Zevahiri’nin Eşinden Mektup: “Kıyamların Ardından, Müslüman Kadınlara
El Kaide lideri Şeyh Eymen Zevahiri’nin ikinci eşi Umayma bint Hasan’ın Ümmetin Müslüman kadınlarına hitaben yazdığı mektubun Türkçe çevirisi
Şeyh Eymen Zevahiri’nin Eşinin Mektubu
“Kıyamların Ardından, Müslüman Kadınlara”
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla…
Tüm övgüler Allah’adır ve salat ve selam O’nun tüm şerefli elçilerine, Muhammed (sav)’e, ehli beytine, ashabına ve kıyamet gününe kadar O’nu takip edenlerin üzerine olsun.
Muhterem Müslüman kız kardeşlerim,
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu
Uzun zamandır size İslam ümmetinin durumundan, büyük olaylar ve kasvetli durumlardan dolayı nereye doğru gittiğinden bahsetmek istiyordum ama içinde bulunduğumuz durumlar buna mani oldu.
Saygıdeğer bacılarımla konuşmamın zamanı geldi, ailemden ve ülkemdeki sevdiklerimden başlayarak onlara diyorum ki; “Endişelenmeyin, bizler, elhamdülillah, yüce Allah’tan iyilik ve nimet içindeyiz, mesafeler bizi uzaklaştırsa bile kalplerimiz sizinle.”
Bu dünya hayatı buluşma ve ayrılmadan ibarettir ve doğru yolu bulmak için yeterlidir ve adlandırıldığımız doğruluk yüce Rabbimizin söylediği gibidir : “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran 139).
Biz inşallah çok yakında Allah’ın yardımına kavuşacağımızdan ve Allah dilerse zaferin kesin olacağından ümitliyiz.
Sözlerimi, ailemden ve sevdiklerimden sonra, sevgili ümmetimin şerefli bacılarına yöneltmek istiyorum. Özellikle dünyanın her yerindeki cihad beldelerinde mücadele eden kız kardeşlerimden ve Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun dinini desteklemek için oğullarını feda eden annelerimizden, her ne kadar oğullarını, erkek kardeşlerini ve eşlerini bu yolda feda etmiş olsalar ve Allah’ın rızası için sıkıntılar çekmiş olsalar bile asla yorgun ve bıkkın olmayan kadınlardan bahsedeceğim. Bize ait tüm durumlar aynı, biz; Allah’ın rızası için sıkıntılara göğüs geren, ne kadar fedakârlık varsa gösteren mücahid murabıt kadınlarız. Fakat bunların hepsine rağmen -kendinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki- sevdiklerimizi kaybetmeyle ve ailemizden uzak kalmayla yüz yüze geldiğimiz bu yolda karşılaştığımız hiçbir şey bizi Allah’ın dinini desteklemekten bir an alıkoyamayacaktır! Tüm bunlara rağmen, içinde bulunduğumuz şeyde sadece lezzet bulduk ve Allah’ın bize lütfettiği şeyden memnun olduk -kulları arasından bizi seçti-. O’nun razı olduğu cihadı bize verdiği için ve dinini desteklediğimiz, kelimesini yücelttiğimiz için bunca sıkıntılara rağmen bizler, yüce Allah’ın yardımı, cömertliği ve bereketiyle yaşıyoruz. Bu yüzden muhterem sevgili bacılarım: Bu yolda sebat edin.
Uluslararası ittifakların büyük gücü bizi alıkoyamayacak, yüce Allah bizimledir ve O bizim vekilimiz gözetleyicimizdir. O’ndan (swt) başka hiçbir şeyden korkmayacağız ve -elhamdülillah- çektiğimiz bütün acılara rağmen sebat ediyoruz ve Allah’ın bize vadettiğinden dolayı mutluyuz: “Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: ‘Allah’ın yardımı ne zaman!’ dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara-214)
Zafer Allah’ın yanındadır ve Rabbimiz bizi yüzüstü bırakmayacaktır, iki güzelden biri bizimdir; bu ya zafer ya da şehidliktir! Dinimize hizmet konusunda zayıf olmayacağız. Bu bizim sahip olduğumuz en değerli şey.
