Cübbeli ve Kendisini Tanımayan İlahı....!

Cübbeli beklenen ziyareti gerçekleştirdi
Cezaevinden 360 gün sonra tahliye olan Cübbeli Ahmet, Mahmut Efendi'yi ziyaret etti.

TIMETURK / Haber Merkezi

Cemaatin sitesinden ziyaretle ilgili şu açıklama yapıldı:

"Cübbeli Ahmed Hoca Metris Cezaevi’nde yaklaşık bir sene tutuklu bulunan Cübbeli Ahmet Hoca Efendi dün tahliye edildi. Sevenleri kendisini Metris Cezaevi’nin kapısında karşıladı. Büyük bir sevgi ve çoşkuyla karşılanan Hoca Efendi kısa bir basın açıklaması yaparak Metris Cezaevi’nden ayrıldı. Akşam saatlerinde Asrımızın Müceddidi Mahmud Efendi Hazretlerini (Kuddise Sirruhu) ziyarete geldi. Ziyaret esnasında kendisini çok özleyip rüyalarında gördüğünü belirten Hoca Efendi “Akıbet çıkarttınız bizi bir daha girmiyelim dua buyurun” diyerek izin isteyip huzurdan ayrıldı."


İlahı Cübbeliyi tanımıyor bile.....

Cübbelinin doğru düzgün yüzüne bile bakmıyor

_katre_' Alıntı:

Cübbelinin doğru düzgün yüzüne bile bakmıyor

Genişletmek için tıkla ...

Bide ruyamda sizi gördüm diyor. Adamın dunyadan haberi yok. Allah bunları görüp ibret almayanlara Akıl fikir hidayet versin.

Komedi gibi bir şey bunlar

"Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, mü'minlere karşı çok merhametlidir.(Ahzab 43)

Ebu Yusuf' Alıntı:

Bide ruyamda sizi gördüm diyor. Adamın dunyadan haberi yok. Allah bunları görüp ibret almayanlara Akıl fikir hidayet versin.

Komedi gibi bir şey bunlar

Genişletmek için tıkla ...

Bunlar zuhuratta ya da rabıta şirki ile görüşmüyorlar mıydı ?

Adam canlı olarak gördüğü halde tanımıyor ki, görüştük desin, Cubbeli bayraklı da işi biliyor, "sizi ruyada çok gördüm" diyor. Tasavvuf şirki gereği farklı alemlerde görüşecek(!) yeteneğini olmayan birine, "Beni hapisten çıkardın" demesi de sorgulanması gereken ayrı bir küfür inancıdır!

Abdulmuizz Fida' Alıntı:

Bunlar zuhuratta ya da rabıta şirki ile görüşmüyorlar mıydı ?

Adam canlı olarak gördüğü halde tanımıyor ki, görüştük desin, Cubbeli bayraklı da işi biliyor, "sizi ruyada çok gördüm" diyor. Tasavvuf şirki gereği farklı alemlerde görüşecek(!) yeteneğini olmayan birine, "Beni hapisten çıkardın" demesi de sorgulanması gereken ayrı bir küfür inancıdır!

Genişletmek için tıkla ...

Bunların sorugualanacak nereleri kalmış akhi... Doğru hiç bir yanları yokki...

Allah hidayet etsin tabiilerine...

adamın kendini sandalyeden kurtaracak hali yok cübbeliyi mi hapisten kurtaracakmış? Allah ıslah etsin bunların pisliğinden müslümanları korusun.

Abdulmuizz Fida' Alıntı:

Bunlar zuhuratta ya da rabıta şirki ile görüşmüyorlar mıydı ?

Adam canlı olarak gördüğü halde tanımıyor ki, görüştük desin, Cubbeli bayraklı da işi biliyor, "sizi ruyada çok gördüm" diyor. Tasavvuf şirki gereği farklı alemlerde görüşecek(!) yeteneğini olmayan birine, "Beni hapisten çıkardın" demesi de sorgulanması gereken ayrı bir küfür inancıdır!

Genişletmek için tıkla ...

sizin bu yorumunuza göre bildiğimiz bütün Tasavvuf alimleri şirktemiydi...
Tasavvufuv şirk olduğunu hangi delile dayandırıyorsunuz merak ettim doğrusu...

muhammet87' Alıntı:

vahdeti vücudcu tilmisani şöyle diyor "kuran tamamıyla şirktir tevhid bizim anlattığımızdır".. hala bu sapıkları savunmaya çalışanlar var..

Genişletmek için tıkla ...

