Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

650 No'lu Esirin Çığlıkları

ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
'650 NO'LU' ESİRİN ÇIĞLIKLARI



5 Ağustos 2008 15:30

ABD’nin Bagram esir kampında bulunan ‘650 no’lu’ esirin hikâyesi yürekler parçalar cinsten. Kamptaki tüm esirler, işkence altında onun çığlığını duyunca acılarını unuttu

/ TİMETURK



Sömürgecilik ve kölelik dönemi geriye dönülemeyecek şekilde sona erdi deniyor. Ancak ABD denen haydut dev sayesinde Somali’den, Irak’a oradan Afganistan’a, Pakistan’a hatta Guantanamo’ya kadar olup bitenler, bu düşünceyi geçersiz kılıyor. Aslında değişen sadece emperyalizmin rengi. Bütün dünya, Guantanamo’nun 21. yüzyılda insanoğlunun alnında bir utanç lekesi olarak durduğu konusunda hemfikir. Oysaki bir kaç insan hakları örgütü hariç bu konuda kimse sesini yükseltemiyor. İnsan hakları örgütlerinin sesleri de Amerika’nın çıkardığı gürültüler, tank paletleri ve savaş uçaklarının gürültüsü arasında eriyip gidiyor.



Raporlar, farklı etnik kökenlerden olan Guantanamo mağdurlarının %74’ünün Pakistan, %14’ünün ise Afganistan güçleri tarafından tutuklanarak ABD ve müttefiklerine teslim edildiğini, bu yaptığının karşılığı olarak her iki ülkenin milyonlarca dolar para aldığını ortaya koyuyor. Geri kalan tutuklular ise diğer dünya devletleri tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edilmiş. Pakistan istatistik kaynakları, Müşerref rejiminin el-Kaide örgütüne mensup olduğu iddiasıyla en az 750 kişiyi Amerikan güçlerine teslim ettiğini kaydediyor. Bu suçlamayla tutuklananlar arasında farklı etnik kökenden çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu insanlar var.



ACILARI UNUTTURAN ÇIĞLIK



Muzam (Moazzam) Begg adlı İngiliz vatandaşı, 2002 yılında Pakistan topraklarında yakalandıktan sonra ABD’ye teslim edilerek Afganistan’daki Bagram üssüne nakledilmiş. Amerikan güçleri nakledildiği üsde bu İngiliz vatandaşına olmadık işkenceler yapmışlar. Ancak duyduğu bir çığlıktan sonra kendisine yapılan işkenceleri unutmuş. Daha sonra gecenin karanlığını bir alev topu gibi yaran ancak kulak veren kimsenin çıkmadığı bu çığlığın nereden geldiğini öğrenmiş. Çığlığın sahibi, üsde çeşitli işkence, tecavüz, dayak, hakarete uğramakta olan tek kadın tutukluymuş. Ayrıca bu kadın tutuklu, tuvalet ihtiyacını herkesin gözü önünde, erkekler tuvaletinde gidermek zorunda kalıyormuş. Adı da “650 no’lu tutuklu”ymuş.



YVONNE RİDLEY KİMLİĞİNİ TESPİT ETTİ



Muzam Begg bu konunun ayrıntılarını Guantanamo Hapishanesi’nden çıkıp vatandaşı olduğu İngiltere’ye dönmesinin ardından 2005 yılında yayınladığı günlüklerinde anlatıyor. Kitapta yazılanlar, Afganistan’da Taliban’ın elinde rehin kalıp daha sonra Müslüman olan meşhur gazeteci Yvonne Ridley’i harekete geçirerek bu kadın tutukluyu bulup onunla tanışmaya teşvik ediyor. Ridley, bu yalnız ve gariban kadının kimliği hakkında araştırma yaptıktan sonra onun, en küçüğü bir aylık en büyüğü dört yaşında olan üç çocuğuyla birlikte Karaçi’den İslamabad’a yolculuk yapmak üzere havaalanına gittiği sırada 2003 yılında ortalıktan kaybolan Pakistanlı Doktor Afiyet Sıddıki olduğunu öğreniyor. Kimse o tarihten sonra ona ne olduğunu bilmiyor, sadece Amerikan basınında bu kadının Pakistan polisi tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edildiğine dair bir habere rastlıyor.



Dr. Afiyet Sıddıki'nin basında çıkan resimleri....



İslamabad’daki Yüksek mahkemeye başvuruda bulunularak Pakistan hükümetinden Doktor Afiyet Sıddıki hakkında araştırma yapması ve gerekli her türlü bilgiyi halka vermesi için bir dava açılıyor. Yargıç, bir sonraki oturumun, tanıkların ve davayı açanların dinlenmesi için 9 Eylül tarihinde yapılmasını öngörüyor.