Allah’tan bizim için ve bütün dünyadaki -özellikle Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan ve Somali gibi ribat bölgelerindeki- bacılarımız için sabır ve ölene kadar sebat diliyorum, ya zafer ya da şehitlik! “Ve Allah emrinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf 21)
Kendime ve sevgili bacılarıma muhacir mücahidleri hatırlatıyorum. Onlar bizim için en güzel örnekti. Onlara benzemeye çalışır ve örneklerini takip ederiz, onların temiz hayatlarında ne kadar çok dersler ve hikmetler vardır. Onlar dinimize hizmet etmekten yorulup sıkılmadılar. Biz inşallah onların yolundayız. Bizim için en büyük model Hz. Hatice (r.a) Rasulullah’ı (sav) davasında ne kadar çok desteklemişti. O’na şöyle söylerdi: “Asla! Allah seni asla utandırmayacaktır. Sen akrabalık bağını gözetir, fakire ve yolda kalmışa yardım edersin, misafire cömertçe ikram edersin.”
Keza Hazreti Safiye -Allah kendisinden razı olsun-, bir Yahudi kaleyi ele geçirip kalenin etrafını çevirmişken ve Müslümanlar orada düşmanları ile savaşırken, aşağı indi ve bir mızrak yardımı ile korkusuzca Yahudi’yi öldürdü. O, yaşıtları olan birçok erkekten daha cesurdu.
Yine Allah kendisinden razı olsun Hazreti Ümmü İmara, peygamberi savunurken 11 yerinden yaralanmış ve Yemame savaşında bir kolu kopmuştu.
Biz de bu yolda doğruluk ve cesaret üzere olan ve yüce Allah’tan başka hiç kimseden korkmayan kocalarımızı desteklemek için bu örnekleri takip ediyoruz.
İkinci mesajım zalim hükümdarların zindanlarındaki esir kız kardeşlerimedir.
Onlara şunu söylemek istiyorum; kardeşlerim sizler bizim kalbimizdesiniz, sizleri asla unutmayacağız. Ve inşallah serbest kalmanız için çabalamayı sürdüreceğiz, çünkü siz bizim namusumuzsunuz. Biz sizin kardeşleriniz ve asla sizi unutmayacağız. Allah biliyor ki; sizi her türlü kötülük ve şerden koruması ve biran önce sizi esaretten kurtarması için dua ediyoruz.
Üçüncü mesajım genel olarak dünyadaki tüm Müslüman kadınlaradır.
Öncelikle onlara, dünya ve ahiret mutluluğu ve başarısı için İslam’ın kurallarına sıkı sıkıya bağlanmalarını tavsiye ediyorum. Özellikle Müslüman kadının sembolü olan tesettür/hicab konusunda Allah’ın kurallarına uymalarını, şeytana uyan ve İslam’ın en büyük düşmanı olan tesettür/hicab karşıtı kâfirleri terk etmelerini istiyorum. Çünkü bu kâfirlerin isteği Müslüman kadını dininden uzaklaştırmaktır ve ilk terk edilen şey de tesettür/hicab ve görüntüdür. Eğer Müslüman bir kadın İslami görüntüsünü terk ederse ardından dinindeki diğer eksilmeler onu takip eder.
Müslüman kadınlar şunun farkında olmalıdır; batı, kadını ticari bir meta olarak görür ve İslam’ın izlerini silmek ister. Tesettür/hicab ise, Müslüman kadının ilk sembolüdür ve iffeti, saflığı ve korumasıdır.
Kâfir Batı dünyası Müslüman kadının tesettüre gitmesini istemez çünkü tesettür/hicab emrine riayet eden kadın onların çöküşünü, ahlak kurallarını düşüşünü ve sosyal dejenerasyonunu ortaya çıkarır. Çünkü Kâfir Batı, kadını bir ticaret malzemesi ve ucuz bir meta olarak görür, bu sebeple kadın korunan ve saygı duyulanı değil müstehcenlik ve sefahati temsil eder. Tüm bunlardan Allah’a sığınırız.
Ama örtülü bir kadın; evinde ve dışarıda korunur ve saygı görür. O, gizli bir mücevher ve korunmuş bir incidir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab-59) Bu, Yüce Allah’ın peygamberine; eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına iletmesi için gönderdiği buyruğudur. Bu yüzden inanan kardeşlerim, İslam’ın tesettür/hicab emrine riayet etmeliyiz. Bu, dünya ve ahiret için bizim hakkımızda en hayırlı olanıdır.
