Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

BİRİNCİSİ: ÇEKİŞMEYİN VE İHTİLAFA DÜŞMEYİN.

B Çevrimdışı

BüyükBarbaros

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hamd alemlerin rabbi olan Allah’adır. Güzel akıbet muttakilerindir. Düşmanlık ise ancak zalimleredir. Şehadet ederim ki tek olan ve ortağı olmayan, Hak, Melik ve Mübin olan Allah’tan başka ilah yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Rasulü, ilklerin ve sondakilerin imamıdır.

Muhakkak ki Allah’u Teala bizi ihtilaf ve çekişmelerden son derece sakındırmıştır. Allah’u Teala şöyle buyuruyor:“Allah’a ve Rasulü'ne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız ve gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir”1.

Aynı zamanda bize cemaati emretmiş ve bunun büyüklüğünden bahsetmiştir.

Peygamber şöyle buyurmuştur: “Üzerinize düşen Cemaat ile beraber olmaktır.’2 Ve yine O ‘Allah’ın eli cemaatle beraberdir’3 ve ‘Sizi fırkalaşmaktan sakındırırım, muhakkak ki şeytan tek olanla beraber, iki kişiden daha uzaktır.”4

İmam Tirmizi’nin sahih olarak naklettiği bir hadiste Peygamber şöyle buyurmuştur: “Size

Allah’ın bana emretmiş olduğu beş şeyi emrediyorum. İşitme, itaat, cihad, hicret ve cemaat. Kim bir karış dahi olsa cemaatten ayrılırsa İslam’ın bağını boynundan çıkarmış olur.
5


Enfal : 46
Tirmizi 2165
Tirmizi 2166
Tirmizi 2165

Tirmizi 2863

İhtilaf, Çekişme ve Fitnenin Sebepleri

Kitap ve sünnete selefin anlayışı üzere tutunmamak ve hevalara tabi olup, kişilerin sözlerine itimat etmek

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve fırkalaşmayın”6.

Ve Allah’u Teala dedi ki:“Allah’ın ayetleri size okunuyorken ve onun elçisi sizin içinizdeyken nasıl oluyor da inkâr ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir7.

Rasulullah şöyle buyuruyor: “Size öyle bir şey bıraktım ki, ona tutunduğunuz müddetçe

benden sonra asla sapmazsınız: Allah’ın kitabı ve sünnetim.
”8

Müslim’in Sahih’inde Ebu Hureyre’den rivayet edilen hadiste Rasulullah şöyle buyurmuştur: “Allah sizin için üç şeye razı olur, üç şeyi de sizin için kerih görür. Sizin için razı olduğu üç şey: ona kulluk etmeniz, ona hiçbir şekilde şirk koşmamanız ve onun ipine topluca sarılıp tefrikaya düşmemenizdir. Kerih gördüğü üç şey ise: dedikodu, çokça soru sormak ve malı zayi etmektir.9

Peygamber hutbe verdiği zaman şöyle derdi: “Bundan sonra; muhakkak ki sözlerin en güzeli Allah’ın kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılan bidatlerdir.”10

İbni Abbas şöyle demiştir: “Allah mü'minlere cemaati emretmiş ve onları ihtilaf ve tefrikaya girmekten sakındırmıştır. Ve onlara kendilerinden öncekilerin helak olmalarına sebep olan şeyin münakaşa ve Allah’ın dininde husumet olduğunu haber vermiştir.”11

Tabiinden İbni Şihab Ez-Zuhri şöyle demiştir: “Bizden önceki alimlerimiz Sünnete bağlılık kurtuluştur derlerdi.”12


Ali-İmran : 103
Ali-İmran : 101
Muvatta’ 3338/678
Müslim 1715
Buhari 7277
Eş-Şeria, cemaate sarılmanın emredilmesi babı
Sünen-i Daremi, Sünnete tabi olma babı 97


İmam Evzai şöyle demiştir: “İnsanlar seni terk edecek olsalar bile seleften gelen eserlere sarıl. Süslü de olsa başkalarının görüşlerinden uzak dur. İş açığa çıktığında sen dosdoğru yolda olursun.”13

