Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Adiyatla Dirilmek!

G Çevrimdışı

**GeDa**

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Vahyi hayata taşımak, onu özlenen sahabe nesli gibi idrak etmek, hemen her dönem muvahhid gönüllerin dudaklarından dökülen bir söz olmakla beraber çoğu zaman bir temenniden öte geçememiştir. Vahiyle dirilen sahabe neslini anarken, onların pratiklerini anlatırken çoğu zaman gözyaşları içerisinde dinlemiş Ya da anlatmışızdır.


Halbuki dirilmek idrak etmektir. İdrakin gerekleriyle donanmaktır. O güzide diriliş neslini zamana güncellemek, onların yaşadığı, teneffüs ettiği havayı şekilsel olarak zamana taşımak değildir. Tv ekranlarında o güzide insanlardan bahsederken toplumun kulaklarının adeta aşina olduğu bir filmin fon müziği eşliğinde çölde koşturan birkaç deve ile ifade edilemez. Sahabeyi anlamak, onlar gibi olmak onlar gibi dirilmekle mümkündür. Vahyin kendi aralarında inşa ettirdiği kardeşliği zamana taşıyabilmekle mümkündür. Velhasıl bir çarşaf gibi yaşantılarımızı mustazaf halk yığınlarının önlerine dimdik serebilmekle mümkündür.


Kendilerinin dertleriyle ilgilenmeyen, onları kula kulluktan kurtarıp tek bir olan Allah'a kulluğa davet etmeyen, onları adeta bir aşiret reisinin tebasını gördüğü gibi telakki eden gönüllerin bu nesli anlatmaları, o güzide insanları tasvir etmeleri mustazaf halkların gözlerinden kaçar da değildir. İlahi hitabın beşer tarihinde ilk uygulayıcısı olan bu nesli anlatmak için çırpınan gönüllerin öncelliği mevcut duruşlarının bu neslin duruşuyla kıyaslamaları olmalıdır. İlkeli durmak adına takınılan gelenek tavırlarından sıyrılmalı, dini tamamen Alemlerin Rabbi olan Allah'a has kılmalıdırlar. Pratikteki tavırlarda farklı farklı gömlekler giyen değil, vahyin gömleğinden başka gömlek tanımayan bir bilincin kuşanılması kaçınılmazdır. Kürsülerden aşağılara inmeyen bir Tevhid anlayışı vahyin ortaya koyduğu ne bir söylem, ne de eylem olabilir. Bu tarz bir duruşu halklara tevhidi duruş diye lanse edenler; bir gün kendileriyle tebaları arasına gerdikleri perdelerinin aralanmasıyla maskelerinin düşebileceğini hiç düşünmezler mi?


İşte Kuran diğer tüm yeminle başlayan ayetlerinde olduğu gibi Adiyat suresindeki ilk ayetleriyle de beşer fıtratını hedef almakta adeta onu tefekküre zorlamaktadır. Bu yemin ayetleriyle sahabe neslinin yaşantısında şekillenen direniş bilincini yaşanılan zamana sunmakta yalnız olunmadığı, olunamayacağı her an ortaya konulan tavırların ilahi bir mercek altında adeta gözlemlendiği mesajını sunmaktadır. "Soluk soluğa koşanlara and olsun. Kıvılcım saçanlara. Sabah vakti baskın yapanlara. Derken orada tozu dumana katanlara. Bununla bir topluluğun orta yerine kadar dalanlara.." şeklinde beşer fıtratına sunulan vahyin damlacıkları sahabe neslinde adeta bir inkişaf uyandırmaktadır. Bu yemin ayetleri O nesil için içerisinde bulunduğu, geleneğe rağmen vahyin gölgesinde ilkeli duruşlarının bir tasvirinden başkaca bir şey değildi. Cahili istikbari güçlerin idrak edemeyeceği bu yemin ayetleri muvahhidi gönüllerde adeta bir bayram rüzgarı estirmekte, kendilerine şah damarlarından daha yakın olan Rabbin yol boyunca yanlarında olduğunun ifadesiydi.


Alemlerin Rabbi olan Allah o gönüllerin durmaksızın soluk soluğa koştuklarını, kuşandıkları Tevhid bilincini Atalar dini gibi bir geleneği yaşatmaya çalışan cahili topluma karşı adeta o cahiliyenin zifiri karanlığında bir kıvılcım gibi parladıklarını görmekteydi. Bu öyle bir koşuşturmaca ki tozu dumana katarcasına... Belli zaman ve mekanlara hapsolunmuş, kürsülerden dinleyicilerin yüreğine inmeyen bir koşturmaca değil. Tüm bunlar Sahabe neslinin bireysel ve toplumsal değişimi yakalamasındaki temel dinamiklerdir. Vahyi hayata taşımak gibi bir misyonu olan muvahhidi gönüller soluk soluğa olan koşuşturmalarını bu nesille karşılaştırmadıkça sahabe iklimi bizim için geleneğin tasavvurundan farklı olmayacaktır.


Vahyin gölgesinde bir hayat için direnmek; dik durup izzeti Allah, Rasul ve müminlere has kılmakla mümkündür. Cahiliyeyi tarihin bir döneminde tezahür etmiş bir yaşam tarzı olarak görüp, onun çağdaş versiyonlarının bilincinde olamayan gönüllerde Rabbi razı edecek secdenin tezahürlerini göremeyiz. Vahyin geliş ve tamamlanış sürecini sadece Asrı saadet dönemine münhasır kılıp, yaşadığı zaman dilimine güncelleyemeyen bireyin secdeleri ne denli rabbanidir?. Bu beşer tipleri secdelerle yükselebilir mi?.


Rasul(as) ve ashabının hayatında bu rabbani yükseliş Alak suresinin ilk beş ayetiyle başlıyor. Vahyin bu damlacıkları tevhid düşüncesinin temelidir. Bugün her bir muvahhid bu ayetleri iyice tefekkür etmeli, güncellemelidir. Çünkü bu ayetler beşer fıtratı için bir kıvılcımdır. Fıtratın üzerinde estirilen cahili değer yargıları karşısında vahyin kıvılcımları. Bu ayetlerle şahlanan fıtratın teyakkuza geçmemesi düşünülemez. İşte beşer fıtratında secde ile yükseliş bu noktada başlamakta; yaratılış gereklerine uygun ilkelerle adım adım ilerlemektedir. Her bir inen ayet iman edenlerin imanını artırırken küfredenlerinde küfrünü artırmaktadır. Vahyin ortaya koyduğu tedric-tertil süreci izlendiğinde , yaşanılan zaman diliminde ayetlerinde sanki yeniden nüzul oluyor muşcasına idrakine ulaşılır. Adeta sahabe toplumu zamana taşınır. Bir bakarsınız etrafınızdaki insanlarda sahabe gibi fedakar, kardeşlik ruhuna sahip, asırlar sonra Anam Babam sana feda olsun ya Rasulallah diyen muvahhidlere şahid oluruz.


Vahyin gölgesinde bir hayat esasen secdelerle yükselen bir hayattır. Evrensel noktada muvahhidi duruşları adiyat suresindeki yemin ayetleriyle mercek altına aldığımızda duruşlarımız gözden geçirilmeli, sahabe neslinin yaşadığı, birebir hissettiği o nüzul ortamını tekrar yakalamalı, hissedebilmeliyiz. Varlığımızın bir gereği olan secdelerimizde dini yalnızca Allaha has kılmalı, bu yolda her geçen gün secdelerle yükselebilmeliyiz. Secdelerimiz sadece belli başlı ibadetlerimizde olmamalı, hayatı tüm yönleriyle kuşatıcı olmalıdır.

mUKERREM bULUT...
 
Üst Ana Sayfa Alt