Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Zuhruf Suresi 61. Ayette Hz. İsa'nın Nuzulu Hakkında Alimler Ne Demişlerdir?

B Çevrimdışı

BirMusluman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum.Ben biraz önce zuhruf suresi 61.ayeti okurken farkettim bu ayet Allahu alem Hz isanın kıyamet günü geleceğine delalet ediyor.Bizler nasıl anlamalıyız bu ayeti.Ve Peygamberimizin ve sahabenin selefin Kıyamet günü gelecek olan İsa(as)hakkındaki söyledikleri nelerdir akhiler Allah svt sizlerden razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Meryemoğlu (İsa) bir misal olarak zikredilince, kavmin hemen ondan dolayı bağrışıp çağırışmaya girişti.(Zuhruf Suresi 57)

"Şubhesiz ki O, Saatin ilmidir. Onda hiç şubheye düşmeyin, Bana uyun. Dosdoğru yol işte budur.
Şeytan sizi asla alıkoymasın. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır." (Zuhruf 61 - 62)

"Şubhesiz ki O , Saatin ilmidir. Onda hiç şubheye düşmeyin" buyruğu ile ilgili olarak el-Hasen, Katade ve Said b. Cubeyr:
Kur'ân-ı Kerim'i kastetmektedir, demişlerdir. Çünkü o kıyametin gelişinin yakınlığını göstermekte veya onun vasıtası ile kıyametin dehşetli durum ve halleri bilinebilmektedir.

İbn Abbas, Mucahid, ed-Dahhak, es-Suddî ve yine Katâde şöyle demektedirler:
Bundan maksad, İsa (a.s)'ın çıkışıdır. İşte bu da kıyametin alametlerindendir. Çünkü Deccal'in çıkışı kıyametin alametlerinden olduğu gibi, kıyametin kopmasından az bir süre önce yüce Allah İsa'yı semadan indirecektir.
İbn Abbas, Ebu Hurayra, Katade, Malik b. Dinar ve ed-Dahhak "ilmidir" anlamındaki kelimeyi "ayn" ve "lam" harflerini üstün olarak, diye okumuşlardır ki, "emaresi (alameti)dir" anlamındadır.

İkrime'den ise iki "lam" ile: " Bilinmesi içindir" diye okuduğu rivayet edilmişse de bu mushaflara muhaliftir.

Abdullah b. Mesud'dan şöyle dediği nakledilmektedir:
Rasûlullah (s.a.v.)'ın İsra'ya götürüldüğü gece İbrahim, Musa ve İsa (hepsine selam olsun) ile karşılaştı. Kıyametin kopuşunu söz konusu ettiler. Önce İbrahim'den başlayarak ona kıyamete dair soru sordular. Onda bu hususa dair bir bilgi yoktu. Sonra Musa'ya sordular, onda da buna dair bir bilgi yoktu. Nihayet söz sırası Meryem oğlu İsa'ya gelince, dedi ki:
Meydana gelmesinden önce bana bir ahit verilmiş bulunuyor. Ne zaman gerçekleşeceğine gelince, onu aziz ve celil olan Allah'tan başkası bilmez deyip Deccal'in çıkışını sözkonusu etti ve: İnip onu öldüreceğim dedi. Sonra da (İbn Mesud) hadisin geri kalan bölümünü zikretti.
Bu hadisi İbn Mace, Sunen'inde rivayet etmiş bulunmaktadır
.
[İbn Mace, II, 1365; Hakim, Mustedrak, II, 416, IV, 534; İbn Ebi Şeybe, Musannef, VII, 498.]

Muslim'in, Sahih'inde de şöyle denilmektedir:
"O -yani Mesih ed-Deccal- bu halde iken Allah Meryem oğlu Mesih'i gönderecek, o da Dımaşk'ın doğu taraflarında Beyaz minarenin yakınında, ellerini iki meleğin kanatlarını üzerine koymuş olduğu halde, iki elbiseye bürünmüş olarak inecek. Başını aşağı doğru eğdi mi damlayacak, yukarı doğru kaldırdı mı ondan inci tanelerini andıran inci suretinde yapılmış gümüş taneleri yuvarlanacak. (Yağmur yağmasından kinayedir.) Onun nefesinin kokusunu alan bir kâfir mutlaka ölecek. Nefesi de gözü ile gördüğü en ileri noktaya kadar ulaşacak. Nihayet (İsa) onu (Deccal'i) tâkibe koyulacak ve ona Lud kapısında yetişip öldürecek..."
[Muslim, IV, 2253; Tirmizi, IV, 510; Ebu Davud, IV, 117; İbn Mace, II, 1367; Musned, IV, 1813]

