Çevrimdışı
Biz tevhid ehli Müslümanlar her fırsatta her mekanda “Allah’ın dünyasında Allah hükmetmeli” diye haykırmayı görev edindik. Bunu söylerken de ibadet şuuruyla söyledik; çünkü insanlar arası hukukun Allah tarafından konulan kanunlar çerçevesinde olması gerektiğine iman etmekle emrolunduk.
İslam dışı hukuk sistemini savunmak ise cahillerin yapacağı bir şeydir ki anlayışı yerinde olanların yapacağı bir tavır değildir. “Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Halbuki iyi anlayan bir toplum için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır!” (5 Maide/50)Demek oluyor ki cahiliyeden adalet beklemek, “anlayışı kıt” olanların tipik bir davranışıdır.
Biz Müslümanlar Batı’dan alınan ceza kanunlarını saçma sapan kabul edip reddederken, bunu Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyoruz.
Bununla birlikte Allah’ın yasalarıyla yönetilmeyi istememizin önemli bir nedeni daha var: ADALET! Adaletin gerçekleşmediği topraklar, ruhen çölleşmiştir. Artık o ülkede adaletle beraber onur, şeref ve haysiyette kalmamıştır. Adaletin katledildiği bir beldede ahlaktan ve erdemden bahsetmek, bu değerlerin de katledilmesidir.
Bizler Allah’ın kanunlarını isterken aslında adaleti de istemiş oluyoruz. Sizler Allah’ın kanunlarını istemeyerek aslında “anlayış kıtlığı” yaşayanların çakma adaletini kabullenmiş oluyorsunuz.
Mardin’de 12 yaşındaki kız çocuğu N.Ç. iki kadın tarafından zorla fuhuşa sürüklenmiş ve 26 erkeğe pazarlanmıştı. N.Ç.’nin zorla alıkonulup ırzına geçilmesi davasında, cahiliye kanunlarının ne kadar da barbarlık olduğunu bir kez daha görmüş olduk. İlköğretim okulu müdürü, kaymakamlık yazı işleri müdürü, ziraat odası başkanı, yüzbaşı, polis, koruyucu, muhtar… 26 farklı kişi aylarca tecavüz ediyor ve adalet tıkır tıkır işliyor! Önce zorla alıkonulma zaman aşımı ile düşürülüyor, sonra 12 yaşında çocuğun kendi “rızasıyla”tecavüze uğradığına karar verilip bütün indirimler kullanılarak en alt sınırdan ceza veriliyor. Kıyak bu kadarla da bitmiyor. 26 sanığın tamamı mahkemedeki “iyi hal”lerinden dolayı cezası daha daha indiriliyor. Sanıklara 1 yıl 4 ayla 4 yıl 2 ay arası hapis cezaları veriliyor. Adaleti sağlama iddiasındaki cahiliye mahkemesi nerdeyse bu ırz düşmanı tecavüzcülere“üstün hizmet madalyası” takmadığı kaldı. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararını elbette aynı yasalarla hüküm veren Yargıtay’da onayladı.
Irza geçenlere kampanya! Mahkemelerde her türlü indirim mevcuttur! Durmak yok tecavüze devam! Tecavüz medeniyetine hoş geldiniz!
Birkaç sivil toplum örgütünün ortak basın açıklamasındaki bilgiler, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koymakta: “26 erkeğin tecavüzüne uğrayan N.Ç. ile ilgili kamu davası ancak N.Ç.’nin Adalet Bakanlığı’na yazdığı mektuptan sonra açılabildi. Tecavüzcüler yüzbaşıydı, okul müdürüydü, koruyucuydu, kamu görevlisi erkeklerdi. Dava açıldıktan sonra N.Ç.’nin avukatı, tecavüzcülerin en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyenler defalarca tehdit edildi. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi en başından sanıkların yanında oldu. Tecavüzcüler görevlerinden alınmadılar. Tutuksuz yargılandılar.” [1]
Ne trajikomiktir ki sistemin şakşakçısı Batı beyinli medya bu adaleti beğenmedi. Hürriyet,Habertürk, Taraf, Posta, Vatan, Kanal D, Atv, Show TV ve diğerleri bu kararı eleştiren (ya da sorgulayan) yayınlayan yapınca olay iyice büyüdü. Halkın vicdanı, insanların koyduğu yasaları uygulayan Yargıtay’ın kararını kabullenemeyince, Mardin’deki mahkemenin verdiği karara onama veren Yargıtay ceza daire başkanı, evlere şenlik şu açıklamayı yaptı:
“Beni En çok üzen şey şudur; medyada çıkan haberler mağdureyi korumaya yönelik gibi gösteriliyor. Hâlbuki bu mağdure, olay oldu travma geçirdi, mahkemeye geçti travma geçirdi, adli tıbba gitti travma geçirdi, karar verildi travma geçirdi. Şimdi 4-5 gündür yayın yapılıyor. 4-5 gündür bu çocuk travma geçiriyor. Çocuğu bunalıma sokmaya kimsenin hakkı yok! Böyle şeyler bu kararı değiştirmediği gibi mağdura zarar vermekten başka bir şeye de yaramıyor.” [2]
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış… O kız en büyük travmayı “adalet” beklediklerinden bu açıklamayı duyduğunda yaşamıştır sanırım. Çocuğu bunalıma sokanlar bu saçma sapan cezaların suçu engelleyici olmadığını haykıranlar değildir. Çocuğu bunalıma sokan ırzına geçen o sapıklar ve onları kollayarak adaletin ırzına geçen o sahte ilahlardır.
