El-Cezire’nin Pakistan ve Afganistan uzmanı Ahmed Zeydan, el-Kaide Genel Sorumlusu Mustafa Ebu’l-Yezid ile bir röportaj gerçekleştirdi.
12/08/2009 - 24:53
http://www.sutunhaber.com/resimler/haberler/250/76383.jpg
Zeydan, röportajında birçok soruyu gündeme getirdi. Dünya çapında el-Kaide hareketinin durumunu sorgulayan Ahmet Zeydan, el-Kaide lideri Usame bin Ladin ve Eymen ez-Zevahiri’nin nerede oldukları sorusuna kadar bir çok soruyu el-Kaide liderine yöneltti.
El-Kaide lideri yaptığı açıklamalarda, son günlerde gündeme gelen “ABD Ilımlı Taliban ile uzlaşmaya çalışıyor” iddialarını yalanlarak böyle bir bölünmüş gurup yok diye Amerika’yı yalanladı.
Ahmet Zeydan’ın İran hakkında olan sorusuna ise; “İran ile ilgili olarak, biz İran’ın nifak ve riyakârlık devleti olduğunu düşünüyoruz, bu devlet İslami bir devletmiş gibi yapıyor ve bir İslam Devleti olduğunu iddia ediyor ama aslında Müslümanlarla savaşıyor. İran’da bile Ehl-i Sünnet ile savaşıyorlar ve bunun bir sürü kanıtı var.” diye cevapladı.
El-Cezire muhabirinin Lübnan’daki Hizbullah’ı sorması üzerine Yezid, “Hizbullah, biz bunu İslami bir parti olarak görmüyoruz, çünkü bu rafizilerin partisidir. Bildiğiniz gibi tam bir sadakat ile İran’a bağlıdır ve onlar ve bizim aramızda bir ilişki yoktur.” dedi.
Irak’taki direnişe de değinen El-Kaide lideri, “Irak ile ilgili olarak, Allah’a şükür İslami Cihad hedeflerinin birçoğunu elde etmiştir ve bu düşman Amerika altı yıl sonra Irak’tan kaçmaya karar vermiştir.” diye açıklamada bulundu.
İşte el-Cezire’nin çok ses getirecek röportajının Türkçe tam metni:
Ahmed Zeydan: Sevgili izleyiciler, “Likâ el-Yevm (Günün Röportajı)” programına hoş geldiniz. Bugünkü konuğumuz Afganistan’daki el -Kaide’nin Genel Sorumlusu Mustafa Ebu’l-Yezid.
El-Cezire televizyonundaki “Likâ el-Yevm” programına hoşgeldiniz.
Ebu'l Yezid: Hoş bulduk.
El Kaide’nin Afganistan ve Pakistan’daki konumu ve Taliban ile ilişkileri
Ahmed Zeydan: İlk sorum: Afganistan’daki durumla ilgili beklentileriniz nelerdir? Neler gerçekleşiyor? Afganistan’daki savaşta el-Kaide’nin ne derece girişimi var?
Ebu'l Yezid: Allah’a hamdolsun. Altı-yedi yıl veya daha fazla zaman geçti. Eğer Amerika’nın geçmişteki büyümesini, güç ve tiranlığını, şu andaki askeri, ekonomik ve finansal sektörlerdeki arka arkaya yenilgileri ve bölünmeleri bağlamında karşı karşıya kaldıkları ile karşılaştırırsak, durumların tamamen değiştiğini görürüz.
Bu yılın Allah’ın izniyle, Afganistan’daki İslam Emirliği için başarılar, zaferler ve güçlenme yılı olacağını ve Amerikalılar için, Beyaz Saray’da Afganistan ve Pakistan’ı istediği ile ilgili stratejileri olan yeni suçlu Obama için bir yenilgi ve ardından da kayıplar yılı olacağını umuyoruz. Mucahidler bu yeni stratejiyi sadık inananların sözleri ile karşılıyor. Bu nedenle “yabancı kuvvetlerin sayısındaki artış”ı, “Afganistan’daki Amerikan kuvvetlerinin artışı” olarak duydular. Mucahidler inananların sözlerini söylemiştir, Allah’ın sözlerinde bahsettiği inananların: “Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız size karşı asker topladılar; aman korkun onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!" dediler.” [Âl-i İmran: 173] Bu söylenen sözler inananların sözleridir ve bunlar da Allah’a şükür Afganistan’daki Mucahidlerdir. Maneviyatları yüksektir ve güçleri yüksektir ve Allah’ın izniyle belirlenen zafer ve fethe kadar cihad etmeye devam etmek için güçlü ve kararlıdırlar.
