Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allahi Birakip Evliyadan Yardim Istenir Diyenler

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
H Çevrimdışı

hizhizmetci_tr

Üye
İslam-TR Üyesi
EVLİYADAN YARDIM İSTENİR



Selamun aleykum kardeslerim



Konunun anlaşılması kafirler ve putları için inen ayetleri düşündüğünüz zaman zor

Bu konuda tereddüt eden şüpheye düşen kardeslerimize hak vermek lazım çünkü onların korkusu ALLAH ın razı olmadığı bir işi yapıp günaha girmemek kaygısıdır

Aslında çok kolay ve basit ama bunu anlamak için birkaç konuyu delilleri iyi bilmek lazım

EĞER SABIRLA YAZACAKLARIMI DELİLLERİ OKURSANIZ KONUYU ANLARSINIZ


YADA BİR ÇOĞUNUZUN KAFASINDAKİ BİLDİKLERİ İLE HEMEN HUKUM VERİP BENİ MÜŞRİK

SAPIK AAA MÜŞRİKE BAK YAA BU BİLMİYOMU BİZİM BİLDİĞİMİZ AYETLERİ KÖRMU


DİYECEK YÖNETİCİYE ŞİKAYET EDİCEK ATINNNN ATIN BU MÜŞRİKİ DİYECEK


AMA OLGUN ADELETLI MUSLUMAN YAZILARIN HEPSİNİ OKUR SONRA NE DİYCEKSE DER


EĞER BENİM DÜŞÜNDUKLERİM YAZDIKLARIM YANLIŞ SA GÖSTERDİĞİM DELİLLERE REDDİYE CEVAB YAZIN NEDEN SİLİNİYO YASAKLANIYO YAZILARIM


YANLIŞSAM İŞTE SAPIKLARIN DÜŞÜNCELERİNE ÖRNEK DEYİN HER KES GÖRSUN BUNDA KORKULACAK BİR ŞEY YOK DAVANIZDA HAKLIYSANIZ VE BANA HİDAYETIM İÇİN DUA

EDERSİNİZ


ŞİMDİ BAZI DELİLLER SUNUP SONRA DEĞERLENDİRME YAPICAM


1… Hz Süleyman (Aleyhisselâm) yanındaki insan ve cinlerden oluşan topluluğa:

“Aylarca uzaktaki Belkıs’ın sarayındaki tahtını bana kim getirir?”(Neml/38)diye istediğinde İfrit (Cin): “Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm

Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm hem de güvenim var ” dedi ”(Neml/39)

YANIN DA KİTABTAN BİR İLİM BULUNNAN İNSAN ise “Ben onu sana, gözünü kırpmadan önce getiririm ” dedi Derken onu yanında durur görünce “Bu Rabbimin bir lutfudur ” dedi (40)


Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar elmas tahta demir gibi katı maddelerden oluşan tahtı duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter hiçbir insan bunu yapamaz

Süleyman (aleyhi’s-selâm’) bunu Allah’tan değil cin ve insanlardan istiyor Allah (Celle Celalühü) buna kızmıyor birde Kur’ân’a yazıyor Sizin mantığınıza göre Süleyman (aleyhi’s-selâm’) şirk mi işledi?

Ne kadar yanlış düşünü-yorsunuz


Süleyman (aleyhi’s-selâm’)’ın yanındaki cin diyor ki; “Bunu yapmaya gücüm ve güvenim var, diyor, Cin’e Hızır aleyhi’s-selâm’a bu gücü veren Allah (Celle Celalühü) bir Allah dostuna neden vermesin

Vermeyeceğine dair elinizde bir delil var mı? Yok ama vereceğine dair bizim elimizde çok deliller var

…… BAZILARI AYETLERİ KULLANIP BU TÜR İSTEMEYİ ŞİRK DİYOLARDI

İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în,

Ancak San'a kulluk ederiz ve ancak Sen'den yardım dileriz

Peygamber efendimiz hz Muhammed (sas) buyuruyorlar ki, her şeyinizi Allahtan isteyiniz, ayakkabınızın bağını bile Allahtan isteyiniz


Hz Süleyman bu istediğine de hatalımı ? Yoksa biz ayetlere yanlış anlam yukluyoz




………SORULMASI , BİLİNMESİ GEREKEN SORULAR CEVABLAR



1…… Hz Süleyman ancak ALLAH IN yapacağı bir işi cin ve insandan istemesi şirk mi deyilse neden şirk deyil


2… … Hızır aleyhi’s-selâm’ için ALLAH cc şöyle diyo kuranda

“Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona nezdimizden bir rahmet vermiş,
yine ona tarafımızdan bir ilim (Ledünnî ilmi) öğretmiştik ” (Kehf; 65)


SORU… YANIN DA KİTABTAN BİR İLİM BULUNNAN İNSAN (Neml/39)


“Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona nezdimizden bir rahmet vermiş,
yine ona tarafımızdan bir ilim (Ledünnî ilmi) öğretmiştik ” (Kehf; 65)

bu ilim ve ledun ilmini ALLAH cc dostlarına evliyaya vere bilirmi vermişmidir vermez diyen neye göre vermez der



AMA BİZİM ELİMİZDE VERECEĞİNE DAİR VERDİĞİNE DAİR DELİLLERİMİZ VAR


SORU … ALLAH cc niçin bu ilmi ve ledun ilmini bazılarına vermiştir

a… süz için

b…o kulunu şereflendirmek için

c… o evliyanın kullarına yardım etmesi için

d… ALLAH cc kudretini göstermek için




BU İLMİ İNSANLARA VERDİĞİNE DAİR DELİLLER



Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor;

“Benim ümmetimin içinde muhaddes ve mükellemler vardır Ömer bin Hattab bunlardan biridir ”Buhârî, Fezâil, 16


ALLAH cc bu ilmi Hz Ömere vermiş Nitekim Hz Ömer (Radıyallahu Anh)’e de binlerce

kilometre uzaklıkta ki yenilmek üzere olan ordusunu ve ordudaki komutanı görüp

onlara “Cebel, Cebel!” diyerek seslenip uzaktan orduya

yardım etmiştir etmiştir

Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c 7 s 131



İnsan sîmâsından kâinat çehresine kadar her nokta, her kelime, her satır; “Elbette bunda basîret ve firâseti olanlar için ibretler vardır ” (Hicr sûresi, 15/75 )


Resülullah buyuruyor ki:
عنابىسعيدالخدرىرضىاللهعنهقال: قالرسولاللهصلىاللهعليهوسلم: "اتقوافراسةالمؤمنفانهينظربنورالله

“Mü’minin firâsetinden sakının O Allah’ın nuru ile bakar ”

Tirmizî, Tefsir, 16, no: 3127, 5/298; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, no: 1529, 7/354



Yolda yürürken bir kadına bakan bir adam Hz Osman'ın yanına girince,

Hz Osman (r a) "biriniz içeri giriyor ve iki gözünde zina eseri gözüküyor" der

Bunun üzerine adam "Rasûlullah'dan sonra bir vahiy mi geliyor yoksa" diye sorar

Hz Osman "hayır, ancak mü'minin feraseti vardır" der

(Nebhânî, Huccetu'l-lahi 'ale'l-Alemîn, s 862)



İbn Teymiyye şunları anlatır:

Esvedül-Ansî, peygamberlik iddiasında bulunduğu zaman Ebû Müslim’i çağırtmış ve ona “benim peygamberliğimi tasdik ediyor musun?” diye sormuş

“Hayır tasdik etmiyorum” diye cevaplamış Bunun üzerine Esved “Peki Muhammed’in Allah (Celle Celalühü)’ın Rasulü olduğunu kabul ediyor musun?” Elbette kabul ediyorum cevabını alan

Esved gazaba gelmiş, bir ateş yakılmasını ve Müslimin ateşin içine atılarak yakılmasını emretmiş adamlarına Bu emri yerine getiren adamları,

Müslimi ateşin içinde namaz kılarken gördüler, hiçbir şey olmuyormuş

gibi

Ebû Müslim, Allah (Celle Celalühü) Rasulunun vefatından sonra Medine’ye gelmişti

Hz Ömer (Radıyallahu Anh) onu kendisiyle Hz Ebû Bekir ara¬sına oturtmuştu





Hz Ebû Bekir (ö 13/634) (Radıyallahu Anh) hazır bulunanlara “Allah (Celle Celalühü)’a hamd olsun ömrüm sona ermeden

Allah (Celle Celalühü)’ın Rasulu Muhammedin ümmetinde İbrahim Halilullah gibi ateşe atılıp da kurtulan birini görmeyi bana nasip etti…1


