Çözüldü Ölen Babamın Borcunu Ödememek İçin Reddi Miras Yapmam Câiz mi?

Y Çevrimdışı

yalandunya1990

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamünaleyküm.
Babam vefat etti ve anne ben ve kardeşime bir tane limited şirket, 7 - 9 milyon civarı ( net değil) borç ve bir ev kaldı. Ev de tahmini 3 - 5 milyon eder. O da iyi düşünürsek.
Babamın batık olduğunu biliyorduk. Cenaze işlemleri bittikten sonra reddi miras yapabilmek için mahkemeye dilekçe verdik. Mirası kabul edersek borçlar ve şirket bize kalacak ve devlet borçları kendi şahsi malımız ile ödememizi zorunlu kılacak.
Biz reddi miras yaparsak devlet evi satıp alacaklılara dağıtacak diğer alacaklılar ise bize icra takibi biz red ettik bu da mahkeme kararı diyebilicez.
Bu hakkı almak için mahkemeye başvurmuş olmamız caiz mi?

Bir de bunu yapmaz ise mirasın hükmen reddi hakkı var. O da mirasçılar mirası kabul ettiğine dair bir işlem yapmaz ise ve miras borca batık ise miras hukmen red edilmiş sayılıyormus. Bu durumda yine ev satılıyor ve dağıtılıyor. Borcu kalan alacaklılar bize gelirse alacaklıya borca batık olduğuna dair belgeleri sunmamız lazımmış. Terekenin borca batık olduğunu kanıtlamak lazımmış mahkeme ile. ( Alacaklı icra takibine sunulan borca batıklık belgelerini kabul etmeyip mahkemeye verebilirmis süreci vermez ise takip bitiyor)

Şimdi biz can havli ile reddi miras için başvuru yaptık ve bir duruşma tarihi verildi. O gün gidip red ettiğimizi sözle beyan edecekmisiz. Mahkeme olarak geçiyor ama bir beyan işlemidir diyorlar. Hakim sadece zapt altına alıyor beyanı. Hatta çoğu zaman duruşma olmadan bitiyormus işlem de benim oğlum olduğu için ona kayyım atandı vs duruşma olacak dendi.

Uzun bir açıklama oldu ama anlattığım iki yöntemden hangisi uygun?
Ya da biz mirasi kabul edip borca razı mı gelmeliyiz? Babamın mirasını red etme hakkım ve borcunu şahsi malimla ödeme yükümlülüğüm şerren yok diye biliyorum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;
Evvela başınız sağolsun
. Meselenize gelirsek;

İslam fıkhında miras, vefat eden kişinin borçları ve vasiyetleri yerine getirildikten sonra kalan malından mirasçılara intikal eder. Yani önce borçlar ödenir, kalan varsa mirasçılara dağıtılır. Eğer borç mal varlığını aşıyorsa, mirasçılar kendi mallarından borcu ödeme zorunda değildir.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisinde şöyle buyurmuştur :
Kimin üzerine borç olur da (terikesinde) ödenmeye yetecek mal bırakmazsa, onu ödemek Bana aittir.”

(Muslim, Mesâcid, 41)
Yani borç mirastan ödenir, mirasçılar borcu yüklenmekle mükellef değildir.

Redd-i Miras

Günümüzdeki sözde hukuk sistemlerinde (Türk Medeni Kanunu’na göre) miras hem mal hem borç ile intikal eder.
Mirası kabul ederseniz: Şirket borçları ve özel borçlar, kendi mal varlığınızdan da sorumlu hale gelir.
Bunu engellemenin yolu: redd-i miras (açık red) veya hükmen red. Bu, ölenin borçlarından dolayı mirasçının sorumlu olmaması için kullanılır.
Şer’î açıdan:
Eğer Ölenin malı borcunu ödemeye yetmiyorsa, zaten mirasçının borcu yüklenmesi gerekmez. Siz redd-i miras yapınca aslında “ben babamın borcunu üstlenmek istemiyorum” demiş oluyorsunuz. Şer‘an zaten sorumlu olmadığınız bir borcu hukuken de üzerinizden atmış oluyorsunuz. Fakat mûrisin (ölenin) borcu var ise, bıraktığı malden evvela borcu ödenmelidir. Bıraktığı mal borcu ödemeyi karşılamıyorsa vârisler mûrisin borcunu ödeme farzıyla mukellef değildir ama aşağıda da geleceği gibi ödemeleri mendubdur. Vârislerin ölenin borcunu bıraktığı malın dışında haricen ödememeleri, fıkhen câizdir, günah değildir. Eğer kişi imkân sahibiyse ve babasının borcunu öderse, bu çok büyük bir ihsan, vefa ve sadaka olur. Redd-i miras yaparak Siz, babanıza karşı vefasızlık yapmıyorsunuz (eğer imkanınız var ve babanızın borcunu ödememek için laik hukuk sistemini böyle bir fırsatından faydalanmak için kullanıyorsanız işte o zaman babanıza karşı bir vefasızlık söz konusu olabilir). Fakat ödeme imkanınız ve malınız yok ve kısıtlıysa, sadece kendi malınızı borçlulara kaptırmaktan korunuyorsunuz.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (Fâtır 18)

Hukuken redd-i miras yapmak, borcu üstlenmemek için bir tedbirdir.
Dolayısıyla İslam açısından caizdir, günah değildir; çünkü Siz babanızın borcunu reddetmiş olmuyorsunuz, kendi üzerinize zimmetlenmesini engellemiş oluyorsunuz.