İkinci olarak, Müslüman kız kardeşlerime oğullarını, Allah’a itaat ve Allah’ın dini için cihad etme arzusu ile yetiştirmelerini tavsiye ediyorum. Ta ki, oğullarını, kocalarını ve erkek kardeşlerini, Müslümanların topraklarını korumak ve savunmak konusunda teşvik etsinler, gasp edenlerden Müslümanların topraklarını geri alsınlar -ki onlar Müslümanlar’ın topraklarını yağmaladılar- ve düşmanla ittifak etmemek ve Müslümanların topraklarını ihmal etmemek konusundaki hassasiyetlerini arttırsınlar.
Ayrıca onlara, mücahidleri para ve dua ile desteklemelerini, büyük zorluklar çeken şehid ve esirlerin ailelerine, çocuklarına, eşlerine para ve bağışlar ile yardım etmelerini tavsiye ediyorum.
Ayrıca kız kardeşlerime, Peygamber (sav)’in şu hadisini hatırlatıyorum: “Oruç bir kalkandır ve suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günahları söndürür.”
Yine hatırlatıyorum ki; Peygamber (sav) şöyle diyor: “Ey kadınlar! Sadaka veriniz. Çünkü ben cehennem ehlinin çoğunu kadınların oluşturduğunu gördüm.”
Ve tüm dünyadaki Müslüman kız kardeşlerime şunu hatırlatmak isterim ki; İslami çalışmalarda kadının rolü çok önemlidir. Kadınlar erkeklerin kardeşidir bu yüzden kadınlar dinlerini ve topraklarını savunmak için erkeklerin arkasında çalışmak zorundadır. Onu ruhuyla destekler, parasıyla destekler, camilerde, okullarda, enstitülerde, evlerde; bunları yapamıyorsa internet yolu ile davasını yazar yayımlar ve mücahidlerin davalarını duyurur ve dinleyen kulaklara ve bilinçli kalplere ulaşır. Bu yüzden kız kardeşlerim, her yerde dinimizi desteklemekten yorulmamalı ve sıkılmamalısınız.
Sırası gelmişken cihadda kadının rolü ile alakalı bir soruya Kuran’ın yol göstericiliğinde değinmek isterim; cihad kadın ve erkek her Müslüman üzerine farzdır. Fakat bu yol kadın için kolay değildir ve kadın bu yolda bir mahreme ihtiyaç duyar çünkü kadın yolculuk ettiğinde bunu bir mahremi ile yapmalıdır. Fakat biz dinimizi her yolla desteklemek zorundayız, mücahidlerin hizmetinde bulunmalıyız. Paramızla onları destekleyerek, onlara hizmet ederek, bilgi veya görüşlerimizle onlara katılarak, hatta Filistin, Irak ve Çeçenistan’daki birçok kız kardeşimizin yaptığı gibi ve birçok düşmanın ölümünü sağladığı istişhad eylemlerine katılarak bunu başarabiliriz. Allah’tan onların bu çabalarını kabul etmesini ve bizi de onların takipçileri yapmasını dileriz.
Fakat bizim asıl görevimiz; mücahidlerin çocuklarını, evlerini ve sırlarını korumak ve çocuklarını güzel bir şekilde yetiştirerek onlara destek olmaktır. Muhacir kız kardeşleriniz elhamdülillah bu alanda büyük bir rol oynamaktadırlar. Onlar sabır, sebat ve cesaret sahibi ve dünyada züht sahibidirler, ahreti sevip onun için gayret ediyorlar. Çok zor şeyler yaşamalarına rağmen, eşlerini, oğullarını ve babalarını kaybetmelerine rağmen ve hatta bazıları hapisle imtihan edilmelerine rağmen sabrediyor ve mükâfatı arıyorlar. Elhamdülillah!
Sözlerimin sonunda kız kardeşlerime şunu hatırlatmak istiyorum; hayat ve geçim Allah tarafından belirlenmiştir ve cihad hayatın daha çabuk sona ermesine sebep olmaz, geçimi zorlaştırmaz. Cihad bugün kâfir güçlerin Müslümanların topraklarını ve kutsal yerleri işgal etmesinden, mürted yöneticilerin hâkim hale gelmesinden dolayı bireysel bir zorunluluk haline gelmiştir. Ve ulema, mürtedlerin ortadan kaldırılmasının gerekliliğine dair ittifak etmiştir.
İslam’ın şehidlerinden Şeyh Abdullah Azzam’ın dediği gibi: “Cihad, Endülüs’ün düştüğü günden beri Müslümanların her biri üzerine farzdır!”
Yine cihadın diğer önemli liderleri de ümmeti cihad meydanlarına çağırmaktadır. Bu yüzden sevgili kız kardeşlerim, şeriatın bu yükümlülüklerinin gerisinde kalamayız ve buna diğerlerini de teşvik etmeliyiz.
Ve sizlere cihadımızın galip gelip kazandığı müjdesini vermek istiyorum. Batı medyası, birçok cihad alanında Haçlı ve Yahudi kayıplarının çok az bir kısmını kabul etmesine ve çoğunu saklamasına rağmen mücahidlerin medyasındaki gerçek savaş alanı raporlarını araştırırsanız Batı medyasının yanlışlığını görürsünüz. Bizler sekiz yıldan beri devam eden savaşımızda Çeçenistan’dan İslami Mağrib’e kadar Haçlıların başarısızlığının yaşayan örnekleriyiz. Bu yüzden Allah’ın Yüce Kitabında belirttiği zaferine güvenin: “Müminler Allah yolunda, kâfirlerse Tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşınız. Çünkü şeytanın hilesi düzeni zayıftır.” (Nisa 76)
Sizleri Allah’a emanet ediyorum.
Duamızın sonu Allah’a hamddır. Salat ve selam peygamberi Muhammed’e, onun ashabına ve yolunu takip edenlere olsun.
Esselamu aleykum ve rahmetullah ve berekatuhu
Kardeşiniz Eymen el-Zevahiri’nin hanımı, Allah yolundaki kardeşiniz Umayma bint Hasan bin Ahmed
Kaynak: islahhaber.net
El Kaide lideri Şeyh Eymen Zevahiri’nin ikinci eşi Umayma bint Hasan’ın Ümmetin Müslüman kadınlarına hitaben yazdığı mektubun Türkçe çevirisi
Şeyh Eymen Zevahiri’nin Eşinin Mektubu
“Kıyamların Ardından, Müslüman Kadınlara”
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla…
Tüm övgüler Allah’adır ve salat ve selam O’nun tüm şerefli elçilerine, Muhammed (sav)’e, ehli beytine, ashabına ve kıyamet gününe kadar O’nu takip edenlerin üzerine olsun.
Muhterem Müslüman kız kardeşlerim,
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu
Uzun zamandır size İslam ümmetinin durumundan, büyük olaylar ve kasvetli durumlardan dolayı nereye doğru gittiğinden bahsetmek istiyordum ama içinde bulunduğumuz durumlar buna mani oldu.
Saygıdeğer bacılarımla konuşmamın zamanı geldi, ailemden ve ülkemdeki sevdiklerimden başlayarak onlara diyorum ki; “Endişelenmeyin, bizler, elhamdülillah, yüce Allah’tan iyilik ve nimet içindeyiz, mesafeler bizi uzaklaştırsa bile kalplerimiz sizinle.”
Bu dünya hayatı buluşma ve ayrılmadan ibarettir ve doğru yolu bulmak için yeterlidir ve adlandırıldığımız doğruluk yüce Rabbimizin söylediği gibidir : “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran 139).
Biz inşallah çok yakında Allah’ın yardımına kavuşacağımızdan ve Allah dilerse zaferin kesin olacağından ümitliyiz.
Sözlerimi, ailemden ve sevdiklerimden sonra, sevgili ümmetimin şerefli bacılarına yöneltmek istiyorum. Özellikle dünyanın her yerindeki cihad beldelerinde mücadele eden kız kardeşlerimden ve Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun dinini desteklemek için oğullarını feda eden annelerimizden, her ne kadar oğullarını, erkek kardeşlerini ve eşlerini bu yolda feda etmiş olsalar ve Allah’ın rızası için sıkıntılar çekmiş olsalar bile asla yorgun ve bıkkın olmayan kadınlardan bahsedeceğim. Bize ait tüm durumlar aynı, biz; Allah’ın rızası için sıkıntılara göğüs geren, ne kadar fedakârlık varsa gösteren mücahid murabıt kadınlarız. Fakat bunların hepsine rağmen -kendinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki- sevdiklerimizi kaybetmeyle ve ailemizden uzak kalmayla yüz yüze geldiğimiz bu yolda karşılaştığımız hiçbir şey bizi Allah’ın dinini desteklemekten bir an alıkoyamayacaktır! Tüm bunlara rağmen, içinde bulunduğumuz şeyde sadece lezzet bulduk ve Allah’ın bize lütfettiği şeyden memnun olduk -kulları arasından bizi seçti-. O’nun razı olduğu cihadı bize verdiği için ve dinini desteklediğimiz, kelimesini yücelttiğimiz için bunca sıkıntılara rağmen bizler, yüce Allah’ın yardımı, cömertliği ve bereketiyle yaşıyoruz. Bu yüzden muhterem sevgili bacılarım: Bu yolda sebat edin.
Uluslararası ittifakların büyük gücü bizi alıkoyamayacak, yüce Allah bizimledir ve O bizim vekilimiz gözetleyicimizdir. O’ndan (swt) başka hiçbir şeyden korkmayacağız ve -elhamdülillah- çektiğimiz bütün acılara rağmen sebat ediyoruz ve Allah’ın bize vadettiğinden dolayı mutluyuz: “Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: ‘Allah’ın yardımı ne zaman!’ dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara-214)
Zafer Allah’ın yanındadır ve Rabbimiz bizi yüzüstü bırakmayacaktır, iki güzelden biri bizimdir; bu ya zafer ya da şehidliktir! Dinimize hizmet konusunda zayıf olmayacağız. Bu bizim sahip olduğumuz en değerli şey.
Allah’tan bizim için ve bütün dünyadaki -özellikle Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan ve Somali gibi ribat bölgelerindeki- bacılarımız için sabır ve ölene kadar sebat diliyorum, ya zafer ya da şehitlik! “Ve Allah emrinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf 21)
Kendime ve sevgili bacılarıma muhacir mücahidleri hatırlatıyorum. Onlar bizim için en güzel örnekti. Onlara benzemeye çalışır ve örneklerini takip ederiz, onların temiz hayatlarında ne kadar çok dersler ve hikmetler vardır. Onlar dinimize hizmet etmekten yorulup sıkılmadılar. Biz inşallah onların yolundayız. Bizim için en büyük model Hz. Hatice (r.a) Rasulullah’ı (sav) davasında ne kadar çok desteklemişti. O’na şöyle söylerdi: “Asla! Allah seni asla utandırmayacaktır. Sen akrabalık bağını gözetir, fakire ve yolda kalmışa yardım edersin, misafire cömertçe ikram edersin.”
Keza Hazreti Safiye -Allah kendisinden razı olsun-, bir Yahudi kaleyi ele geçirip kalenin etrafını çevirmişken ve Müslümanlar orada düşmanları ile savaşırken, aşağı indi ve bir mızrak yardımı ile korkusuzca Yahudi’yi öldürdü. O, yaşıtları olan birçok erkekten daha cesurdu.
Yine Allah kendisinden razı olsun Hazreti Ümmü İmara, peygamberi savunurken 11 yerinden yaralanmış ve Yemame savaşında bir kolu kopmuştu.
Biz de bu yolda doğruluk ve cesaret üzere olan ve yüce Allah’tan başka hiç kimseden korkmayan kocalarımızı desteklemek için bu örnekleri takip ediyoruz.
İkinci mesajım zalim hükümdarların zindanlarındaki esir kız kardeşlerimedir.
Onlara şunu söylemek istiyorum; kardeşlerim sizler bizim kalbimizdesiniz, sizleri asla unutmayacağız. Ve inşallah serbest kalmanız için çabalamayı sürdüreceğiz, çünkü siz bizim namusumuzsunuz. Biz sizin kardeşleriniz ve asla sizi unutmayacağız. Allah biliyor ki; sizi her türlü kötülük ve şerden koruması ve biran önce sizi esaretten kurtarması için dua ediyoruz.