Bu cezayı beğenmeyen medyaya da sormak isterdim; “Sizce bu suçlulara ne ceza verilmeliydi?” diye.
Bırakın timsah gözyaşlarını. Arka sayfa güzeli koyarak kadını metalaştıran, “aldatan kadınlar anlatıyor” yazı dizileri hazırlayarak kadınlara aldatma taktikleri veren, magazin haberleri diye kim kiminle kimi nerede ve nasıl aldattığını fotoğraflarıyla halka “arz” eden sizin gazeteleriniz değil mi? [3]
“Fatmagül’ün suçu ne” dizileriyle tecavüz ün nasıl yapılacağını ayrıntısıyla seyircilere aktaran, moda defileleri adı altında genç kızların çırılçıplak yürüyüşlerini izlettiren, zinayı bir hobi gibi gösteren televizyon dizileri yayınlayarak bu 26 tecavüzcüyü teşvik edenler sizler değil misiniz?
Sizler de “sanık” sandalyesine oturup suça teşvikten yargılanmalıydınız; çünkü sizler işbirlikçilersiniz. Gerçi cahiliye mahkemesinden size ceza vermesi beklenemez, ne de olsa o kanunları koyan devletten ruhsat alarak bu işleri yapıyorsunuz. Yasal olarak… RTÜK bir şey demediğine göre “normal” buluyor demektir bu yayınlarınızı. Mahkemenin de tecavüzü“normal” bulması gayet normal yani.
Biz ise gerçek gözyaşı döküyoruz. Adalet yerini bulmadığı sürece de mazlumlar için gözyaşlarımız, zalimler için kinimiz bitmeyecek. Bize soracak olursanız; “Sizce adaletin gerçekleşmesi için ceza ne olmalıydı?” diye, cevabımız şu olacaktı: “Bizim derdimiz bizim dediğimizin değil, sizi ve bizi yaratan Allah’ın dediğinin olmasıdır. Küçücük kızı zorla alıkoyduktan sonra, 12 yaşındaki kızın kendi rızasıyla(!) 26 erkekle ilişkiye girdiği sonucunu çıkardı TC mahkemesi. Böyle olmuş olsa bile İslam hukuku evli olan erkeklere zina suçunda RECM (taşlanarak öldürülme) cezası veriyor [4]. Yok, eğer zorla tecavüz olmuşsa, İslam hukukunun bu konudaki cezası zaten nettir: İDAM.” [5]
Mardin’deki davanın hâkimi Nadir Özsoy verdiği kararını adalet.org sitesinde bakın nasıl savundu:
“N.Ç. uzunca bir süredir gündemi meşgul eden bir konu. Kanunları uyguladık ve ceza verdik. Ama yetmedi idam vermemiz gerekirmiş! Bu kadar teknik bir konuda hiç uzman görüşü almaya medyayı kınıyorum.”
Sana da ve bu kanunları hazırlayanlara da bir uzman görüşü lazım; kendisini en adaletli olarak tanıtan Allah’ın görüşü. Allah da mahşerde sizlere kanunlarını uygulayacak ve Allah’ın kanunlarından yüz çevirenlere cezayı verecek. Mahşerde sizin laik anayasanız ve ceza kanunlarınızla değil, Allah’ın kanunlarıyla yargılanacağınızdan haksızlık yapılmayacağından emin olabilirsiniz...
