Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Batının Ağır Yenilgisi

A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ortadoğu’nun ve İslam dünyasının bugünkü durumu her açıdan Siyonist rejimin ve destekçilerinin zararınadır. Arap halkları daha önce diktatörlerin şiddetli baskı ve zulmünden dolayı görüş ve düşüncelerini bile açıklama cesaretinde bulunamıyorlardı. Yaşadıkları onca sıkıntıyla birlikte sonunda diktatörlere karşı kıyam edip ard arda devirmeye başladılar. Böylece gasp edilmiş haklarına kavuşmak istiyorlar. Bu gelişmeler bu topraklarda zorba hükümetlerin yerinin olmadığını ve halkın kendi kendisini idare etmek istediğiyle ilgili parlak bir geleceğin işaretlerini vermektedir.
Bu yıl Dünya Kudüs Gününe İslam ülkelerinin çoğunda halkın yoğunca katılımı İslam dünyasındaki değişimlerin bir cilvesi olarak kendini gösterdi. Şu anda derin ve geniş çaplı değişimlerin başladığı bir dönemin başında bulunulmaktadır. Son yedi ayda Kuzey Afrika ve Arap ülkelerindeki gelişmeler durumu rahatlıkla gözler önüne sermektedir.
Mısır halkının Hüsnü Mübarek’in Camp David rejimine karşı zaferi, bölgedeki büyük gelişmelerden birisidir. Bu olay Müslüman halklara, özellikle de Arap ülkelerine diktatörlerle başa çıkılabileceğini açıkça gösteriyordu. Amerika ve Siyonist rejimin Mısır’daki yoğun nüfuzu ve Hüsnü Mübarek’in kendisine olan sarsılmaz güveni, hiç kimsenin Mısır diktatörü hakkında konuşmasına fırsat vermiyordu. Hüsnü Mübarek, bu gücüyle istediği her işi yapıyor ve kendisini hiçbir şekilde kimseye hesap verme zorunda hissetmiyordu. Onun 22 günlük Gazze savaşındaki tutumu ve bu savaşta Siyonistlerle gerçekleştirdiği işbirliği, Refah kapısını kapatması, Gazze’de kuşatma altındaki halka acil ihtiyaçları kavuşturmada imdat görevi gören tünelleri yok etmek için yer altında duvar ördürmesi ve son zamanlarında Filistin ile ilgili takındığı düşmanca tavırları hükümetinin çok güçlü olduğuna olan güveninden kaynaklanıyordu. Bu arada kudretini miras haline getirip Mısır hâkimiyetini ailesi vasıtasıyla sürdürmek için ortamı hazırlamaya çalışıyordu. Kahire’de bu yılın 11 Şubatında yaşananlar Mübarek’in 30 yıllık sultasının sona ermesine yol açtığı gibi diğer Arap ülkelerinin halklarını ülkelerindeki diktatörlere karşı kıyama teşvik ediyordu. Halkların kıyamı Yemen diktatörü Ali Abdullah Salih’in Riyad’a kaçmasına ve Libya diktatörü Albay Kaddafi’nin aşağılanarak devrilmesine neden oldu.
Mısır’dan önce de Tunus halkı bu ülkenin diktatörü Zeynelabidin bin Ali’nin tahtını yerle bir edip ülkeden kaçmaya mecbur etti. Diğer Arap ülkelerinde de diktatörlere karşı yoğun itirazlar başladı. Gelişmelerin ulaştığı nokta diktatörlerin geri adım atıp bu ülkelerde köklü ve yaygın değişimlere yol açmalarının dışında yol kalmadığını ortaya koymaktadır.