Üçüncü mesajım genel olarak dünyadaki tüm Müslüman kadınlaradır.
Öncelikle onlara, dünya ve ahiret mutluluğu ve başarısı için İslam’ın kurallarına sıkı sıkıya bağlanmalarını tavsiye ediyorum. Özellikle Müslüman kadının sembolü olan tesettür/hicab konusunda Allah’ın kurallarına uymalarını, şeytana uyan ve İslam’ın en büyük düşmanı olan tesettür/hicab karşıtı kâfirleri terk etmelerini istiyorum. Çünkü bu kâfirlerin isteği Müslüman kadını dininden uzaklaştırmaktır ve ilk terk edilen şey de tesettür/hicab ve görüntüdür. Eğer Müslüman bir kadın İslami görüntüsünü terk ederse ardından dinindeki diğer eksilmeler onu takip eder.
Müslüman kadınlar şunun farkında olmalıdır; batı, kadını ticari bir meta olarak görür ve İslam’ın izlerini silmek ister. Tesettür/hicab ise, Müslüman kadının ilk sembolüdür ve iffeti, saflığı ve korumasıdır.
Kâfir Batı dünyası Müslüman kadının tesettüre gitmesini istemez çünkü tesettür/hicab emrine riayet eden kadın onların çöküşünü, ahlak kurallarını düşüşünü ve sosyal dejenerasyonunu ortaya çıkarır. Çünkü Kâfir Batı, kadını bir ticaret malzemesi ve ucuz bir meta olarak görür, bu sebeple kadın korunan ve saygı duyulanı değil müstehcenlik ve sefahati temsil eder. Tüm bunlardan Allah’a sığınırız.
Ama örtülü bir kadın; evinde ve dışarıda korunur ve saygı görür. O, gizli bir mücevher ve korunmuş bir incidir.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab-59) Bu, Yüce Allah’ın peygamberine; eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına iletmesi için gönderdiği buyruğudur. Bu yüzden inanan kardeşlerim, İslam’ın tesettür/hicab emrine riayet etmeliyiz. Bu, dünya ve ahiret için bizim hakkımızda en hayırlı olanıdır.
İkinci olarak, Müslüman kız kardeşlerime oğullarını, Allah’a itaat ve Allah’ın dini için cihad etme arzusu ile yetiştirmelerini tavsiye ediyorum. Ta ki, oğullarını, kocalarını ve erkek kardeşlerini, Müslümanların topraklarını korumak ve savunmak konusunda teşvik etsinler, gasp edenlerden Müslümanların topraklarını geri alsınlar -ki onlar Müslümanlar’ın topraklarını yağmaladılar- ve düşmanla ittifak etmemek ve Müslümanların topraklarını ihmal etmemek konusundaki hassasiyetlerini arttırsınlar.
Ayrıca onlara, mücahidleri para ve dua ile desteklemelerini, büyük zorluklar çeken şehid ve esirlerin ailelerine, çocuklarına, eşlerine para ve bağışlar ile yardım etmelerini tavsiye ediyorum.
Ayrıca kız kardeşlerime, Peygamber (sav)’in şu hadisini hatırlatıyorum: “Oruç bir kalkandır ve suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günahları söndürür.”
Yine hatırlatıyorum ki; Peygamber (sav) şöyle diyor: “Ey kadınlar! Sadaka veriniz. Çünkü ben cehennem ehlinin çoğunu kadınların oluşturduğunu gördüm.”
Ve tüm dünyadaki Müslüman kız kardeşlerime şunu hatırlatmak isterim ki; İslami çalışmalarda kadının rolü çok önemlidir. Kadınlar erkeklerin kardeşidir bu yüzden kadınlar dinlerini ve topraklarını savunmak için erkeklerin arkasında çalışmak zorundadır. Onu ruhuyla destekler, parasıyla destekler, camilerde, okullarda, enstitülerde, evlerde; bunları yapamıyorsa internet yolu ile davasını yazar yayımlar ve mücahidlerin davalarını duyurur ve dinleyen kulaklara ve bilinçli kalplere ulaşır. Bu yüzden kız kardeşlerim, her yerde dinimizi desteklemekten yorulmamalı ve sıkılmamalısınız.