Elini vicdanınıza koyun ve kendinizi daha çocuk yaşta fuhuş şebekesi içerisine düşürülmüş 12 yaşında bir kız olarak düşünün. Ya da 12 yaşındaki kızın kendi kızınız olduğunu düşünün. İnsanların koyduğu hukukun adaleti olan 26 şahsa 1 ile 4 yıl arası hapis cezasını mı yoksa Allah’ın koyduğu hukukun adaleti olan idamlarını mı isterdiniz? Bu kararı verirken, gelecek madurlar için de tecavüzcüler için de emsal teşkil edeceğini de unutmayın. Yani cezanın ne olduğu, gelecekte bu suçun daha çok işlenmesine ya da daha az işlenmesine de yol açacaktır.
Hem biz Müslümanların ilahı olan Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın bu cezasını beğenmiyorsanız, hem de bu devletin ilahçıklarından olan hâkimlerin ve Yargıtay’ın kararını beğenmiyorsanız, kendinize yeni bir ilah bulun “anlayışı kıtlar”. Cehenneme kadar da yolunuz var…
-Dipnotlar-
1) Habertürk Gazetesi, 5 Kasım 2011
2) Habertürk Gazetesi, 5 Kasım 2011
3) Bu ulusal gazete ve televizyon kanallarının internet sitelerinin “+18” sitelere dahil edilecek kadar çıplaklığı içermesi, aslında tecavüzlerin destekçileri olduğunu ispatlamakta
4) “Âlimler mütevatir sünnet, icma ve aklî delillere dayanarak muhsan (evli) olupta zina eden kişinin cezasının recm (taşlanarak öldürme) olduğunda ittifak etmişlerdir.” (Vehbi Zuhayli, İslam Fıkıh Ansiklopedisi, 7.cilt, sy:343) Zina eden bekâra 100 sopa cezası verilirken, evli olan ise ehl-i sünnet âlimlerinin icmasıyla recmedilir. Günümüzde bazı bidatçiler bunu inkâr etse de dört mezhebin ortak görüşü budur ve din değişmemiştir.
5) Bu ceza Osmanlı’da da uygulanmıştır. Osmanlı tarihçisi Dr. Zübeyde Güneş Yağcı'nın Balıkesir şer'iyye sicillerinde, yani mahkeme kayıtlarında tespit ettiği belgeler, Osmanlı döneminde tecavüzcülere verilen cezanın genellikle idam olduğunu gösteriyor. (Osmanlı Kanunnameleri, IV. yay. Ahmet Akgündüz, İstanbul 1992)
Miraç Karaaslan
İslam dışı hukuk sistemini savunmak ise cahillerin yapacağı bir şeydir ki anlayışı yerinde olanların yapacağı bir tavır değildir. “Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Halbuki iyi anlayan bir toplum için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır!” (5 Maide/50)Demek oluyor ki cahiliyeden adalet beklemek, “anlayışı kıt” olanların tipik bir davranışıdır.
Biz Müslümanlar Batı’dan alınan ceza kanunlarını saçma sapan kabul edip reddederken, bunu Allah’ın rızasını kazanmak için yapıyoruz.
Bununla birlikte Allah’ın yasalarıyla yönetilmeyi istememizin önemli bir nedeni daha var: ADALET! Adaletin gerçekleşmediği topraklar, ruhen çölleşmiştir. Artık o ülkede adaletle beraber onur, şeref ve haysiyette kalmamıştır. Adaletin katledildiği bir beldede ahlaktan ve erdemden bahsetmek, bu değerlerin de katledilmesidir.
Bizler Allah’ın kanunlarını isterken aslında adaleti de istemiş oluyoruz. Sizler Allah’ın kanunlarını istemeyerek aslında “anlayış kıtlığı” yaşayanların çakma adaletini kabullenmiş oluyorsunuz.
Mardin’de 12 yaşındaki kız çocuğu N.Ç. iki kadın tarafından zorla fuhuşa sürüklenmiş ve 26 erkeğe pazarlanmıştı. N.Ç.’nin zorla alıkonulup ırzına geçilmesi davasında, cahiliye kanunlarının ne kadar da barbarlık olduğunu bir kez daha görmüş olduk. İlköğretim okulu müdürü, kaymakamlık yazı işleri müdürü, ziraat odası başkanı, yüzbaşı, polis, koruyucu, muhtar… 26 farklı kişi aylarca tecavüz ediyor ve adalet tıkır tıkır işliyor! Önce zorla alıkonulma zaman aşımı ile düşürülüyor, sonra 12 yaşında çocuğun kendi “rızasıyla”tecavüze uğradığına karar verilip bütün indirimler kullanılarak en alt sınırdan ceza veriliyor. Kıyak bu kadarla da bitmiyor. 26 sanığın tamamı mahkemedeki “iyi hal”lerinden dolayı cezası daha daha indiriliyor. Sanıklara 1 yıl 4 ayla 4 yıl 2 ay arası hapis cezaları veriliyor. Adaleti sağlama iddiasındaki cahiliye mahkemesi nerdeyse bu ırz düşmanı tecavüzcülere“üstün hizmet madalyası” takmadığı kaldı. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararını elbette aynı yasalarla hüküm veren Yargıtay’da onayladı.
