Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale ahmet varolun refahtaki degerlendirmesi

R Çevrimdışı

rambo

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Filistin'de Yine Buruk Ramazan

Ne yazık ki İslâm âlemi bir yandan dış güçlerin saldırılarına maruz kalırken bir yandan da içindeki fitnelerin açtığı yaraların acılarıyla uğraşıyor. Sanıyoruz bunların her iki türüne de en fazla maruz kalan Filistin'dir. Mübarek Ramazan'ı karşılarken, Gazze'nin Mısır sınırındaki Rafah'ta yaşanan olaylar yüzünden, kapanması kolay olmayacak yeni bir yara açıldı. Biz de bu konuda okuyucularımızı bilgilendirmeyi zorunlu gördük.

Gayemiz Doğru Bilgi Vermek

Başlangıçta şunu ifade edeyim ki, okuyucularımızı doğru bilgilendirebilmek için elimden gelen çabayı harcadım. Hiçbir beşer yanlışsız olduğunu iddia edemez. Ama karşıt tarafların hepsinin verdiği bilgileri ve bağımsız kaynakları değerlendirerek çelişkili bilgileri ayıklamaya çalıştım. Dolayısıyla hatalı bilgi varsa kesinlikle kasıtlı değildir. Yorumlar bizim kendi yaklaşımlarımızdır.

Gazze ve Selefilik

Selefilik olarak bilinen akımın Gazze'ye girmesi 1980'lerden sonra muhtelif Arap ülkelerindeki üniversitelerde okuyan öğrencilerle oldu. Rafah'ta yaşanan son olaylarla gündeme gelen ve Mısır İskenderiye Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Abdullatif Musa da bunlardan biriydi. Fakat bu gençler başlangıçta düşüncelerini toplumda yaymak için çalışmakla birlikte müstakil cemaat oluşturmaya kalkışmadı ve Hamas'ın direnişini desteklediler. 1990'lardan sonra kurumsal çalışmalar başlattı, hayır faaliyetleri ve görüşlerini yayma çabaları için kurumlar kurdu ama yine ayrı cemaat oluşturmadılar. Cemaatleşmeleri 2005'tedir. 2006'da Hamas'ın Filistin seçimlerine girmesi üzerine ona tepki göstererek bu faaliyetlerine hız verdiler. Hamas mensubu gençlerden bazılarının seçime girilmesine tepki göstererek onların cemaatlerine katılmasıyla etkileri arttı. Fetih örgütü gençlerinden İslâmî duyarlılık kazananların kendi örgütlerinin uzlaşmacı tutumuna tepki gösterip bu cemaatlere ilgi duymaları da mensuplarının artmasını sağladı. İslâmî Cihad'dan da onlara katılanlar oldu.

Küçük Selefi Gruplar

Fakat cemaatleşme sürecinde kendi içlerinde küçük gruplara ayrıldılar. Önce ilmî - cihadî selefiler diye düşünce temelinde bir ayrışma oldu. Sonra cihadî selefiler Ceyşu'l-Umme, Ceyşu'l-İslam, et-Tevhid ve'l-Cihad, Ceyşullah, Cundu Ensarillah vs. gibi küçük gruplara ayrıldılar.

Bu gruplar Hamas'ın seçimlere katılmakla cihadı terk ettiğini ileri sürüyor, ayrıca Gazze'de hâkimiyeti ele geçirmesine rağmen İslâm şeriatını uygulamadığı için meşruiyetini kaybettiğini söylüyorlardı. İran'la ilişkileri başta olmak üzere muhtelif konulardaki tutumlarına da tepki gösteriyorlardı.