BİLİNCİNİ KAYBETTİ, SAHİPSİZ KALDI



1972 yılında Karaçi’de doğan Doktor Afiyet Sıddıki, tıp eğitimini Amerika’da gördü. Eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri döndü. Başörtüsü taktığı söyleniyor. El-Kaide ile ilişkisinin olduğu şüphesi bulunmakla birlikte şu ana kadar bu konuyla ilgili hiçbir şey ispat edilemiyor. Kendisine yöneltilen en büyük suçlama, ABD’de kullanmakta olduğu posta kutusunun daha sonra el-Kaide üyeleri tarafından kullanılması.



Dr. Afiyet Sıddıki’nin Bagram üssünde maruz kaldığı işkencelerden dolayı bilincini kaybettiği söyleniyor. Şimdi öyküsü gün yüzüne çıkınca kimsenin onu aramadığı ve Amerika cehenneminden kurtarmaya çalışmadığı belirtiliyor. Ancak bazı insan hakları örgütleri ve gazetecilerin Sıddiki’nin serbest bırakılması, kendisini tutuklayanların yargılanarak uluslararası polise teslim edilmesi yönünde çağrılarda bulunduğu biliniyor.



Bugün suçsuz olduğu ispatlanan ve hâlâ Bagram esir kampında bulunan mazlum kadın Dr. Afiyet Sıddıki'nin serbest bırakılması için başlatılan kampanyaya siz de destek verin:


MAZLUM MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİ DUALARLA OLSUN DESTEKLEYEMİYORSAK EYVAHLAR OLSUN HALİMİZE !!!



HUDA'YA EMANET OLASINIZ VE DAİMA,

O’NUN HIFZ U HİMAYESİNDE KALASINIZ...





AHMET KIZILTAN
 
Muaz ibni Cebel Çevrimdışı

Muaz ibni Cebel

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Rabbim Ummeti Muhammedi esaretten ve iskenceden muhafaza etsin

Rabbim tum esirlere merhamet etsin,nefsinin esiri olan bizleride affetsin...:(:(
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
'650 NO'LU' ESİRİN ÇIĞLIKLARI



5 Ağustos 2008 15:30

ABD’nin Bagram esir kampında bulunan ‘650 no’lu’ esirin hikâyesi yürekler parçalar cinsten. Kamptaki tüm esirler, işkence altında onun çığlığını duyunca acılarını unuttu

/ TİMETURK



Sömürgecilik ve kölelik dönemi geriye dönülemeyecek şekilde sona erdi deniyor. Ancak ABD denen haydut dev sayesinde Somali’den, Irak’a oradan Afganistan’a, Pakistan’a hatta Guantanamo’ya kadar olup bitenler, bu düşünceyi geçersiz kılıyor. Aslında değişen sadece emperyalizmin rengi. Bütün dünya, Guantanamo’nun 21. yüzyılda insanoğlunun alnında bir utanç lekesi olarak durduğu konusunda hemfikir. Oysaki bir kaç insan hakları örgütü hariç bu konuda kimse sesini yükseltemiyor. İnsan hakları örgütlerinin sesleri de Amerika’nın çıkardığı gürültüler, tank paletleri ve savaş uçaklarının gürültüsü arasında eriyip gidiyor.



Raporlar, farklı etnik kökenlerden olan Guantanamo mağdurlarının %74’ünün Pakistan, %14’ünün ise Afganistan güçleri tarafından tutuklanarak ABD ve müttefiklerine teslim edildiğini, bu yaptığının karşılığı olarak her iki ülkenin milyonlarca dolar para aldığını ortaya koyuyor. Geri kalan tutuklular ise diğer dünya devletleri tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edilmiş. Pakistan istatistik kaynakları, Müşerref rejiminin el-Kaide örgütüne mensup olduğu iddiasıyla en az 750 kişiyi Amerikan güçlerine teslim ettiğini kaydediyor. Bu suçlamayla tutuklananlar arasında farklı etnik kökenden çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu insanlar var.