İbn Teymiyye, El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, el-Mektebu’l İslâmî, 4 Baskı, Beyrût, 1397 Trc Allah (c c )’ın velileri ile şeytanın velileri arasındaki fark / Pınar Yayınları 162, -2003



Abdullah ibnu Mes'ud radıyallahu anhu buyurur ki :

Hakikaten biz ashab, yemeklerin tesbihini işitirdik; o yemek yenildiği halde 2



Useyd bin Hudayr, Abbad bin Bişr radıyallahu ahuma, bir gecede peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sohbetinde devam etmişlerdir

Gecenin son kısımlarında saadet huzurlarından evlerine doğru dönmüşler; gece zifir karanlık olduğundan önlerini görmekten aciz kalmışlar;

ellerindeki asayla yürürken ikisinden birisinin asası birden parlamış,

onun ışığıyla her ikisi ayrılıncaya kadar yolda devam etmişler

Birbirinden ayrılınca öbürünün de asası, kendi evine varıncaya kadar aydınlık vermiştir 3

[2] Buhari h n:3805, Mirkat-ul-Mefatih h n: 5944, Feth-ul-Bari: c 7 s 125 El Musannef c 11 s 280, El-Müsned c 3 s 137, Şerh-us-Sünne c 14 s 187

[3] Buhari h n: 1351, Mesabih h n: 4652



Ebû Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Rasulüllah Alâ bin Hadramı Bahreyne gönderdiği zaman bende onun¬laydım, ilginç üç kerâmetini gördüm


1- Deniz kenarına gelince besmele çekip yürüyün dedi ve yürüdük, su develerin ayaklarının alt kısmını bile ıslatmadı


2- Çölden geçerken suyumuz bitti Durumu bildirdik İki rek’at namaz kıldı sonra duâ etti, birdenbire yağ¬mur yağdı


3- Vefat edince mezarı kayboldu 1

Ebû Nuyam Heysemî 9/376 Delalil Sayfa 208- Buhârî tarihi Bidaye 6/155



Hz Musa'nın Annesine Bildirilen Mucize:

"Musa'nın annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu

Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik) (el-Kasas, 28/7


Hz Musa'nın Annesine GELECEKTE OLACAKTAN HABER VERİYO ALLAH CC Selefilere ve vahhabiler böyle şeylere şeytandan ve şirk tir diyolar ne olucak şimdi

Melekten gelen ilhâm İslâmiyet'e uygundur Şeytandan gelen vesvese İslâmiyet'ten ayrılmaya sebeb olur (Hadîs-i şerîf-Berîka)









Ebû Hureyre’den naklen: Resûlullahın Allah’tan rivâyet ettiği kutsi bir hadiste yüce

Allah cc şöyle buyurur:
عنابىهريرةرضىاللهعنهقال: قالرسولاللهصلىاللهعليهوسلم: "ومايزالعبدىيتقربالىّبالنوافلحتىاحبهفاذااحببتهكنتسمعهالذىيسمعبه،وبصرهالذىيبصربه،ويدهالتىيبطشبها،وجلهالتىيمشىبها"

“Kulum bana, üzerine farz kıldığım ibadetlerle yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşamaz Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaştıkça da

onu severim, kulumu sevince duyduğu kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli ve yürüdüğü ayağı olurum Böylece benimle duyar, benimle görür, benimle tutar ve benimle yürür 1


[1] Buhârî, Rikak 38: İbn Mace Fiten 16





……………… İbn Kayyim, Kitabu’r-Ruh 305’te:

Aynı sayfada yüce Allah bu kudsi hadiste kendisine yaklaşan kuluna olan sevgisinin faydalı olacağını belirtmiştir Allah (Celle Celalühü) kulu sevince kulağına, gözüne, eline ve ayağına yaklaşır

Artık gözü Allah ile görür, kulağı Allah ile duyar, onunla tutar onunla yürür diye devam eden hadis için şöyle diyo ibn kayyım


Kalbi, eşyaların gerçeklerinin belirdiği saf ayna gibi olur Firâsetinde oldukça az yanılır, çünkü, kul Allah ile varlığa bakınca onu olduğu gibi görür

Allah ile işitince onu olduğu gibi işitir ancak bu gayb bilgisinden sayılmaz
Nur kalpte çoğalınca derhal kalpten uzuvlara ve göze geçer

Nur ölçüsünde görme gözüyle hakikatleri olduğu gibi keşfeder


ŞİMDİ ANLIYOMUSUNUZ HZ ÖMERİN 2000 km UZAKLIKTAKİ ORDUYU GÖRÜP

YARDIM ETMESİNİ YADA HZ OSMANIN BİLMESİNİ YADA ATEŞTE

YANMIYAN O SAHABEYİ ANLIYOMUSUNUZ




Şevkânî şöyle diyor: Kendisine bu yüce bağışların ve güzel sıfatların ihsan edildiği bir

kimseden Şeriata zıt düşmeyecek kerâmetlerin görünmesi uzak bir ihtimal değildir Çünkü veli, Allah (Celle Celalühü) duâ ettiğinde onun duâsını kabul eder istediğini kendisine verir

Velilerin çoğunda gözüken uzak mesafeleri kısa zamanda kat etme, isabetli keşifler yapma ve beşeri kuvvetlerin ekserisinin aciz kaldığı işleri başarma gibi fevkalade halleri şeytani işler ve iblisî tasarruflar olarak kabul edenler isabetli davranmamışlardır

Zira bu iddia çok açık bir yanılmadır Çünkü duâsı kabul olunan bir velinin Allah (Celle Celalühü)’tan kendisini ulaşılması aylar süren en uzak mesafelere bir anda ulaştırmasını isteyebilir, bunun gerçekleşmesi imkansız değildir

Hak Teala dilediği olan dilemediği olmayan, her şeye kadîr, kuvvet sahibi iken velilerden kendisine bu gibi isteklerde bulunanın duâsına icabet etmemesine ne sebep olabilir…1

[1] Allah dostları tevhid yayınları sayfa 28

Allah’ın, “işiten kulağı olurum” demesiyle veli kulların çok uzak mesafelerdeki şeyleri işitmesi, Allah’ın(Celle Celalühü) “yürüyen ayağı olurum” demesiyle bir anda çok uzak mesafelere gidip gelme gücüne sahip olamasını her iki taraf ta kabul eder

Çünkü kudsî hadiste böyle buyurulduğunu kendi âlimleri de söylemektedirler Geriye, tartışılmakta olan; Allah dostunun uzak mesafeden bir insana yardım edip edemeyeceği meselesi kalıyor


Her Peygamber’in, yaptığı gibi bir Allah (Celle Celalühü) dostuda insanları korumak ve zor anlarında yardım etmek için Allah’dan “Ya Rabbi! Müslümanların zor anlarında, bana onlara yardım etme gücü ver” derse Allah (cc) bu duâyı ister kabul eder, isterse kabul etmez

Ama Allah (Celle Celalühü) Kudsi bir hadiste “benden bir şey isterse” duâ ederse duâsını kabul ederim, diyor

Nitekim Hz Ömer (Radıyallahu Anh)’e de binlerce kilometre uzaklıkta ki yenilmek üzere olan ordusunu ve ordudaki komutanı görüp onlara “Cebel, Cebel!” diyerek seslenip uzaktan orduya komuta etmiştir 1


[1] Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c 7 s 131


Alâ b Hadram’ın sahâbeye “besmele çekip atlarınızla denizde yürüyün” deyip atlarıyla denizin üstünden gitmeleri gibi

Bu delillere dayanarak geçmişte ve günümüzde yaşantısı Kur’ân ve sünnete uyan Allah (Celle Celalühü) dostlarının bu gibi kerâmetlerini gören, okuyan bir Müslüman niyetinde de “ilaç hastalığımı iyi etti” aslında iyi edenin Allah olduğunu bilerek bu sözü söylerken hakiki faili kastetmez

Allah (celle celâluhu)’ın izni ile harikulade işleri yapan Allah dostlarından, insanların normalde yapamayacağı bir şeyi isteyebilir ALLAH dilerse izin verirse o zaman ALLAH o evliya vasıtasıyla kuluna yardım eder

ŞÖYLE DENEBİLİNİR NEDEN DİREK ALLAH TAN İSTEMİYO

BİZDE DERİZKİ

Süleyman (Aleyhisselâm) olayında olduğu gibi ve Hafız İbn Kesîr’in naklettiğine göre Yemâme vak’asında savaşında zor duruma düşen sahabe vefat etmiş resulullaha şöyle sesleniyodu “Ey Muhammed!” yetiş ya Muhammed sözleriydi 1

[1] El-Bidâye ve’n-Nihâye, 6/324


HZ SÜLEYMAN VE SAHABE DİREK ALLAHTAN İSTENMESİNİ

BİLMİYOLARMIYDI

Katâde nin ,ok ile çıkan gözünü Peygamberimizin iyileştirmesi :