Gazze İçinde Eylemler

Bu arada BBC muhabiri Alan Johnson'un kaçırılması başta olmak üzere muhtelif eylemler gerçekleştirdiler. Ancak Hamas'a bağlı güvenlik güçlerinin Johnson'u kurtarma operasyonunda eylemi gerçekleştiren Ceyşu'l-İslam mensuplarından bazı kişilerin öldürülmesi bazılarının da tutuklanması üzerine örgüt büyük ölçüde dağıldı. Bu sonuç söz konusu örgütlerin küçük çaplılığını ortaya koyuyordu. Çünkü Ceyşu'l-İslâm bu grupların eylemleriyle en çok adını duyuranıydı.

Gazze'de Şubat 2008'de Hıristiyan Gençler Derneği Kütüphanesi'nin bombalanması, Mayıs 2008'de Tellu'l-Heva'da rahibelerin yönettiği bir okula saldırı, 21 Temmuz 2009'da Muhammed Dahlan'ın bir akrabasının düğününe saldırı gibi ses getiren eylemlerin arkasında bu örgütlerin olduğu biliniyordu. Ayrıca bazı internetkafelerin, video kulüplerinin ve eğlence yerlerinin bombalanmasının da onların işi olduğu tahmin ediliyordu. Polis yaptığı soruşturma sonucu bombalamalarla ilişkileri tespit edilen ve Cundu Ensarillah mensubu bazı kişileri tutukladı.

Hamas'ın Hedefe Yerleştirilmesi

Rafah Brezilya Mahallesi'nde bulunan İbnu Teymiyye Camisi Cundu Ensarillah (Allah yardımcılarının askerleri) grubunun merkezi olmuştu. Bu camide Cuma namazlarını kıldıran ve vaazlar veren örgüt lideri Abdullatif Musa son dönemde hutbelerinde hedefe Hamas'ı yerleştirdi. Bu hareketin, İsmail Heniyye başta olmak üzere tüm liderlerinin sapık olduğunu, Rafıziler ve Hariciler gibi sapık bir inanç üzere olduklarını ileri sürdü. 7 Ağustos tarihli hutbede de "Gelecek haftanın hutbesinde Hamas'ın ve Heniyye hükümetinin gerçek yönünü açıklayacağım" dedi. Bu yüzden 14 Ağustos'ta, polisler ve Kassam Birlikleri, İbnu Teymiyye Camisi'ne giden yolları kontrol altına aldı ve giden araçları aradılar. Cami içinde otomatik silah ve patlayıcı olduğuna dair haberler alınmıştı. Her şeye rağmen cemaat mensupları sabah erken saatten itibaren camiye toplandılar. Çevresine ve çatısına da silahlı gözlemciler yerleştirdiler.

Ebu'n-Nur el-Makdisi lakabıyla anılan Abdüllatif Musa, 14 Ağustos hutbesinde Hamas hükümetinin laik olduğunu, Akparti hükümetine benzediğini ve meşruiyetini kaybettiğini iddia etti. Camiye toplananların çoğunluğunu da 17-25 yaş arası gençler oluşturuyordu.

İslam Emirliği İlanı

Aşağıdaki bilgiler herhangi bir tarafın iddiası veya ajansların yaydığı haberlerden derlenmiş değil Mizan İnsan Hakları Örgütü'nün bizzat olaylara şahit olanlara ve olay yeri araştırmalarına dayanarak hazırladığı rapordan alınmış bilgilerdir. Bu örgüt tarafsızlığını ispat etmiş ve insan hakları alanındaki çabalara ağırlık veren, herhangi bir siyasi oluşumla ilgisi olmayan örgüttür. İsteyen, örgütün web sitesinden (mezan.org) raporu inceleyebilir.

Abdullatif Musa 14 Ağustos Cuma günü "Kudüs Çevresi İslâm Emirliği" adında yeni bir yönetimin kuruluşunu ilan etti. İlanın yapıldığı caminin etrafına ve çatısına maskeli korumalar yerleştirilmişti. Dıştan da Hamas hükümetine bağlı polisler ve destek güç olarak İzzettin Kassam Birlikleri tarafından kuşatmaya alınmıştı.