Sırası gelmişken cihadda kadının rolü ile alakalı bir soruya Kuran’ın yol göstericiliğinde değinmek isterim; cihad kadın ve erkek her Müslüman üzerine farzdır. Fakat bu yol kadın için kolay değildir ve kadın bu yolda bir mahreme ihtiyaç duyar çünkü kadın yolculuk ettiğinde bunu bir mahremi ile yapmalıdır. Fakat biz dinimizi her yolla desteklemek zorundayız, mücahidlerin hizmetinde bulunmalıyız. Paramızla onları destekleyerek, onlara hizmet ederek, bilgi veya görüşlerimizle onlara katılarak, hatta Filistin, Irak ve Çeçenistan’daki birçok kız kardeşimizin yaptığı gibi ve birçok düşmanın ölümünü sağladığı istişhad eylemlerine katılarak bunu başarabiliriz. Allah’tan onların bu çabalarını kabul etmesini ve bizi de onların takipçileri yapmasını dileriz.
Fakat bizim asıl görevimiz; mücahidlerin çocuklarını, evlerini ve sırlarını korumak ve çocuklarını güzel bir şekilde yetiştirerek onlara destek olmaktır. Muhacir kız kardeşleriniz elhamdülillah bu alanda büyük bir rol oynamaktadırlar. Onlar sabır, sebat ve cesaret sahibi ve dünyada züht sahibidirler, ahreti sevip onun için gayret ediyorlar. Çok zor şeyler yaşamalarına rağmen, eşlerini, oğullarını ve babalarını kaybetmelerine rağmen ve hatta bazıları hapisle imtihan edilmelerine rağmen sabrediyor ve mükâfatı arıyorlar. Elhamdülillah!
Sözlerimin sonunda kız kardeşlerime şunu hatırlatmak istiyorum; hayat ve geçim Allah tarafından belirlenmiştir ve cihad hayatın daha çabuk sona ermesine sebep olmaz, geçimi zorlaştırmaz. Cihad bugün kâfir güçlerin Müslümanların topraklarını ve kutsal yerleri işgal etmesinden, mürted yöneticilerin hâkim hale gelmesinden dolayı bireysel bir zorunluluk haline gelmiştir. Ve ulema, mürtedlerin ortadan kaldırılmasının gerekliliğine dair ittifak etmiştir.
İslam’ın şehidlerinden Şeyh Abdullah Azzam’ın dediği gibi: “Cihad, Endülüs’ün düştüğü günden beri Müslümanların her biri üzerine farzdır!”
Yine cihadın diğer önemli liderleri de ümmeti cihad meydanlarına çağırmaktadır. Bu yüzden sevgili kız kardeşlerim, şeriatın bu yükümlülüklerinin gerisinde kalamayız ve buna diğerlerini de teşvik etmeliyiz.
Ve sizlere cihadımızın galip gelip kazandığı müjdesini vermek istiyorum. Batı medyası, birçok cihad alanında Haçlı ve Yahudi kayıplarının çok az bir kısmını kabul etmesine ve çoğunu saklamasına rağmen mücahidlerin medyasındaki gerçek savaş alanı raporlarını araştırırsanız Batı medyasının yanlışlığını görürsünüz. Bizler sekiz yıldan beri devam eden savaşımızda Çeçenistan’dan İslami Mağrib’e kadar Haçlıların başarısızlığının yaşayan örnekleriyiz. Bu yüzden Allah’ın Yüce Kitabında belirttiği zaferine güvenin: “Müminler Allah yolunda, kâfirlerse Tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşınız. Çünkü şeytanın hilesi düzeni zayıftır.” (Nisa 76)
Sizleri Allah’a emanet ediyorum.
Duamızın sonu Allah’a hamddır. Salat ve selam peygamberi Muhammed’e, onun ashabına ve yolunu takip edenlere olsun.
Esselamu aleykum ve rahmetullah ve berekatuhu
Kardeşiniz Eymen el-Zevahiri’nin hanımı, Allah yolundaki kardeşiniz Umayma bint Hasan bin Ahmed
Kaynak: islahhaber.net