Rivâyet olunmuştur ki: Katade bin Numan harpte gözünden isabet almış ve gözü akmıştı Yanındakiler gözünü çıkarıp almayı önerdiler ama o: “Allah Rasulünden izin isteyeceğim” diyerek bunu reddetmişti

Kendisinden bunun için izin istenince Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Hayır öyle yapmayın” buyurarak elini gözünün üstüne koymuş, biraz sıvazladıktan sonra gözünün eskisinden daha iyi bir hale geldiği görülmüştü 1

[1] Begavi Ebû Ya’lâ, Dârakutnî, İbn Şahin rivâyet nakletmiştir Beyhakî 'Delail' de Hafız ibn Hacer İsabe

3/225 de Hafız Heytem 'Mecmau'z Zevaid' 4/297 de Suyuti Hasaisu'l-Kubrâ’da zikretmiştir






Muaz, Peygamberimizden kopan kolunun iyileşmesini istiyor:

İkrime İbn Ebû Cehil bir savaş esnasında Muaz bin Amr’ın omzuna bir kılıç darbesi vurmuştu Hz Muaz hadiseyi şöyle anlatır:


“Kolumu sadece bir deri parçası tutuyordu Savaş yüzünden onunla ilgilenmeye vakit bulamamış, onu arkama bağlayarak tüm gün savaşmak zorunda kalmıştım


Bana sıkıntı ve acı vermeye başlayınca ayağımla kolumun üstüne basarak çekip kopardım ”

“Mevâhib” in aktardığına göre devamında, Muaz İbn Amr (r anh) İkrime’nin darbesi yüzünden kopan kolunu yanına alarak Allah Rasulünün yanına gelir Kadı İyaz’ın İbn Vehb’ten naklettiğine göre

“Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tükürüğü ile kopan kolu yerine yapıştırmıştır ”
Zerkânî bu kıssayı zikretmiş ve İbn İshak'a isnat etmiştir


Hz Ebû Hureyre (ra), unutkanlığını Peygamberimize şikâyet ediyor:

Buhârî ve diğer kaynaklarda zikredilen bir rivâyete göre Ebû Hureyre (r anh) Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e duyduğu hadisi şerifleri unuttuğuna dair şikâyette bulunarak, Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e şöyle der:

“Ya Rasulallah! Ben senden birçok hadis duyuyor ve unutuyorum Duyduklarımı unutmak istemiyorum ” Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunun üzerine Ebû Hureyre’ye:

“Ridânı yere ser” buyurdular Ebû Hureyre ridâsını yere serince mübarek eliyle havada bir şeyi avuçlar gibi yaparak ridâsını atar gibi yapmış Sonra: “Ridanı giy” buyurmuşlardır
Ebû Hureyre diyor ki: “Ondan sonra hiçbir şey unutmadım ” 1

[1] Buhârî, İlim kitabı, İlmi Muhafaza Etme bâbı

Allah indinde değeri olan bir zattan bir şey istendiğinde onu yaratmasının istenmiş olmadığını herkes bilmektedir Bir insandan bir şey istenmesi, Allah’ın ona verdiği duâ imkanını kullanarak, istenilen şey için sebep ve aracı olması anlamına gelmektedir

Üstelik bu rivâyette Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), duâ etmeye ihtiyaç duymadan Ebû Hureyre’nin isteğine hemen karşılık vermiştir
Dikkat edilirse Ebû Hureyre (Radıyallahu Anh) hiçbir şeyi unutmamak için Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e müracaat etmiştir

Bu Allah’tan başka hiç kimsenin veremeyeceği bir şey değil midir? Peygamberimiz onu şirkle itham etmemiştir




ALLAH cc Hz İsa ya ölüyü diriltme , körü iyleştirme ve hastalıkları iyileştirme gücü vermişti insan lar Hz İsa dan bu isteklerde bulunurlardı

BU GÜÇLERİ RESULULLAHA VE Hz İSA YA VEREN ALLAH DEMEDİ

SÖYLE O KULLARA BENDEN İSTESİNLER SİZ NE YAPIYOSUNUZ BU

YAPTIĞINIZ ŞİRKTİR DEMEDİ ALLAH cc




Allah dostlarının yaptıkları kerâmeti şeytandan sayanların büyük âlimlerinden

……İbn Teymiyye şöyle diyor:

Allah dostu zannedilen bazı kişiler kendilerinden mukaşefe sadır olur veya çoğunun yapmadığı harikuladelikler gösterirler

Mesela: işâretle bir şahsı öldürüvermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması, olduğu yerde görülmesine rağmen aynı zamanda

… Mekke’de ve benzeri yerlerde görülmesi, su üstünde yürümesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması,

bilinmeyen yerlerden gıda alması, zaman, zaman insanların gözlerinin önünden yok olması, uzaklardan

kendisini yardıma çağıranın yardımına bulunduğu yerden yardım etmesi, çalınan bir malın nereye saklandığını hiç aramadan haber vermesi gibi hârikulâde şeyler

Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez


Fakat bu fevkaladelikleri göstermenin yanında Allah (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir

Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyüktür (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına, uzaktanda olsa yetişmesi gibi)


Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel Zira veliler imânlarının nuruyla batini gerçeklerin yüze vurmasıyla İslâm şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar 1

[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4 Baskı, Beyrût, 1397 Trc Allah (c c )’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark S: 73 Pınar Yayınları 2003

Demek ki; Allah (Celle Celalühü), istediğine bu güçleri verebilir Vermiştir de
Allahu Teâla şöyle buyuruyor:
“Onlar, O’nun velileri değildir Onun velileri sadece müttakilerdir Çokları bilmezler ”(Enfal 8/34)



ALLAH cc İNSANLARDAN BAZILARINI BAZILARINA YARDIM ETMESİ İÇİN GÖREVLEN DİRMİŞTİR

BUNLAR PEYGAMBERLER İNSAN LAR MELEKLER VE CİNLER OLABİLİR



İstiğâse konusunda Subki (ö 771/1369)’nin işâret ettiği te’vil yolu, belâğat ilminde “mecazı akli” diye bilinmektedir Mecazı akli, fiilin hakiki faili ve müessirine (ma hiye leh) değil de o failin mekan, zaman sebep gibi alakası bulunduğu bir şeye isnad edilmesi demektir

Bu edebi san’ata göre “Yeryüzü ağırlıklarını dışarı çıkardığı zaman…” âyetinde, ağırlıkları dışarı çıkaran Allah olduğu halde, fiil hakiki faile değil, fiilin mekanına isnad edilmiş ancak Allah murad edilmiştir

İşte özellikle sufiler de, kendisiyle istiğase edilen zatın hakiki fail değil, hakikatte yardım edenin Allah olduğuna inandıklarını ve O’ndan istediklerini (ki aksi halde onlar da bunun açık bir şirk olduğunu kabul ederler) söylemektedirler


Aynı fiilin hem Allah’a hem de kullarına nispet edilmesinden ne anlamalıyız?
Anlattıklarımızdan açığa çıkmaktadır ki, bir şeye güç yetirebiliyor olmak o şeyi yaratmak anlamına gelmez

Nitekim insanlar da Allah (Celle Celalühü) gibi bir şeylere güç ve kuvvet yetirebilirler Ama buna “yaratmak” değil “kesbetmek” denir Bir şeyi sadece Allah yaratabilir Bir şeye gerçek anlamda güç yetirip olmasını murad ettiğinde sadece odur



İmâm Nevevî (ö 676/1277)’nin açıklamalarından anlaşılmıştır ki:

Bir kimse, bir fiili, yaratan ve kâinatı kontrol edebilen bir varlık olmadığını bilerek ve inanarak, o fiili, ortaya çıkmasına sebep olan vasıtalardan birine nispet ederek o yaptı diyorsa, o vasıtayı sadece

Allah’ın iradesine uygun hareket eden bir vesile ve sonra olacakların bir alameti olarak görüyor demektir ki, böyle bir kimse âlimlerin ittifakıyla kâfir olarak nitelenemez
Netice olarak gerek insan gerek Peygamber olsun herhangi bir kişiyi Allah (Celle Celalühü)’e ortak koşarsa müşrik olur

Eğer gerçek fail ve yaratıcının Allah (Celle Celalühü) olduğunun farkında olarak, fiili o vasıtaya nispet ediyorsa kâfir olmaz

İbn Teymiyye, El-Kelimu’t Tayyib adlı eserinde s 109’da bize nerelerde sünnete uygun, nasıl duâ edeceğimizi göstermek için yazdığı eserde Abdullâh b Mes’ud’dan rivâyet edilen şu hadis-i şerifi zikretmektedir:

