Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Zindanların Susturamadığı Âlim: Ömer Abdurrahman’ın Hayatı

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Asrımızın önde gelen âlimlerinden Ömer Abdurrahman, 1938 yılında Mısır Dekahliye vilayetinde doğdu. Henüz 10 aylıkken geçirdiği bir hastalık yüzünden gözleri kör oldu. Beş yaşında iken görmeyenlere mahsus medreselerden biri olan Nur Körler Medresesine kaydoldu ve burada Briel metoduyla okuma yazma öğrendi.

11 yaşında Kur’an’ı ezberleyen Ömer Abdurrahman, daha sonra Dimyat’ta dini bir enstitüye girerek 4 yıl okudu ve bunun sonunda 4 yıllık el-Ezher İlkokulu diplomasını aldı. Daha sonra el Munsura’daki el-Ezher lisesinden 1960 yılında mezun oldu.

Ömer Abdurrahman El-Ezher Lisesinden sonra Kahire’de el-Ezher Üniversitesi Usulu’d-Dîn fakültesine devam etti. Başarılı bir eğitim hayatı geçiren üstad, bu fakülteden de 1965 yılında en iyi mezuniyet derecesi olan “Şeref Takdiri” ile mezun oldu.

Üniversite’den mezun olmasının ardından Feyyum’da bir camide imam ve hatip olarak göreve başladı. Bu arada üniversitede master çalışmasını yürüttü ve “Haram aylar” konulu tezini verdi. O yıl vilayetin merkezinde vaaz ve irşad göreviyle görevlendirildi. Yeni görevi gezici vaizlik idi. Mescidden mescide dolaşıp vaaz ediyordu. Ömer Abdurrahman mescidlerdeki irşad ve davet çalışmalarıyla etrafına kitleleri toplamaya başlamıştı.

1968 yılında fakülteye asistan olarak atandı. Bununla beraber Feyyum’da camilerde hutbelerine devam ediyor, bu hutbelerde devletin çeşitli tutarsızlıklarına işaret ediyordu. Bir süre sonra Mısır’ın milli istihbarat teşkilatı hemen hemen her hutbesinden sonra Ömer Abdurrahman’ı çağırarak ifadesini almaya başladı.

Seyyid Kutub’u idam ettirmiş olan Mısır diktatörü Abdunnasır’ın iktidarda olduğu yıllardı. Ömer Abdurrahman hutbelerinde firavundan bahsediyor, cemaati de Abdunnasır’ı kastettiğini anlıyordu. Devlete eleştirileri arttıkça polise çağırılması da o derece sıklaştı. Nihayetinde 1969’un sonunda Ezher’e çağırılarak asistanlıktan uzaklaştırıldı ve açığa alındı. Daha sonra da Ezher üniversitesinin idari bir bölümünde pasif bir göreve verildi.

Mısır’da siyasî baskılar gittikçe artıyordu. Bu süreçte Ömer Abdurrahman köylerde gizlenerek hutbeler vermeye devam etti. 13 Ekim 1970’te Ömer Abdurrahman bir kez daha tutuklandı. Dönemin Mısır devlet başkanı Abdunnasır 1970 yılı Eylül ayında ölmüştü. Ömer Abdurrahman, verdiği hutbelerde Abdunnasır’ın cenaze namazının kılınmasının caiz olmadığını söylüyordu. İnsanların onun namazını kılmalarını engelleyince 8 ay boyunca El Kal’a hapishanesine atıldı. 10 Haziran 1971’de hapisten serbest bırakıldı.



Bütün bu zorlulara ve siyasî baskılara rağmen Şeyh Ömer Abdurrahman ilmi çalışmalarını sürdürdü. Fakültedeki hocası Usulu’d Din Dekanı Şeyh Muhammed Ebu Şehbe’nin yardımıyla akademik hayatına devam etti ve Tefsir alanında Doktorasını verdi. Doktora Tezinin konusu “Tevbe Suresinin Tasvir Ettiği Şekliyle Kur’an’ın, Düşmanlarına Karşı Takındığı Tavır” idi. Mısır istihbaratı tüm çabalarına rağmen bunu engelleyemedi ve ertesi gün tüm gazetelerde “Şeyh Ömer Abdurrahman doktora derecesi elde etti” haberi girilince ülkede gündem oldu.