es-Sa'lebî, ez-Zemahşerî ve başkalarının Ebu Hurayra yoluyla zikrettikleri rivayetlere göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Meryem oğlu İsa semadan Vefık diye adlandırılan Arz-ı mukaddesteki bir tepe üzerine, sarımtrak iki elbiseye bürünmüş olarak inecek. Saçları yağlanmış olacak, elinde de kendisi ile Deccal'i öldüreceği bir harbe bulunacak. İnsanlar ikindi namazında imamla namaz kıldıkları bir sırada Beytu'l-Makdis'e gelecek, imam geri çekilmek isteyecek, fakat İsa (a.s) onu öne geçirecek ve Muhammed (s.a.v.)'ınşeriati üzere arkasında namaz kılacak. Sonra da domuzları öldürecek, haçı kıracak, havra ve kiliseleri yıkacak, ona iman edenler mustesna, hristiyanları öldürecek."
[Musned, IV, 216; Hakim, Mustedrak, IV, 524; el-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, VII, 340, 342.]

Halid'in rivayetine göre de el-Hasen şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Peygamberler baba bir kardeşler (gibi)dir. Onların anneleri ayrı olmakla birlikte, dinler birdir. İnsanlar arasında Meryem oğlu İsa'ya en yakın benim. Çünkü benim ile onun arasında bir peygamber yoktur. O semadan ilk inecek kişi olup haçı kıracak, domuzu öldürecek ve İslama girmeleri için insanlarla savaşacaktır"
[İbn Hibban, Sahih, XV, 225; Musned, II, 406, 437, 463 (nisbeten mustahsar olarak.) Merhum Kurtubi "el-Hasen'den" diyerek ravi sahabiyi zikretmeyerek hadisi mursel olarak kaydetmekle birlikte; gösterdiğimiz yerlerde hadis senedi itibariyle muttasıldır]

el-Maverdî dedi ki: İbn İsa'nın bir topluluktan naklettiğine göre onlar şöyle demişler:
İsa indi mi Allah'tan aldığı emirlere göre insanlara emir verip, yasaklar koyan o dönemin bir rasûlü olmasın diye mükellefiyet kaldırılmış olacaktır.
Ancak bu, şu üç husus sebebiyle reddedilecek bir görüştür. Birincisi hadis-i şeriftir, çünkü dünyanın kalması dünyada mükellefiyetin kalmasını gerektirir. Diğer taraftan o marufu emreden, munkerden alıkoyan birisi olarak inecektir. Yüce Allah'ın ona vereceği emirlerin İslâmı desteklemek, İslâmın gereklerini emretmek ve insanları İslama davet etmek ile münhasır olacağı da reddolunacak bir şekil değildir.

Derim ki: Muslim'in, Sahih'inde ve İbn Mace'de sabit olduğuna göre Ebu Hurayra şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Andolsun Meryem oğlu İsa adaletli bir hakem olarak inecektir. Haçı kıracaktır, domuzu öldürecektir, cizyeyi kabul etmeyecektir. Andolsun genç develer başıboş bırakılacak, onlara çobanlık eden olmayacaktır. Düşmanlık, nefret ve kıskançlık yok olup, gidecektir. Malın alınması için çağrıda bulunacak, fakat kimse onu kabul etmeyecek."
[Muslim, I, 135, 136; Musned, II, 493]

Yine Ebu Hurayra'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İmamınız kendinizden iken -bir rivayette: sizden olan ile size imam olmuşken- Meryem oğlu (İsa) aranızda ineceği vakit haliniz ne olacak?"
İbn Ebi Zi'b dedi ki: "İmamınız sizden olan ile size imam olmuşken ne demek biliyor musun?
(el-Velid b. Muslim): Bana haber verirsen öğrenirim, dedim.
Dedi ki: Rabbinizin Kitabı ile peygamberiniz (s.a.v.)'ın sünneti ile size imamlık ederse" demektir
.
[Muslim, I, 137; İbn Ebi Zi'b'in soru ve cevabı olmaksızın: Buhari, III, 1272; Musned, II, 336.]