“Sizden birinizin hayvanı çölde ipinden boşalıp, kaybolursa, Ey Allâh’ın kulları hapsedin Ey Allâh’ın kulları hapsedin, diye iki defa seslensin Zira Allâh’ın yeryüzünde onu hapsedecek olan hâzır kulu vardır ”

Tevessül ve istiğâseyi kabul etmeyenlerin zayıf dediği bu hadisi, itibar ettikleri âlimlerinden

İbn Teymiyye bu hadisteki gibi duâ edilmesini sünnete uygun görmüş ki, el-Kelimu’t Tayyib “Sünnete Uygun Duâ” adlı eserine almıştır

İtiraz da etmemiştir Burada hem zayıf hadisle amel var, hem de Allâh’tan değilde bir başkasından yardım isteme var

İbn Teymiyye insanlardan yardım istemeyi (istigâse) kabul etmezken bu hadisteki gibi “Ey Allâh’ın kulları!” diye seslenerek yardım istemeyi sünnete uygun görmüştür
Utbe İbn Gazvân (Radiyallahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عنعتبةبنغزوانرضىاللهعنهعنالنبىصلىاللهعليهوسلمقال: "اذااضلاحدكمشيئااواراداحدكمعوناوهوبارضليسبهاانيسفليقل: ياعباداللهاغيثونى،ياعباداللهاغيثونىفانللهعبادالانراهم


“Sizin biriniz bir şey kaybederse, yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse

“Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdat edin!” desin

Çünkü, Allah’ın bizim görmediğimiz kulları vardır ”…1


[1] Taberânî, Mu’cem-i Kebîr, No: 290, 17/117, Mecmau’z-Zevâid, No: 17103, 10/188




Bunu Taberânî rivâyet eder Ve râvîleri güvenilir kabul edilmiştir Ancak bazılarında bir zayıflık vardır

Şu kadar vardır ki Yezid Utbeye yetişmemiştir (Yani râvîler sîka kabul edilmekle beraber içlerindeki birinde biraz zayıflık görülmüş, dolayısıyla bu râvî Hasen-ül hadisdir

Diğer yandan munkatıdır Bu Hanefî usulcülerine göre zarar vermez


………………………… SAHHİH OLANI

Ancak benzer hadisi sahih kabul etmişlerdir ki o da şu hadistir:
عنابنعباسرضىاللهعنهماانالنبىصلىاللهعليهوسلمقال: انللهملائكةفىالارضسوىالحفظة،يكتبونمايسقطمنورقالشجر،فاذااصاباحدكمعرجةبارضفلاةفليناد: ياعبادالله! اغيثوا"
İbn Abbas (Radiyallahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Allah(-u Teâlâ)nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki

ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar

Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse,

“Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin” diye seslensin ”


[1] İbn Hacer el-Askalânî, Muhtasar-u Zevâidi’l-Bezzâr, No: 2128, 2/420

İmâm Nevevî şöyle demiştir Benim de aralarında bulunduğum bir cematte hayvan kaçmaya başladı Yardım isteme lafzını söyledim Benim bu sözümden sonra hayvanlar, o anda durdu

[1] İbn Allan, el-Fütuhâtü’r-Rabbâniyye s/150-151



İŞTE KARDEŞİM SENİN DEDİĞİN GİBİ ALLAH BİR KİŞYE O GÜCÜ VERMİŞŞE

ARTIK O KİŞİ DOKTOR DAN BİR İTFAYİCİDEN POLİSTEN BİR FARKI KALMIYO


İNSAN O KERAMET SAHİBİNİ EVLİYAYI

ALLAH A AİT VASIFLARLA VASIFLANDIRMADIKÇA

ALLAHI SEVER GİBİ SEVMEDİKÇE

ALLAH TAN KORKAR GİBİ KORK MADIKCA

ALLAH IN HELAL DEDİĞİNE O KEREAMET SAHİBİNİN HARAM

DİYEMİCEĞİNE İNE İNANDIKTAN SONRA

TAĞUTİ DÜZENLERİDE SEVMEYİP BUĞUZ EDİP SAVAŞIYO SA

O KİŞİ İÇİN O KERAMET SAHİBİNDEN BİR ŞEY İSTEMESİ

SÜLEYMAN ALEYHİSSELAMIN CİN VE İNSANLARDAN İSTEMESİ GİBİ DİR


SİZ NE KADAR KAFİRLER İN MÜŞRİKLERİN PUTLARINI ALLAHIN VELİLERİYLE BİR TUTSANIZ

KAFİRLER MÜŞRİKLER İÇİN İNEN AYETLERİ KAFANIZA GÖRE YORUMLASANIZDA


ALLAH IN tarafımızdan ilim verdiğimiz zat dediği insan dan harkuladeliği isteyen hz süleyman gibi , sahabenin resulullahtan ancak Allah ın yapacağı şeyleri istemeleri gibi KOPAN KOLU ÇIKAN GÖZÜ

İSTEMELERİ GİBİ bu dünyada da insanların kerametlerine şahit olduğu allah ın veli kulu görür sem şahid olursam

AYNI DOKTOR DAN İSTEDİĞİM GİBİ İS Tİ YE CE GİM


O VELİDEN BENİ AFFETMESİNİ , GÜNAHLARIM SİLMESİ N , CENNETE SOKMASI GİBİ İSTEKLERDE BULUNMUCAĞIM , BANA ÇOÇUK VERMESİNİ , ÖLÜYÜ DİRİLTMESİNİ İSTEMİCEM
,
BÖYLE İSTEKLERDEN ALLAHA SIĞINIRIM



O VELİ DOKTOR , İTFİYACİ VEYA POLİSTEN BİR FARKI OLMUYO ONLAR GİBİ BASİT BİR İNSANDIR

FAKAT ALLAH IN GÖREVLENDİRDİĞİ BİR KUL OLARAK GÖRÜP

ALLAH IN KULLARINA BİR İKRAMI OLARAK YARDIM ETMESİ İÇİN İLİM VERDİĞİNİ DÜŞÜNÜP İS Tİ YE CEĞ İM

PEYGAMMERLER İSTEMİŞ SAHABE İSTEMİŞ 1300 YILDIR EVLİYALARIN BUNCA KERAMETLERİNE ŞAHİT OLAN

İNSAN LAR İSTEMİŞ BENDE İSTİYECEĞİM



EĞER ALLAH IN İLİM GÜÇ VERDİĞİ GÜNÜMÜZDE KERAMETLERİNE ŞAHİT OLDUĞUM BİR ALLAH DOSTU OLURSA , BULURSAM , ŞAHİT OLURSAM

ALLAH IN ONA YAPMASINA İZİN VERDİĞİ ŞEYLERİ İSTİYECEĞİM

BU ALLAH ın BİZE BİR İKRAMI LUTFU OLDUĞU İÇİN İSTİYECEĞİM


RESULULLAH Bİ ŞEY KAYBETTİĞİNİZ ZAMAN BOŞLUĞA HAVAYA EY ALLAHIN KULLARI BANA YARDIM EDİN DİYE EMRETTİĞİ İÇİN İSTİCEM


BUNU ANLAMAYIP KAFİRLER İÇİN İNEN PUTLAR İÇİN İNEN AYETLERİ NE KADAR KAFANIZA GÖRE YORUMLAYIP BUNU YASAKLAMAYA ÇALIŞSANIZDA İSTİCEM







HERKESE SAYGILAR
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
fatiha suresi 5.ayet meali: '' (Ya Rabbi) yalnız sana kulluk eder, yalnız Senden yardım isteriz! ''

hizmetçi-1, neye tapmak istiyorsan ona tapabilirsin.

İstersen şeyhine veya ineğe de tapabilirsin.

Sen laftan anlamıyorsun.
 
Usud-ul Harb Çevrimdışı

Usud-ul Harb

Üye
İslam-TR Üyesi
Adam batil davasinda ne kadar da azimli, budistlere tas cikartacak.
Cok merak ediyorum, acaba sen cubbesizin kitabinda siddetle tavsiye ettigi seyhe nokta atis ( rabita )'li cocuklardan misin.....
Eger oyle isen bize de aciklasana, size gore ne hikmetleri varmis bu isin..
 