ACILARI UNUTTURAN ÇIĞLIK



Muzam (Moazzam) Begg adlı İngiliz vatandaşı, 2002 yılında Pakistan topraklarında yakalandıktan sonra ABD’ye teslim edilerek Afganistan’daki Bagram üssüne nakledilmiş. Amerikan güçleri nakledildiği üsde bu İngiliz vatandaşına olmadık işkenceler yapmışlar. Ancak duyduğu bir çığlıktan sonra kendisine yapılan işkenceleri unutmuş. Daha sonra gecenin karanlığını bir alev topu gibi yaran ancak kulak veren kimsenin çıkmadığı bu çığlığın nereden geldiğini öğrenmiş. Çığlığın sahibi, üsde çeşitli işkence, tecavüz, dayak, hakarete uğramakta olan tek kadın tutukluymuş. Ayrıca bu kadın tutuklu, tuvalet ihtiyacını herkesin gözü önünde, erkekler tuvaletinde gidermek zorunda kalıyormuş. Adı da “650 no’lu tutuklu”ymuş.



YVONNE RİDLEY KİMLİĞİNİ TESPİT ETTİ



Muzam Begg bu konunun ayrıntılarını Guantanamo Hapishanesi’nden çıkıp vatandaşı olduğu İngiltere’ye dönmesinin ardından 2005 yılında yayınladığı günlüklerinde anlatıyor. Kitapta yazılanlar, Afganistan’da Taliban’ın elinde rehin kalıp daha sonra Müslüman olan meşhur gazeteci Yvonne Ridley’i harekete geçirerek bu kadın tutukluyu bulup onunla tanışmaya teşvik ediyor. Ridley, bu yalnız ve gariban kadının kimliği hakkında araştırma yaptıktan sonra onun, en küçüğü bir aylık en büyüğü dört yaşında olan üç çocuğuyla birlikte Karaçi’den İslamabad’a yolculuk yapmak üzere havaalanına gittiği sırada 2003 yılında ortalıktan kaybolan Pakistanlı Doktor Afiyet Sıddıki olduğunu öğreniyor. Kimse o tarihten sonra ona ne olduğunu bilmiyor, sadece Amerikan basınında bu kadının Pakistan polisi tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edildiğine dair bir habere rastlıyor.



Dr. Afiyet Sıddıki'nin basında çıkan resimleri....



İslamabad’daki Yüksek mahkemeye başvuruda bulunularak Pakistan hükümetinden Doktor Afiyet Sıddıki hakkında araştırma yapması ve gerekli her türlü bilgiyi halka vermesi için bir dava açılıyor. Yargıç, bir sonraki oturumun, tanıkların ve davayı açanların dinlenmesi için 9 Eylül tarihinde yapılmasını öngörüyor.



BİLİNCİNİ KAYBETTİ, SAHİPSİZ KALDI



1972 yılında Karaçi’de doğan Doktor Afiyet Sıddıki, tıp eğitimini Amerika’da gördü. Eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri döndü. Başörtüsü taktığı söyleniyor. El-Kaide ile ilişkisinin olduğu şüphesi bulunmakla birlikte şu ana kadar bu konuyla ilgili hiçbir şey ispat edilemiyor. Kendisine yöneltilen en büyük suçlama, ABD’de kullanmakta olduğu posta kutusunun daha sonra el-Kaide üyeleri tarafından kullanılması.



Dr. Afiyet Sıddıki’nin Bagram üssünde maruz kaldığı işkencelerden dolayı bilincini kaybettiği söyleniyor. Şimdi öyküsü gün yüzüne çıkınca kimsenin onu aramadığı ve Amerika cehenneminden kurtarmaya çalışmadığı belirtiliyor. Ancak bazı insan hakları örgütleri ve gazetecilerin Sıddiki’nin serbest bırakılması, kendisini tutuklayanların yargılanarak uluslararası polise teslim edilmesi yönünde çağrılarda bulunduğu biliniyor.



Bugün suçsuz olduğu ispatlanan ve hâlâ Bagram esir kampında bulunan mazlum kadın Dr. Afiyet Sıddıki'nin serbest bırakılması için başlatılan kampanyaya siz de destek verin:


MAZLUM MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİ DUALARLA OLSUN DESTEKLEYEMİYORSAK EYVAHLAR OLSUN HALİMİZE !!!



HUDA'YA EMANET OLASINIZ VE DAİMA,

O’NUN HIFZ U HİMAYESİNDE KALASINIZ...





AHMET KIZILTAN

Mesele,Tağut Kavramına iman kavramının içinde bulunan inanç yönünden kabul ve itaat bakımından bağlılığın Amerikan tağutunun demokrasi inancına olan sadakatin bir sonucudur.Müslüman olduklarını iddia eden ve müslümanlık üzerinden geçimini sağlayan şeytanın bu askerlerinin Amerikaya olan bağlılığı güvenirliği,sadakatı sevgisi ile kendileri yönünden elde edeceği münafıkça çıkarlarının kesiştiği noktada birlikte hareket etmeleri normaldir.Tağutları red etmeyenin imanının olmayacağı burada da açıkça görülmektedir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt