Şehid Şeyh Atıyyetullah el-Lîbî -rahimehullah- yazmış olduğu "Ecvibe fî hukmi'n-nefîr ve şartı'l-mutasaddî li't-tekfîr" isimli kısa ama çok faydalı risalesinde şöyle der:
"Ammi (ilim ehli olmayanlar) için bu konularda hüküm beyan etmek kesinlikle doğru değildir. Nitekim bazı tekfirler içtihat ve fetva ile belirtilmektedir. Öyleyse bu mevzu ilim ehlini ilgilendiren bir durumdur. İlim ehli olmayanın "bu mesele hakkında bir bilgim yok", demesi gerekir. Çünkü bu onun, Allah’a Dinine ve Resullerine imandan sonra yapması gereken görevidir. Genel olaraktan tağutu (kâfirleri) kâfir olarak bilmesi (tağutu icmâlen tekfir etmesi) ve bu şekilde iman etmesi gerekir.
Ancak bazı durumlarda, ilim ehli olmayanlar dahi (tekfir hususunda), ilim ehlinin yanındaki hükmün ne olduğunu bilir.
Mesela: Mürted olmak, Allah’a, Dinine, Resullerine ve ayetlerine iman etmeyip küfreden veya alay eden kimseler gibi – Allah muhafaza etsin-. Veya İslam Milletinden çıkmak isteyenin Mürted olmasının hükmü gibi şeyler.
Bununda şartı, bu durumların o kimseden bariz ve açık bir şekilde zuhur etmesidir. Yoksa hemen bu hükümleri vermek doğru değildir.
Nitekim bazı durumlar var ki, ilim ehli olmayanlar tarafından hükmün ne olduğu anlaşılmayabilir, bu durumları ehline bırakmak gerekir. Çünkü ihtiyatlı olmazsak biz dahi helak olabiliriz. Nitekim ihtiyatlı davranmak her zaman vaciptir. Bu kapı (tekfir konusu) Âlimleri dahi çok tedirgin eden bir konudur. Rabbim selamet versin. "