Afganistan’daki işlere ne derecede katıldığımıza gelince, Allah’a hamdolsun İslam Emirliği’ndeki Mucahid kardeşlerimizle askeri operasyon alanında her açıdan katılım sağlıyoruz. Kardeşlerimizin çoğu Afganistan’da şehirlerde cephedeler ve İslam Emirliği’ndeki kardeşleri ile omuz omuza savaşıyorlar. Bu durum Afganistan’daki Mucahidlerin moralini olumlu yönde etkiliyor, çünkü bu cihadın bütün Müslüman ümmetinin cihadı olduğunu hissediyorlar ve biliyorlar ki el-Kaide dünyanın tüm ülkelerinden Mucahidleri içinde barındırıyor. Hatta kâfir ülkelerden bile gelen Mucahidler ve gençler bizlere yardım etmek için savaş meydanlarına akın ediyor ve el-Kaide’ye katılıyor. Düşmanların onları durdurma ve bu kapıyı kapama çabalarına rağmen... Fakat Allah’a şükür düşman hayal kırıklığına uğruyor. Askeri operasyonlara ve ayrıca askeri eğitimlere de katılım var. Çünkü diğer ülkelerden gelen Mucahidlere ek olarak İslam Emirliğinden gelen Mucahidleri eğittiğimiz birçok açık üslerimiz var. Allah’a şükür, onları farklı silahlar ve savaşma yöntemleri ile eğitiyoruz ve onları iman bağlamında hem ideolojik hem de fikir olarak hazırlıyoruz. Bu Mucahidlerin çoğu “Dostluk ve Düşmanlık” ve düşmanların “el-Kaide fikri” dediğine ek olarak Tevhid ve Cihad akidesini yüklenerek bu kamplardan mezun oldular. Gerçekte bu İslam fikridir. Bu ideolojileri taşıyanlar mezun oldular ve Amerikalıları kızdıran şey de bu. Ama biz onların bu üzüntülerinden mutluluk duyuyoruz çünkü el-Kaide ideolojisi Allah’ın izniyle yayılıyor ve Ümmetin tüm gençleri bizim sadece el-Kaide ideolojisi değil, İslam ideolojisi dediğimiz bu ideolojiyi benimsiyorlar.
Medya alanında da katılım var. Es-Sahab medya kuruluşunun, yayınları, filmleri görsel-sesli yayın gibi büyük bir rolü var. Taliban liderliğindeki, İslam Emirliği liderliğindeki kardeşlerimizle danışmanlık alanında da katılım var. Her aşamada, tüm gelişmeleri ve uygulama adımlarını sürekli olarak oturup onlara danışıyoruz. Bu da katılım hacminin oldukça geniş olduğu anlamına geliyor ve Allah’ın izniyle sonuçlar çok güzel. İnşaallah yakında etkiyi göreceğiz.
Ahmed Zeydan: Sayın Mustafa Ebu'l Yezid, bazı kişiler Taliban Hareketinde iki sıra olduğunu, militanlar olduğunu ve ABD’nin ve birçok diğer ülkenin militanları yenilgiye uğratmak için aracılarla diyaloga geçmek istediklerini söylüyor. Siz el-Kaide’desiniz. Öncelikle, Taliban’da böyle bir bölünme görüyor musunuz? Ve ikinci olarak Amerika’nın bu çağrılarına nasıl bakıyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Evet. Bunlar hep Amerikan yönetiminin ve aynısını yapanların kafasındaki kuruntulardır. Bildiğimiz gibi, Mucahid kardeşlerimizi Taliban’dan tanıyoruz ve onların söylediği gibi aracı veya militanlar yok. Aksine onların hepsi Allah’ın yolunda olan talebeler ve Mucahid kardeşlerdir. Bunların arasında bir bölünme yoktur. Bize şöyle diyorlar: “Onlardan bazıları aracı, bazıları militan. Aracı diyerek Amerika’nın Afganistan’ı işgalinden memnun olan ve başkanları onların ajanı olanlardan mı bahsedilmek isteniyor? Bunlar mı aracı? Bu insanlardan hangi Afgan insanı memnun?” Bunlar dediğimiz gibi yalandır ve kuruntudur ve İslam Emirliği’nin kumandanı onlara zaten cevap vermiş, açıklama yapmıştır. Bunların başında gelen Mü’minlerin Emiri Molla Muhammed Ömer (Allah onu korusun) ve Molla Birader onlar dışında kimsenin karar verme hakkı olmadığını söylemişlerdir. Ve bu görüşmeler ile ilgili söylenenlerin hepsi yalandır, kuruntudur, hiçbir gerçek içermez. Biz de soruyoruz? Görüşmeler ne ile ilgili? Biz zaten bu aşamada hiçbir müzakereye yer olmadığını görüyoruz, çünkü Amerikalılar tüm resimlerin bir kopyasını çıkarmak ve onlara bağımlı bir kukla devlet sahibi olmak istiyorlar. Aksine, Taliban ve biz, Amerikalılar Afganistan’dan çıkana kadar, İslam Emirliği bir kez daha kurulana kadar ve bu Emirlik Rasulullah’ın (s.a.v) kitabı ile yönetilene kadar hiçbir müzakere olabileceğini görmüyoruz. Müzakereye yer yok ve biz Yüce Allah’ın sözlerini iyi biliyoruz: “Sen, onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır.” [Bakara: 120]
Ayrıca şöyle buyurur: “Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler.” [Bakara: 217]
Bu konu ile ilgili müzakereye yer yoktur.
Ahmed Zeydan: Afganistan’daki savaşa katılımınıza geri dönmek istiyoruz: Geçen yıllarda Afganistan’da el-Kaide tarafından yürütülen geniş çaplı operasyonları tayin etme imkânımız var mı?
Ebu’l Yezid: Geçen sene Host’da bir operasyon vardı ve medyada yer aldı. Host’daki hava alanında Amerikan liderliğinin makamına karşıydı. Bu operasyon Allah’a şükür, Taliban’dan kardeşlerimizin katılımıyla el-Kaide tarafından yönetildi. Host’da, Kabil’de ve diğer bölgelerde yer alan en başarılı operasyonlardan biriydi. Kardeşlerimiz tarafından düzenlendi ve onlar da katıldılar. Afganistan’daki cihada katılmamızın kökeni içerden İslam Emirliğinin altında oluşumuz ve onlara yardım etmemiz ve olduğu kadarıyla fikir ve görüşlerimizi onlarla paylaşmamızdır. Olan budur.