H Çevrimdışı

hizhizmetci_tr

Üye
İslam-TR Üyesi
selamun kardeslerim aleykum


ALLAH TAN BAŞKA KİMSEYE TAPMIYOM HZ SÜLEYMAN CİN VE İNSANLARDAN İSTERKEN KİME TAPIYOSA ONA TAPIYOM


RESULULLAH BİR ŞEYİNİZ KAYBOLDUĞUNDA BOŞLUĞA EY ALLAHIN KULLARI YARDIM EDİN DERKEN KİME TAPIYOSA ONA TAPIYOM



KOLU KOPAN SAHABE RESULULAHTAN KOLUNUN YAPIŞTIRMASINI İSTERKEN KİME TAPIYOSA ONA TAPIYOM

işte siz bu sunuz okumadan yazılanlara tek tek cevab vermeden tekfir zihniyeti o dediğin ayeti ve diğer kafirlerin putları için inen müşrikler için inen ayetleri hepsini biliyoruz

bu ayetleri 12 yasındaki çoçuklar ne manaya geldiğini anlıyo ne keşfedtiniz biz keşfedemedik anlıyamadık turk ce bu ayetler bende sizin kadar turkçe okumasını biliyom o zaman neden ısrar ediyom yazıyı tamamıyla okuyun sonra verdiğim ayet hadislere itirazınız olan lara tek tek tek konuşalım

ama siz yazdıklarımı okuyamıyacak kadar kendinize guveniyosunuz okusanız bile plak ibi takılmışsınız anlıyamasınız

bende size acıyom vallahi ALLAHA bunca müslümanın delillerini düşünmeden tekfir etmenizin hesabını vereceksiniz


hrkese saygılar
 
S Çevrimdışı

Saadetdevri

Üye
İslam-TR Üyesi
Kuranda mütesabih ayetler vardir onun manasini bilemeyiz ancak Allah bilir.
Sonra bir kimseden herhangi bir dünyevi seyi istemek caiz..o kisi yasiyorsa bu mümkün..
Ama yasamiyorsa,asla..
Siz konuyu nereye getirdiniz bilincsizce Cübbeli Ahmeti ve onun yandaslarini taklid etmektesiniz,,
Hz Süleyman bir peygamberdir,,ve ona mucizeler verilmistir..O cinler,melekleri görmekteydi
Ordusu bile cinlerden olusmaktaydi..Ne yani ona verilen mucize vahiy sizin seyhlerinizde mi veriliyor?
Sizler cogu ayeti.yorumluyorsunuz mütesabih bir kavrami kendinize cekiyorsunuz bu asla islamla bagdasmaz..

Allahin kudreti gücü her insana yardim etmeye yeter..o hic bir kimseye muhtac degildir..
Neden Kendi gücü varken yardim etmeyi kolayca basarirken bir insana o yetkiyi versin hemde ölüye?

Yazdiklarini iyice okudum,,ve sunu anladim ki sen gercekten..zayif hadislere aldanmissin..
Ledün ilmini Hz Musa istemistir..Hz Hizir aleyhisselamda onu testlerden gecirmistir..
bu testleri basaramamistir nitekim..Ledün ilmi kendisine verilmemistir..
Bir peygambere dahi verilmeyen ledün ilmini kalkip felanda filanda görmek ne derece mantikli?
Allah kullarina vercegini söylemis evet ama o kulu Hz Hizir Aleyhisselamdan baskasi degildir..
Keramet insanin gaybi bilecegine delil degildir keramet hakta olsa mecbur degiliz inanmaya ,cünkü kerameti istismar eden nice hocalar,seyhler vardir
bunun icin uydurma hikayelere dayanarak bir takim kisileri Allah dostu ilan edip onlarin ruhlarina Allaha dua et diye yalvarmak Sirkul EKBER dir..
Ayni zamanda...Allah azze ve cellenin hakkinda zan tutup yaa ölüye yardim etme gücü verirse demek..onun namina konusmak,,onun irasiyle kendi iradesini bir tutmak Kafirligin alametidir..

icinizden cikmis biri olarak derim ki size anlatilan ile arastirilan arasinda fark vardir..
size uyutma politkasi uygulamaktalar eee zayif hadiste yok diyorlar..
kalkip zayif hadisleri sahih diye yutturuyorlar...
Seyhten yok olup Allaha ulasmak
Seyhin alnina bakip Allahla telefon baglantisi kurmak!
Seyhe ölünün yikayicisina nasil teslim oldugu gibi öyle teslim olmak..
Seyhin sözünü peygamberin sözünden üstün görmek
Seyhe Allahin sifatlarini vermek gavs gibi
Seyh yatak odasinda dahi beni görüyor demek..onun icin dikkat etmem gerek demek
Seyhin ölüsüne mezarina elini yüzünü sürmek bastonuna ve kiyafetlerinede bundan medet ummak bereket ummak
Daha nice sapikliklari bizzat arastirdim..ve sahid oldum hatta sahid olupta bu batil bidat ehlinden cikanlarida gördüm
KURANDA MÜSRIKLERE INEN AYETLER TÜM ZAMAN ICIN GECERLIDIR OZAMANIN PUTLARI VARDI BUGÜN YOKMU?
NUH ALEYHISSELAM ZAMANINDA SALIH INSANLARIN MEZARLARINDAN YARDIM DILENIRDI
MEKKE MÜSRIKLERI SALIHLERI ASIRI DERECEDE ÖVERDI ARACI KILARLARDI
HANIF DININDEN UZAKLASMISLARDI
OZAMAN PUTCULUK VARDI SIMDI NIYE OLMASIN?

Büyük alim İmam Ahmed b.Ali el-Makrizi el-Mısri eş-Şafi şöyle der: Ümmetlerin içine düştükleri şirk iki çeşittir.Ulühiyyet şirki ve rububiyyet şirki.Ulühiyet şirki başka bir ifade ile ibadette şirk.Müşriklerin içine düştükleri şirk ulühiyyet şirkidir.Bu putlara tapanların meleklere tapanların cinlere tapanların ve diri olsun ölü olsun şeyhlere Salihlere ve velilere tapanların şirkidir Onlar:

Bizim onlara ibadetimiz sadece bizi Allah’a yaklaştırsınlar(*) diyedir. Derler.Yani Allah katında bize şefaatçi olsunlar ve Allah’a yakınlıkları ve kerametleri sebebiyle bizi de yakınlığa ve keramete ulaştırsınlar diye tapıyoruz derler.Nitekim dünyada melikin yardımcılarına ve özellikle akrabalarına hizmet edenlerin de melikin ikramına ve yakınlığına nail oldukları bilinmektedir.İlkinden sonuncusuna kadar ilahi kitapların tamamı bu görüşün batıl olduğunu söyler onu reddeder kötüler ve onların Allah düşmanı olduklarına hükmeder.İlkinden sonuncusuna kadar bütün peygamberler bu konuda ittifak etmişlerdir.Allah Teala önceki ümmetlerden kimi helak etmişse bu tür şirk sebebiyle helak etmiştir.(*)(Zümer.2) (Tecridu’t-Tevhidu’l-Mufid.s.52-53 Tahkik Ali b.Muhammed İmran neşreden Dau Alemi’l-Fevaid)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
İSTİŞHAD Çevrimdışı

İSTİŞHAD

الله لا ينسى أحداً ، هذا أمر كاف ليطمئن قلبك
Admin
Cevap vermeden önce mesajlarına selam ile başladığın için ben de selamına karşılık vererek başlıyorum…

Aleyküm selam ve rahmetulah…

Kardeş ilk önce üslubunu düzelt… siz busunuz gibi ifadelerle nereye varmaya çalışıyorsun anlayamadım… burada kimse kimseyi tekfir etmiyor, kimse kimseye kafir de demiyor müşrik de…

Aksine her mesajında bunu dillendiren sensin… yazdığın mesajlarından dolayı birilerinin seni sürekli tekfir ettiğini zannediyorsun…

İkinci olarak yazıların silinmesi ve kilitlenmesi meselesine gelince…

Kardeş gördüğüm ve takip ettiğm kadarıyla açtığın konuların hiçbirisinin silindiğine şahit olmadım… ki silinmiş olsa bile haklı bir sebebi muhakkak vardır…

Diyeceksin ki kabirlerle alakalı konu silinmiş… ben hiçbir yönetici kardeşin o konuyu kasıtlı olarak sildiğini düşünmüyorum… aksine birkaç gün önce serverde yaşanan sorundan dolayı son yazılan mesajlar konuları ile birlikte silinmiş… bu sadece senle alakalı bir mesele değil.. o gün senle birlikte son yazan birkaç arkadaşın daha mesajlarının silindiğini fark ettim…

Şimdi konularının kilitlenmesine gelelim..

