Biz insanların sadece fikirleriyle, fitneleriyle mücadele etmeliyiz. Bunu da en güzel şekilde yapmalıyız. O şahsın kılığı, kıyafeti, yüzünün şekli, geçirdiği hastalık bizim mevzubahis edeceğimiz bir husus olamaz. Nerden biliyoruz yüzünün gözünün solup değişmesinin bir musibet, ceza olduğunu? Bu bir imtahandır ve pekala kanser olan çok güzel müminler de bu dertle imtahan olduktan sonra adeta solup kurumuştur.
Yaşar Nuri, dünü ve bugünüyle nerede durduğunu zaten belli etmiş biridir. Afganistan'daki emperyalist işgali atlayıp Afgan halkının şerefli evlatlarına sövmesi, Suriyedeki Baas diktatörlüğünün katliamını atlayıp olayı sanki iki eşit Müslüman topluluğun cehaletle yürüttüğü "kardeş kavgası" olarak yorumlaması tamamen bilinçlidir. Güçlü bir hafızası ve ciddi manada birikimli bir insan olması onun zaten daldan dala atlayıp bu memleketin nefret merkezi olarak gördüğü konumlarda boy göstermesi sayesinde etkisini yitiriyor. Bu yüzden çok da ciddiye alınacak bir insan değil. Bu tür bela'm karakterli insanlar zaten halktan kopuk ve İslamdan uzak mahfillerden beslendikleri için onlara itibar edenler de belli zihniyete sahip çevrelerin dışına taşamıyor.