İbni Teymiyye şöyle demiştir: “Ehlisünnet ve-l Cemaat kitap ve sünnete tabi olur. Allah ve Rasulü'ne itaat eder, hakka tabi olur ve yaratılana merhamet ederler”14

Başka bir yerde de şöyle demiştir: “Fitne ve tefrika ancak Allah’ın emirlerini terk etmekle vuku bulur. Allahu Teala hakkı, adaleti ve sabrı emretmiştir. Fitne hakkın terki veya sabrın terkiyle ortaya çıkar.”15

İhtilaf ve Çekişmelere Yol Açan Diğer Bir Sebep İse; kendisini ilme nispet eden, talebeliği yarım kalmış, fakat buna rağmen kendisini müçtehitlerle eşit gören bazı gençlerin sünneti bidatten ayıramamalarıdır. Onlardan bazıları kendisinin doğru yolda olduğunu ve sünnete uygun görüşün kendisinde olduğunu zannederek muhalifine bid’atçi ve belki de kâfir dediğini görürsün. İşte bundan dolayı tefrika ve kötülükler ortaya çıkar.

Sünnet Allah’ın ve Rasul’ünün emrettiği şeylerdir. Bid’at ise Allah’ın dinde meşru kılmadığı şeylerdir.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor:“Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun16

İmam Buhari ve Müslim, Abdullah b. Amr b. As’dan rivayet etti ki; “Ben Rasulullah’ın şöyle dediğini işittim: ‘Şüphesiz ki Allah’u Teala ilmi insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi, âlimleri almakla kaldırır. Nihayet hiçbir âlim bırakmadığı vakit, insanlar bir takım cahilleri baş edinirler. Onlara sual sorulur. İlimsiz fetvâ verirler. Bu suretle hem kendileri saparlar, hem de başkalarını saptırırlar.”

Muhammed b. Sirin
şöyle demiştir: “Bu ilim dindir. Bu dini kimden aldığınıza iyi bakın.”
Sapıklık ve bid’at ehlinin özelliklerinden biri de; halis olan tevhidi, İbrahim milletini ve saf olan sünneti koruyoruz gibi şer’i ibareleri kullanmak suretiyle batıl düşüncelerini geçerli kılmalarıdır. Tıpkı haricilerin Ali’ye “Hüküm ancak Allah’ındır. Bizler adamları hakem tayin etmeyiz. Sadece Allah’ın hükmünü isteriz” demeleri gibi…

Bu gibi sözlerin âlimler indindeki değeri; zeki bir sarraf için sahte dinarın değeri kadardır. Bundan dolayı olacak ki Ali için Haricilerin “Hüküm ancak Allah›ındır” ayetinden çıkardıkları anlam cahillerin göstermiş olduğu kadar revaç görmedi.

El-Medhal ilas-sünenil-kübra 233
Mecmuul-Fetava: 3/279
Zemmül-furkati vel-ihtilaf filkitabi ves-sünneti
Enbiya : 7

Öyle ki Ali onların bu sözlerine karşılık dedi ki: “Hüküm ancak Allah’ındır!

Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. Yakinen inanmayanlar seni hafife almasınlar.”17

Sizler bunların ne dediklerini biliyor musunuz? Emirlik yoktur diyorlar. Ey insanlar sizi ancak ya doğru bir emir veya facir olan bir emir ıslah eder.”18

Müslim’in Sahihinde Rasulullah’ın dostu Ubeydullah b. Ebi Rafi’ Haruriler (Hariciler) ortaya çıktığı zaman kendisinin Ali ile beraber olduğunu rivayet eder, ve o zaman bunların “Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek Ali’ye itiraz ettiklerinde Ali’nin onlara “Bu söz kendisiyle batıl kastedilen hak bir sözdür. Muhakkak ki Rasulullah Allah Qzze ve Celle’ye mahlûkatından en sevimsiz olan bazı insanları vasfetti. Ve ben bu vasıfları şu kişilerde görüyorum ki onlar dilleri ile hakkı söyledikleri halde –gırtlağını işaret ederek– buradan aşağı inmeyen kimselerdir.” dediğini aktarır.