Şefaat ile alakalı konuyu ben kilitledim… üslubun bozulmaya başladığını ve herkesin yeterince delillerini yazıp aynı şeyleri tekrarlamaya başladığını gördüğüm için bunu yaptım… kilitlerken de bunu söyledim…

Rabıta ile ilgili konuna gelince İslam abi gayet açık ve net bir şekilde bunun açıklamasını sana yaptı… ama sen hala inatla anlamamaya devam ediyorsun… hatta gayet iyi bir niyetle seni başka bir konuya yönlendirip o konu altından yazmanı istedi…

Son olarak da kimseye bu şekilde açıklama yapmak zorunda da değiliz… burası bir forum… eğer üyeler arasında fitneye, kargaşaya sebep olup cedelleşmeye kadar gidiyorsa konu tabibi ki yeri geldiğinde kilitlenecek veya silinecektir...

Şimdi… burada kalkıp da sen neden yazılarım siliniyor kilitleniyor gibi bizi itham edici bir üslup kullanamazsın…

Yeterince açıklayıcı olmuştur umarım…

Selametle…
 
Hafsa binti Ömer Çevrimdışı

Hafsa binti Ömer

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
´´İyya ke na'budu ve iyyake nestain...Yani yalnız sana kulluk yapar yardımı yalnız senden isteriz...fatiha (5)...aklı olana bu yeter ...
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Hizmetçi kardeş ilk konuyu okudumda anlamadığım şey madem bu kadar hassassınız neden dar bir kalıpda kalıyorsunuz neden getirdiğiniz ayetleri detaylıca araştırmıyorsunuz bu kadar moto mot basit ve basiretsiz bir yorumla konunuza nasıl delil getiriyorsunuz şaşıyorum. Hz. Süleyman a.s'daki kıssayı sahih kaynaklardan araştırırsanız konunun ledunla ilgisi olmadığını görürsünüz. Vaktim olduğunda sadece o konuya ait sahih kaynaklardan delilde eklerim ancak şunu belirtimki o konu ledunla alakalı değil aksine tevhidle alakalıdır.

Ledün ilmine gelince madem sen bizden sabrla okumamızı bekliyorsun acaba aynı şeyi kendiniz yaptınız mı zira bu tür konularda uydurma rivayet getirenlere verilmiş olan deliller sitede bir hayli mevcuttur aslolan daha önce açılmış hatta reddiye mahiyetinde yazılmış yazılara yanıt vermektir.

Buyrun konular:

https://www.islam-tr.org/tevhid/17362-ledun-batin-ilmi-safsatasi.html

https://www.islam-tr.org/islami-kav...dir-alimler-peygamber-varisi-degil-midir.html

https://www.islam-tr.org/islam-tr-n...n-ilmi-nedir-seyhlere-gelen-vahy-iddaasi.html

ilk linki şiddetle tavsiye ederim konu kilitlenmiştir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Arabanın marşında arıza var ve yolda kalmışsanız, yanındaki evliyadan tabi ki arabayı itme yardımını isteyebilirsin ayıb olmaz.

Ya kardeşim arabanın bakımını neden yetkili servise yaptırıp arızadan kurtulmuyorsun? Her zaman evliya arka koltukta olmayabilir, köprünün karşı yakasında ortada kalırsın sonra.
 
M Çevrimdışı

musabbinabdullah

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Cinlerin bir anda dünyanın bir ucundan bir ucuna gitmek gibi bir özellikleri var. Ve Süleyman aleyhisselam gaybda olmayan hazır olan bir kimseden birşey talep ediyor. Bunda abes olan ne var. Verdiğiniz deliller külli aleyhinize.

Allah'tan gayrısından yardım istemenin şartı üçtür.

1. Yardım istenilen kişi hazır olup gaybda olmayacak
2. Yardım istenilen kişi ölü değil diri olacak
3. Yardım istenilen kişi yardım istenilen işi yapmaya kadir olacak.

Bu usulü kavrayan herkes sizin içerisinde bulunduğunuz şirk ve tenakuzun farkındadır.

Mahmut ustaşirkoğlu, Cübbeli ve avanesi her zaman olduğu gibi sahtekârlıklar ve te'villerle batılı köpük misali suyun üzerine çıkarmaya çalışıyor. Siz bir köpük kadar dahi baki değilsiniz.

Allah şirki ve müşrikleri zelil etsin
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Cinlerin bir anda dünyanın bir ucundan bir ucuna gitmek gibi bir özellikleri var. Ve Süleyman aleyhisselam gaybda olmayan hazır olan bir kimseden birşey talep ediyor. Bunda abes olan ne var. Verdiğiniz deliller külli aleyhinize.

Allah'tan gayrısından yardım istemenin şartı üçtür.

1. Yardım istenilen kişi hazır olup gaybda olmayacak
2. Yardım istenilen kişi ölü değil diri olacak
3. Yardım istenilen kişi yardım istenilen işi yapmaya kadir olacak.

Bu usulü kavrayan herkes sizin içerisinde bulunduğunuz şirk ve tenakuzun farkındadır.

Mahmut ustaşirkoğlu, Cübbeli ve avanesi her zaman olduğu gibi sahtekârlıklar ve te'villerle batılı köpük misali suyun üzerine çıkarmaya çalışıyor. Siz bir köpük kadar dahi baki değilsiniz.

Allah şirki ve müşrikleri zelil etsin

hangisi senin yazın ? Bu yazı kime ait?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
anlamadım kardeşim. ne demek istediniz?

Alıntılamanı yaptığım yazının hepsi sana mı ait? Yukarı kısmı açık değil, sanki şirki savunmuş gibi. Alt son kısmı ise şirke açık karşı çıkılmış gibi gördüm . üst kısmı sana aitse biraz daha neye karşı şıktığını açabilirsen , alıntı yaptı isen altıntıladığın yazı ile kendi yazını ayırırsan daha anlaşılır olur.
 
M Çevrimdışı

Mucahid_19

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Yaratılmışlardan caiz olan istemeye dair nasları getirip yaratılmışlardan caiz olmayan istemeye delil getirmen apacık bir sapıklık içinde olduğunun delilidir..Bu yazıyı senin kaleme almadığını varsayarsak bu sapıklığı onayladığın için sende bu zümredensin diyebiliriz.
Yetiş ya gavs imdat ya gavs diye seslenerek bulaştığınız şirklerinize delil getirmek için birisinden bir bardak su istemek gibi caiz olan yardım istemeye delil getirmek mekkeli müşriklerin hakla batılı karıştırma çabalarına benzetiyorum...

İbn teymiye(r.h)'nin sözlerini nasıl çarpıtmış sapık ya subhanallah.Allah sizi kahretsin nasılda Allah yolundan alı koyuyorsunuz.
 
K Çevrimdışı

kemall

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bu hadisleri bir internet sitesinden aldım konuyla alakalı

Abdullah b. Mes’ûd’dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

“Sizden birinizin hayvanı ıssız bir yerde/çölde aniden boşanıp gittiği zaman, ‘Ey Allâh’ın kulları, (hayvanımı) tutunuz!’ diye nidâ etsin. Çünkü yeryüzünde Allâh’ın hazır kulu vardır, onu sizin için tutacaktır” .

(Senedi kesik olmasına rağmen İmam Nevevî (v. 676/1277), hadisi İbnü’s-Sünnî’nin (v. 364/974) eserinden naklettikten sonra şöyle demektedir: “İlimde büyük bazı hocalarımız bana bir hayvanının aniden elinden kaçıp gittiğini -sanıyorum o katır idi- bildiği bu hadisi okur okumaz Allâh’ın onu yerinde durdurduğunu anlatmıştı. Bir gün ben de bir cemaatle beraberdim. Derken cemaatten birinin hayvanı aniden kaçıp gitti. Onu yakalayamadılar. Ben de bu hadisi söyler söylemez, bundan başka bir sebep ortada yokken hayvan hemen duruverdi.)

İbn Hacer’in meşhur öğrencisi Sehâvî (v. 902/1496) de rivâyet için şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Hadisin senedi zayıftır. Fakat Nevevî bunu kendisinin ve bazı büyük hocalarının tecrübe ettiğini söylemiştir” .

İbn Ebî Şeybe (v. 235/849), Ebân b. Sâlih’in Rasûlullah’tan (s.a.) rivâyet ettiği şu hadisi kaydetmektedir:
“Sizden birinizin hayvanı (dâbbe/baîr) ıssız bir arazide ürker de orada hiçbir kimseyi görmez ise şöyle desin: Ey Allâh’ın kulları bana yardım edin. Zira o yardım olunacaktır” .

Konu hakkında Peygamber’den (s.a.) Taberani'den rivâyet edilen bir diğer hadis de şudur:
“Sizden biriniz ıssız bir arazide bir şeyi kaybettiğinde veya bir yardım istediğinde, ‘Ey Allâh’ın kulları, bana yardım edin!’ desin. Çünkü Allâh’ın bizim görmediğimiz kulları vardır” .

Bu rivâyetin sonunda, “Gerçekten bu tecrübe edildi” (ve kad cürribe zâlik) şeklinde bir cümle geçmektedir. Taberânî’ye (v. 360/970) ait olduğu anlaşılan bu ifade, ondan üç asır sonra gelen Nevevî’nin (v. 676/1277) tecrübe ve tatbikatıyla mutabakat arz etmektedir. Bizzat yaşadıkları tecrübe ve tatbikatı anlatan her iki sika hadisçinin söyledikleri önemli olmalıdır

Kanaatimizce, sözü edilen tecrübe ve tatbikat karşısında işkillenmenin arka planında, ilgili rivâyetteki yardıma gelen kulların kim olduğu meselesinin büyük payı vardır. Oysa meseleyi esrarengiz ve girift bir şekilde düşünmeye mahal de yoktur. Çünkü Taberânî’nin, “râvîleri sikadır” diyerek rivâyet ettiği şu hadis, yardıma gelen kulların “melekler” olduğunu açıklaması bakımından önem taşımaktadır: Abdullah İbn Abbas’tan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

“Allâh’ın, hafaza melekleri dışında yeryüzünde melekleri vardır. Onlar, düşen ağaç yapraklarını (da) yazarlar. Sizden biriniz ıssız bir yerde/çölde yolunu kaybederse, ‘Ey Allâh’ın kulları, bana yardım edin’ diye nidâ etsin!”.

Bezzâr (v. 292/904), Taberânî (v. 360/970) ve Beyhakî’nin (v. 458/1065) rivâyet ettiği bu hadisin Râvîleri sağlam kimselerdir. isnâdı hasen kabul edilmiştir.

Bu Haberin Mühim Noktalarından Bazısı
---------------------------------------------
(Bir): Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından Hasen bir senetle ‘Ey Allâh’ın kulları, bana yardım edin’ lafzını Ashabına ve bize öğretmesi.

(İki): Aynı isteğin geçtiği diğer hadislerin senedi zayıf olsa dahi İmam Tabarani ve kendisinden asırlar sonra yaşamış İmam Nevevi ve hocası tarafından birilerine ibâdet edilmesi, ve Allah celle celâlühû’ya şirk koşulması ma'nâsında kabûl edilmeyip açık ve kapalı âyetlere ters görülmemesi bizzat şahsi gözlemleriyle tecrübe tatbik edilmesi

(Üç): Bu maksadla yapılan çağrının sika raviler olan (Taberi/Nevevi ve hocaları ) tarafından uygulandığında faidesinin görüldüğü.(Sadakte ya resülallah)

(Dört): Bu işe, Nakleden ve okuyan hiçbir alim tarafından karşı çıkılmaması , yani bu husûsta bir çeşit sükûtî icmâ’ın hâsıl olması.

(Beş): Zamanımızdaki âlimlik pozlarındaki kimi câhillerin yaptığı gibi bu diğer Ehli Hadis İbni Ebi Şeybe,Bezzar,Tebarani,İbni Sunni,Sehavi,Beyhaki ve diğer ehli hadis tarafından bu işin her hangi veya meleklere ibâdet edilmesi, ve Allah celle celâlühû’ya şirk koşulması ma'nâsında kabûl edilmeyip açık ve kapalı âyetlere ters görülmemesi.

(Altı); Kartondan miğferleri, mukavvadan kılıçları ve kalkanlarıyla hakka ve hakîkate saldıran şapşal Don Kişotlar? gibi ...“Duâ ibâdetin ta kendisidir.”hadisine ve ''O'ndan başkasına dua ettikleriniz'' ayetine aykırı bulanmamışlardır.Bu Hadis ehli ki muvahhid bir müslüman olmakla ve Tevhid ilmini öğretmekle meşhurdurlar.Ey Selef iddiasında Halef'in en kötüleri yoksa Tevhidi siz mi öğreteceksiniz?


Peygamberimiz (sav)buyuruyorki;Kime benden bir söz ulaşır da onu yalanlarsa o üç kişiyi yalanlamıştır:

(1)Allâh celle celâlühû’yu,

(2)Resûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’i

(3)ve o haberi vereni.

[(Taberânî, el-Evsât ve İbnü ‘Asâkir, Câbir radıyallâhu anhu’dan), Kenzü’l-Um mâl:1/209, H:1047]
 
S Çevrimdışı

Saadetdevri

Üye
İslam-TR Üyesi
Zayıf hadisle hiçbir konuda asla amel edilmez,
(Yahya b. Main'den nakledilen bu görüşü, Buhari ve Muslim'in yanısıra İbn Hazm ve Ebû Bekr İbnu'l-Arabi benimsemiştir.)
Getirdikleri birtakim hadisleri istismar etmekte bunlarin huyudur..sonrasinda.Rabbimden dilegim odurki,bidat ve sirk ehlini hidayetlendirsin aksi takdirde yanlislarla beraber cehennem atesinde cayir cayir yanacaklar
 
K Çevrimdışı

kemall

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Zayıf hadisle hiçbir konuda asla amel edilmez,
(Yahya b. Main'den nakledilen bu görüşü, Buhari ve Muslim'in yanısıra İbn Hazm ve Ebû Bekr İbnu'l-Arabi benimsemiştir.)
Getirdikleri birtakim hadisleri istismar etmekte bunlarin huyudur..sonrasinda.Rabbimden dilegim odurki,bidat ve sirk ehlini hidayetlendirsin aksi takdirde yanlislarla beraber cehennem atesinde cayir cayir yanacaklar

Bezzâr (v. 292/904), Taberânî (v. 360/970) ve Beyhakî’nin (v. 458/1065) rivâyet ettiği bu hadisin Râvîleri sağlam kimselerdir. isnâdı hasen kabul edilmiştir.

''Allâh’ın, hafaza melekleri dışında yeryüzünde melekleri vardır. Onlar, düşen ağaç yapraklarını (da) yazarlar. Sizden biriniz ıssız bir yerde/çölde yolunu kaybederse, ‘Ey Allâh’ın kulları, bana yardım edin’ diye nidâ etsin!”.

Diğerleri zayıftır lakin onlarlada İmam Taberani veya İmam-ı Nevevî gibi Şâfi'î Mezhebinde ictihad mertebesine ulaşmış büyük bir âlimin bu beyanı ve tatbikleri, bu hadis-i şerifin sağlamlığına ve bununla amel etmenin cevazına açıkça delâlet etmez mi? Onlarda bu hadislerin zayıf olduğunu biliyorlardı.Kaldıki aynı manada Hasen birde yukarıdaki rivayet var o bile başlı başına delil değilmidir?...

Benim öğrendiğim şu az hadis ilmi bunu gerektiriyor? genede bir sormak lazım...Acaba daha neye ihtiyaç vardır.?

Şirk meselesine gelince yahu öyle bir şey barındırsa bu hadis Allah resülünden hasen senetle gelirmi Bezzar,Taberani,Beyhaki ,İmam Nevevi ve diğerleri hiç kitaplarına alırmı?



Farzedelim ki Yukarıdaki hasen rivayet yok hepsi zayıf................


Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan
Hadis Usulü adlı kitabından...

Zayıf hadisle amel edilir mi?

Hemen hemen her çeşidinde birer misal verdiğimiz zayıf hadislerle ilgili iki önemli nokta daha bulunmaktadır. Zayıf Hadis rivayet etmek, zayıf hadisle amel etmek.. Biz burada zayıf hadis ile amel etmek konusundaki görüşleri, -özetle- değerlendirmek istiyoruz.

Ne var ki bundan önce "zayıf hadis" teriminin hadis tarihi içinde geçirdiği bir gelişmeye işaret etmek yerinde olacaktır. Tirmizi (v. 279/892)'ye gelinceye kadar hadisler genelde Sahih ve Sakim (zayıf) diye iki gruba ayrılırdı. Zayıf hadisler de "terkedilmiş" (metruk), "terk edilmemiş" (gayr-i metruk) olmak üzere iki kısımda değerlendirilirdi. Tirmizi'den sonra Sahih ile Zayıf arasına bir de Hasen terimi girdi. "Terk edilmeyen zayıf hadisler", hasen terimiyle "zayıf"'lar arasından ayrılmış oldu. O halde Tirmizi'den önce yaşamış bir hadisçinin dilindeki zayıf hadis teriminin Hasen hadisleri de içine aldığı dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Zayıf hadis ile amel meselesinde üç ayrı görüş vardır :

- Zayıf Hadisle asla amel olunmaz.
- Zayıf Hadisle her konuda mutlak olarak amel olunur.
- Amellerin faziletleri konusunda özel şartlarına bağlı olarak amel olunur.

Bu üçüncü görüşte söz konusu olan şartları da İbn Hacer (v. 852/1448) şöyle belirtmektedir :

- Yalancı birinin yalnız başına rivayet etmiş olması gibi şiddetli bir zayıflık taşımamalı.