Irza geçenlere kampanya! Mahkemelerde her türlü indirim mevcuttur! Durmak yok tecavüze devam! Tecavüz medeniyetine hoş geldiniz!
Birkaç sivil toplum örgütünün ortak basın açıklamasındaki bilgiler, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koymakta: “26 erkeğin tecavüzüne uğrayan N.Ç. ile ilgili kamu davası ancak N.Ç.’nin Adalet Bakanlığı’na yazdığı mektuptan sonra açılabildi. Tecavüzcüler yüzbaşıydı, okul müdürüydü, koruyucuydu, kamu görevlisi erkeklerdi. Dava açıldıktan sonra N.Ç.’nin avukatı, tecavüzcülerin en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyenler defalarca tehdit edildi. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi en başından sanıkların yanında oldu. Tecavüzcüler görevlerinden alınmadılar. Tutuksuz yargılandılar.” [1]
Ne trajikomiktir ki sistemin şakşakçısı Batı beyinli medya bu adaleti beğenmedi. Hürriyet,Habertürk, Taraf, Posta, Vatan, Kanal D, Atv, Show TV ve diğerleri bu kararı eleştiren (ya da sorgulayan) yayınlayan yapınca olay iyice büyüdü. Halkın vicdanı, insanların koyduğu yasaları uygulayan Yargıtay’ın kararını kabullenemeyince, Mardin’deki mahkemenin verdiği karara onama veren Yargıtay ceza daire başkanı, evlere şenlik şu açıklamayı yaptı:
“Beni En çok üzen şey şudur; medyada çıkan haberler mağdureyi korumaya yönelik gibi gösteriliyor. Hâlbuki bu mağdure, olay oldu travma geçirdi, mahkemeye geçti travma geçirdi, adli tıbba gitti travma geçirdi, karar verildi travma geçirdi. Şimdi 4-5 gündür yayın yapılıyor. 4-5 gündür bu çocuk travma geçiriyor. Çocuğu bunalıma sokmaya kimsenin hakkı yok! Böyle şeyler bu kararı değiştirmediği gibi mağdura zarar vermekten başka bir şeye de yaramıyor.” [2]
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış… O kız en büyük travmayı “adalet” beklediklerinden bu açıklamayı duyduğunda yaşamıştır sanırım. Çocuğu bunalıma sokanlar bu saçma sapan cezaların suçu engelleyici olmadığını haykıranlar değildir. Çocuğu bunalıma sokan ırzına geçen o sapıklar ve onları kollayarak adaletin ırzına geçen o sahte ilahlardır.
Bu cezayı beğenmeyen medyaya da sormak isterdim; “Sizce bu suçlulara ne ceza verilmeliydi?” diye.
Bırakın timsah gözyaşlarını. Arka sayfa güzeli koyarak kadını metalaştıran, “aldatan kadınlar anlatıyor” yazı dizileri hazırlayarak kadınlara aldatma taktikleri veren, magazin haberleri diye kim kiminle kimi nerede ve nasıl aldattığını fotoğraflarıyla halka “arz” eden sizin gazeteleriniz değil mi? [3]
“Fatmagül’ün suçu ne” dizileriyle tecavüz ün nasıl yapılacağını ayrıntısıyla seyircilere aktaran, moda defileleri adı altında genç kızların çırılçıplak yürüyüşlerini izlettiren, zinayı bir hobi gibi gösteren televizyon dizileri yayınlayarak bu 26 tecavüzcüyü teşvik edenler sizler değil misiniz?
Sizler de “sanık” sandalyesine oturup suça teşvikten yargılanmalıydınız; çünkü sizler işbirlikçilersiniz. Gerçi cahiliye mahkemesinden size ceza vermesi beklenemez, ne de olsa o kanunları koyan devletten ruhsat alarak bu işleri yapıyorsunuz. Yasal olarak… RTÜK bir şey demediğine göre “normal” buluyor demektir bu yayınlarınızı. Mahkemenin de tecavüzü“normal” bulması gayet normal yani.