SubhanAllah...!
Birde bu kişi kendini İslam dinine mi nisbet ediyor.. ?

Hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu. Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi. 1263 senesinde Harran’da doğup, 1328 de Şam’da kalede hapiste iken vefat etti.

İbni Teymiye, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tasavvufu inkâr etmiş, Ehl-i sünnetten ayrılmıştır. Kitapları, kendilerineSelefiyyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır. Mezhepsizler, onu övmekte, İslam müceddidlerinin piri demektedirler. İbni Teymiye’nin şaki ve dalalette olduğu Seyf-ül-Cebbar ve farisi Tâlim-üs-sübyanda da yazılıdır.

ben bunlardan söz etmiyorum

Hz.Abdulkadir Geylani-Hz.Mevlana Celalettin Rumi gibi ehli sünnet alimlerini kasdettim

bakın sevgili kardeşim benim işmim ne ibni teymiyeyi eleştirmeye nede Hz.Mevlanayı savunmaya kafidir,
fakat sizin düştüğünüz yanılgıyı farkedecek kadar okur yazarım,
örneklediğiniz eser küffarın çeviri yaptığı mesnevi klasiklerinden
orjinal mesnevide böyle pornografik hatta sapkınlık içeren matinler yok
eğer son çıkan çeviriyi okursanız göreceksiniz..
En kötü gıybet ölülerin arkasından yapılandır,çünki helallik almak mümkün değildir bilirsiniz...

Ebu Ubeyde' Alıntı:

https://www.islam-tr.org/tevhid/119...kendi-eserlerinden-kufur-akideleri-kitap.html

Burdan devam edebilirsin.. Sonrası beraber bakarız..

Genişletmek için tıkla ...

ŞERİAT
Şeriat, Arapça kökenli bir sözcük olup; "yol, mezhep, metod, âdet, insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol" anlamına gelir. İslam dinindeki terimsel anlamı ise "ilâhî emir ve yasaklar toplamı", "İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın âyetleri, İslam'ın son peygamberi olan Muhammed'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur. Bu açıdan anlam olarak din terimine benzeyen şeriat teriminin din teriminden farklılığı kullanım şeklindedir. Zira şeriat, "dinin insan eylemlerine (amel) ilişkin hükümlerinin bütünü", "dinin dışa yansıyan görüntüsü ve dünya ile ilgili hükümlerinin tamamı", "İslam Hukuku" gibi anlamlar için kullanılmaktadır. Kısaca dini hükümlerin bütünü ve dinin dünyevi ve maddi yönü olarak tanımlanabilir.

Şeriat sözcüğü şer' (الشر ع) sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir. Bu sözcük beyan etmek anlamında olup, şeriat koymak manasında da kullanılır. Şeriat koyana "Şâri'"denir. İslam dininine göre tek şâri' yani şeriat koyucu (yani kural/hukuk koyucu) Allah'dır. Allah'a bundan dolayı "Şâri-i Hâkim" veya "Şâri-i Mübîn" denildiği de olur. Ayrıca, İslam dininde peygamberler Allah'ın hükümlerini yani şeriatını ortaya koydukları ve insanlara haber verdikleri nedeniyle şari olarak anılabilirler. Şeriat sözcüğünün çoğulu "şerâyi"dir.

Kaynak: ^eriat Nedir?

Yunus Emre ve Mevlana Celaleddin şeriati aşağılama tavırları (S.71-72)

Şeriat alimleri (fakihleri)eskiler olarak niteleyip, eskinin modasının geçtiğini ve rağbet'in yeniye (kendilerine) olduğunu söyleyen Celâleddin Rûmî şeriatı ve onun yanı sıra tek hakikat kabul ettiği bâtını ifade eden sözleriyle konuyu ortaya koyar: Şeriat muma benzer, yol gösterir. Fakat mumu ele almakla yol aşılmış olmaz. Yola düzeldin mi o gidişin tarikattır, maksadına ulaştın mı o da hakikat. Bunun için "Hakikatlar meydana çıksaydı şeriatlar, yollar bâtıl olurdu" denmiştir."
Bu sözlerden şeriatı aşağılamayı anlamak için şeriatı ve kulun Allah'a karşı sorumluluğunu vede yaratılış gayesini bilmemek gerekir yada
kasıtlı bir art niyet....

İbni Kasım, Malik'in (r.h.) şöyle dediğini rivayet ediyor:


"Değerli bir kişi de olsa, bir kişinin söylediği her söze uyulur diye bir şey yoktur. Çünkü

Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:

"...Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele..."

(Zumer: 39/17-18)