Avrupa ülkeleri ve Amerika her ne kadar Arap dünyası ve Kuzey Afrika’daki değişikliklerden derin endişeler duysalar da buradaki inkılapları sahiplenmeye ve dizginlemeye çalışıyorlar. Oysa bu ülkelerde halkların uyanışı o kadar yaygın ve derin bir şekilde gerçekleşiyor ki, bundan sonra Batının projelerinin onların üzerinde hiçbir etkileri olmayacak. Bu günlerde Kaddafi’den sonraki Libya ile ilgili yoğun propagandalar yapılmaktadır. Tümünün dayandığı nokta, Libya halkının kabilesel yapıya sahip olmasından, yeterli siyasi tecrübeye ve siyasi partilere sahip olmamasından dolayı ülkeyi idare edememesine dayanmakta olup neticede Batılıların el atmasıyla ilgili zemin hazırlama çabaları göze çarpmaktadır. Bunlar Batının kurgulayıp piyasaya sürdüğü tahlillerdir. Böylece Libya’nın servetine konmak ve bu ülkeye tasallut etmek için ortamı hazırlama çabasındadırlar. Geçmiş yıllardaki planları çerçevesinde öncelikle Kaddafi’yi zayıflattılar. İşlerine geldiği gibi kullandılar. Arap dünyasında bugünkü gelişmelerin yaşanacağını hesaplamıyorlardı. Tavla arkadaşlığını geliştirdikleri Kaddafi ile yoğun bir gidiş geliş trafiğine sahiptiler. Onunla yaşadıklarını basınlarına da yansıtıyorlardı.
Bugünlerde rüzgârın yönünü Kaddafi’nin zıddına çevirmesiyle, derhal onun aleyhinde propaganda yapmaya başladılar. Libya’da güçlü bir yer edinmek istiyorlar. Bu ülkeyi yarım asır önce avuçlarında bulunan bir şekle dönüştürdüler. Son birkaç aydır NATO uçuklarının Libya halkının tepesine döktüğü bombalar, her ne kadar görünüşte Kaddafi’yi düşürme amacı taşısa da Batılıların başından beri bu tavırlarıyla Kaddafi’den sonraki Libya’da pay sahibi olmayı hedefledikleri bilinmektedir. Kaddafi’nin de Bin Ali ve Mübarek gibi gidici olduğunu biliyorlardı. Zaten Libya halkı onun gitmesinden başka bir şeye razı olmayacaktı. Bundan dolayı zahiren Kaddafi’nin aleyhinde olduğu iddia edilen ancak gerçekten bombardımanla Libya’nın altyapısını yerle bir etmeyi hedeflemiş, diğer taraftan bu ülkenin petrolünün ortakları olmayı tasarlamışlardı. Ayrıca da Libya’nın yıkıntılarını ve zararlarını onararak büyük paralar kazanmayı düşünüyorlardı.
Halkın kıyamı ve inkılap aşamasında bulunan diğer Arap ülkelerinde de Batılıların benzer planlara sahip olduğu görülmektedir. Bu yeni projeye göre -ki sömürgenin ileri şeklini oluşturmaktadır- her birinde şartları uygun hale getirip nüfuz etme ve yapabildikleri kadar servetlerini yağmalamayı tasarlıyorlar. Oysa bunların önünde durup hainane plan ve projelerini yerle bir edecek tek etken Müslüman halkların uyanışıdır.
Geçen yıllardan çok daha farklı olan bu yılki Müslüman halkların Dünya Kudüs Gününde ayağa kalkışı ve haykırışı, Müslüman halklardaki uyanışın Batılıların geçen asırlarda gerçekleştirdikleri aşağılık sömürgelerine ulaşmalarından daha derin ve geniş boyutta olduğunu göstermektedir. Şu anda, Batılıların İslam dünyasının kalbine ektikleri, bu tür durumlarda istifade etmek için hazırda beklettikleri Siyonist rejim her zamankinden daha zayıf bir halde olup zevale doğru yol almaktadır. Bölgede bir numune olan Hüsnü Mübarek gibi Batının uşakları bir bir sahnenin dışına atılmaktadır. Ağaya kalkan Müslüman halklar bağımsızlık ve özgürlüklerine ulaşma ve ülkelerinin idaresini ellerine almayı hedeflediklerini haykırıyorlar. Batılılar isteseler de de istemeseler de bundan sonra uyanmış halklarla karşı karşıyadırlar. Artık bu halklar bir daha sömürge dönemine dönmeye de hiçbir şekilde razı değil.
Kaynak: Cumhuriyé İslami Gazetesi
Çeviren: Ahmet Dağcı
 
Ebukutub Çevrimdışı

Ebukutub

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allahu ekber.Pis kafir müslümanın ayağı altında ezileceksin.
 
Üst Ana Sayfa Alt