Gençleri İkna Çabaları

Saat 17.00'ye kadar herhangi bir gerginlik yaşanmadı. Cemaatin lideri ikindi namazını kıldırıp 17.00'de evine gitti. Polisler de toplanan gençlerden teslim olmalarını istediler. Gençler kabul etmeyince güvenlik güçleri anne ve babalarını getirip ikna etmelerini istediler. Bazıları ikna olup anne ve babalarıyla birlikte gittiler. Ama bazıları camide kalıp eylemi sürdürdü. Bu arada polise ateş ettiler. Halktan da büyük bir kalabalık olay yerine toplanmış gelişmeleri izliyordu. Atılan mermilere polislerle birlikte toplanan kalabalık da hedef oldu ve bazıları yaralandı. Polislerden ve halktan yaralananlar hemen yakındaki en-Neccar Hastanesi'ne kaldırıldı.

Kassam Komutanının Öldürülmesi ve Çatışma

Saat 19.30'da İzzettin Kassam Birlikleri komutanlarından Muhammed Şimali olayları yatıştırmak ve gençleri vazgeçmeleri için ikna etmek amacıyla camiye girdi. Gençler ikna olmadıkları gibi çıkışta Şimali'yi karnından vurdular. Şimali hemen hayatını kaybetti. Büyük gerginlik de bu olayla başladı.

Bu olaydan sonra polis ve İzzettin Kassam Birlikleri takviye güç yerleştirdi. Gençlerle güvenlik güçleri arasında çatışmalar başladı. Güvenlik güçleri camiyi kontrol altına almak için birkaç girişimde bulundu ama başarılı olamadılar. Çünkü içeriden yoğun ateş ediliyordu. Bazı kişiler de caminin minarelerine çıkmış oradan hem güvenlik güçlerinin hem de toplanan kalabalığın üzerine ateş ediyorlardı. Ebu Abdillah Suri lakaplı Halid Suri de polislerin kendisini tutuklamak istemeleri üzerine üstündeki bombayı patlattı ve kendisiyle birlikte bazı polislerin ölümüne sebep oldu.

Örgüt Liderinin Evinin Bombalanması

Gece saat 23.00'te Abdullatif Musa'nın ailesinin tümünün evi terk etmesinden sonra güvenlik güçleri evi bombaladı. Bu olayda Musa ve koruma görevlileri öldü. (Burada biz bir not ekleyelim. Türkiye'de bazı yorumlarda dile getirilen ve A. Musa'nın 11 yaşında kız çocuğunun evinin bombalanmasında öldürüldüğü bilgisi doğru değildir. Çünkü Mizan raporunda evin, tüm aile fertlerinin evi terk etmesinden sonra bombalandığı belirtilmektedir. Ayrıca raporda ölenlerin tümünün isimleri ve kimlikleri var, böyle biri geçmiyor. Ölenlerin en küçük yaşlısı A. Musa'nın cemaatinden 16 yaşındaki Ahmed Yusuf Hasan Veşşah'tır. Haber kaynaklarında da böyle birinin ölümünden söz edilmiyor.)

Acı Hasat

Çatışmalar gece de sürdü. Sabah 06.00 civarında güvenlik güçleri kontrolü sağladı. Olaylarda 26 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmıştı. Ölenlerden 7'si güvenlik görevlisi (3'ü polis, 4'ü Kassam mensubu), 4'ü sivil vatandaş -ki onlar da cami içinden kalabalığa ateş edilmesi sonucu isabet alanlardandır- 15'i de Cundu Ensarillah mensubudur. 90 kişi de tutuklandı.