Ahmed Zeydan: Afganistan’daki el-Kaide üyeleri ve savaşçılarının sayısını nasıl hesaplıyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Biz bu sayıyı hesaplayamayız. el-Kaide’ye tam olarak üye olmuş ve biat etmiş olanlar var, ayrıca yönetim altında çalışanlar da var. Bunlar da grubun içinde ama grubun genel anlayışı içinde, tam üyelik ve tam bir taahhüt içinde değil. Bunlar ve ayrıca diğerleri de var, grup olarak bizlere katılan ve Afganistan’da bizlerle savaşan Pakistan, Türkiye ve diğer ülkelerden de Mucahid grupları var.
Ahmed Zeydan: Şimdi İslami Parti (Hikmetyar) veya Emirlik bayrağı altında olmayan diğer partilerle ilişkinize gelelim. Böyle bir ilişki var mı?
Ebu’l Yezid: İslami Parti ile ilişkilerle ilgili, bize geldiler ve onlarla birlikte oturduk, onlara her zaman çabaları bir araya getirmenin, tek bir cephede birleşmenin ve İslami Emirlik altında olmanın gerektiğini söylüyoruz. Onlara tekrar tekrar söyledik, “Biz hala İslam Emirliğinin altındayız ve Afganistan’daki Mü’minlerin Emiri’nin, Afganistan’daki cihadda bizim Emirimiz olduğunu düşünüyoruz, siz de bizim gibi yapmalısınız ve İslam Emirliği’nin altında olmalısınız.” Herhangi bir şeyin onları bunu yapmaktan alıkoymadığını söylüyorlar fakat öncelikle aramızda bazı şartların olmasını ve bir takım meseleler üzerinde anlaşmamızı istiyorlar. Sonra da bizi yasaklayan bir şey yok... Fakat biz ve onlar arasındaki ilişkiye bakıldığında, iyi, güzel.
Ahmed Zeydan: Swat’daki durum ve Veziristan’daki durumda da Taliban bir tehdit. Pakistan ordusuna karşı operasyon başlatabilirler. Siz; Öncelikle Taliban Pakistan’ı ile ilişkileriniz nasıl? İkinci olarak, Bu operasyonları nasıl görüyorsunuz, Pakistan ordu operasyonlarını veya Swat ya da diğer bölgelerde Taliban tarafından bunlara verilen cevabı?
Ebu’l Yezid: Taliban Pakistan’ındaki diğer kardeşlerimizle ilişkimiz Allah’a şükür iyi ve yakın bir ilişki. Afganistan’dan geldiğimizde bize evlerini ve yüreklerini açtılar. Aşiret alanlarındaki Müslümanlar, Allah onlara en iyisini nasip etsin, İslam tarihine döndüler, Rasulullah’ın (s.a.v) zamanındaki Muhacirler ve Ensarlar gibi. Muhacirler bizlerdik ve Pakistan kuvvetleri bize saldırdığında bize yardım eden, bizi destekleyen bizi savunan destekçiler de onlardı, çünkü bizi desteklediler ve bizim yanımızda durdular. Bu nedenle Pakistan kuvvetleri onlara saldırdı ve onlar tüm güçleriyle ayakta kalıp bizi savundular. Biz de Allah’a şükür onların yanında durduk. Uzun savaşlardan sonra Pakistan ordusu geri çekildi ve biz de onların bu alanlarda güvenliğini garanti edecek anlaşmalar yaptık. Bu dönemde onlar ve bizim aramızda tartışmalar, tavsiye alıp vermeler, anlaşmalar fikir ve yorumlaşmalar oldu. Biz, onlar ve biz, Allah’a şükür tek bir kafa, tek bir yol olduk.
Şimdi bizim inandığımız şeylere inanıyorlar, “Tevhid ve Cihad” ve “Velâ ve Berâ” akidesi ile ilgili düşündüklerimizi düşünüyorlar. Bu alanda elde edilen en büyük ganimet budur, elbette ki bizim yararımıza değil, İslam ve Cihad yararına. Sadece Taliban ve Pakistan Taliban’ın yaptıkları değil aynı zamanda aşiretlerdeki sıradan Müslümanların yaptıkları da. Bundan sonra Afganistan’daki birçok yer bize açıldı ve biz özgürleştik, Afganistan’a girebilir hale geldik. Ve girdik de. Çünkü ilk amacımız Amerikalılara karşı cihad etmek ve onları Afganistan’ımızın dışına sürmekti. Böylece girdik, bazılarımız aşiret alanlarında kaldı ve onlar hala bizi destekleyip bize yardım ediyorlardı, Allah onları mükâfatlandırsın. Oradaki Mucahidlerin kumandanları, Taliban kumandanları ve onlarla güçlü ve yakın bir ilişkimiz var. Onlarla sık sık görüşüyoruz, onlar bize geliyor veya biz onlara gidiyoruz. Bu görüşme ve tartışmaların sonucu olarak onları tek olmaya ve birlik olmaya zorladık ve Allah’a şükür bu birliktelik oluştu ve “Mucahid Şura Birliği” adını aldı. Bu birlik, bu aralar Veziristan bölgelerine saldırı yapmaya niyetlendiğini duyduğumuz acımasız Pakistan ordusuna seslenmede ve savunma yapmada çok güçlü bir etkiye sahip olacak. İnşaallah, Mucahidler tarafından büyük bir yenilgiye uğratılarak ayrılacaklar. Geçmişte, bir alanda Mucahidlerle savaşırken, diğer bir alanda huzuru sağlamaya çalıştılar. Ama şimdi Mucahidler tek vücut haline geldiklerini ilan ettiler. Eğer cihad ederlerse, tüm bölgelerde cihad edecekler, eğer barış sağlanacaksa tüm bölgede sağlanacak. İnşallah onları geri çevirecekler. Ayrıca Swat’daki Mucahid kardeşlerimiz güçlü ayakları oluşturuyorlar ve Swat’ı koruyorlar ve biz de Pakistan ordusunun yenilip geri çekilmesini bekliyoruz. Yıllardan beri Swat’daki Mucahidlere karşı savaşma pratiği yapıyorlar ve hep başarısızlığa uğruyorlar. Pekiyi, Amerikalılar onlara para vermişken ve bu büyük hırsız Zerdari’ye büyük bir rüşvet vermişken neden bu kuvvetle giriyorlar? Daha sonra geldiler ve ne yaptılarsa yaptılar. İnşaallah yenilecekler ve yenilgiye uğramış insanlar olarak geri çekilecekler, bu da Allah’ın izniyle onların tüm Pakistan’daki sonu olacak.