Nevevi bu rivayet hakkında şöyle demiştir: “Onların hüküm sadece Allah’ındır sözüne karşılık Ali’nin onlara cevap olarak bu söz kendisiyle batıl kastedilen hak bir sözdür sözünün manası; bu kelime aslında doğru olan bir kelimedir, Allah’u Teala şöyle buyuruyor:

“Hüküm ancak Allah’ındır”19.

Fakat onlar bu ayeti delil göstererek Ali’nin hakem tayin etmesini inkâr etmek istediler.”

İşte bundan dolayı hakkı isteyen bir kimsenin hakkı bulunduğu yerden alması gerekir. Eğitimi yarım kalmış talebe yarısı bozgunculardan ve delalet içindeki âlimlerden değil.

Süfyan b. Uyeyne ve onun gibi ilim ehli olan Ahmed b. Hanbel ve Abdullah b. Mübarek şu sözü söylerlerdi: İnsanlar ihtilaf ettiğinde sana düşen suğur ehlinin (cephe hattındaki mücahidlerin) üzerinde olduklarıdır.

Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor:“Bizim uğrumuzda cihad edenleri yollarımıza ileteceğiz.”20


Rum : 60
Musannefu Ebi Şeybe: 7/562/37931
Yusuf : 40
Ankebut : 69

Şüphesiz tekfirde aşırıya giden bu kimseleri koruyan ve bunların ortaya attığı bid›at görüşlerin revaç görmesine karşı yumuşaklık gösteren tağut ile tecehhum ve irca ehlini ve onların bid’at olan görüşlerinin revaç görmesini destekleyen tağut aynı kişidir. Bunun sebebi ise her iki taraf ve menhec bir neticeye varır, o da: hak ehlini karalamak ve Allah yolunda cihadı terk ettirmektir.

İhtilaf ve Çekişmelere Sebep Olan Üçüncü Husus: Bağy; Zulüm ve haksızlık yapmaktır. Falan falancaya haksızlık yaptı denir, yani sözle veya fiili olarak bir kimsenin başkasına düşmanlık etmesi ve haddini aşmasıdır.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor: “Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlık dolayısıyla ayrılığa düştüler.”21


Şura : 14

Fakat onlar kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlıktan dolayı ihtilafa düştüler.22

İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarında haddi aşarak anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.23

Şeyhul İslam İbni Teymiyye şöyle demiştir: Mubah olan içtihad, fitne ve tefrikaya ancak bağy/haddi aşmakla sebep verir, dolayısıyla fitne ve tefrika mubah olan içtihat ile olmaz bilakis bağy ile olur. Fitneyi ve tefrikayı gerektiren şey -ister bu söz veya amel olsun fark etmez-dinden değildir.”

Yine O şöyle demiştir: “Genelde mümin fırkaların birbiriyle çekiştikleri usul meseleleri ve bunun dışında sıfat, kader, imamet vs. gibi meseleler de bu baptandır; bunlardan bazılarında müçtehit isabet eder bazılarında ise hata eder, içtihadında hata eden haddi aşan biri olabilir, bazen de içtihat etmeksizin haddi aşar, bazende emredildiği sabır hususunda taksir yapar.”24

Haddi aşmanın kısımlarından bazıları da kişinin muhalifiine dil uzatması, onu niyetinde töhmet etmesi ve delilsiz bir şekilde bir Müslümana zulmederek küfür veya bidat nisbet etmektir.

İbni Hibban Sahihinde Huzeyfe b. Yeman’dan Peygamber’in şöyle dediğini rivayet eder: “Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey, Kur’anı üzerinde güzelliği görününceye kadar okuyan ve sonra İslam’ı üzerindeki bir gömlek gibi çıkarıp arkasına atan, komşusu üzerine kılıçla hamle edip onu şirkle suçlayan kimsedir.” Dedim ki:Ey Allah’ın Nebisi! Hangisi şirke daha layık, suçlayan mı yoksa şirkle suçlanan mı?, ‘Bilakis şirkle suçlayan (buna daha layıktır)’ buyurdu.”

İmam Acurri şöyle demiştir: “Muhakkak ki Allah fazlı ve rahmetiyle kitabında bizden önceki kitap ehlinden; Yahudi ve Hıristiyanlardan bahsederek onların helak olma sebeplerinin dinde fırkalaşmak olduğunu haber vermiştir.Ve Kerim olan Mevlamız onları bu helaka sürükleyen şeyin


Casiye : 17
Bakara : 213
El-İstikame 1/37

cemaatten ayrılma ve nehiy edildikleri batıla -yani haddi aşarak ve kendilerinden başkasının bilemediği bilgiye sahip olduktan sonra haset ederek - meyletmelerinden kaynaklandığını bize bildirmiştir. İşte bu haddi aşma ve haset şiddetlenince fırkalara bölündüler. Ve bu da onların helak olmasına sebep oldu. Bundan dolayı Mevlamız onlar gibi helak olmamamız için bizi onlar gibi olmaktan sakındırmıştır. Aksine bize cemaatin gerekliliğini emretmiş ve fırkalaşmaktan bizi nehyetmiştir. Peygamber , selefimiz ve Müslüman ulemanın hepsi cemaate sarılmayı emretmiş ve fırkalaşmaktan nehiy etmişlerdir.”25

Bizler şiddetli bir şekilde İbni Kudame el-Makdisi, en-Nevevi, ibni Hacer el-Askalani ve onlar gibi; ilmin yayılmasına ve şeriatin desteklenilmesinde İslam ümmeti üzerinde büyük faydaları bulunan âlimlerimize karşı haddin aşılmasını, onlara düşmanlık beslenilmesini ve onların tekfir edilmesini reddediyoruz. Aksine bizler onların konumlarını muhafaza eder, onlara rahmet dileriz ve onların hata ve zellelerini es geçeriz.
Tabiinden olan eş-Şa'bi şöyle demiştir: “Her ümmetin alimleri o ümmetin şerlilerinden çıkar. Bizim âlimlerimiz ise bu ümmetin en hayırlılarıdır.”26
Şeyhul-islam İbni Teymiyye şöyle demiştir: “Hata etseler bile Müslümanların âlimlerinden tekfiri defetmek en önemli şer’i amaçlardandır.” 27

Müceddid İmam Muhammed bin Abdulvahhab’ın oğlu Şeyh Abdullah şöyle demiştir: “Ve biz de öyleyiz; biz bazı meselelerde hata etmiş olsalar bile diyaneti sağlam, salihliği meşhur, takvası ve zühdü bilinen, özgeçmişi güzel, nasihati ile ümmete etki eden, ve hayatını faydalı ilmin öğretimine ve yazımına harcayan âlimleri tekfir etmeyiz.”


Eş-şeria 1/270
Mecmuul-fetava 7/284
Mecmuul-fetava 35/103
 
Ebu Tahir Çevrimdışı

Ebu Tahir

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Akhi Allah subhanehu ve teala razı olsun güzel bir paylaşım olmuş.
Benim son yıllarda gözlemleyebildiğim müslümanlar arasındaki en büyük ihtilaflardan biriside seninde paylaştığın;

İhtilaf ve Çekişmelere Yol Açan Diğer Bir Sebep İse; kendisini ilme nispet eden, talebeliği yarım kalmış, fakat buna rağmen kendisini müçtehitlerle eşit gören bazı gençlerin sünneti bidatten ayıramamalarıdır. Onlardan bazıları kendisinin doğru yolda olduğunu ve sünnete uygun görüşün kendisinde olduğunu zannederek muhalifine bid’atçi ve belki de kâfir dediğini görürsün. İşte bundan dolayı tefrika ve kötülükler ortaya çıkar.

bu kısımdır.gerçekten ne kadar da isabetli bir görüştür.nitekim kendine tevhid ehli deyip yıllarca beraber bir yolda yürüyen ve daha sonrasında en ufak bir ihtilafta hemen bağları kopararak birbirlerine ağır hitamlar eden hatta tekfir dahi eden “tevhid ehli “ türemiştir.bunlara şahit olduğum zaman gerçekten selef ve halef alimlerimizin kıymetlerini daha iyi bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.onlar bu bidatlara dalıp ümmeti bölmemişlerdir.Allah azze ve celle onlardan razı olsun.
 
Üst Ana Sayfa Alt