Hamas'ın Bazı Hataları

Sebep ne olursa olsun ortaya çıkan sonuç üzücüdür. Hamas'ın da beşeri bir oluşum olması sebebiyle hata edebileceğini, her karar ve adımında isabetli olamayacağını kabul etmemiz gerekir. Biz Rafah'ta yaşanan olaylarla ilgili olarak şunları yanlış görüyoruz:

Birinci olarak: Gençleri ikna için bir güvenlik elemanını göndermesi stratejik hatadır. Onun yerine yine selefi çizgideki ilim adamlarını gönderebilirdi ve tahmin ediyoruz bunu kabullenecek şahıslar bulabilirdi. Birinci adımında gençlerin anne ve babalarını götürerek yerinde bir hareket yapmış ve iyi sonuç almıştır. İkinci adımda gençlerin saygı duyacağı ilim adamlarını devreye sokması belki olumlu sonuç verebilirdi.

İkinci olarak: A. Musa'nın evini bombalaması ciddi hatadır. Bunun yerine ilim ve düşünce erbabı vasıtasıyla irtibata geçmeye çalışarak onu ikna çabalarında biraz daha ısrarlı olabilirdi.

Üçüncü olarak: Olaylardan sonra kendini haklı çıkarmak için karşıtları hakkında tutarsız veya isabetsiz ithamlarda bulunması da doğru değildir. Örneğin "tekfirciler" suçlamasını çok öne çıkarması doğru değildi. Çünkü tekfirci olsalar da ortaya çıkan sonuca gerekçe oluşturmaz. Akıl hastaları oldukları iddiası da öyledir. Yıllardan beri camide vaizlik yapan bir doktor ve taraftarları için bu iddia tutarsız olduğu gibi öyle olmaları durumunda kendilerine karşı güç kullanılması gerekçesini kaybeder. Dahlan'dan ve Ramallah rejiminden besleniyorlardı, iddiası da biraz hızlı bir şekilde ortaya atılmıştır. Üstelik bu iddia Dahlan'ın akrabasının düğününü hedef alan ve kırk kişinin yaralandığı bombalamayı yaptıkları iddiasıyla çelişir. Dışarıdan yardım aldıkları iddiası da tutarsızdır, çünkü Gazze'de bu ayıp değildir ve büyük çoğunluk buna mecburdur. Bütün bu suçlamalar yerine saatler süren ikna çabalarını kaydedip onu kamuoyuna lanse etseydi daha isabetli olurdu.

2007 Haziran'ında çıkan olaylarda tamamen haklı olmasına rağmen ortaya çıkan manzaraların aleyhine işlediğini tecrübe etmiş Hamas'ın Cundu Ensarillah karşısında daha dikkatli ve ihtiyatlı davranması, kendisi şiddete maruz kalsa bile karşıt şiddet kullanmayı en sona bırakması gerekirdi.

Gemiyi Delenler Haklı mıydı?

Yorumcu İbrahim el-Medhun'un dediği gibi Hamas'tan gemiyi delenlere müsaade etmesi beklenemezdi. Ama çözüm gemiyi delenleri ikna çabalarını yoğunlaştırmak veya ellerini bağlamak için bir yol bulmak olmalıydı. Kendi içtihat ve yorumlarını mutlak hüküm olarak gösterip de gemiyi delmeye kalkışanların doğru yaptıklarını ileri sürenler yanılgı içindedirler.

Her şeyden önce Hamas'ın cihad ve direniş çizgisini bıraktığını iddia edenler haksız bir ithamda bulunuyorlar. Filistin'de işgale karşı sürdürülen direnişin başını çeken, bu mücadelede en etkili konumda olan, en büyük fedakârlığı gösteren hâlâ Hamas'tır. Bu hareketin cihadı bıraktığı iftirasında bulunmak yerine onu sürdürdüğü cihad ve mücadelede desteklemek gerekir. Bu mücadelede safları bölmek değil güçleri birleştirmektir vacib olan. Yüce Allah da bunu emrediyor: "Hep birlikte Allah'ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin." (Ali İmran, 103) "Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin ve çekişmeye girmeyin. Yoksa gücünüz, devletiniz gider. Sabredin. Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal, 46)