Biz ise gerçek gözyaşı döküyoruz. Adalet yerini bulmadığı sürece de mazlumlar için gözyaşlarımız, zalimler için kinimiz bitmeyecek. Bize soracak olursanız; “Sizce adaletin gerçekleşmesi için ceza ne olmalıydı?” diye, cevabımız şu olacaktı: “Bizim derdimiz bizim dediğimizin değil, sizi ve bizi yaratan Allah’ın dediğinin olmasıdır. Küçücük kızı zorla alıkoyduktan sonra, 12 yaşındaki kızın kendi rızasıyla(!) 26 erkekle ilişkiye girdiği sonucunu çıkardı TC mahkemesi. Böyle olmuş olsa bile İslam hukuku evli olan erkeklere zina suçunda RECM (taşlanarak öldürülme) cezası veriyor [4]. Yok, eğer zorla tecavüz olmuşsa, İslam hukukunun bu konudaki cezası zaten nettir: İDAM.” [5]
Mardin’deki davanın hâkimi Nadir Özsoy verdiği kararını adalet.org sitesinde bakın nasıl savundu:
“N.Ç. uzunca bir süredir gündemi meşgul eden bir konu. Kanunları uyguladık ve ceza verdik. Ama yetmedi idam vermemiz gerekirmiş! Bu kadar teknik bir konuda hiç uzman görüşü almaya medyayı kınıyorum.”
Sana da ve bu kanunları hazırlayanlara da bir uzman görüşü lazım; kendisini en adaletli olarak tanıtan Allah’ın görüşü. Allah da mahşerde sizlere kanunlarını uygulayacak ve Allah’ın kanunlarından yüz çevirenlere cezayı verecek. Mahşerde sizin laik anayasanız ve ceza kanunlarınızla değil, Allah’ın kanunlarıyla yargılanacağınızdan haksızlık yapılmayacağından emin olabilirsiniz...
Elini vicdanınıza koyun ve kendinizi daha çocuk yaşta fuhuş şebekesi içerisine düşürülmüş 12 yaşında bir kız olarak düşünün. Ya da 12 yaşındaki kızın kendi kızınız olduğunu düşünün. İnsanların koyduğu hukukun adaleti olan 26 şahsa 1 ile 4 yıl arası hapis cezasını mı yoksa Allah’ın koyduğu hukukun adaleti olan idamlarını mı isterdiniz? Bu kararı verirken, gelecek madurlar için de tecavüzcüler için de emsal teşkil edeceğini de unutmayın. Yani cezanın ne olduğu, gelecekte bu suçun daha çok işlenmesine ya da daha az işlenmesine de yol açacaktır.
Hem biz Müslümanların ilahı olan Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın bu cezasını beğenmiyorsanız, hem de bu devletin ilahçıklarından olan hâkimlerin ve Yargıtay’ın kararını beğenmiyorsanız, kendinize yeni bir ilah bulun “anlayışı kıtlar”. Cehenneme kadar da yolunuz var…
-Dipnotlar-
1) Habertürk Gazetesi, 5 Kasım 2011
2) Habertürk Gazetesi, 5 Kasım 2011
3) Bu ulusal gazete ve televizyon kanallarının internet sitelerinin “+18” sitelere dahil edilecek kadar çıplaklığı içermesi, aslında tecavüzlerin destekçileri olduğunu ispatlamakta
4) “Âlimler mütevatir sünnet, icma ve aklî delillere dayanarak muhsan (evli) olupta zina eden kişinin cezasının recm (taşlanarak öldürme) olduğunda ittifak etmişlerdir.” (Vehbi Zuhayli, İslam Fıkıh Ansiklopedisi, 7.cilt, sy:343) Zina eden bekâra 100 sopa cezası verilirken, evli olan ise ehl-i sünnet âlimlerinin icmasıyla recmedilir. Günümüzde bazı bidatçiler bunu inkâr etse de dört mezhebin ortak görüşü budur ve din değişmemiştir.
5) Bu ceza Osmanlı’da da uygulanmıştır. Osmanlı tarihçisi Dr. Zübeyde Güneş Yağcı'nın Balıkesir şer'iyye sicillerinde, yani mahkeme kayıtlarında tespit ettiği belgeler, Osmanlı döneminde tecavüzcülere verilen cezanın genellikle idam olduğunu gösteriyor. (Osmanlı Kanunnameleri, IV. yay. Ahmet Akgündüz, İstanbul 1992)
Miraç Karaaslan
....saygı durdukları eşeğide sağlam kazığa bağlamışlar...ne yapsan sökemezsin yerinden.