Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Zevahiri'den Önemli Açıklamalar

K Çevrimdışı

karabatak

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Zevahiri'den önemli açıklamalar
Bu haber 3 Şubat 2008 tarihinde yayınlanmıştır.

İnternet üzerinde El-Kaide'ye yakınlığı ile bilinen forumlarda geçtiğimiz Aralık ayında "Sorun, Zevahiri cevaplasın" şeklinde ilan edilen ve bir ay içinde sorulan soruların cevaplanacağı söylenen bir açıklama yer almıştı.

Nisan ayının başında Zevahiri'nin kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar yayınlandı. Kendisine yöneltilen çok sayıda sorudan birçoğunu cevaplayan Zevahiri; Kardavi'den Hamas'a, Şia'ya bakış açısından "sehadet" eylemlerine, Abdulkadir bin Abdulaziz'in verdiği demeçlerle başlayan polemiğe ve el-Cami adındaki kitabıyla alakalı suçlamalara kadar çok sayıda konuya açıklık getirdi. İfadelerinde küresel bir cihad anlayışını yansıtan Zevahiri farklı İslami anlayışlar konusunda oldukça ilginç cevaplar verdi. Zevahiri'nin açıklamalarından önemli gördüğümüz kısımları size sunuyoruz:

Eş’ari ve Maturidilere Övgü

Zevahiri, İbn-i Teymiye ve Muhammed bin Abdulvehhab’ın Eşari ve Maturidiler arasındaki ihtilaflara bakışına dair bir soruya şöyle cevap veriyor: “Biz İbn-i Teymiye’nin ve İbn-i Abdulvvehab’ın –bütün ilmi kudretlerine rağmen- taklitçisi değiliz. Bilakis biz delile tabiyiz. Eşariler ve Maturudiler İslam’ın ve Müslümanların müdafaası hususunda hizmetlerin en büyüğünü yapmışlardır.”

“Şiiler cehalet sebebiyle mazurdur”

Zevahiri Şiilerin hepsini tekfir etmiyor ve bakış açısını şöyle özetliyor: “Şiiler, cehalet sebebiyle mazurdur. Ancak liderlerine katılarak Haçlılarla işbirliği yaparak Müslümanlara saldıranlar, İslam hukukundan geri duranlar gibidir. Liderlerine uyarak Haçlılarla işbirliği yapmayanlara karşı ise yöntemimiz, davet etmek ve gerçekleri göstermektir.”

“Ben Hamas’ı her zaman destekledim”

“Ben Hamas'ı her zaman destekledim ama Mekke anlaşmasını imzalamalarını şiddetle kınadım.. Ben her zaman Hamas'ın liderleriyle Hamas içindeki mücahidleri ve Filistin’deki diğer mücahidlerin arasını ayırmışımdır. Hamas içindeki mücahidleri ve Filistin’deki diğer mücahidleri desteklemeye devam edeceğim ve liderleri laik Filistin kanunlarına bağlı olduklarını söyledikleri ve Mekke anlaşmasına uymadıklarını ilan etmedikleri müddetçe eleştireceğim... Ben Hamas’ı günahkarlıkla yahut kafirlikle itham etmedim...

Ben Hamas'la el-Fetih’i aynı görenleri onaylamıyorum. Hamas İslami; el-Fetih ise laik bir harekettir. Ve Hamas liderlerinin kafir olduğunu söyleyenlere katılmıyorum. Tekfir ciddi bir sorumluluktur... Kardeşlere, tekfiri bir yana bırakarak Hamas'ı desteklemelerini tavsiye ediyorum...”

Abdulkadir bin Abdulaziz’in durumu

Abdulkadir bin Abdulaziz’in meşhur el-Câmi kitabı hakkında Zevahiri şöyle diyor:
“El-Câmi ile ilgili olarak iki sorun vardır: Bunlardan ilki ufak sorunlardır ve biz bunları umursamadık. Bir de büyük sorunlar vardır ki bu her Müslümanın dini için karşı durması gereken sorunlardır...

Küçük sorun kitabın basımıyla alakalı; bu kitabın yazımı bir grup organizasyonuydu ve bizler yazara çalışması için ofis, kütüphane ve diğer gereçleri sağladı.k Çünkü yazarın cihad düşüncesini savunacağını ve bu konudaki şüpheleri gidereceği düşüncesiyle, bir grubun aldığı kararlardı ve grup bu kararları grubun emirine uyguladı.