"Hamas, yıllardır hâkimiyete sahip olduğu halde şeriatı uygulamıyor" iddiasıyla Gazze'deki yönetime başkaldırmayı, silah çekmeyi haklı gösterenler Hamas'ın burada sadece 2007 Haziran'ından bu yana dâhili kontrolü ele aldığını, ama uygulanan ambargo sebebiyle durumunun Resûlullah (s.a.s.) ile ashabının Mekke'de Ebu Talib Vadisi'ne kapatıldığı sıradaki durumundan farksız olmadığını nasıl görmezden geliyorlar? Buna rağmen toplumda yoğun bir İslâmîleşme çalışmasının yürütüldüğünü, İslâm'ın yasak kıldıklarının hayatın dışına atılması için her türlü çabanın sarf edildiğini, Allah'ın hükümlerinin öncelikle gönüllerde sonra toplumda hâkim kılınması için eğitimden hukuka her alanda çalışma yapıldığını, bunun bir merhale olduğunu, hadlerin (ceza yasalarının) önünde bölgesel şartların, ambargonun ve fiili zaafın birer engel olarak durduğunu niçin dikkate almıyorlar? Bu konuda ihtilaf, itizar ve acziyet ile ilgili hükümlerde ilim adamlarının -ki bunların içinde çok sayıda selefi hareket önderi de var- izahları ve ortaya koydukları şer'i deliller varken, birilerinin farklı görüşte olması onların başkaldırmalarını ve silah çekmelerini haklı kılar mı? Bütün bu izahlara ve ortaya konan delillere rağmen yine de hatalı olduklarına inanıyorsanız yapmanız gereken her taraftan kuşatmaya alınmış ve toplam 365 km2'lik bir toprak parçasının küçük bir köşesinde emirlik ilan edip, işgalci düşmana karşı kullanmanız gereken silahı Müslümanlara çevirmeniz midir yoksa yanlışlarından dönmeleri için onlara öğüt vermeniz, emri bi'l-maruf nehyi ani'l-münker görevini yerine getirmeniz mi?

Çözüm İman Temelli

Gelişmelere ve sonuca baktığımızda iki tarafın da hatalı olduğu görülüyor. Bundan dolayı sonuçtan hiç kimse kârlı çıkmamış, her iki taraf da zararlı çıkmıştır. Kin, karalama ve düşmanlığın sürdürülmesi sadece bu zararın büyümesine sebep olacaktır. Dolayısıyla yapılması gereken yanlışta ısrar edilmesi değil dönülmesi, hak çizgide buluşulmasıdır. Hamas, tekfirci, işbirlikçi suçlamalarını bırakmalı, olaylar hakkında soruşturma açıp rapor hazırlamalı ve zarar görenlerle olumlu bağ kurmaya çalışmalı, karşı karşıya olduğu durumdan kaynaklanan mazeretlerini de ilmî ve şer'î delillerle anlatarak özellikle aleyhindeki propaganda faaliyetlerinden etkilenmiş gençleri tatmin etmeye çalışmalı, diğer taraf da silahını sadece işgalci düşmana çevirip, Müslümanları hedefleyen şiddetten ve intikam tehditlerinden, sabit delillere değil tamamen görüş farklılıklarına dayanan sapıklık suçlamalarından ve tekfire varan aşırılıklardan vazgeçmeli, yanlışların düzeltilmesi çabalarını silaha başvurarak değil emri bi'l-ma'ruf nehyi ani'l-münker yoluyla yürütmelidir.
 
A Çevrimdışı

ANTİ HARİCİ

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu ahmet varol her ne kadar VAHDETCİ geçinenlerden'de olsa... doğru sözleride yok değil... mesela HAMAS eleştirisi yerinde bir tespit ama az eleştirmiş... birde şu İRANI eleştirse tam olucak diycem ama nerdeeeeeee...
 
Üst Ana Sayfa Alt