İlim adamlarımız -Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- dediler ki:
İşte bu İsa (a.s)'ın peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'ın dininin unutulmuş olan birtakım hükümlerini uygulamaya koymak üzere bir yenileyici (muceddid) olarak ineceği hususunda açık bir nasstır. Yoksa yeni bir şeriat ile de inmeyecektir, mükellefiyet de -gerek burada, gerekse de "et-Tezkire" adlı eserimizde açıkladığımız üzere- olduğu gibi devam edecektir.

Bir açıklamaya göre "şubhesiz ki o Saatin ilmidir." Yani muhakkak ki İsa'nın ölüleri diriltmesi kıyametin kopacağına ve ölülerin diriltileceğine delildir. Bu açıklamayı İbn İshak yapmıştır.

Derim ki: "Şubhesiz ki o" buyruğunun şubhesiz ki Muhammed (s.a.v.) saatin ilmidir anlamında olma ihtimali de vardır. Buna Peygamber (s.a.v.)'ın: "Ben ve kıyamet şu ikisi gibi gönderildik" deyip şehadet parmağı ile orta parmağını yanyana getirmesi delil teşkil etmektedir. Bunu Buharı ve Muslim rivayet etmiştir.
[Buhari, IV, 1881, V, 2385; Muslim, II, 592, IV, 2268, 2269; Tirmizi, IV, 496; Nesai, IV, 496; İbn Mace, I, 17, II, 1341; Musned, III, 123, 130, 131, 237, 273, 274, 273, 283, 319, V, 103, 108]

İsa (a.s.)'ın domuzu öldürmesi, ve istavrozu (haçı) kırması ve cizyeyi kaldırması hakkında ayrıca şunlar zikredilir:

Hristiyanların Müslüman olması demektir. Çünkü Müslümandan cizye alınmaz, zekat alınır. Şu halde dünyada tek din kalır, cizye verecek kimse bulunmaz demektir. Şöyle de zikreden olmuştur:
"Mal öyle çoğalır ki, cizye yoluyla alınan malın sarfı için bundan istifade edecek fakir kalmaz. İstiğna sebebiyle, cizye sarfedilmeden terkedilir."

Kâdı İyad der ki: "Cizyenin vaz'ı meselesinden murad, cizyenin kâfirlere takrir edilmesi de olabilir. Bütün kâfirlerden alınacak cizye ile de mezkur bolluk hasıl olabilir."
İmam Nevevî, İyaz'ın yorumuna katılmaz ve: "İsa (a.s.), İslam'dan başka hiçbir dini kabul etmeyecektir." der. Nitekim Ahmed İbnu Hanbel'in meseleyle ilgili bir tahricinde
وَتَكُونُ الدّعْوى وَاحِدَةً "Dava bir olur" buyrulmuştur.

Yine Nevevî, İsa (a.s.)'ın cizyeyi kaldırmasıyla ilgili olarak der ki:

"Bu şeriatte cizyenin meşruluğuna rağmen İsa (a.s.)'nın onu kaldırmasının manası, onun meşruiyeti İsa (a.s.)'nın inmesiyle kayıtlıdır." demektir. Sadedinde olduğumuz hadis buna delalet eder. İsa (a.s.) cizye hükmünü neshedici değildir. Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm), bu sözüyle neshi beyan etmiş olmaktadır. (İmam Nevevi, Fethu'l bâri, C. 6, sf: 567)

İbnu Battal da: "Biz cizyeyi, mala olan ihtiyacımız sebebiyle İsa (a.s.)'nın inmesinden önce kabul ediyoruz, ama İsa (a.s.)'nın inmesinden sonra mala ihtiyacımız olmayacak. Çünkü onun zamanında mal pek bol olacak. O kadar ki, kimse mal kabul etmeyecek. Şu da muhtemeldir: Cizyenin Yahudi ve Hristiyanlardan kabul edilişinin meşru olması, onların elindeki kitabın vahiy olma şubhesini taşıması ve zanlarınca kadim şeriatla ilgisi sebebiyledir. İsa aleyhisselam inince, kendisini şahsen görme hasıl olunca, delillerinin inkıtaı ve durumlarının iyice ortaya çıkması sebebiyle mezkur şubhe izale olur ve onlar puta tapan diğer muşrikler durumuna düşerler ve böylece, onlarla muamele, cizyelerini kabul etmeme şeklinde olması munasib olur."