Buna karşın istihbarat, 1973 yılına kadar okutman olarak dahi atanmasına engel oldu. 1973 yılında fakülte tarafından çağrıldı ve Asyut’ta kızlar fakültesine hoca olarak atandı. 1977’de Suudi Arabistan’daki kızlar fakültesine gönderildi. 3 yıl Suud’da kalan Ömer Abdurrahman, 1980 yılında ise Mısır’a geri döndü ve camilerde vaaz vermeye devam etti.

cmimg_73644.jpg
Ömer Abdurrahman’ın yaşadığı dönem Mısır’ın modern firavunlar dönemi diye adlandırılır. Batı destekli bu diktatörler Mısır’daki İslami uyanışı durdurmak için birçok defa Müslümanları topluca hapse atıp işkenceden geçirmiş, binlerce Müslüman bu şekilde katledilmişti. Mısır diktatörü Enver Sedat’ı öldürmeye karar veren Mısır ordusu subayı Halid İslambuli ve arkadaşları, Enver Sedat’ın tağut olduğu ve “katli vaciptir” fetvasını Ömer Abdurrahman’dan aldı. Yüzbaşı Halid İslambuli 1981 yılında askeri bir tören sırasında Enver Sedat’ı öldürdü. Akabinde Halid İslambuli ile beraberinde olanlar tutuklandılar. Fetvayı veren Ömer Abdurrahman da “Cihad Örgütü”nün emiri olma iddiasıyla 1981 yılının Kasım ayında tutuklandı. Önce Askeri Mahkeme’de, sonra da Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı.

3 yıl kadar hapiste kalan Ömer Abdurrahman, birçok defa işkenceden geçirildi. Savcılıkta Ömer Abdurrahman’a yapılmış yaklaşık 12 tür işkence kaydedildi. Hatta mahkemeye çıkarılacağı gün dahi sopayla dövülmüş ve ayakları kırbaçlanmıştı. Talebeleriyle ilgili ifade vermesi için, eşini zindana getirmekle ve gözlerinin önünde ona tecavüz etmekle kendisini tehdit ettiler. Fakat o bu tehditlerin hiçbirisine aldırmıyor ve mazlum kardeşlerinin zindanda kendisi sebebiyle eza ve cefa çekmesini istemiyordu. Uzun zindan gecelerinde, Kur’an’la teheccüdde bulunuyor ve Davudi sesiyle okuduğu Kur’an’la Müslümanların gönüllerine serinlik veriyor, onların azimlerini ve imanlarını pekiştiriyordu.

Mahkeme sonucunda Halid İslambuli idam edilerek şehid olurken, Ömer Abdurrahman’ın verdiği fetvanın ilmi olduğunu ispatlaması ile savcılık suçlamasını geri almak zorunda kaldı.

Ömer Abdurrahman’ın Askeri mahkemede yaptığı savunma, bugüne kadar İslam âlimlerinin zalimlerin mahkemelerinde İslam’ın izzetini korumak için yaptığı savunmaların en güçlü ve en etkili olanlarından biridir. Hukuki dayanakları yönüyle askeri hâkimleri bile hayretler içerisinde bırakan Ömer Abdurrahman, mahkeme sürecinin tamamında tevhid akidesinin savunmasını yapmıştır ve taviz vermemiştir. Nihayet bunun sonucunda askeri hâkimler Ömer Abdurrahman’ın Kur’an’dan Sünnetten ve âlimlerin fetvalarından sunduğu örneklere karşı kalemlerini onun aleyhine kullanamamışlar ve onun beraatına hüküm vermişlerdir.

600x474.jpg


Bütün dünya onun hakkında idam kararının çıkmasını beklerken, Askerî Mahkeme’nin kararı bütün bu beklentileri boşuna çıkarıyordu. Zira Ömer Abdurrahman, doğrudan Mısır diktatörü Enver Sedat’ın adını vererek katledilmesini değil, onun yaptığını yapanların dinen katledilmesinin vacib olduğunu söylemesinden ötürü beraat ettirilmişti.

2 Kasım 1984 günü hapisten çıkan Ömer Abdurrahman, bu tarihten itibaren 1 yıl süreyle Fayyum şehrinde ev hapsinde tutuldu. Ömer Abdurrahman 1985 yılında tekrar tutuklanıp bırakıldı. Enver Sedat suikastından sonra beraat etse de üzerindeki baskı artmaya devam ediyordu.

1980’lerin ortasında Sovyet Rusya’nın işgaline karşı direnişin devam ettiği Afganistan’a giderek Usame bin Ladin ve Abdullah Azzam ile iletişime geçti. Ömer Abdurrahman, Abdullah Azzam ve Usame Bin Ladin ile birlikte Mektebul Hadamat’ın ( Hizmet Bürosu) kurucularından oldu. Mektebul Hadamat, aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan da bulunan yaklaşık 50 ülkedeki temsilcilikleriyle Afganistan’da savaşmak üzere gönüllüleri toplayarak Afganistan’a gönderme işlevi görmüştür. Ömer Abdurrahman daha sonra iki oğlunu 1988’de Afganistan’a cihad etmesi için yanına çağırdı. (1)

Mısır’a dönen Ömer Abdurrahman, 1989 yılında bir defa daha kısa süreliğine hapsedildi ve serbest bırakıldı. Buna rağmen Mısır İstihbaratı ve Emniyeti Ömer Abdurrahman’ın peşini bırakmıyor, hayatı kendisine zindan ediyordu. O ise, Allah’a davet yolunda zalimlerin baskılarından yılmadan ilmi derslerine ve hutbelerine devam ediyordu. Daha sonraları Mısır İçişleri Bakanlığı’nın izniyle dolaşımına izin verildi.

Ömer Abdurrahman 1990 yılında Suudi Arabistan’a gitmek üzere Mısır’dan ayrıldı. Fakat bu ülkenin kendisini kabul etmemesi üzerine Sudan’a, ardından da aldığı vizeyle ABD’ye geçti. Amerika’ya yerleşen Ömer Abdurrahman, Brooklyn’de el-Faruk Mescidinde dersler vermeye başladı. Daha sonra Amerika’yı doğusundan batısına dolaşarak birçok eyalette insanları tevhid akidesine davet eden konferanslar düzenledi. İslami davet çalışmaları için yurt dışına da çıkarak Libya, Moritanya, Sudan, Pakistan, Filipinler, İsviçre, Almanya, İngiltere, İsveç, Danimarka ve Kanada gibi ülkelere de seyahat edip vaazlar verdi.

Ömer Abdurrahman’ın İslami davet çalışmaları ABD için büyük bir tehdit olmaya başlayınca ABD istihbaratı onu hapse attırmak için harekete geçti. 1993 yılında ABD’nin New York şehrindeki Ticaret Merkezi’nin ve diğer çeşitli bombalama eylemlerinin sorumlusu olmak suçlamasıyla 1995 yılında hapsedildi.

ABD makamlarının Ömer Abdurrahman’a yönelttiği suçlamalar şu şekilde idi: ABD’de rejimin yıkılması için kışkırtıcılıkta bulunmak, Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek’in öldürülmesini planlamak, ABD’de askeri tesislerin patlatılması, ABD aleyhine savaşa teşvik etmek.

Ömer Abdurrahman bütün bu suçlamalardan uzak olmasına rağmen kurulan tiyatro ayarında bir mahkeme ile ve ömür boyu hapse mahkûm edildi. Oysaki mahkeme baştan sona Amerikan istihbaratı tarafından yönlendirildi. İlk iddianamede Ömer Abdurrahman’ın adı bile geçmiyordu. Daha sonra dosyaya konan düzmece isimler üzerinden Ömer Abdurrahman’ın bombalamayı yapan kişilerle bağlantısı kurulmaya çalışıldı. 1993 yılında New York’ta yapılan bombalamalara katıldığı iddia edilen kişilerden bazıları Ömer Abdurrahman’ın vaaz verdiği New Jersey’deki vaazlarını dinlemeye birkaç defa gelmişti. Vaazına gelen kişilerin yaptığı eylemden dolayı Ömer Abdurrahman onların lideri kabul edilip müebbet hapis cezasına haksızca çarptırıldı. Bu kişilerden İmad Salim’in daha sonra Mısır ve ABD istihbaratının elemanı olduğu ortaya çıktı. Ömer Abdurrahman’a komployu kuran istihbarat elemanı İmad Salim kısa süre sonra serbest bırakıldı.

Amerika Ömer Abdurrahman gibi bir ilim ehlinin davet ve irşad gücünü anladığından Ömer Abdurrahman’ı zindanlarda çürütmek için her yolu denedi. İnsan hakları aktivisti ve avukat Ellen Stewart, Ömer Abdurrahman’la ilgilenmiş lakin ona yardım etmesi ve mesajlarını ailesine ve öğrencilerine aktarması nedeniyle o da hapse atılmıştır. Böylece Ömer Abdurrahman’ı savunacak kimsenin kalmamasını sağladılar.

Tüm hayatı ilimle, İslami davetle ve zindanla geçen Mısır Cemaati İslamiyye’nin manevi lideri, “kör imam” lakaplı Şeyh Ömer Abdurrahman, 2016 itibariyle 78 yaşında olmasına rağmen haksız yere Amerikan zindanlarında mahkûmdur. Gözlerinin görmemesinin yanı sıra şeker hastası, pankreas kanseri, tansiyon, romatizma ve sürekli baş ağrısı gibi hastalıklarla boğuşmaktadır. Hareket kabiliyetini yitirmesinden dolayı tekerlekli sandalyeye mahkûm halde yaşıyor.

kor-imam.jpg


2016 itibariyle 78 yaşındaki Şeyh Ömer Abdurrahman cezaevindeki kötü koşulları ve kendisine yapılan haksızlığı protesto amacıyla zaman zaman açlık grevleri de yapmıştı. Kör olmasına, ilerlemiş yaşına, hareket kabiliyetini yitirmesinden dolayı tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına rağmen hapsedildiği Springfield Merkezi (Missori)’de tek başına hücrede tutuluyor ve yanına refakatçi de verilmiyor. Sağlık durumu gittikçe kötüleşmesine rağmen tedavisi engelleniyor ve yakınlarıyla görüşmesine çoğu zaman izin verilmiyor. Ailesi ile yaptığı görüşmelerden birinde, Ömer Abdurrahman’ın “Eğer Kur’an olmasaydı delirirdim” dediği öğrenildi. 1995’ten bu yana 21 yıldır Amerikan zindanlarında yatan Şeyhi Allah esaretten kurtarsın.

Şeyh Ömer Abdurrahman, Ümmü Muhammed ve Ümmü Ammar ile evli olup 9 erkek, 4 kız çocuğuna sahiptir. 2001 yılında Şeyh Ömer Abdurrahman’ın oğlu Ahmed Esed Abdurrahman, Afganistan’da ABD bombardımanında El Kaide liderlerinden Muhammed Atıf ile beraber şehid oldu. Usame bin Ladin’in en yakınında olanlardan birisi olarak bilinen Ahmed Abdurrahman, 14 yaşından beri Afganistan’da cihad cephelerinde bulunuyordu. Şeyh Ömer Abdurrahman’ın diğer oğlu Saif de Sovyet Rusya’ya karşı Afganistan’ı savunmak için cihada gelen Arap mücahidlerdendir. Bir diğer oğlu Muhammed Ömer Abdurrahman ise el Kaide’nin üst düzey yöneticilerinden Halid Şeyh Muhammed ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle 2003 yılında Pakistan’da tutuklandı. Mısır’a iade edilen Muhammed Ömer Abdurrahman 2010 yılında hapisten çıktı.

Ömer Abdurrahman Mısır’ın modern firavunlar döneminde (Cemal Abdunnasır, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek) hakkı haykırmış, tüm ömrünü tevhidi anlatmak ve cihada teşvik etmekle geçirmiş büyük bir âlimdir. Taviz vermeyen bu duruşundan dolayı ömrünün büyük bir bölümünü zindanlarda geçirmiş, hala da Amerikan zindanlarında bedel ödemektedir.

Ömer Abdurrahman asrımızın büyük âlimlerinden ve önderlerindendir. Akademisyen olarak rahat bir yaşam sürebilecekken ömrünün her safhasında hakkı haykırmış, mücadeleden kaçmamış ve bedelini ödemekten çekinmemiştir. Şeyhin ömrü zindanlarda geçse de yetiştirdiği talebeleri Mısır sınırlarını aşıp davasını dünyaya taşımıştır. Şu an tek başına Amerikan zindanlarında yatan Ömer Abdurrahman çağımızda tek başına bir ihlas medresesi; tek başına bir cihad, direniş ve izzet meşalesidir. Allah ondan razı olsun ve esaretten kurtarsın.


Mirac Karaaslan

Medyatimes

 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
allahım hakkı tavsıye eden ve kınayıcıların kınamasından korkmayan kullarına yardım et. onları esaretlerinden kurtar ve ISLAM ummetıne yararlı olmaları ıcın bıze gönder.. amin.
 
Üst Ana Sayfa Alt