, ahlaki yaşantıdan, örfi yaşantıya kadar her alanda böylece şekillendirilmiş, bunun doğal sonucu olarak şirkin, küfrün, bid’atlerin, hurafelerin, haramların ve daha bir çok insanı insan yapmaktan çıkaracak olumsuzlukların hakim sürdüğü, insanların kulluğu kime yapacaklarını unuttuğu, hatta unutturulduğu bir cahiliye ortamı ya da ortamları oluşturulmuştur.
 
Üst Ana Sayfa Alt