Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Açıklık Bir Yıkım Çağrısıdır

A Çevrimdışı

anaksunamum

Üye
İslam-TR Üyesi
Açıklık Bir Yıkım Çağrısıdır


Önce hep beraber bu şeytani rezalet çağrısını facir Freud’un dilinden bir hatırlayalım:

“Ahlakî üstünlüklerin hepsi yalan, düzmece ve aldatmacadır. Gerçekte insan hayvanlar gibi karşı konulamayan ve mani olunamayan cinsi bir güce sahiptir. Bu gücün önüne ahlâk, din, örf ve gelenek gibi engeller koymak, onu terbiye edip güzelleştirmez, sadece dizginler.” İşte bu fikri savunan Freud hakkında siyonist düşünürler şöyle demektedir: “Freud bizden birisidir. Bu yüzden var gücümüzle onun öğretilerini yaymamız gerekir. İnsanın ayıp yerlerini gün ışığına çıkarmamız lazımdır ki, onun açılmasından hiç kimse utanmasın...”

Bundan dolayı Freud’un takipçileri ve talebeleri, papağanlar gibi onun çirkin sözlerini tekrarlayarak örtüye olan düşmanlıkları nedeniyle “Örtünme, cinsî arzu ve şehvetleri harekete geçiren bir etken olmuştur. Kişi yaratılış olarak kendisine yasaklanan şeylere arzu duyar” demiştir.

Arzu ve şehvetleri bir tarafa bırakıp akli bir muhakeme yapalım. Farzedelim bir erkek, birisi yarı açık ve süslü, diğeri vakur ve örtülü iki kızla karşılaştı... Acaba canı kimi çeker ve hangisine yönelir?!

Biz çoğu zaman birtakım şeyleri severiz. Fakat bu durumda akıl ne yapar? O, makul yollardan onu elde etmeye çalışır. (mesela kadını seven ona ulaşmak için usûlüne uygun yollar dener).

Bir an yukarıdaki mukayesede erkeğin örtülü kıza arzu duyduğunu kabul edelim. Bu durumda bile kızın örtüsü erkeğe, elde etmeye çalıştığı şahsa ancak meşru yollardan ulaşabileceğini ihsas ettirmektedir. Buna göre kadının örtünmesinde topluma ve kadına nasıl bir zarar olabilir?

Fakat işin doğrusu, onların maddi menfaatlerine karşı olan sevgileri, hisleri ve duyguları akıllarını çelmiştir. Onların örtüyü istememeleri veya reddetmeleri başka sebepten değil, ancak iman ettikleri tuhaf ahlâk anlayışına ters düştüğü ve onlarla arzu duydukları lezzetler arasına bir set çektiği içindir.

Bu hasta anlayış onları heva ve heveslerine ulaşmada büyük bir ayrılığa götürmüştür. Bu durum karşısında şu ayete sarılmaktan başka çare yoktur:

“Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.”

Muhammed Talât Harb Paşa, Kadın ve Örtü adlı eserinde şunları söylemektedir: “Örtünün kaldırılması ve kadınla erkeğin karışması (haremlik selamlığın kaldırılması) eskiden beri Avrupa’nın içinde olan ve gerçekleştirmek istediği bir idealdi. Bunu Avrupa’nın İslam alemi üzerindeki maksatlarını bilen herkes anlar.”

Paşa yine aynı eserde; “Sadece Mısır’da değil, bütün doğuda İslam toplumunu yıkmanın önünde kadını değiştirmekten başka bir engel kalmamıştır. Doğuda erkekleri saran fesat (bozulma) işte buradadır” demektedir.

Örtüyü kaldırıp atma çağrıları bizi, gücümüzün sırrını oluşturan İslam’dan uzaklaştırmak için hazırlanan bir tuzaktır. Bu sayede toplumun yarısını oluşturan kadının bozulmasıyla toplum da bozulacaktır. Çünkü kadının açılıp saçılması ve nesilleri kötü terbiye etmesi, toplumun diğer yarısının da bozulmasına sebep olur. Bundan dolayı, İslam düşmanlığı belgeli ve şaibeli kimselerden açıklık çağrıları işitmemiz garip değildir.

Bazılarının ise açıkça bu işe paralar harcayarak önayak olduklarını ve açık propagandalarını görmekteyiz.

Yapılan bütün bu yardımlar ve propagandalardan sonra, bazı kadınların gericilik olarak isimlendirdikleri şeylerden (İslam) kurtulup kendilerince ilericilik zannettikleri hususları istemeleri, toplumun medenileşmesi ve yükselmesi için onun üzerine titreyen bir tavırla fikirlerini sergilemeleri tuhaf değildir. Halbuki savundukları, İslam düşmanlarına bağlılık ve Allah’ın Şeriat’ından uzaklaşma fikri, gericiliğin ta kendisidir. Cahiliyye mertebesine düşüş, hatta insanlıktan çıkış da budur. Kaldı ki beşeri sistemlerin hepsi bile çıplaklığı ve kural tanımazlığı onaylamamaktadır.

“De ki: size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? (Bunlar); iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Ralblerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız. İşte, inkar ettikleri, ayetlerimi ve Rasûllerimi alaya aldıkları için onların cezası Cehennem’dir.” [15]
 
Üst Ana Sayfa Alt