Eğer mirasçı(lar) ve ölünün yakınları imkânı varsa ve gönüllü olarak babasının borcunu ödemesi farz olmasa da mendub olarak büyük bir iyilik, vefa ve sadaka olur.

Rasûlullah
şöyle buyurdu: Mûminin ruhu, borcu ödeninceye kadar borcuna bağlıdır (rehin tutulmuştur).
(Tirmizî, Cihâd 29; İbn Mâce, Sadakat 8)

Rasûlullah şöyle buyurdu: Şehidin bütün günahları bağışlanır; ancak borç mustesna!
(Muslim, İmâre 118)
Bir sahabî Peygamber’e
gelerek: “Annem vefat etti, borcu var. Onu ödesem faydası olur mu?” diye sordu.
Rasûlullah
: "Evet! Borcunu öde, bu borç onun için kefarettir." buyurdu.
(Nesâî, Vesâyâ 9; Ahmed b. Hanbel, Musned, 6/51)

Bir defasında Rasûlullah , borcu olan bir sahâbînin cenaze namazını kılmamış, “Borcu var mı?” diye sormuş;
Borcu olduğunu öğrenince: “Onun borcunu ben ödedim.” buyurmuş, sonra namazını kıldırmıştır.
(Buhârî, Havâlât 3; Ebû Dâvûd, Cenâiz 58)



Diğer mesele Tağutun Mahkemesine Başvurmak
Zorunlu olarak devlete başvurmak (hakkı temin etmek için) iztirârî ruhsat kapsamında değerlidir.
Önemli olan niyettir: "Şer‘î hükmü vefakarâne reddetme yoluna uygun olarak takib ediyorum, hakkımı korumak için devlete başvuruyorum." Niyetiniz Allah’ın şer‘î hakkını uygulamak ve haksız yere mağdur olmamaktır. Yâni “Şer‘î hakkımı (ölenin borcunu üstlenmemek) devletin bana yüklemek istediği gayr-ı meşru sorumluluktan koruyorum.”
Tağut mahkemelerine muracaat hakkı; helâl kılmak için değil, zaruret veya hakkı korumak için caizdir. Eğer kişi gitmezse haksız yere evine, malına, şahsi kazancına icra gelir; şer‘an sorumlu olmadığı bir borçla ezilir. Bu da "iztirârî ruhsat" çerçevesine girer. Bir de “Ben mirası şer‘an reddediyorum” diye bir şey yok. Çünkü şer‘an zaten mirasçının babasının borcunu üstlenme yükümlülüğü yok. Buna başvuran kişinin amacı ve niyeti “Şer‘î olarak zaten Bana ait olmayan borcu, devlet bana yüklemesin diye Onların prosedürünü kullanıyorum.”
Yani kişi oraya “şeriata muhalif hükmü kabul etmek için” gitmez. Sadece kendisine yüklenmek istenen şer‘an geçersiz bir sorumluluğu bertaraf etmek için gider. Her tağut mahkemesine başvurmak zellikle hak gasbedilirken) tağutun hükmünü arzu etmek demek değildir.



Son mesele de; alacaklı olan şahısların yerine kendinizi koyunuz.
Kişiye çalışıp mallarınızı vermişsiniz ve parasını alamıyor belki de bu sebeble iflas ediyor, hatta intihar ediyor. Bunların da istemeden günahına girme durumu söz konusu olabilir.
Bu konunuzda Şahsi olarak düşüncem; sırf miras düşen 3 kişiyi değil, akrabalarınıza da bu meseleyi açarak borcun altına ellerini koymalarını isteyerek ölüyü ahirette kul hakkıyla karşı karşıya bırakmamak için borcu ödemede yardımcı olmalarını istemelisiniz. Hatta alacaklı olan şahıs ve şirket yetkilileriyle de görüşerek Sizin borcu iyi niyetinizin göstergesi olarak ödemeye gayret gösterdiğinizi, redd-i mirasa gitmek istemediğinizi bundan dolayı da alacaklılardan tamamen veya kısmen de olsa ödeyebilecek kadar feragat ederek indirim + taksit yapmaları, kendi adlarına hasene tarzında infak etmeleri istenebilir. Rabb'im yardımcınız olsun.

 
Üst