el-Hasen dedi ki: Kıyamet alametlerinin ilki Muhammed (s.a.v.)'dır.
"Onda hiç şubheye düşmeyin." Yani kıyamet hakkında hiç şubhe ve tereddütünüz olmasın. Bu açıklamayı Yahya b. Sellam yapmıştır.
es-Suddî de: Onu yalanlamayın, onun geleceği hususunda tartışmayın. Çünkü o(nun gelişi) kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir, demiştir.
"Bana uyun." Tevhidde ve Allah'tan size getirdiğim tebliğlerde.
"Dosdoğru yol işte budur." Yani yüce Allah'a ya da cennete giden dosdoğru yol budur.
"Bana uyun" buyruğunda Yakub her iki halde (vasıl ve vakf hallerinde) de "ye"yi sabit olarak okumuştur. Aynı şekilde: " Ve bana itaat edin" (Zuhruf, 63) buyruğunu da böyle okumuştur.
Ebu Amr ve Nafî'den rivayetle İsmail ise vasıl halinde "ye"yi isbat ederken, vakıf halinde isbat etmemişlerdir. Diğerleri ise her iki halde de "ye"yi hazfederler.
"Şeytan sizi asla alıkoymasın." Onun vesveselerine ve batıl uğrunda mucadele eden kâfirlerin ortaya attıkları şubhelere aldanmayın. Şubhesiz peygamberlerin şeriatleri tevhid hususunda da kıyamet bilgisine dair ve ayrıca (bu bilginin) ihtiva ettiği cennet ya da cehennem hakkında vermiş oldukları haberlerde hiçbir farklılık göstermez.
"Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" buyruğu daha önce el-Bakara Sûresi'nde (2/168. âyet, 4. başlıkta) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.
[İmam Kurtubi, Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 15/527-530]




"Bir zaman Melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem, Allah seni kendi tarafından bir kelime ile (emriyle meydana gelecek olan bir çocukla) müjdeler ki onun adı Meryemoğlu İsa Mesihtir. Dünya ve âhiratte şeref sahibi ve Allaha yaklaştırılanlardandır. - İnsanlara beşikte iken de, yetişkin (orta yaşta) iken de konuşacaktır, O, salih kimselerden olacaktır." (Âl-i İmran 45 - 46)
Allah (c.c.), melekleri vasıtasıyla Meryem (a.s.)'ı çocukla müjdelelerken gerçekleştireceği bâzı mûcizeleri haber verirken daha beşikte iken konuşacağını söylemiş ve bu mûcize meydana gelmiştir.

"Meryem, İsa'yı yüklenerek kavmine getirdi. Kavmi, hayretler içinde şöyle dediler: "Ey Meryem, doğrusu sen, görülmemiş bir iş yaptın." Ey Harun'un kızkardeşi Meryem, senin ne baban ahlaksız nede Annen iffetsizdi." "Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.
"İsa,
(Allahın kudretiyle dile gelerek) şöyle dedi: Şubhesiz ben, Allah'ın bir kuluyum. O bana, mutlaka kitab verecek ve beni Peygamber seçecektir." "Beni bulunduğum her yerde insanlara yararlı kıldı. Hayatım boyunca namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti." "Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni asla zalim ve isyankâr yapmadı." "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün Allah bana selam ve emniyet veriliştir
." (Meryem 33)


İsa aleyhisselam’ın insanlarla beşikte iken konuşması bir mucize olsa da orta yaşta konuşmanın bir mucize olmadığı muhakkaktır. .İsa aleyhisselam’ın orta yaştan önce göğe yükseltildiği bilindiğine göre, bu ayette tekrar geri gönderileceğine bir işaret vardır. Çünkü tekrar yeryüzüne inib Deccal'i öldürecek ve kâfirlerle mucadele edecek, insanlarla konuşacaktır. Yoksa Allah Teala’nın Kur’an’da boş yere bir kelime kullandığı iddia edilmiş olur. Allah bundan munezzehtir.


NUZUL-U İSA (a.s.)
https://www.islam-tr.org/konu/nuzul-u-isa-a-s.9024/
 
Üst Ana Sayfa Alt