Kitapta bulunan büyük sorunlara gelince:

Yazar İhvan'ın kafir olduğunu yazmıştır, biz kendisine bunun çok büyük bir hata olduğunu, kabul edilemeyeceğini ve büyük sorunlara yol açacağını söyledik.

Bir başka iddiası ise; mürted devletlere karşı bizim davamızdan önce savaşırken ölenlerin, tutuklananların ve onları desteklemek için toplananların doğru yol üzere ölmediklerini söylemesiydi. Bizden kendi mücahid kardeşlerimizi, şehidlerimizi ve hapiste bulunan kardeşlerimizi lanetlememizi istiyordu.

Yine mürted devletlere karşı savaştan daha öncelikli olanın, bazı İslami grupların liderlerine karşı verilecek cihad olduğunu savunmuştu. Hatta buna örnek olarak Abdullah Azzam'la aralarında geçen bir olayı getirerek ona karşı çok çirkin ifadeler kullanmıştı, son kitabında da aynı üslubu sürdürdü.

Bir başka iddiası Tağuta destek olanların hepsini teker teker tekfir etmeyen herkesin, hatta mücahidler arasında tağuta karşı savaşanların dahi kafir olacağıydı.

Mısır İslam Cemaati'nin Mürcie olduğunu savunduğu gibi, Ömer Abdurrahman hakkında da uygun olmayan sözler sarfetmişti.

Seçimlere katılan herkesin kafir olduğunu savunmakta ve bu kimseler için tevilin mazaret olmayacağını ileri sürmekteydi.

Bizler kitabı bütün bu yanlışlardan temizledikten sonra, Abdulkadir bin Abdulaziz adıyla bastırdık. Birçokları Abdulkadir bin Abdulaziz adıyla basılan kitabın bana ait olduğunu düşünmektedir. Asıl yazarın iddia ettiği gibi kitabı çalma gibi birşey söz konusu değildir. Kitap müstear bir isimle basılmıştır ve bu cemaatin kararıydı...

Abdullah Azzam

Abdullah Azzam’ı tekfir ettiği ve arkasında namaz kılmaması iddiasını şöyle yanıtlıyor: “Benim Abdullah Azzam'ı tekfir ettiğim ve arkasında namaz kılmadığım şeklindeki sözler gerçeğe tamamen aykırıdır.”

Mısır ordusu

Zevahiri kendisine yöneltilen "Mısır ordusu çok güzel ham maddeye sahiptir" dediniz. Bu sözünüz "Mısır ordusunun bir devrim yaparak Mısır halkının söz sahibi olacağı şura konsülü oluşturacağı ve Şeriat Mahkemeleri kuracağı anlamına mı geliyor?" şeklindeki soruya şöyle cevap veriyor:

"Mısır ordusu Halid İslamboli ve İsam el-Kameri gibilerini yetiştirmiştir ve kalpleri İslam ve Müslumanlara olan sevgiyle kaynayanları yetiştirmeye devam ediyor, sonunda Mısır’ı yöneten bu bozuk düzeni yıkma fırsatı olacaktır.”

Press Medya özel haberidir.
 
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Benim şimdi burada bir sorum var. Kapalı meselelerin cahili mazeretlidir bunu biliyorum, ancak burada şeyh Eymen Ez Zevahiri cehalet özrünü geniş tuttuğu için şiileri tekfir etmiyor. Mesela şiiler şirk işliyor ancak şirk işleyeni cehaletlerinden dolayı muayyen olarak tekfir etmiyor, hristiyanlarla mücahidlere karşı savaşmadığı sürece, bu hatalı bir düşünce değil midir? Açık meselerde cehaleti mazeret görenin hükmü nedir, bu kişi cehalet engelini geniş tutarak, te'vil ederek küfür mü işlemiştir yoksa cehaletin ne zaman mazeret olacağı veya olmayacağı konusu bir ictihad meselesi midir? Ve bu konunun sadece ictihad meselesi olup olmadığını nasıl anlarız?
 
Üst Ana Sayfa Alt