- Kendisiyle amel olunan umumi ve asli bir hükmün ihatası altına girmeli.

- Amel edilirken o hadisin sabit olduğuna inanılmamalı, aksine ihtiyaten amel edildiği bilinmelidir.

Görüldüğü gibi üçüncü görüş ve ona bağlı bu şartlar, dini konuların arasında tahlile dayalı bir ayırımı da beraberinde getirmektedir. Böylesi bir ayrıma taraftar olmayanlar ve zayıf hadisle amel edilemeyeceğini savunanlar da dün olduğu gibi bugünde bulunmaktadır. [66]

Toptan redd taraftarı olmayanlar ise daha mutedil ve daha ilmi bir yol tutmuş gibidirler. Bu görüştekilerin düşünceleri ise şöyle özetlenebilir :

Iraki, terğib - terhib, kıssalar ve faziletler gibi ahkam ve akaid konuları dışında kalan mevzularda uydurma olmayan haberlerin, zayıflığına işaret edilmeden bile nakledilebileceği kanaatinde olanlardan bahsetmekte, ancak ahkam-ı şer'iyye ve akaid gibi konularda kimsenin böyle bir hoşgörüye sahip bulunmadığını belirtmektedir.

Nevevi (v. 676/1277), "hadis uleması, fakihler ve daha başkalarının faziletler, terğib-terhib gibi konularda zayıf hadisle uydurma olmamak şartıyla -amel etmek müstehabtır; ancak, helal haram, alış-veriş, nikah-talak v.b ahkamda sadece sahih ve hasen hadisle amel olunur" görüşünde olduklarını belirtmektedir.

İbnu'l-Hümam (v.861/1457), "zayıf hadisle müstehablık sabit olur" görüşündedir. Sehavi (v. 902/1496) de şartları dahilinde faziletler hakkında zayıf hadisle amel edileceği konusunda cumhurun ittifakının bulunduğu görüştedir.

Ahmed bin Hanbel ve Ebu Davud es-sicistani'ye izafe edilen bir görüşe göre de "başka hadis bulunmadığı takdirde ahkama ait meselelerde zayıf hadisle amel edilir". [67]

Sonuç olarak, zayıf hadisle amel konusunda ulemanın farklı görüşleri paylaştıkları görülmektedir. Zayıf hadisle amel etmeyi mutlak olarak men edenlerin görüşü zayıf bir görüştür. Mutlak olarak caiz görenlerin görüşü de işi iyiden iyiye gevşetmek (tevessü') demektir. Belli bir kısımlara ayırıp belli şartlara bağlı olarak amel edilebileceğini söyleyenlerin görüşü ise orta ve doğru bir görüştür. [68]

Kaynaklar :

[66] Suphi Salih'in konuya ait görüşleri için bk: hadis ilimleri ve ıstılahları (trc, M.Y.Kandemir) s. 178
[67] Bk : A. Naim, Tecrid Tercemesi (mukaddime) , 343
[68] Leknevi, el-ecvibetü'l-fadıle, s.58
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
11. ZULUM ve REDDİYE


Kabirdeki Ölülere ve Fail-i Meçhul Dirilere Tevessul

Kabirsevici tasavvuf ehli, Kabirdeki ölülere ve nerde olduğu bilinmeyen diri kullara dua edilip seslenilebileceğine dair ebu Ya'la, Taberani ve ibnu's-Sunni'den gelen bir rivayeti delil olarak göstermektedirler.
Bu rivayetlere göre Peygamber s.a.v. in şöyle dediği iddia edilmektedir:

"Birinizin hayvanı ıssız bir yerde bağı çözülüp kaybolduğunda , "Ey Allahın kulları , tutun ! Ey Allahın kulları tutun! disye seslensin. Çünkü Allahın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır. Hayvanınızı sizin için tutarlar"
(Zayıf Hadis : Ebu Ya'la "el Musned" No 5269 ; Taberani "el Mu'cemu'l Kebir" 10/ No : 10518; İbnu's-Sunni "Amelu'l Yevm ve'l-Leyle" No: 508 : Abdullah b. Mesud r.a.'dan ; Heysemi "Mecmu'u'z-Zevaid" 10/132; İbn Hacer "el Metalibu'l-Aliye" 3/239, No:3375; el-Elbani "Silsiletu'l Ehadisi'd-Da'ife" No 655 ; Da'ifu'l-Cami'is's-Sağir No:404; El Kelimeu't-Tayyib Tahkik," No 177; Amr Abdulmun'im "Hedmu'l-Menair limen Sahhaqha Ehadise't-Tevessuli ve'z-Ziyara" s.177-178)

Bu rivayetin senedinin üzerinde dönüp dolaştığı ravi Ma'ruf b. Hassan olduğundan dolayı hadis sahih değildir.
Söz konusu ravi hakkında Ebu Hatim er-Razi "meçhul" derken (İbn Ebi Hatim er-Razi "el-Cerh ve't-Ta'dil" (8/232), İbn Adiyy "munkeru'l Hadis" demiştir. (İbn Adiyy "el Kamil fi Du'afai'r-Rical" (6/2326) ; Zehebi "Mizanu'l-İ'tidal" (4/143-144, No: 8654) ; İbn Hacer "Lisanu'l Mizan" (6/61 No: 231)

(Ebû Ya’lâ “el-Musned” (No:5269); Taberânî “el-Mu’cemu’l-Kebîr” (10/No:10518); İbnu’s-Sunnî “‘Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle” (No: 508) Abdullah b. Mes‘ûd radiyallâhu anh’den:
İsnadinda Maruf b. Hassan es-Semerkandi adlı ravi var…… ibn Bureyde ile ibn Mesud arasında da kopukluk var! (el Albani: S. Daife : No: 655)

Ma'ruf b. Hassan, İbn Adiyy'in dediği gibi munkeru'l Hadistir. Bunun sonucu olarak bu rivayet zayıftır. Bunun neticesinde de reddedilir.


Ashab-ı kiram ne bu tür bir uygulamada bulunmuş ne de böyle bir şeyi emretmiştir.
Tabiin ve imamların da bu şekilde uygulamada bulundukları, bunu emir ve tavsiye ettikleri konusunda sahih bir nakil yoktur. Rasulullah s.a.v. in zamanında da kaybolan devesini uzun bir muddet bulunamamış , Rasulullah ta zikredilen hadiste böyle bir söz söylememiştir! Şimdi hadiseyi görelim:

Kasvâ’nın kaybolması
Sefer sırasında bir ara Rasûl-u Ekrem Efendimizin devesi Kasvâ kayboldu. Ashab-ı Kiram bir süre aradılarsa da onu bulmaya muvaffak olamadılar.
Munâfıklar bunu da fırsat bilerek Hz. Rasûlullahı rahatsız edici söz söylemekten geri durmadılar. Onlardan biri olan Zeyd bin Lusayt, “Şaşılacak şey! Muhammed, peygamber olduğunu söyler, gökten haber verir, fakat devesinin nerede olduğunu bilmez” diye söylendi.
Munâfıkın âdice sarf ettiği bu söz, Kâinatın Efendisine ulaştırılınca, “Vallahi, ben ancak Allah’ın bana bildirdiğini bilirim. Ondan başkasını asla bilemem!” buyurdu ve ilâve etti:
“Şimdi de Allah bana bildirdi ki, Kasvâ filan ve filan dağların arkasındaki vadidedir. Yuları bir ağaca takılmış olarak duruyor. Hemen gidiniz onu bana getiriniz.”
Sahabîler, Hz. Rasûlullahın tarif ettiği yere gittiklerinde, deveyi aynen yuları bir ağaca dolanmış halde buldular ve alıp getirdiler.
Rasûl-u Ekrem, ancak Cenâb-ı Hakkın kendisine bildirmesiyle gaybı bilir, insanlar için gayb hükmünde olan hadiseleri haber verirdi. Bu, onun mazhar olduğu mucizelerinin bir nev’idir.
Rasûlullahın, Allah’ın bildirmesiyle haber verdiği istikbale âit bütün haberler Ashabın şehâdetiyle teker teker zuhur etmiştir.

Gördüğümüz gibi Rasulullah (s.a.v.) , tasavvufcuların sapıkça uydurdukları sözlerden uzak durmuş, yaratılmışlardan değil de Allah'tan(c.c.) yardım istemiştir.
Böyle bir bilgiye selefin değil de daha sonra gelen tasavvuf ehline ulaşması oldukça manidardır...

KABİRPEREST VESVESELERİNE İLAÇ



https://www.islam-tr.org/tevhid/13864-kabirperest-vesveselerine-ilac-2.html
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt