Farkında mısınız işyerlerinde, üniversitelerde başörtüsü bir nevi iman ölçer bir alet hükmüne gelmiş bir nevi o bayanın imanın derecesini gösteriyor. O imanın derecesini ölçen üniversite kapısındaki devlet kapısındaki laik bekçiler mukaddesatından rüşvet veren bu bayanlara karşı zafer kazanmış bir edayla ağızlarından salyalar akıtarak belki onlara karşı hitaben "bunlardan korkmaya gerek yok çünkü dinini satan kanunlarımıza boyun eğenlerden hiç bir şey olmaz. Bunlar bu zaif itikatta, olduğu süre biz bunlara her zaman galip geleceğiz şeytanın izniyle.
Aslında orada ayaklar altına alınan başörtüleri tesettürleri değil islamın ve Kur-anın mukaddesat değerleri şerefidir Birde bunları İslam uğruna din namına millet hesabına yapıyor ayakları yok mu insanı kahrediyor. Gece yarısı memleketinden 1800 km uzakta gecenin bir yarısı bir erkeğe tebliğ yapan, gece okullarında okuyan, üniversite kapılarında Allah için din için millet için vatan için azıcıkta olsa kendisi için göğsünü gerer gere başını açarak okula kahraman edasıyla giren, eğitim hakkını kimseye kaptırmayan, yeri geldi mi iş hakkı, emeklilik hakkı istemeyi düşünen bunları yaparken de arkasına uluhiyet zırhı giydirilmiş, hatadan müberra, kusurdan münezzeh, İslam aleminin tek otoriter ve hükmü geçen islamın 1400 senelik birikimine, hükümlerine sırt çevirip kendini peygamber üstü gören hocalarının da fetvalarını alarak vatanı ve milleti kurtarmak için cazibedar sesleri ve giyimleri ile nazikçe Allah Allah sedalarıyla cihada giren mücahitler gibi okula giren, ama vicdanın sesine kulak asmayan, tesettürlü oldukları bilinmesin diye tesettürlerinin şeklini tanınmamak ve tedbir için tebdili kıyafet suretine sokan, çıkardıkları neşriyatlara kudsiyet vererek dükkan dükkan dolaşarak neşriyatlarını erkeklere pazarlarken birazcık içine cazibedarlık katan, okul içinde zalime, dışında Allaha itaat eden, içeride onların dışarıda Allah’ın emirlerine uyan türbanlı kızlarla doldu memleket. İşin vehameti sanki koca memleketin kurtuluş ümidi, islamın tek yegane çaresi şu üç beş nisanın umuduna bırakılmış. Etrafına nur saçmak davası uğruna pisipisine kendilerini yakan kızlara Allah akıl versin. Sosyal ve içtimai hayata karışarak bir faide yanında yüz zarar vermekten beşeri yoldan çıkarmaktan korusun Allah onları. Çünkü mefasidi def etmek, menafi celb etmekten evladır düsturuna zıd hareket ediyorlar. Menfaatleri celb edeyim derken ifsada sebeb oluyorlar. Kendileri mefasid hükmüne geçiyorlar.
Ya İnsanların dillerinde böyle komik başörtüleri ve tavizleri ile maskara olan bu türbanlılar acaba şeytanın neyi olmuşlardır. Ruhani ve melaikeyi nasıl kahr ediyorlar. Baş kapalı ahlak ve edep açık, başını kapatmış yırtmacını açmış, baş kapalı altı açık, başta örtü alta blue jean kot, baş kapalı yaşayış ecnebi, başörtüsü sıkma baş, ya bohça baş, ya nükleer baş, ya uzay baş, üstü şişhane altı Kavaklı, üstü Mekke altı Paris, üstü mabet altı diskotek, üstü İslamiyet altı sefih medeniyet. Adı tesettür ama neyi setr etmişler belli değil. Her şey cömertçe ortada. Sanki pazarlamacı, sanki örtünmelerinin sebebi baskı ile olmuş imajı çıkmış ortaya. Tesettür ayetlerinin içi boşaltılmış, fıkhî örtünün ölçüsüyle oynanmış, heva ve heveslere, modaya ve erkeklerin beğenisini kazanma sevdasına endekslenmiş, suretperstliğe esir edilmiş bir örtü. İşin garibi bu çeyrek tesettürlülerin başını tahsil eğitim iş peşinde koşan okumuşlar çekiyor. Zamana ve mekâna göre giyinmeyi, kozmetik ve modadan nasiplenmeyi de ihmal etmiyorlar. İşte içtimai hayata serbest bir şekilde karışmanın, erkeklerle etkileşim içinde olmanın bedelleri.
Aslında orada ayaklar altına alınan başörtüleri tesettürleri değil islamın ve Kur-anın mukaddesat değerleri şerefidir Birde bunları İslam uğruna din namına millet hesabına yapıyor ayakları yok mu insanı kahrediyor. Gece yarısı memleketinden 1800 km uzakta gecenin bir yarısı bir erkeğe tebliğ yapan, gece okullarında okuyan, üniversite kapılarında Allah için din için millet için vatan için azıcıkta olsa kendisi için göğsünü gerer gere başını açarak okula kahraman edasıyla giren, eğitim hakkını kimseye kaptırmayan, yeri geldi mi iş hakkı, emeklilik hakkı istemeyi düşünen bunları yaparken de arkasına uluhiyet zırhı giydirilmiş, hatadan müberra, kusurdan münezzeh, İslam aleminin tek otoriter ve hükmü geçen islamın 1400 senelik birikimine, hükümlerine sırt çevirip kendini peygamber üstü gören hocalarının da fetvalarını alarak vatanı ve milleti kurtarmak için cazibedar sesleri ve giyimleri ile nazikçe Allah Allah sedalarıyla cihada giren mücahitler gibi okula giren, ama vicdanın sesine kulak asmayan, tesettürlü oldukları bilinmesin diye tesettürlerinin şeklini tanınmamak ve tedbir için tebdili kıyafet suretine sokan, çıkardıkları neşriyatlara kudsiyet vererek dükkan dükkan dolaşarak neşriyatlarını erkeklere pazarlarken birazcık içine cazibedarlık katan, okul içinde zalime, dışında Allaha itaat eden, içeride onların dışarıda Allah’ın emirlerine uyan türbanlı kızlarla doldu memleket. İşin vehameti sanki koca memleketin kurtuluş ümidi, islamın tek yegane çaresi şu üç beş nisanın umuduna bırakılmış. Etrafına nur saçmak davası uğruna pisipisine kendilerini yakan kızlara Allah akıl versin. Sosyal ve içtimai hayata karışarak bir faide yanında yüz zarar vermekten beşeri yoldan çıkarmaktan korusun Allah onları. Çünkü mefasidi def etmek, menafi celb etmekten evladır düsturuna zıd hareket ediyorlar. Menfaatleri celb edeyim derken ifsada sebeb oluyorlar. Kendileri mefasid hükmüne geçiyorlar.
Ya İnsanların dillerinde böyle komik başörtüleri ve tavizleri ile maskara olan bu türbanlılar acaba şeytanın neyi olmuşlardır. Ruhani ve melaikeyi nasıl kahr ediyorlar. Baş kapalı ahlak ve edep açık, başını kapatmış yırtmacını açmış, baş kapalı altı açık, başta örtü alta blue jean kot, baş kapalı yaşayış ecnebi, başörtüsü sıkma baş, ya bohça baş, ya nükleer baş, ya uzay baş, üstü şişhane altı Kavaklı, üstü Mekke altı Paris, üstü mabet altı diskotek, üstü İslamiyet altı sefih medeniyet. Adı tesettür ama neyi setr etmişler belli değil. Her şey cömertçe ortada. Sanki pazarlamacı, sanki örtünmelerinin sebebi baskı ile olmuş imajı çıkmış ortaya. Tesettür ayetlerinin içi boşaltılmış, fıkhî örtünün ölçüsüyle oynanmış, heva ve heveslere, modaya ve erkeklerin beğenisini kazanma sevdasına endekslenmiş, suretperstliğe esir edilmiş bir örtü. İşin garibi bu çeyrek tesettürlülerin başını tahsil eğitim iş peşinde koşan okumuşlar çekiyor. Zamana ve mekâna göre giyinmeyi, kozmetik ve modadan nasiplenmeyi de ihmal etmiyorlar. İşte içtimai hayata serbest bir şekilde karışmanın, erkeklerle etkileşim içinde olmanın bedelleri.