Ahmed Zeydan: Bazıları sizin Pakistan’ın yıkılmasına zorladığınızı söylüyor ve eğer Pakistan yıkılırsa, Pakistan’ın nükleer silahları Amerikalılar tarafından ele geçirilecek veya Obama’nın dediği gibi, nükleer silahları ele geçirmek için ihtimal planları var. Swat ve Veziristan’daki Pakistan’a karşı gerçekleştirilen bu operasyonların Pakistan için ciddi sonuçlara sebebiyet verebileceğini düşünmüyor musunuz?
Ebu’l Yezid: Veziristan’da ve diğer aşiret alanlarında, Swat, Bajaur ve Myhamnid ve diğerlerinde saldırıları başlatan Pakistan ordusudur. Meşru müdafaa durumundalar ve ordu buna zorladı. Pakistan ile savaşmaya onlar başlamadı, onların buradaki amacı, aşiret alanlarındaki işgalcileri Afganistan’dan dışarı atmaktı. Ama Pakistan ordusu onlara saldırmaya başladı ve onlar da bu saldırıyı geri püskürtmeye başladılar. Bizler ve onlar için Pakistan ordusu ve Pakistan hükümeti bizim ilk amacımız değildi, ama bize ve onlara karşı devamlı saldırılarıyla, Pakistan halkına ve Mucahidlere karşı işledikleri iğrenç suçlarla, Arap Mucahidler arasındaki mahkûmların çoğuna yaptıkları ve onları Amerikalılara teslim etmesiyle, Lal Mescidi’nde yaptıkları ve İslam Şeriat’ını iptal edip ülkenin Müslümanlarına hükmetmek için İngiliz yasalarını getirmek için yaptıklarıyla, tüm bu suçlar ve diğerleri bu hükümet ve Pakistan ordusu tarafından işlenmiş büyük suçlardır. Bu da böyle bir savaşa yol açmıştır. İnşaallah nükleer silahlar Amerikalıların eline geçmeyecektir. Allah’ın izniyle Müslümanlar tarafından ele geçirilip Amerikalılara karşı kullanılacaktır.
Ahmed Zeydan: Dünyadaki geniş çaplı el-Kaide operasyonlarının dışarıda azaldığı ve örgütün güçsüzleştiği ile ilgili genel bir kanı var, bu analize katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız, bunun sebebi nedir?
Ebu’l Yezid: el-Kaide’nin güçsüzleştiği ile ilgili olarak, Allah’a şükür el-Kaide’nin yayılımı görülüyor ve duyuluyor, gücünün büyüklüğü ile Allah’a şükür birçok Müslüman ülkede birçok yeni şubeler açıyor. Asıl mesele önemli operasyonların azaldığıdır. Öncelikle bunun sebebi, birçok ülkede açık cephelerimiz var ve düşmana büyük hasar veren geniş çaplı operasyonların hedefi oralarda elde ediliyor. Amerikalılara ne olduğunu, Irak ve Afganistan’da ve diğer bölgelerde nasıl büyük bir zarara uğradığını herkes izledi ve gördü. Geniş çaplı operasyonların amaçlarının çoğuna bu açık cephelerde ulaşıldı. Ayrıca biz bu operasyonları bırakmadık ve bırakmayacağız ve bir kaç operasyon da hazırladık, böylece son aşamaya ulaştılar. Ama şartlar el vermediğinden bu operasyonlar gerçekleşmedi. Düşman bunu iyi bilir. Dediğimiz gibi biz bu tür operasyonlara devam edeceğiz ve Müslümanları memnun etmek ve kâfirleri kızdırmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ve ayrıca el-Kaide’nin tüm kollarının bunun gibi geniş çaplı operasyonlar üstlenmesini de bekliyoruz.
Ahmed Zeydan: Bundan sonraki aşamada örgütün stratejisi ne olacak?
Ebu’l Yezid: Bir sonraki aşamada grubun stratejisi daha önceki aşamada olduğu gibi Amerikalıların Tağut yılanını başından vurmaktır. Bize açılmış olan cephelerde çalışmaya devam ederek elde edilecektir ve ayrıca yeni uygun cepheler açarak çalışmalar sürdürülecektir. Böyle yaparak Müslümanların ve İslam’ın çıkarına hizmet edilir. Ayrıca, askeri operasyonlarda çift katı bir artış düşmanı, ABD’yi ekonomik ve finansal olarak küçültür. Ve ayrıca Kudüs’e hareket... Şeyh Usame yalnızca el-Kaide’deki Mucahidler için değil, tüm Mucahidler için gerçekleştirebileceğimiz pratik adımlar belirledi. Müslüman Ümmeti bir ordu haline getirene kadar ve Allah’ın izniyle onlar cihadın liderlerinin, sadık alimlerin arkasında olana kadar teşvik etmeye devam edeceğiz.
Kuruluşun strateji ve hedefleri ve farklı gruplarla anlaşmaları
Ahmed Zeydan: Irak meselesine gelirsek, Şeyh Usame ile ilgili olarak, kendisi Kudüs ve Filistin’e ilerlemenin Irak dışından olacağını söyledi. Irak’taki cihad gruplarının çoğunun Irak İslam Devleti’ne karşı olması ışığında Irak İslam Devleti’nin davranış ve uygulamalarını nasıl görüyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Irak ile ilgili olarak, Allah’a şükür İslami Cihad hedeflerinin birçoğunu elde etmiştir ve bu düşman Amerika altı yıl sonra Irak’tan kaçmaya karar vermiştir.
Afganistan ve Irak’taki Emirler ile ilgili olarak, öncelikle Emirlerin hepsi ve her biri kendi bölgesindedir. Irak’taki Mü’minlerin Emiri ve Afganistan’daki Mü’minlerin Emiri böyle söylemiştir. Burada önemli olan eğer İslami bir halife varsa tek bir Emir olacaktır. Böylece İnanan bir İmam ve bir halifeye sahip olacaktır. Ama âlimler bu mesele üzerine konuştular ve Müslümanlar için Müslüman ülkelerin ayrıldığı ve mü’minlerin tek bir İmam’a bağlı kalamadığı zamanların gelebileceğini gösterdiler. Bu gibi durumlarda Müslümanlar için birden fazla Emir olabileceği istisnasına izin veriyorlar. Fakat Müslümanların sürekli olarak tek bir Emirinin olması konusunda da çabalamaları gerekiyor. En önemli olanı budur.
Irak İslam Devleti için, biz onları destekledik ve hala destekliyoruz ve devletin bir varlık, temel bir prensip olarak devamını görüyoruz ama isim, ismi değiştirmek mümkün. İsmi değiştirmekle ilgili çok büyük bir tartışma olmadı. İsimlere çok takılmayız fakat bu Irak’taki kardeşlerimiz için bir meseledir ve bunun değeri Irak’taki kardeşlerimiz için önemlidir. Buna karar verecekler sadece onlar değil. Neyin söylendiği ile ilgili olarak ve Irak İslam Devleti’nin eleştirisi, bu karşı çıkanların çoğu inanan değildirler ve Irak İslami Devleti’nin bir şeyler yaptığını iddia ediyorlar. Aslında, onlar bu tür şeyleri yapmıyor. Cihadın ilerlemesinde bazı hatalar olabilir. Bu normaldir, Peygamberimiz (s.a.v) zamanında bile sahabelerden bazıları hatalar yapmıştır, örneğin bunlar arasında Halid bin Velid (r.a) ve Usame bin Zeyd vardır. Bu hatalar olmuştur ama bunlar kalıcı değildir ve bu bir yol değildir. Irak İslam Devleti’ni iyi olarak değerlendiriyoruz ve Allah’ın izniyle iyi bir yolu, sesi ve doğru bir akidesi olduğu kanısındayız.
Ahmed Zeydan: Irak’taki savaşan grupları, buna Irak İslam Devleti ve diğerleri de dâhil, birleştirmek gibi bir fikriniz var mı? Ya da tüm savaşan grupların Irak İslam Devleti’nin bayrağı altına girmesini mi istiyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Bunu daha önce konuştuk, âlimlerden ve Şeyh Usame’den (Allah onu korusun) gelen çağrılar bu konuda açık. Onlara bunun şer’î bir görev olduğunu ve herkesin bu örgüte dâhil olması gerektiğini söyledi. İslami Irak Devleti’nin ilk olduğunu görüyoruz ama geri kalan gruplar hala var. Ama isim yüzünden bazı önemli engeller de çıktı. Böylece biz de Irak’taki tüm Mucahidleri birleştirmek için ismi değiştirmeyi mümkün görüyoruz.
Ahmed Zeydan: Şimdi de Somali ve Genç Mucahidler Hareketi meselesine dönelim, siz ve onlar arasındaki ilişkinin doğası nedir? Onları Somali’de el-Kaide’nin bir parçası olarak mı görüyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Somali’deki Genç Mucahidler Hareketi’ndeki kardeşlerimiz ile ilgili olarak, onlar bizim kardeşlerimizdir ve onları severiz. Bizim aramızda sadakat ve destek vardır. Allah’a şükür biz ve onlar aynı yolda, aynı menhecteyiz. Bildiğiniz gibi geçmişte Somali’deki cihadda da bir rolümüz vardı ve Somali’deki cihada katılan kardeşlerimiz vardı ve orda kaldılar. Bunların arasında, orada kalan, kardeşlerimize yardım eden, onları eğiten ve bu zaman zarfında birçok kadroyu mezun eden bir grup kardeşimiz var. Biz 15 sene önce oradaydık ve kardeşlerimizden bazıları orada kaldı. Bunlardan biri el-Kaide’nin liderlerinden biriydi. Ebu Talha el-Sudani (Allah rahmet eylesin), İslami mahkemelerde yer alan çatışmalarda bir yıl önce şehid edildi. Orada kalan ve Somali’nin birçok gencini eğiten kardeşlerimizden biriydi. Bu nedenle onlarla ilişkimiz bir sadakat ve destek ilişkisidir. Örgüte katılımları olmadı ama imani sadakat ve ideolojik sadakat örgüte sadakatten daha değerlidir, biz de onlara yardım ediyoruz ve destek veriyoruz, Somali’deki tüm imanlı Mucahidler gibi. Onları seviyoruz, yardım ediyor ve destekliyoruz.
Ahmed Zeydan: Bazıları el-Kaide’nin yalnızca kendi savaşçı ve Mucahidlerini övdüğünü diğer cihad hareketlerini övmediğini düşünüyor. Ayrıca Irak’da duyduğumuz kadarıyla el-Kaide’den ayrılan birine öldürülme emri çıkarıldığına inananlar var. Buna nasıl cevap veriyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Bu apaçık bir yalan. Yayın ve anonslarımızdan görebilirsiniz ki biz tüm Mucahidleri yüceltiyor ve övüyoruz, Allah’a hamdolsun. Çeçenistan, Somali, Filistin ve Lübnan’daki Mucahidleri yücelttik. O yüzden bu doğru değil. Bu bariz bir yalan ve bunu söyleyen kişi özellikle Filistin’deki Mucahidleri ima etmiş. Daha önce de dediğimiz gibi diyoruz ki Filistin’deki tüm inanan Mucahidleri hatta Hamas Mucahidlerini bile destekliyoruz. Onları elimizden geldiğince destekliyoruz ve yardım ediyoruz, çünkü onlar bizim kardeşlerimiz, biz tek bir yol ve akideye sahibiz. O yüzden bu doğru değil, bu, sadece kendimizi yüceltmemiz meselesi... Ama diğer bir mesele bu sorunun ikinci bölümü neydi?
Ahmed Zeydan: Evet, ikinci bölüm, el-Kaide’den ayrılan kişinin ölüm emrinin çıkarılması ile ilgili...
Ebu’l Yezid: Bu da bir yalan, kesinlikle doğru değil. Biz kendimizi cihad cemaatlerinden bir cemaat olarak görüyoruz, biz halife değiliz veya yüce İmam değiliz ki eğer grubu terk ederseniz, İslamı da terkedersiniz diyelim. Biz bir cihad topluluğuyuz, Müslüman Ümmetinin bir parçasıyız. Eğer burayı terk eder bizden ayrılırsanız ve söyledikleri gibi bir cinayet yok. Bu bir yalandır ve yanlış bir iddiadır. Bize gelmelerine izin verelim ve bizi terk edenleri öldürelim. Biz geçerli bir bahanesi olmadan ayrılan kişinin günahkâr olduğunu düşünürüz, çünkü bizimle kalacağına ve cihadda bizimle devam edeceğine yemin etmiştir. Eğer geçerli bir bahanesi olmadan terk ederse, o bir günahkârdır ve bu bir günahtır, biz de Allah’tan onu bağışlamasını dileriz. Ama asla bizi terk etti diye onu öldürmeyiz.
Ahmed Zeydan: Lübnan’daki Mucahidleri desteklediğinizi söylediniz, Lübnan’daki Mucahidlerden kastettiğiniz kimlerdir? Hizbullah mı demek istiyorsunuz? Hizbullah ile ilişkinizin doğası nedir?
Ebu’l Yezid: Hizbullah, biz bunu İslami bir parti olarak görmüyoruz, çünkü bu rafizilerin partisidir. Bildiğiniz gibi tam bir sadakat ile İran’a bağlıdır ve onlar ve bizim aramızda bir ilişki yoktur. Lübnan’daki Mucahidlerden kastımız Fethu’l-İslam gibi Ehl-i Sünnet’ten Mucahidlerdir ve bizim önerdiklerimiz onlardır.
Ahmed Zeydan: el-Kaide’nin İran’da yer aldığı, orada bazı liderlerinin bulunduğu ve Irak’ta İran ve el-Kaide arasında planların olduğu ile ilgili söylenenler ve el-Kaide tarafından Suriye ve Irak arasında kaçakçılık yapıldığı, bu nedenle de el-Kaide’nin Suriye ve İran rejimleri hakkında sessiz kaldığı ile ilgili son zamanlarda söylenenler doğru mu?
İRAN NİFAK VE RİYAKARLIK DEVLETİ
Ebu’l Yezid: Bu da el-Kaide’ye atılan yalanlardan biri. İran ile ilgili olarak, biz İran’ın nifak ve riyakârlık devleti olduğunu düşünüyoruz, bu devlet İslami bir devletmiş gibi yapıyor ve bir İslam Devleti olduğunu iddia ediyor ama aslında Müslümanlarla savaşıyor. İran’da bile Ehl-i Sünnet ile savaşıyorlar ve bunun bir sürü kanıtı var. Irak’ta Ehl-i Sünnet ile savaşıyorlar ve arkalarında büyük bir destek var. Irak’taki Sünni Müslümanlara katliam yapanlar, Amerika’yı destekleyen ve Irak ve Afganistan’a girmelerine yardım eden ve bundan gurur duyanlar bunlar. Afganistan’dan gelen Mucahidleri hapseden ve hatta ailelerini ve çocuklarını da hapsedenler bunlar. Şeyh Muhammed İslamboli de dahil hala İran’da hapis olan çok sayıda Mucahid var. Karısının hapiste bakımsızlıktan öldüğü ve hatta bazı çocuklarının da aynı sebepten öldüğü haberlerini aldık. Ama öyle oldu ki Mucahidleri ezdiler ve hor gördüler, Şeyh İslamboli’nin kendisini bile... Halid el-İslamboli’yi onurlandıran ve hatta onun adını Tahran’da bir caddeye veren bu insanlar, kardeşi Muhammed el-İslamboli’ye bunu yaptılar. Allah’tan onun serbest kalmasını ve güvenli şekilde Mucahidlerin arasına geri dönmesini diliyoruz. Onlar ve bizim aramızda hiçbir ilişki yoktur ve onlardan hoşnut değiliz. Aksine aramızda bir düşmanlık var Ehl-i Sünnet’e yaptıklarından dolayı. Ve aramızda hiç bir çıkar veya anlaşma yok. Onlara karşı operasyonların az olması ile ilgili de yapacak birşey yok, Allah’ın izniyle doğru zaman ve şartların oluşmasını bekleyeceğiz.
Ahmed Zeydan: Evet. Birkaç gün önce Yemen’de el-Kaide’nin, ayrılmayı, güneyin ayrılmasını desteklediği ile ilgili beyanatları yayınlandı. Bu beyanatlara baktınız mı? Bunları nasıl görüyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Bu yeni haberlere bakmadık ve kardeşlerimizin bunu desteklemediğini düşünüyoruz. Önemli olan İslam Ümmeti’nin birlik olmasıdır ve İslam devletlerinin ve her şeyin Ümmeti mümkün olduğunca birleştirmesidir, çünkü bu İslam ve Müslümanların çıkarınadır. Biz ayrılmayı desteklemiyoruz ve bu bizi pek ilgilendirmiyor, çünkü durum ortadadır, ama sonunda İslami yönetim gelecek ve bölünen bir ülkeyi değil birleşik bir ülkeyi yönetecektir.
Ahmed Zeydan: Suudi Arabistan yarımadasında ve etrafındaki el-Kaide konusuna dönelim. Örgütte önemli bir düşüş görüyor muyuz, yoksa ilerleme mi görüyorsunuz? Suudi Arabistan ve diğer bölgelerdeki Arap Yarımadası ile ilgili stratejiniz nedir?
Ebu’l Yezid: Elbette ki Suudi Arabistan her Müslüman’ın kalbinde büyük bir yere sahiptir, biz Suudi Arabistan’da cihad ilan ettiğimizde hedeflerimiz Amerika’ya karşıydı. Şeyh Usame (Allah onu korusun) bunu Haremayn topraklarında Müslümanlara yaptığı beyanatta açıkça belirtti, hedef Amerikan haçlılarıdır, hedef çaldıkları ve Müslümanları ve Filistin, Irak ve Afganistan’daki Mucahidleri vurmak için bir üs olarak kullandıkları petroldür. Bu bizim gündemimiz ve Arap Yarımadasındaki cihadımızdı. Şimdi isimlendiremeyeceğimiz birçok sebepten dolayı oradaki işlerde durgunluk oldu. Ama Allah’a şükür çabalar son zamanlarda birleşti ve kardeşlerimizden biri olan Ebu Basir Nasir el-Vahşi’nin tek bir Emir olması konusunda birleşildi.
Ahmed Zeydan: el-Kaide’nin ABD ile savaşı kesmek konusunda görüşme yapma olasılığı olduğunu düşünüyor musunuz?
Ebu’l Yezid: Neden olmasın?! Bunu elde etmek için yapması gerekenleri yaparsa, o zaman bunu engellemek için bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur. Bizler İslam Ümmeti’nin bir parçasıyız ve İslam Ümmeti tüm insanlığa gelen mühürlü bir mesajın topluluğudur. Bu mühürlü mesaj tüm insanlık için güvenlik, mutluluk, barış ve huzuru içerir yalnızca Müslümanlar için değil. İran prensi Rüstem sorduğunda büyük sahabi Rebii bin Âmir (ra)’in söylediği şeyin bir kanıtı da budur: “Neyin var?” Tüm cesareti ile cevap verir: “Yüce Yaradan bize Allah’a tapınmak için kölelere tapmak isteyenden ayrılmamızı ve amacını maddi dünya ile sınırlandıran ve İslam’a eşdeğer yanlış dinlere değer verenlerden kaçınmamızı söylemiştir. Bizler bu mesajın sahibi olduğumuz için, mühürlenmiş dinin sahipleri olduğumuz için Yüce Yaradan dünyaya gönderdiği mesajları bitirmiştir.” Allah şöyle buyurmuştur: “Bugün dîninizi kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâm’ı beğenip seçtim.” [Mâide: 3] Bu nedenle dinimiz tüm insanlık üzerinde üstün gelmiş ve tüm insanlığı yönetmektedir. Çünkü tüm kullar Allah’ın kullarıdır ve bu dünya da Allah’ın dünyasıdır, bu nedenledir ki tüm insanların Yüce Allah’ın hükmü altında ve Allah’ın yasalarıyla var olması gerekir. Ve eğer Amerikalılar şartlarımızı kabul ederse, Müslüman ülkelerden çıkar Yahudilerin Filistin’i işgal etmesi ile ilgili desteğini çekerse, Müslüman ülkelerdeki yönetimi gasp eden kâfir hükümetlerin arkasında durmaktan vazgeçerse, Müslümanlara karşı düşmanlığını durdurursa ve mahkûmları hapishaneden serbest bırakırsa, o zaman biz ve onlar arasındaki savaş sona erecektir.
Ama savaş konusunda böyle bir erteleme kalıcı değildir. Örneğin diyelim ki on yıl. Bu andan itibaren onları İslam dinine girmeyen çağırırız, çünkü eğer İslam’a girerlerse biz ve onlar arasındaki savaş sonsuza dek bitecektir. Ama eğer İslam’a girmezlerse o zaman İnşaallah İslami bir devlet kurmaya ve İslami bir halife seçmeye çabalayacağız. Daha sonra onları tekrar İslam’a çağıracağız ve onlar da Allah’a hamdolsun İslam’a girecekler. Eğer girmezlerse, onların üzerinde İslami yasaların gerektirdiğini uygulayacağız ve cizye ödemelerini isteyeceğiz, eğer bunu kabul ederlerse aramızdaki savaş sona erecektir. Bunların hiçbirini kontrol etmediler, bu nedenle aramızdaki savaş devam edecektir. İşte bu Amerikalılar ve diğerleri ile İslami Barış Planıdır. Bunu kabul edeceklerini düşünmüyoruz ve İslam Ümmeti, Yüce Yaradan için kuvvetlerini hazırlamalı ve cihad yolunu almalıdır.
Ahmed Zeydan: Somali’ye dönersek, Somali’deki intihallerle ilgili yaptığınız bir şeyler var mı? Somali’deki intihali nasıl görüyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Somali’de yürütülen operasyonlarla ilgili, intihal, bununla ilgili yapacak bir şey yok. Ama bu tür hareketler kâfirlere karşı ise ve Şeriat şartları ile kontrol ediliyorsa ve aldıkları para Allah’ın memnuniyeti ve dinin güçlenmesi için kullanılıyorsa o zaman bu tür operasyonların yasal olmadığını ama istendiğini düşünüyoruz.
Ahmed Zeydan: Son sorum şu: Usame bin Ladin ve Zevahiri neredeler? Onlarla nasıl iletişim kuruyorsunuz? Molla Ömer ile nasıl iletişim kuruyorsunuz?
Ebu’l Yezid: Allah’a hamdolsun, Şeyh Usame, Şeyh Eymen el-Zevahiri, Allah onları korusun, güvenli yerdeler, düşman elinde değiller. Ama elbette ki şuradalar diyemeyiz ve biz de gerçekten nerede olduklarını bilmiyoruz. Ama aramızdaki iletişim devam ediyor, ama Afganistan ve bize ait olan cihad kollarındaki cihad ile ilgili her şeyden haberdarlar. Ve Allah’a şükür Cihadın tüm alanlarından haberdarlar, Müslümanların yaşadıkları şartlardan haberdarlar. Es-Sahab’dan gelen konuşmalar bunu çok iyi gösteriyor. Onlar ve bizim aramızdaki iletişim sağlam ve ayrıca Müminlerin Emiri Molla Muhammed Ömer ile de iletişimimiz var. Mesajlar ve tavsiyeler iletiliyor. Son olarak İslam Ümmeti’ne Afganistan’ı unutmamalarını söylemek istiyoruz ve İslam Ümmeti’nden Afganistan’daki Mucahid kardeşleri için maddi ve manevi desteklerini arttırmalarını istiyoruz. Çünkü bu Ümmetin meselesidir, Cihad tüm Ümmete farzdır ve Afganistan’daki cihada destek olmaları gerekir.
Ahmed Zeydan: Cihadı destekleme hakkında konuştunuz, sizce el-Kaide, ekonomik blokaj ışığında ve Avrupa, Arap ve İslami ülkelerde elde edilen varlıkların dondurulması ışığında işlerine devam etmek için çok büyük paralara ihtiyaç duyuyor mu? el-Kaide kendisini nasıl finanse ediyor?
Ebu’l Yezid: Biz Peygamberimizin (s.a.v) söylediğine inanırız: “Benim rızkım mızrağımın gölgesi altındadır.” Ne kadar çok cihad edersek, o kadar çok yaşam kapısı bize açılır, Allah’a şükür. Bize gelen fonlar işlerde kullanılıyor, bu paranın daha fazlasına ihtiyacımız var böylece Allah’ın düşmanlarına daha büyük zararlar verebiliriz. Allah’a hamdolsun destek bize birçok yoldan geliyor. İnsanlar ve Müslümanlar el-Kaide’yi seviyorlar ve el-Kaide içerisinde cihad etmeyi seviyorlar, para veya kendileri yoluyla. Böylece bir şeyler ilerliyor ama biz İslam Ümmetimizden daha fazlasını bekliyoruz.
Ahmed Zeydan: Ve bu konuşmanın sonunda değerli izleyiciler, Mustafa Ebu’l Yezid’e teşekkür ediyoruz. Afganistan’daki el-Kaide Genel Sorumlusu Mustafa Ebu’l Yezid, teşekkürler.